PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : 2008'den bugüne; Trabzonspor'un Şampiyonluk Süreci



Hasan Ayvenli
10.12.2010, 17:19
Trabzonspor'un Şampiyonluk Süreci Başlamıştır. Bu cümleyi 13 Temmuz 2008'de kurmuştu Ersun Yanal. Çok kötü geçen bir sezonun sonlarına doğru Ziya Doğan'ın yerine gelmişti Trabzonspor'un başına. Sezon içerisinde yakındığı kadronun eksikliği konusu, sıradaki transfer döneminde rekor sayıda transfer yapılacağının habercisi gibiydi. Yine de bir transfer döneminde o kadar çok transfer yapılacağını tahmin edemezdik. Taraftar forumlarında bugün kimi alıyoruz diye dönen muhabbetler vardı artık. Bu transferler içinde pilot takım Karadenizspor için yapılanlar da vardı ama yine de harcanan para çok ciddi boyutlardaydı Trabzonspor gibi bir kulüp için. Ve pilot takım için alınan oyuncuların hiçbiri Trabzonspor'da kendine yer bulamadan ayrıldı. Kurulan takım bugünkü takımın da temelini oluşturan ve oynadığı futbolla büyük çoğunluğun takdirini kazanan bir takım. Bu noktada Ersun Yanal'a da özel bir teşekkürü borç biliriz.

Yapılan bu transferler biz taraftarları da fazlasıyla memnun etmişti. Kulüp tarihindeki rekor kombine satışı gerçekleşmişti. Herkes sabırsızlıkla ligin başlamasını bekliyordu artık yeni transferleri ve takımı izleyebilmek için. O kadar sabredemeyenler de oldu elbette. Trabzonspor'un o yaz başındaki Gerede kampındaki taraftarın ilgisi de anlatıyordu herşeyi. Taraftar hem merak ediyordu, hem de inanıyordu bu takıma. Ben de Gerede'deki ziyaretçilerden olmuştum elbette.

Ardından yurtdışındaki hazırlık kampı ve oynanan hazırlık maçları geldi. Hazırlık maçlarında izlediğimiz Trabzonspor iyi sonuçlar alıyordu ve yeni kurulan bir takıma göre de oynadığı futbol fena sayılmazdı. Takım Türkiye'ye geldi ve Olimpiyat Stadında Club Brugge ile hazırlık maçı oynayacaktı. Düşünün Ağustos ayının başında bir hazırlık maçı. Bir çok takımın seyircisinin lig maçlarında ulaşmadığı seyirci sayısını Trabzonspor bir hazırlık maçında yakalıyordu. Bu taraftar böyle seviyordu işte Trabzonspor'unu. O gün maça giderken İstanbul boyunca sağımız solumuz bordo mavi bayraklı arabalarla doluydu. Sanki şampiyonluk maçına gidiyorduk. Öyle bir heyecandı işte 2008-2009 sezonunun daha başındayken yaşadığımız.

Sabırsızlıkla beklenen sezon başladı. Takım beklentilerin de üzerinde bir performans sergiliyordu. Sezon başında yönetimin, teknik heyetin belirlemiş olduğu Avrupa Kupalarına katılma hedefini, Şampiyonluk olarak değiştiren bir başlangıçtı Trabzonspor'un yaptığı başlangıç. 2. yarının başında başlayan düşüşle beraber bir Trabzonspor klasiği haline gelen içte yaşanan olumsuzluklar arttı. Ersun Yanal sezon başında koyulan hedefi garantilemiş bir teknik adamken istifaya zorlandı. Kurduğu ve şampiyonluk sürecine soktuğu takımdan ayrılmak zorunda kalmıştı. Evet henüz hazır değildik şampiyonluğa. Evet çok yaklaşmıştık ama, henüz yeni kurulan bu takım, bu futbolcular o yükü kaldırmaya hazır değillerdi. Büyük maçların hiçbirini kazanamamışlardı. Kolay görünen iç saha maçlarında çok önemli puan kayıpları yaşanmıştı. Şampiyon olmanın en kolay olacağı sezondu bu belki de lig tarihindeki. Ama kaçırılmıştı ve daha vakit vardı.

2009-2010 sezonu öncesinde en iyi hocayı getireceğiz, ha geldi ha gelecek denen hoca yaklaşık 2 aylık uğraşlardan sonra Hugo Broos olmuştu. Hazırlık maçlarında oynadığımız futbol gerçekten de iyiydi. Sezona da Sivasspor deplasmanında güzel futbol ve galibiyetle başlamıştık ama sonrası hiç iyi olmadı. Kaybedilen Kasımpaşa maçı sonrası Broos da gönderildi ve en başından beri takımın başına getirilmek istenen Şenol Güneş için şartlar artık uygundu.

Şenol Güneş gelişiyle beraber takımın yaralarını bir bir sardı. Yetenekli ama sorunlu futbolcuları takıma kazandırdı. Bu sezona hazırlık yapıyordu adeta Trabzonspor. Ligin ikinci yarısında oynadığı güzel futbolla bu sinyalleri veriyordu. Bir önceki sezon büyük maç kazanamayan takımken, Şenol Güneş'le büyük maç kaybetmeyen takım olacaklardı. Kazanılan Türkiye Kupası ve ligin son maçında Fenerbahçe'ye karşı alınan beraberlik de takımın kendine olan güvenini biraz daha arttırmıştı. Finalleri kaybeden adam olarak bilinen Şenol Güneş artık kazanmaya başlamıştı, kazanmayı alışkanlık haline getiriyordu adeta.

2010-2011 sezonu öncesinde bir kez daha Olimpiyat Stadına düşecekti yolumuz. Bu kez Anadolu'dan yeni bir şampiyon çıkmasına katkıda bulunduğumuz Bursaspor'la Süper Kupa için karşı karşıya geliyorduk. Takımlara ayrılan bilet sayıları eşitti ama taraftarlar çok farklıydı. Trabzonspor taraftarı kendisine ayrılan kısma sığmamış, kale arkalarına sızmıştı maç devam ederken. Bursaspor taraftarı ise kendisine ayrılan bölümün 3'te birini belki doldurabilmişti. Trabzonspor taraftarı maç sonunda 3-0 yenilen Bursaspor'u, teknik direktörünü ve futbolcularını alkışlarken, maç içinde Liverpool diye tempo tutan Bursaspor taraftarı çoktan stadı terk etmişti bile. Büyüklük şampiyon olmakla olmuyordu işte. Kendi adıma şunu söyleyeyim hala Trabzonspor'un büyüklüğünü tartışanlara; gidin Olimpiyat Stadında herhangi bir Trabzonspor maçını izlemeye, o havayı soluyun, tartışacak bir şey bulamayacaksınız sonrasında.

Bu sezon ise artık zamanı gelmişti. UEFA'da eşleştiğimiz Liverpool bizim için bir şanstı. Elersek çok şey kazanacaktık, elenirsek Liverpool'a elendik diyecektik ve kulüp içinde bir huzursuzluk çıkamayacaktı. Elemeye çok da yaklaşmışken elendik, olmadı. Nasıl ki 2 yıl önce şampiyonluğa hazır değilsek, bu yıl da Liverpool'u elemeye hazır değildik işte. Onun da zamanı gelecek, seneye bunları da göreceğiz, bu inancı taşıyoruz içimizde. Tekrar lige dönelim. Lige yapılan iyi giriş, ardından yaşanan yol kazası Manisa maçı acaba dedirtti herkese. Acaba bu sene de mi olmayacak? Olacak bu sene olacak! O yenilginin aslında ne kadar değerli bir yenilgi olduğunu sonraki maçlarda anlayacaktık. Takım ciddiyetle oynaması gerektiği bilincini o maçla öğrenmişti. Öne geçilen ve fark atılacak havasına bürünülen o maçtan sonraki haftalarda bir çok kez geriye düştüğü maçları kazandı Trabzonspor. İçerde karşılaştığı 3 büyüğü de evine boş yolladı. 2 yıl önce büyük maçları kazanamayan takım, artık büyük maçların yenilmez takımıydı. Bursaspor deplasmanında çok rahat bir galibiyet elde edildi. Senelerdir kazanılamayan, her zaman ters gelen Gaziantepspor deplasmanında 2. dakikada geriye düşmesine rağmen ilk yarıda şiir gibi top oynadı takım. Öyle ki; 30. dakikada Burak'ın golü geldiğinde "hele şükür be" dedim. Gaziantepspor gibi sağlam bir takıma karşı deplasmanda kurulan baskı ve oynanan futbol mest etti bizleri.

Kader yine Olimpiyat Stadına sürüklüyor binlerce Trabzonspor taraftarını. Hiç bir takıma uygulanmayan bilet fiyatları uygulanıyor Trabzonspor'a bu hafta sonu. Buna rağmen rekor peşindeyiz Pazar günü 16:00'da. İstanbul'da yollar yine Bordo-Mavi olacak.

Bugün gelinen noktada, yönetimin, Ersun Yanal'ın ve Broos'un dahi emeklerine teşekkür etmek görevimizdir. Ama çok ayrı bir parantez Şenol Güneş için açılmalı. Çok özel teşekkürleri de Şenol Hoca'mıza göndermeliyiz. Külubün çok zor döneminde çekinmeden üstlendiği görev, sezon başında ve ortasında oluşabilecek kaos ortamlarını çok iyi şekilde yönetmesi, takıma oynattığı futbol, Trabzonspor'luluğu, herkese ders olacak nitelikte olan konuşmaları.. En önemlisi de o gol sevinçleri. Her golden sonra bir çocuğun saflığındaki gol sevincin var ya hocam senin. O gülüşün, herhangi birimiz gibi sevinişin, zıplayışın, kollarını açışın. İşte onu seneler boyunca görmek istiyorum ben. İnanıyor ve güveniyorum. Hatayı herkes yapar. Sana inanan milyonlar var Şenol Hoca'm. Sakın yarım bırakma bu kez. Bu takımı şampiyon yapmadan gitmek yok. Yapamasan da gitmek yok. Yapacaksın da. Bu sene olacak. 2 yıl önce başlayan bu şampiyonluk süreci bu sene Şampiyon sıfatını alarak gerçekleşmiş olacak.

Mayıs ayını bekliyorum sabırsızlıkla. Gerekirse otostop'la gideceğim Trabzon'a. Orada yaşayacağım bu coşkuyu.

Uşaklar son söz size. Dik oynayın yeter! Horonu da hep beraber oynayacağız sezon sonunda.

http://pandaronaldo.blogspot.com/2010/12/trabzonsporun-sampiyonluk-sureci.html

Mahmut Keleş
10.12.2010, 17:35
çok güzel yazmışssın.. ;)
ellerine sağlık...

hamza61omer
10.12.2010, 17:39
inşaallah inşaallah inşaallah

ozturk
10.12.2010, 18:52
keşke bu yazıyı (olabilirsek) şampiyon olduktan sonra yazsaydınız:)

ellerinize sağlık

Emre EFENDİOGLU
10.12.2010, 19:24
Çok güzel bir yazı elinize sağlık.

Atakan
10.12.2010, 19:29
Eline sağlık.:)

Hasan Ayvenli
10.12.2010, 19:32
Eyvallah arkadaşlar, şampiyonluğa o kadar inandım ki bekleyemedim daha fazla. Tüm bu olanlar, bu süreç şampiyonluğa gidiyor :)

SDanışmaz
10.12.2010, 19:44
Vira Bismillah..
Galiba o sene bu sene :)

OKTAY YILMAZ
10.12.2010, 19:51
İnşallah bu takım şampiyon olursa Ersun Yanal'a da bir plaket verilmeli diye düşünüyorum
Takımın iskeletini o kurdu
Kalede Onur
Defansta Egemen, Giray
Orta alanda takımın beyni ve komuta kademesi (SELÇUK İNAN - çok ısrar etti çünkü), Colman
ve onun oyun anlayışına yakın oynuyor şu an takım.
Tamam Şenol Hoca'da iyi ama, bu kadronun cefasını da o çekti
Hatırlayın kimse o yıl sene başında şampiyonluk beklemezken bir Sivas mağlubiyeti sonrası vatan haini ilan edilmişti, oysa biz Ersun Hoca'ya sene başında Uefa kupası için hedef koymuştuk,
Tamamen haksızca gitmişti ve yazık olmuştu. İlk senesinde ve yepyeni bir takımın şampiyon olması sadece Türkiye değil bütün dünyada zordur
Ama en azından şampiyonluk sonrası Ersun Hoca'ya da hizmetlerinden ötürü bir plaket verilmeli diye düşünüyorum...

Şeref
10.12.2010, 22:28
İnşallah bu takım şampiyon olursa Ersun Yanal'a da bir plaket verilmeli diye düşünüyorum
Takımın iskeletini o kurdu
Kalede Onur
Defansta Egemen, Giray
Orta alanda takımın beyni ve komuta kademesi (SELÇUK İNAN - çok ısrar etti çünkü), Colman
ve onun oyun anlayışına yakın oynuyor şu an takım.
Tamam Şenol Hoca'da iyi ama, bu kadronun cefasını da o çekti
Hatırlayın kimse o yıl sene başında şampiyonluk beklemezken bir Sivas mağlubiyeti sonrası vatan haini ilan edilmişti, oysa biz Ersun Hoca'ya sene başında Uefa kupası için hedef koymuştuk,
Tamamen haksızca gitmişti ve yazık olmuştu. İlk senesinde ve yepyeni bir takımın şampiyon olması sadece Türkiye değil bütün dünyada zordur
Ama en azından şampiyonluk sonrası Ersun Hoca'ya da hizmetlerinden ötürü bir plaket verilmeli diye düşünüyorum...
hakkaten selçuk inan' ı nasıl oynatıyor nasıl sabredıyor bu adama bu kadar derdim:) e şimdi diyecek laf bulamıyom :)

Mert67
11.12.2010, 00:29
Güzel yazı tebrikler.:alkış:
Bu sene inşallah...

bordoylamavi
11.12.2010, 09:53
yazı güzel okunuyor çok akıcı. ama genç arkadaşlara tavsiyem şu şampiyonluk laflarını fazla etmesinler. daha çok erken. lütfen biraz sabır. biz havaya girersek takım da girer. tarih bunu örnekleriye dolu

bangkook_61
11.12.2010, 09:59
Ersun Yanal'ı tebrik etmeliyiz gerçekten de ama bu kulüpten o ayrıldı biz yollamadık. Kendisi şampiyon olsam dahi ayrılmak istiyordum dedi. Yönetim de o zman şimdi ayrıl demişti. Orada bir yanlışlık var.

Ömür Karadeniz
11.12.2010, 10:58
Ersun yanalı takdir etmeyen biri olmama rağmen bu kadroda onunda payı olduğunu düşünüyorum.Yazın çok güzel olmuş çok önemli noktalara değinmişsin.Böyle taraftarlarımızın olduğunu görmek sevindirici.

Emirhan Uludüz
11.12.2010, 11:15
Ersun Yanalın futbolcu bilgisi zaten tartışılmazdı.Ama yönetiminde sorun vardı.Teşekkürler Ersun Yanal ve Şenol Güneş..

muribbi
11.12.2010, 21:42
ben inanıyorum ki ersun yanal takımda kalsaydı bu sene ardarda ikinci şampiyonluğumuzu kovalıyor olacaktık. onun başına gelenler şenol hocanın da başına gelecek diye çok korkuyorum.

hamucera
11.12.2010, 22:08
Ersun yanalı takdir etmeyen biri olmama rağmen bu kadroda onunda payı olduğunu düşünüyorum.Yazın çok güzel olmuş çok önemli noktalara değinmişsin.Böyle taraftarlarımızın olduğunu görmek sevindirici.

bu konuların artık konuşulması hoş değil, ama madem bilgi kirliliği var bazı konuların netleşmesi gerekir.

Ersun Yanal istifa etmedi, ettirildi, Sivasspor maçı sonra yapılan görüşmeden sonra baskıların arttığı ve artık bu şekilde devam edilemeyeceği Ersun Yanal'a söylendi, bu sözlerin ardından o zaman ben Trabzonspor'un önünü kapamayayım dedi,

evet Ersun Yanal şampiyon olsak ta ayrılacağım dedi, ama bu sözü görevden ayrıldıktan 1 hafta sonra ligtv ye verdiği röportajda söyledi, hatta yönetim Ersun Yanal'a hiç sormadan yarın saat 14.00 da basın toplantısı düzenleyeceğini söyledi, tabi ki Ersun Yanal kendisini sürekli eleştiren yerel basına malzeme vermemek ve soracakları sorulardan dolayı gerek kendisi, gerekse takım zarar görmesin diye bu toplantı işine hiç girmedi.

Ersun Yanal kurulan kadroda oynayan oyuncuların iskeletini kurdu, Yattara'yı en uzun süre onunla izledik,Trabzonspor taraftarına büyük heyecan veren oyunu ve kadroyu onun sayesinde gördük, kendisine mutlak teşekkür etmeliyiz.

yazıya gelince gerçekten çok güzel yazılmış, tebrik ederim, olmaması için neden yok, yeter ki bizlerde takıma destek olalım,

zafer6161
11.12.2010, 22:51
biran önce mayıs ayına gittim ve şampiyonluk yolunda verilen mücadeleyi okudum gibi geldi,bazen gözlerim doldu bazen hayal kurdum,mayıs 15 de nasıl bir halimle olacağımı bilemiyorum,çok güzel yazı:alkış:

Uğur Ö.
12.12.2010, 21:09
Bu kadroyu kurduğu için Ersun Hocama teşekkürlerimi sunuyorum

SinopLu 61
12.12.2010, 21:44
inşallah İnş Şampiyon biz Olucagızz BORDO-MAVİ

Hasan Ayvenli
13.12.2010, 00:20
Lig tarihindeki hatırlanacak en iyi şampiyonlardan olacak bu takım. Bence geç bile kaldım yazmak için. Emeği geçen herkese tekrar tekrar teşekkür ediyorum bu süreçte.

muratt
13.12.2010, 09:38
Yakin zamana kadar imzamda Ersun + Sabir + 3 yil = 7 yaziyordu.. Sonra Senol Hoca'ya ayip olur diye kaldirdim.. Su bir gercek ki, Senol Hoca'miz kadar hakki vardir Ersun Hoca'nin bu sampiyonlukta.. Eger o 3-0'lik Sivas macindan sonra hocanin arkasinda durulabilmis olsaydi ve 2-3 transfer (Jaja-Teo gibi) yapilabilmis olsaydi gecen yil bile gelebilirdi sampiyonluk.. Neyse, bu yil olsun yeterki, biz bir yil gecikmeli sampiyonluga da raziyiz..

Ama demem o ki, eger sampiyon olacaksak bu yil, ki olacagiz, bunda Senol Hoca'miz kadar payi vardir Ersun Yanal Hoca'nin ve sampiyonluk kutlamalarina davet edilmelidir.. Kadronun temellerini kuran odur. Yeni toplanan o kadroyu (bu forumda yazildigi gibi 100milyon harcandi sampiyon yapamadi degil) israrla bir arada oynatarak bol pasli, tempolu ve uyumlu bir futbolun temelini kuran da odur.. Bugun Colman-Selcuk uyumu varsa, bu forumda zamaninda "Ersun'un torpillisi Selcuk", "kiz gibi oynayan Colman" elestirilerine ragmen inatla onlari oynatan Ersun Hoca sayesindedir.. Gokhan Unal'i da, Alanzinho'yu da ayni sekilde inatla oynatti ama iste hayatta hersey her zama istendigi gibi gitmiyor..

Sonucta sampiyonluk surecinin cogunu basariyla tasimistir.. Senol Hoca'da bilgi birikimiyle bu sureci tamamlayacak insallah.. Ersun Hoca'nin yapamadiklarini, stres yonetimi, kritik maclari kazanmak, oyunculari kazanmak, camiaya hakim olmak gibi seyleri basariyor.. Bu surec aksilik olmazsa insallah sampiyonlukla bitecek..

Senol Hoca ve Ersun Hoca'nin bu surecteki yeri tamam ama bu surecin bir mimari varsa o da Sadri Baskan'dir.. Yine bu forumda Sadri Baskan'a ve yonetime karsi cok haksiz elestiriler de okuduk malesef. Ozellikle son Jaja transferi oncesi yapilan elestiriler gercekten yakismadi buraya.. Gecen yilki Mali Kongre'de Sadri Sener'e yapilan elestiriler (sirf sampiyon olunamadi diye) hala akillarda.. Oysa Sadri Baskan, kimsenin baskan olmaya cesaret edemedigi bir donemde elini tasin altina koymus, ustelik Trabzonspor icin daha once iflas etmis TMSF'lik olmus biri olarak bunu yapmis, uzerine cagdas bir yonetim anlayisi ortaya koymus.. Zaman zaman hatalari olmus olabilir ama bu kadar cok icraat yapan birisinin hata yapmamasi mumkun degil.. Sonucta sureci gunumuze kadar getirmis durumda.. Insallah sampiyonluk kupasini kaldiran kulubun baskani olmak serefine de kavusacak, onumuzdeki yil sampiyonlar liginde Laporta'nin yaninda iki bordo-mavili takimi izleyecek..

Harun-61
13.12.2010, 12:52
Ellerine Saglik kardesim...

Sampiyonluk görmek istiyorum....
hayde..

Murat Keçeci
14.12.2010, 12:10
Aslında her şey bundan 4-5 sene önce başladı o kadar amatör yönetiliyorduk ki yok konsolosluklurda imzaya çağırmalar yok uçak listesinde isim aramalar ve bunun gibi bir çok komedi işe imza atılan bir ortamda birde takımın kötü gidişi, maçlarımızın eziyet bir şekilde geçmesi, miladını doldurmuş oyuncuların durumu, kapasitesi kısıtlı oyuncuların üst üste iki pası bir arada yapamaması iyice bizi isyan noktasına getirmişti artık bir şey yapılmalıydı ilk iş yönetimin değişmesiydi camia olarak gereken baskı kuruldu ve kongre süreci başladı. Bu dönemde o yönetim giderayak iki doğruya imza attı onuda camianın baskıları sonucu başardılar neydi bu Ersun hocayı takımın başına getirdiler Ersun hocanın isteği doğrultusundada ikinci doğruyu yaptılar ve bugün bizim geleceğe güvenle bakmamızı sağlayan takımın aydınlık yüzü Onur Recep Kıvrakı takıma kazandırdılar.
Çöküş dönemi bitmiş yeniden çıkışın temelleri yavaş yavaş atılmaya başlanmıştı Ersun hoca bu süreçte a takımdan ümidini kesmiş acaba alt yapıdan yeni yıldızlar çıkarabilirmiyim diye sürekli a takımla paf takımı maçlar yaptırıyor arsin araklı sebat gibi takımların maçlarını seyrediyor a takıma birilerini kazandırabilirmiyim çabası içine giriyordu ama gördü ki Trabzon futbolu eski kimliğinden çok uzaktı bu onun inancını biraz kırsada hedeflerinden saptırmadı bizde camia olarak ona gereken desteği verdik o bölümü öyle geçerken kongre sürecinde sürekli vurguladığımız başımıza çağdaş biri geçmeliydi sözü lafta kalmamış aradığımız insan çok geçmeden karşımıza çıkmıştı bu kişi Sadri başkandan başkası değildi.
Artık yeni bir dönem başlıyordu el ele verip Trabzonsporumuzu hak ettiği noktaya çıkarmalıydık çok geçmeden icraatlar yapılmaya başlandı önce Ersun hocayla yeni yönetimi devam ettirmek için gerekli baskı kurulmuştu artık şampiyonluk süreci başlamıştı derken bir şokla sarsıldık neydi bu takımdakı tek yıldız Gökdeniz Avrupa yaşının geldiğini artık ayrılmak istediğini belirtiyordu Sadri başkanda takımdakı en çok güvendiği isimlerden biri Gökdeniz olduğu için ona kırılmış duygusal bir konuşma yaparak zaten yıldız değildi demişti aslında oda onun yıldız olduğunu biliyordu sadece güvendiği ismin onu yarı yolda bırakmasına içerlemişti ama bu durum onu daha da hırslandırmıştı ‘’Bir söz verdik gereken neyse yapacaz’’ diyerek herkese güven aşılamıştı gökdenizi iyi bir fiyata satarak bir çok sponsoru harekete geçirerek maddi kaynak yaratılmıştı.
Artık takıma neşter vurma zamanı gelmişti.Teknik ekip Yönetim ve Taraftar arasında artık fikir alışverişi başlamıştı önce takıma sağlam bir iskelet kurulmalıydı bu iskeleti hangi oyun şekli üzerine kurmalıydık bireysel oyuncular mı yoksa takım oyuncuları üzerine mi düşünürken üst üste iki pas yapamayan oyuncuları gördükten sonra kafamızda pas yapan bir ekip oluşturmak fikri ağır bastı ve bu sürecin ilk adımı olarak Türkiye liginden Selçuk inan hamlesini yaptık uzun bir uğraş sürecinde bu transferi mutlu sonla bitirmiştik ama bu daha başlangıçtı daha yapacak çok işimiz vardı başka pas yüzdesi yüksek iki yönlü oyuncular daha kazandırılmalıydı Türkiye piyasasında başka bu tip oyuncu bulamayınca Yurt dışından arayışa geçildi ve Ersun hoca Colmana onay vererek bugünkü iskeletin temelini oluşturacak ikiliyi kurmuştu artık.Bu oyuncuların çevresinede iyi transferler yapılmış taraftarın inancı ve güveni git gide artmaya başlamıştı ilk sene önemli bir bütçe kullanarak sıradan oyuncular yerine kaliteli oyuncular alarak doğru adımı atmıştık ama her şey biranda olamazdı takımda hala zayıf halkalar vardı bunu bildiğimiz için camiayı sabırlı olma ilkesi etrafında bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık vermiştik çatlak sesler olmasına rağmen gün geçtikçe bilinçlenen insan sayısı artıyor ne istediğini bilen taraftar profili ortaya çıkmaya başlıyordu.
İlk sene kadro yapısı olarak şampiyon olabilecek düzeyde olmamamıza rağmen takım beklenenden daha iyi bir grafik çiziyor taraftarında beklentileri git gide artıyordu sonunda psikolojik baskıların altında ezilen oyuncularımız çok rahat kazanabileceği maçları kaybediyor ve şampiyonluk yarışından kopuyordu taraftarında beklentileri arttığı için oluşan durum karşısında eleştirileri artıyor yönetim bu baskı altında ilk yanlışını yaparak Ersun hocayla yollarını ayırıyordu. Ama bu durum şampiyonluk sürecini durdurmuyor sadece yavaşlatıyordu.İkinci yıl Hugo broos takımın başına getiriliyor eline ilk yıldan daha tecrübeli oturmuş bir kadro veriliyordu ama takım onun kafasındakı 4-1-4-1 ve 4-4-1-1 sistemlerini oynayabilecek durumda değildi hala eksiklerimiz devam ediyordu orta sahadan sürpriz golcü çıkmadığı için çift forvet oynamak zorunda kalıyorduk ve takım savunmasını bir türlü oturtamıyorduk.Trabzon gibi zor bir camiayı tanımayan Hugo Broosunda ömrü bu yüzden çok kısa oluyordu.
Şampiyonluk yarışında geride kalınca artık yeni bir hedef çizmeliydik sütten ağzımız yandığı için artık yoğurdu üfleyerek yemeliydik yani takımın başına Trabzonu tanıyan birini geçirmeliydik Şenol hoca şartların uyduğu bu dönemde görevden kaçmıyor ve takımın başına geçiyordu şampiyonluk yarışında geride kaldığımız için artık yeni bir yol haritası çizmeliydik bu yarım sezonluk dönemde hedefi Türkiye kupası olarak değiştiriyorduk .Şenol hoca önce kadro dışı kalan oyuncuları affediyor sonra kaleye idman kaleciliğinden öteye gidemeyen Onuru koyuyordu Alanzınhoyu tekrar takımın bir parçası haline getirip yola çıkıyordu Gökhan ünalın yerine Burakı kadroya katıyor Engin baytarı yeniden kazanıyordu artık kupayı kazanmak ligide iyi bir noktada bitirmek için yol alabilirdik kafamızdakı pas yapan iki yönlü oynayan takımı oluşturmanın adımlarını atıyor engini ,burakı ve alanzınhoyu takımın bir parçası haline getirip takım savunmasının önemini onlara öğretiyordu.Artık kafamızdakı sistemi dört dörtlük olmasada belli ölçülerde başarılı oynayan bir takımımız vardı ve her geçen gün takım olma yolunda önemli bir yol alıyorduk galibiyetler alındıkça kupalar kazanıldıkça futbolcuların kendine güveni artıyor dolayısıyla camianında takıma olan güveni artıyordu ve bunun sonucu olarak Türkiye kupasını müzemize götürüyorduk.Onur gibi genç bir kaleciyi kazanıyor engin burakı egoistlikten uzak takımın bir parçası haline getiriyorduk ama hala biryerlerde eksik vardı forvet arkasında Alanzınho bir türlü beklenen son vuruşları yapamıyordu yeni sezonda hem geçen sezondan gelen takım oyununu kamp döneminde iyice oturtuyor hemde jajayı kadromuza katarak son vuruş kalitemizi arttırıyorduk artık ligin en iyi takımlarından biri haline gelmiştik istikrar sorunumuzuda çözüp peşpeşe seri galibiyetler alıyorduk artık önümüz açıktı.Her geçen maç şampiyonluğa biraz daha inanıyor hedeflerimizin sadece başında olduğumuzuda unutmuyorduk. Bundan sonra Sadri başkanın ve Şenol hocanın sorumlulukları daha da artıyor bugünü kurtarırken geleceği kurmanın planları başlıyordu.
Üç yıl önce Trabzonspor bitti diyenlere şöyle demiştim Trabzonspor bitmez Trabzonspor her bitti denildiğinde küllerinden yeniden doğar.