PDA

Orijinalini görmek için týklayýnýz : TÜRK Dili Bayramý



Oðuz ZEYTÝN
26.09.2010, 17:51
26 Eylül 2010 günü, Dil Bayramýmýzýn 78. yýlýný kutluyoruz.

- "Bugünden geru divanda, dergahta, bergahta, mecliste ve meydanda Türkçe'den baþka dil kullanýlmayacaktýr." Karamanoðlu Mehmed bey

- "Milli his ile dil arasýndaki bað çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olmasý, milli hissin geliþmesinde baþlýca müessirdir. Türk dili, dillerin en zenginlerindendir, yeter ki bu dil þuurla iþlensin." Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

- "Türkçe aðzýmda annemin ak sütü gibidir." Yahya Kemal BEYATLI

Kutlu olsun!

Ýlker Akçay
26.09.2010, 17:58
"Arapça bir dildir. Farsça yemeðin sonunda yenen tatlý. Türkçe ise sanat…" Ýran Atasözü

Bayramýmýz kutlu olsun...

macka61
26.09.2010, 22:23
Tüm Türk dünyasýnýn bayramý kutlu olsun bu dilden baþka güzel bir dil var mý

Kaya
26.09.2010, 22:54
Türk Dünyasý'nýn, Türk Dili Bayramý kutlu olsun...

Bu derece ilgisizlik ve yýpratma içerisinde ne kadar kutlu olabilir gerçi...

EmreYavuz61
26.09.2010, 22:56
bütün türklerin türk dil bayramý kutlu olsun en güzel dildir dünyada türkçe!!! ayrýca iran atasözüde müthiþ...

izzet
26.09.2010, 23:33
Kutlu olsun hepimize :)

DKaraduman
27.09.2010, 00:59
Ýran Atasözüne hayran kaldým. Hepimizin Dil Bayramý kutlu olsun.

Serdar Dilekoðlu
27.09.2010, 10:57
"Arapça bir dildir. Farsça yemeðin sonunda yenen tatlý. Türkçe ise sanat…" Ýran Atasözü

Bayramýmýz kutlu olsun...

ve bu sanatý icra edemeyen ve bu güzel dili kullanmak yerine baþka dillerde isimler kullanan milyonlarn bayramý kutlu olsun

ilhan
27.09.2010, 11:01
Dün pek nette olamadýðým için baþlýðý kaçýrmýþým. Konu hassasiyetin için çok teþekkürler bigben. Dil bayramýmýz kutlu olsun.

bordo61
27.09.2010, 11:03
Saðol bigben.

Yavaþ yavaþ bu deðerleri unutuyoruz malesef.

KUTADGU
27.09.2010, 14:18
Oldukça hatýrlatýcý bir baþlýk.

Eline saðlýk Oðuz.

SDanýþmaz
27.09.2010, 14:23
Dil bayramýmýz kutlu olsun!

Kimse iplemiyor o ayrý :(

Ýsmail Coþgun
27.09.2010, 14:38
Dil bir milletin yegane unsurudur. Türkçe, Türkiye'yi ayakta tutan önemli mihenk taþlarýmýzdandýr. Dilimizi korumalý ve ona sahip çýkmalýyýz. Türk Dili Bayram kutlu olsun...

Ýskender66
27.09.2010, 18:56
Acý bir gerçeði itiraf ediyim. Türk dil bayramýný ilk kez duydum. Üstelik 78. yýlýný doldurmuþ. Üstelik tarihide bugünmüþ. Malesef bu konularda cahil kaldýðýmý itiraf edeyim. Tvde ve gazetelerde bu konu ile ilgili bir haber de göremedim. Bu baþlýk sayesinde öðrendim. Teþekkürler..
Türk Dili bayramýmýz kutlu olsun..

Oðuz ZEYTÝN
27.09.2010, 22:44
Arkadaþlar,

Hepinize, hassasiyetinizden ötürü ayrý ayrý teþekkür ederim.

Dilerim, bu sayfada bugünden sonra yüce atalarýmýzdan kalan özlü sözler, Türkçe'nin ahengini sergileyen dizeler, Türkçe'nin önemini-deðerini vurgulayan vecizeleri de paylaþýrýz.

Bir sene sonra daha çok kiþiye ulaþmak ümidiyle...

*

" Bir dilin kelimelerini hor görmek, hakir görmek, hele þu veya bu politik veya ideolojik sebeple dilden atýlabilir görmek, en az, onlarýn oluþ ve yontuluþ tarihini bilmemekten, hatta sevmemekten doðan büyük bir gaflettir.

Çünkü milletlerin olduðu gibi, kelimelerin de tarihi vardýr.

Bir milletin atalarý, asýrlarca o kelimelerle doymuþ, onlarla düþünmüþ, birbirlerini ve evlatlarýný o kelimelerle sevmiþ ve bu kelimeleri tamamiyle milli bir sanatla iþleyip TÜRK yapmýþsa, evlatlar artýk o kelimelere düþman kesilemezler!"

Nihad Sami BANARLI

Oðuz ZEYTÝN
27.09.2010, 22:45
“Türkçe, bizim varlýk sebebimizdir. Dirliðimiz, birliðimiz, geçmiþimiz, geleceðimiz, dilimize baðlý. Dilini unutan bir millet, kaybolmuþlar listesinde kupkuru bir isim olarak kalýr."

Yahya Kemal BEYATLI

Oðuz ZEYTÝN
27.09.2010, 23:00
Geçtiðimiz Ramazan Bayramý'nda hayata veda eden Trabzonlu yazar-þair Olcay YAZICI'dan...

Ýnsan, lisan demektir.

“Dil, millet olmanýn temel unsurlarýndan biridir. Bilinen klasik yaklaþýmý hatýrlayalým. Siz eðer vatanýnýzý (coðrafî olarak) kaybederseniz, mücadele verir, onu yeniden kurabilirsiniz. Fakat dil þuurunuzu kaybettiðinizde tarihin uçurumunda yok olur gidersiniz. Bir daha millet olma þerefini asla elde edemezsiniz. Bir baþka ulusun kölesi haline gelirsiniz. Çünkü, Horatius’un dediði gibi: Uçurum, uçurumu çaðýrýr. Ve siz o uçurumda, bir daha dönmemek üzere yok olur gidersiniz.

Dil sadece bir konuþma ve anlaþma vasýtasý deðildir. Dil, bir milletin ilmî hafýzasý, hatýrasý, yani ruhudur. Mayasýdýr. Özüdür. Dilini kaybeden, hafýzasýný da, hatýrasýný da kaybeder. Tanýnmýþ Çek romancý Milan Kundera þöyle der: Bir toplumu yok etmenin ilk adýmý, o toplumun hafýzasýný, yani kitaplarýný, kültürünü ve tarihini silmek, yok etmektir. Bundan sonra yapýlacak þey, o toplum için, yeni kitaplar yazmak, yeni bir kültür imal etmek, yeni bir tarih uydurmaktýr. Ýþte, bütün bunlardan sonradýr ki bir toplum, geçmiþte ne olduðunu unutur, bugün ve gelecekte ne olacaðýný bilmez hâle gelir...

Dil ve din birliði yýkýldý mý, cemiyetin harcý ortadan kalkar. Mozaik daðýlýr ve millet yýðýn hâline dönüþür. Sürüleþir ve ömür boyu sürünür oradan araya. Bozguncu ve yozlaþtýrýcýlarýn, dil ve din üzerinde bu kadar ýsrarla durmalarý tesadüfî deðildir. Dilde, imla ve noktalama iþaretleri de çok mühimdir. Öyle ki bana göre ilmin baþlangýcý, virgülün nereye konulacaðýný bilmektir.

Türk olanlar, Türkçe’nin ses ilmini, güzellik ilhamýný, kültür haysiyetini korumakla mükelleftir. Çünkü yeni yüzyýlýn savaþlarý, silahlar arasýnda deðil, kelimeler arasýnda olacaktýr/olmaktadýr. Medeniyetler çatýþmasýnýn altýnda yatan ana sebep de budur. Zafer ya da maðlubiyet, önce kelimelerle baþlar.”

Oðuz ZEYTÝN
27.09.2010, 23:04
12 Eylül 2010 tarihinde hayata veda eden Trabzonlu yazar-þair Olcay YAZICI'dan

Ýnsan, lisan demektir.

“Dil, millet olmanýn temel unsurlarýndan biridir. Bilinen klasik yaklaþýmý hatýrlayalým. Siz eðer vatanýnýzý (coðrafî olarak) kaybederseniz, mücadele verir, onu yeniden kurabilirsiniz. Fakat dil þuurunuzu kaybettiðinizde tarihin uçurumunda yok olur gidersiniz. Bir daha millet olma þerefini asla elde edemezsiniz. Bir baþka ulusun kölesi haline gelirsiniz. Çünkü, Horatius’un dediði gibi: Uçurum, uçurumu çaðýrýr. Ve siz o uçurumda, bir daha dönmemek üzere yok olur gidersiniz.

Dil sadece bir konuþma ve anlaþma vasýtasý deðildir. Dil, bir milletin ilmî hafýzasý, hatýrasý, yani ruhudur. Mayasýdýr. Özüdür. Dilini kaybeden, hafýzasýný da, hatýrasýný da kaybeder. Tanýnmýþ Çek romancý Milan Kundera þöyle der: Bir toplumu yok etmenin ilk adýmý, o toplumun hafýzasýný, yani kitaplarýný, kültürünü ve tarihini silmek, yok etmektir. Bundan sonra yapýlacak þey, o toplum için, yeni kitaplar yazmak, yeni bir kültür imal etmek, yeni bir tarih uydurmaktýr. Ýþte, bütün bunlardan sonradýr ki bir toplum, geçmiþte ne olduðunu unutur, bugün ve gelecekte ne olacaðýný bilmez hâle gelir...

Dil ve din birliði yýkýldý mý, cemiyetin harcý ortadan kalkar. Mozaik daðýlýr ve millet yýðýn hâline dönüþür. Sürüleþir ve ömür boyu sürünür oradan araya. Bozguncu ve yozlaþtýrýcýlarýn, dil ve din üzerinde bu kadar ýsrarla durmalarý tesadüfî deðildir. Dilde, imla ve noktalama iþaretleri de çok mühimdir. Öyle ki bana göre ilmin baþlangýcý, virgülün nereye konulacaðýný bilmektir.

Türk olanlar, Türkçe’nin ses ilmini, güzellik ilhamýný, kültür haysiyetini korumakla mükelleftir. Çünkü yeni yüzyýlýn savaþlarý, silahlar arasýnda deðil, kelimeler arasýnda olacaktýr/olmaktadýr. Medeniyetler çatýþmasýnýn altýnda yatan ana sebep de budur. Zafer ya da maðlubiyet, önce kelimelerle baþlar.”

Oðuz ZEYTÝN
27.09.2010, 23:09
Büyük Osmanlý padiaþhý Yavuz Sultan Selim'den eþsiz güzellikte bir dörtlük...


"Sanma þahým, herkesi sen, sadýkhane, yar olur!

Herkesi sen, dostum sandýn, belki ol, aðyar olur!

Sadýkhane, belki ol, alemde, dildar olur!

Yar olur, aðyar olur, dildar olur, serdar olur"

Oðuz ZEYTÝN
27.09.2010, 23:15
Reþat Nuri GÜNTEKÝN (Akþam Güneþi adlý eserinden)

Yaþlý eniþtesini seven Jülide'nin zor ve imkansýz aþkýný ne güzel de anlatýyor:

"Yer beni,

Yüreðime bir kor düþtü

Gece gündüz yer beni

Ben bu dertten ölürsem

Kabul etmez yer beni."

Oðuz ZEYTÝN
29.09.2010, 11:41
"Dil deyince, konuþulan dili anlýyorum. Dilin geliþip zenginleþmesinde, güzelleþmesinde yazarlarýn, þairlerin büyük görevleri olduðuna inanýrým. Ayný zamanda Türkiye’de yayýmlanan eserlerin, bütün Türk dünyasýnda kolayca okunup anlaþýlýr bir nitelikte olmasýna taraftarým.

Þiirde dil, ana unsurdur. Kelimeler seçilir; ölçülür, biçilir… Þiir dili, mensub olduðu dilin kaymak tabakasýdýr."

Destanlar Þairi Niyazi Yýldýrým GENÇOSMANOÐLU

Oðuz ZEYTÝN
29.09.2010, 11:44
"VI. Yüzyýlýn ikinci yarýsýndan sonra kuzeye, güneye ve önemli ölçüde de batý yönüne göçe baþlayan Türk kavimleri, XV. Yüzyýlýn ortalarýnda bugünkü Bulgaristan sýnýrýna ulaþtýlar. 1960'lý yýllarýn baþýnda Orta Avrupa'ya yönelen iþçi göçünü, bu göçün devamý olarak nitelendiren bazý yazarlar da görüyoruz. Bu göçler sýrasýnda sahip olunan özgün kültür, etkileniþim içinde bulunan diðer kültürlerle zenginleþmiþ,
ancak anadil olarak konuþulan Türkçe korunmuþ ve böylelikle dil çok geniþ kýta parçalarýna yayýlmýþtýr.

Birleþmiþ Milletler'in 1990 yýlýna ait istatistiklerine göre Türkçe, 165 milyon dolayýnda kiþi tarafýndan anadil olarak konuþulmaktaydý. Böylelikle dilimiz Çince, Hintçe, ingilizce ve ispanyolcanýn arkasýndan en büyük (yaygýn) dil karakterine sahiptir. Nüfus artýþýnýn ortalama % 1,5 olduðu varsayýlýrsa bu sayýnýn artýk 180 milyona yaklaþmasý gerekir. Çincenin, Çin ve Tayvan dýþýnda Güneydoðu Asya ülkelerindeki Çin azýnlýk tarafýndan konuþulduðu, Hintçenin yalnýzca Hint Yarýmadasý'nda yayýldýðý düþünülürse, Türkçe, ispanyolca ve ingilizce gibi dünyada geniþ coðrafyaya yayýlmýþ diller arasýnda yer alýr. Bunlardan ingilizce, Büyük Britanya dýþýnda, Kuzey Amerika kýtasýnda , Güney Afrika Cumhuriyeti'nde (ingiliz kökenliler tarafýndan) ve Avustralya'da anadil olarak konuþulmaktadýr. ispanyolca, ispanya dýþýnda Orta (ABD'nin güneyi dahil) ve Güney Amerika'da (Brezilya dýþýnda) yayýlmýþtýr. Türkçenin ise Rusya Federasyonu'nun Pasifik kýyýlarýndan baþlayýp, Orta Asya, Kafkasya, Anadolu ve Trakya'yý aþýp Orta ve Batý Avrupa'daki Türklerle, ayrýca az sayýda da olsa Kuzey Amerika'ya göç etmiþ Türkler tarafýndan anadil olarak konuþulmakta olduðunu, böylelikle Afrika kýtasý ve Güney Asya dýþýnda (deðiþik yoðunluklarda) tüm Kuzey Yarýmküre'ye yayýldýðýný görüyoruz."

(Alýntýdýr)

Ýlker Akçay
29.09.2010, 13:13
“Milli his ile dil arasýndaki bað çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olmasý milli hissin inkiþafýnda baþlýca müessesedir. Türk Dili, dillerin en zenginlerindendir. Yeter ki bu dil; þuurla iþlensin.”
Mustafa Kemal ATATÜRK


''Türklüðün vicdaný bir,
Dini bir,imaný bir;
Fakat hepsi ayrýlýr,
Olmazsa LÝSANý bir.'' Ziya Gökalp


“…Anadili Türkçe olan bir kiþinin kýsa cümlelerle düþündüðü, konuþma anýnda ise bu kýsa cümleleri çeþitli yollarla birbirine baðlayarak karmaþýk yapýlar kurduðu görüþündeyim. Bu “cümle baðlama eðilimi” bazý konuþurlarda zayýf, bazýlarýnda ise adeta bir hastalýk derecesinde güçlü olabilir. Bu son durumda ortaya çýkan dilsel yapýlar, insan zihninin üstün olanaklarýný en güzel þekilde yansýtýyor. Farklý dil gruplarýna ait birçok dili incelediðim halde þimdiye kadar hiçbir dilde beni Türkçe’deki karmaþýk cümle yapýlarý kadar büyüleyen bir yapýya rastlamadýðýmý söyleyebilirim. Biraz duygusal olmama izin verirseniz, bazen kendime “keþke Chomsky de gençliðinde Türkçe öðrenmiþ olsaydý…'' diyorum. Eminim o zaman çaðdaþ dilbilim Ýngilizce’ye göre deðil, Türkçe’ye göre þekillenmiþ olurdu…”
Türkçe Hakkýndaki Görüþlerim – Johan Vandewalle

Dipnot:Yukarýda ki yazýyý tamamen Türkçe yazmýþtýr.

Kaya
29.09.2010, 13:14
Paylaþýmlarýnýn takipçisiyiz...

Teþekkürler... BigBen...

Ýlker Akçay
29.09.2010, 14:53
''Dil; bir milletin sembolüdür. O milleti bir arada tutan ve yok olmasýný engelleyen biricik faktördür.''

'' Bir millet baðýmsýzlýðýný, hürriyetini ve sýnýrlarýný kaybedebilir, hatta yýllar boyunca baþka bir milletin esareti altýnda yaþamak zorunda kalabilir ama bütün bu unsurlar o milletin yok olmasýna etken olamaz. Ancak kendi dilini kaybetmiþ bir millet yok olmaya mahkumdur.'' Hüseyin Nihal Atsýz ATA

Oðuz ZEYTÝN
29.09.2010, 18:05
Türkçe Katýnda Yaþamak

Seslenir seni bana “sonsuz”
Der ki çoðal,
Der ki uzun mutluluðuna
Usun iyiliðin doðruluðun,
Bir bilinmeyenden bir bilinene dek
Türkçe, varolduðumuz.

Türkçe, nice desem seni,
Onca güzelim.
Görünmek derinleþmek,
Dolmak;
Seni düþünürük düþünürüm, yarý karanlýklarda, dal,
Anlarým onca.

Bir bölü beþ, bir bölü dokuz,
Bir bölü bin üç!
Ayrýlýk anlamlarýn öylesine azar azar daðýlýr,
Ta doðudaki balýk,
Duyar kokusunu
Ta batýtaki yoncanýn.

Seslenir seni bana yakýn uzak,
Yeryüzü mavisinden gökyüzü yeþiline,
Tutsak uluslar var ya geceler boyu
Onlar için
Yitik özgürlükler için,
Türkçe, haykýrmak

O süre yaradýlýþ dar iken
Düz iken, yassý iken,
Daha’lar
Daha’lar
Daha’lar daha’lara karýþmýþ,
Sýnýrlýðýn getirmiþ yarýnlarý.

Konuþamaz iken, o yusyuvarlakta,
Diyemez iken,
Artýsý eksisi almýþ götürmüþ
Topraðýn bitkilerden arta kalan saðlýðýný
Sýcak uzun,
Bir kiþiler geleceðine.

Seslenir seni bana bir duru su
Ýçinde masallar kazýmýþ ilk yazýlarý ilk anýtlara,
yankýlanýr
Alandan alana, uçsuz bucaksýz,
Evrenden akýnlarýnýn uðultusu.

Ama baðýþla beni unutmuþ;um,
Yýldýzý güneþini ayýný, utanmadan.
Öyle köksüz günlerim gelmiþ bozkýr çadýrlarýndan
çýrýlçýplak,

Unutmuþum ana demesini bile,
Öykünmüþtüm türküsünü ellerin,
Aðzýma bir kara düþmüþ baðýþla beni.

Ýþte and içiyorum,
Bütün ölüler adýna
Bütün gençler, bütün doðacak çocuklar adýna,
Varacaðým deyiþine gündüz gündüz,
Varacaðým tanrýya dek,
Soluðumda soluðun

Seslenir seni bana “Ova”m, “Dað’ým,
Nere gitsem bulur beni arýnmýþ.
Bir çað ki akar ötelere,
Bir ak … ki yüce atalar, bir al … ki ulu oðullar,
Türkçem, benim ses bayraðým

Fazýl Hüsnü DAÐLARCA

Kaya
29.09.2010, 23:31
“Bizim ulusalcýlýðýmýzýn esasý dil birliðimizin korunmasýyla olanaklý olacaktýr. Türkçe bütün Türkiye’ye egemen olmalýdýr.”

Mustafa Kemal Atatürk

-

Ders niteliðinde düþündürücü bir sözü...

Oðuz ZEYTÝN
30.09.2010, 18:27
"Dilini kaybeden bir millet, her þeyini kaybetmiþ demektir."

Peyami SAFA

Oðuz ZEYTÝN
30.09.2010, 18:32
Türkçe'nin bilinen ilk aþk þiiri:

"Sevgilimi düþünüp hasret çekiyorum

Hasret çektikçe,

Kaþý güzelim!

Kavuþmak istiyorum.


Sevgilimi düþünüyorum;

Düþünüp taþýnýyorum…

Sevgilimi öpmek istiyorum.

Gideyim desem,

Güzel sevgilim,

Gidemem de…

Caným



Gireyim desem,

Küçüðüm,

Giremem de…

Mis, amber kokulum.



Güçlü melekler

Güç versin.

Gözü karam ile

Gülerek, gülüþerek oturalým.



Nurlu Tanrýlar

Baðýþlasýn,

Yavaþým ile

Yakýþýp ayrýlmayalým"

Oðuz ZEYTÝN
02.10.2010, 12:21
Türkçe'yi en güzel kullananlardan Ahmet Hikmet Müftüoðlu'ndan (Çaðlayanlar'ýn önsözünden):

"Türkeli Zeybeklerine...

Bu kitabý sizi düþünerek, sizin için yazdým. Bela gecelerinde, yaþým sýzarak, yüreðim sýzlayarak yazdým.

Ey Türk! Bu satýrlarda mazinin destanlarýný, halinin hicranlarýný söylemek ve inlemek istedim. Bir keman gibi...

Bu kemaný ana vatanýn sinesinden yonttum. Tellerini kalbinin damarlarýndan çýkardým. Ýstedim ki bu sazýn ahengini yalnýz sen duyasýn. Bu acýklý iniltiler yalnýz sana dokunsun...

... Ey Zeybek! Bu kitabýn yapraklarýný hançerinle yýrt. Ve hançeri onun kalbinin üzerinde býrak. Bundan sonra silahýnýn siperi bir kitap olsun.

Ey yurddaþým! Senin boynuna geçirilmek istenen esaret halkasý ne bir gem, ne bir tasmadýr. Boyunduruk altýnda olduðun halde, sen üþürken düþman ocakalrý için sana odunlar, sen açken düþman sofralarý için sana sana buðdaylar taþýtacaklar. Gençleri kanda, tazeleri gözyaþýnda boðmak istiyorlar.

Asýrlardýr dinin, milletin aþkýna baþýna yaðan, sonu gelmez bir beladýr. Yurdun nihayetsiz bir Kerbela'dýr. Memleketin, içinde cenaza namazý kýlýnan, cenaze duasý okunan bir mabed halini aldý. Ne yoncan, ne yongan kaldý. Bir Allah'ýn kaldý.

... Bu satýrlarý yazarken masallarýmý süslemedim. Senin ruhun gibi sade olmasýný istedim. Ötesinde, berisinde, eðer varsa, göreceðim özentiler sana beðendirmek, gururunu okþamak içindir. Gurur! O her Türk'ün yaradýlýþýndadýr. Biz, birbirimizi bundan tanýrýz, deðil mi?

Bu masallar ile arzu ettim ki senin firuze ruhuna tatlý bir renk, altýn kalbine parlak bir cila vereyim. Görüyorum, o renk siyah oldu, o cila donuk.

Matem günlerinin taksiratý..."

Kalýnlaþtýrdýðým cümleler anlamca insanýn yüreðine iþliyor. Kelimeler o kadar duru ki... 1922'den günümüze ayný tazelikle kalmýþ.

Oðuz ZEYTÝN
03.10.2010, 01:33
Mustafa ÖNDER'in 3 Ekim 2010 tarihli yazýsý (Yeniçað Gazetesi'nden)

Türk'ün Anayurdu...

Türkçe’nin “Bayram” kutlayacak mecali kalmadýðý için “Dil Bayramý”, bir-iki siyasetçinin cýlýz demeçleri dýþýnda, sessiz sedasýz geldi geçti..
Bizim “demokrasi”, “özgürlük”,“anadilde eðitim” meraklýsý basýnýmýzda tek satýr yok... Yazsalardý þaþardýk zaten!

Dil Bayramý, 26 Eylül’de kutlanýyor.
26 Eylül, Birinci Türk Dili Kurultayý’nýn 1932’de toplandýðý gün... Hani Atatürk’ün, “Bana konuþulan Türkçe yapacaksýnýz ki; dünyanýn neresinde olursa olsun, bütün Türkler temelde bu dili anlayabilecekler..” dediði gün..

Ama..
Çocuklarýmýzýn “tost ve hamburger çocuðu” olduðu, gençlerin“cafe”lerde vakit geçirdiði, Türkçe i, ü, ö, ð seslerinin bulunmadýðý, fakat “W”, “Q” ve “X” harflerinin cirit attýðý, anasýnýflarýna kadar Ýngilizce derslerinin konduðu, okumuþlarýmýzýn “testkolik” olduðu bu günlerde Türkçe en hüzünlü günlerini yaþýyor..

“Kýl oldum abi”, “n’aber”, “lanet olsun”, “beach club” gibi saçma sapan oluþumlarýn cirit attýðý, yazý dilinde imla kuralý birlikteliðinin bile olmadýðý Türk Dili, keyfilik, yabancý dil saldýrýsý ve aydýnlarýmýzýn aymazlýðý içinde...

Ne acýdýr ki, “Türkçe’nin bilim dili olamayacaðýný” söyleyebilen bilim adamlarýmýza inat, dünyada 300 milyonu aþkýn insanýn konuþtuðu ve -iddia ediyoruz ki- en zengin ve en kolay dillerden biridir Türkçe..
Bugün içinde bulunduðu acýnacak hallere, kendi ellerimizle yine biz düþürmedik mi? 12 Eylül 1980 öncesi kavganýn dil ve edebiyattaki bölünmüþlüðü, Türk Dil Kurumu’nun paylaþýlamayan mirasý, millete raðmen, kendini “entel”,“halkçý” bulan sözde aydýnlarýn yumurtlarcasýna ürettikleri / türettikleri kelimeler / sözcükler ve bizde bitip tükenmeyen Batý hayranlýðý, bizi bu günlere getirdi. Hâlâ da TDK liderliðinde buluþulabilmiþ deðil...

Türkçe’nin kullanýlmamasý, o dilin ortadan kalkmasý demektir. Bu da ileriye dönük bir tuzaktýr.
Zaman zaman dedenin, hatta babanýn çocuðunu anlamakta zorlandýðý garip bir konuþma diline sahip ve bir kuruma dilekçe yazmakta aciz kalan nesilleri, “internet” denen kontrolü zor ama etkileri kolay bir teknolojiyle baþ baþa býrakýverdi bu devlet...

Türkçe harfleri bile kullanamýyorsunuz...
Yabancý ortaklarý da olan televizyon ve gazetelerimizin (þimdi ’medya’diyorlar) “EnTiVi”, “HaberTurk”, “Sky”, “Show”, “Fox”.. gibi adlarla her dakika karþýmýzda olduðu psikolojik, sosyal ve kültürel bir savaþýn içindeyiz. Hiçbir dil kaygýlarý yok!

Zaten vatanýmýzýn orasýndan burasýndan didiklendiði bir dönemde gündeme getirilen “ana dilde eðitim” safsatasý, Türk Milleti’nin ana unsurlarýndan biri olan dil birliðini bozmaktan baþka ne iþe yarayacaktýr? Hedeflenen de budur! Bunun hiçbir mantýklý açýklamasý olamaz çünkü.

Þunu peþinen söylemek gerekir: Türk’ün anayurdu, Türkçe’dir!
Dil, düþünmenin aracýdýr. Düþünemeyen insanlarýn fikir üretme þanslarý olabilir mi? 50-100 kelimelik Türkçe’yle yatýp kalkanlar, sanatý, kültürü, matematiði, felsefeyi, iletiþim teknolojilerini nasýl anlayacak, nasýl kullanacaklardýr? Ýngilizce konuþup Türkçe düþünebilen bir nesil, neyi ne kadar baþaracaktýr?

Türkçe, bariz bir saldýrý altýndadýr. Okullarýmýzda “Türk Dili” eðitimi verilmemekte, dershaneleri de yazmayan, anlatmayan, sadece “çoktan seçenekli” sorular ezberletilen çocuklarýmýz doldurmaktadýr..

Oysa Türk çocuðu, Türkçe konuþmaktan, Türkçe yazmaktan gurur duymalýdýr. Çünkü, Türkçe bizim “ses bayraðý” mýzdýr; “Türkçe, Türk’ün anayurdudur!” Baþka gidecek
yerimiz var mý?

28TS61
06.10.2010, 04:48
türk diye savunulan sahis. yattara ve kayserisporlu souleymanu bile daha türk

http://www.ligtv.com.tr/VideoHaber/?r=1&hid=79584

Oðuz ZEYTÝN
07.10.2010, 10:39
Halk þiirinde Türkçe örneði

"Man Emrah diyeller kara koyunu
Namertler içinde yiðit oyunnu
Kaz kimi pýsmanýk erkek boyunnu
Biz Türk'ük, Türklükten dermanýmýz var."

Erciþli Emrah

Ýlker Akçay
09.10.2010, 11:10
TÜRKÇE ile alakalý olmasa bile Dilin önemini gösteren harika bir söz.

Konfüçyüs'e (doðum I.Ö. 551) sormuþlar: "Eðer bir ülkede yönetici olsaydýnýz, ilk olarak ne yapmak isterdiniz?" Konfüçyüs cevap vermiþ: „Kuþkusuz ilk iþ olarak dili düzeltirdim." Bu cevap üzerine dinleyiciler þaþýrarak sormuþlar: "Niçin?" Konfüçyüs'ün karþýlýðý: "Çünkü eðer dilde bozukluk varsa, söylenen þey, söylenmek isteneni anlatmaz; eðer söylenen, istenen anlamý yansýtmazsa, yapýlmasý istenen þey yapýlmaz; eðer istenen yapýlmazsa, ahlak ve sanat bozulmaya uðrar; eðer ahlak ve sanat bozulursa, adalet doðru yoldan çýkar; eðer adalet doðru yoldan çýkarsa, halk çaresiz bir bunalýma sürüklenir. Sonunda söylenen söz hakkýnda doðru karar verme fýrsatý kalmaz. Böyle bir durumu önlemek, her þeyden önemlidir." KONFÜÇYÜS

Çetin
10.10.2010, 12:33
Dilimizle ilgili bir konuda bilgi vermek istiyorum. Hani bir muhabbet vardýr ; "oturgaçlý götürgeç, gök uçan avrat vs." þeklinde. Herkes bu isimlendirmeleri Türkçe sanýyor ama olayýn aslý böyle deðil. Türk Dil Kuurumu yabancý kelimelerin Türkçe karþýlýklarý için bir yarýþma yapýyor ve adamýn birisi bu kelimeleri yolluyor, tabi kelimeler komik olunca dönemim gazeteleri bunu haber yapýyor ve sonra nasýl oluyorsa sanki bunlar kullanýma alýnmýþ gibi günümüze kadar dilimizle ilgili kötü bir þey söylerken kullanýlan saçma birer veri olarak yerini alýyor. Lütfen bilmeden konuþmayalým, bu konuda hassas olalým.

Oðuz ZEYTÝN
10.10.2010, 12:50
Mustafa ÖNDER'in 10 Ekim tarihli yazýsýndan (YENÝÇAÐ gazetesi)

"Atýyorum... Artý... Yani!"

"... Anadolu’ya mührünü vurmuþ Türkçe yöre adlarýný birer birer deðiþtirerek, ülkenin cennet köþelerini bir “müstemleke” gibi Ýngilizce, Rusça levhalarla donatýp kültürünüzü de gelecek olanlara göre þekillendirirseniz(!), “Türk, Türkçe, Anadolu, Rumeli ve Türkiye” den ne tat kalýr gelen turiste?

Ama çok görmeyin bu halimizi...

Anasýnýflarýnda Ýngilizce ezberletildiði, liselerde bile Türkçe’nin doðru dürüst öðretilmediði, elli kelimeyi geçmeyen daðarcýklarý ile program yapan “talk show” culara halkýn mecbur býrakýldýðý, ortaya “atýyorum...” diyen, “artý...” diyen profesörlerin çýktýðý, meramýný anlatamayýp “yani... yani...” deyip duran sanatçýlarýn(!) cirit attýðý bir ülkedeyiz...

O profesöre, “Atma Recep, din kardeþiyiz!” diyeceðiz ama birileri üzerine alýnacak!

Türkiye’de yaþayýp yaþamadýðýndan þüpheye düþüyor insan.

Caddeler boyu yabancý kelimelerle dolu levhalar, reklam tabelalarý... Birinde “ege by restaurant” yazýyor... Birinde “shish khebab” , diðerinde “Typhoon Bar”, “Pasha Saç Dizayn”.
Hele hele “Pabuçland” a ne demeli?

Ya “market&tekel shop” a? Bu “&” neyin nesi Allah aþkýna? Alfabemize yeni mi ilave edildi bu harf? Neden belediyelerden çýt çýkmaz bunlara?

Bir de þuna bakýn, “Mýrmýr pet shop.”

Güler misiniz, aðlar mýsýnýz?

Koca koca adamlar televizyonda “tartýþ” ýyorlar, ortalýk “mesela örneðin” den, “imkân ve olanak” tan, “þart ve koþul” dan geçilmiyor... Ayný anlamdaki kelimeyi peþ peþe kullanýnca anlamý kuvvetlendirdiklerini düþünüyorlar galiba! Bizce, bunlarý ayrý kelimeler sanýyor hazretler..

Çocuklarýmýz, hele geleceðimizi baðladýðýmýz gençlerimizin dilinde pelesenk olmuþ laflara ne demeli?

Cep telefonlarýnda birbirlerine attýklarý “mesaj” lar, insaný cidden kaygýlandýrýyor: “By” , “OK” , “hocam” , “ii” , “lan” , “karizma” ... Türkçe’den, dil bilgisinden bu kadar uzak bir yazýþma onlarý nereye götürecek?

Bir zamanlar “uydurma sözcük modasý” vardý. Dilimize Arapça’dan, Farsça’dan, Fransýzca’dan geçen ne kadar kelime varsa atalým diyorlardý. Yaþayan, halkýn dilinde olan ve Türkçeleþmiþ bir çok kelimenin yerine zorla “öztürkçe” dedikleri kelimeleri/sözcükleri koymaya kalktýlar. Yýllar sonra Atatürk’ün Güneþ-Dil Teorisi gündeme sokuldu... Gramere, Türkçe’nin dil kurallarýna uygun olanlarýn bazýlarý benimsendi ama -sal’lý, -sel’li bir çok uyduruk kelime kaybolup gitti. Bir þair, “Türkçe’yi ‘sal’a koyup ‘sel’e verdik” demiþti.

Dil, yaþayan bir varlýktýr ve Türkçe, yüzyýllar içinde baþka dillere bir çok kelime vermiþtir. Türk Dil Kurumu’nun son çalýþmalarýyla bunun yüzlerce misali ortaya çýkarýldý.

Türkçe düþünmek, Türkçe’yi doðru yazmak ve doðru konuþmak zorundayýz. Millî birliðimiz için, geleceðimiz, eðitimimiz, sanatýmýz, kültürümüz, teknolojimiz, sanayileþmemiz için bu þarttýr. Yoksa Karamanoðlu Mehmet Bey boþuna mý ferman çýkardý, Atatürk boþuna mý TDK’yý kurdu dersiniz?"

Oðuz ZEYTÝN
18.10.2010, 14:21
Yine Mustafa Önder'den (17 Ekim - Yeniçað)

Türkçe Cehaleti

Yazýlý ve görsel-iþitsel iletiþim araçlarý, artýk sayýlý “medya maydanozu”nun iþgali altýnda. Hangi televizyon programýný açarsanýz açýn, ayný “maydanozlar” sahnede. Hani þu “atýyorum... ýýý... ýýý... yani...” tekerlemecileri... Hepsi de “kravatsýz” , yaka baðýr açýk, ekrandan ekrana gezideler...

Gazeteler de ayný tiplere parsellenmiþ durumda zaten...
“Özgürlük, bilim, sanat ve özellikle siyaset” donanýmlý(!), her konuda fikir serdedebilen, kendi yurduna yabancýlaþmayý “evrensellik” sanan ve þimdi de her kesime “ana dil hakký” isteyen bu “entel aydýnlar” ýn bilmediði tek þey: Türkçe!

Bitip tükenmeyen telaffuz hatalarý, uydurma kelimelerle yozlaþtýrma, aþýrý derecede argo kullanýmý, gözümüze sokarcasýna yapýlan yazým yanlýþlarý ve Türkçe karþýlýðý varken yabancý sözcük kullanma çabalarý Türk diline kasýttýr.

Neredeyse Türkçe adlar taþýmaktan kaçýnan yayýn organlarýmýz, âdeta Türk dilinin bozgunu için yarýþ halinde. Halkýn da zamanla kanýksadýðý, “medya dili” denilen saçmalýklarla “yanlýþlýklarýn meþrulaþtýrýlmasý” gayretindeler.

Þu sözcüklere bir bakýn: bekraunt, gardýn, ajite etmek, efor göstermek, kültür ateþesi, kurdela, menü, tüð, zayýfcana, tabii kidene, çay almak, legal, kent, etnisite, obje, konsey, fast food, konsensüs, konsantrasyon, jenerasyon, trend, hit, part time, adapte, deklare, kriter, mega, spekülatif, fullemek, rölanti, okey, departman, realite, tranformasyon...

Türkçe’de “deðiþim, dönüþüm, kabuk deðiþtirme” gibi ince anlam özelliklerine sahip sözlerimiz varken bunlarýn yerine kullanýlan “tranformasyon”, dilde yabancýlaþmanýn yaný sýra söz varlýðýnda yoksullaþmaya da yol açýyor. Üstelik bu sözü kimileri transformeyþýn, kimileri de transformasyon diye söyleyerek ayrýlýk da yaratýyor.

Yazarý çizeri, sanatçýsý, sunucusu, siyasetçisi, belediyesi hepsi Türkçe’yi katletmek yarýþýnda... Onlar sadece “Kusturica’yý jüri üyesi yapmakla” meþguller!
Bu memleketin koca koca Büyükþehir Belediyeleri bile bu cehaletin, bu bozgunun içinde yer aldýðýnýn farkýnda deðil. Þatafatlý afiþlerinde yabancý kelimeler boy boy... Meselâ, Ýzmir Büyükþehir Belediyesi “Kent Konseyi”nden bahsediyor. Þehirlerimizin cadde ve meydanlarýnda alfabemizde olmayan harflerle dolu tabelalar cirit atýyor: Exibition Center, The Marmara, Hotel Divan, Hotel Taxim, Eskidji, Laila, Wishne Bar...

Müstemleke gibiyiz!

Baþka dillerin kurallarý ve harfleri ile oluþan tabelalar, Atatürk’ün Yazý Devrimine ve 1353 sayýlý Alfabe Yasasýna da aykýrý. Maðazalarýn, kuruluþlarýn adlarý Türkçe olmalý ve Türk alfabesiyle yazýlmalý. 1930’lardan 1980’lere kadar yürürlükte olan 5237 sayýlý Belediye Gelirleri Kanunu’nun 21. maddesi, çeþitli iþyerlerinin kapýlarýna asýlacak levha ve tabelalarýn Türkçe olmasýný þart koþuyordu, uygulamadan kaldýrýlýnca böyle oldu!

(Yazýnýn bu bölümü politik fikirler içeriyor. Bence sorun yok ama forum kurallarý gereði taþýmýyorum. Ýlgilenenler yazýyý ana kaynaðýnda tamamlayabilirler. O.Z.)

Millet varlýðýný ayakta tutan ve millî bütünlüðü temin eden baþlýca unsur dildir. Bir milletin dilini bozdunuz mu, onun bütün kültür faaliyetini aksatýr; mazi ile olan alâkasýný keser; hâlihazýrda cereyan eden fikir hareketlerini tam bir karýþýklýk içine düþürürsünüz. Tarih göstermiþtir ki, bir milletin kurduðu devlet yýkýlabilir, oturduðu vatan elinden alýnabilir, fakat, eðer dili yaþýyorsa, o millet daðýlmamýþtýr, kaybolmamýþtýr, ayaktadýr.

Atatürk, “Milliyetin çok bariz vasýflarýndan biri dildir. Türk milletindenim diyen insan, her þeyden evvel ve mutlaka Türkçe konuþmalýdýr. Türkçe konuþmayan bir insan Türk kültürüne, topluluðuna, baðlýlýðýný iddia ederse buna inanmak doðru olmaz.” diyordu. Ama epeydir, lehçeden dil, dilden yeni bir millet meydana getirilmesi yani bölünme yolunda yürünüyor! Türkçeye ihanet edenler, vatana ihanet içerisindedirler.

*

Oðuz ZEYTÝN
24.10.2010, 20:46
Mustafa Önder (24 Ekim - Yeniçað)

Yabancý dil belâsý

Türklüðe düþman olanlar, bizim iki þeyimizle uðraþýyor: Dilimiz ve dinimiz...
Nihayetinde Türkçe, yavaþ yavaþ okullarýmýzdan, yazýlý ve görüntülü basýnýmýzdan, kültür ve sanatýmýzdan, eðlencemizden, sokaðýmýzdan ve hatta mutfaðýmýzdan kovulmaktadýr.

Her devirde bir belâ ile baþ etmek durumunda kalan ve tarihi dört bin beþ yüz yýl öncesine dayanan dilimiz, yeryüzünde bugüne kadar Göktürk, Uygur, Arap, Kiril ve Latin alfabeleri ile yazýda hayat buldu.
Türkçe, Ural-Altay dil ailesinin Altay grubundandýr. Bu grupta Moðolca yer alýr. Her yere ulamaya çalýþtýðýmýz “-tay” eki Moðolca’dan gelmedir ve çok kullandýðýmýz “kurultay, sayýþtay, çalýþtay” gibi kelimeler böyle türetilmiþtir.

Türkçe, “sondan eklemeli” bir dildir ve “ön ek” yoktur. Sonuna yapým ve çekim ekleri getirilen kök deðiþmez ve her Türkçe kelimenin kök ve eki birbirinden kolayca ayrýlabilir.

Ýsim kök ve gövdelerine gelen yapým ekleri, fiil kök ve gövdelerine getirilemez.

Dilimizin kendine has, “ses uyumu kurallarý” vardýr.

Türk Dil Kurumu’nun son yayýnladýðý Türkçe Sözlük’te 104 bin 481 söz varlýðý yer alýyor. Üç yüz milyon insanýn konuþtuðu Türkçe, böylesine zengin. Zaman içinde halkýn çok sayýda baþka dilden aldýðý kelime var. Bunlarý kendi hançeremize, vurgu ve uyuma göre Türkçeleþtirmiþiz. Alýnan bu emanet kelimelerin çok daha fazlasýný da Fransýzca ve Almanca baþta olmak üzere otuza yakýn dile vermiþiz. Almanca ve Fransýzca’da wilajet (vilayet), yaourt (yoðurt), cossack (kazak), caravanserai (kervansaray) ve kajak (kayak) gibi pek çok Türkçe kelime yer alýyor...

Gelin görün ki, bu memleketin sözde aydýnlarý, Türkçe ile çaðdaþ ilim yapýlamayacaðýný söyleyebiliyor. Yine onlara göre Türkçe, ileri seviyede bir kültür dili olamaz.

Ana sýnýflarýmýza kadar Ýngilizce’yi soktular. Üniversitelerimize zaten yabancý dille öðretim yerleþti. Þimdi çocuklarýmýz matematiði, fiziði, psikolojiyi ve hatta lojistiði Ýngilizce öðreniyor. Hasýlý baþka dilde konuþup baþka dilde düþünen nesiller yolda...

Türkçe’nin yeni belâsý yabancý dil salgýný...

“Dil, lehçe, þive ve aðýz” dan haberi bile olmayan, sözcüðün “asýl” mý, “asil üye” mi olduðunu kestiremeyen, iki nokta (:) ile noktalý virgülü (;) nerede kullanacaðýný bilemeyen, bilmem kimin yazýlarýný yakýþýklý(!) bulan, haberleri “moderatör” namýyla sunan, televizyona “tivi” diyen, “dolmuþ, buzdolabý, durak, bilgisayar” gibi halkýn bulduðu Türkçesi dururken “kompitür” demeyi üstünlük sanan, “Mr. Marjinal” olmakla övünen “entel aydýnlar” ýn “Türkçe’yi vatanýndan kovma” harekâtý baþarýya ulaþmak üzeredir!

Þimdi soruyoruz:

Türkiye, resmî dili olan baðýmsýz bir devlet ise bütün okullarýnda öðretim dilinin sadece Türkçe olmasý gerekmez mi?

Türkiye’den baþka hangi devletin öðretim dili, yabancý bir dil?

Yabancý dile ihtiyaç duyana, baþka yöntemlerle öðretmek varken, neden yabancý dille öðretimde ýsrar ediliyor? Yabancý dil, amaç deðil araçtýr. Bir insan, dünyayý en iyi kendi dilinde algýlayabilir.

Türkiye, emperyalizmin sömürgelere dayattýðý bu yabancý dil istilâsýndan kurtulmalýdýr. Yoksa, gidiþat hayra alâmet deðildir. Neticede, “Sanatçý, klip çekimi için start aldý” , “Yaþam boyu ‘onur’ ödülü” , “herýlt yani” , “okey, ’üç gibi’kafede buluþuruz” ve “medya kritik” gibi garip yaratýklar peydahlanýverir!
Ýþte size bir inþaat þirketinin reklamý: “Doða üstü bir yaþam!” Ne yani orasý hayaletler alemi ya da öteki dünya mý?

Alýn size bir spor programýndan bir cümle: “Süper Lig’te heyecan ‘tüm hýzýyla’ devam ediyor!” ’Heyecan’ýn süratlisini de hiç duymamýþtýk!

Türkçe’nin baþý dertte dostlar, dertte!..

Oðuz ZEYTÝN
24.10.2010, 20:48
Ýran'ýn çaðýmýzdaki en büyük þairi Þehriyar, Türkçe yazarmýþ ve Türkçe için þunlarý söylemiþ:

"Türk'ün dili gibi sevgili, istekli bir dil olmaz
Ayrý dilden katsan, bu soylu dil, soylu olmaz.
Fars þairi çok sözlerini bizden almýþ
Sabir gibi cömert bir þair cimri olmaz."

*

Ayrýca "Türk'ün deyiþleri, folkloru dünyada tektir" sözü de Þehriyar'a aittir.

Serdar A
25.10.2010, 17:06
Ýran'ýn çaðýmýzdaki en büyük þairi Þehiryar, Türkçe yazarmýþ ve Türkçe için þunlarý söylemiþ:

"Türk'ün dili gibi sevgili, istekli bir dil olmaz
Ayrý dilden katsan, bu soylu dil, soylu olmaz.
Fars þairi çok sözlerini bizden almýþ
Sabir gibi cömert bir þair cimri olmaz."

*

Ayrýca "Türk'ün deyiþleri, folkloru dünyada tektir" sözü de Þehriyar'a aittir.

Þahriyar'ýn ( Seyyid Muhammed Hüseyin Þehriyar ) ana dilinin zaten bir Türkçe lehçesi olduðunu ve kendisinin de Türk asýllý olduðunu hatýrlatmakta fayda var .

Allah gani Rahmet eylesin . Divanýný mutlaka okumak gerekir .

Ýlker Akçay
25.10.2010, 23:58
En uygun yerin TÜRK Dili baþlýðý olduðunu düþünerek ;

Bugün Büyük Þair Ziya Gökalp'in Ölümünün 86.Yýldönümüydü Ruhu þad,mekaný Cennet olsun..

Oðuz ZEYTÝN
27.10.2010, 10:12
En uygun yerin TÜRK Dili baþlýðý olduðunu düþünerek ;

Bugün Büyük Þair Ziya Gökalp'in Ölümünün 86.Yýldönümüydü Ruhu þad,mekaný Cennet olsun..

Ziya GÖKALP'in Türk Dili hakkýnda fikirleri

" Lisanda Türkçülük yapacaðýz. Milli lisanýmýz Ýstanbul Türkçesidir. Türkçesi bulunan ve hiçbir özel anlamý olmayan kelimeleri artýk lisanýmýzdan atmalýyýz. Ancak, lisanýmýzda olmayan kelimeler için buna gerek yoktur. Halkýn kullandýðý dil, Tükçenin temeli olmalýdýr.

Herhangi bir lisanýn mükemmeliyeti, her kelimesinin yalnýz bir anlama, her anlamýn da yalnýz bir kelimeye malik olmasý ile vücuda gelir. Yapmamýz gereken budur. Bir milletin kamusuna girmiþ kelimeler, artýk o milletin milli lisanýna mal olmuþtur. Eski Türkçe kelimeleri diriltmeye gerek yoktur. Ancak, Arapça ve Acemce kaideler kaldýrýlmalýdýr.

Edebiyatta; þiirde, vezinde, müzikte, diðer sanatlarda Türkçülük þarttýr."

Ruhu þad olsun.

Serdar A
27.10.2010, 22:21
Baþlýk Türk dili demekte . Bekliyorum , bekliyorum dilimizin iki büyük ýslahatçýsý , Ali Þir Nevai ve Ýsmail Gaspýralý'nýn adýný anan yok .

Nice isim varki anýlmayý bekliyor fakat bu iki önder Türk dilinin , Türk coðrafyasýnda dört taraftan kültür dezenformasyonuna raðmen bu günlere kadar gelebilmesini saðlayan Türk aydýnlarýdýr .

Aþaðýdaki yazý , önder Ýsmail Gaspýralý'nýn en bilinen makalesi olan 'Lisan Meselesi' isimli çalýþmadýr . Makaleyi , o günün þartlarýný hatýrlayarak anlamaya çalýþmak gerekir .

Ýzmir'de "Ýzmir" namýnda neþr olunan yeni ve güzel gazetenin bir nüshasýnda "umûm-ý üdebâmýza bir ihtar" ser-levhasýyla bir bent okuduk.
"Türk, 'Arap, 'Acem lisân-ý edebîlerinin hey'et-i mecmu'asýndan mürekkep enmüzec-i bediî" olan Osmanlý lisânýnýn kýsm-ý edebîsini nazar-ý tedkîkden geçirecek olur isek en evvel nazar-ý dikkatimizi -tenâfür- bahsi celp eder ki o bahisde de üdebâmýzýn isti'mâllerini þiddetle men' etmekte olduklarý "istasyon, konsültasyon, sikovastra, kart dö vizit, vapur, þimendöfer, kongre, konferans" gibi soðuk ve mütenâfir kelimeler; görür ve þu hâlin gitgide tekessür ederek lisânýmýzýn teferrukuna bâ'is olacaðýný anlarýz. Dünyâda insanlarýn her türlü menâfi'ine mâni' olan þey'i neþ'et-i lisân maddesinden 'ibaret olup bir kavmin bâ'is-i terakkisi olan þey'i de o kavmin efradýnýn his ve lisânda ittihadlarýdýr." demiþler. Pek doðru söylemiþler.
Bugün 'Araplarda Fransýz ve Ýngiliz ve sâ'ir lisânlardan kendi lisânlarýna karýþmak isteyen kelimeleri der-'akab yakalayýp mukabillerini bulup lisânlarýndan tard ediyorlar, "vapur"u görür görmez "bahre" nâmýný veriyorlar. "Kart dö vizit"i iþitir iþitmez batakate'z-ziyâre nâmýný çýkarýyorlar.
Þimdi bunu biz de yapmalýyýz. Hatta þimdiye kadar yapmadýðýmýz kabahattir.
Ýþte biz bugün üdebâmýzý bu hizmet-i lisâniyeye da'vet ediyoruz.

"Tercüman"
Bu da pek doðrudur ve da'vet de güzel da'vettir.
'Osmanlý lisânýný sadeleþtirmek aslý "Türkî" olan bu lisâný oldukça "Türkleþtirmek" demektir; bundan matlap ise edebiyattan milleti ya'ni Türkleri müstefîd etmektir. Garp dillerinden dilimize karýþmak isteyen kelimelerin mukabilini bulup kullanmak ve mukabilini bulamayýp kabul ettiklerimizi kavâ'id ve tabî'at-ý Türkîye tabîk edip kullanmak lâzým geldiði gibi 'Arap'tan, Fars'tan kabul ettiklerimizi dahi böyle etmelidir. Türkçesi bulunan bir kelime yerine diðer bir lisânýn kelimesini isti'mâl etmek cinâyet-i edebiyedir.
Lisân en ibtidâ' "kavmî" olmalýdýr ki herkes anlayabilsin. Lisânýn yaraþýðým letafetini ikinci derecede tutmalýdýr. Bu hakîkati ben demiyorum hâl ile "Türkler" söylüyorlar. Mizân-ý edebiyeden beþ paralýk kýymeti olmayan bilmem nerede basýlýp çýkan "Âþýk Garip'ler, "Þah Ýsma'il"ler, "Köroðlu"lar, "Kerem"ler Edirne'den Bursa'dan baþlayýp ta Azerbaycan, Horasan ve Kaþgar Türklerine kadar münteþir olduðu hâlde ma'lum edebîlerin yazdýklarý eserler; o meþhur þâ'irlerin "idi" ile "dedfden mâ'ada Türkçesi olmayan ateþli þiirleri Türklere kapalý kalýyor!
Diyorlarki Türk lisânýnda nâzik ahvâl ve hissiyât-ý ruhaniye ifâdesine lâzým kelimeler bulunmuyor; binâenaleyh terkîb-i 'Arabî ve Farisî olmadýkça lisân da lisân olmuyor. Belki böyledir, ama hâlâ bu zamana kadar Türk diline mahsûs bir lügatimiz olmadýðý hâlde bu kadar kestirici bir hüküm etmeye hakkýmýz yoktur zann ederim; Türkçe'yi mükemmel bilen kimdir?
Türkçesi bulunmadý da onun için mi "demir yola" "þimendöfer" denilmek 'âdet edildi? Türk dili aranýlýr ise; tahsîli lâzým görülür ise þimdi zann olunduðundan ziyâde zengin olduðu anlaþýlýr ümidindeyim.
Türk dili Türkçe olmalýdýr; 'Osmanlýlar ise âl-i 'Osman devletine mensup akvama hâkim olan 'Osmanlý Türkleridir.

*
"Servet-i Finûn" gazetesinin 680. inci numrasýnda 'A. Nadir beyin þâyân-ý dikkat musâhabe-i edebiyesi derc edilmiþtir. "Ma'ârif-i edebiyemize hizmet için ne yapmalýyýz?" su'alini edip cevâp vermeye çalýþýyorlar, fakat yazdýklarý güzel mülâhazalar "Ne yazmalýyýz"dan ziyâde "Nasýl yazmalýyýz" su'âline daha muvafýktýr zannederiz.
Ne yazmalýyýz? su'âline cevaben akvâm-ý 'Osmaniye'nin ve ba-husûs 'Osmanlý Türklerinin ma'lûmâtýný tevesü', efkârýný iþlek ve 'âlî edecek þeyler yazmalýyýz ve nasýl yazmalýyýz? Su'âl ekseriyetin okup anlayabileceði bir tarzda ya'ni sade olarak yazmalýyýz desek olmaz mý 'acaba?
'A. Nâdir bey böyle zannetmiyor. Lisân-ý 'Osmaniye'yi sadeleþtirmek nerede kaldý ki öz Türkîye ile þiir söylemek mümkün olamaz.... "Çünki lisânýmýz Türkçe deðil, "Osmânlýcadýr." diyor.
Hîç iþitmediðimiz bir þey bu idi, iþittik.
Þinâsi'den evvel yazý yazan 'Osmanlý Türkleri bugün de herkesçe kullanýlan "Osmânlýca"yý ve meselâ Þemseddin Sami beyin ve Ahmed Midhat efendinin "sade" dil ile yazdýklarý edebî ve fennî makaleleri görseler 'Osmanlýca'dýr demezler idi. Tamâm bunlar gibi zamanýmýzda dahi "kûre-i kalemiye"ye tâbi' olanlarýn "Türkçe güzel þiir yazýlmaz" "terkîb-i' Arabîsiz ve Farisîsiz lisanýmýz dönmez." zannettikleri tabî'îdir.
Þîve-i 'Osmâniyeyi sadeleþtirmek lisân-ý Türkî'yi ilerletmek mes'elesinin ehemmiyet-i edebîyesinden mâ'ada daha büyük ehemmiyet-i siyâsiyesi vardýr. Yazýnýn yalnýz güzelliði aranýlmamak daha ziyâde "umûmî"liði matlap edilmelidir.
En eski 'Osmanlý olan "Türklerden" mâ'ada devlet-i 'Osmâniyeye tâbi' bunca akvâm-ý sâ'ire vardýr ki bunlarýn lisân-ý hâkimeyi tahsilleri farzdýr, halbuki bu farzýn edasý için uzun senelerce 'Arabistan çöllerinde ve Ýran gül baðçelerinde dolanmak lâzým olur ise iþ bozulur......

14 R. Ahir 1314 (11 Aðustos 1896) sayý: 31-1

Ýlker Akçay
27.10.2010, 23:28
Teþekkürler Serdar Abi (farabi) :)

Bu önemli iki ismide sen anarak bu baþlýða katkýda bulundun umarým katkýlarýn devam eder bizde böyle güzel paylaþýmlarý okumaya devam ederiz :)

Ýlker Akçay
28.10.2010, 19:17
‎''Ülkesini,yüksek istiklalini korumasýný bilen TÜRK milleti,dilini de yabancý diller boyunduruðundan kurtarmalýdýr.'' Mustafa Kemal ATATÜRK

Oðuz ZEYTÝN
06.12.2010, 12:02
Sayýn yavuz Bülent BAKÝLER'in 5 Aralýk 2010 tarihli yazýsý (Türkiye Gazetesi)

Güzel Türkçe’miz eyvah!

Bugün bu sütuna iki güzel öðrencimizi misafir ediyorum: Nurefþan ve Alperen Akkuþ kardeþleri siz de seveceksiniz. Alperen, Malatya Gazi Ýlköðretim okulunun 8. sýnýf öðrencisi. Nurefþan ise yine Malatya’da Cumhuriyet Anadolu lisesinin 11. sýnýfýnda okuyor. Bu iki öðrencimizin Türkçe hassasiyeti ve þuuru keþke bütün öðrencilerimizde, bütün aydýnlarýmýzda olsaydý diyerek sözü onlara býrakýyorum:
“Kendisine hayran olduðum padiþahlarýmýzdan Yavuz Selim’i anlatan bir kitabý bu hafta bitirdim. Evimizde, hiç bitmesini istemediðim akþam sohbetlerimizden birinde, ailemle birlikte, devletimizin o günlerdeki ihtiþamýný konuþuyorduk. “Þimdi ise, bir Türkçe’mize bile sahip çýkamýyoruz, dedi annem. Kýyafetlerdeki yazýlarý gösterdi üzülerek. Dikkat ettim, kullandýðýmýz eþyalarýn bir çoðunda, Türkçe deðil, yabancý kelimeler vardý. Ablamdan da yardým alarak, Türkçe’mizin yerine geçmeye çalýþan yabancý kelimelerle ilgili bir araþtýrma yaptým.

Þapkamýn önünde NY arkasýnda NEW YORK yazýyor. Amerika’da bir þehir adý. Neden ANKARA, ÝSTANBUL, MALATYA deðil de NEW YORK?

Kardeþimin topunda WINNIE THE POOH yazýyor. Neden SEVÝMLÝ AYI deðil de WINNIE THE POOH? Kalem kutumda HARRY POTTER, BEN 10 yazýyor. Neden YAVUZ SELÝM, KANUNÝ, OSMAN GAZÝ, FATÝH, ATATÜRK deðil de HARRY POTTER?

Çikolatamda ÜLKER GOLDEN yazýyor. Neden ALTUN ÜLKER deðil de ÜLKER GOLDEN?

Ülkemizde üretilmiþ, pamuklu kulak temizleme çubuðunda COTON COFT kelimeleri. KULAK TEMÝZLEME ÇUBUÐU yazýlabilirdi.

Annemin kredi kartýnda DÜNYA KART deðil de WORLD CARD yazýyor. Babamýn kredi kartýnda ise AXESS CARD. Ýkisi de TÜRK BANKASI olmalarýna raðmen. Tuvalet kaðýdýnda ULTRA COMFORT yazýyor. ÇOK YUMUÞAK demek.

Türk yapýmý çamaþýr makinesinde FULL AUTOMATIC kelimeleri bulunuyor. Çarþýya giderken, yolda gördüðüm hastahanenin tabelalarýnda HOSPITAL kelimesi dikkatimi çekti. HASTAHANE kelimesini kullanmak sanki ayýpmýþ gibi. Yarýn bizim çocuklarýmýz da, galiba bize:
- “Anne, Baba! Ben hospitala gidiyorum diyeceklerdir.

Birileri galiba bizim, hiç zahmet çekmeden Ýngilizce bilmemizi istiyor. Yoksa, birileri, bizi dilimize, dilimizi bize yabancýlaþtýrmaya mý çalýþýyor?

Bu saçma sapan iþ, ilgimizi çekti. Gittik bizim mutfaða ÜLKER ZEYTÝNYAÐI üzerinde RIVIERA ZEYTÝNYAÐI yazýlý, ne demekse bu?
-Anne! Salataya RIVIERA ZEYTÝNYAÐI mý koydun; RIVIERA olmayan zeytinyaðý mý? demek size göre nasýl?

Türkiye’de üretilmiþ ALTUN GOFRET’in üzerinde GOLD WAFERS ayakkabý boyasýnda SÝTÝL SPECIAL ACTIVITE, ayakkabýmda KINETIX kelimeleri sýrýtýyor. Araþtýrdým; Türk malýymýþ bu ayakkabý da.

Sýnavlarda FULL ÇEKÝLÝYOR, arabanýn deposu FULLENÝYOR, bilgisayardan CHATLEÞÝLÝYOR, internetten DOWLOAD ediliyor, cep telefonlarýndan selâm yerine SLM veya BY yazýlýp MSJ‘laþýlýyor.

Benim öðretmenlerimin öðrettiði GÜZEL TÜRKÇEMÝZ nereye gidiyor? Yoksa bizim anadilimiz TURQCHE‘leþtiriliyor mu?

Komþularýmýzýn kapýsýnýn önündeki paspasta WELCOME yazýyor. HOÞGELDÝNÝZ kelimesi ne suç iþlediyse? Bu yabancý kelimeler yerine, TÜRKÇE kelimeler kullanýlmasýný istiyorum ben.

Arkadaþlar! derdimizi büyüklerimize anlatamamýþ olabiliriz. Eðer biz, üzerinde TÜRKÇE kelimeler yerine yabancý kelimeler yazýlan, bizim öz kültürümüz yerine, yabancý kültürleri tanýtan eþyalarý satýn almazsak bu konu çözülür. Bir gün gelecek, çocuklarýmýz, býrakýn tarihimizdeki büyüklerimizi, en baþta bizi anlamayacaklar. Kültürümüzü koruyup TÜRKÇE konuþmalýyýz” NUREFÞAN ve ALPEREN AKKUÞ.

http://www.turkiyegazetesi.com.tr/makaledetay.aspx?ID=470691

Oðuz ZEYTÝN
06.12.2010, 12:09
* Ýstanbul’da “Crossroads Kýsa Film Festivali” düzenlenmiþ. Bu Ýngilizce aþkýna yazýklar olsun!

* “ajite etmek” ve “efor göstermek” hastalýk dili... ‘Kýþkýrtmak’ ve ‘çaba sarfetmek’ varken!

* TRT 1 Haber: “Türkiye’nin çevresiyle komþusal iliþkileri var.” Komþusal iliþki nedir?

* Ekranda bir entel(!) konuþuyor: “Spekülatif ve spesifik açýdan bakýldýðýnda...” Ne kültür ama! Hem spekülatif hem spesifik, vay vay vay...

* Bütün televizyonlarda ayný hata: “Hain saldýrý!” Hay dilinizi eþek arýsý soksun! “Saldýrý” eylemdir, saldýran kimse “hain” olur.

* Yeni yetme bir gazeteci, “Dil devrimini anlayamýyorum... Zaten ben kendimi Selçuklu’dan öncesine aidiyet hissetmiyorum!” demiþ. Vay benim sekiz bin yýllýk Türkçe’m!

* Habere bakýn: “Full para dolu çantayý geri iade etmediler.” Anlayan beri gelsin! Full? Dolu?

* Bir senaryo yazarýmýz , “Dram, komediyi dövüyor; ‘aðlak’bir yüzümüz var.” demiþ. TDK’ya müjde, yeni bir kelime kazandýk: Aðlak!

* TV sunucusu bir bayan, “Saygýda ‘küsurat’ etmesinler.” buyurdu! “Kusur” ile “Küsurat”ýn ne alâkasý var acaba?

(Yeniçað yazarý Mustafa Önder'in köþesindeki örneklerden)

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=15789 ve diðer yazýlarý...

Kaya
06.12.2010, 12:22
Sanýrým Necip Fazýl demiþti...

Sel, sal eklerine iliþkin olarak...

“Türkçe'yi sal'a bindirdik, sel'e kaptýrdýk”

Net olarak bu þekilde mi dile getirdi bilmiyorum ama sel-sal eklerinin kullanýmýný eleþtirmiþti...

Sonuç itibariyle Türkiye'de þu an Türk Kültürü'ne katkýda bulunmayan ve hatta onu dýþlayan bir akým var. Ve bu akýma hizmet eden pek çok çakal ve saf var.

Kimileri bilinçli bir þekilde bu duruma hizmet ediyor, kimileri ise bilinçsiz bir þekilde bu olaya katkýda bulunuyor.

Bu çaðda top-tüfek ile saldýrý beklememek lazým,
Zira çalgý ve müzikleri ile gelmekteler...

Sevgiler...

Ýlker Akçay
11.12.2010, 04:02
En uygun baþlýðýn burasý olduðunu düþünerek:

Ünlü TÜRKÇÜ Þair,Yazar,Düþünür Hüseyin Nihal ATSIZ ATA'yý Ölümünün 35.Yýlýnda Hasretle Anýyoruz...

''Vaktiyle Bir ATSIZ Varmýþ!'' Deseler,Ne Hoþ?
Anýlmakla Hangi Gönül Olmaz Ki,Sarhoþ?

Kalbimizdesin ATSIZ ATA...

mehmet83
11.12.2010, 08:26
Kucuk yasta Amerika'ya geldigim icin cogu zaman Turkce yazarken hata yapabiliyorum. Bu konuyu ben de cok onemsedigim icin once bunu belirtmek istedim. Yanlis veya hatali bir sey yazarsam simdiden ozur dilerim. Burada dogup buyuyen cocuklarin buyuk bir cogunlugu Ingilizceyi Turkce'den once ogreniyorlar. Tabi durum boyle olunca Turkce ana dilleri degil de ikinci dilleri oluyor. Ellerinizden oper 3 yasinda bir oglum var ve sirf ilk ogrendigi dil Turkce olsun diye sabah aksam internetten Turkce yayinlanan cizgi filmler izletiyorum. Biraz zor oluyor ama elimden geldigi kadar Amerikan kanallarindan uzak tutmaya calisiyorum. Okula baslayinca ipler benim elimde olmayacak, o yuzden okula baslayana kadar Turkce'yi kavramasini istiyorum. Turkiye'de yasayan insanlara belki bunlar sacma gelebilir ama bu bizim icin burda gercekten buyuk bir sorun. O kadar cok cocuklarimiz, genclerimiz var ki kendi aralarinda konusurken bile ingilizce konusuyorlar ve bu benim zoruma gidiyor. Insallah yurtdisinda yasayan vatandaslarimiz bu isin ne kadar ciddi oldugunu anlarlar artik. Bizim dilimiz gercekten cok guzel bir dil. Lutfen dilimize sahip cikalim. Bir de su var. Turk kanallarini izlerken bir sey dikkatimi cekti. Nerdeyse her programda birileri konusurken aralara ingilizce kelimeler sokuyorlar. Mesela "legal". Neden yasal demiyor da legal diyor. Acaba boyle yapinca kendilerini daha kulturlu gosterdiklerinimi dusunuyorlar? Gercekten bunun sebebini merak ediyorum!

Ýlker Akçay
11.12.2010, 13:28
Mehmet Abi,öncelikle hassasiyetiniz için çok teþekkür ederim,umarým hayýrlý ve TÜRK Dilini iyi kullanan bir evlat yetiþtirirsiniz..

Günümüzde insanlar Türkiye'de bile bunlara dikkat etmezken,çocuklarý sadece yabancý dile ve yabancýlaþmaya yönlendirirken,sizin bu yaptýðýnýz gerçekten takdir edelecek türden bir davranýþ...

Dilimizde yabancýlaþma ilgili söylediklerinize de kesinlikle katýlýyorum,insanlar bir kelimenin Türkçesi yerine yabancý olanýný kullanýnca daha ''cool''(kendi tabirleriyle) olduklarýný düþünüyorlar nedense,umarým düzelecektir bu halimiz çok zor da olsa...

Ýskender66
11.12.2010, 18:22
Burada sürekli Nihal Atsýz'ýn yazýlarýna yer veriliyor. Nihal Atsýz hakkýnda merak edip kýsa çapta internette bir araþtýrma yapýyým dedim. Nasýl biri olduðunu anlamak için. Madem düþünme özgürlüðü var. Onun nasýl biri olduðunu daha iyi anlamak için onun hakkýnda iyi ve kötü herþeyi ortaya dökelim. Araþtýrmalarýma göre kimisi Türk milliyetçisi olduðunu yazmýþ, kimisi ýrkçý ve faþiþt olduðunu yazmýþ. Kimisi de dinsiz olduðunu yazmýþ. Hatta Ýslam hakkýnda hoþ olmayan sözleri mevcut. Oðlunun 2 yýl önce bir dergiye verdiði röportajý da okudum. Orda babasýnýn iddia edildiði gibi þamanist olmadýðýný söylemiþ. Ama ardýndan babasýnýn hiç bir dine mensup olmadýðýný söylemiþ. Nihal Atsýz'ý tanýmadýðým için nötrdüm ama bu bilgileri görünce artýk ona karþý negatifim. Anladýðým kadarýyla Nihat Atsýz dinle bir alakasý olmayan ve Türklüðe yaklaþýmý Hitler, Mussolini ve Stalin ayarýnda olan bir insan.

Ýlker Akçay
11.12.2010, 18:49
Ýskender Abi yanlýþ noktalara dalmýþsýnýz burada paylaþýlanlar Nihal Atsýz'ýn dini veya siyasi yönüyle deðil,TÜRK Dili hakkýnda görüþlerinden alýntýlardýr..Sizin için tek kriter dini tercihi ise sevmeyebilirsiniz ve birkaç saatlik (belki) yaptýðýnýz bir araþtýrmaya göre çok iddaalý cümleler kullanýyorsunuz,biraz daha dikkat..Kýsacasý baþlýk dini tercihler ile deðil TÜRK dili ile ilgili bu konu hakkýnda Nihal Atsýz'a söylecekleriniz varsa buyurun yoksa diðer söyledikleriniz bu baþlýðýn konusu deðil...

Tekrardan baktým da baþlýða sürekli dediðiniz ölümünü anmak dýþýnda birkez paylaþým yapýlmýþ Nihal Atsýz ile ilgili biraz ön yargýlý davranmýþsýnýz...

Oðuz ZEYTÝN
27.12.2010, 11:52
Önce "anadil" sonra da "iki dil" arsýzlýðýnýn dillendirildiði güzel ülkemde üç büyük þair ve fikir adamýný yeniden anmak isterim. Kullandýklarý dilin sadeliði, milletimize yakýn hisleri onlarý unutulmaz kýlmýþtýr.

Yollarýn Sonu

Bu gün yollanýyorken bir gurbete yeniden
Belki bir kiþi bile gelmeyecektir bize.
Bir kemiðin ardýnda saatlerce yol giden
itler bile gülecek kimsesizliðimize

Gidiyorum: gönlümde acýsý yanýklarýn...
Ordularla yenilmez bir gayýz var kanýmda.
Dün benimle birlikte gülen tanýdýklarýn
Yalnýz bir hatýrsý kaldý artýk yanýmda.

Yufka yüreklilerle çetin yollar aþýlmaz;
Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrý Daðýna.
Halbuki yoldaþýný býrakýp dönenlerin
Deðiþilir topuda bir sokak kaltaðýna.

Ýster düþün... Kendini ister hayale kaptýr...
Uzar uzar, çünkü hiç sonu yoktur yollarýn.
Bakarsýn aldanmýþsýn, gördüðün bir seraptýr
Sevimli bir hayale açýlýrken kollarýn.

Ey doðunun anlýmý serinleten rüzgarý!
Ey karanlýkta bana arkadaþlýk eden ay!
Arzularým bir oktur, aþar ulu daðlarý.
Düþtüðü yer uzakta “DÝLEK” adlý bir saray.

O sarayda bulunca Tanrýlaþan erleri
Artýk gözüm arkaya bir daha dönmeyecek.
Hepsi sussa da “Kür þad” uzatarak elini;
“Hoþ geldin oðlum ATSIZ, kutlu olsun! ” diyecek.

Hüseyin Nihal Atsýz

*

Birlik

Cehennem olsa gelen, göðsümüzde söndürürüz.
Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz;

Düþer mi tek taþý sandýn harim-i namusun,
Meðer ki harbe giden son nefer þehid olsun.

Þu karþýmýzdaki mahþer kudursa, çýldýrsa,
Denizler ordu, bulutlar donanma yaðdýrsa,

Bu altýmýzdaki yerden bütün yanardaðlar
Taþýp da kaplasa âfaký bir kýzýl sarsar,

Deðil mi cephemizin sinesinde iman bir;
Sevinme bir, acý bir, gaye ayný, vicdan bir;

Deðil mi ortada bir sine çarpýyor, yýlmaz,
Cihan yýkýlsa emin ol bu cephe sarsýlmaz!

Mehmet Akif Ersoy

*

MOHAÇ TÜRKÜSÜ

Bizdik o hücumun bütün aþkýyle kanatlý;
Bizdik o sabah ilk atýlan safta yüz atlý.

Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle,
Canlandý o meþhur ova at kiþnemesiyle!

Fethin daha bir ülkeyi parlattýðý gündü;
Biz uðruna can verdiðimiz yerde göründü.

Gül yüzlü bir afetti ki her pusesi lale;
Girdik zaferin koynuna, kandýk o visale!

Dünyaya veda ettik, atýldýk dolu dizgin;
En son koþumuzdur bu! Asýrlarca bilinsin!

Bir bir açýlýrken göðe, son def'a yarýþtýk;
Allaha giden yolda meleklerle karýþtýk.

Geçtik hepimiz dört nala cennet kapýsýndan;
Gördük ebedi cedleri bir anda yakýndan!

Bir bahçedeyiz þimdi þehitlerle beraber;
Bizler gibi ölmüþ o yiðitlerle beraber.

Lakin kalacak doðduðumuz topraða bizden
Þimþek gibi bir hatýra nal seslerimizden!

Yahya Kemal Beyatlý

(Nur içinde yatsýnlar)

Ýlker Akçay
27.12.2010, 13:55
Oðuz,

Amin...Bugünlerde çok daha fazla hissediliyor yokluklarý..

ÝSTÝKLAL MARÞI'nýn Yazarý,Büyük Þair Mehmet Akif ERSOY'u Ölümünün 74.Yýlýnda Rahmet ve Minnet ile Anýyoruz...


Korkma, sönmez bu þafaklarda yüzen al sancak
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yýldýzýdýr parlayacak!
O benimdir, o benim milletimindir ancak!

Çatma, kurban olayým, çehreni ey nazlý hilal!
Kahraman ýrkýma bir gül... ne bu þiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarýmýz sonra helal.
Hakkýdýr, Hakk'a tapan milletimin istiklal.

Ben ezelden beridir hür yaþadým, hür yaþarým;
Hangi çýlgýn bana zincir vuracakmýþ? Þaþarým!
Kükremiþ sel gibiyim, bendimi çiðner, aþarým.
Yýrtarým daðlarý, enginlere sýðmam, taþarým.

Garbýn âfâkýný sarmýþsa çelik zýrhlý duvar.
Benim iman dolu göðsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasýl böyle bir imâný boðar,
'Medeniyyet!' dediðin tek diþi kalmýþ canavar?

Arkadaþ, yurduma alçaklarý uðratma sakýn;
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsýzca akýn.
Doðacaktýr sana va'dettiði günler Hakk'ýn,
Kim bilir, belki yarýn, belki yarýndan da yakýn.

Bastýðýn yerleri 'toprak' diyerek geçme, taný!
Düþün altýndaki binlerce kefensiz yataný.
Sen þehid oðlusun, incitme, yazýktýr, ataný.
Verme, dünyâlarý alsan da bu cennet vataný.

Kim bu cennet vatanýn uðruna olmaz ki feda?
Þühedâ fýþkýracak topraðý sýksan, þühedâ!
Câný, cânâný, bütün varýmý alsýn da Hudâ,
Etmesin tek vatanýmdan beni dünyâda cüdâ.

Rûhumun senden Ýlahî, þudur ancak emeli:
Deðmesin ma' bedimin göðsüne nâ-mahrem eli!
Bu ezanlar-ki þehâdetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taþým.
Her cerîhamdan, Ýlâhî, boþanýp kanlý yaþým;
Fýþkýrýr rûh-ý mücerred gibi yerden na'þým;
O zaman yükselerek arþa deðer belki baþým!

Dalgalan sen de þafaklar gibi ey þanlý hilâl!
Olsun artýk dökülen kanlarýmýn hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ýrkýma yok izmihlâl;
Hakkýdýr, hür yaþamýþ, bayraðýmýn hürriyet,
Hakkýdýr, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!

Oðuz ZEYTÝN
27.12.2010, 14:07
Ýlkerim,

Dünü geçtim, bu sabahý bile unutur hale gelmiþiz.

Büyük þair Mehmed Akif'in duasýdýr:

" O þiir bir daha yazýlamaz, o'nu ben de yazamam. O'nu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaþamak lazým. O þiir artýk benim deðil, milletin malýdýr. Benim, millete en kýymetli hediyem budur.

Allah bir daha bu millete bir Ýstiklal Marþý yazdýrmasýn."

*

Ýlker Akçay
27.12.2010, 14:43
Eyvallah Oðuzum,

Rabbim Mehmet Akif'in duasýný kabul eylesin Ýnþallah,tekrardan ölüm yýldönümünde mekanýný Cennet eylesin..

Geri Gelen Mektup

Ruhun mu ateþ, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardað ne biçim korla tutuþtu.
Pervane olan kendini gizler mi alevden?
Sen istedin, ondan bu gönül zorla tutuþtu.

Gün, senden ýþýk alsa da bir renge bürünse
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse
Her þey silinip kayboluyorken nazarýmdan
Yalnýz o yeþil gözlerinin nuru görünse...

Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakýþýnla,
Ey sen ki gönüller tutuþur her bakýþýnla!

Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana uðrunda ölüm hazzý verince
Gönlümdeki azgýn devi rüzgarlara kattým,
Gözlerle günah iþlemenin zevkini tattým.

Gözler ki birer parçasýdýr sende Ýlah'ýn,
Gözler ki senin en katý zulmün ve silahýn.
Vur þanlý silahýnla, gönül mülkü düzelsin,
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!

Bir baþka füsun fýþkýrýyor sanki yüzünden,
Bir yüz ki yapýlmýþ diþi kaplanla hüzünden...
Hasret sana ey yirmi yýlýn taze baharý,
Vaslýnla da dinmez yine baðrýmdaki aðrý.

Dinmez! Ebedi özleyiþin bestesidir bu,
Dinmez! Gönülün, tapmanýn, aþkýn sesidir bu!

Hasret çekerek uðruna ölmek de kolaydý,
Görmek seni ukbadan eðer mümkün olaydý.
Dünyayý boðup mahþere döndürse denizler,
Tek bendeki volkanlarý söndürse denizler!

Hâlâ yaþýyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil'
Ýmkaný bulunsaydý bütün ömre mukabil
Sýrretmeye elden seni, bir perde olurdum,
Toprak gibi her çiðnediðin yerde olurdum.

Mehtaplý yüzün Tanrý'yý kýskandýrýyordur.
En hisli þiirden de örülmez bu güzellik.
Yaklaþmasý güç, senden uzaklaþmasý zordur;
Kalbin iþidir, gözle görülmez bu güzellik.

Hüseyin Nihal ATSIZ

Ýskender66
27.12.2010, 20:36
Toprakta gezen gölgeme toprak çekilince
Günler þu heyulayý da er geç silecektir
Rahmetle anýlmak ebediyet budur amma
Sessiz yaþadým kim beni nerden bilecektir?

Mehmet Akif Ersoy

Ýlker Akçay
28.12.2010, 20:52
" Türkçe'nin çekilmediði yerler vatandýr. Ancak (Türkçe'nin) çekildiði yerler vatanlýktan çýkar. Çünkü vatanýn "gövde ve ruhu" Türkçedir”
Yahya Kemal

Oðuz ZEYTÝN
02.01.2011, 21:28
TDK Baþkaný Prof. Akalýn, “Türkçe Sözlük” ün yeni 11. baskýsýnda 122 bin 423’e ulaþan söz varlýðý olduðunu, þehir ve ilçe adlarýnýn ilk kez sözlüðe girdiðini, eklerinde de dilimiz ile ilgili genel bilgiler, içinde bulunduðu dil ailesi, kýsa tarihi, söz varlýðýyla ilgili gözlemler ve belirlemeler, yazýmýzýn özellikleri, harflerin yazýlýþlarý, Türklerin kullandýðý Göktürk, Uygur ve Arap yazýlarý hakkýnda bilgiler ve ülke, baþkent, para birimi adlarýnýn da yer aldýðýný açýkladý.
2800 sayfalýk, elde ciltlenen bu sözlükte yazýþmalarla ilgili bilgiler ve dilekçe, özgeçmiþ yazýmýyla ilgili örnekler verilecek.

Ýlker Akçay
02.01.2011, 21:36
Teþekkürler Oðuz paylaþým için 122.423 kelime inanýlmaz bir rakam...Gel gör ki hala deðerini bilemiyoruz TÜRKÇEmizin....

Oðuz ZEYTÝN
03.01.2011, 19:14
Ben teþekkür ederim. Evet, TÜRKÇEmizin deðerini bilmediðimiz için bir grup soysuz çýkýp uydurukça bir aðzý, medeniyet dili diye pazarlýyor. Neymiþ, ikinci dilmiþ!

Bunlarýn ki yýlan dili! Kendilerini sokacak, haberleri yok.

Ýlker Akçay
05.01.2011, 11:16
Oðuz,

Ýnsanlar bu kadar duyarsýz olduðu sürece dili 2 de yaparlar,3 de...

Elbet herþeyin hesabý sorulacaktýr bu hainlerden...

Oðuz ZEYTÝN
05.01.2011, 11:48
Arif Nihat Asya (7 Þubat 1904 - 5 Ocak 1975)

Türk Edebiyat Tarihi'ne "Bayrak Þairi" olarak adýný yazdýran Arif Nihat Asya, 7 Þubat 1904 yýlýnda Çatalca'nýn Ýnceðiz Köyü'nde dünyaya geldi. Babasý Tokatlý Ziver Efendi, annesi Týrnovalý Fatma Hanýmdýr. Nihat Asya bir aylýkken babasýnýn ölümü üzerine, akrabalarýnýn himayesinde büyümek zorunda kaldý. Ýlköðrenimine köyünde baþladý fakat daha sonra Ýstanbul'a geldi. Önce Haseki Mahalle Mektebi'ne daha sonra Gülþen'i Maarif Rüþtiyesi'ne devam etti. Yatýlý olarak girdiði Bolu Sultanisi kapatýlýnca, Kastamonu Sultanisi'ne aktarýldý. Liseyi bitirdikten sonra, Ýstanbul Yüksek Öðretmen Okulu'nun Edebiyat Bölümü'nden mezun oldu.

Milli Mücadele Dönemi'nde Ankara'da bulundu. Bu dönem onun þiire baþladýðý, Türklük ve vatan aþký ile þiirler kaleme aldýðý tarihlerdir. 1828 yýlýnda Darülmuallimin'i Aliye'den edebiyat öðretmeni olarak mezun oldu ve Adana kolej ve öðretmen okullarýnda edebiyat öðretmenliði ve yöneticilik yaptý. 1948 yýlýnda Edirne'ye tayin edildi. 1950-54 döneminde Adana Milletvekilliði, 1954 yýlýnda Eskiþehir milletvekilliði yaptý. 1962 yýlýnda ise Ankara Gazi Lisesi'nden emekli oldu. 5 Ocak 1975 tarihinde Ankara'da vefat etti.

Edebiyatýmýzda "Bayrak" þairi olarak tanýnan Asya, Bayrak þiirini Adana'nýn kurtuluþ günü olan bir "5 Ocak" ýn heyecaný ile yazdý. Bir çok dergi ve gazetelerde yazýlar yazdý. Þiirlerinde hece, aržz ve serbest vezinleri kullanan Arif Nihat, nazmýn her tür ve þekliyle eserler vermiþtir. Fikrin aðýr bastýðý þiirlerinde milliyetçilik konusu büyük bir yer tutar. Çok renkli ve deðiþik biçimli þiirler yazmýþ olan Asya, son þiirlerinde biraz da mistisizme yönelmiþtir. Þiirinde daima bir yenileþme çabasý içinde olan þair, etkilerden uzak kalarak kendine özgü bol renkli þiir dünyasýný yaratmýþtýr.

Güzel ve zarif benzetmelerin yaný sýra, keskin zekasýnýn, þakacý mizacýnýn mahsülü olan nükteleri, hicivleri, kelime oyunlarý üslužbunu tamamlayan önemli unsurlardýr. Tarihimizin þanlý sayfalarýný þiirleþtiren þair, Rubai türünün yeni Türk edebiyatýnda önemli þahsiyetlerinden kabul edilir. Bayrak ve vatan, onun mýsralarýnda en usta anlatýcýsýný bulmuþtur.

Þiir Kitaplarý: Heykeltraþ (1924), Yastýðýmýn Rüyasý (1930), Ayetler (1936), Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor (1946), Rubaiyyat-ý Arif (1956), Enikli Kapý (1964), Kubbe-i Hadr‰ (1956), Kökler ve Dallar (1964), Emzikler (1964), Dualar ve Aminler (1967), Aynalarda Kalan (1969), Kanatlar ve Gagalar (1946), Kýbrýs Rubaileri (1964), Avrupa'dan Rubailer (1971), Kova Burcu (1967).

(etikhaber.com'dan alýntýdýr)

BAYRAK

Ey,mavi göklerin beyaz ve kýzýl süsü,
Kýzkardeþimin gelinliði,þehidimin son örtüsü!
Iþýk ýþýk, dalga dalga bayraðým,
Senin destanýný okudum, senin destanýný yazacaðým.

Sana benim gözümle bakmayanýn
mezarýný kazacaðým.
Seni selamlamadan uçan kuþun
yuvasýný bozacaðým.

Dalgalandýðýn yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver !
Sabah olmasýn, günler doðmasýn ne çýkar.
Yurda ay yýldýzýn ýþýðý yeter.

Savaþ bizi karlý daðlara götürdüðü gün.
Kýzýllýðýnda ýsýndýk,
Daðlardan çöllere düþürdüðü gün.
Gölgene sýðýndýk.

Ey, þimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan;
Barýþýn güvercini, savaþýn kartalý...
Yüksek yerlerde açan çiçeðim;
Senin altýnda doðdum,
Senin dibinde öleceðim.

Tarihim, þerefim, þiirim, her þeyim:
Yer yüzünde yer beðen !
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim !

*

Allah rahmet eylesin!

Oðuz ZEYTÝN
05.01.2011, 12:00
Ali Þir Nevâyî

Bir zamanlar kültür adamlarý da edebiyat adamlarý da Türkiye’nin gündemini iþgal ederdi. O zamanlar mutlu, huzurlu ve þiirli günlerdi. 1941 Nevâyî’nin 500. doðum yýl dönümü idi. Ýstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nde onun için bir anma düzenlenmiþti. Oradaki konuþmalar küçük bir risale hâlinde basýlmýþtý; bu risale hâlâ meraklýlarýnýn ellerinde mevcuttur. 1940’larda, 1950’lerde gazetelerin ikinci sayfalarýnda kültür adamlarý için uzunca yazýlar da çýkardý. 1941’de Özbekistan da Nevâyî’yi anmýþ ve çok güzel bir albüm çýkarmýþtý.

03 Ocak 2011 Nevâyî’nin 510. ölüm yýl dönümüdür. Bu büyük þair, yazar, devlet adamý ve san’at hâmisi sadece 60 yýl yaþadý ve bu ömre 30 büyük eser sýðdýrdý. Nevâyî doðduðu zaman Doðu Türk Devleti’nin baþýnda Þahruh vardý. Büyük Temür’ün oðlu Þahruh, 1407-1447 arasýnda 40 yýl Doðu Türk Devleti’ni (Temürlüleri) idare etti. Baþkent, þimdi Afganistan’da bulunan Herat idi. Ýkinci büyük merkez ise þimdi Özbekistan’da bulunan Semerkant idi ve orada da vali olarak Þahruh’un oðlu Uluð Beð bulunuyordu. O dönemin Herat ve Semerkant’ý bugünün Washington ve New York’u gibiydi. Bu þehirler, dünyanýn siyaset, bilim ve kültür merkezleriydi. Nevâyî, Herat’ta böyle bir muhitte doðdu. Þehzade Hüseyin Baykara ile birlikte okudu, birlikte büyüdü. Baykara 1469’da hükümdar olunca da Nevâyî onun nedîmi, mühürdarý ve divan beði (kabine üyesi) oldu. Varlýklýydý ve devlette çok itibarlý bir yeri vardý. Nüfuzunu san’at ve kültür adamlarýný himaye etmek için kullandý. Devrin büyük sanatçýlarý, resimde Bihzad, þiirde Abdurrahman Câmi, Benâî, musikide Hüseyin Vâiz, hat san’atýnda Sultan Ali, tarihçilikte Hondmir ve Mirhond onun meclislerinden eksik olmazdý. Hükümdar Hüseyin Baykara da þairdi ve þiir devletin en yüksek katlarýnda insanlarýn ruhlarýný temizliyordu.

Ayný dönemlerde önce Edirne’de, sonra Ýstanbul’da 2. Murad’ýn ve Fatih’in saraylarý da öyleydi. Fatih devrinin büyük þairi Ahmed Paþa, Nevâyî’ye nazireler yazýyordu, yani Herat’tan Ýstanbul’a yol vardý. Mimar Sinanlý, Bâkîli Kanunî Sultan Süleyman devrini hatýrlarsanýz; san’atýn devlet katýndaki yerini daha iyi hayal edebilirsiniz. Galiba böyle mutlu ve þiirli bir dönemi biz en son Atatürk’ün Çankaya sofralarýnda yaþadýk. Þimdi nâtýklarla magazincilerin baþ köþelerde olduðu bir dönemdeyiz.

Nevâyî, Farsça Divan ile birlikte tam beþ adet divan, beþ mesnevi yazdý. Abdurrahman Cami, tezkiresine Türk velileri almadýðý için oturdu, bir de evliya tezkiresi yazdý ve Türk velilerini de deðerlendirdi. Þairlerin kýsa biyografilerini veren ilk þair tezkiresini de o yazdý: Mecâlisü’n-Nefâis. Bu eserden sonra Doðu ve Batý Türklüðünde þair tezkireleri yazma âdeti baþladý. Onun daha birçok biyografik, tarihî ve dinî eseri vardýr. Edebiyat ve dil teorisiyle de uðraþtý. Mîzânü’l-Evzân, þiir vezinleri hakkýndadýr. Muhâkemetü’l-Lugateyn’de Türkçe ile Farsçayý karþýlaþtýrýr ve Türkçenin üstün yanlarýný örneklerle gösterir. Kendi dilinde yazmayýp Farsça yazan Türk þairlerini eleþtirir; hiç olmazsa Farsça yazdýðýnýz kadar Türkçe yazýn, der.

Þu beyit, Nevâyî’nin Türk dünyasý için ne ifade ettiðini çok güzel anlatýr: Türk nazmýda çü min tartýp alem / Eyledim ol memleketni yek-kalem (Türk þiirinde ne zaman ki ben bayrak kaldýrdým, o zaman Türk ülkelerini yek-kalem eyledim, birleþtirdim). Nevâyî yaptýðý iþin farkýndadýr ve gerçekten bütün Türk dünyasýnda bir dil ve kültür birliði oluþturmuþtur. Osmanlý sahasýnda Nevâyî’nin dilini anlamak için özel sözlükler yazýlmýþ, Fatih döneminden 19. yüzyýla kadar, aralarýnda Nedim’in de bulunduðu pek çok Osmanlý þairi Çaðatay Türkçesiyle ona nazireler yazmýþtýr. Nevâyî’nin eserlerinin yazma nüshalarý, Türkistan dýþýnda, Ýstanbul, Bakü, Tebriz, Kazan ve hatta Hindistan þehirlerine yayýlmýþtýr. En güzel, tezhipli nüshalar da Topkapý Sarayý’ndadýr. Bu yaygýnlýk da onun gerçekten bütün Türk dünyasýný birleþtiren bir þair ve san’at adamý olduðunu göstermektedir.

Nevâyî’nin kendini ve halkýný Türk, dilini de Türkçe olarak adlandýrdýðýný belirtmek belki fuzuli bir iþtir. Fakat, Türk ulusu, Atatürk döneminde, tepeden inme oluþturulmuþ bir ulustur, diyorlar ya, bu da kulaklara küpe olsun dedim.

Prof. Dr. Ahmet Bican ERCÝLASUN - Yeniçað 5.1.2011

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=16418

Oðuz B.
05.01.2011, 12:34
Arif Nihat Asya (7 Þubat 1904 - 5 Ocak 1975)



*

Fetih Marþý

Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Daðlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun diþleri sökülecek

Yürü, hala ne diye oyunda oynaþtasýn?
Fatihin Ýstanbulu fethettiði yaþtasýn.!

Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden....
Senin de destanýný okuyalým ezberden...
Haberin yok gibidir taþýdýðýn deðerden...

Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baþtasýn...
Fatihin Ýstanbulu fethettiði yaþtasýn.!

Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...
Göster: Kabaran sular nasýl yýkar bendini?
Küçük görme, hor görme, delikanlým kendini

Þu kýrýk abideyi yükseltecek taþtasýn;
Fatihin Ýstanbulu fethettiði yaþtasýn.!

Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandýr.
Þu mihrap Sinanüddin, þu minare Sinandýr.
Haydi artýk uyuyan destanýný uyandýr.!

Bilmem, neden gündelik iþlerle telaþtasýn
Kýzým, sen de Fatihler doðuracak yaþtasýn.!

Delikanlým, iþaret aldýðýn gün atandan
Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan!
Sana selam getirdim Ulubatlý Hasandan....

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaþtasýn;
Fatihin Ýstanbulu fethettiði yaþtasýn.!

Býrak, bozuk saatler yalan yanlýþ iþlesin!
Çelebiler çekilip haremlerde kýþlasýn!
Yürü aslaným, fetih hazýrlýðý baþlasýn...

Yürü, hala ne diye kendinle savaþtasýn?
Fatihin Ýstanbulu fethettiði yaþtasýn.!

*

Allah rahmet eylesin..

Ýlker Akçay
05.01.2011, 13:09
Arif Nihat ASYA ve Ali Þir Nevâyî gibi iki büyük TÜRKÇE Sevdalýsýna Yüce Allah'tan Rahmet Dilerim...Mekanlarý Cennet Olsun...

Ali Þir Nevâyî benim gözümde TÜRKÇE'nin en önemli yapýtaþýdýr,hayatýný TÜRKÇE'ye vakfetmiþtir..

Mustafa Yýldýzdoðan'ýn seslendirdiði Tanýmadý Þiiri de Arif Nihat Asya'nýn unutulmazlarýndandýr...


Tanýmadý
(Arif Nihat Asya)

Türküm müjdeydi ülkeye
Gezdim söyleye söyleye
Bir gün söylemedim diye
Türküm beni tanýmadý



Onlar bacým,onlar aðam
Onlardýr sevincim tasam
Ahmet’im, Mehmet’im, Suna’m
Güllü’m beni tanýmadý



Elimde doðmuþ kuzular
Bir gün benden soðudular
Sordum ne oldunuz ne var
Sürüm beni tanýmadý



Daha dün sözleþtik þurda
Düðün hazýrladým Yurda
Eller beni tanýdý da
Sözlüm beni tanýmadý



Yine sizinleyim dedim
Nasýlsam öyleyim dedim
Çýkýp ta söyleyim dedim
Karým beni tanýmadý



Hýrpalanmak ne kelime
Didik didik lime lime
Götürülürken ölüme
Ölüm beni tanýmadý...

Oðuz ZEYTÝN
05.01.2011, 14:47
Son günlerdeki dil tartýþmlarý üzerine bir deðerlendirme:

"... Ana dili konusunda çok çeþitli farklý milletlerin yaþadýðý Amerika, 2007 yýlýnda Ýngilizce Dil Birliði Kanunu'nu çýkardý.

Kanunun gerekçeleri de þöyle:

- Eðitim ve resmi yazýþma masraflarýndan tasarruf saðlamak.

- Ülkedeki az geliþmiþ bölgelerin dil farký sebebiyle geri kalmalarýný önlemek. (Birleþmiþ Milletlerin, resmi dil için kullandýðý gerekçe budur; buna atýf yapýlýyor)

- Ýngilizcenin, ‘ABD'deki farklý etnik köken, kültür ve dilleri birleþtiren temel olgu’ olduðu gerçeðinin kabul edilmesi.

Amerika’da 2007 yýlýnda çýkarýlan Ýngilizce Dil Birliði Kanunu, þu mecburiyetleri de getiriyor beraberinde:

- Kamu ve özel tüm iþyerlerinde Ýngilizce kullanýlmasý.

- Vatandaþlýk baþvurularýnýn Güvenlikten Sorumlu Bakanlýða verilen "Ýngilizce bilme þartýný yerine getirmek" yetkisine göre iþlem görmesi.

Þimdi, Amerika titizlikle bu kanunu uygulamaya yönelirken, Avrupa Birliði projesine raðmen, her Avrupa ülkesi kendi dilinde yayýn ve eðitimde ýsrarlý iken, Türkiye'ye ne oluyor?..."


Kaynak : http://www.internethaber.com/amerikanin-dili...-11086y.htm#ixzz1AAFSNtxo

YORUM: Dikkatinizi çekerim; hem ABD federasyon, hem de Türkiye üniter milli devlet! Bize akýl verenlerin uygulamalarýný görmek gerek.

Ýlker Akçay
05.01.2011, 15:33
Dil,birleþtiren temel olgumuymuþ ?? Nedense bu coðrafya'ya geldiklerinde hiç öyle þeylerden bahsetmezler bu batýlýlar...

Bu arada Oðuzum,Gabor Vona bugünkü açýklamarýyla gönlümü fethetti,Macaristan'da da ciddi bir kitlesi varmýþ,kendisinden yeni haberdar oldum...Belki de Büyük TÜRK Dünyasý Hayali o kadar da uzak bir hayal deðildir..Güzel geliþmeler bunlar..

Oðuz ZEYTÝN
14.01.2011, 09:47
14 Ocak... Bugün "Milli Þair" Mehmet Emin Yurdakul'un ölüm yýl dönümü (14 Ocak 1944).

Cenge Giderken

Ben bir Türk'üm; dinim, cinsim uludur;
Sinem, özüm ateþ ile doludur.
Ýnsan olan vatanýnýn kuludur.
Türk evladý evde durmaz giderim.

Muhammed'in kitabýný kaldýrtmam;
Osmancýk'ýn bayraðýný aldýrtmam;
Düþmanýmý vatanýma saldýrtmam.
Tanrý evi viran olmaz, giderim.

Bu topraklar ecdadýmýn ocaðý;
Evim, köyüm hep bu yerin bucaðý;
Ýþte vatan, iþte Tanrý kucaðý.
Ata yurdun, evlat bozmaz, giderim.

Tanrým þahit, duracaðým sözümde;
Milletimin sevgileri özümde;
Vatanýmdan baþka þey yok gözümde.
Yâr yataðýn düþman almaz, giderim.

Ak gömlekle gözyaþýmý silerim;
Kara taþla býçaðýmý bilerim;
Vataným için yücelikler dilerim.
Bu dünyada kimse kalmaz, giderim.


(Duygularýný bu derece sade ve net bir þekilde yazýya dökebilmek þüphesiz büyük yetenek gerektirir.)

*

Býrak Beni Haykýrayým

Ben en hakîr bir insaný kardeþ sayan bir rûhum;
Bende esîr yaratmayan bir Tanrý’ya îman var;
Paçavralar altýndaki yoksul beni yaralar;

Mazlumlarýn intikamý olmak için doðmuþum.
Volkan söner, lâkin benim alevlerim eksilmez;
Bora geçer, lâkin benim köpüklerim kesilmez.

Býrak beni haykýrayým, susarsam sen mâtem et;
Unutma ki þâirleri haykýrmayan bir millet,
Sevenleri toprak olmuþ öksüz çocuk gibidir;

Zaman ona kan damlayan diþlerini gösterir,
Bu zavallý sürü için ne merhamet, ne hukuk;
Yalnýz bir sert bakýþlý göz, yalnýz aðýr bir yumruk!

(Mekaný cennet, ruhu þad olsun...)

Ýlker Akçay
14.01.2011, 11:27
14 Ocak... Bugün "Milli Þair" Mehmet Emin Yurdakul'un ölüm yýl dönümü (14 Ocak 1944).

Mekaný Cennet Olsun...

28TS61
14.01.2011, 12:40
malesef güzel dilimizi yavas yavas yabancilastiriyoruz :(

en basit örnekler suan aklima gelen barbekü partisi ve tv lerde yeni olan eyj di yayini (HD).
nerde kaldi o güzelim mangal demesi veya eyj di dicegine ha de (HD) desen olmaz mi ?
türkce telafüz dururken baskalarina özenmeye ne gerek var anlam veremiyorum.
bizim yaptigimizi sevmedigimiz almanlar bile yapmiyor

Oðuz ZEYTÝN
16.01.2011, 15:43
“Kamûsumuza -lügâtýmýza- uzanan el namusumuza uzanmýþ demektir."

Cemil MERÝÇ

Oðuz ZEYTÝN
02.02.2011, 09:16
Türkçe'nin Zaman ve Mekan Boyutu

Türkçe deyince aklýmýza ilk gelen taným “Türklerin kullandýðý dil” olabilir. Bu tanýmý biraz açarsak þöyle diyebiliriz: “Geçmiþte ve bugün, bütün boy, oymak ve kollarýyla Türklerin sözlü ve yazýlý olarak kullandýklarý ve gelecekte de kullanmaya devam edecekleri dile Türkçe denir.” Bu tanýmdan anlaþýldýðýna göre Türkçenin iki boyutu vardýr:
1) Zaman boyutu (geçmiþ, bugün ve gelecek),
2) mekân boyutu (yalnýz Türkiye ve civarýnda deðil bütün zamanlarda Türklerin yaþadýðý bütün coðrafyalarda kullanýlan dil).

Türkler, bilinen ilk yazýlý metinlerimiz olan Köktürk anýtlarýndan beri kendilerini Türk olarak adlandýrmýþlardýr. Sekizinci yüzyýla ait anýtlar Bilge Kaðan, Köl Tigin ve Tonyukuk’un Türklük için neler yaptýklarýný anlatýr. Konu gerektirmediði için bu metinlerde dilimizin adý geçmez. Ancak milletimizin adý 60 kez Türk, Türk bodun olarak geçer. Bundan dilin adýnýn da Türkçe olduðunu rahatlýkla çýkarabiliriz. Zaten Köktürk döneminin hemen ardýndan gelen Uygurlar döneminde pek çok eserde dilimizin adý Türkçe veya Türk tili (dili) olarak kaydedilir. 11. asýrda Karahanlýlar dönemine ait iki büyük eserimizde, Kutadgu Bilig ve Dîvânü Lügati’t-Türk’te de dilimizin adý Türkçe veya Türk tili þeklinde geçer. Osmanlýlar zamanýnda da dilimizin adý Türkçe veya Türk dili’dir; birçoklarýnýn zannettiði gibi Osmanlýca deðildir. Dil adý olarak Osmanlýca terimi,1850’den Cumhuriyete kadar zaman zaman kullanýlmýþtýr. Osmanlýlar dillerine Türk dili derken Doðu ve Kuzey Türkleri de 20. yüzyýlýn baþlarýna dek Türk tili demiþlerdir. Önce Çarlýk döneminin sonra Sovyetlerin siyaseti sonunda, 20. yüzyýlýn baþlarýndan beri Türkçenin bazý kollarý boy adlarýyla adlandýrýlmaktadýr: Türkmence, Özbekçe, Kazakça, Kýrgýzca, Tatarca, Baþkurtça gibi.

Türkçenin ne zamandan beri kullanýldýðýný bilmiyoruz. Türkçe-Moðolca akrabalýðýný kabul eden ünlü Altayist Nicolas Poppe’ye göre Türkçe ile Moðolca M.Ö. 500 civarýnda birbirinden ayrýlýp müstakil diller hâline gelmiþlerdir. Ancak Sir Gerard Clauson, Gerhard Doerfer gibi bazý ünlü Türkologlar Türkçe-Moðolca akrabalýðýný kabul etmezler. Onlara göre bu iki dilde ortak olan kelimelerin çoðu, çok eski dönemlerde Türkçeden Moðolcaya geçmiþ olan kelimelerdir. Bu görüþ dikkate alýnýrsa Türkçenin yaþý daha eski olmalýdýr. Macar asýllý dil bilimci Gyula Descy, 4 000 kadar kelimeyi en eski Türkçe kelimeler olarak listelemiþ ve bunlarý M.Ö. dördüncü bine ait kabul etmiþtir. Sümerce ile Türkçeyi karþýlaþtýran ve iki dilde 368 ortak kelime bulan Türk dilcisi Osman Nedim Tuna, bu kadar eski dönemlerde Sümerceyle ortak kelimelere sahip olan bir dilin yaþýnýn en az 8 000 yýllýk olacaðýný hesaplamýþtýr.

Türkçe ile Moðolcanýn akrabalýðý konusunda benim farklý bir görüþüm var. Bence 13. yüzyýla ait ilk metinlerinden bugüne dek bütün lehçeleriyle Moðolca “creole” (karma) bir dildir. Karma diller genellikle iki dilin karýþmasýndan oluþur. Karma dilin baþlangýç safhasý “pidgin” (melez) dildir. Ýlk nesillerin melez dili onlarýn çocuklarýnda tabiî dil hâline gelir; tabiileþen melez dil “creole” (karma dil) adýný alýr. Karma dilin iki katmaný vardýr. Yerlilerin eski dili alt katman, onun üstüne gelen dil üst katmandýr. Karma diller Avrupalýlarýn sömürgecilik döneminde Amerika, Afrika ve Hindistan kýyýlarýyla Güney-Doðu Asya ve Avustralya’da oluþmuþ dillerdir. Ben, uzun süre Türklerle birlikte yaþayan Moðollarýn dilinin de bilinen yazýlý metinlerinden çok önce, Türkçe ile etkileþerek karma bir dil hâline geldiðini düþünüyorum. Karma dilden önce Moðollarýn atalarýnýn baþka bir dilleri vardý ve bu Türkçe ile akraba deðildi. Tarihî metinleriyle birlikte bugün Moðolca olarak bildiðimiz dil ise Türkçeyle melezleþip “creole” (karma) dil hâline gelen bir dildir. Bu dilde Moðollarýn eski dili alt katman, Türkçeye ait gramer unsurlarý ve kelimeler üst katmandýr. Akrabalýk üst katman için söz konusudur. Bu görüþ Altay teorisinin iki çýkmazýna cevap verir:
1) Moðollar sarý, Türkler beyaz ýrktan olduðu hâlde nasýl akraba olduklarý sorusu cevaplanmýþ olur.
2) Bu diller akraba ise niçin temel kelimeler ortak deðil sorusu cevaplanmýþ olur.
Bunlarýn dýþýnda Türkçenin, Moðolcadan baðýmsýz olarak daha eski bir tarihi olduðu da ortaya çýkar.

A. Bican ERCÝLASUN (Yeniçað, 2 Þubat 2011)

Ýlker Akçay
02.02.2011, 10:21
Oðuz,Teþekkürler güzel paylaþým iki soru hakkýnda açýklayýcý bilgiler veriyor...

Sibel
05.02.2011, 19:50
Karamanoðlu Mehmet Beyi arýyorum.
Göreniniz, bileniniz, duyanýnýz var mý?
Bir ferman yayýmlamýþtý;


Bu günden sonra divanda, dergâhta, bargâhta, mecliste, meydanda
Türkçeden baþka dil konuþulmaya diye,
Hatýrlayanýnýz var mý?


Dolanýn yurdun dört bir yanýný,
Çarþýyý, pazarý köyü, þehri
Fermana uyanýnýz var mý?


Nutkum tutuldu, þaþýrdým merak ettim,
Dolandýðýnýz yerlerdeki Türkçe olmayan isimlere,
Gördüklerine, duyduklarýna üzüleniniz var mý?


Tanýtýmýn demo, sunucunun spiker,
Gösteri adamýnýn showman, radyo sunucusunun discjokey,
Hanýmaðanýn first lady olduðuna þaþýranýnýz var mý?


Dükkânýn store, bakkalýn market, torbasýnýn poþet,
Maðazanýn süper, hiper, gros market,
Ucuzluðun damping olduðuna kananýnýz var mý?


Ýlân tahtasýnýn billboard, sayý tabelâsýnýn skorboard,
Bilgi alýþýnýn birifing, bildirgenin deklârasyon,
Merakýn uðraþýn hobby olduðuna güleniniz var mý?


Býrakýn eli, özün bile seyrek uðradýðý,
Beldelerin giriþinde wellcome,
Çýkýþýnda, good-bye okuyanýnýz var mý?


Korumanýn, muhafýzýn body-guard,
Sanat ve meslek pirlerinin, duayen,
Ýtibarýn, saygýnlýðýn prestij olduðunu bileniniz var mý?


Seki’nin, alanýn platform, merkezin center,
Büyüðün mega, küçüðün mikro, sonun final,
Özlemin, hasretin nostalji olduðunu öðreneniniz var mý?


Ýþ hanýmýzý plâza, bedestenimizi galleria,
Sergi yerlerimizi center room, show room,
Büyük þehirlerimizi, mega kent diye gezeniniz var mý?


Yol üstü lokantamýzýn fast-food,
Yemek çeþitlerimizin mönü olduðu yerlerde,
Hesabýný, adisyon diye ödeyeniniz var mý?


Ýki katlý evinizi dubleks, üç katlý komþu evini tripleks,
Köþklerimizi villa, eþiðimizi antre,
Bahçe çiçeklerini flora diye koklayanýnýz var mý?


Sevimlinin sempatik, sevimsizin antipatik,
Vurguncunun spekülatör, eþkiyanýn mafya,
Desteðe, bilemediniz koltuk çýkmaða sponsorluk diyeniniz var mý?


Mesireyi, kýr gezintisini picnic,
Bilgisayarý computer, hava yastýðýný air-bag,
Pekâlayý, oluru okey diye söyleyeniniz var mý?


Çarpýcý, önemli haberler flash haber,
Yaþa, varol sevinçleri, oley oley,
Yýldýzlarý star diye seyredeniniz var mý?


Výrvýrýk daðýnýn tepesindeki köyde,
Cafe-show levhasýnýn altýnda,
Acýnýn da acýsý, nescafee içeniniz var mý?


Topraðýmýzý, bayraðýmýzý, inancýmýzý çaldýrmayalým derken,
Dilimizin çalýndýðýný, talan edildiðini,
Özün, el diline özendiðine içi yananýnýz var mý?


Masallarýmýzý, tekerlemelerimizi, atasözlerimizi unuttuk,
Þarkýlarýmýzý, türkülerimizi, ninnilerimizi kaybettik.
Türkçemiz elden gidiyor, dizini döveniniz var mý?


Karamanoðlu Mehmet Bey i arýyorum,
Göreniniz, bileniniz, duyanýnýz var mý?
Bir ferman yayýnlamýþtý....
Hayal meyal hatýrlayýp da sahip çýkanýnýz var mý?

Yusuf Yanç



Türk demek Türkçe demektir!

Dilimize sahip çýkmalýyýz,günümüz gençliði çok duyarsýz..Türkçe giderse Türkiye gider...

Ýlker Akçay
09.02.2011, 00:21
9 Þubat 1441 Ali Þir Nevai'nin Doðumu...

Muhakemetül-Lugateyn'in yazarý,Ömrünü TÜRK Diline adamýþ Ali Þir Nevai'yi doðumun 570.yýlýnda özlem,gurur ve þerefle anýyoruz...

Gönlüm - Gazel

Bahâr boldu vü gül meyli kalmadý könlüm
Açýldý gonce vü likin açýlmadý könlüm

Yüzün hayâli bile vâlih irdi andak kim
Bahâr kelken ü kitkenni bilmedi könlüm

Yüzün nezâresi de mahv ü mest idi ya'ni
Ki gül çaðýda zamâni ayýlmadý könlüm

Nevai gonce tilep könlüm aðzýn etti heves
Eðerçi tapmadý likin yanýlmadý könlüm

Ali Þir Nevai

Nurlar içinde yatsýn,Mekaný Cennet Olsun..

Oðuz ZEYTÝN
10.02.2011, 10:23
Orada bir TÜRK diyarý var; Makedonya, Kosova, Batý Trakya...

Kuzeyden Hazarlar, Peçenekler doðudan ise Oðuz Türkleri akmýþ yýllaaar önce bu TÜRK topraklara.

Þimdi bu yörede yaþayan soydaþlarýmýzýn ANADÝLÝ TÜRKÇE'yi kullanýþ þekillerine birkaç örnek vermek istiyorum.

- Kelime sonlarýndaki u, ü, ý sleri yerini "i"ye býrakmýþ.

oldu -> oldi, örtü ->urti gibi

- miþ'li geçmiþ zaman eki, ses farklýlýklarýndan etkilenmiyor.

almiþ, olmiþ, ulmiþ

- ö ve ü sesleri noktasýz kullanýlýyor.

Üç -> uç, yürü -> yuru...

- Kosova tarafýnda k ve g sesi ilk hecedeyse ç/c olarak telaffuz ediliyor (bu bir kural deðil).

öküz - üçüs, köstebek - çöstebek, gece-cece, gel-cel... Týpký Doðu Karadeniz'in yüksek kesimleri gibi...

- Prizren tarafýnda ise Ýstanbul Türkçesi'ndeki sesler kýsaltýlarak konuþuluyor.

Saat- sat, büyük-bük, lahana-lana, tohum - tom, nohut - not, ne kadar - neka...

- Yine Prizren'de köpeðe kuto, dedeye babo, amcaya aco, dayýya dayo deniliyor. Doðu Anadolu'daki seslere benzerlik tesadüfi deðildir.

Oðuz ZEYTÝN
16.02.2011, 12:24
Yine Türkçe hakkýnda

Türkçeye ait ilk yazýlý metinler, sekizinci yüzyýlýn ilk yarýsýna ait olan Köktürk anýtlarýdýr. Köl Tigin anýtý 21 Aðustos 732 tarihinde Bilge Kaðan tarafýndan; Bilge Kaðan anýtý ise 24 Eylül 735 tarihinde oðlu Tengri Kaðan tarafýndan diktirilmiþtir. Bu iki anýt bugünkü Moðolistan’da, Orhun ýrmaðý kýyýsýndadýr. Tonyukuk anýtý, bizzat kendisi tarafýndan 725-726 yýllarýnda dikilmiþ olmalýdýr. O da bugünkü Moðolistan’da, baþkent Ulan Batur civarýndadýr. Köktürk anýtlarý denince ilk akla gelen bunlardýr. Üç anýttaki metnin toplamý küçük boy kitaplarda 30-35 sayfa tutmaktadýr. Anýtlarý diktirenler bu dört tarafý yazýlý taþlara “anýt” anlamýnda “bengü taþ” demiþlerdir; bengü taþ’ýn kelime anlamý “ebedî, ölümsüz taþ” týr.

Köktürklerden kalma daha baþka yazýlý taþlar da vardýr. Bunlardan biri 719-720 tarihlerinde dikilmiþ olan Iþbara Tamgan Tarkan anýtý, bir diðeri de 723-725 yýllarýnda dikilmiþ bulunan Köl Ýç Çor anýtýdýr. Altý satýrlýk Çoyr yazýtý ise 687-692 yýllarý arasýnda dikilmiþtir ve tarihi bilinen en eski yazýttýr.
Yukarýda adý geçen anýt ve yazýtlarýn tamamý Köktürk harfleriyle yazýlmýþlardýr. Köktürk yazýsý Türklerin kendileri tarafýndan icat edilmiþ millî bir yazýdýr. Uygurlarýn ikinci kaðaný Moyun Çor da 750-760 yýllarý arasýnda kendi adýna anýtlar diktirmiþtir. Bulunduklarý yerlere göre Þine Usu, Taryat ve Tes adýný alan bu anýtlar da Moðolistan’dadýr ve Köktürk harfleriyle yazýlmýþlardýr.

Uygurlar 840 yýlýnda Orhun vadisinden Tarým havzasýna, yani bugünkü Doðu Türkistan’a göçmüþlerdir. Köktürk harflerini az da olsa burada da, hem de kâðýt üzerine yazarak kullanmýþlardýr. Ancak bu bölgede en çok kullandýklarý yazý Uygur yazýsýdýr. Uygur yazýsý, bir Doðu Ýran kavmi olan Soðdaklarýn yazýsýndan geliþtirilmiþtir ve Türkler tarafýndan yüzyýllarca kullanýlmýþtýr. Uygurlar 9.- 14. yüzyýllar arasýnda, çoðu Uygur yazýsý, bir kýsmý baþka yazýlarla yazýlmýþ yüzlerce eser ve belge býrakmýþlardýr. Önce Mani, sonra Burkan (Buda) dinine girdikleri için Uygurlardan kalan eser ve þiirlerin çoðu bu iki dine aittir. Burkancýlýk (Budizm) pek çok soyut kavrama sahip bir dindir. Dolayýsýyla Türkçe daha o zaman bu soyut ve felsefî kavramlarý ifade edebilecek bir seviyeye ulaþmýþ bulunuyordu. Uygurlardan kalan din dýþý eser ve belgeler de vardýr. Mesela 930 yýlýnda kaleme alýnmýþ Irk Bitig bir fal kitabýdýr ve Köktürk harfleriyle yazýlmýþ ilk kitaptýr. Yüzlerce hukuk belgesi, birçok özel mektup Uygurlardan kalan ilgi çekici belgeler arasýndadýr.

Uygurlar DoðuTürkistan’ýn orta ve doðu kýsýmlarýnda yaþarken Kâþgar ve Balasagun þehirleri etrafýnda hanedanlarýný kurup gittikçe büyüyen Karahanlýlar 10. yüzyýlýn ortalarýnda Müslüman oldular. 10. yüzyýlýn sonlarýna doðru Karahanlýlar Batý Türkistan’ýn tamamýna da hâkim olarak devirlerinin en güçlü ve büyük devletlerinden biri hâline geldiler. O zamanki Türk dünyasýnýn merkezî devleti durumunda olduklarý için Karahanlýlarýn Müslüman oluþu kýsa zamanda Türk dünyasýnda etkisini gösterdi. Birinci bin bitip ikinci bin baþlarken Türklerin yaklaþýk olarak %70’i Müslüman olmuþtu. Karahanlýlar da baþlangýçta Uygur yazýsýný kullandýlar. 1074 yýlýnda Kâþgarlý Mahmud Türklerin yazýsý budur diyerek Uygur harflerinin listesini verir. Müslüman Türkler arasýnda Türkçe için Arap yazýsýnýn kullanýlmasý, 12. yüzyýldan sonra yaygýnlaþmýþ olmalýdýr.

Karahanlýlar dönemine ait iki eser çok önemlidir. 1069’da Yusuf Has Hâcib’in yazdýðý Kutadgu Bilig 6645 beyitlik bir siyaset bilimi kitabýdýr. Türklerin siyaset anlayýþlarýný, devletle halk arasýndaki iliþkileri, çeþitli siyaset ve meslek mensuplarýnýn taþýmasý gereken özellikleri anlatan Kutadgu Bilig daha 11. yüzyýlda Türkçenin bir bilim dili olarak kullanýldýðýný da gösterir. 1074’te Kâþgarlý Mahmud’un kaleme aldýðý Dîvânü Lügati’t-Türk, dilimizin bilinen ilk sözlüðüdür. 8 000 civarýndaki Türkçe kelimenin Arapça karþýlýklarýný verir. Kelimelere örnekler de verdiði için yüzlerce atasözü ve pek çok þiir de eserde yer alýr. Türklerin çeþitli inanç ve efsaneleri, oyunlarý, âdetleri, yemekleri vb. hususlarda emsalsiz bilgileri içine alan Dîvânü Lügati’t-Türk bu özellikleriyle ansiklopedik bir sözlük niteliði kazanmýþtýr.

Prof. Dr. Ahmet B. ERCÝLASUN

http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=17007

Sibel
05.03.2011, 18:11
Güzelim Türkçemizi yeni yeni hallere sokan insanlarý anlamýyorum.Yani üþenmek midir gidiyorsun yerine gidiosun yazmak,deðil yerine deil,tamam yerine ok...Eli mi kýrýlýr insanýn?Dilimizi yozlaþtýran genç ve genç olmayan insanlarý kýnýyorum.

Burçak
06.03.2011, 02:18
Facebook yada ne bileyim altýna yorum yapýlabilecek sitelere girin de bir bakýn.
Biraz okusanýz Türkçeyi unutursunuz. O derece vahim durum...

Oðuz ZEYTÝN
02.04.2011, 01:43
Büyük þair ve yazar Refet KÖRÜKLÜ'yü kaybettik, milletimizin baþý saðolsun.

ÜMÝDÝM DOÐAN GÜNDE

Bakýp gülme be dostum baþýmdaki aklara,

Ben burada öksüzüm,çaðýrýn uzaklara...

Felek bölmüþ ikiye, yarýsý baþka yerim,

Tutsak kardaþlarýmla her zaman beraberim..



Altay söyler türkümü; dað, taþ, toprak ve dere

Kimse sahip çýkamaz "Benim!" dediðim yere...

Soyumun tutsaklýðý baþýma koymuþ aklar,

Selam sana öz yurdum! Beni alýn uzaklar!



Bu dert ile her sabah! Baþýmý taþa vurdum,

Bu topraðý kanýmla,kanýmla ben yoðurdum.

Ýster miyim gezinsin öz yurdumda yabaný

Bir kükrersem soysuzun çatlayacak tabaný!.



Bir gün çýkýp bir yiðit, gel diyecek düðüne;

Ümitlerim baðlýdýr her sabah doðan güne.

Bir gün gelip yanacak bar baðlayan ocaðým,

Murada ereceðim,bahtiyar olacaðým..

Ötüken Dergisi,Nisan 1966

Oðuz ZEYTÝN
13.05.2011, 08:30
Karamanoðlu Mehmet Bey'i anarken...

*

Afet Ilgaz Hanýmefendi'den

Dil Bayramý ve dilimizin yeni modalarý

Sýradan yakýnmalarým olmayacak. Ýþte dükkân adlarýnýn yarýsý, firma adlarýnýn bilmem kaçta kaçý, yabancý dil diye yýllardýr söylenen ve söylene söylene neredeyse acýsýný unutturduklarý “dil yaralarý” mýzý açmayacaðým. Tam tersine bu dil bayramý gününde, Türkçeyi iyi kullananlarýn bile, konuþmasýný hayranlýkla dinlediðim dil ustalarýnýn bile nasýl olup da yaptýðý “yamuk” luklardan bahsedeceðim. Bu lafý sevmiyorum ama gerçekten de aklýma o kullaným yanlýþlarý gelince sanki Türkçe “yamulmuþ” gibi geliyor.

13 Mayýs 1277. Karamanoðlu Mehmet Bey’in “Sarayda, divanda, meclislerde Türkçeden baþka dil kullanýlmayacak” fermanýnýn yýldönümü.

***

Eskiden “Resm-i Geçit” i düzeltmeye çalýþýrdým. Buna Resmî geçit diyecekler diye, bayramlarda yüreðimi tutardým. Bilmiyorsanýz “geçit töreni” diye yazardým yahut geçit resmi... Gene de ayný yanlýþ devam etti. Ben de iþin ucunu býraktým.

Þimdi yapýlanlar ise bambaþka bir þey. Bir yamuk durum. “Akl-ý selim” i sýfat ve zarf olarak kullanýyorlar. “Akl-ý selim konuþmak” gibi, akl-ý selim adam gibi... Oysa akl-ý selim bir ibaredir. “Akl-ý selim sahibi olmak” denir mesela, “Akl-ý selim ile davranmak” gibi... Ama doðrudan doðruya yüklemin yahut ismin önüne gelmez. Bunu “okumuþlar” yapmasýn hiç olmazsa! “Saðduyu” var, yerine onu kullanalým.

“Ýþ-Güç” ... Ýþ bir isimdir, iþ-güç ise bir deyimin bir parçasýdýr. “Ýþini gücünü yap gel” diyorlar mesela. Aðlar mýsýn güler misin? Bu “iþini yap gel” olacaktý. Çünkü ortada belli bir iþ var. “Ýþ güç sahibi olmak” ise, bir deyimdir. Zaten artýk hiç kimse güzelim “iþ” i kullanmýyor. Ýlle, iþ güç diyecekler.

Bir de “hoþ sohbet” var ki, nasýl böyle kullanýyorlar, anlamýyorum. “Hoþ sohbet edelim” diyorlar. Fesuphanallah! Orada yapýlan þey sadece “sohbet” tir. Hoþ sohbet ise, “sohbeti hoþ olan kimse” demektir.

***

O “var ya” ile baþlayan cümlelere ne diyeyim... Bu “var ya” edat gibi kullanýlmalýdýr. Hiçbir edat da cümlenin baþýna konmaz... “Ýle” ile baþlayan bir cümle olur mu? Yahut “gibi” ile... (ile araç gösterirse) Misal: O çocuk var ya...

Bu arada elbette okumuþ, yazmýþlarýn hem de iyi konuþmacýlarýn “lâzým” a “lazým” dediðini, Hakkâri’ye, Hakkari dediðini unutmuyorum ve “þapka” larýn ne kadar lüzumlu olduðunu düþünüyorum.

Gençlerimizi demeyelim de bazýlarýný, fazla konuþmak, kelime aramak, cümle kurmak zahmetinden kurtaran “süper” e ne dersiniz? Artýk kimse “beðeniyorum”, “çok güzel olmuþ” demiyor. “Süper” diyor sadece.

Ya “yaþamak?” Artýk kimse ikamet etmenin karþýlýðý olan “oturmak”ý kullanmýyor. “Ýstanbul’da yaþýyorum” diyor mesela. Oysa “yaþamak”ýn sözlük anlamýný bilirsiniz. Mecazi anlamý eðlenmek, zevk ü sefa sürmek demektir.

“Atýyorum” u Sayýn Mustafa Önder yazmýþtý. Diyelim ki; “mesela”, “farz edelim” demek yerine, yani bu kelimeleri aramak yerine “atýyorum”! (Tekrar fesuphanallah!)

“Kameriye” için çok uðraþtým ama tam baþaramadým. En süslü spiker hanýmlar bile kameriye (oda)ye, kamelya (çiçek) demekte devam ediyor.

Okuyucularýmdan, Karamanoðlu Mehmet Bey’e rahmet dileyerek, özellikle þu akl-ý selim’i, iþ güç’ü, hoþ sohbet’i yanlýþ kullanmamalarýný diliyorum. Türkçe yamuluyor.

(13 Mayýs 2011 - Yeniçað)

Oðuz ZEYTÝN
26.09.2014, 12:51
Bir kez daha kutlu olsun!

Yahya Kemal Bey'in aðzýnda "annesinin ak sütü" gibi helal... Fazýl Hüsnü Bey'in "ses bayraðý"... Cemil Meriç Bey'in "namusu gibi deðer verdiði kamusu"...

TÜRKÇE!

Günümüzde toplu taþýma araçlarýnda herhangi bir vatandaþa dönüp "Vatandaþ Türkçe konuþ" deseniz ne faþistliðiniz kalýr ne de ýrkçýlýðýnýz. Elbette bu baskýlar bizi doðru bildiðimizi söylemekten alýkoyamaz.

VATANDAÞ TÜRKÇE KONUÞ!

Berke6198
26.09.2014, 13:19
Türkçe okumak, Türkçe düþünmek, Türkçe yaþamak...

Ne mutlu bizlere!

Türkçeyi daha derin yaþamak dileðiyle...

Sibel
26.09.2014, 13:48
Dili yozlaþan bir toplumun kültürü de yozlaþýr.
Yok olur.
Türkçeyi korumak boynumuzun borcudur.

Adem Akyüz'
26.09.2014, 18:58
Maalesef dil konusunda en duyarsýz toplumlardan biri biziz herhalde.
Bilerek ve bilmeyerek çok fazla yabancý kelime kullanýyoruz.
Ýþ yerlerine, dükkanlara verilen isimlerin neredeyse hepsi yabancý.
Gençlerin kullandýðý dile Türkçe demek için bin þahit ister.
Sadece yabancý kelime kullanýmý deðil, kelimeleri yanlýþ/eksik yazma da baþlý baþýna bir sorun.
Geliyorum yerine gelyrm, tamam yerine tmm vs.
Özellikle sosyal medya bu konuda dil hassasiyetinin en az olduðu yer.
Ülke olarak da sosyal medyayý gayet aktif kullandýðýmýz düþünülürse tehlike büyük.
Dilimizi kaybetmek kültürümüzü/kendimizi kaybetmektir.
Bir an önce önlemlerin alýnmasý gerekir.

Oðuz ZEYTÝN
27.09.2014, 03:23
Maalesef dil konusunda en duyarsýz toplumlardan biri biziz herhalde.
Bilerek ve bilmeyerek çok fazla yabancý kelime kullanýyoruz.
Ýþ yerlerine, dükkanlara verilen isimlerin neredeyse hepsi yabancý.
Gençlerin kullandýðý dile Türkçe demek için bin þahit ister.
Sadece yabancý kelime kullanýmý deðil, kelimeleri yanlýþ/eksik yazma da baþlý baþýna bir sorun.
Geliyorum yerine gelyrm, tamam yerine tmm vs.
Özellikle sosyal medya bu konuda dil hassasiyetinin en az olduðu yer.
Ülke olarak da sosyal medyayý gayet aktif kullandýðýmýz düþünülürse tehlike büyük.
Dilimizi kaybetmek kültürümüzü/kendimizi kaybetmektir.
Bir an önce önlemlerin alýnmasý gerekir.

Okumuyoruz. Bu forumda bile, bir konuyla ilgili kitap tavsiyesinde bulunuyorum. Karþýmdaki, "boþver kitaplarda yazanlarý" diyor. Bunu yazarken, imla kurallarýna uymuyor. Kaçýmýz uyuyoruz ki...

Devlet eliyle alýnabilecek tedbir ise dükkan adlarý ve tabelalardan baþlýyor.

Kebapchý yazan Urfalý'ya gülmeyeceksin de ne yapacaksýn?

Adam mahallenin aðýr abisi, dükkanýnýn adý Cocosh... Bir de yine ayný mahallenin býçkýn delikanlýsýnýn Coiffeur'u var ki, sorma gitsin. Otur yaz desen, yemin ediyorum yazamaz.

Kasaplar bile Steakhouse oldu.

Akþam eve gidip ABD'ye, Ýsrail'e söven abilerimizin dükkanlarýndan bahsediyorum. Bu acýklý durumun sebebi, özgüven eksikliði!

Sen, aðacý yaþken eðememiþsin. Ýþleyememiþsin zihnine, "ey genç, bu dil (Türkçe) dünyanýn en zengin dilidir. Kültür dilidir, bilim dilidir. Övün, utanma".

Ýnþallah sizin gibi gençler, bu bilinci çevresine yayar. En basiti, hepiniz Allah izin verirse, anne-baba olacaksýnýz. Yavrularýnýzý, diliyle barýþýk, ona sevdalý birey olarak yetiþtirebilirsiniz.

Kadir Yeter
27.09.2014, 11:15
http://i.hizliresim.com/1nM6yb.jpg




Türkçe, dilin; en uygun ve rahat ayakkabýsýdýr!... ayak vurmaz ve nasýr yapmaz.
Bir zarârý vardýr: Perde ayaklýlara uymaz.
Söz: kadiryeter Kadir Yeter. 27.9.2014


tp://forum.bordomavi.net/

http://www.edebiyatdefteri.com/siir/861944/?v=list&syf=1

Kadir Yeter
28.09.2014, 06:50
"Elçiye zeval olmaz" kadiryeter Kadir Yeter. 28.9.2014

"bordomavi.net forum sitesi ile ilgili olarak verdiðiniz adrese girdim ve birkaç yazý okudum. En sonda sizin resimli yazýnýz var.
Gençler gerçekten duyarlýlýklarýný göstermiþler ve güzel yazýlar eklemiþler sayfaya.
Hazýrlayanlarý ve emeði geçenleri tebrik ediyor, muhabbetle selâmlýyorum." muhacir bozkurt

http://www.edebiyatdefteri.com/siir/861944/kadir-yeter-den-bir-soz-28/