Miraç Atalay Çiftçi
27.05.2009, 16:52
İlk Eseri Barcelona
Bir topluluğu diğerlerinden daha başarılı yapan şey nedir? 14. yüzyılda yaşamış ünlü tarihçi ve toplumbilimci İbn-i Haldun, bir topluluğun güvenini arttırarak birlikteliklerini ölümsüzleştiren bağlılık duygusu için "Asabiya" terimi kullanırdı. "Asabiya"nın en bilinen örnekleri Yunan, Roma ve Osmanlı imparatorluklarının hikâyeleri. Hepsi değişik zamanlarda, değişik şartlarda gerçekleşti. Tek ortak noktaları, ortaya çıkarak kıvılcımı çakan, yangını ateşleyen karizmatik bir liderdi.
Bu yıl, FC Barcelona takımı liderini buldu. İhtiyaç duydukları gücü ve motivasyonu sağlayacak, yeterli karizmaya sahip o isim Pep Guardiola'ydı. Genç yaşına rağmen, çalıştırdığı ilk profesyonel takımda bu kadar zor bir işi nasıl başardı? Gizli bir reçetesi, sırrı mı var? Guardiola'nın yanıtı kısa ve net: El secreto? Los jugadores son muy buenos." Yani, "Sır mı" diyor Guardiola, "oyuncular çok iyi." Belki de reçetesi bu. Alabildiğine bir alçakgönüllülük.
O, başarıyı daha kolay ve daha iyi yönetmenin püf noktasını keşfetmiş. Takımın çabasının başkalarınca takdir edilmesi, oyuncuların kendilerini oyunun ana karakteri gibi hissetmelerini ve grup içinde çalışmanın ne demek olduğunu anlamalarını sağlıyor. Guardiola'nın en mükemmel işlerinden biri hiç kuşkusuz, geçen yıl düştüğü sönük pozisyondan yeni takımın önemli silahı haline getirecek kadar Fransız futbolcu Thierry Henry'nin ruh halini değiştirmiş olması. Ve tabii diğerleri... Messi, Ronaldinho'dan doğan boşluğu sorunsuz bir şekilde doldurup dünyanın en iyi futbolcusu oldu. Takımın en tutarsız karakteri Eto, bu sezon İspanya Ligi'nin en çok gol atan futbolcusu. Genç oyuncu Busquets, Deco'nun rolünü üstlenerek bu yılın esin kaynaklarından biri oldu. Pique, defansta kendini göstermesini; Valdes, kalesini topların şerrinden en iyi şekilde korumasını bildi. Toure, orta sahadaki kontrolünü ve oyun hakimiyetini geliştirdi. Ve geçen yıl mağlubiyetlere demir atmış olan aynı takım, bu yıl bir şampiyona dönüştü. Ya da herkesin dediği gibi, bir "rüya takım"a...
Bu, herşeyden önce Pep'in başarısı. Çünkü oyuncularına gol atabilmek için en küçük hareketin bile önemli olduğunu öğretti. Yıl boyunca onlarca kez övgüye mazhar olurken, medya ve halkla bütünleşmeyi ihmal etmedi. Kendini beğenmiş ya da çevresindekilere, hatta rakiplerine yüksekten bakan bir ifadesi olmadı. Takımın iskelet kadrosunun en önemli isimleri genç takımdan geliyordu ve hepsi Pep'in futbolda en iyi yıllarını yaşadığı ve sahada lider olmaya başladığı Cruyff'un "rüya takımı"nı izleyerek yetiştiler. (Xavi, İniesta, Messi, Puyol, Valdes, Pique, Bojan, Busquet...
Barça'daki futbol devamlılığına dair Pep'in kalbinde hep bir inanç vardı. Ve bu başarıya giden en önemli yollardan biriydi...
Pep'in en önemli icraatı ise eşine az rastlanan türdendi... Pep, tüm oyuncularına, "kontrolün ve cezalandırmanın ölçülerini" kapsayan 3 sayfalık bir sözleşme imzalattı. Sezon boyunca farklı nedenlerden dolayı ceza alan oyuncuların ödediği paralar 500-6000€ arasında değişiyor.
Örneğin, antrenmana geç kalırsanız, sadece bir dk bile olsa, bedeli 500€...
*Barça'da oyuncular idman saatinden tam 55dk önce sahada olmak zorundalar.
Oyuncu kendisini izleyen taraftarla ilgilenmez ve imza vermezse 800€ civarında bir cezayı göze almak zorunda...
Tüm oyuncular, her maçtan sonra Camp Nou'da düzenlenen "birliktelik" ve "canlandırıcılık" yemeğine katılmak zorundalar. Aksi bir durum 1000€'luk cezanın kesilmesi demek. Aynı şartlar antrenman sonrası verilen yemek içinde geçerli...
Pep oyuncularını gece geç saatlerde ansızın arayabiliyor. Evde değilseniz ve bunun izni alınmamışsa 2000€ cezayı ödemek zorundasınız.
Pep'in en çok kızdığıysa antrenmana mezeretsiz katılmama. İşte o zaman 6000€ sizin ödemeniz gereken miktar...
Pep tüm bunlarla öğrencilerini bir çocuk gibi cezalandırmayı, bir çocuk gibi sevindirmeyi amaçlamış. Yıllık milyonlarca avro para kazanan bu değerlerin arasında, gitar çalanlar, üniversiteye gidenler, farklı merakları olanlarda yok değil...
Pep, üst üste 5 galibiyette bir yemek sözü vererek onları kamçılamayıda biliyor. Zira Barça'lılar için birlikte birşeyler yapmak en çok zevk aldıkları şey. En önemliside bu şey yeşil sahalarda yapılıyorsa...
Guardiola sıra dışı bir müdahaleci. Takımdaki en büyük değişikliği sönmüş Henry'i diriltip, sorumsuz Eto'oya değerler yükleyip yükselterek ve Ronaldinho boşluğunu Messi ile doldurarak yaptığına inanılıyor. Onun yaptıkları için, takımı "popstar" ortamından çıkarıp, herkesin eşit olduğu ve şikayet etmeksizin rolünü oynadığı "spartalı" sistemine çevirdi diyorlar...
"Disciplina-orden y constanica" (Disiplin düzeni ve istikrar) Ama elbette emirlerini kalabalıktan uzaktaki tahtından veren bir kral ya da diktatör değil. Oyuncularına tavsiye verirken her zaman yakınlarında; onları uyaran, yardım eden, adeta güvenle yaslanabileceği bir duvar gibi...
İşte tüm bunlar yüzünden Messi; "como si fuera uno mas (bizden biri gibi)" yorumunu yapabiliyor.
* NWTürkiye(31-32) sayısında kaleme alınmış yazının sadeleştirilmiş metnidir.
Newsweek için bu yazıyı kaleme alan Aurelio Roman Conde'nin araştırması ve düşünceleri bu şekilde.
Gerçekten yazıyı okuyupta etkilenmemek imkansız. Zira sistemin sadece sahadaki oyuncu dizilişlerini kapsayan bir olgu olmadığını, oyuncuların evdeki durumlarından saha üstünde atacakları adımlara kadar herşeyin içinde olduğu kapsamlı bilgiler dizininden oluştuğunu ve bunu "Karizmatik" bir liderle birlikte uygulamanın en iyi sonucu verebileceğini Barça'nın bu sezonki konumu ve oynadığı "sanat eseri" oyunuyla kanıtladığını gözlemlemekteyiz.
Dileriz hep imrendiğimiz ve ibretle takip ettiğimiz, formasındaki renkler yüzünden daha bir sempatiyle yaklaştığımız Barça'nın bu sistemliliği, bizim özevlat-özbeözevlat-ondan başka kimimiz varki evlat-bizden biri-öz evladın evladı vs sistemine örnek olurda özlediğimiz başarıları final maçlarıyla kaybetmemeyi öğreniriz...
*(Belki bugün Barça finalde ManU'ya kaybedebilir ama onlar Lig kupası ve Kral kupasını kazanarak taraftarlarını kupaya kavuşturdu. Yani iki final'i şimdiden kazanmış durumdalar)
Bir topluluğu diğerlerinden daha başarılı yapan şey nedir? 14. yüzyılda yaşamış ünlü tarihçi ve toplumbilimci İbn-i Haldun, bir topluluğun güvenini arttırarak birlikteliklerini ölümsüzleştiren bağlılık duygusu için "Asabiya" terimi kullanırdı. "Asabiya"nın en bilinen örnekleri Yunan, Roma ve Osmanlı imparatorluklarının hikâyeleri. Hepsi değişik zamanlarda, değişik şartlarda gerçekleşti. Tek ortak noktaları, ortaya çıkarak kıvılcımı çakan, yangını ateşleyen karizmatik bir liderdi.
Bu yıl, FC Barcelona takımı liderini buldu. İhtiyaç duydukları gücü ve motivasyonu sağlayacak, yeterli karizmaya sahip o isim Pep Guardiola'ydı. Genç yaşına rağmen, çalıştırdığı ilk profesyonel takımda bu kadar zor bir işi nasıl başardı? Gizli bir reçetesi, sırrı mı var? Guardiola'nın yanıtı kısa ve net: El secreto? Los jugadores son muy buenos." Yani, "Sır mı" diyor Guardiola, "oyuncular çok iyi." Belki de reçetesi bu. Alabildiğine bir alçakgönüllülük.
O, başarıyı daha kolay ve daha iyi yönetmenin püf noktasını keşfetmiş. Takımın çabasının başkalarınca takdir edilmesi, oyuncuların kendilerini oyunun ana karakteri gibi hissetmelerini ve grup içinde çalışmanın ne demek olduğunu anlamalarını sağlıyor. Guardiola'nın en mükemmel işlerinden biri hiç kuşkusuz, geçen yıl düştüğü sönük pozisyondan yeni takımın önemli silahı haline getirecek kadar Fransız futbolcu Thierry Henry'nin ruh halini değiştirmiş olması. Ve tabii diğerleri... Messi, Ronaldinho'dan doğan boşluğu sorunsuz bir şekilde doldurup dünyanın en iyi futbolcusu oldu. Takımın en tutarsız karakteri Eto, bu sezon İspanya Ligi'nin en çok gol atan futbolcusu. Genç oyuncu Busquets, Deco'nun rolünü üstlenerek bu yılın esin kaynaklarından biri oldu. Pique, defansta kendini göstermesini; Valdes, kalesini topların şerrinden en iyi şekilde korumasını bildi. Toure, orta sahadaki kontrolünü ve oyun hakimiyetini geliştirdi. Ve geçen yıl mağlubiyetlere demir atmış olan aynı takım, bu yıl bir şampiyona dönüştü. Ya da herkesin dediği gibi, bir "rüya takım"a...
Bu, herşeyden önce Pep'in başarısı. Çünkü oyuncularına gol atabilmek için en küçük hareketin bile önemli olduğunu öğretti. Yıl boyunca onlarca kez övgüye mazhar olurken, medya ve halkla bütünleşmeyi ihmal etmedi. Kendini beğenmiş ya da çevresindekilere, hatta rakiplerine yüksekten bakan bir ifadesi olmadı. Takımın iskelet kadrosunun en önemli isimleri genç takımdan geliyordu ve hepsi Pep'in futbolda en iyi yıllarını yaşadığı ve sahada lider olmaya başladığı Cruyff'un "rüya takımı"nı izleyerek yetiştiler. (Xavi, İniesta, Messi, Puyol, Valdes, Pique, Bojan, Busquet...
Barça'daki futbol devamlılığına dair Pep'in kalbinde hep bir inanç vardı. Ve bu başarıya giden en önemli yollardan biriydi...
Pep'in en önemli icraatı ise eşine az rastlanan türdendi... Pep, tüm oyuncularına, "kontrolün ve cezalandırmanın ölçülerini" kapsayan 3 sayfalık bir sözleşme imzalattı. Sezon boyunca farklı nedenlerden dolayı ceza alan oyuncuların ödediği paralar 500-6000€ arasında değişiyor.
Örneğin, antrenmana geç kalırsanız, sadece bir dk bile olsa, bedeli 500€...
*Barça'da oyuncular idman saatinden tam 55dk önce sahada olmak zorundalar.
Oyuncu kendisini izleyen taraftarla ilgilenmez ve imza vermezse 800€ civarında bir cezayı göze almak zorunda...
Tüm oyuncular, her maçtan sonra Camp Nou'da düzenlenen "birliktelik" ve "canlandırıcılık" yemeğine katılmak zorundalar. Aksi bir durum 1000€'luk cezanın kesilmesi demek. Aynı şartlar antrenman sonrası verilen yemek içinde geçerli...
Pep oyuncularını gece geç saatlerde ansızın arayabiliyor. Evde değilseniz ve bunun izni alınmamışsa 2000€ cezayı ödemek zorundasınız.
Pep'in en çok kızdığıysa antrenmana mezeretsiz katılmama. İşte o zaman 6000€ sizin ödemeniz gereken miktar...
Pep tüm bunlarla öğrencilerini bir çocuk gibi cezalandırmayı, bir çocuk gibi sevindirmeyi amaçlamış. Yıllık milyonlarca avro para kazanan bu değerlerin arasında, gitar çalanlar, üniversiteye gidenler, farklı merakları olanlarda yok değil...
Pep, üst üste 5 galibiyette bir yemek sözü vererek onları kamçılamayıda biliyor. Zira Barça'lılar için birlikte birşeyler yapmak en çok zevk aldıkları şey. En önemliside bu şey yeşil sahalarda yapılıyorsa...
Guardiola sıra dışı bir müdahaleci. Takımdaki en büyük değişikliği sönmüş Henry'i diriltip, sorumsuz Eto'oya değerler yükleyip yükselterek ve Ronaldinho boşluğunu Messi ile doldurarak yaptığına inanılıyor. Onun yaptıkları için, takımı "popstar" ortamından çıkarıp, herkesin eşit olduğu ve şikayet etmeksizin rolünü oynadığı "spartalı" sistemine çevirdi diyorlar...
"Disciplina-orden y constanica" (Disiplin düzeni ve istikrar) Ama elbette emirlerini kalabalıktan uzaktaki tahtından veren bir kral ya da diktatör değil. Oyuncularına tavsiye verirken her zaman yakınlarında; onları uyaran, yardım eden, adeta güvenle yaslanabileceği bir duvar gibi...
İşte tüm bunlar yüzünden Messi; "como si fuera uno mas (bizden biri gibi)" yorumunu yapabiliyor.
* NWTürkiye(31-32) sayısında kaleme alınmış yazının sadeleştirilmiş metnidir.
Newsweek için bu yazıyı kaleme alan Aurelio Roman Conde'nin araştırması ve düşünceleri bu şekilde.
Gerçekten yazıyı okuyupta etkilenmemek imkansız. Zira sistemin sadece sahadaki oyuncu dizilişlerini kapsayan bir olgu olmadığını, oyuncuların evdeki durumlarından saha üstünde atacakları adımlara kadar herşeyin içinde olduğu kapsamlı bilgiler dizininden oluştuğunu ve bunu "Karizmatik" bir liderle birlikte uygulamanın en iyi sonucu verebileceğini Barça'nın bu sezonki konumu ve oynadığı "sanat eseri" oyunuyla kanıtladığını gözlemlemekteyiz.
Dileriz hep imrendiğimiz ve ibretle takip ettiğimiz, formasındaki renkler yüzünden daha bir sempatiyle yaklaştığımız Barça'nın bu sistemliliği, bizim özevlat-özbeözevlat-ondan başka kimimiz varki evlat-bizden biri-öz evladın evladı vs sistemine örnek olurda özlediğimiz başarıları final maçlarıyla kaybetmemeyi öğreniriz...
*(Belki bugün Barça finalde ManU'ya kaybedebilir ama onlar Lig kupası ve Kral kupasını kazanarak taraftarlarını kupaya kavuşturdu. Yani iki final'i şimdiden kazanmış durumdalar)