Gökhan Üçüncü
26.05.2009, 20:40
Yaşanan son olayları gördükten sonra, 1-2 iç ve dış saha maçlarının da tecrübesiyle, ve de Türkiye'deki profesyonel liglerin birkaç hafta içinde tatil olacak olması sebebiyle, bu konunun bu vakitten sonra tartışılması gerektiğini düşünüyorum.
Eskişehir'de yaşananları arkadaşlar anlattılar, anlatıyorlar. Yerel televizyonlara çıkmış. Kocaelinde yaşananları bilen bilir, forumda çok anlattık, çok tartıştık. Ve daha öncesi. Benim, ya da her hangi birinin tam olarak bilmediği, bilemeyeceği olaylar.
Bizler taraftarız. Herşeyden önce ise insanız. Nefret, kötülük, hırs ne kadar bizim içinse, aşk, sevgi, kardeşlik, dostluk duyguları da bizim için. Hepimiz seviyoruz, hepimiz aşığız, hepimiz renkdaşlarımızla kardeşiz. Hepimiz hırslıyız, hepimiz her maçta kazanmak istiyoruz, hepimiz istenilen şeyler yapılamadığında sinirlenip küfrediyoruz, hepimiz kötü insanlar oluyoruz. Bazen, bazıları o kadar kötü olabiliyor ki, sevdaları uğruna başka şehirlere gidip, parasını, zamanını, belki de yolda gelebilecek kazalar düşünüldüğünde canını riske edip maçlara gidenlere, istenmeyen insan muamelesi, hatta ve hatta normal bir insanın bir hayvana bile yapmayacağı şeyleri yapıyorlar. Hiç düşünülmüyor yapılan hareket. Belki sonunda pişmanlık duyuyor, eğer yapan kişi yeteri kadar iyi niyetli ve aklı selimse. Saldırdığınız kişi bilin ki sizinle aynı ülkede yaşıyor, aynı havayı soluyor, aynı tarladan besleniyor, aynı okullarda okuyor, ve hatta hiç tanımadığınız, bilmediğiniz, ama sizinle aynı renklere gönül veren renkdaşlarınızla beraber gülüp eğleniyor, çünkü onlarla arkadaş. Türkiye'de fenere, galatasaraya, beşiktaşa,trabzona ve diğer kulüplere küfür eden milyonlarca insan var. Benim en sevdiğim arkadaşlarım fenerli,galatasaraylı,beşiktaşlı. Sizinkiler de belki göztepeli,kasımpaşalı, altaylı, rizeli. Ve ne acıdır ki ben en yakın arkadaşlarımla yan yana oturup bir stadyumda maç izleyemeyeceğim. Çünkü ben sevinsem o üzülecek, o sevinse ben üzüleceğim. Kim bilir, belki de saldırdığınız kişi sizin Ahmet abinizin kuzeni, Dursun amcanın yeğeni, ya da kardeşinin arkadaşı. saldırdığınız kişi belki çocuğunu eğitecek olan öğretmen, belki seni ya da yakınını kurtaracak bir doktor, belki vatanı için çalışan bir mühendis... Sıfatı, kimliği ne olursa olsun, herşeyden önce bir İNSAN... Bu olay bugün eskişehirde meydana geldi, yarın belki trabzonda, öbür gün izmirde... kendi insanımıza, kendi kardeşimize bu zulüm neden? Trabzon taraftarıyım, kendi takımımı takip ettiğimden kendi takımımdan bir örnek vereceğim. Avni Aker'de tribünler tel örgülerle kaplıydı eskiden. İnsanlar sinirlenince tırmanırdı o tellere. Öyle görüntüler vardı ki, her hangi biri gelse gördüğü manzara karşısında yapacağı yorum "bunlar insan yer" olurdu. Tel örgüler kalktı, tellere tırmanan insanlar oturdu. Sahaya çakmak, koltuk atanlar susturuldu, yerlerine oturtuldu. Bir şekilde bir düşünsel devrim gerçekleşti ve insanlar bilinçlendi. Herkes bunu yapabilir. Herkes maça en yakın arkadaşıyla, hatta rakip takım taraftarı bir arkadaşıyla gidip oturup beraber eğlenip evine gelebilir. Futbol bir oyundur, çim saha ise gösteri sahnesi. Tiyatrodan farkı, önceden çalışılmış olmaması ve tamamen doğaçlama gelişmesidir. İnsanlar bu oyunu izlerler ya da coşkulu bir şekilde eğlenirler. Taraftar olarak istediğim tek şey, maç başından sonuna kadar rakip taraftara küfretmek yerine, bazen onlarla, bazen kendi aramızda coşmak, eğlenmektir. Karşınızdaki insanları sevmiyo olalirsiniz ama saygı duymak gibi bir zorunluluğunuz vardır. Herkes sizinle eğlenmek mecburiyetinde değildir, o zaman kendi başınıza eğlenilebilir. Ama amacın eğlenmenin ötesine geçmemesi lazımdır. Adam bıçaklamanın, yaralamanın kimseye bir haz verdiğini düşünmüyorum. Taş atan zihniyetin de, haksız yere taraftar colayan polisin de, rakip taraftarı galeyana getiren taraftarın da mutlu bi şekilde uyuyabildiğini düşünmüyorum. Düşündüğüm tek şey, kardeşçe, dostça maçları izleyebilmek, gidilen maçlara "acaba dayak yiyecek miyiz" korkusuyla değil, "acaba bugün bize nasıl bir süpriz hazırladılar" merağıyla, heyecanıyla gitmektir...
Önce BMN ailesi, sonra da tüm Türkiye'nin bu nacizane öneriyi dikkate alıp sahalara huzur getirileceğine yürekten inanmaktayım...
Eskişehir'de yaşananları arkadaşlar anlattılar, anlatıyorlar. Yerel televizyonlara çıkmış. Kocaelinde yaşananları bilen bilir, forumda çok anlattık, çok tartıştık. Ve daha öncesi. Benim, ya da her hangi birinin tam olarak bilmediği, bilemeyeceği olaylar.
Bizler taraftarız. Herşeyden önce ise insanız. Nefret, kötülük, hırs ne kadar bizim içinse, aşk, sevgi, kardeşlik, dostluk duyguları da bizim için. Hepimiz seviyoruz, hepimiz aşığız, hepimiz renkdaşlarımızla kardeşiz. Hepimiz hırslıyız, hepimiz her maçta kazanmak istiyoruz, hepimiz istenilen şeyler yapılamadığında sinirlenip küfrediyoruz, hepimiz kötü insanlar oluyoruz. Bazen, bazıları o kadar kötü olabiliyor ki, sevdaları uğruna başka şehirlere gidip, parasını, zamanını, belki de yolda gelebilecek kazalar düşünüldüğünde canını riske edip maçlara gidenlere, istenmeyen insan muamelesi, hatta ve hatta normal bir insanın bir hayvana bile yapmayacağı şeyleri yapıyorlar. Hiç düşünülmüyor yapılan hareket. Belki sonunda pişmanlık duyuyor, eğer yapan kişi yeteri kadar iyi niyetli ve aklı selimse. Saldırdığınız kişi bilin ki sizinle aynı ülkede yaşıyor, aynı havayı soluyor, aynı tarladan besleniyor, aynı okullarda okuyor, ve hatta hiç tanımadığınız, bilmediğiniz, ama sizinle aynı renklere gönül veren renkdaşlarınızla beraber gülüp eğleniyor, çünkü onlarla arkadaş. Türkiye'de fenere, galatasaraya, beşiktaşa,trabzona ve diğer kulüplere küfür eden milyonlarca insan var. Benim en sevdiğim arkadaşlarım fenerli,galatasaraylı,beşiktaşlı. Sizinkiler de belki göztepeli,kasımpaşalı, altaylı, rizeli. Ve ne acıdır ki ben en yakın arkadaşlarımla yan yana oturup bir stadyumda maç izleyemeyeceğim. Çünkü ben sevinsem o üzülecek, o sevinse ben üzüleceğim. Kim bilir, belki de saldırdığınız kişi sizin Ahmet abinizin kuzeni, Dursun amcanın yeğeni, ya da kardeşinin arkadaşı. saldırdığınız kişi belki çocuğunu eğitecek olan öğretmen, belki seni ya da yakınını kurtaracak bir doktor, belki vatanı için çalışan bir mühendis... Sıfatı, kimliği ne olursa olsun, herşeyden önce bir İNSAN... Bu olay bugün eskişehirde meydana geldi, yarın belki trabzonda, öbür gün izmirde... kendi insanımıza, kendi kardeşimize bu zulüm neden? Trabzon taraftarıyım, kendi takımımı takip ettiğimden kendi takımımdan bir örnek vereceğim. Avni Aker'de tribünler tel örgülerle kaplıydı eskiden. İnsanlar sinirlenince tırmanırdı o tellere. Öyle görüntüler vardı ki, her hangi biri gelse gördüğü manzara karşısında yapacağı yorum "bunlar insan yer" olurdu. Tel örgüler kalktı, tellere tırmanan insanlar oturdu. Sahaya çakmak, koltuk atanlar susturuldu, yerlerine oturtuldu. Bir şekilde bir düşünsel devrim gerçekleşti ve insanlar bilinçlendi. Herkes bunu yapabilir. Herkes maça en yakın arkadaşıyla, hatta rakip takım taraftarı bir arkadaşıyla gidip oturup beraber eğlenip evine gelebilir. Futbol bir oyundur, çim saha ise gösteri sahnesi. Tiyatrodan farkı, önceden çalışılmış olmaması ve tamamen doğaçlama gelişmesidir. İnsanlar bu oyunu izlerler ya da coşkulu bir şekilde eğlenirler. Taraftar olarak istediğim tek şey, maç başından sonuna kadar rakip taraftara küfretmek yerine, bazen onlarla, bazen kendi aramızda coşmak, eğlenmektir. Karşınızdaki insanları sevmiyo olalirsiniz ama saygı duymak gibi bir zorunluluğunuz vardır. Herkes sizinle eğlenmek mecburiyetinde değildir, o zaman kendi başınıza eğlenilebilir. Ama amacın eğlenmenin ötesine geçmemesi lazımdır. Adam bıçaklamanın, yaralamanın kimseye bir haz verdiğini düşünmüyorum. Taş atan zihniyetin de, haksız yere taraftar colayan polisin de, rakip taraftarı galeyana getiren taraftarın da mutlu bi şekilde uyuyabildiğini düşünmüyorum. Düşündüğüm tek şey, kardeşçe, dostça maçları izleyebilmek, gidilen maçlara "acaba dayak yiyecek miyiz" korkusuyla değil, "acaba bugün bize nasıl bir süpriz hazırladılar" merağıyla, heyecanıyla gitmektir...
Önce BMN ailesi, sonra da tüm Türkiye'nin bu nacizane öneriyi dikkate alıp sahalara huzur getirileceğine yürekten inanmaktayım...