61viya
22.04.2009, 23:42
Her geçen gün daha çok nefret ettiğim bir şehir bu şehir.Ve bu şehirde her yıl,bir kızın bayramı yaşanıyor...Yüreğine dokunuyor bir kız,her sene bu şehirde,sayenizde...Hoş geldiniz!!!
Bundan dokuz ay önce nur topu gibi bir ekip doğdu yuvamıza...Gördüğüm en sıcak,en samimi,en onurlu yuvaya doğdu bu ekip. Beklenen bir doğum değildi bu.Diğer meskenlere doğanlar gibi,bir iki tane değildi yuvamıza katılanlar.Doğacak olanların içinde,maç sırasında rakibinin suratına tükürecek kişiliksizlikte olan insanlar da oluyordu neredeyse ama,ölü doğdu onlar.Pırıl pırıl yirmi beş yeni yürek eklendi yuvamıza.Şaşırdı insanlar önce."Nasıl olur?" dediler,zira vakit çok azdı.Bu kadar kısa sürede,bu kadar insan nasıl kaynaşabilir,nasıl birtakım hedeflerin peşine düşebilirdi ki...
Oysa günler geçti,bu her biri birbirinden ayrı insanlar,birbirlerini öyle sevdiler,öyle sıkı sarıldılar ki birbirlerine,zor olmadı kaynaşmak.Üstelik onları seven,onlara her koşulda sahip çıkan insanlar vardı yanı başlarında.Kimi zaman onlara kızan,tepki koyan,ama her şeye rağmen bir annenin çocuğuna olan sevgisiyle,onları sevmekten asla vazgeçmeyen insanlar...
Şimdi mazisi tertemiz bu yuvanın,tam 9 aylık üyeleri,yaşadığım şehirde…
Bu mektubu yazmamak için çok direndim aslında ama,tecrübeyle sabittir,bilenleriniz bilir,başka türlü ifade edemiyorum kendimi.Gazetedeki fotoğraflarıyla konuştuğun adamları karşında bulmak.Kolbastılarını canlı görebilmek için yapamayacak hiçbirşeyinin olmadığı adamların gözlerine bakmak...Gol sevinçlerini izlerken,mutluluk gözyaşı döktüğün insanların yüreğine dokunmak...Günün hiçbir anında aklından çıkmayan bir takımın emekçilerini görmek,onlara çok şey söylemek istemek,ama söyleyememek...
Gece gündüz dualarımızdasın Trabzonum!
Yaşım 23 benim.Bu takım şampiyon olamayalı 24 yıl oluyor.Bizim derdimiz ,nasıl olursa olsun,o kupaya ulaşmak değil...O olmadan da,bu takım uğruna can verecek potansiyeldeyiz hepimiz...Amacımız,tıpkı göğsümüzdeki yıldızda olduğu gibi,en şereflisinden,en onurlusundan bir şampiyonlukla bu güzelliği onurlandırmak...Değilse,
biz bu takımı,sevinmek için sevmedik! Öyle olsaydı eğer,inanın bana,sevinmek için tutabileceğimiz öyle çok takım var ki! Biz 23 yıllık hasrete inat büyütüyorsak bu sevgiyi,bu sadece galibiyetlere endekslenecek basit bir olay değildir...
Trabzon'da,yüreğimin attığı o şehirde,dünyada ilk defa futbol için bir yürüyüş düzenlendi geçmiş yıllarda…bunca insanı sokaklara döken,on bir adamın bir topun peşinden koşması değildi. O topun peşinden koşan on bir adamın mücadele ettiği takıma yüklenen anlamdı,yaşlı genç,çoluk çocuk,kadın erkek demeden,insanları meydanlarda buluşturan.
Ne anlamlar yüklüyoruz bu takıma,dolayısıyla sizlere,bir bilseniz...Emeğin temsilcisisiniz siz,onurlu mücadelenin neferleri...Bazen bir gol sevincinizde hüngür hüngür ağladığımızsınız siz,gol yediğimizde uykularımızın kaçma sebebisiniz...Bundandır belki,kötü oynadığınız maçlarda protesto edilmeniz.Ama bilirsiniz ki,dünyanın en anlamlı gülücüklerini,sayenizde atarız bizler yine...
Bizim bizden başka dostumuz olmadığını öğreneli çok oluyor.Onun için,rica ederiz ,uğraşmayın hakemlerle,kendini "büyük" sanan küçüklerin futbolcularıyla filan.Siz sahaya taraftarınızın inancıyla çıkın...İnandığınız zaman,ne maçlar aldığımızı hepimiz biliyoruz.İnancınız olduğunu hissettirin bize ne olur,bunu gösterin sahada,bilin ki,o anda milyonlarca insanın duası sizinle...Bilin ki galibiyetle biterse o maç,ülkemin bir yerlerinde bu takıma gönül veren insanlar huzur dolu bir hafta geçirecek,değilse kaçacak uykular gene,dönülüp durulacak yataklarda sabah dek.Bunca anlam yüklemek yanlış mı size? Sanmıyorum….Sizi anlamsızlaştırmaktan çok daha güzeldir bence anlamlarla bezendirmek…Üzerinizdeki forma buram buram anlam kokarken,bu kadar misyonu yüklenmekten çekinmeyin ne olur.
Trabzonsporlu olmak,bu hissi yaşıyor olmak,yeryüzünün en güzel hissi...Bizler,yani şampiyonluğu yaşamayan benim kuşağım,şampiyon takımın taraftarı olma hissini yaşayamadık hiç.Televizyonlarda Şampiyon TRABZONSPOR yazısını göremedik… Ama hiçbir zaman kaybetmedik inancımızı.Bundan 24 yıl önce,aynı ekonomik dengesizliklerde nasıl çarptıysak İstanbul'un suratına o tokatı tam 6 kez,yine çarpacağımıza inandık hep.Yaklaştık kimi zaman,bazen bizim beceriksizliğimizden gitti,çoğu defa çaldılar alın terimizi...
Çok zaman sonra ilk defa yakınız bu kadar.Stresliyiz belki bu yüzden,belki hafiften gerginiz,uyurken huysuzlanıyoruz belki,ama inançlıyız,inatçıyız,yapabileceğimizi biliyoruz yeniden!
Bir mektup daha yollamıştım kulübe,okudunuz mu bilmiyorum.Orda demiştim ki:
“ Hiçbir taraftarın hasret olamayacağı kadar hasretiz biz o kupaya."O an" geldiğinde,benim kuşağımdaki insanlar -şampiyonluğu yaşamamış olanlar yani- donup kalacağız ve anlamsız bakışlar göndereceğiz dünyaya muhtemelen...Ama o bakışlar dünyanın en anlamlı bakışı olacak,inanın buna! Biriktirdiğimiz gözyaşlarımızı akıtacağız,yüreğimiz dakikada kimbilir kaç atarken...
Sizden yapamayacağınız şeyler istemiyoruz biz...! O tertemiz yürekleriniz hiç atmadığı kadar anlamlı atsın istiyoruz.Yapabiliriz çünkü,biliyoruz!
Maç izlerken tıpkı bizler gibi,heyecanla ayağa kalkıp kolkola girmniz öyle mutlu ediyor ki bizi...Ersun Hoca'mın gol sevinçlerini görebilmek için dua ediyoruz biz...Her maç "Bordoooooooo!" diyen sesimize" Maviiiiiiiiiiiiiiiiii!" diye eşlik edin istiyoruz.Kolbastı oynayalım istiyoruz ağzımız kulaklarımızda...Çok şey mi istiyoruz bilmem ama,gittiğimiz kahvelerde zafer çığlıklarımız yankılansın istiyoruz.O gece huzur içinde uyuyalım istiyoruz.Biz "o an" gelsin,ölelim istiyoruz!!!”
Heyecanlıyız çokça…
Stres derecesi yüksek böyle maçları kaldırabileceğinizi biliyoruz.Ersun Hocamın işine karışmak gibi olmasın ama,tek yapmanız gereken,inanmak,mücadele etmek,ve her şeyinizle savaşmak…
Yarın akşam,kolbastı oynayabilmemiz için dua edecek bütün BordoMavi yürekler…Şansımız bol,Allah yardımcımız olsun.
Sevgilerimizle…
Bundan dokuz ay önce nur topu gibi bir ekip doğdu yuvamıza...Gördüğüm en sıcak,en samimi,en onurlu yuvaya doğdu bu ekip. Beklenen bir doğum değildi bu.Diğer meskenlere doğanlar gibi,bir iki tane değildi yuvamıza katılanlar.Doğacak olanların içinde,maç sırasında rakibinin suratına tükürecek kişiliksizlikte olan insanlar da oluyordu neredeyse ama,ölü doğdu onlar.Pırıl pırıl yirmi beş yeni yürek eklendi yuvamıza.Şaşırdı insanlar önce."Nasıl olur?" dediler,zira vakit çok azdı.Bu kadar kısa sürede,bu kadar insan nasıl kaynaşabilir,nasıl birtakım hedeflerin peşine düşebilirdi ki...
Oysa günler geçti,bu her biri birbirinden ayrı insanlar,birbirlerini öyle sevdiler,öyle sıkı sarıldılar ki birbirlerine,zor olmadı kaynaşmak.Üstelik onları seven,onlara her koşulda sahip çıkan insanlar vardı yanı başlarında.Kimi zaman onlara kızan,tepki koyan,ama her şeye rağmen bir annenin çocuğuna olan sevgisiyle,onları sevmekten asla vazgeçmeyen insanlar...
Şimdi mazisi tertemiz bu yuvanın,tam 9 aylık üyeleri,yaşadığım şehirde…
Bu mektubu yazmamak için çok direndim aslında ama,tecrübeyle sabittir,bilenleriniz bilir,başka türlü ifade edemiyorum kendimi.Gazetedeki fotoğraflarıyla konuştuğun adamları karşında bulmak.Kolbastılarını canlı görebilmek için yapamayacak hiçbirşeyinin olmadığı adamların gözlerine bakmak...Gol sevinçlerini izlerken,mutluluk gözyaşı döktüğün insanların yüreğine dokunmak...Günün hiçbir anında aklından çıkmayan bir takımın emekçilerini görmek,onlara çok şey söylemek istemek,ama söyleyememek...
Gece gündüz dualarımızdasın Trabzonum!
Yaşım 23 benim.Bu takım şampiyon olamayalı 24 yıl oluyor.Bizim derdimiz ,nasıl olursa olsun,o kupaya ulaşmak değil...O olmadan da,bu takım uğruna can verecek potansiyeldeyiz hepimiz...Amacımız,tıpkı göğsümüzdeki yıldızda olduğu gibi,en şereflisinden,en onurlusundan bir şampiyonlukla bu güzelliği onurlandırmak...Değilse,
biz bu takımı,sevinmek için sevmedik! Öyle olsaydı eğer,inanın bana,sevinmek için tutabileceğimiz öyle çok takım var ki! Biz 23 yıllık hasrete inat büyütüyorsak bu sevgiyi,bu sadece galibiyetlere endekslenecek basit bir olay değildir...
Trabzon'da,yüreğimin attığı o şehirde,dünyada ilk defa futbol için bir yürüyüş düzenlendi geçmiş yıllarda…bunca insanı sokaklara döken,on bir adamın bir topun peşinden koşması değildi. O topun peşinden koşan on bir adamın mücadele ettiği takıma yüklenen anlamdı,yaşlı genç,çoluk çocuk,kadın erkek demeden,insanları meydanlarda buluşturan.
Ne anlamlar yüklüyoruz bu takıma,dolayısıyla sizlere,bir bilseniz...Emeğin temsilcisisiniz siz,onurlu mücadelenin neferleri...Bazen bir gol sevincinizde hüngür hüngür ağladığımızsınız siz,gol yediğimizde uykularımızın kaçma sebebisiniz...Bundandır belki,kötü oynadığınız maçlarda protesto edilmeniz.Ama bilirsiniz ki,dünyanın en anlamlı gülücüklerini,sayenizde atarız bizler yine...
Bizim bizden başka dostumuz olmadığını öğreneli çok oluyor.Onun için,rica ederiz ,uğraşmayın hakemlerle,kendini "büyük" sanan küçüklerin futbolcularıyla filan.Siz sahaya taraftarınızın inancıyla çıkın...İnandığınız zaman,ne maçlar aldığımızı hepimiz biliyoruz.İnancınız olduğunu hissettirin bize ne olur,bunu gösterin sahada,bilin ki,o anda milyonlarca insanın duası sizinle...Bilin ki galibiyetle biterse o maç,ülkemin bir yerlerinde bu takıma gönül veren insanlar huzur dolu bir hafta geçirecek,değilse kaçacak uykular gene,dönülüp durulacak yataklarda sabah dek.Bunca anlam yüklemek yanlış mı size? Sanmıyorum….Sizi anlamsızlaştırmaktan çok daha güzeldir bence anlamlarla bezendirmek…Üzerinizdeki forma buram buram anlam kokarken,bu kadar misyonu yüklenmekten çekinmeyin ne olur.
Trabzonsporlu olmak,bu hissi yaşıyor olmak,yeryüzünün en güzel hissi...Bizler,yani şampiyonluğu yaşamayan benim kuşağım,şampiyon takımın taraftarı olma hissini yaşayamadık hiç.Televizyonlarda Şampiyon TRABZONSPOR yazısını göremedik… Ama hiçbir zaman kaybetmedik inancımızı.Bundan 24 yıl önce,aynı ekonomik dengesizliklerde nasıl çarptıysak İstanbul'un suratına o tokatı tam 6 kez,yine çarpacağımıza inandık hep.Yaklaştık kimi zaman,bazen bizim beceriksizliğimizden gitti,çoğu defa çaldılar alın terimizi...
Çok zaman sonra ilk defa yakınız bu kadar.Stresliyiz belki bu yüzden,belki hafiften gerginiz,uyurken huysuzlanıyoruz belki,ama inançlıyız,inatçıyız,yapabileceğimizi biliyoruz yeniden!
Bir mektup daha yollamıştım kulübe,okudunuz mu bilmiyorum.Orda demiştim ki:
“ Hiçbir taraftarın hasret olamayacağı kadar hasretiz biz o kupaya."O an" geldiğinde,benim kuşağımdaki insanlar -şampiyonluğu yaşamamış olanlar yani- donup kalacağız ve anlamsız bakışlar göndereceğiz dünyaya muhtemelen...Ama o bakışlar dünyanın en anlamlı bakışı olacak,inanın buna! Biriktirdiğimiz gözyaşlarımızı akıtacağız,yüreğimiz dakikada kimbilir kaç atarken...
Sizden yapamayacağınız şeyler istemiyoruz biz...! O tertemiz yürekleriniz hiç atmadığı kadar anlamlı atsın istiyoruz.Yapabiliriz çünkü,biliyoruz!
Maç izlerken tıpkı bizler gibi,heyecanla ayağa kalkıp kolkola girmniz öyle mutlu ediyor ki bizi...Ersun Hoca'mın gol sevinçlerini görebilmek için dua ediyoruz biz...Her maç "Bordoooooooo!" diyen sesimize" Maviiiiiiiiiiiiiiiiii!" diye eşlik edin istiyoruz.Kolbastı oynayalım istiyoruz ağzımız kulaklarımızda...Çok şey mi istiyoruz bilmem ama,gittiğimiz kahvelerde zafer çığlıklarımız yankılansın istiyoruz.O gece huzur içinde uyuyalım istiyoruz.Biz "o an" gelsin,ölelim istiyoruz!!!”
Heyecanlıyız çokça…
Stres derecesi yüksek böyle maçları kaldırabileceğinizi biliyoruz.Ersun Hocamın işine karışmak gibi olmasın ama,tek yapmanız gereken,inanmak,mücadele etmek,ve her şeyinizle savaşmak…
Yarın akşam,kolbastı oynayabilmemiz için dua edecek bütün BordoMavi yürekler…Şansımız bol,Allah yardımcımız olsun.
Sevgilerimizle…