PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Türkiye'de Futbol



Emirhan Makul
29.01.2009, 22:26
Bu başlığı Türk Futbolu Katagorisinde Açtım Aslında Tamda bu katagori ile ilgili bir konu olayları genel olarak ele almak ve konuşmak için bir başlık.

Türkiye'de Futbol'a verilen önem
Türkiye'de futbolun yeri
Klüplerin kişilikleri ve konumları
Türk basınının Futbola etkisi ve halka yansıtması
Halkın Futbolu bir spor dalımı yoksa kişisel kimlik olarak görmesi mi
Diğer ülkelerde ki futbol anlayışı ile Türkiye'de Ki Futbol
Futbolun başlangıç tarihinden beri aydınlanmamış karanlık olaylar

Konuşalım,tartışalım,sentezleyelim,yayalım,demogoj i yapalım

Hep onlar şöyledir bu böyledir demeyelim neden onlar öyledir onların veya şunların öyle olmalarında ki maksatları amaçları nedir Ve....

Futbolu Kimler Yönetiyor ?

Kazım Uzunboy
29.01.2009, 22:30
Türkiye'de futbol 3 ayrı kola ayrılıyor.

1 - Trabzon'da futbol
2 - İstanbul'da Futbol
3 - Anadolu'da Futbol

Bu üç kol arasındaki farkları bilen biliyor. :rolleyes:

( Trabzon'u Anadolu'dan ayırmamı yanlış anlamayın, futbol bilgisi ve anlayışı açısından ayırdım. )

Emirhan Makul
29.01.2009, 22:35
Olaya Tarihsel olarak başlamak istedim çünkü olay sadece futbol değil çok derin şeyler var temelden almak lazım

Dünyada Futbol İngiltere'de başlamışdır
Türkiye'de ise İzmirde Bornova çayırınca Rum ve İngiliz Askerlerin Bir haftasonu oynanarak başlamış o dönemlerde müslümanlara futbol oynamak ve klüp kurmak yasakmış

İlk modern futbol İstanbul'da 1890 yılında başlamış ve yine Türkiye'de ilk futbol kulübü 1902 yılında Mr. James La Fontaine ile Mr. Herace Armitage'nin katkılarıyla Kadıköy'de İngilizler ve Rumlar tarafından kurulan "Cadikeu Fuetball Club" dır. Bu kulübü Moda Football Club ve Rumların Elpis Club'ı izlemiştir.
Bu arada ilk futbol oynayan Türk gençleri de ecnebi isimleri altında futbol oynamışlar ve bunların ilki bir deniz subayı olan Fuat Hüsnü Kayacan'dır

Türkiye'de ilk futbol ligi 1903 yılında İmojen, Moda, Kadıköy ve Elpis takımlarının iştirak etmesiyle Fenerbahçe stadının bulunduğu papazın çayırında yapılmıştır. Tamamen Türklerden kurulu ilk futbol takımı olan Galatasaray 1905 yılında kurulmuş. Bunu 1907 yılında Fenerbahçe 1908 yılında Vefa ve 1903 yılında Beşiktaş Jimnastik Kulübü kurulmuş fakat futbol branşının açılması 1911 yılında gerçekleştirilebilmiştir. 1908 yılında 2. Meşrutiyetin ilanından sonra, Türkiye'de futbolun bir Federasyon çatısı altında toplanması çalışmaları sonuçsuz kalmıştır. Ülkemiz sporu ve futbolunun kalkınması ve örgütlenmesi Cumhuriyet döneminde başlamıştır.

Herşeyi Bir kenara bıraktığımızda Türkiyenin ilk futbol klüpleri 3 İstanbul takımından oluşuyor ama bunun yanında 1910'da kurulan Ankaragücü gibi nice anadolu takımlarıda vardır ama aklıma gelen Ankaragücü şuanda eski olarak.

Remzi
29.01.2009, 22:45
İlk lig Trabzon'da olmadı mı Emirhan? Yoksa benim bildiğim İlk fikstürlü lig miydi:confused:

Emirhan Makul
29.01.2009, 22:49
Fikstür ligi olabilir !

Emirhan Makul
29.01.2009, 23:31
1914 Altay
1910 Ankaragücü
1912 Karşıyaka

ve kapanmış olan klüplerde mevcut ilk klüpler arasında

Ama aslında bakıldığında Türkiye'de Futbolun İzmir Ankara ve İstanbul temel olarak başladığı görülüyor

Ve Böyle olmasına Rağmen Süper ligde 1 adet bile İzmir takımının olmaması çok acı değil mi?

Ba®ış
29.01.2009, 23:35
1908 Üsküdar Anandolu & Beykoz bunlarıda unutmamak lazım

palian
29.01.2009, 23:39
öncelikle : http://taraftarsosyalanketi.blogspot.com/

bir faydamız dokunur belki :)

ikinci olarak; -Trabzon' u bir kenara bırakıp- kendi şehrinin takımı (2. 3. lig, yükselme grubu vs olsa bile) herhangi bir ligde iken 'Îstanbul takımları'ndan birini tutmak zorunda hisseden 'taraftar'lar olduğu sürece bu kültürde (futbol) fazla yol alabileceğimizi sanmıyorum.
bir örnekle; manU amerikalılara satıldığında mancester da yeniden bir 'mancester united' kurulmuş ve bilmem kaçıncı amatör ligden 'en baştan' başlamıştır. en son okuduğumda maçlarını 6000 kişiye oynuyorlardı :) burdaki yaklaşım bir futbol kültürüdür kanımca 'kuru taraftarlık' değil

Emirhan Makul
29.01.2009, 23:56
Türkiyede Bu 3 İstanbul takımı göz önünde el üstünde acaba ilk kuruldukları yıllarda da öylemiydi yani tabi o zamanlarda insanlar futbola futbol takımına ne kadar değer veriyordu bilemiyorum ama hep bu takımlar izmirdekilerde dahil ankarada olmak üzere bu takımlar ilk oldukları için hep bilinç altında kalmışlar aslında bir izmir takımı ile istanbuldaki takımların pek farkı yok ama işte Türkiye'nin en gelişmiş şehir olması nedeni ile para burada ve bu takımlarda dönmesi nedeni ile ki nedenini bilemem yani bu takımlarda ki ambiyansı çözemiyorum

TAHSİN 61
30.01.2009, 00:45
İzmir bu kafayla süper lige hep öle altdan bakar.. Göztepe Karşıyaka Altay İzmirspor Birbirlerini yediler be..

bu arada arkadaşlar türkiye genelinde amatörlere hizmet veren ağırlıkla marmara ve ege bölgesi takımlarına yönelen
ama takım ayırt etmeksizin yayın yapan www.yerelfutbol.com bu siteden haberiniz olsun

Emirhan Makul
17.03.2009, 19:54
Türkiye'de futbolun gelişimi

Modern futbol, 19. yüzyılın (http://tr.wikipedia.org/wiki/19._y%C3%BCzy%C4%B1l) sonlarında Türk (http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk) toplumunda oynanmaya başlandı. Dönemin anlayışına göre, futbol İslam (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0slam) gelenekleriyle bağdaşmadığından bu spor dalının öncüleri Müslüman (http://tr.wikipedia.org/wiki/M%C3%BCsl%C3%BCman) olmayan azınlık mensuplarıydı. Özellikle İzmir (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0zmir) ve Selanik (http://tr.wikipedia.org/wiki/Selanik)'deki Rum (http://tr.wikipedia.org/wiki/Rum), Ermeni (http://tr.wikipedia.org/wiki/Ermeniler), İngiliz (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0ngiliz) ve İtalyan (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0talyan) asıllılar, kendi aralarında kurdukları takım ve kulüplerde futbol oynamaya başladılar.1875 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1875) yılında Selanik (http://tr.wikipedia.org/wiki/Selanik)'de, 1877 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1877)'de İzmir'de futbol, azınlıkların oynadığı, Müslümanların da seyrettiği bir oyun olarak dikkati çekti.İzmir'de Giraud, Chernaud ve Whittal aileleri futbolun öncüleri oldu.1894 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1894)'te İzmir'de kurulan Football Club Smyrn (İzmir Futbol Kulübü), 1906 Yaz Olimpiyatlarına (http://tr.wikipedia.org/wiki/1906_Yaz_Olimpiyatlar%C4%B1) katıldı ve Danimarka (http://tr.wikipedia.org/wiki/Danimarka) takımının ardından ikinci oldu.
İzmir'de futbolun öncülüğünü yapanlardan James La Fontaine (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=James_La_Fontaine&action=edit&redlink=1), 1889 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1889)'da İstanbul (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0stanbul)'a yerleşti. 1897 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1897)'de Kadıköy (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kad%C4%B1k%C3%B6y,_%C4%B0stanbul)'de İngiliz (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0ngiliz) ve Rumlardan (http://tr.wikipedia.org/wiki/Rum) oluşan Football Association takımını kurdu.Bu takım İzmir karmasıyla karşılıklı maçlar yaparak futbola rekabet, getirdi.
1899 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1899) yılında Kadıköy'de Reşat Danyal (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Re%C5%9Fat_Danyal&action=edit&redlink=1), Fuat Hüsnü Kayacan (http://tr.wikipedia.org/wiki/Fuat_H%C3%BCsn%C3%BC_Kayacan) ve arkadaşları ilk Türk takımı Black Stocking Football Club'ı kurdular. 1901 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1901)'de bütünüyle Türk (http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrk) futbolculardan oluşan Kadıköy futbol kulübü kuruldu.Ancak dönemin baskıları sonucu, iki kulüp de faaliyetine son vermek zorunda kaldı.
1902 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1902) yılında James La Fontaine (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=James_La_Fontaine&action=edit&redlink=1) ile Horace Armitage (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Horace_Armitage&action=edit&redlink=1), Cadıkeuy (Kadıköy) Football Club'ı kurdu.Bu kulüpten ayrılan İngilizler (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0ngiliz)1903 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1903)'te kurdukları Moda Football Club'da toplandılar. 1904 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1904)'te Rumlar (http://tr.wikipedia.org/wiki/Rum) Elpis kulübünü, aynı yıl İngiliz Imogene gemisi de aynı adı taşıyan bir futbol takımını kurunca, James La Fontaine Pazar Ligi (http://tr.wikipedia.org/w/index.php?title=Pazar_Ligi&action=edit&redlink=1) adıyla anılan ilk ligi düzenledi. 1904 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1904)'te ilk Pazar Ligi şampiyonluğunu İmogene, 1905 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1905)'de ise Cadikeuy kazandılar.
1905 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1905) yılında ilk Türk futbol kulübü Galatasaray (http://tr.wikipedia.org/wiki/Galatasaray) ve 1907 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1907)'de de Fenerbahçe (http://tr.wikipedia.org/wiki/Fenerbah%C3%A7e)'nin kurulmasıyla Pazar Ligi'nde Türk futbolcular çoğunluğu sağladılar.1903 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1903)'te jimnastik kulübü olarak kurulan Beşiktaş (http://tr.wikipedia.org/wiki/Be%C5%9Fikta%C5%9F_JK), 1910 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1910)'da futbolu da etkinlikleri arasına aldı.
1908 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1908)'de II. Meşrutiyet (http://tr.wikipedia.org/wiki/II._Me%C5%9Frutiyet)'in ilanı ise futbola hız kazandırdı. Kulüp ve takım sayısı artarken, gençler arasında futbol en çok sevilen spor dalı oldu.Kulüp sayısının artması üzerine İstanbul Futbol Kulüpleri Birliği kuruldu ve İstanbul Pazar Ligi ile birlikte İstanbul Cuma Ligi (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0stanbul_Cuma_Ligi) olarak anılan ikinci bir lig oluşturuldu.İzmir (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0zmir)'de kurulan ilk futbol kulübü Karşıyaka (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kar%C5%9F%C4%B1yaka_Spor_Kul%C3%BCb%C3%BC) oldu (1912 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1912)). Altay (http://tr.wikipedia.org/wiki/Altay_Spor_Kul%C3%BCb%C3%BC)1914 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1914)'te, Altınordu (http://tr.wikipedia.org/wiki/Alt%C4%B1nordu_Spor_Kul%C3%BCb%C3%BC)1923 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1923)'te, Göztepe (http://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%B6ztepe_A.%C5%9E.) ise 1925 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1925)'te kuruldu.
Cumhuriyet dönemi, Türk futbolunun yurt ölçüsünde örgütlendiği kulüp sayısının beklenenin üzerinde arttığı bir dönem oldu.1923 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1923)'de Cumhuriyet'in ilanından (http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye_Cumhuriyeti%27nin_ilan%C4%B1) önce kurulan Türkiye Futbol Federasyonu (http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye_Futbol_Federasyonu), aynı yıl 21 Mayıs (http://tr.wikipedia.org/wiki/21_May%C4%B1s)'ta FIFA (http://tr.wikipedia.org/wiki/Uluslararas%C4%B1_Futbol_Federasyonlar%C4%B1_Birli %C4%9Fi) üyeliğine kabul edildi.26 Ekim (http://tr.wikipedia.org/wiki/26_Ekim)1923 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1923)'de Türkiye Millî Futbol Takımı (http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye_Mill%C3%AE_Futbol_Tak%C4%B1m%C4%B1) ilk milli maçını Romanya (http://tr.wikipedia.org/wiki/Romanya_Mill%C3%AE_Futbol_Tak%C4%B1m%C4%B1) ile İstanbul'da oynadı.1954 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1954)'te kurulan UEFA (http://tr.wikipedia.org/wiki/UEFA) (Avrupa Futbol Birliği), 1962 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1962) yılında Türkiye (http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye)'yi bir Avrupa (http://tr.wikipedia.org/wiki/Avrupa) ülkesi olarak üyeliğe kabul etti.
1951 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1951) yılında profesyonelliğin kabul edilmesi, futbolun bir meslek dalına dönüşmesini ve gelişmesini sağladı. Türkiye futbol ligleri günümüzdeki yapısına kavuşuncaya değin çeşitli adlar altında oynandı.Milli Küme adı altında toplanan ve 1937 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1937)'den 1943 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1943)'e değin Maarif Mükafatı, 1944 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1944)'ten 1951 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1951)'e değin de Milli Eğitim Mükafatı olarak anılan liglerden sonra 1959 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1959)'da Milli Lig (Türkiye Süper Ligi (http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye_S%C3%BCper_Ligi)) kuruldu. 1959 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1959)'dan itibaren düzenlenen Milli Lig (http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye_S%C3%BCper_Ligi) organizasyonları ve Kupa (http://tr.wikipedia.org/wiki/Fortis_T%C3%BCrkiye_Kupas%C4%B1) müsabakaları ile II. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Bank_Asya_1._Lig) ve III. ligler, Türkiye'de futbolun önde gelen spor dallarından bir haline getirdi.

1991-2002

1991 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1991)'de Akdeniz Oyunları (http://tr.wikipedia.org/wiki/Akdeniz_Oyunlar%C4%B1)'nda finale çıkan genç nesil Türk Futbol Tarihi'nde milat oldu. 1992 Avrupa Futbol Şampiyonası (http://tr.wikipedia.org/wiki/1992_Avrupa_Futbol_%C5%9Eampiyonas%C4%B1) elemelerinde son, 1994 FIFA Dünya Kupası (http://tr.wikipedia.org/wiki/1994_FIFA_D%C3%BCnya_Kupas%C4%B1) elemelerinde 5. torba olan milli takım, bu nesille birinci torbaya kadar yükseldi. Akdeniz Oyunları (http://tr.wikipedia.org/wiki/Akdeniz_Oyunlar%C4%B1) finalinde Türk Ümit Milli Futbol Takımı (http://tr.wikipedia.org/wiki/T%C3%BCrkiye_21_Ya%C5%9F_Alt%C4%B1_Mill%C3%AE_Futb ol_Tak%C4%B1m%C4%B1) sonradan 2006 FIFA Dünya Kupası (http://tr.wikipedia.org/wiki/2006_FIFA_D%C3%BCnya_Kupas%C4%B1)'nı kaldıran İtalya'ya elendi. Oyuncuları A milli takıma yükselen bu nesille Fatih Terim (http://tr.wikipedia.org/wiki/Fatih_Terim) teknik direktörlüğünde takım Avrupa Futbol Şampiyonası elemelerinde İsviçre ve İsveç'i 2-1 yendi; İsveç'i saf dışı bırakarak 1996 (http://tr.wikipedia.org/wiki/1996)'da İngiltere (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0ngiltere)'de düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası (http://tr.wikipedia.org/wiki/1996_Avrupa_Futbol_%C5%9Eampiyonas%C4%B1)'na katılmaya hak kazandı. Türk Milli Takımı turnuvada Hırvatistan (http://tr.wikipedia.org/wiki/H%C4%B1rvatistan), Danimarka (http://tr.wikipedia.org/wiki/Danimarka) ve Portekiz (http://tr.wikipedia.org/wiki/Portekiz) ile aynı grupta yer aldı. Hırvatistan'a son dakikalarda yediği golle yenilen milli takım Portekiz'e 1-0 ve Danimarka'ya 3-0 mağlup oldu. Turnuvada hiç gol atamayan ve hiç puan alamayan Türk Milli Takımı ilk kez katıldığı Avrupa Şampiyonası'ndan umduğunu bulamayarak döndü.
1998 FIFA Dünya Kupası (http://tr.wikipedia.org/wiki/1998_FIFA_D%C3%BCnya_Kupas%C4%B1) elemelerinde grupta Hollanda (http://tr.wikipedia.org/wiki/Hollanda) ve Belçika (http://tr.wikipedia.org/wiki/Bel%C3%A7ika)'nın ardından üçüncü olan takım turnuvaya gitme şansını son maçlarda kaybetti. Mustafa Denizli (http://tr.wikipedia.org/wiki/Mustafa_Denizli) yönetiminde Euro 2000 (http://tr.wikipedia.org/wiki/Euro_2000) elemelerinde Almanya (http://tr.wikipedia.org/wiki/Almanya)'nın ardından grup ikincisi olarak play-off maçlarına kaldı. Play-offlarda İrlanda (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0rlanda)'yı 1-1 ve 0-0'lık sonuçlarla eleyerek Belçika (http://tr.wikipedia.org/wiki/Bel%C3%A7ika) ve Hollanda (http://tr.wikipedia.org/wiki/Hollanda)'nın ortaklaşa düzenlediği 2000 Avrupa Futbol Şampiyonası (http://tr.wikipedia.org/wiki/2000_Avrupa_Futbol_%C5%9Eampiyonas%C4%B1)'na katılmaya hak kazandı. Türk Milli Takımı B Grubu'nda İsveç (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0sve%C3%A7), İtalya (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0talya), Belçika (http://tr.wikipedia.org/wiki/Bel%C3%A7ika) ile eşleşti. İlk maçta İtalya (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0talya)'ya 2-1 kaybeden milliler, gruptaki ikinci maçında İsveç (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0sve%C3%A7) ile golsüz berabere kaldı. Gruptan çıkan takımı belirleyecek son maçta ev sahibi Belçika (http://tr.wikipedia.org/wiki/Bel%C3%A7ika)'yı Hakan Şükür (http://tr.wikipedia.org/wiki/Hakan_%C5%9E%C3%BCk%C3%BCr)'ün attığı 2 golle deviren Türk Milli Takımı İtalya (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0talya)'nın ardından ikinci olmayı başardı ve futbol tarihinde ilk defa bir uluslararası organizasyonda çeyrek finale yükseldi. Çeyrek finalde Portekiz (http://tr.wikipedia.org/wiki/Portekiz) ile eşleşen milliler rakibine 2-0'lık sonuçla yenilerek turnuvaya veda etti.
2000 (http://tr.wikipedia.org/wiki/2000) yılında, önce UEFA Kupasını (http://tr.wikipedia.org/wiki/UEFA_Kupas%C4%B1), sonra da Süper Kupayı (http://tr.wikipedia.org/wiki/S%C3%BCper_Kupa) kazanan Galatasaray (http://tr.wikipedia.org/wiki/Galatasaray), A Milli takımın iskeletini oluşturan oyuncuların önemli bir kısmını da kadrosunda bulunduruyordu.

Dünya Üçüncüsü Türkiye

2002 FIFA Dünya Kupası (http://tr.wikipedia.org/wiki/2002_FIFA_D%C3%BCnya_Kupas%C4%B1) elemelerinde Şenol Güneş (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eenol_G%C3%BCne%C5%9F) yönetiminde İsveç (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0sve%C3%A7)'in ardından ikinci olan milliler kupaya gitme hakkını da play-off'larda Avusturya (http://tr.wikipedia.org/wiki/Avusturya)'ya 1-0 ve 5-0'lık sonuçlarla üstünlük sağlayarak kazanan ay-yıldızlılar, tarihinin en büyük başarısını bu turnuvada elde etti. Temelini 1991 yılındaki Akdeniz Oyunları'nda ikinci olan futbolcuların oluşturduğu takım Brezilya, Kosta Rika ve Çin ile birlikte C Grubu'nda yer aldı. Grup maçlarını Kore'de oynayan Ayyıldızlılar ilk maçında Brezilya karşısında Hasan Şaş'ın attığı golle öne geçmesine rağmen karşılaşmayı 2-1 kaybetti. İkinci maçında da Kosta Rika ile 1-1 berabere kalan milliler, grubun son maçında Çin'i 3-0 yenerek gruptan ikinci olarak çıkmayı başardı. 2.Tur'da ev sahiplerinden biri olan Japonya'yı Ümit Davala'nın attığı golle 1-0 geçen ekip, çeyrek finalde turnuvada Fransa (http://tr.wikipedia.org/wiki/Fransa) ve İsveç (http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0sve%C3%A7) gibi takımları yenen Senegal ile eşleşti. Türk Milli Takımı karşılaşmayı İlhan Mansız'ın attığı altın golle 1-0 kazandı. Sonradan kupayı kazanacak olan, grupta karşılaştığı ve kaybettiği Brezilya (http://tr.wikipedia.org/wiki/Brezilya)'ya yarı finalde grupta olduğu gibi gene kaybeden Türk Milli Takımı Güney Kore (http://tr.wikipedia.org/wiki/G%C3%BCney_Kore)'yi 3-2 yenerek Dünya Üçüncüsü oldu. Üçüncülük maçında Hakan Şükür maçın başlamasından 10.8 saniye sonra attığı golle Dünya Kupası tarihinin en hızlı golünü attı ve tarihe geçti. Kupanın ardından turnuvanın en iyi oyuncularının oluşturduğu all-star kadrosuna Rüştü Reçber (http://tr.wikipedia.org/wiki/R%C3%BC%C5%9Ft%C3%BC_Re%C3%A7ber), Alpay Özalan (http://tr.wikipedia.org/wiki/Alpay_%C3%96zalan) ve Hasan Şaş (http://tr.wikipedia.org/wiki/Hasan_%C5%9Ea%C5%9F) seçildi.

ilhan
28.06.2009, 12:14
Niye başlığa yeni güncel haberler eklemiyorsun Emirhan? :) Bence çok faydalı bir başlık olabilir.

Emirhan Makul
28.06.2009, 12:15
Valla yaş olarak daha büyük abilerimiz amcalarımız var bu konularda onlardan bilgi almak istiyoruz.

ilhan
28.06.2009, 12:19
Türkiye bir futbol ülkesi midir?

Emirhan Makul
28.06.2009, 12:23
1890 yılında tanışmışız modern futbolda İzmir ve İstanbuldan yayılmış ülkeye yetenek açısından Futbol ülkesidir.

Ülkelerin toplam futbol klüb sayısı ve futbolcu sayılarını bizim ülkemizle karşılaştırmak lazım.

ilhan
28.06.2009, 12:28
Ama bir çok ülkeyle yarışacak düzeyde değiliz. Mesela Fifa sıralamasında bizim arkamızda olan takımların futbolcuları Avrupa'nın sayılı takımlarında ve hatırı sayılı fazlalıktalar. Ama biz Avrupa'ya futbolcu gönderemiyoruz. Ya da dünya futboluna A kalite adam kazandıramıyoruz. Mesela Tugay örneği sanırım 5-10 yıl boyunca verilir. Önce Glasgow Rangers'a daha sonra Blackburn Rovers'a gitmek kolay bir olay değil. Nihat geri dönmemeliydi mesela. Bunun dışında Avrupa'da yetişip orada devam edenleri saymıyorum.

Emirhan Makul
28.06.2009, 12:33
Aslında Avrupada da olsa Türklerin Futbolcu olmaları ve başarılı olmaları Futbola yatkın olduğumuzu gösterir ama dediğin gibi Futbol ülkesi olmak ayrı bir olay bunun başarıyla ne kadar alakası varsa Lansmanlanda alakası var Futbolcu pazarlayabilmek Liglerin kalitesi çok etkiliyor.

28TS61
28.06.2009, 13:02
türkiyede futbol sirf 3 ezik takim üzerine kurulmustur malesef ve bu yüzdende ilerleme olmuyor türk futbolunda

tuncay1984
28.06.2009, 13:20
trabzon bir futbol sehridir ama
türkiye asla bir futbol ülkesi degildir

Emirhan Makul
15.12.2009, 18:43
GLADİO olduğu sürece ŞAMPİYONLUK hayal

Vatan gazetesi spor yazarı Hakan Yaşar'dan çarpıcı köşe yazısı...

Kaf Dağı’nın ardı!http://foto.gazetevatan.com/pics/yazarlar/100.jpg
Bu ülkede futbolun aktörlerine baskıyı kuran istediğini alıyor. Tolunay Kafkas’ın düzeneğe çomak sokması mucize... O’nun futbola en büyük katkısı ise başta genç Furkan yeni Topuzlar yaratması

Kayseri lige güzel bir renk getirdi. Ancak Gladio(!) oldukça şampiyon olması imkânsız

YAKIN tarihten bir yaprak.. 9 Mart 2009; yer Kadir Has Stadı. Anadolu’nun en güzel arenasının açılışı. Bir pozisyonda Tolunay Kafkas ile Roberto Carlos tartışmıştı. Carlos abartılı kavgacı halini Kafkas’ı iterek göstermişti.. Kafkas da, “Çek elini” diyerek dik duruşunu sertçe göstermişti.

ANCAK mühim olan sadece bu sahne değil. Karşılaşma sonrasında Tolunay Kafkas’ın söylediği şu ilginç söz: “ATOM PARÇALAMIYORUZ”

KAFKA’YI çok seven bir adamın en güzel tanımlamalarından birisiydi. Kafkas’ın ismi eğer Tolunay Wenger olsaydı mutlaka bu önemli ‘terim’ futbol literatürüne geçerdi. Şimdi fazla hatırlayan var mıdır açıkçası bilmiyorum...

İŞTE bu olayın iki kahramanın damga vurduğu bir haftayı geride bıraktık. Biri ligin zirvesine kurulurken diğeri zamana teslim olmamak için direnen kalın bacak kaslarına rağmen zirveden iniyor. Hakeme şiddetli itiraz edip Brezilya biletini erkene almak bir Brezilya geleneği aslında. Belki de yardımcı hakeme yine Kayseri’deki bir başka Kayseri-Fener maçında arkasındaki yardımcı hakeme pek de çaktırmadan su şişesi fırlatmış bir dünya yıldızından çok şey de beklememek gerekebilir.


***

BEN aslında hakeme kaba davrananlara savaş açanlardan birisiyim. Tolunay Kafkas’ı da bu konuda sabıkalı buluyorum. Kadıköy’de önceki sezon hakemin üzerine yürüme çılgınlığında bulunmuştu.. Futbola bakış olgunluğunun hakemler konusunda olduğunu düşünmüyorum.. Şu günlerde Kafkas’a getirilebilecek tek eleştiri de bu olur.. Övülecekse çok şey..

ÇOLUK çocukların yanına sağlam adamları koyup Süper Lig’de zirveye çıkabilmek güçlü bir karakter ve futbol anlayışı gerektirir. Tolunay Kafkas’ın 84 haftadır Kayseri’nin başında bulunması, Kayseri ile olan kimya uyuşmazlığını doku uygunluğuna dönüştürmesi bile başlı başına bir başarı...

ASIL başarısı lider olmak da değil... Furkan, Serdar Kesimal, Bilal Aziz, Semih, Ömer Hasan, Abdullah gibi yeni Mehmet Topuz potansiyelleri yaratması.. Tabii hiçbirisi eğer 2.Yıldırım savaşı olmazsa Topuz gibi 11 milyon Euro etmeyecek. Ancak Kayseri’ye Kafkas sayesinde tatlı bir gelir bırakacakları kesin..

BEN bu rolü nedeniyle Kafkas’ı kutluyorum, örnek bir rol model olarak düşünüyorum. Oynattığı agresif oyun anlayışı “Futbol erkek oyunudur”un belgesi. Ancak onu da abartılı buluyorum. Güzel oyun adına Kafkas’a karşı çekincem var. Şu da gerçek ki, onda ligin şifresini iyi çözmüş ve Bülent Uygun’un daha mantıklı halini görüyorum.

FAKAT Kayseri’yi ne tutucu oyun anlayışı, ne elindeki genç yetenekler, ne forvetten çok tank görüntüsündeki Makukula, ne dünya yıldızı yeteneklerine sahip Cangele şampiyonluğa ulaştıramayacak. Çünkü karşısında çok güçlü bir “Süper Lig Vadisi: Gladio” var..!

GEÇEN hafta “Ergenekon yok” diyordum. Tabii ki de yok, bu fikrim sabit. Ancak bu lige Gladio usulü dokunuşlar var. Mesela Ekrem Kan’ın 2006’daki Sakarya-F.Bahçe (2-1) maçında F.Bahçe’yi katledip, tamamen psikolojik baskıdan olduğuna inandığım kararla 10 cm. içerdeki golü vermeyişi örneğindeki gibi.. Bu basit bir komplo teorisi. F.Bahçeliler bana hiç kızmasın.. Aynı baskıyı yapan G.Saraylılar ve Beşiktaşlılar da!


***

25 YILDIR bu ligde bu 3 takım şampiyon oluyorsa bu lobidendir.. Devrimci Trabzon’un şampiyonluğu unutması da lobisizlikten.. Peki Kayseri şampiyon olur mu? Şampiyonluk Trabzonlu hocalar Tolunay Kafkas ve Şenol Güneş’ten geçer.. Ama onlarca nedenden dolayı Kayseri için iş gerçekten Kaf Dağı’nın ardında.. Hatta Kafkas’ın dediği gibi atom parçalamak kadar da imkânsız...

MuratJ
16.12.2009, 18:51
Türkiye'de futbol

Türkiye futbol kültüründen nasibini hiç ama hiç almamış bir ülkedir. Türkiye'de futbol konusunda pek aktif görülen spor medyası var burası da futbol kültürü ile alakası olmayan gerizekalılardan oluşuyor. Özellikle İstanbul Medyası dediğimiz oluşum. Kendileri gerçek futbol kültürü ile o kadar uzaklar ki. Ancak bir o kadar da zavallılar bunun farkında değiller futbolun her zaman en iyi temsilcilerinin olduğunu düşünüyorlar.

Futbolun en önemli parçası yada parçalarından biri nedir? Tabiki de taraftar kavramı. Türkiye'de futbol taraftarlığı kavramına bir bakarsak benim gördüğüm şahsen sadece gördüğüm sportif emperyalizmde mahvolmuş gerizekalılar sürüsü tıpkı medyaları gibi. En uyuz olduğum noktada bu gerizekalıların her seferinde programlarında Türk futbolunun gelişiminden bahsetmeleri, neler yapılmasından bahsetmeleri...vs Yahu böyle birşey yok ki gelişsin. Futbol kültürünün olmadığı iğrenç bir ülkedir Türkiye futbol adına. Bunun en büyük sebebi futbolda taraftarlık kavramını hiçbirinin kavrayamaması aynı şekilde aktif olan medyanında.

Futbolda baya gelişmiş olan ülkelere bakalım. Mesela bir Blackburn'lü insanın gidipte Chelsea taraftarı falan olduğunu düşünebilirmisiniz. Futbolda kaliteli olan tüm futbol ülkelerinin tüm şehirlerinde durum böyledir. Budur futbol kültürü temeli taraftarlık olgusu ile başlar. Bu yüzden her zaman en ilerde oldular olacaklarda. Türkiye ise futbolda her zaman en gerizekalı ülkeler arasında olacak en fazla Avrupa'nın Katar'ı oluruz.

Burada mesela adam Antalya'lı galatasaray Antalyaspor'a gol atıyor deli gibi seviniyor. Pehhh hangi Türk futbolu hangi futbol kültürü.

Bu iğrenç şey ile hiçbir şekilde ilgilenmezdim yani Türk futboluyla ama işte aşkımız TRABZONSPOR!
Trabzonspor ki bu ülkede tam anlamıyla futbol kültürünün tek örneği!