Orijinalini görmek için tıklayınız : Şiir Defteri "...Bakakalırım Giden Geminin Ardından"
SDanışmaz
22.05.2006, 19:07
Beraber agayali mi
Beraber agayali mi
Sen hiki ben gözyas olayi
Sonra beni elinle yüzünden al
Dudagna kadar inmeme izin verme.
Beraber agayali mi
Sen hüzün ol ben üzüleyim seninle
Sonra tam beni ele geçirecegn anda
Yüzün gelsin aklia, sonra da bir gülümseme.
Beraber agayali mi
Sen yara ol ben kan olup akayi
Sonra cani aciiizaman derin nefes al
Ben durayi, agamani sebebini sorayi.
Benimle agar mii?
Gözlerim doldu ama bu yasar bana fazla
Sonra yasmam ki ben sen olmazsan dünyamda
Benimle agar mii, ilk ve son kez yanida...
Alintidir...
omerkucuk
26.05.2006, 17:55
Ben sana, seni sevdigimi söylemis miydim hiç?
Bir seyir halindeyken yasanilabilecek en güzel seyi sana yakistiramamis miydim?
Ruhumda duyarken sesini, teninin kokusuzlugunda boguldugumu fark ettirememis miydim?
Parça parça eriyip giderken, zamanla kavga halinde olusuma sebep teskil ettigini, anlatamamis miydim?
En siddetli firtinalarda, siginacak bir liman görüntüsünde bana akseden suretinden,
Vect halinde sana uzanisimi gösterememis miydin?
Dualarimi hissettirememis miydin?
Sahi Ben sana askimi itiraf etmis miydim?
Her nefes darligi sendromum da en derin iç çekisim oldugunu,
Kendimde eriyip giderken zerre zerre sana aktigimi,
Her söze senli anlamlar yükledigimi,
Her rüyada senle ilgili oldugumu
Ve her gerçekte sen de yeniden dogdugumu,
Silinmeyesi yaslarla, sen için dua ettigimi
Ve sensiz geçen onca uykusuz geceleri!
Sahi ben tüm bunlari, hiç itiraf etmis miydim sana ?
Varligima sebepsin,
Göz yaslarima, Dualarima, el açislarima; amin sin!
Ruhum senin, her seysin bilesin!
Sahi ben sana,seni sevdigimi hiç söylemis miydim? Edited by: omerkucuk
sümela61
26.05.2006, 18:13
Ömer'cim ellerine, yüregine saglik... smileys/smiley32.gif
Sönmez Özlü
27.05.2006, 01:25
<TABLE style="BORDER-COLLAPSE: collapse" borderColor=#8cc6ff height=30 cellSpacing=0 cellPadding=0 width="100%" bgColor=#8cc6ff border=1><T>
<T>
<TR>
<TD width="100%">
GERI DÖNEN MEKTUP</TD></TR></T></T></TABLE>
<DIV align=center>
<CENTER></CENTER></DIV>
Ruhun mu ates, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem, bu yanardag ne biçim korla tutustu?
Pervane olan,kendini gizler mi alevden?
Sen istedin,ondan bu gönül zorla tutustu..
Gün senden isik alsa da bir renge bürünse;
Ay secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Her sey silinip kayboluyorken nazarimdan,
Yalniz o yesil gözlerinin nuru görünse...
Ey sen ki, kul ettin beni onmaz yakisinla,
Ey sen ki, gönüller tutusur her bakisinla!
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana ugrunda ölüm hazzi verince
Gönlümdeki azgin devi rüzgarlara attim;
Gözlerle günah islemenin zevkini tattim.
Gözler ki, birer parçasidir senden ilah'in,
Gözler ki, senin en kati zulmün ve silahin,
Vur sanli silahinla,gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de, vururken de güzelsin!
Bir baska füsun fiskiriyor sanki yüzünden,
Bir yüz ki,yapilmis disi kaplanla hüzünden...
Hasret sana,ey yirmi yilin taze bahari,
Vaslinla da dinmez yine bagrimdaki agri.
Dinmez! Gönülün, tapmanin, askin sesidir bu!
Dinmez! Ebedi özleyisin bestesidir bu!
Hasret çekerek ugruna ölmek kolaydi,
Görmek seni ukbadan eger mümkün olaydi..
Dünyayi bogup mahsere döndürse denizler,
Tek bendeki volkanlari söndürse denizler!
Hala yasiyor gizlenerek ruhuma "Kaabil",
Imkani bulunsaydi, bütün ömre mukabil
Sirretmeye elden seni, bir perde olurdum.
Toprak gibi her çignedigin yerde olurdum.
Mehtapli yüzün Tanri'yi kiskandiriyordur,
En hisli siirden de örülmez bu güzellik.
Yaklasmasi güç, senden uzaklasmasi zordur;
Kalbin isidir, gözle görülmez bu güzellik...
ATSIZEdited by: Moyunçur
SEVGI
Bunun üzerine Almitra, "Bize sevgiden bahset..." dedi.
Ve o basini kaldirdi, insanlara bakti.
Üzerlerine sinen derin dinginligi duyumsadi.
Ve yüksek bir sesle konusmaya basladi:
"Sevgi çizi çagirinca, onu takip edin,
Yollari sarp ve dik olsa da...
Ve kanatlari açildiginda, birakin kendinizi,
Telekleri arasinda sakli kiliç, sizi yaralasa da...
Ve sizinle konustugunda, ona inanin,
Kuzey rüzgarinin bir bahçeyi harap edisi gibi,
Sesi tüm hayallerinizi darmadagin etse de...
Çünkü sevgi sizi yücelttigi gibi, çarmiha da gerer.
Sizi büyüttügü ölçüde, budayabilir de...
En yükseklere uzanip, Günes'le
titresen en hassas dallarinizi oksasa da,
Köklerinize de inecek, ve onlari sarsacaktir,
Topraga tutunmaya çalistiklarinda...
Misir biçen disliler gibi sizi kendine çeker;
Çiplak birakana kadar döver, harmanlar;
Kabuklarinizi, çöplerinizi ayiklar, eler...
Bembeyaz olana kadar ögütür sizi;
Esneklesene kadar yogurur;
Ve Tanri'nin Ilahi sofrasina ekmek olasiniz diye,
Sizi kendi kutsal atesine savurur...
Sevgi bütün bunlari,
Kalbinizin sirlarini bulasiniz diye yapar,
Ve bu bilis, Hayat'in kalbinin bir cüzzünü yaratir...
Ancak korkunun kiskacinda,
Salt sevginin huzurunu ve hazzini ararsaniz,
O zaman örtün çiplakliginizi,
Ve sevginin harman yerine adim atin...
Adim atin, kahkahalarin tümünün olmadigi,
Sadece gülebileceginiz mevsimsiz dünyaya,
Ve aglayin, ama tüm gözyaslarinizla degil...
Sevgi hiçbirsey sunmaz, sadece kendisini,
Hiçbir sey kabul etmez, kendinde olandan gayri...<BR style="mso-special-character: line-break"><BR style="mso-special-character: line-break">Sevgi sahip çikmaz, sahiplenilmez de;
Çünkü sevgi, sevgi için yeterlidir, tümüyle...
Sevdiginizde, "Tanri benim kalbimde," yerine,
Söyle deyin, "Ben kalbindeyim Tanri'nin ..."
Ve sanmayin yön verebilirsiniz sevginin akisina,
Çünkü sevgi, yolunu kendi çizer,
sizi deger buldugunda...
Sevgi bir sey istemez, tamamlanmaktan baska...
Fakat seviyorsaniz ve ihtiyaçlarin arzulari varsa,
Birakin bunlar sizin de arzulariniz olsun...
Erimek ve akmak,geceye sarkilar sunan bir dere misali,
Sefkatin fazlasinin verdigi aciyi bilip,
Kendi sevgi anlayisinla yaralanmak,
Ve kanamak, yine de istekle ve coskuyla...
Safak vakti kanatlanmis bir gönülle uyanmak,
Ve bir sevgi gününe daha, tesekkürle uzanmak...
Sessizce çekilmek ögle vakti, sevginin vecdini duymak,
Aksamin çöküsüyle de, eve huzurla dönmek...
Ve uyumak, kalbinde sevgiliye bir dua,
Ve dudaklarinda bir sükür sarkisiyla..."<BR style="mso-special-character: line-break"><BR style="mso-special-character: line-break">Halil Cibran
Faik Yılmaz
07.06.2006, 15:41
YANARSIN....
INCI GIBI DISI OLSA
MELEGIN BIR ESI OLSA
DÜNYANIN GÜNESI OLSA
SEVME SAKIN YANARSIN
*********
SAÇINA BIR SEYLER TAKAR
BIRDE KAS ALTINDAN BAKAR
GÜZELLIGI ÇOK CAN YAKAR
BAKMA SAKIN YANARSIN
Faik Yılmaz
07.06.2006, 15:42
begenirseniz devamini yazarim bana ait bi siir bu
sweetrose
14.06.2006, 23:07
kutoz siirlerin gerçekten harika; yüregine saglik
ne yetenekler varmis aramizdasmileys/smiley1.gif tebrikler arkadaslar hepsi gusel
sitede boyle bi topicmi varmis .smileys/smiley5.gifHayatimda sevmedigim veher zaman basimin belasi olan2 konudan 1'i siir digeride edebiyat smileys/smiley11.gifAma yine de yapanlarina ve yazanlarina da saygi duyuyorum.
SDanışmaz
15.06.2006, 18:15
sitede boyle bi topicmi varmis .smileys/smiley5.gifHayatimda sevmedigim veher zaman basimin belasi olan2 konudan 1'i siir digeride edebiyat smileys/smiley11.gifAma yine de yapanlarina ve yazanlarina da saygi duyuyorum.
AnLasiLan sen hiç asik oLmadin smileys/smiley4.gif
tsmaniac
15.06.2006, 22:33
benim sair tarafim iyidir usagum turun size bi iki misra döktüreyim, öhüm öhüm sessiz olin,
bizim takoz tenekeci geliyor
patoza finduklari döküyor
gasim maldurumu nasil diyor
fazla findik yeyip motoru bozuyor
harmanda çiçekler bas salmis
onlari görünce askimi hatirliyorum
yüregimden kopan bir parça gibi
kalan maçlari hesapliyorum
nazli yarim haber salmis
beni bekliyormus rasida
bu mevsimde sislidir rasi
enseyi sivrisinek soktu kasi
sevkiyle seref top oynuyor bagirda
fediya su anda ahirda
bayir mahalle gizi çagirdi oni
ulan inekleri sagdinmi
heyhaaaaaaat
çok duygulandim smileys/smiley19.gif
geronimo_61
16.06.2006, 10:35
bu sabah mutluluga aç pencereni
Bir güzel arin dünkü kederinden
Bahar geldi bahar
Günesin dogdugu yerden
Çocugum uzat ellerini
Ataol Behramoglu
ihlamurlar altindanin siirleri beni bitiriyor zaten her firsatta spaceme ekliyorum...siddetle tavsiye edeerim okumanizi...
http://camoka61.spaces.msn.com/ kendi sayfam güzel siirler mevzut bayagi ugrastim bir göz atarsaniz sevinirim...
ayrica kendi yazdigim bir siirimi bir gitar üstadi besteledi ve sahane oldu ancak internet ortamina yaymaktan korkuyorum çalinir die...
buda benden(%100 kendi dörtlügümdür)
<TABLE ="fixedTable blogpost" cellSpacing=0 width="100%">
<T>
<TR>
<TD id=msgcns!6096ECC88FFF34E3!911>
<DIV align=center>ask bu..dizgine gelir mi?? söyle...</DIV>
<DIV align=center></DIV>
<DIV align=center>dalgalar misali kalbim..seriliverir ayaklarina...</DIV>
<DIV align=center></DIV>
<DIV align=center>uçsuz,bucaksiz Rüyam..bitmedi hala..</DIV>
<DIV align=center></DIV>
<DIV align=center>Kalbim Duruverir Dudaklarinda...</DIV></TD></TR>
<TR>
<TD>
<TABLE cellSpacing=0>
<T></T></TABLE></TD></TR></T></TABLE>
Taner Uykuçeken
16.06.2006, 16:07
YAGMUR KAÇAGI
elimden tut yoksa düsecegim
yoksa bir bir yildizlar düsecek
eger sairsem beni tanirsan
yagmurdan korktugumu bilirsen
gözlerim aklina gelirse
elimden tut yoksa düsecegim
yagmur beni götürecek yoksa beni
geceleri bir çarpinti duyarsan
telâs telâs yagmurdan kaçiyorum
sarayburnu'ndan geçiyorum
aksamsa eylül'se islanmissam
beni görsen belki anlayamazsin
içlenir gizli gizli aglarsin
eger ben yalnizsam yanilmissam
elimden tut yoksa düsecegim
yagmur beni götürecek yoksa beni</PRE> ATTILA ILHAN
</PRE>
<TABLE style="BORDER-COLLAPSE: collapse" borderColor=#111111 cellSpacing=0 cellPadding=0 width="95%">
<T>
<TR>
<TD vAlign=bottom>Babadan Ogula </TD>
<TD vAlign=right width=160>
</TD></TR></T></TABLE>
<DIV align=left>
<TABLE style="BORDER-COLLAPSE: collapse" borderColor=#111111 cellSpacing=0 cellPadding=0 width="100%">
<T>
<TR>
<TD width="100%">
<DIV align=right>
<TABLE style="BORDER-COLLAPSE: collapse" borderColor=#ff0000 cellPadding=0 width="95%">
<T>
<TR>
<TD vAlign=top>
<TABLE style="BORDER-COLLAPSE: collapse" borderColor=#111111 cellSpacing=0 cellPadding=0 width="100%">
<T>
<TR>
<TD align=left width="100%">Eve dönmez bir aksam;
Ve gün yüzlü çocugu,
Sorar: Nerede babam?
Bakarlar, oldu, bitti;
Gelir, derler çocuga,
Baban attaya gitti.
Uzar gider bu atta;
Ve neler neler olmaz
Ve kim bilir ve hatta;
Bir mahser gerisinde;
Babasi döner bir gün,
Oglunun derisinde...</TD></TR>
<TR>
<TD width="100%"></TD></TR>
<TR>
<TD align=left width="100%">
Necip Fazil Kisakürek</TD></TR></T></TABLE></TD></TR></T></TABLE></DIV></TD></TR></T></TABLE></DIV>
Babalar günü için bir Onur Caymaz siiri,
hastanede bir pazar
-güzel olmasa da gerçek?-
bir yil bir yil daha söyle
uzun bir on yil eder mi baba
nasil anlatsam yalniz nasil
bir meneksenin solugu, issiz bir dünya
kuruyacak çiçekler yerine
sevgiler sunmak isterdim ellerimle sana
sarisin bir altmisbir güzü
kibrit çöpü bir kizken halam
senin ellerinde ilk kez sigaralar
nasil söylesem ama nasil
onun apandisti için sattigin
en sevdigin mor bisiklet
uzun bir ayrilik eder mi baba
sen bir mendildin
ben silemedim gözyaslarimi
feriköy futbol takiminda üçüncü ligte
kimbilir yirmi yasin bir sahil eder mi
sedef bir tesbih kirmizi bir chevrolet
benimki islidir, acidir bozuk
belki yarim bir dize eder ederse
seninkinden bir ask filmi çikar mi baba
ah aglasam aglasam da gömsem yüzümü
uyudugun yastiga
hastane koridorlarinda bilsen baba
aylardan ekimdi hatirladin degil mi
dogmak için seni beklettigim zaman kadar
yillardan sarkilar geçti, külhani meyhaneler
sen istanbulun en iyi araba tamircisi
iyi arkadasindi zeki mürenle müzeyyen senar
ben koridorlarda için için aglamis
evli barkli koca bir adam
ne çok kirmis ne çok sevmisiz birbirimizi
kaybolmusuz kimileyin ayni evin içinde
söyle bir elliiki yil bir yirmibes yil daha
mutlu bir on dakika eder mi
iyi seyler yapamamis olsam da
-senin gibi bahriyeli senin gibi soför
senin kadar futbolcu, tamirci, yesil gözlü
adam-
benden de bu siir hüzünlü ama olsun
oglun sair oldu baba!
Yürek Yanarsa Titrer Gül Üsürse
<BLOCKQUOTE>
Git gide kirletiyorlar gökyüzünü Anne
Umutlari da tüketiyorlar hep beraber, sevgileri de
dillerinde en ince yalanlar, süslü ve sisli yüzleriyle
soguk yüreklerinde ne acima ne sevgi
kimin eli kimin cebinde
kimin eli kimin neresinde belli degil.
bense öyle acemi ve saskin
bos kalan ellerimi bir ömür
nereye koyacagimi bilemedim.
bilemedim, hangi yalanla kimi nasil soyacagimi.
buz üstünde yürümeyi seçtim kendi hesabima
maske diye bir not düsürmedim yüzüme
bukalemuna çalan rengimde olmadi.
tuttugum her insanin elinde ellerim kirlendi
gözlerim kirlendi baktigim her insanin gözlerinde
yüregimi sarktim umut kuyularina her defasinda
her defasinda yangin çektim su yerine, aci çektim
ne bir gün isigi akti içime ne de bir yagmur damlasi.
rezil bir dünyanin orta yerinde
hüzün ben oldum düsen her yaprakta
her savasta vurulan ben
kaç çocugun hayalleri yikildi gözlerimde
kaç çocugun yüregimde yandi son ümitleri
istirabin en derin okyanusuna gömüldüm
bu nasil bir dünya
bu nasil bir dünya Anne
kahretsin
suskunum, susuzum, yorgunum Anne
durmadan kirletiliyor, kaniyor zaman, kimse aldirmiyor
kimse yanmiyor sevincini atese döken gelincik çiçeklerine
dönüp bakmiyor çigliklarina annelerin
hergece dokuz yerimden vurur beni, gözleri öksüz çocuklar
bu yüzden kesmiyorum sakalimi, saçimi da taramiyorum artik
siyahlar giyiniyorum bu yüzden, dalgin dalgin bakiyorum uzaklara
ah gönlü güvercinim sen olmasan nasil dayanilir bu yasama.
herseyin kirletildigi bir dünyada
temiz tutamadik güzelliklerimizi
bu yüzden hep vurgun kaldi bir yanimiz
bir yanimiz aska aciya ayarli
her gece dumanlar yürüyor
beton yiginlariyla örtülü sevgisiz kentler üstüne
zifiri karanliklar yürüyor Anne
kapkara nehirler gibi, aci akiyor yüzünde yoksullarin
bir cehennem atesi yaniyor yüreklerinde her aksam
kimse kimsenin yasini tutmuyor, bölüsmüyor acisini
bu nasil bir dünya Anne
bu nasil bir dünya
kahretsin
Sarilki,
kokun sinsin tenime, sevgin islesin yüregime
bu yalanci dünyada kimim varki baska gözlerimden öpecek
içimi isitacak bu karanlik soguk kis gecelerinde
Sarilki, serinlensin atesler içindeki alnim
yorgunum, beynim, tenim, ellerim yorgun
kendime sürgün yasamaktan
sevgiye tanimlar aramaktan
tüm bu oldu bittilere
insanin kayitsizligindan yorgunum Anne
yorgunum, agrilarim, sizilarim yorgun
ihanetler yedi umudumu, sevgimi, düslerimi
her gece yalnizliklar sürüyorum kanayan yerlerime
ellerime çaresizlikler yüklüyorum
üsüyorum bu karanlik soguk gecelerde saril bana
oysa hiç dönmedim sirtimi insan emegine
öpmedim namerdin elini, egilmedim zalimin önünde
ama ezildim bir çaresizin bakisindan
bir annenin yakarisindan
bir babanin haykirisindan
utandim Anne dünyayi kirli bahçesine çevirenlerden
aç insanlarin kederinden utandim
bombalanan sehirlerden, yalvaran gözlerden
insanlarin kayitsizligindan tüm bu oldu bittilere
insanligimdan utandim Anne insanligimdan.
heyhatki,
bizi aglatan acilar güldürüyor baskalarini
yürek yanarsa titrer anne, gül üsürse
kaç insan soyundan ihanet görmüs, kaç gül dikeninden
mademki ihanet var,
öz elleriyle bogsun gül emen çocuklarini anneler
ve ihanet etsin sairler
yazmasinlar bir daha gül yüzlü siirler sevgililerine
her misrasi kursun olup saplansin yüreklerine
....
dünyadaki tüm çocuklari sevdim anne
sevdim yeryüzündeki bütün insanlari
diline, dinine, irkina bakmadan sevdim
sevdim boynu halkali köleler gibi
nerde bir ah duydum yüregime saplandi oklar
nerde bir çocuk vuruldu ben de vuruldum Anne
can çekisir dudagimda kelebek ölüleri
nerede kötülük görsem.
nerede kötülük görsem
söner yildizlari gözlerimin, kör olurum...
suskunum, susuzum, yorgunum
bunca kalabaliklarin, bunca mekanlarin içinde
her defasinda yarasi kanayan siirler damlarken içime
yüregimdeki yagmurlarla, herkesin bildigi bu dünyada
adresi olmayan yitik mektuplar gibi yorgun
yavru bir kedi gibi sahipsiz ve de yalnizim
öyle mi?
vayyy.
...........
ben nazli bir yapragim dalindan düsmüs
alin beni üsüdügüm yerden
kaldirin düstügüm yerden
kalbinizin üstüne tutun pul pul
vicdaninizin üstüne
ayni soydanim sizinle
yok baska bir umarim alin beni üsüdügüm yerden
yok baska kimsem kiminle konussam
sizin elleriniz var soyan, evleriniz var kocaman
sokaklarda gecekondularda yatmadiniz karda kista
bir dilim ekmege avuç açmadiniz
utanan biz olduk yoksullugumuzdan
utanan anam oldu, babam, bacim, gardasim
ben nazli bir yapragim dalindan düsmüs
alin beni üsüdügüm yerden
kaldirin düstügüm yerden
kalbinizin üstüne tutun pul pul
vicdaninizin üstüne
ayni soydanim sizinle
smileys/smiley1.gif</BLOCKQUOTE>
Bir arkadaşım yollamış. harika bir şiir.
ŞAŞIRDIM KALDIM İŞTE
Şaşırdım kaldım işte ...
Sözde senden kaçıyorum doludizgin atlarla
Bazen sessiz sedasız ipekten kanatlarla
Ama sen hep bin yıllık bilenmiş inatlarla
Karşıma çıkıyorsun en soğuk inbatlarla
Adını yazıyorum bulduğum fırsatlarda
Yüreğimiğn başına noktalarla hatlarla
Başbaşa kalıyorum sonunda heyhatlarla
Sözde senden kaçıyorum doludizgin atlarla
Ne olur beni bir gün kapında olsun dinle
Öldür bendeki beni sonra dirilt kendinle
Çarpsan karasevdayı en azından yüzbinle
Nasıl bağlandığımı anlarsın kemendinle
Kaç defa çıkıp geldim buralara inatla
Ama her defasında dönemedim seninle
Hangi düğüm çözülür nazla sitemle kinle
Ne olur beni bir gün kapında olsun dinle
Şaşırdım kaldım işte bilmem ki nemsin
Bazen kızkardeşimsin bazen öpöz annemsin
Sultanımsın susunca, konuşunca kölemsin
Eksilmeyen çilemsin
Orada ufuk çizgim burada yanım yöremsin
Beni ruh gibi saran sonsuzluk dairemsin
Çaresizim çaremsin
Şaşırdım kaldım işte bilmem ki nemsin
YAVUZ BÜLENT BAKİLER
Ben böyle olmamalıydım!
İsmini duyunca, boynum düşmeliydi omzuma,
İçime bir ateş düşmeliydi,
Ayaklarımın feri kesilmeliydi,
Kendimden geçmeliydim sonra,
Adını sayıklamalıydım adımı unuttuğumda,
Ama bunu kimse duymamalıydı,
Seni mahşere kadar saklamalıydım…
Ben böyle olmamalıydım!
Nisan akşamlarını ıslatırken yağmur,
Bahar, şarkılarını söylerken karanlığa,
Çalan her kapıya, “sensin” diye koşmalıydım…
Gece yıldızlarını serpince göğe, seni görmek için uyumalıydım.
Ayak sesleri gelmeliydi uzaktan, ben hep sana yormalıydım.
Şarkılar kime söylenirse söylensin, sana diye dinlemeliydim.
Türküler dolmalıydı odama.
“Ben bir selvi boylu yardan ayrıldım” deyince bir ses, “selvi boylu yar” sen olmalıydın.
“Kömür gözlüm, ateşine düşeli” senin için söylenmiş söz olmalıydı
Ama bunu kimse bilmemeliydi.
Seni mahşere kadar saklamalıydım.
golebshera
31.08.2006, 02:18
Güllerin ağladığı bir saat vardır hani
Büyür o saatte yalnızlığı bahçelerin
Düşer korkusu kalbe yaklaşan gecelerin
Bir dev uzatır gökten o çirkin ellerini
Güllerin ağladığı bir saat vardır hani
Her şey o saatlerde merhametsiz ve soğuk
Gitgide uzaklaşır batan güneşle sesin
Bir bakarım ki benden en uzak çizgidesin
Başlar geceye doğru upuzun bir yolculuk
Her şey o saatlerde merhametsiz ve soğuk
Yüzünü hatırlatır gökyüzünde ne varsa
Gözlerin bu saatte kopkoyu elemlidir
Dudakların kimbilir şimdi nasıl nemlidir
Ellerin öyle yanar ufuk nasıl yanarsa
Yüzünü hatırlatır gökyüzünde ne varsa
Bir çıngırak sesidir uzaklarda kaybolan
Umulmadık bir anda bitiverir şarkılar
Kapanır yüzümüze o mermer kapılar
Özlemler ateş şimdi anılar duman duman
Bir çıngırak sesidir uzaklarda kaybolan
Ak köpükler kararır deniz görünmez olur
Çağırır yaşamaya bizi tek-tük ışıklar
Böylece üstümüze çöker de karanlıklar
Camlar, bir bir kapanır, odalar, evler uyur
Ak köpükler kararır deniz görünmez olur
Güllerin ağladığı bir saat vardır hani
Cıvıl cıvıl bahçelerden el-ayak çekilir
Yapraklar düşünceli, dallar hüzün kesilir
Her akşam uzaklara alır götürür seni
Güllerin ağladığı bir saat vardır hani..
Ü.Y. Oğuzcanın bu şiirini lise yıllarımda çok severdim. Geçen rastladım bir yerde okudum, nostalji oldu epey..
Adı Mehmet...
Kim duyar ki; Dudağında bir feryat! !
Savaşmak dudurken yani,
Mehmet'i kim dinler ki?
Açlığı kim dinler ki?
Adı mehmet...
Hastalığın gözlerindeki buğusu.
Açlığın kokusu.
Ve ölümün korkusu.
Bir kum fırtınası uğultusu.
Ağlayan bir bebek sesi.
Ve zayıf dizlerin yağmursuz çöllerdeki izi.
Söyle dünya insanların kaç kişi?
Kaçı sağır, kaçı kör, kaçı arsız, kaçı erkek, kaçı dişi?
Açlıktan ölmek kaldımı be şimdi?
Söyle dünya insanlık kimin işi? .....
.
Uğur Arslan
Varlığını gördüm mü ki
Yokluğunun acısı neden?
Neyine alıştı ki bu yürek
ayrılığın sancısı niye?
Bugün acılarımı toplayıp gidiyorum
Ve bugün çocuk olmaktan vazgeçiyorum
Bana sorma neden
Gidememekten korkuyorum
Sus, konuşma
Ne olur sus!
Bırak gideyim
Aylarca can çekişmekten
Yoruldu artık bu beden
Bırak da bugün öleyim
Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın,
gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın...
Trabzonsporuma
cesaret işidir bağlanmak sana!
yürek ister tutkunun dizginlerini salmak!
sebepsizce koşmak ardından..
manasız naralar atmak yollarda,
anlayamamak kendi halini,
işitememek kendi sözlerini
yada ağlamak ortalık yerde gurur demeden!
kimliksiz kişiliksiz sadece ''SEN''li olduğunu söylemek..
reddetmek önüne sunulanları
ve çekmek her durumda kahrını..
yürek ister ''SEN''li olmak ve yaşatmak adını..
dün gece çıktı..imzamdaki =)
gamze'ye ithafen.. öhhöö öhhööö
yağdı yağmur çaktı şimşek
sen da mı şair oldun gamzecik :)
şiir yazmak o kadar kolay bir iş değildir bence. çoğu kişi sadece yazdığını sanar.
ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİ
Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu, ağlardım
Beni sevmiyordun, bilirdim
Bir sevdiğin vardı, duyardım
Çöp gibi bir oğlan, ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu, ağlardım
Ne vakit Maçka'dan geçsem
Limanda hep gemiler olurdu
Ağaçlar kuş gibi gülerdi
Sessizce bir cigara yakardın
Parmaklarımın ucunu yakardın
Kirpiklerini eğerdin, bakardın
Üşürdüm, içim ürperirdi
Felaketim olurdu, ağlardım
Akşamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felaketim olurdu, ağlardım
ATTİLA İLHAN
KİMİN VAR Kİ
Kimi bekliyorsun hala,
Evinden kitaplarından uzakta mısın
Arada bir telefon et kendine
Kendine mektuplar yaz yanıt beklemeden
Kartlar gönder kendine her gittiğin uzaklardan
Sevgilim diye başlayıp öperim diye biten
Senin senden başka kimin var ki arasın
İnince trenden ya da uçaktan yalnızlığın
Sevinçle karşıla yanlızlığını garlarda hava alanlarında
Ayrılışlarda da sarılıp öpüş yanlızlığınla
Ugurla kendi kendini dönüşsüz yolculuklara
Bekle kendini uzak yolculuklardan dönersin diye
Senin senden başka kimin var ki beklesin
İçki masalarında bir başına mısın
Kendinleysen yetmelisin kendine
Çoğaltıp yanlızlığını konuş bir çok kendinle
Kaldır içki bardağını kendi şerefine
Ağlaşarak gülüşerek tartışarak kendile
Senin senden başka kimin var ki bulasın
Düşmanlarının saldırılarından yuvarlandıkça yerlere
Tutup kendi saçlarından kaldır kendini
Seni sana bildirecek kimsen yok başka kendinden
Ölünce senin bile haberin olmayacak öldüğünden
Haber ver kendine ki öldüğünü bilesin
Kimin var ki senin sana öldüğünü söylesin
Kendi kendinin hem konuğu hem ev sahibisin
Zamanın varken ağırla kendini sarılıp öperek
Biliyorsun nasıl olsa yakın o gelecek
Kimileri diyecek
Daha şimdiden sev kendini sev kendini SEVVVV
Kimin var ki senin seni senden başka sevecek..
AZİZ NESİN
ALDANIŞ
Yıkılmak,ezilmek her gün biraz daha
Dostlar değişiyor aldanmalar değil,
Aksimizden eser yok şimdi o sularda
Çirkin olan biziz aynalar değil...
Şerefsiz ellerin şerefe kaldırdıkları
Şişeler,kadehler o cam kırıkları
Götürün,götürün bu aydınlıkları
İçimde güz başladı ilkbahar değil,
Ne bir anlayışlı el,ne bir dost bakış
Biraz ümit,biraz hayal sonra aldanış
En güvendiğimiz tepelere kar yağmış
Deniz o deniz değil,dağlar o dağlar değil...
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
Travelair
22.09.2006, 20:50
Gizli Sevda
Hani bir sevgilin vardı
Yedi sekiz sene önce,
Dün yolda rastladım
Sevindi beni görünce.
Sokakta ayaküstü
Konuştuk ordan burdan,
Evlenmiş, çocukları olmuş
Bir kız, bir oğlan.
Seni sordu
Hiç değişmedi, dedim,
Bildiğin gibi...
Anlıyordu.
Mesutmuş, kocasını seviyormuş,
Kendilerininmiş evleri..
Bir suçlu gibi ezik,
Sana selâm söyledi.
Behçet Necatigil
Sen İran Ol
Sarhoşunum, nasıl ayık kalayım?
Aşk şarabın doldu gönül testime.
Sen İran ol ben de şahın olayım;
Varsın Sultan Selim gelsin üstüme...
Öyle bir güç var ki aşkın verdiği;
Deryada damladır aklın erdiği.
Perilerin,meleklerin,gerdiği,
Sipersin,kanatsın,kolsun üstüme...
Ali'nin kılıcı elimde aşkın,
Veli'nin duası dilimde aşkın.
Durmasın karşıma çıkacak şaşkın;
Tekmil orduların salsın üstüme...
Yad el dokunursa kaşına senin,
Ölürüm çıkamam karşına senin.
Zarar getirirsem taşına senin;
Yezid'in vebali kalsın üstüme
Cemal Safi :) imiş
Saat akşamı gösterirken
Mor bir aleve dönüyordu düşler
Sevdalanmıştık, aylardan nisandı
Ellerimizdeydi geçmişin anı kuşları
Bir not daha düşüyorduk hayatımızın takvimine.
Serin rüzgarlar esmeye başlamıştı akşam vakitleri,
Bir sevgilinin eli yoktu ellerimize dokunan
Kuşlar gökte uçup gitmenin telaşında
Mor bir aleve dönüyordu düşler
Baktığımız ufuk çizgilerinin başlangıcında.
Kumlardan kale yapmayalı yıllar olmuştu
Elveda diyorduk hızla yok olup giden çocukluğumuza
Tatlı bir bahar sarhoşluğu vardı başımızda
En çok geceler bizimdi, en çok gül kokan rüzgarlar,
Güneş Ay’a terk edip giderken zamanı
Bir derinliğin içinde,
Mor bir aleve dönüyordu düşler…
BEN TAŞIRIM HIÇKIRIKLARINI
Avuçlarında tut ellerimi gün boyu, gözlerinde akşam olsun
Biraz deniz, biraz yosun, biraz meneviş biraz hüzün
Bir şeyler söyle; Ne kadar konuşursan o kadar az
Mercan adalarının al yalnızlığı dudaklarında,
Ara vermeden bak gözlerime, bu an sonsuz bir an olsun
Batan güneş çıplak omuzlarında geceye yürüsün
Unuttur bana yarınları, suda izler gibi kaybolsun
Gülsün bize bir tutam kum boş midye kabuklarında...
Hiç unutmayacağın olsun ölümde bile adım
Bizim özgürlüğümüzü uçsun tüm kuşların kanatları
Usançlı bir dünyada hiç usanmayalım
Ağlamak istersen ağla ben taşırım hıçkırıklarını.
Dize getirirken, dize gelsin kaderimiz
Yaldızlansın yüzün, aksi suya inen ilk yıldızla
Göğsümde süresiz kal öyle, ömrümün tek kadını
Gecenin sahiplendiği soluk lambalı yoldan
Yürüyelim gizli bir dere gibi, düşünmeden gideceğimiz yeri
Çözmüşçesine sırrını göklerin, yüreklerimiz kuşkusuz
Yarın ne alacağımızı ne yapacağımızı sormadan
Arama karanlıkta bizi bize bırakan sesleri
Bakarsın ikimiz bir serenat olmuşuz,
Ellerimiz yedi notalı gam, bazen majör bazen minör
Çalıp söylüyor her telden, hüzzamları, nihaventleri
Hani bir de yağmur yağsa, taneleri minik yaz yağmuru,
Islanınca uzun saçların, fesleğen mi yoksa çağla mı kokar?
Bir de, o deniz rüzgârı eteklerinde oynaşırsa
Daha bir üşür, daha bir sokulursun, yüreğin yüreğimde atar.
Oysa ayrılacağız yine, ölümle, yazgıyla, bahaneyle belki.
Gelip girecek aramıza ayrılık, en tatlı bir an sonu
Kopacak ellerimiz ellerimizden, dudaklarımız dudaklarımızdan
Acıyıp, kanayıp, et tırnaktan ayrılır gibi
Bir damla yaş olacak bunlar, gizlenecek aynadaki ak saçlarımızdan...
NAHİT ÖVÜNÇ
Bu şiiri 1986 yılında Akçaabat'ta yayınlanan bir yerel gazetede bulmuştum.Deli divane aşıktım ve sevdamı memlekette bırakmış Akçaabata taşınmıştık.Delirmek işten değildi hasret beni cayır cayır yakarken buldum bu şiiri.Yıllarca aşkıma okumak istedim anlatmak istedim bu şiirle duygularımı nasip olmadı okumak ta ki ben 28 yaşına gelene dek onu bir daha hiç göremedim yani tam 11 sene.Ve sonunda okuyamasam da ona o şiiri bir veile ile hediye ederek sana 11 yıl boyunca bu şiiri hayalimde binlerce kez okudum bundan sonra eger duyarsan benim sesimden sen hayal ederek oku dedim.Ve bunun da üzerinden tam 9 yıl geçti.Bilmem ki okudu mu okur mu?Ahh ben de sevmiştim bir zamanlar hem de Mecnun'a dudak bükerek.Gözlerim doldu yine..
SANA, BANA,VATANIMA,ÜLKEMİNİN İNSANLARINA DAİR
Telgrafın tellerini kurşunlamalı
Böyle değildi bu türkü bilirim.
Bir de içime
-Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen-
Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek
Bazen gelmesi beklenen,bazen ansızın çıkagelen
haberler bilirim,mektuplar bilirim.
Gamdan dağlar kurmalıyım
kayaları kelimeler olan
Kırk ikindi saymalıyım
Kırk gün hüzün boşaltan omuzlarıma saçlarıma
saçlarının akışını anar anmaz omuzlarından
Baştan ayağa ıslanmalıyım
Gam dağlarına çıkıp naralar atmalıyım
İçimde kaynayan bir mahşer var
Bu mahşer bir de anaların kalbinde kaynar
çünkü onlar yün örerken pencere önlerinde
Ya da çamaşır sererken bahçelerde
Alıverirler kara haberini ansızın
Okul dönüşü bir trafik kazasında
Can veren oğullarının.
Bir de gencecik aşıkların yüreklerini bilirim
bir dolmuşta, yorgun şoförler için bestelenmiş
Bir şarkıdan bir kelime düşünce içlerine
Karanlık sokaklarına dalarak şehirlerin
Beton apartmanların sağır duvarlarını yumruklayan
Ya da melal denizi parklarının ıssız yerlerinde
Örneğin Hint okyanusu gibi derin
İsyanın kapkara sularına dalan
Nice akşamlar bilirim ki karanlığını,
Bir millet hastanesinde
Dokuz kişilik kadınlar koğuşu koridorunda
Başını kalorifer borularına gömmüş
Beyaz giysilerinden uykular dökülen tabiplerden
Haber sormaya korkan
Genç kızların yüreğinden almıştır.
Bir de baharlar bilirim
Apartman odalarında büyüyen çocukların bilmediği,bilemeyeceği
Anadolu bozkırlarında,
İstanbul’dan çıkıp Diyarbekir’e doğru
Tekerleri
Yamalı asfaltları bir ağustos susuzluğu ile içen
cesur otobüs pencerelerinden bilinçsiz bir baş kayması ile görülen
Evrensel kadınların iki büklüm çapa yaptıkları tarla kenarlarında
Çıplak ayakları yumuşak topraklara batmış ırgat çocuklarının
Bir ellerinde bayat bir ekmeği kemirirken
Diğer ellerinde sarkan yemyeşil bir soğanla gelen
Yazlar bilirim memleketime özgü
Yiğit köy delikanlılarının
İncir çekirdeği meselelerde
Birbirlerini kurşunladıkları
Birinin ölü dudaklarından sızan kan daha kurumadan
üstüne,cehennem sıcaklarda göğermiş mor sinekler konup, kalkan
Diğeri kan ter içinde yayla yollarında
Mavzerinin demirini anlına dayamış
Yüreği susuzluktan bunalan
içinden mahpushane çeşmeleri akan
Ansızın parlayan keklikleri Jandarma baskını sanıp
Apansız silahına davranan
Nice delikanlıların figüranlık yaptığı
Yazlar bilirim memleketime özgü.
Güzler bilirim ülkeme dair
Karşılıksız kalmış bir sevda gibi gelir
Kalakalmış bir kıyıda melül ve tenha
Kalbim gibi
Kaybolmuş daracık ceplerinde elleri
Titreyen kenar mahalle çocukları
Bir sıcak somun için,yalın kat bir don için
Dökülürler bulvarlara yapraklar gibi.
Kadınlar bilirim ülkeme ait
Yürekleri Akdeniz gibi geniş,soluğu Afrika gibi sıcak
Göğüsleri Çukurova gibi mümbit
Dağ gibi otururlar evlerinde
Limanlar gemileri nasıl beklerlerse
Öyle beklerler erkeklerini
Yaslandın mı çınar gibidir onlar,sardın mı umut gibi
İsyan şiirleri bilirim sonra
Kelimeler ki tank gibi geçer adamın üzerinden
Harfler harp düzeni almış mısralarda
Kimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştır
Kimi bir soygun sofrasında,ışıklı salonlarda
Hırsızın gırtlağına tıkanmıştır.
Müslüman yürekler bilirim daha
Kızdı mı cehennem kesilir,sevdi mi Cennet.
Eller bilirim haşin,hoyrat,mert
Alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır
Her kırışığı sorulacak bir hesabı
Her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır.
Bütün bunların üstüne,
Hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim
Vatanım,milletim,tüm insanlar,kardeşlerim
Sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli
Adın kurtuluştur ama söylememeliyim
Can kuşum,umudum,canım sevgilim
ERDEM BEYAZIT
Var mı ötesi??
Y A N G I N
Bir kuğunun boynunda bir öykü böyle başlar.
Beyaz bir tüy suya düşer, sular ateş kesilir.
Ellerim kavuşur bedenime, halkalandıkça sular
Sen taze bir çağla gibi gelirdin.
Kitaplarımda çiçek, çiçeklerimde bahar
Ve zaman kendini sayıklardı
Geçsin istemezdim, o da ayrı bir yangın
Ne kaldı aşk masalından sana anlatacağım
Bülbülün ağzında nice gül yâdı
Gece bir nefes gibi yanağında uyandı
Yaralı bir kaktüstüm, tutuşup kanatlarımdan
Aşkımın küllerinden yeniden doğdum
Başka bir bedende yine seninle oldum.
Böyle olsun istemezdim, o da başka bir yangındı
Bilsen hangi iklimlerden koşup geldim sana
Ben aşkta acemiydim, seni sevmekte usta
İbrahim’in nârını anlattım ihvânıma
Anlattım toprağa, ateşe ve suya
Rüzgârsa kapımdaydı her sabah
Esmesin istemezdim, o da ayrı, başka yangındı
Ben bir deniz çocuğuydum
Yelkendendi düşlerim
Suların atlasında paramparça oldular
Gençliğim bir karanlıkta
Çığlığım gemilerin sirenlerinde öldü
Ölmesin istemezdim, o da başka bir yangındı
Her aşkın hesabında bir ihanet saklıdır
Ve en büyük sevgiler günahlardan çıkarmış
Bir tutkuyla yücelen, nedir içimde zaman
Gün gelir aslına dönermiş her şey
Bir sabrın meyvesinde yandı tutuştu kerem
Tutuşsun istemezdim, o da başka bir yangındı.
Bir deniz kıyısında durdum da
Elim değmedi suya
Değmedi gözlerinden bir günaha gözlerim
Ve yağmur penceremde seni sordu her bahar.
Sormasın istemezdim, o da başka bir yangındı.
Bir hayat bir ömre eksik gelir anlarsın
Sular sulara niçin kavuşur
Ve çobanlar nasıl bekler yıldızını sabırla
Bu karanlık yollarda sana gelen kervanlar
Kaybolsun istemezdim, o da başka bir yangındı.
Değmezmiş aşk derdini çekmeye şair
Kim anlar şimdi seni, sözlerini kim çözer?
Hangi yürek aşkının nabzını ölçer?
Gizli bir öykün vardı yüreğinde düğümlü
Bilinsin istemezdim, sen de başka yangındın.
Ateşler yanar, ateşler söner,
Sen..
Sen bambaşka bir yangındın.
ALİ İHSAN KOLCU
SELAM TRABZON'UMA....
Dört köşe galesine,gargalakli yalisina
Maranzul incirine,dutuna,karayemişine
Yokuşuna,inişine selam !
Selam TRABZON'uma
Dizi dizi küleklerine
Evleklerine,mereklerine
Anderin kaybanası enüklerine selam !
Selam TRABZON'uma
Dolamaç dolamaç yollarına
Tel tel kuymağına
Hamsili gayganasina,lazuttan bazlamasina
Kumulina,ganzilisina
Zanosuna zinosuna,ziziline selam !
Selam TRABZON'uma
Trabzonun uşağına,
Kaytanına kuşağına,
Zipkasına,mintanına,kukulasina,
Çülkisine,çapulasina,
Horonina,kemençesine,yayina,
Funduğina,misirine,çayina selam !
Selam TRABZON'uma
Gönüülde yaşatıp göremediğim,
Yoluna bakıp gidemediğim,
Hali nicedir bilemediğim,
Damına,tarabasına,
Ağasına,marabasına,
Kara kaşlısına,gözü yaşlisina,
Erine,yiğitine,kocamişina,
Sakali tel tel,saçı yeni bitmişine,
Yedisinden yetmişine
YÜREK DOLUSU SELAM...
pReN@_61
23.09.2006, 17:25
oh oh döktürülmüş...
:)
ONYEDİ YAŞIM GİBİ
Sen benim onyedi yaşımsın,
Deli çağımsın...
Sen benim ayakkabılarımın arkasına ilk basışımsın .
İlk cigaram, ilk ıslığım, ilk kızgınlığım, ilk aldanışımsın.
Sen benim ilk ütülü beyaz gömleğim ,
İlk şiirim, ilk kavgam ,
Yaşamı ilk farkedişimsin .
Sen benim onyedi yaşımsın...
Yazlık sinemanın kapısında saçları taralı bir oğlan.
Cebinde iki gazoz parası
Gönlüne tarifsiz rüzgarlar dolan .
İki film bu akşam,
Birinde Yılmaz Güney oynuyor, birinde Fikret Hakan.
Bak Suat Sayın söylüyor cızırtılı plaktan:
'...Rüyadır gördüğün bütün düşler ,
Gözlerin aklımı perişan eyler ,
Aşk masalından şarkılar söyler ,
Beni hülyalara salan gözlerin ...'
Yazlık sinemanın kapısında saçları taralı bir oğlan ,
Bir külah çekirdeği, mangal gibi yüreği var, bilesin...
Sen benim onyedi yaşımsın,
Deli çağımsın...
Aynaya ilk bakışım ,
Babamla ilk kavgam,
Evden ilk kaçışımsın.
Serçeleri sevdimse senden,
Minibüslerde muavinlik ettiysem.
'Bir Teselli Ver'i dinlediysem Orhan Gencebay'dan,
Emirgan'da çay içtiysem,
Tophane'de sabahçı kahvelerini öğrendiysem ,
Nerden bildiysem şiirlerini Ümit Yaşar'ın,
Pazar sabahları kapının önünden geçtiysem,
İçimdeki kıpır kıpır bu soluk nereden ...
Sen benim onyedi yaşımsın,
Deli çağımsın...
Okulu ilk asışım,
İlk kez birine gümüş kolye alışımsın.
Sen benim ilk sakarlığım, ilk tuhaflığım, ilk yakalanışımsın.
Sen benim onyedi yaşımsın...
Mahallenin delikanlısı,
Elleri ceplerinde, dudağında ıslığı,
Başında kavak yelleri.
Şarkılar mırıldanıyor.
'Zalimin zulmü varsa sevenin Allahı var' yeni çalıyor 45lik plaklardan.
Hayri Şahin ortalığı kavuruyor.
Mahallenin delikanlısı,
Cebinde iki gazoz parası.
Yüreğinde garip bir pıtırtı
Alışmaya çalışıyor sana alışmaya.
Akşamları işportaya çıkıyor,
Bir defter, bir kalem, bir de çakı alana aynayı bedava veriyor.
Yani günler geçiyor onyedi yaşının bütün tadıyla ...
Sen benim onyedi yaşımsın,
Deli çağımsın...
İlk maça gidişim, Cemil Turan'ı ilk seyredişim, ilk sevincimsin.
Ben anamın muskasını nasıl astıysam göğsüme öyle güvendiğimsin.
Sabahları eskici geçiyor kapıdan
Karşı komşu Nafile Teyze bakkaldan ekmek istiyor
Çocuklar top kovalıyor mahallenin arsasında
Bir bakıyorum cama da iki güvercin konuyor iyi mi,
Herşey güzel oluyor.
Bu hengame nasıl yakışıyorsa İstanbul'a bana da aşk öyle yakışıyor.
Anam koş kapa diyor muslukları,üç gündür akmayan sular geliyor.
Ben onyedi yaşındayım, hayat benden yana duruyor ...
Sen benim onyedi yaşımsın,
Deli çağımsın...
Sen benim ayakkabılarımın arkasına ilk basışımsın.
İlk cigaram, ilk ıslığım, ilk kızgınlığım, ilk aldanışımsın.
Sen benim ilk ütülü beyaz gömleğim,
İlk şiirim, ilk kavgam, yaşamı ilk farkedişimsin...
Sen benim onyedi yaşımsın,
Sen benim, sen benim, sen benimsin.
Sen benim herşeyimsin.
Hiçbirşeyimsin, hiçbirşeyimsin ...
------
İBRAHİM SADRİ...
çok sevdiğim bi şiirdir...:)
Travelair
27.09.2006, 16:01
Her Şey Sende Gizli
Yerin seni çektiği kadar ağırsın,
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın,
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin,
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün,
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna; ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun.
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın.
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer;
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret,
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın.
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın,
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..
İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak,
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir,
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli,
Bebek ağladığı kadar bebektir.
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin,
bunu da öğren,
SEVDİĞİN KADAR SEVİLİRSİN...
Can Yücel
sümela61
27.09.2006, 20:19
bu şiirine bayılırım Can Yücel'in...
Travelair
28.09.2006, 11:14
Ben Sana Mecburum
Ben sana mecburum bilemezsin
Adını mıh gibi aklımda tutuyorum
Büyüdükçe büyüyor gözlerin
Ben sana mecburum bilemezsin
İçimi seninle ısıtıyorum
Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor
Bu şehir o eski İstanbul mudur?
Karanlıkta bulutlar parçalanıyor
Sokak lambaları birden yanıyor
Kaldırımlarda yağmur kokusu
Ben sana mecburum sen yoksun
Sevmek kimi zaman rezilce korkuludur
İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur
Tutsak ustura ağzında yaşamaktan
Kimi zaman ellerini kırar tutkusu
Birkaç hayat çıkarır yaşamasından
Hangi kapıyı çalsa kimi zaman
Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu
Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor
Eski zamanlardan bir Cuma çalıyor
Durup köşe başında deliksiz dinlesem
Sana kullanılmamış bir gök getirsem
Haftalar ellerimde ufalanıyor
Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem
Ben sana mecburum sen yoksun
Belki Haziranda mavi benekli çocuksun
Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor
Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden
Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun
Bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor
Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin
Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum bilemezsin..
Attila İlhan
Unutma, hatırla; beslesin seni İbadet,
Sadık ol ona, toprağın gibi memleket,
Huzurdur gerçek zenginlik, göster kula merhamet,
Coş, gözyaşı dök imanla, gerçek aşk İbadet.
Ö.Vatan
Mollasalihoğlu
04.10.2006, 14:21
Otobüs beklemek gece 2.30'da
Sarhoşlar bile gülüyor,
Devriye arabası duruyor..
Seni beklemek Ankara'da
Şeytan gülüyor,
Cenaze arabası duruyor..
Seni beklemek Ankara'da...
Şiirler yetmiyor anlatmaya.
Eskiciler bu sevdayı almak için
Peşimden koşuyor.
''Satmak ya da satmamak''
İşte bütün mesele bu...
HANGİ AYRILIK
Hangi sevgili var ki, senin kadar duyarsız ve kalpsiz?
Ve hangi sevgili var ki, benim kadar çaresiz?
Hangi ayrılık var ki, böyle kanasın ve böyle acısın?
Ve hangi taş yürek var ki, benim kadar ağlasın?
Hangi gün karar verdin, küt diye çekip gitmeye?
Hangi lafım dokundu sana, böyle inceden inceye?
Hangi otobüs söyle, hangi uçak, hangi tren?
Seni benden götüren, beni bir kuş gibi öttüren.
Hangi kırılası eller dolanır, kırılası beline?
Hangi rüzgar şarkı söyler, o ay tanrıçası teninde?
Hangi çirkin gerçek uğruna, tükettin güzel ütopyamızı?
Hangi boşboğazlara deşifre ettin, en mahrem sırlarımızı?
Hangi cama kafa atsam?
Hangi kapıyı omuzlayıp kırsam?
Hangi meyhanede dellenip, hangi masaları dağıtsam?
Bende bu sersem başımı, karakolun duvarına vursam.
Kendimi caddeye atıp, arabaların altına savursam.
Hangi tercih beni en hızlı şekilde öldürür?
Hangi şekil öldürmez de, ömür boyu süründürür?
Kayıp ilanı mı versem, şehir şehir dolanmak yerine?
Ödül mü koysam, ölü veya diri seni bulup getirene?
Hangi ayrılık var ki, böyle diş ağrısı gibi durmadan
zonklasın?
Hangi cam kesiği var ki, böyle musluk gibi içime damlasın?
Hiç sanmam! ...
Hasta kalbim bunu bir süre daha kaldıramaz! .
Feriştah olsa, böyle eli kolu bağlı bekleyip duramaz.
Hangi mübarek dua,
Hangi evliya tesir eder, seni döndürmeye?
Hangi aptal mazeret ikna eder, ateşimi söndürmeye?
Olur mu be! . olur mu?
Bu da benim gibi adama yapılır mı?
Aşk dediğin mendil mi?
Buruşturup bir kenara atılır mı?
VEFA bu kadar basit mi? Alınır mı? Satılır mı?
Hangi hırsız çaldı, seni yırtık cebimden?
Hangi pense kopardı bizi birbirimizden?
Hangi uğursuz hamal taşıdı valizini?
Hangi çöpçü süpürdü yerden bütün izini?
Hangi yaldızlı otel çarşaf serip barındırdı?
Hangi süslü manzara seni kolayca kandırdı?
Hangi şarlatan imaj böyle çabuk ilgini çekti?
Hangi pembe vaadler o saf kalbini cezbetti?
Dağ gibi adamı eze eze! .....
Hangi anası tipli parlak çömeze,
Hangi alemlerde kahkahanı ettin meze?
Hangi yamyamlara yedirdin o masum rüyamızı?
Hangi mahluklar çiğnedi el değmemiş sevdamızı?
Hangi bıçak keser şimdi benim biriken hıncımı?
Hangi mermi dağıtır insanlara olan inancımı?
Hangi bekçi, hangi polis artık zapteder beni?
Ve! .. Hangi su bağışlatır?
Hangi musalla temizler seni?
Bu Nasıl Ayrılık
Yusuf Hayaloğlu
Kendisinden dinlemenizi tavsiye ederim.
Harun-61
07.10.2006, 02:13
GELSEYDİN
Sevgili,
Ummi Mektum gibi,
Seni görmeden sana sesleniyoruz.
Alip-verdigin nefesi duyar gibi,
Sanki açinca gözlerimizi,
Seni görecekmisiz gibi,
Sana sesleniyoruz.
Senin huzurunda ses yükselmez.
Edeble konusulur,edeble susulur.
Hele biz ki bu kapinin dilencileri,
El açipbeklenm ekten baska,
Bize bir sey düsmezdi ama,
Su araya giren yillar olmasa,
Medineden uzak yollar olmasa,
İsmini aninca yürek yanmasa,
Kapinda beklemekten baska,
Bize bir sey düsmezdi.
Bekliyoruz Sultanim,
Rüyada olsa bile,
Belki tesrif edersin diye,
Hem de hiç kimseyi beklemedigimiz gibi,
Seni bekliyoruz.
Gelseydin.
Bizim için Cennet olurdu gelisin.
Gelseydin.
Saâdetli asrindan gönderdigin selâmin,
*Kardeslerim.*deyisini,
Birbirimize nasil anlattigimizi görürdün.
Gelseydin,dolassaydin sofralarimizi,
Bir tabak fazla görecektin.
Bir bardak,bir kasik fazla.
Ve sofrada bir yer bos.
Bas köse ! Ola ki sen lutfeder gelirsin diye,
Gelseydin,dolassaydin gecelerimizi,
O kutlu dogum gecelerini,
Anneler görecektin,
Sen tyeni dogmussun gibi,
Yeryüzüne yeni tesrif etmissin gibi,
Misil,misil uyuyasin diye,
Seni sabahlara kadar hayaen
Ayaklarinda sallayan anneler görecektin.
Sevgili,gelseydin.
Medine-i Munevvereden
Dünyaya yayilan ashabin gibi,
Eyyub Sultan gibi,
Kaab Bin Malik gibi,
Bir fecir vaktinde,
Henüz yirmisinde,yirmibesinde,
Birakarak yurtlarini,ocaklarini,
Hedeflerine İlâhi Rızayı koyan,
Arkalarina bakmayi ar sayan,
Yigitler görecektin.
Onlar senin yigidin.
Elleri, o öpülesi elleri !
Kimbilir hangi memleketin
Zemheri soguklarinda üsürken,
Senin köyünü hayaliyle isindilar.
Gelseydin,gecenin zifiri karanliginda,
Uykunun en tatli araliginda,
Rabiat-ul Adeviyye gibi,
Gözyasi dökerken günâhlarina,
Veysel Karaniden istedigin gibi,
İnsanliga dua eden gençler görecektin.
Gelseydin,asr-ı saadet gibi olmasa da
Koklanmaya deger güllerimiz vardi.
Yine senin ikliminde yetisen,
Ama,sen gelseydin,
Dikenler bile gül kokardi Efendim !
Seninle göz-göze gelmeden,
Gizli gizli seni seyretmek,
Hazret-i Vahsi gibi,
Hani sen hane-i saadetten,
Mescid-i Nebeviye giderken,
Aise anamiz ardindan,
Hayran hayran baklardi.
Seni mescidin önünde bekleyen,
Ashabin sa,bakislari yerderydi.
Edebten göz-göze gelmislerdi.
Sen de tebessümle nazar ederdin,
Mutebessim çehreni,
Bir Ebu Bekir görürdü,bir de Ömer.
Simdi okununca Ezan-i Muhammedi,
Pencerelerde,kapi önlerinde,
Seni bekleyen nemli gözler var.
Gelseydin ve yürüyüp geçseydin önümüzden,
Gülleri bayiltan o enfes kokunu çekerdik içimize..
Sevgili,
Hakiki asiklarin sana dogru uçarken,
Bizim bu yaptigimiz yolda emeklemekti.
Dünya güzelligiyle kollarini açarken,
Bizde düsen el açip kapinda beklemekti.
Sevgili,
Bekliyoruz.
DURSUN ALİ ERZİNCANLI
Erkan (kutoz) "Kurtuluş" adlı şiirin, "Temel Kimdir" adlı kitapta yer aldı, haber vereyim dedim. Kitap piyasada sanırım. Yazar, şair, çizer, vs katkıda bulunanların hepsine gönderildi mi bilmiyorum ama bugün bize geldi. Yılmaz'ın da "Temelleri" yer alıyor. Hacimli bir çalışma olmuş...
Kitabın telif geliri (yani siz bunu şöyle okuyun; kitabın oluşması için yazan, çizen katılımcıların payı. Dahası, yayınevi ve dağıtımcının katkısı yok. Hayır sahibi biziz :)) Temel'den Fadime'ye adı altında, (Karadenizli olsun ya da olmasın kız öğrencilere burs olarak aktarılacaktır.
Travelair
01.11.2006, 09:24
MAVİ GÖZLÜ DEV
O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Kadının hayali minnacık bir evdi,
bahçesinde ebruliii
hanımeli
açan bir ev.
Bir dev gibi seviyordu dev.
Ve elleri öyle büyük işler için
hazırlanmıştı ki devin,
yapamazdı yapısını,
çalamazdı kapısını
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan evin.
O mavi gözlü bir devdi.
Minnacık bir kadın sevdi.
Mini minnacıktı kadın.
Rahata acıktı kadın
yoruldu devin büyük yolunda.
Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
girdi zengin bir cücenin kolunda
bahçesinde ebruliiii
hanımeli
açan eve.
Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
bahçesinde ebruliiiii
hanımeli
açan ev..
Nazım HİKMET
GöZ YaSLaRiMDa BoGuLaCaKSiN
Ellerim tutmuyor ama; sanmaki gecenin soğugundan.Üşümem sensizliğimden,hiçbir soğuk üşütmedi bedenimi sensizlik kadar,hiçbir ruzgar alıp goturmedi aklımı senin goturduğun kadar uzaklara hiçbir deprem sallamadı, sarsmadı senin sarstığın kadar yuregimi ve hiçbirdepremde bu kadar altçı sarsıntı olmadı.Şimdi iki goz bıraktın ardında biri Fırat biri Dicle . Fırat kadar dertli Dicle kadar asi iki göz.Kurak toprakları ıslatıyorum şimdi.Sevdaya susayan, sevdaya aç topraklara sevdanın gözyaşlarını goruruyorum şimdi.Her ağaçı sana duyduğum sevgiyle suluyorum.Senin aşkınla besliyorum.Ve her meyvaya sana olan svdamın tadını veriyorum.Tum sevdalılar içime akıtıyor sevdalarını.Bu nehir su değil gözyaşı taşıyor.Her damlasında, sensizlik her damlasında hüzün var. Her damlasında bir aşığın gozyaşı akıyor.Bu yuzden ıstırap çekiyorum. Bu yüzden milyonlarca, milyarlarca kol besleniyor sulumu.Tuzlu olduguna bakma! temizdir sularım tertemiz duygular taşırım içimde.Kirli yüreklere ulaşırım hergun tertemiz duygular akıtırım.Bel ki temizlerim, belki içini sızlatırım diye akarım her yüreğe her denize her okyanusa.Boşuna çoşmuyor denizler, boşuna taşmıyor okyanuslar.İçi sızlar onlarında.Acırlar halime.Ve Güneş! Farkettin mi? bilmiyorum ama oda bulutların ardına saklandı uzun zamandır.Gozyaşlarını saklıyor dunyadan, insanlardan.Belkide hiç çıkmayacak bulutların arkasından.Çünkü o benim sana olan duygularımı anlamanı bekliyor.Ne olur anla artık sana olan duygularımı.Neolur sev artık birazcık beni.Yoksa Guneş hep bulutların ardında kalacak.Ve dunya üşüyecek.Sıcak duygular buz tutacak.Sevemez olacak insanlar birbirini. Bulutlar hep ağlayacak.Gülmeyi unutan ben gibi olacak herşey.Ve ben sığmayacağım hiçbir toprağa.Taşacağım.Gözyaşlarım dunyayı yıkacak.Birçok insan boğulacak sularımda.Sonra sana akacağım son kez.Ve bu kez ben değil sen yok olacaksın gözyaşlarım arasında...
Murathan Mungan - Yalnız Bir Opera
ve bitti...
sonra yalnız bir opera başladı
ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
oysa bilmediğin bir şey vardı sevgilim
ben sende bütün aşklarımı temize çektim.
imrendiğin, öfkelendiğin
kızdığın, ya da kıskandığın diyelim
yani yaşamışlık sandığın
geçmişim
dile dökülmeyenin tenhalığında
kaçırılan bakışlarda
gündeliğin başıboş ayrıntılarında
zaman zaman geri tepip duruyordu.
ve elbet üzerinde durulmuyordu.
sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun,
biraz daha fazla sevdiğim,
biraz daha önem verdiğim.
başlangıçta dogruydu belki.
sıradan bir serüven,
rastgele bir ilişki gibi başlayıp,
gün günden hayatıma yayılan,
varlığımı ele geçiren,
büyüyüp kök salan bir aşka bedellendin.
ve hala bilmiyordun sevgilim
ben sende bütün aşklarımı temize çektim
anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana
bütün kazananlar gibi
terk ettin
yaz başıydı gittiğinde,
ardından,
senin için üç lirik parça yazmaya karar vermistim.
kimsesiz bir yazdı.
yoktun.
kimsesizdim.
çıkılmış bir yolun ilk durağında
bir mevsim
bekledim durdum.
çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum.
sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu
yüzündeki küskün kedere,
gür kirpiklerinin altından kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine
çerçevesine sığmayan
munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine
lirik sozcüğü en çok yüzüne yakışıyordu
yaz başıydı gittiğinde.
sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti mayıs.
seni bir şiire düşündükçe
kanat gibi, tüy gibi,
dokunmak gibi uçucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma.
önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük
usulca düşüyordu bir kağıt aklığına,
belki de ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma.
yaz başıydı gittiğinde.
bir aşkın ilk günleriydi daha.
aşk mıydı, değil miydi?
bunu o günler kim bilebilirdi?
"eylül'de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen"
notunu buldum kapımda.
altına saat:16.00 diye yazmıştın,
ve 16.04'tü onu bulduğumda.
daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
takvim tutmazlığını
aramızda bir düşman gibi duran
zaman'ı
daha o gün anlamalıydım
benim sana erken
senin bana geç kaldığını
gittin.
koca bir yaz girdi aramıza.
yaz ve getirdikleri.
döndüğünde eksik,
noksan bir şeyler başlamıştı.
sanki yaz, birbirimizi
görmediğimiz o üç ay,
alıp götürmüştü bir şeyleri hayatımızdan,
olmamıştı, eksik kalmıştı.
kırılmış bir şeyi onarır gibi başladık yarım kalmış arkadaşlığımıza.
adımlarımız tutuk,
yüreğimiz çekingen,
körler gibi tutunuyor,
dilsizler gibi bakışıyorduk.
sanki ufacık bir şey olsa birbirimizden kaçacaktık.
fotoromansız, trüksüz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki. zamanla
gözlerimiz açıldı,
dilimiz çözüldü
güvenle ilerledik birbirimize.
gittin.
şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza.
biliyorum
ne sen dönebilirsin artık,
ne de ben kapıyı açabilirim sana.
şimdi biz neyiz biliyor musun?
akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
birbirine uzanamayan
boşlukta iki yalnız yıldız gibi
acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
bir zaman sonra
batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
ne kalacak bizden?
bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim su kırık dökük şiirim
sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
bizden diyorum, ikimizden
ne kalacak?
şimdi biz neyiz biliyor musun?
yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz. umut
ve korkunun
hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada
bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını
bilmeyen
çocuklar gibi
ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek
her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz
kış başlıyor sevgilim
hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor
bir yaz daha geçti hiçbir şey anlamadan
oysa yapacak ne çok şey vardı
ve ne kadar az zaman
kış başlıyor sevgilim
iyi bak kendine
gözlerindeki usul şefkati
teslim etme kimseye, hiçbir şeye
upuzun bir kış başlıyor sevgilim
ayrılığımızın kışı başlıyor
giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime.
kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak,
yazıya oturup
sonu gelmeyen cümleler kurmak,
camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak...
böyle zamanlarda her şey birbirinin yerini alır
çünkü her şey bir o kadar anlamsızdır
içimizdeki ıssızlığı dolduramaz hiçbir oyun
para etmez kendimizi avutmak için bulduğumuz numaralar
bir aşkı yaşatan ayrıntıları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz
çıplak bir yara gibi sızlar paylaştığınız anlar,
eşyalar gözünüzün önünde durur
birlikte yarattığınız alışkanlıklar
korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara,
cağrışımlarla ödeşemezsiniz
dışarda hayat düşmandır size
içeride odalara sığamazken siz, kendiniz
bir ayrılığın ilk günleridir daha
her şey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkta
gün boyu hiçbir şey yapmadan oturup
kulak verdiğiniz saat tiktakları
kaplar tekin olmayan göğünüzü
geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç
suyu boşalmış bir havuz, fişten çekilmiş bir alet kadar tehlikesiz
bakınıp dururken duvarlara
boş bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çiçek, unutulmuş bir oyuncak,
eski bir çerçeve gibi, hani, unutsam eşyanın gürültüsünü, nesnelerin dünyasinda
kendime bir yer bulsam, dediğimiz zamanlar gibi
kendimizin içinden
yeni bir kendimiz çıkarmaya zorlandığımız anlar gibi
yeni bir iklime, yeni bir kente,
bir tutkunluk haline, bir trafik kazasına,
başımıza gelmiş bir felakete, işkenceye çekilmeye,
ameliyata alınmaya kendimizi hazırlar gibi
yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benliğimizi
ama öyle sessiz baktığımız duvarlar gibi olmaya çalışırken,
ve kazanmış görünürken derinliğimizi
ne zaman ki, yeniden canlanır bağışlamasız belleğimizde
bir an'ın, yalnızca bir an'ın bütün bir hayatı kapladıgı anlar
o tiktaklar kadar önemsiz kalır şimdi
hayatımıza verdiğimiz bütün anlamlar
denemeseniz de, bilirsiniz
hiç yakın olmamışsınızdir intihara bu kadar
bana zamandan söz ediyorlar
gelip size zamandan söz ederler
yaraları nasıl sardığından,
ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden.
zamanla ilgili
bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
hepsini bilirsiniz zaten,
bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi.
dahası onalar da bilirler.
ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler,
öyle düşünürler.
bittiğine kendini inandirmak,
ayrılığın gerçeğine katlanmak,
sırtınızdaki hançeri çıkartmak,
yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak
kolay değildir elbet.
kolay değildir
bunlarla baş etmek, uğruna içinizi öldürmek.
zaman alır.
zaman,
alır sizden bunların yükünü
o boşluk dolar elbet,
yaralar kabuk bağlar,
sızılar diner, acılar dibe çöker.
hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir.
bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
o boşluk doldu sanırsınız
oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir
gün gelir bir gün
başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
o eski ağrı
ansızın geri teper.
dilerim geri teper.
yoksa gerçekten
bitmişsinizdir.
zamanla yerleşir yaşadıkların,
yeniden konumlanır, çoğalır anlamları,
önemi kavranır.
bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey,
çok sonra değerini kazanır.
yokluğu derin
ve sürekli bir sızı halini alır.
oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık
mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan
her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır
ölmüş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
günlerin dökümünü yap
benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini
kim bilebilir ikimizden başka?
sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış
bir ilişkiyi, duyguların birliğini, bir aşkı beraberlik haline getiren
kendiliğindenliği
yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız her şeyi
bir düşün
emek ve aşkla güzelleştirilmiş bir dünya
şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor orada
ölmüş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
bunlar da bir işe yaramadıysa
demek yangından kurtarılacak hiçbir şey kalmamış aramızda
bu şiire başladığımda nerde,
şimdi nerdeyim?
solgun yollardan geçtim.
bakışımlı mevsimlerden
ikindi yağmurlarını bekleyen
yaz sonu hüzünlerinden
gün günden puslu pencerelere benzeyen gözlerim
geçti her çağın bitki örtüsünden
oysa şimdi içimin yıkanmış taşlığından
bakarken dünyaya
yangınlarla bayındır kentler gibiyim:
çiçek adlarını ezberlemekten geldim
eski şarkıları,
sarhoşların ve sucluların unuttuklarını hatırlamaktan
uzun uzak yolları tarif etmekten
haydutluktan ve melankoliden
giderken ya da dönerken atlanan eşiklerden
duyarlığın gece mekteplerinden geldim
bütünlemeli çocuklarla geçti
gençliğimin rüzgara verdiğim yılları
dokunmaların ve içdökmelerin vaktinden geldim.
bu şiire başladığımda nerde,
şimdi nerdeyim?
yaram vardı. bir de sözcükler
sonra vaat edilmiş topraklar gibi
sayfalar ve günler
ışık istiyordu yalnızlığım
kötülükler imparatorluğunda bir tek şiir yazmayı biliyordum
ilerledikçe...kaybolup gittin bu şiirin derinliklerinde
aşk ve acı usul usul eriyen bir kandil gibi söndü
daha şiir bitmeden.
karardı dizeler.
ask...bitti. soldu siir.
büyük bir şaşkınlık kaldı o fırtınalı günlerden
daha önce de başka şiirlerde konaklamıştım
ağır sınavlar vermiştim değişen ruh iklimlerinde
aşk yalnız bir operadır, biliyordum: operada bir gece
uyudum, hiç uyanmadım.
barbarların seyrettiği tarapezlerden geçtim
her adımda boynumdan bir fular düşüyordu
el kadar gökyüzü mendil kadar ufuk
birlikte çıkılan yolların yazgısıdır:
eksiliyorduk
mataramda tuzlu suyla, oteller kentinden geldim
her otelde biraz eksilip, biraz artarak
yani coğalarak
tahvil ve senetlerini intiharlarla değiştirenlerin
birahaneler ve bankalar üzerine kurulu hayatlarında
ağır ve acı tanıklıklardan
geçerek geldim. terli ve kirliydim.
sonra tımarhanelerde tımar edilen ruhum
maskeler ve çiçekler biriktiriyordu
linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de...
korsan yazıları, kara şiirleri, gizli kitapları
ve açık hayatları seviyordu.
buraya gelirken
uzun uzak yollar için her menzilde at değiştirdim
atlarla birlikte terledim yolları ve geceleri
ödünç almadım hiç kimseden hiçbir şeyi
çıplak ve sahici yaşayıp çıplak ve sahici ölmek için
panayır yerleri...panayır yerleri...
ölü kelebekler...ölü kelebekler...
sonra dünyanın bütün sinemalarında bütün filmleri seyrettim.
adım onların adının yanına yazılmasın diye
acı çekecek yerlerimi yok etmeden
acıyla baş etmeyi öğrendim.
yoksa bu kadar konuşabilir miydim?
ipek yollarında kuzey yıldızı
aşkın kuzey yıldızı
sanırsın durduğun yerde
ya da yol üstündedir
oysa çocukluktan kalma gökyüzünde hileli zar
ölü yanardağlar, ölü yıldızlar
ve toy yaşın bilmediği hesap: ışık hızı
aşkın bir yolu vardır
her yaşta başka türlü geçilen
aşkın bir yolu vardır
her yaşta biraz gecikilen
gökyüzünde yalnız bir yıldız arar gözler
gözlerim
aşkın kuzey yıldızıdır bu
yazları daha iyi görülen
ben, öteki, bir diğeri ona doğru ilerler
ilerlerim
zamanla anlarsın bu bir yanılsama
ölü şairlerin imgelerinden kalma
sen de değilsin. o da değil
kuzey yıldızı daha uzakta
yeniden yollara düşerler
düşerim
bir şiir yaşatır her şeyi yaşamın anlamı solduğunda
ben yoluma devam ederim. bitmemiş bir şiirin ortasında
darmadağınık imgeler, sözcükler ve kafiyeler
yaşamsa yerli yerinde
yerli yerinde her şey
şimdi her şey doludizgin ve çoğul
şimdi her şey kesintisiz ve sürekli bir devrim gibi
şimdi her şey yeniden
yüreğim, o eski aşk kalesi
yepyeni bir mazi yarattı sözcüklerin gücünden
dönüp ardıma bakıyorum
yoksun sen
ey sanat! her şeyi hayata dönüştüren
Ömer SEVİNÇ
23.11.2006, 15:50
bilmiyorum...
ben aşığım.
aşık mıyım?
seviyor muyum seni?
bilmiyorum.
ama olmuyor,
sensiz yaşayamıyorum.
yağmur yağıyor,
her yanım sırılsıklam.
kaçamıyorum.
yoksa, kaçmıyor muyum?
istesem unutabilir miyim seni?
hiçbir şey olmamış gibi.
ama bilmiyorum
ben seni seviyor muyum ki?
ah bir anlasam
bir bilebilsem kimi sevdiğimi
yapacağım belki de,
ben de yaşayacağım.
ama bilmiyorum
sensizlik mi canımı acıtan
yoksa kimsesizlik mi?
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim!
Gündüzler size kalsın verin karanlıkları.
Islak bir yorgan gibi sımsıkı bürüneyim.
Örtün üstüme örtün, serin karanlıkları.
Hayal, bir pencere, umut, bir ışık
Dünyam bir karanlık kutu gibidir
Sorma, kimin nesi bu deli aşık
Bir bakışın bile muştu gibidir
Hep Olmadık Zamanlarda Düşüyorsun Aklıma
Ya; yeni bir sevdanın orta yerinde,
Ya; uzak bir şehrin tenha iskelesinde,
Ama.. mutlaka; hep olmadık zamanlarda;
Sen düşüyorsun aklıma.
Bu ‘seni kafama takma’ illetine ben; Alıştım.
Müptelayım ezelden.
Daha ilk yıllarıydı gençliğimin;
Bir gün sen geldin.
Ve... sadece teğet geçtin.
Daha olgunlaşmamış çemberine
Çocuksu, pembe düşlerimin.
Yeni açmış goncalara mevsimsiz düsen
İlk damlaydın sen.
İlk mehtabıydın içimdeki kumsalın.
İlk rüzgarımdın, deli gibi esen.
O gün, bu gündür ki, ben;
Sana takmışım iste. Vazgeçemem.
Ya; bir alyansa Niyetlendiğimde; belli, belirsiz
Ya; yeni bir yüz aklımda;
Şekillendiğinde isimsiz.
Dedim ye; .... hep olmadık zamanlarda
Sen düşüyorsun aklıma
şiir bana ait diil( Mine Özdemirtaş) ama şiir benim...
arkadaşlar şiirim biraz kısa ama paylaşayım;
Anlatamıyorum veya,
Sen anlamıyorsun.
Başkası yok kalbimde,
Niçin inanmıyorsun.
Dinle;
Yalnız seni seviyorum,
Seni istiyorum,
Seni anıyorum,
Ve;
UNUTAMIYORUM...
-_-
Sevgilerde
Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.
Bitmeyen işler yüzünden
(Siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.
Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telâşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklınıza gelmezdi.
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vakit olmadı
Behçet Necatigil
Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı,
Gecelerde ve yalnız...
çok hoş yaa.
UYAN
uyan orta mahalle
çoktan mavnalarla balık geldi
yüreğini kumlara serdi.
tütün gözlerin sevdalara bakar
uyan Akçaabat uyan
orta yerinde bir pazar kurulur
imansız peynir ,tereyağı kokar
kadınları.
yüreği bir goşma mısıra denk
bulanık akar kireçhane deresi
bembeyaz sevişir iskelede
kimseler dokunmaz kız gibi
gelin olur yayla çiçekleri bezeli.
Akçaabat orta yerin rum kızları
kara çarşaflı takunyalı gezer yedi dere ağzı
çanlara asar şalvarını .
aşık olur gıranba, sarganaya
çözer dizlerinin ipini.
pıt pıt atar yüreği dokuz kuvvet
yarar denizi karayelden
akasyaların altında kaybeder yolunu
zinolar konar mavnalara küreklere
Akçaabat uyanır ardından .
Samsun 29.Nisan.2004 Şenol
RÜYADAN ÇIKIP GELEN
Sen zamanlı-zamansız düşüme giren çocuk!
Çocukluğumu tutup bana getiren çocuk!
Ölü müsün? Sağ mısın? Şimdi nerelerdesin?
Bedeninle, ruhunla hangi iklimlerdesin?
Ne muhteşem can dostum, hep çocuğuz rüyamda
O günlerden eser yok uyandığım dünyamda...
Belki karşı kıyıda karşılaşırız artık
Çocukluk dünyamızı bu tarafta bıraktık...
Sen sebepli-sebepsiz uykumu bölen çocuk!
Beni bin düşünceye, bin derde salan çocuk!
Arada bir uğra ki düşlerimde gül açsın
Sen benim çocukluğum... sen derdime ilaçsın...
Muhalif
KARADENİZLİDİR
Bölgesi zahmetli gövdesi hareketli
Yöresi sisli yüreği hislidir
Gönlü beyaz gözü kara
sözünün eri özünün generalidir
Duruma göre deli duruma göre velidir
Aşk onun için var oluş içgüdüsüdür
Sevda çekmesi ise
sosyal yaşamın törpüsüdür
İnaçı ve harika bir teknolojidir
Kaybetmekten korkmaz işinin ehlidir
Çalışkanlığı genetik olduğundan
Kazanmak onun karakteridir
Onun burnunun büyüklüğü
Kibri değil kimliğidir
Olumlu işler yapar olumsuzlar yıkar
Evinin bacası eğri olsa da
Dumanı doğru çıkar
Temel besin maddeleri lahanadır mısırdır
Hamsidir muhlamadır
Gerçi bütün nimetleri sever
Hatta hıyarı bile sever
Fakat hıyarlığı hiç sevmez
Haksızlıklara karşı
Kaçkar dağı gibidir eğilmez başı
Öfkesi gökgürültüsü sevgisi yağmur gibidir
Bakışları bazen yayla çiçeği
Bazen de ısırgan otu gibidir
Ne eğriliği sever
Ne de eğri bir ferdi
Şayet yılan doğru gitseydi
Yılanıda severdi
Çicekleri böcekleri ve de kelebekleri
Severken bile incitmez
Fakat Kelebek kostümü giymiş
Akrepleri hiç sevmez !
Yakmayan ateştir aydınlatan kordur
o adeta seyyar bir trafodur
Enerjisi ne biter ne de söner
Zira vatanına sevgisi kadınına sevdası
Onu devamlı şarz eder
O kimseyi kendine güldürmez
Ancak onun kendisini fıkra yapması
Kendini aşması ve çağdaş karizmasıdır
O dünya denen tiyatro sahnesinde
Ücretsiz doğal bir sanatçıdır
Verilen sözdür yürekten özdür
Aklıyla hürdür karanlık değil gündür
Bazen diken bazen güldür
İnançtır Allahına
Sevgidir insanına
Sevdadır vatanına
DİŞİSİNE FADİME ERKEĞİNE TEMEL DENİR
İŞTE O.... KARADENİZLİDİR..
Ben BÖyle Olmamaliydim
İsmİnİ Duyunca Boynum DÜŞmelİydİ Omzuma
İÇİme Bİr AteŞ DÜŞmelİydİ
Ayaklarimin Ferİ Kesİlmelİydİ
Kendİmden GeÇmelİydİm Sonra
Adini Sayiklamaliydim Adimi UnuttuĞumda
Ama Bunu Kİmse Duymamaliydi
Senİ MahŞere Kadar Saklamaliydim
Nİsan AkŞamlarini Islatiken YaĞmur
Bahar Şarkilarini SÖylerken TopraĞa
Çalan Her Kapiya Sen'sİn Dİye KoŞmaliydim
Gece Yildizlarini Serpİnce GÖĞe
Senİ GÖrmek İÇİn Uyumaliydim
Ayak Seslerİ Gelmelİydİ Uzaktan
Ben Hep Sana Yormaliydim
Şarkilar Kİme SÖylenİrse SÖylensİn
Sana Dİye Dİnlemelİydİm
TÜrkÜler Dolmaliydi Odama
Ben Bİr Selvİ Boylu Yardan Ayrildim
Deyİnce Bİr Ses
Selvİ Boylu Yar Sen Olmaliydin
Ama Bunu Kİmse Bİlmemelİydİ
Senİ MahŞere Kadar Saklamaliydim
Ve MahŞer GÜnÜ...
Uzaktan Senİ Seyretsem
Sana Yakin Olmak İÇİn Can Atsam
Benİ Engelleseler
Sen Kİm Yakinlik Kİm Deseler
Ben AĞlamaktan KonuŞamasam..
GÖzlerİnİ Çevİrsen Bana
Benİm Cennetİm Bana Bakan GÖzlerİn..
Ve TebessÜm Etsen..
Ama Bunu Kİmse GÖrmese
<<senİ Ebede Kadar Saklasam>>
YİRMİNCİ ASRA DAİR
- Uyumak şimdi,
uyanmak yüzyıl sonra, sevgilim...
- Hayır,
kendi asrım beni korkutmuyor
ben kaçak değilim.
Asrım sefil,
asrım yüz kızartıcı,
asrım cesur,
büyük
ve kahraman.
Dünyaya erken gelmişim diye kahretmedim hiçbir zaman.
Ben yirminci asırlıyım
ve bununla övünüyorum,
Bana yeter
yirminci asırda olduğum safta olmak
bizim tarafta olmak
ve dövüşmek yeni bir âlem için...
- Yüz yıl sonra, sevgilim...
- Hayır, her şeye rağmen daha evvel.
Ve ölen ve doğan
ve son gülenleri güzel gülecek olan yirminci asır
(benim şafak çığlıklarıyla sabaha eren müthiş gecem)
senin gözlerin gibi, Hatçem,
güneşli olacaktır.
NAZIM HİKMET
CEVİZ AĞACI
Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz,
ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda,
budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl.
Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril,
koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil.
Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var.
Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a.
Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım.
Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u.
Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım.
Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda.
Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında.
NAZIM HİKMET
KARIMA MEKTUP
33 - 11 - 11
Bursa
Hapisane
Bir tanem!
Son mektubunda :
"Başım sızlıyor
yüreğim sersem!"
diyorsun.
"Seni asarlarsa
seni kaybedersem;"
diyorsun;
"yaşıyamam!"
Yaşarsın karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda;
yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlılarda
ölüm acısı.
Ölüm
bir ipte sallanan bir ölü.
Bu ölüme bir türlü
razı olmuyor gönlüm.
Fakat
emin ol ki sevgili;
zavallı bir çingenenin
kıllı, siyah bir örümceğe benzeyen eli
geçirecekse eğer
ipi boğazıma,
mavi gözlerimde korkuyu görmek için
boşuna bakacaklar
Nâzıma!
Ben,
alacakaranlığında son sabahımın
dostlarımı ve seni göreceğim,
ve yalnız
yarı kalmış bir şarkının acısını
toprağa götüreceğim...
Karım benim!
İyi yürekli,
altın renkli,
gözleri baldan tatlı arım benim;
ne diye yazdım sana
istendiğini idamımın,
daha dâva ilk adımında
ve bir şalgam gibi koparmıyorlar
kellesini adamın.
Haydi bunlara boş ver.
Bunlar uzak bir ihtimal.
Paran varsa eğer
bana fanile bir don al,
tuttu bacağımın siyatik ağrısı.
Ve unutma ki
daima iyi şeyler düşünmeli
bir mahpusun karısı.
NAZIM HİKMET
Yetmiş gün bir öksüz gibi yaşadın;
Annenin gittiği günü unutma!
Senin için kendini harcayan kadın,
Unutulmaz oğlum, onu unutma...
Mezarı olursa koy birkaç çiçek,
Babanın rüyası olunca gerçek.
İstersen dünyada her şeyden el çek;
Bayrağı, ırkını, dünü unutma!
Anneni konuştur getirip dile;
Anlatsın nasıldı çektiğim çile.
Gurbette tükenip dönmesem bile
Unutma oğlum hiç, beni unutma!
19 Ağustos 1944
Atsız
O durmadan kaçıyor;
sen ardından gitmiyorsan;
o günün her saatinde saklanıyor,
sen yollara düşüp deli divane aramıyorsan;
o sana acıların en büyüğünü tattırıyor,
sen bundan en yüce hazzı duymuyorsan;
boşuna aldatma kendini,
onu sevmiyorsun demektir.
Elindeki içki kadehinde,
dudağındaki sigarada ,
okuduğun kitapta,
mırıldandığın şarkıda,
söylediğin şiirde,
gördüğün rüyada
ve yaşaman için
ciğerlerine doldurduğun havada
o yoksa;
Onun vazgeçilmezliğini anlamamışsan;
onu sevmiyorsun demektir.
Renkler onunla değerlenmiyorsa,
örneğin onsuz kırmızı kırmızılığının,
mavi maviliğinin farkında değilse,
beyaz yalnız o giydiği zaman
güzelliğini haykırmıyorsa,
sabahları onu görünceye kadar
güneş doğmuyorsa
ve onsuz gökyüzü geceleri
aya, yıldızlara
hasret değilse
onu sevmiyorsun demektir.
Sokakta gördüğün her yüzde
ondan birşeyler aramıyorsan,
güzel bir manzara,
hüzünlü bir musiki onu hatırlatmıyorsa,
uykudan uyandığın zaman
yaşamakta olduğundan önce
onu hatırlamıyorsan,
omuzlarına dökülmüş saçları,
bir sis perdesinin ardında
her zaman gülen,
ışık saçan gözleri
aklına gelmiyorsa,
durup durup avuçlarının
sıcaklığını özlemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.
Dünyada yaşıyan öteki insanların
senin için hala bir değeri varsa,
ona karşı tutumunu
toplumun köhne ve manasız
kurallarına göre ayarlıyorsan
ve açık açık
sanki var olduğunu haykırırcasına
sevgini söylemiyorsan;
Onu sevmiyorsun demektir.
Yok o senin için
herşeyden değerliyse,
gözünü yumduğun anda
onu görebiliyorsan,
o bütün şarkılarda,
bütün şiirlerde,
bütün resimlerde ise,
ona muhtaç olduğunu
söylemekten utanmıyorsan,
senin içten ve büyük sevgine
karşılık vermiyeceğinden
korkmuyorsan,
bütün bencil duygularından
sıyrılabilmişsen
onun için herşeyi,
ama herşeyi yapacak gücü
kendinde buluyorsan,
her hali sana
ayrı ayrı güzel geliyorsa,
karşısında kendini
bir çocuk gibi hissediyorsan,
istediği anda onun için
ölebileceksen,
onun için yaşıyorsan
ve yine onun için
bildiğin bilmediğin
bütün düşmanlıklara
karşı koyabileceksen,
o her geçen dakika
sende biraz daha büyüyorsa
ve kendi kendine bile
çok sevdiğini bütün
samimiyetinle,
inanmışlığınla
itiraf edebiliyorsan,
bir gün o seni hiç,
ama hiç sevmediğini söylese bile,
senin sevginde azalma olmayacaksa
ve ölünceye kadar onu aşkların
en ölümsüzü ile sevebileceksen;
işte o zaman
onu seviyorsun demektir.
O sana sevmeyi,
gerçek aşkı öğretti.
Sen onu hep sevecek
ve sevilmenin mutluluğunu tattıracaksın.
O, hiç sen olmasan bile,
seni bir parça sevmese bile...
Bu bayramda gelemedim....ANNE
Bu bayramda gelemedim anne
Yine yagmurlu bir bayram sabahi,
bulutlar sana mi agliyor anne?
Neden gündüzlerim böyle karanlik?
Icime hüzünler yagiyor anne
Kac bayram gecti öpemedim elini
Sevdigin cicekleri getiremedim
Kurudu menekselerin, büyütemedim anne
Büyütemedim hasretinden gayri hicbir sanciyi..
Aciyi diniremedim anne
Atesi söndüremedim..
Bu bayramda gelemedim..
Bu bayramda gelemedim..
Bu bayramda gelemedim
Öpemedim elini..
Oysa ellerin.. ellerin herseyimdi..
Ekmegimdi ellerin..
Bilsen nasil özledim hüzünrengi gözlerini,
seni özledim,sesini, nefesini..
sabahlari recel sürmeni ekmegime
cayimi demlemeni..
üsüdünmü, hastamisin demeni özledim anne
pencerede beklemeni..
cosku dolu bir bayram sabahi
gülerek kapiyi acmani
sarip sarilmalarini özledim anne
kizmalarin ardindan bagislayan yanlarini
affetmeni özledim anne
affet beni..
Bu bayramda gelemedim..
Yine yagmurlu bir bayram sabahi
Simdi senden cok uzaktayim
Gözyaslarim söndürmüyor hasreti
Yanmaktayim anne
Kanamaktayim.
Dört yanim karanlik..
Dört yanim duvar,
Sonradan koyarmis ayrilik
Anlamaktayim
Bu bayramda gelemedim
Cok uzaktayim..
Bu bayramda gelemedim.
Öpemedim elini
Yüzüne yüz süremedim
Cigerler dolusu kokunu cekemedim
Sensizlik türküsü dolandi dilime
Söyleyemedim anne
Söyleyemedim..
Anam..anam.. diyemedim
Ah anne..ah
Öyle özledimki,
Sizlar burnumun diregi, bilemezsin,
Bilemezsin anne, göremezsin.
Anasizlik en büyük yanlizlikmis
Soguk duvarlar ardinda aglamalarimsin
Dertortagimsin yanimda olmasanda
Bitmeyen bir hasret
Dinmeyen bir sizisin isimde
Bilsen nasil özledim
Hasta yatagimda sicak corbani özledim annee
Basucumda ilac olmani
Atesime bakmani özledim
Battaniyelere sarmani
Hersey bir tarafa..
Dualarini özledim anne..
Dualaraini ..
Sen anasin anne..
Aglarsin ..
Beni anlarsin.
Hakkini helal et,
Bu bayramda gelemedim
Bu bayramda gelemedim anne....
Bayramda Annesiyle ailesiyle birlikte olamayanlara ...
bordobluex
01.01.2007, 17:33
Seni Seyrediyorum
Saçların uçuşurdu rüzgardan
Yanından seni seyrederdim
Güneş yakardı, deniz yakardı
Sen konuşurdun, dinlerdim
Gülerdin…
Susardın, düşünürdün
Benimle el-ele yürürdün
Yol biterdi.
Görmezdim seni
Zaman yıl yıl geçerdi
Uzaktan çok uzaklardan
Seni seyrederdim.
Özdemir Asaf
Ruhumun Dalgaları
Ruhumun dalgaları, koşup kabarmayınız.
Her damlanız tutuşan göğsüme birer bıçak.
Kalbim bir kayadır ki, nerdeyse yıkılacak,
Hayalden köpüklerle kalbimi sarmayınız.
Dümdüz olsam diyorum, ve kumlu bir sahili
Yalayan sular gibi siz de yavaşlasanız.
Bilmediğim yeni bir masala başlasanız,
Çekilse kulağımdan hatıraların dili.
Ey eski günler artık bana yaklaşmayınız,
Ey hayaller, vurmayın kalbimin sert taşına.
Bütün bir hayat bile değmez bir göz yaşına,
Ruhumun dalgaları, köpürüp taşmayınız.
Sabahattin Ali
sümela61
06.01.2007, 19:05
TALİHSİZ KADINLAR
Anatomisinde ayrılık varsa aşkın
Ne ben
Ne de sensin
Bunun suçlusu aşkım.
Sen barış çubuğundan
Aldığın ateşle
Aydınlatırken Afrika kıtasını,
Okyanus kıyısında ki
Göz yaşlı kadın
Yankinin önünü aydınlatır,
Elinde tuttuğu meşaleyle.
Sil gözyaşlarını,
Sil.
Biz ki
Tecavüz ettik yıllar önce
Bir elinde kılıç
Diğerinde terazi olan kadına,
Gözlerini bağlayarak.
09.05.2005
SAVAŞ
Bir Irak’lı daha öldü…
Ne kötü,
Ardından ağıt yakacaklar
Ondan önce öldürüldü…
14.04.2006
Kutoz
hepsi çok güzel ama bu ikisi (özellikle sonuncusu) bir başka olmuş... yüreğinize sağlık...
sümela61
06.01.2007, 19:09
SEVİŞME, SAVAŞ...
Hayat hep katıydı bana karşı...
Ne bir incelik, ne de adalet...
Hiç önsevişmedik mesela,
Birden koynunda buldum kendimi her defasında...
Bazen o üstteydi, bazen ben...
Savaşmaya tercih ettiğimiz sevişme, bu olmasa gerekti...
06.01.2007
Seni dağladılar değil mi kalbim
her yanın içi su dolu kabarcık
anlamaz bu haldan anlar bir ilim
akıl yırtık çuval, sökük dağarcık
Sensin gökten gelen oklara hedef
Oyası ateşle işlenen gergef
Çekme bir kaç günlük dünyada esef
Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık..
NFK
sümela61
07.01.2007, 19:40
@Sumela61;
bu şiirini okuyunca aklıma birden Paul ELUARD'ın "Karartma" adlı şiiri geldi. İşte o şiir;
Kapılar tutulmuş neylersin
Neylersin içerde kalmışız
Yollar kesilmiş
Şehir yenilmiş neylersin
Açlıktır başlamış
Elde silah kalmamış neylersin
Neylersin karanlık bastırmış
Sevişmezsin de neylersin.
;)
Abi, müthiş bir şiirmiş...
Ben şu kısacık ömrümde bir seni, bir de aşkı
anlayamadım,
Olmayınca olmuyor demedim, hep seni kazanmak için
peşinden koştum,
Aşkın tarifi yazmıyor ki kitaplar da, ne demekmiş bir
öğrenebilseydim,
Dedim ya işte şu kısacık ömrümde bir seni, bir de aşkı
anlayamadım,
Kapı kapı gezdim gözlerini görmek, elini tutmak,
sesini duymak için,
Yılları, ayları ve günleri hiç hissetmedim, benden
habersiz geçip gitmişler,
Sormadılar halimi, onlarda senin gibi beni yalnız
bıraktılar,
Karanlıklardan korkar oldum, ışığımı aldın, umudumu
aldın,
Ne kadar yalvarsam da beni bırakma diye, duymazlıktan
geldin,
Ben şu kısacık ömrümde bir seni, bir de aşkı
tanıyamadım,
Her şeyim sen oldun, ben de mecnunu doğurdun, ferhatı
uyandırdın,
Yağmur oldun, ıslattın beni razıyım buna, ama
kollarına hiç almadın,
Sıcaklığından mahrum ettin, o pamuk gibi ellerini arar
oldum,
Ne kadar vazgeçmek istedimse de senden, her defasında
gönlüm caydırdı,
Şiirlerim artık sıkılmaya başladı senden umut
görmeyince,
İnan ki bırakacaktım artık yazmayı, her defasından
kalemim caydırdı,
Ben şu kısacık ömrümde bir seni, bir de aşkı
tanıyamadım,
Ne kadar çabaladımsa da seni
bulamadım
terkib-i bend-i sitare
çeşmek be-zen sitare
ezmen mekon kanare
nerden çıktın karşıma böyle sitare
efsaneler dökülüyor gülüşlerinden
kirpiklerin yüreğime batıyor
telaşlı bir kalabalığın ortasında
ayaküstü konuşuyoruz
nedimin nigehban nergisleri gibi
üstümüzde bütün nazarlar
çok utanıyorum sitare
dün oturup hesap ettim
sen doğduğun zaman
ben bir askeri mektepte talebeymişim
sen bilmezsin sitare
burada gündüzler çekip durduğumuz bir mercan tespih
geceler içinde uyuduğumuz birer siyah buluttu
her akşam dokuzda yat borusu çalardı
yat borusu baştan aşağı hüzün çalardı
bir derin uykuya atardım kendimi
siyah benli bir kız düşlerime kaçardı
bende onu alır anamın düşlerine kaçardım
bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
gözlerin mi daha sıcak gülüyor
yoksa dudakların mı anlayamıyorum
seninle konuşurken sitare
aklıma yıldızlar dökülüyor
bir çaresiz zühre oluyorsun babil caddelerinde
ateş gözlü kahinler koşuyorlar arkandan
binlerce meşalenin ışığı kımıldıyor saçlarında
gökyüzü salkım salkım
zigguratlar tıklım tıklım
dönüp dolaşıp dudaklarına takılıyor aklım
ah benim bu akıldan sıyrılmış aklım
kimi gün boşlukta konacak yer bulamayan
kimi gün inatçı yosunlar gibi kepez diplerine yapışan aklım
gözlerine baktığım zaman sitare
bütün çöllere ay doğuyor
yoldaş ediyorum kendime imrül kaysı antereyi aşayı
en kuytu vahaları dolaşıyorum
hangi vahaya gitsem çadırlar sökülmüş sitare
çadırla su arasında bir cılga var
o cılgada narin ayak izlerin var
durgun suya düşüp kalmış gözlerin var
bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
gözlerin mi daha sıcak gülüyor
yoksa dudakların mı anlayamıyorum
bazan sapsarı bir benizle geliyorsun
yorgun çizgileri alnında uykusuzluğun
biliyorum içinde bir sızı var
bıçak ağzı gibi bir sızı var
bu sızıdır işte seni verimsiz kılan
züheyr'in suad'ı gibi keremsiz kılan
kuzeyden güneye
güneyden kuzeye
heyy! gidip geliyorum bu çöllerde
kureyşin heybetli ve inatçı develeri
hiç aldırmadan benim esmer sevdama
geviş getiriyorlar ufka bakarak
ben kaçıp yesribe sığınıyorum
yesrib bahane, bir kitaba sığınıyorum
dağda, ovada, badiyede okuduğum hep elif
elif diyorum sitare, sineme elif çekiyorum
ah minel aşk-ı ve halatihi..
çok eski bir gerçektir bu biliyorum
bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
gözlerin mi daha sıcak gülüyor
yoksa dudakların mı anlayamıyorum
sinsi bir yağmur altında beraber yürüyoruz
ve ikimizde ıslanıyoruz
ben ne yağmurlar gördüm sitare
ben kaç kez iliklerime kadar ıslandım
bilmiyorum sen kaç yaşındaydın
ben göğü hep bir kurşun gibi ağır
o şehirde sırılsıklam gezerdim
bölük bölük insanlar boşanırdı tapınaklardan
tapınaklar insanları safra gibi atardı
sonra hepsi bir yere toplanıp bana bakarlardı
bir gün bu şehrin kirli yağmurları alıp götürdü beni
gidip bir uygur çadırında göğü dinledim
kara bulutlar kükrerken bir kaşkar sabahında
oturup aprunçur tigin ile seni konuştuk
bakışlarımı sunuyorum, tereddütsüz alıyorsun
gizli bir tebessümle çağırıyorum, geliyorsun
kaşı karam, gözü karam, saçı karam
umay gibi yumuşak huylum
nerden çıktın karşıma böyle
sesin ılık bir bahar güneşi gibi ığıl ığıl akıyor içime
asyanın bozkırlarında ordular düşüyor peşime
yığılıp kalmışım bu anadolu toprağına sitare
adam akıllı yorulmuşum
ellerin böyle olmamalıydı
ellerine acıyorum
ve kim bilir kaç zamandan beridir kalbimi öğütlüyorum
durup durup ıssız yerlerde
güçlü ol ey kalbim, güçlü ol
daha çok işimiz var diyorum
bu azgın kalabalıkta seni tam duyamıyorum
gözlerin mi daha sıcak gülüyor
yoksa dudakların mı anlayamıyorum
@sheva yazarını da ben ekleyeyim..
Dilaver Cebeci
Çeşmek Bezen Sitare/Ez men mekon kenare
Farsça.. Yıldız benden uzak durma, bana göz kırp manasına gelir..
@ Muhalif
Teşekkür ederim gece eklemeyi unutmuşum yazarı.
Bir Gelir Biter
Yüzüne bakınca içim tutuşur,
İçime bir kızıl kor gelir gider.
Geçtiğin sokaklar şavkınla ışır,
Bastığın toprağa nur gelir gider.
Helal-i hoş olsun gurur da naz da
Ne olur tebessüm etsen biraz da?
Gülmezsen gökyüzü aysız kalmaz da,
Yüzün gibi mehtap zor gelir gider.
Tarifin olmuyor ne kadar yazsam,
Ellerim tutmuyor resmini çizsem,
O güzel çehreni görmeyen ressam ,
Bilmez ki dünyaya kör gelir gider.
Yeryüzü hiç afet görmedi sanma,
Ey benim aklımı alan muamma ,
Her türlü felaket mümkündür amma,
Sen gibi kıyamet bir gelir gider.
Cemal Safi
Adı hüzün olsun bu gerçeğin.
Ayrılığın tekil sızısını hissetmenin
Ve senden sonraki yaşantımın,
Adı hüzün olsun!
Öteki renklerini aldığın,
Tek mevsimlik dünyamın,
Ve senden bana kalanların,
Rotasız başlayan yolculuğumun,
Her limanda yüzleştiğim sensizliğin,
Adı hüzün olsun!
Bir türlü gelmeyen geleceklerin,
Bir yarısı sende kalan geçmişin,
Ve her gün biraz daha kaybolan iyimserliğimin,
Adı hüzün olsun!
Gittikçe tuhaflaşan tavırlarımın,
Azalan ideallerimin,
Alışkanlık haline gelen sıradanlıkların
Birbirine benzeyen her günün
Adı hüzün olsun!
Aklımda kalan şarkı sözlerinin,
Anılarını sakladığım kirli odamın,
Yağan yağmurun,
Cama dayanmış soluk yüzümün,
İçimde ağlayan çocuğun,
Adı hüzün olsun!
Artık gelmeyeceğine olan inancımın,
Eksik yüreğimin, göremediğim renklerin,
Sensizliğin, yarım kalmışlığın,
Adı hüzün olsun!
Değişmeyen şeylerin,
Aynı filmin tekrarına benzeyen rüyaların,
Sadakatini elden bırakmayan gönlümün,
İçimdeki yalnız şairin, bu yaşantının,
Ve bu şiirin adı hüzün olsun
Kalp
kalbim sana da yeter yer vardır
her atışta dost yoksa neye yarar
üzerine çöktümü kasvet tek başına
paylaşmazsan suyu ekmeği neye yarar
gülmek ağlamak hepsi kardeş
sarar etrafını bir dünya insan
bu kalabalıkta yalnızsan
bir kalp neye yarar
elini uzattığında kim tutar elini
kimin omuzunda ağlarsın
biri telefonda sormayınca
çok paran var neye yarar
aslında bir kalp neye yarar
seni seven ,senin sevdiğin yoksa
kalp durdurur saat gibi ritmini
bir varmış bir yokmuş… ne yarar
zamanın bittimi……..
Şenol /10.Haziran.2006/ Samsun
bu şiiri kalp kırizi geçiren bir yakın dost için yazmıştım ...şimdi çok iyi ...
kalbinize iyi davranın....
Güzelliğin on par'etmez
Bu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulaman
Gönlümdeki köşk olmasa
Tabirin sığmaz kaleme
Derdin dermandır yareme
İsmin yayılmaz aleme
Aşıklarda meşk olmasa
Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başk'olmasa
Güzel yüzün görülmezdi
Bu aşk bende dirilmezdi
Güle kıymet verilmezdi
Aşık ve maşuk olmasa
Senden aldım bu feryadı
Bu imiş dünyanın tadı
Anılmazdı VEYSEL adı
O sana aşık olmasa.
bordobluex
16.01.2007, 01:13
Gel
Biliyorum, konuşucak birşeyimiz yok
Ama yinede gözlerini al gel
Elindeki yarayı, suskunluğunu, acemiliğini
Beni biri severse inanmam
Seni biri severse utanırsın
Bilmediğin bir hastalığa acımak gibi bile olsa gel
Biliyorum konuşucak bir şeyimiz yok
Ama ızdırabım sende, mutlaka alda gel.
Cezmi Ersöz
SULARI ISLATAMADIM
Savaştayım elli yıldır
Ömrüm geçti boşalt, doldur
Anlamadım bu ne haldir
Bir gün silah çatamadım
Suları ıslatamadım
Ekin ektim başak yılan
Kuşandığım kuşak yılan
Yorgan akrep, döşek yılan
Bir gün rahat yatamadım
Suları ıslatamadım
Ne payem oldu ne sayem
En doğruya varmak gayem
Düşüncemdir tek sermayem
Alan yoktur satamadım
Suları ıslatamadım
Yolum yokuş, izim ayrı
Dilim yağsız, sözüm ayrı
Bedenimden özüm ayrı
Biri bire katamadım
Suları ıslatamadım
Talipli yoktur sevgiye
Anlamadım, neden? Niye?
Canlar gücenmesin diye
Can attım gül atamadım
Suları ıslatamadım
Abdurrahim Karakoç
geronimo_61
19.01.2007, 07:44
Yaşamak bir gün uyanmaktır
Bir gün birdenbire yalnız kalmaktır
Yaşamak alışmalardan sonra
Alıştığın herşeyle savaşmaktır
..sen''e..
19.01.2007, 17:58
dün gece hiç tanımadığım bi kadına,
sırf sana benziyor diye
usulca sokulup merhaba dedim
tanıdık bir huzur aradım şaşkın bakışlarda dün
bildik bir söz bekledim eskiden kalma öylesine
konuştu, bir şeyler söyledi ...
beklediğim sözler bunlar değil
yüzüme baktı, gözlerime ama senin gibi değil ....
Yaşıyor ama uzaktaysam senden
Bil ki seni hiç unutmadım
Ölüm değilse bizi ayıran
Yazık olmuş, hata yapmışsız
Senden ya da benden ne farkeder
Şeytana uymuş aşkı yakmışız
Adımı söylemezdin bana seslenirken
Aşk derdin, aşkım derdin
Her aşk dediğinde
Beni kendinde daha da aşık ederdin
Buluştuğumuz anları hatırlıyorum
Güller açardı gönlümde sen gelirken
Üç-beş saat bile ayrılsak
Yapraklarım dökülürdü sen giderken
Yanyana duran iki yıldızdık sana göre
En parlak, en güzel olanı bendim
Gökyüzünde ki tek yıldızındım senin
Fırtınalarda saklanıp korunduğun
Liman olduğumu söylerdin
Ömrünün sonuna kadar beni seveceğini
Kalbini kalbime kelepçeleyip
Anahtarını okyanusa attığını söylerdin
Benim için kıyamet seni kaybettiğim gün demekti
Ruhumda sakladığım en değerli hazinemdin
Sonsuza kadarda saklayacağım
Yokluğumda sen nasıl olursun hayal ettiğimde
Seni mutlu, çok mutlu görüyorum
Çünkü hep öyle ol istedim
Her şeyin güzeli senin olmalı
Aynı şeyi isteme benden
Yerine kimseyi koyamam ki
Ben kimseyi ama kimseyi seni sevdiğim gibi sevmedim ki
Sen bana aşk dedin, bizi kirletemem ki
Bazı şarkılar vardı birlikte sevdiğimiz
Senin bana, benim sana söylediğim
Onlardan biri yada benzerini duyarsan
Beni anımsar gülümsersin
Ben mi? ben hiç unutmayacağım ki
Okyanusa attığın anahtarı biri bulurda
Bizi bizden çözer diye
Daha iyisini yaptım seni kalbime kazıdım
Her atışında hatırlamak için
Yaşıyor ama uzaktaysak birbirimizden
Bil ki seni hiç unutmadım
Ölüm değilse bizi ayıran
Yazık olmuş hata yapmışız
Eğer ölümse bu ayrılığın sebebi
Ve bensem önce giden bu alemden
Kederlenme çok
Tıpkı benden istediğin gibi
Kendine sahip çık
Bensem kalan geride
Zaten sen hep göreceksin
Ben kimseyi ama kimseyi seni sevdiğim gibi sevmedim ki
Sen bana aşk dedin, bizi kirletemem ki
Küs olduk, ayrı düştük duramadık ki
Savaşları sevemedik ki barış olduk biz
Hüzünlendik dilden kaçan bazen iki lafla
Sevişmeye sebep ettik ayrılıkları
Niyet ettik, söz verdik en büyük aşka
Başkasının sevdasına imrenmedik biz
Neysek oyduk, öyle kaldık aynı inançla
Kimsenin öyküsünden kopya çekmedik
Ne acıdan, ne kayıptan
Korkmadık ki hiç biz
Ne kavgalar atlattık ta
Yılmadık ki bir gün
Üstüne gittik sevdanın
Yenilmedik ki
Kimsenin duygusundan
Çalmadık biz
Başkasının oyununu bozmadık biz
Bu dünyanın uyumunu bozmadık biz
Soner Arıca
Düşler Tiyatrosu
Her dem yeni bir ufka ilerlerken
Hala ayık,
Mantıksızlığımı biriktirerek
Yol almaya devam ediyorum
Hoşgeldin bu çöplüğe
Kül,
Sadece kül bulacağın yere
Yenilik getir, canlılık getir
Hayat getir
Sessiz bir gözyaşının
Yastıkta kayboluşu gibi
Yağmur yağıyor kalbimin derinliklerine
Gidecek bir yerim yok
Bata çıka
Sana erişmenin bir yolunu arıyorum
* Bağımsız bir Dream Theater - Trial of Tears yorumu
Saçak altına sığınmış
göçmen kuşun
kar tanecikleri arasında
düşen beyaz tüyünü de
görebilmek
İşte
sevmek
Sunay Akın
26 Ocak 1948'de hayatını kaybeden büyük komutan Kazım Karabekir Paşa'yı saygı, sevgi ve rahmetle anıyorum...
Şanlı mazinin muhteşem zaferlerine denk,
Bir düzine zafer kazanıncaya dek,
İman aşkıyla şahlanarak,
Bendine sığmayan sel gibi coşarak
Hızır ile eşleşti o büyük kahraman.
Ağlıyordu Sarıkamış, Kars, Ardahan,
Erzincan, Erzurum olmuştu perişan.
Yakıp yıkıyordu alçak düşman.
Haddini bilmeyene bildirmek gerekti,
O sanki gökten inmiş melekti.
Bindokuzyüzyirminin otuz Ekim'i
Onbeşinci kolordu, o büyük komutan,
Şahlanarak kırıyor esaret zincirini.
Dalgalanıyor bayrağımız
Kars Kalesi burçlarında.
Doğuyordu güneş, ağrıyordu tan.
Elinde meşale imanlı ordu,
Korudu bu güzel yurdu.
Pırıl pırıl güneş, gülüyordu sema,
Zafer sarhoşluğunda dağ, taş, ova.
Gelemem
bu şehirden kaçıp gelemem
atamam kendimi sahillere,
aynı değil kumları
denize de küskünüm,
delikanlılık yapar karayel
nereye dönsem yüzümü
martılar konar
ben uçamam da
kanatsız düşlerim seni
gözüme çöker sisler
dalgadan kopmuş köpük gibi
her adım atışımda
daha batarım kumlara
batarım da akçaabat çoğalır kum gibi… Şenol.20.eylül.2004 samsun
Kurban Olaydım Gamzene
Ölüm çökmüş sevdamızın üstüne.
Yine o kaçınılmaz son!
Ayırır bizi yüz yüzeyken...
Bu gece de uyku haram gözüme
Başım dizindeyken.
Bir gül verdin, binlerce diken...
Batar durur göğsüm üstüne.
Kanar ciğerlerim, durmaz kanar
Gitmeyeydin de kurban olaydım gamzene
O gamzeler daha ne canlar yakar.
Sen bilmezsin
Ne şiirler dökülür vedalara
Ne türküler okunur...
Ve kimsenin sözü geçmez zamana
Kaçanlar da gün gelir elbet vurulur
Okan Savcı
bordobluex
01.02.2007, 01:37
AYRILIRKEN
Dinle sevdiğim, bu ayrılık saatidir.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.
Perde kapanıyor, filim bitiyor işte,
O hiç bitmeyecek sandığımız...
Görüyorsun, konuşacak bir şeyimiz kalmadı.
Sadece bakışlarımızda hüzün.
İste ayrılık bu; hiç beklemediğimiz...
O ikiz kardeşi ölümün.
Anlıyorum bir daha görüşemeyeceğiz
Bu son buluşmamızdır seninle
Yeni bir hayata başlayacaksın artık
Onunla, o yeni sevgilinle.
Anlıyorum artık o öpecek ellerini
Kulağına askı o fısıldayacak
İçinde bir pişmanlıktan başka
Benden eser kalmayacak.
Sigaranı sondur, kalkabiliriz
On adim sonra yollarımız ayrılmalı
Sakın ağlama ve bir şey söyleme bana
İnsan ayrılırken bile büyük olmalı.
Ümit Yaşar OGUZCAN
volkanferhan
01.02.2007, 01:49
KALDIRIMLAR
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!
Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi
NECİP FAZIL KISAKÜREK
volkanferhan
01.02.2007, 01:57
EN SİVDİĞİM ŞİİRLERİN BASINDA GELİYOR..
UTANSIN
tohum saç, bitmezse toprak utansın!
hedefe varmayan mızrak utansın!
hey gidi küheylan, koşmana bak sen!
çatlarsan, doğuran kısrak utansın!
eski çınar şimdi noel ağacı;
dallarda iğreti yaprak utansın!
ustada kalırsa bu öksüz yapı,
onu sürdürmeyen çırak utansın!
ölümden ilerde varış dediğin,
geride ne varsa bırak utansın!
ey binbir tanede solmayan tek renk;
bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!
NECİP FAZIL KISAKÜREK
AYRILIK
Sevdiğim, kemençede titretiyorken yayı,
Bülbül sustu, unuttu o eski ağlamayı.
Öyle sandım ki gökte kızıllık sardı ayı,
Sevdiğim, kemençede inletiyorken yayı...
Ağaçların dalları saygılarla eğildi,
İçimden çarpıntıyı, gözümden yaşı sildi,
Böceklerin sesleri birdenbire kesildi,
Sevdiğim, kemençede söyletiyorken yayı...
Ayın on dördü gökte yavaşça yükselince,
Bir bağlama başladı önceden ince ince ...
Birdenbire gürleşip kemençeye karıştı,
Biri coşkun bir öfke, biri bir yalvarıştı.
Birini inletirken bir kadının elleri,
Birinde bir erkeğin kırılmış emelleri...
Sonra kemençe sustu... Yalnız kaldı bağlama,
Çalkalanarak diyor ki: "Boşunadır, ağlama!"
Kemençen, bağlamam ve ... Gönüllerimiz kırıktır;
Her tatlı sevişmenin sonu bir ayrılıktır...
Gök onun kadar derin , o gök kadar berraktı,
Biraz sonra nazik ay bizi yalnız bıraktı...
Bu ayrılık çağının hicranını bir düşün,
Beni hala yakıyor tadı en son öpüşün!?..
Hazin hıçkırıkları bırakılmış bir kızın,
Hatırlattı bütün o eski ayrılıkları.
Söndürür neşesini gönlümüzdeki hızın,
Bırakılmış bir kızın hazin hıçkırıkları...
Nihal Atsız
volkanferhan
01.02.2007, 02:18
MAHUR
şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
o mahur beste çalar müjgan'la ben ağlaşırız
gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız
o mahur beste çalar müjgan'la ben ağlaşırız
bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
gittiler akşam olmadan ortalık karardı
bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra
sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
geceler uzar hazırlık sonbahara
ATİLLA İLHAN
volkanferhan
01.02.2007, 02:20
sarhosunum, nasil ayik kalayim?
ask sarabin doldu gönül testime.
sen iran ol bende sahin olayim;
varsin sultan selim gelsin üstüme…
öyle bir güç var ki askin verdigi;
deryada damladir aklin erdigi.
perilerin,meleklerin,gerdigi,
sipersin,kanatsin,kolsun üstüme…
ali’nin kilici elimde askin,
velinin duasi dilimde askin.
durmasin karsima çikacak saskin;
tekmil ordularin salsin üstüme…
yad el dokunursa kasina senin,
ölürüm çikamam karsina senin.
zarar getirirsem tasina senin;
yezid’in vebali kalsin üstüme…
cemal safi
EY KOCA DUNYA BEN DE OLDUM
Ey koca dunya bende oldum,
Belli ki hicbirinizin haberi yok,
Hem de DINK’ ten sadece bir gun once,
Ama sadece ne duydun, ne gordun
Halbuki benim adim oz ve oz Turkce idi, “Kadir AYDIN”
Okunmasi, söylenmesi ve yazilmasi onunkinden daha kolaydi,
Ama anmadi beni babamdan gayri kimse, onu andiklarý gibi,
Ve yazilmadi baska hicbir yere adim, anamin yüreginden baska…
Ben gencecik fidandim, daha hic tomurcuk vermemis,
Ve soldurdular beni Lice’ de, hayatimin baharinda,
Beni de vurdular, ben de oldum, bilmem duydunuz mu?
Ama bulamadilar
sehit olan J.Komd.Astsb.Kd.Cvs. Kadir AYDIN’ a ithafen yazilmistir.
Ruhun sad olsun
volkanferhan
01.02.2007, 22:19
han-ı yağma
bu sofracık, efendiler - ki iltikaama muntazır
huzurunuzda titriyor - bu milletin hayatıdır;
bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muhtazır!
fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır...
yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir...
yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay...
yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
gurur-ı ihtiıamı var, sürur-ı intikaamı var.
bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar...
yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini...
yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
tevfik fikret
bu öyle bir şiir ki hangi döneme uygularsan uygula, yanılma payı hemen hemen hiç yok!
volkanferhan
02.02.2007, 01:15
SONE
Benzetebilir miyim bir yaz gününe seni?
Sen daha sevimlisin, daha sakinsin ondan.
Sert rüzgarlar Mayısın narin çiçeklerini.
Hırpalar ;Yaz ise pek çabuk geçer...Durmadan!
Bazen, kızgın olarak,parlar gözü semanın...
Bir karartıyla sık sık söner altın bakışı;
Her güzel, güzelliğini kaybeder: Tabiatın-
Sebep olur da bazen bu kararsız akışı!
Fakat senin ebedi yazın hiç sönmeyecek,
Dönmeyecek sendeki güzellik bir yalana.
Ölüm sana yaklaştı diye, öğünmeyecek:
Sen eşitken ebedi mısralarla zamana
Yaşadıkça insanlar, görebildikçe gözler,
Seni yaşatmak için yaşayacak bu sözler
William Shakespeare
volkanferhan
02.02.2007, 01:18
SENİN İÇİN
Sesin işler gibi bir şuh kanat gamlarıma
Seni dinlerken olur kalbim uçan kuşlara eş,
Gün batarken sanırım gölgeni bir başka güneş ;
Sarışınlık getirir gözlerin akşamlarıma.
Doğuyor ömrüme bir yirmi sekiz yaş güneşi
Bir kuş okşar gibi sen saçlarımı okşarken .
Koklarım ellerini gülleri okşar gibi ben
Avucundan alırım kış günü bir yaz ateşi.
Gönlüme avdet eder her unutulmuş nisan
Ne zaman gençliğini yolda hıraman görsem.
Eskiden pembe dudaklarda dağılmış busem
Toplanır leblerime bir gece dalgın dursan.
Seni zambak gibi gördükçe açık pencerede
Gül açar bahtımın evvelki hazanlık korusu,
Genç eder ufkumu hülyalarımın genç kokusu;
Sorarım ak saçlarımın örttüğü yıllar nerede.
Cephemi varsın o solgun seneler soldursun
Yeni yıldız gibi doğdukça güzel her akşam,
Gençliğin böyle benimken kocamam, hiç kocamam..
Ruhum, ölsem bile ben, sen yaşayan ruhumsun.
Cenap Şahabettin---bu adamın bir sözü var yazayım bari...
HEPİMİZ ÖLÜMÜN NİŞANLISIYIZ..
Canım Ayasofya'nın resmini minaresiz,
Çıkarmışlar gördün, bir Rumca dergide Rumlar,
Kızmaya hakkımız yok. Ezan sesi olmayan,
Camide minarenin, kim demiş, lüzumu var?
HATRINA DÜŞECEĞİM
Kopkoyu bir sis içinde bir akşam
Hatırına düşeceğim belki
Bir an ıslayacak yağmur yüzünü
Birden o tatlı demleri hatırlayacaksın
Sonra sıcak yatağında uzun uzun
Ağlayacaksın Ağlayacak.!
Boğazında bir şeyler düğümlenecek
Ah yanımda olsaydı diyeceksin
Tüm yıldızlar gülecek haline Ay'da göz kırpacak
İliklerine işleyecek bensizlik
Kahrolacaksın...!
Bir sigara tüttüreceksin ihtimal
Ufku seyredeceksin saatlerce
Bir rüzgar kopçalayacak yüzünü
Sonra hayalim gelecek karşına
Bir Şiirimi mırıldanacaksın
Hıçkıracaksın..!
Gönlünden atamadığın gibi kafandan da
Silemeyeceksin beni düşlerine gireceğim her gece
İnce bir hüzün bürüyecek yüzünü
Ve çırılçıplak gerçekleri o zaman
Anlayacaksın..!
Sonra bir şeyler yazmak isteyeceksin
Kafan gibi kaleminde işlemeyecek
Unutmak isteyeceksin her şeyi
Ama unutamayacaksın hiç bir şeyi
Kıvranacaksın.!
NECİP FAZIL KISAKÜREK
BİR ASLAN ŞEHİT MEHMETÇİĞİMİZİN ÇATIŞMADA ŞEHİT OLMADAN ÖNCE YAZDIĞI SON ŞİİRİ
Olur ya bir çatışmada ölürsem,
Arkamdan yas tutmayın.
Bırakın toprağımda rahat içinde yatayım.
Bedenimden komandomu çıkarmayın,
Onlar benim kefenim olacak.
Başımdan mavi beremi çıkarmayın,
O benim şanım, şerefim, olacak.
Ayağımdan botlarımı çıkarmayın,
Onlar nice yollar aşacak.
Şehit olursam sırat köprüsünden geçecek.
Elimden tüfeğimi almayın,
O benim mezarıma sembol olacak.
Yaramın kanını silmeyin,
Ahiret'te hesabı sorulacak.
Göğsümden kör kurşunu çıkarmayın,
O benim madalyam olacak.
BU ŞİİRİ HER OKUYUŞUMDA GÖZLERİM DOLAR :(:(:(
champions
16.02.2007, 17:03
Sevgili beyaz adam,
Doğarım, siyahım
Büyürüm, siyahım
Güneşlenirim, siyahım
Üşürüm, siyahım
Korkarım, siyahım
Hastalanırım, siyahım
Ve ölürüm, hâlâ siyahım.
Ve sen, beyaz adam,
Doğarsın, pembesin
Büyürsün, beyazsın
Güneşlenirsin, kızarırsın,
Korkarsın, sararırsın,
Hastalanırsın, yeşilsin,
Ve ölürsün, grisin.
Ve hâlâ utanmadan
bana renkli dersin...
Mutlak Seveceksin
Sevda gibi bir gizli emel ruhuna sinmiş;
Bir haz ki hayalden bile üstün ve derinmiş.
Gökten gelerek gönlüne rüzgar gibi inmiş,
Bir sır ki bu, ölsen bile asla açamazsın...
Anlatması imkansız olan öyle bir an ki,
Hülyadaki ses varlığının gayesi sanki...
Bak emrediyor: Daldığın alemden uyan ki,
Mutlak seveceksin beni, bundan kaçamazsın...
Nihal Atsız
Sisler Bulvarı
elinin arkasında güneş duruyordu
aylardan kasımdı üşüyorduk
ağacın biri bulvarda ölüyordu
şehrin camları kaygısız gülüyordu
her köşe başında öpüşüyorduk
sisler bulvarı'na akşam çökmüştü
omuzlarımıza çoktan çökmüştü
kesik birer kol gibi yalnızdık
dağlarda ateşler yanmıyordu
deniz fenerleri sönmüştü
birbirimizin gözlerini arıyorduk
sisler bulvarı'nda seni kaybettim
sokak lambaları öksürüyordu
yukarda bulutlar yürüyordu
terkedilmiş bir çocuk gibiydim
dokunsanız ağlayacaktım
yenikapı'da bir tren vardı
sisler bulvarı'nda öleceğim
sol kasığımdan vuracaklar
bulvar durağında düşeceğim
gözlüklerim kırılacaklar
sen rüyasını göreceksin
çığlık çığlığa uyanacaksın
sabah kapını çalacaklar
elinden tutup getirecekler
beni görünce taş kesileceksin
ağlamayacaksın! ağlamayacaksın!
sisler bulvarı'ndan geçtim sırılsıklamdı
ıslak kaldırımlar parlıyordu
durup dururken gözlerim dalıyordu
bir bardak şarapta kayboluyordum
gece bekçilerine saati soruyordum
evime gitmekten korkuyordum
sisler boğazıma sarılmışlardı
bir gemi beni afrika'ya götürecek
ismi bilmiyorum ne olacak
kazablanka'da bir gün kalacağım
sisler bulvarı'nı hatırlayacağım
kırmızı melek şarkısından bir satır
lodos'tan bir satır yağmur'dan iki
senin kirpiklerinden bir satır hatırlayacağım
seni hatırlatanın çenesini kıracağım
limanda vapurlar uğuldayacak
sisler bulvarı bir gece haykırmıştı
ağaçları yatıyordu yoksuldu
bütün yaprakları sararmıştı
bütün bir sonbahar ağlamıştı
ağlayan sanki istanbul'du
öl desen belki ölecektim
içimde biber gibi bir kahır
bütün şiirlerimi yakacaktım
yalnızlik bana dokunuyordu
eğer sisler bulvarı olmasa
eğer bu şehirde bu bulvar olmasa
sabah ezanında yağmur yağmasa
şüphesiz bir delilik yapardım
hiç kimse beni anlıyamazdı
on beş sene hüküm giyerdim
dördüncü yılında kaçardım
belki kaçarken vururlardı
sisler bulvarı'ndan geçmediğin gün
sisler bulvarı öksüz ben öksüzüm
yağmurun altında yalnızım
ağzım elim yüzüm ıslanıyor
tren düdükleri iç içe giriyorlar
aklımı fikrimi çeliyorlar
aksaray'da ışıklar yanıyor
sisler bulvarı ayaklanıyor
artık kalbimi susturamıyorum
Attila İlhan
musty3461
19.02.2007, 13:42
Duygularının demir attığı limanların,
onları dalgalara teslim ettiğini kabullenmek
zorunda olduğunda,
içini bir boşlukta hissedersin.
Ve gözlerini yaşlı…
Ellerinle neyi tutsan yakar.
Gözlerini kapasanda o daima bir resme bakar.
Bir zaman sonra biriktirdiğin küskünlüklerini
yanına alıp o limanların kapısına dayanırsın.
Ağlayarak anlatırsın…
Ama kızamazsın ki!
Nerde sende o yürek...
Mutlu olamadığını hissedersin;
O’nun mutlu olduğunu da…
Sen üzülürken O’nun mutlu olmasını istemekle
istememek arasında saatlerce,günlerce,
haftalarca gidip gelirsin.
Kararın hep aynıdır.
O mutlu olmalı…
Ama o seni acıttı, niçin O’nun incinmesini istemezsin?
Niçin sende olandan daha çoğunu ona verirsin?
Aşıksın..!!
Her rüyanda ona saatlerce sarılır,
dakikalarca bakar saniyelerce öpersin..
Ve zamanlar böyle sınırlıdır işte.
Kan ter içinde yatağından fırladığında
O’nun gülümseyerek uyuduğunu düşünerek
avuttuğunu sanırsın kalbini.
Avutamadığını anladığında,
O’na “seni hâlâ seviyorum” demek gelir içinden
Ve O’na sarılmak herşeyden daha sıkı.!!
Bu bir an geçer aklından…
Güler geçersin, sonra ağlar geçersin, sonra düşünürsün.
Ama bu kez geçemezsin..!
Bütün vücudunu o an çok kenarlı kırmızı yapışkan ipler sarar.
Seni kımıldayamayacak derecede tutar.
Ama sen kurtulup, onu bulup, sarılmak istersin.
Ve uzaklardan görünür…
Sana yaklaşıp geçer önünden…
Hadi orada işte git!!....
Gidemezsin, adımların geri gider.
Ve vazgeçersin.
O’nun üzülmesinin hiç birşeyden,
üzülmemesinin herşeyden önemli olduğu artık senin için tek gerçektir.
Gözlerinde acı bir telaş, yürüyüşün boş ve yavaş
Umutsuzluğun son durağından ileri gidersin.
Denizinde yıkanır, güneşinde ağlarsın.
Ve şarkın başlar.
“gitme” diye inletirsin gökyüzünü.
Ama bir sen, birde kalemin duyar bunu
En az iki damla
En az iki sayfa...
BEN ARTIK KÜSÜM
beni de kırdılar içimde kırdılar
karanlık camlardan sular akıyordu
şimşekli bir boşlukta saat vurdu
beni de kırdılar belki yalnızdılar
belki onların da çocukluğu yoktu
bütün şarkılara kapalıydılar
bir genç kız değmemişti saçlarına
beni de kırdılar ben artık küsüm
yağmurları yağmıyor ağaçlarıma
sularından içmiyorum susadım ama
beni de kırdılar soğuk bir ölüm
çevik bir bıçak gibi çakıldı aklıma
oysa bir şarkıyım yeniden doğan günüm
bütün şarkılara kapalıydılar
ATTİLA İLHAN
İKİ YÜZLÜ MELEKLER
sayende sayeban olduk İstanbul şehri
sayende sebil olduk aç kaldık sefil olduk
yıldızlar dem çekti güvercinler gibi başucumuzda
ve yaktı perişan eyledi sine-i sad-paremizi
saplanıp hançer misali bir hilal
sokaklar serseri biz serseri
yüksekkaldırım’da
bir cezayir şarkısını dile getirdi plaklar
cadde-i kebir: bütün ışıklarını yakmış bir gemidir
sinemalar nerdeyse boşalacaklar
vay anam vay
sen ne dersin İstanbul
sen garip bir şair olsan söyle ne halt edersin
kimin gücü yeterse kahretsin pazarlığı
sefalet akıyor gürül gürül sokaklardan
yol üstünde bir şehvet çarşısı tıklım tıklım
yol üstünde sevda pazarlığı aşk pazarlığı
kurtulmadık gitti bu denlü kepaze hayattan
hep böyle gecelerin koynunda yaşadık
geceler serseri biz serseri
karakoldaki aynada safran gibi kirli yüzümüz
gözlerimiz hasta gözleri ellerimiz hasta elleri
kırılmış kavala dönmüşüz
sen söyle serseriler kıralı İstanbul
sen söyle iki gözüm
hangi merhem çaredir şu bizim yaramıza
yel üfürdü su götürdü gençliğimizi
elimiz boşa geldi meydanlarda kaldık
meydanlar serseri biz serseri
sağımız sefalet solumuz ölüm
işte geldik gidiyoruz
kahrolasın
kahrolasın İstanbul şehri
ATTİLA İLHAN
Hüseyin Bağdat
19.02.2007, 15:48
bordosuyla mavisiyle
şonolu, hamisiyle
şotası, fatihiyle
bir efsanesin Trabzonum
biz sana gönül verdik
yoluna canımız serdik
her maçında trübüne koştuk
bir efsanesin Trabzonum
istanbul dükalığını yıktın
şampiyonluklar aldın
müzemizi kupalarla doldurdun
bir efsanesin Trabzonum
bizim gururumuz oldun
gönüllerimize girdin
yüzümüzü güldürdün
bir efsanesin Trabzonum
şampiyon olmasanda
ezikleri yenmesende
gönlümüzün sultanısın
bir efsanesin Trabzonum
Ömer SEVİNÇ
19.02.2007, 20:12
Bırakıp gittin beni bu şehirde
Hani dinlediğimiz bir şarkı vardı ya
2 Murat’ın söylediği
İşte onun gibi…
Hiç istemedim gitmeni
Bilirdim ki gidenler dönmezler
Ama hiç söyleyemedim sana canım
Gitme!!!
Kime yaradı bu ayrılık?
Ne kazandık ki sonunda
Hasretten başka..
Sana söz verdim bitanem
Bekleyeceğim
Belki sıkılacağım,
Belki yorulacağım.
Belki de ilk defa ağlayacağım.
Ama bekleyeceğim
Çünkü sana söz verdim bitanem
Ben sözümü tutarım!!
Hep derdin hani bana
Seni gün geçtikçe daha çok seviyorum!
Sonra da beklerdin öylece
Bir şey söyleyeyim diye
Ama hiç söyleyemedim sana aşkım
Ben de!!!
Şimdi yine o şarkıları dinliyorum
Bu kez sen yoksun yanımda
Hiçbir şeyin tadı yok artık
Ne gitarın ne şarkıların
Ne de duyguların…
Yine aynı şeyleri söylüyorlar güfteler
Değişmediler
Artık daha iyi anlıyorum hepsini
O notalara basarken parmakların titreyişini,
Nakarat girerken boğazın düğümlenişini…
Evet, benim en sevdiğim duygum
Yine aynı şeyleri söylüyor Nazan abla
Ama artık anlıyorum
Gitme, kal bu şehirde!!!
musty3461
24.02.2007, 03:02
GÜLÜM SOLDU
Ne olur bana bir şey sormayın dostlar
Artık dar geliyor bana buralar
Ancak bu acıyı tadan kişiler beni anlar
Beni hayata bağlayan gülüm soldu…
Mutlu bir günümde O’nu buldum
Artık yaşamdan zevk alıyordum
Nereye baksam O’nu görüyordum
Beni hayata bağlayan gülüm soldu…
Beraber ağlar, beraber gülerdik
Beraber acılara göğüs gerdik
Beraber çok güzel günler geçirdik
Beni hayata bağlayan gülüm soldu…
Her şeyimden bir parça vermiştim
“O’nun yeri kalbim” demiştim
Böyle olacağını nerden bilecektim
Beni hayata bağlayan gülüm soldu…
Hâlâ anlamıyorum, ne oldu?
Birden bire beni tanımaz oldu
Tüm hayallerim, düşlerim mahvoldu
Beni hayata bağlayan gülüm soldu…
Gitsem gidemiyorum, dursam duramıyorum
Kalbimde derin bir sancı hissediyorum
Ne olur al canımı Allah’ım, artık bu hayatı sürdüremiyorum.
Çünkü, beni hayata bağlayan gülüm soldu…
SEN BENİM HİÇBİR ŞEYİMSİN
sen benim hiçbir şeyimsin
yazdıklarımdan çok daha az
hiç kimse misin bilmem ki nesin
lüzumundan fazla beyaz
sen benim hiçbir şeyimsin
varlığın yokluğun anlaşılmaz
galiba eski liman üzerindesin
nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
dudaklarınla cama çizdiğin
en fazla sonbahar otellerinde
üniversiteli bir kız uykusu bulmak
yalnızlığı öldüresiye çirkin
sabaha karşı öldüresiye korkak
kulağı çabucak telefon zillerinde
sen benim hiçbir şeyimsin
hiçbir sevişmek yaşamışlığım
henüz boş bir roman sahifesinde
hiç kimse misin bilmem ki nesin
ne çok çığlıkların silemediği
zaten yok bir tren penceresinde
sen benim hiçbir şeyimsin
yabancı bir şarkı gibi yarım
yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
hiç kimse misin bilmem ki nesin
uykumun arasında çağırdığım
çocukluk sesimle ağlayarak
sen benim hiçbir şeyimsin
Attilâ İlhan
Fatih Efe
24.02.2007, 15:57
SEN BENİM HİÇBİR ŞEYİMSİN
sen benim hiçbir şeyimsin
yazdıklarımdan çok daha az
hiç kimse misin bilmem ki nesin
lüzumundan fazla beyaz
sen benim hiçbir şeyimsin
varlığın yokluğun anlaşılmaz
galiba eski liman üzerindesin
nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
dudaklarınla cama çizdiğin
en fazla sonbahar otellerinde
üniversiteli bir kız uykusu bulmak
yalnızlığı öldüresiye çirkin
sabaha karşı öldüresiye korkak
kulağı çabucak telefon zillerinde
sen benim hiçbir şeyimsin
hiçbir sevişmek yaşamışlığım
henüz boş bir roman sahifesinde
hiç kimse misin bilmem ki nesin
ne çok çığlıkların silemediği
zaten yok bir tren penceresinde
sen benim hiçbir şeyimsin
yabancı bir şarkı gibi yarım
yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
hiç kimse misin bilmem ki nesin
uykumun arasında çağırdığım
çocukluk sesimle ağlayarak
sen benim hiçbir şeyimsin
Attilâ İlhan
ahmet kaya söylerdi bu şarıyı zamanında.şahsı sevmem ama güzel okuduğu ender şiirlerden
musty3461
26.02.2007, 21:12
ALDIRMA REİS
Sen içerdeyken ben
Sinemalara gittim
Bütün filmlerini seyrettim
O sevdiğimiz artistin
Sen içerdeyken ben
Vita kutularında çiçek yetiştirdim
Sokakta top oynadım çocuklarla
Ayakkabılarımı eskittim
Güneşe karşı durdum sabahları
Geceleri bir başıma yıldızları bekledim
Annenin gönlüne su serptim
Aldırma dedim aldırma
Bir şarkı söyle bir dilek tut herkes için
Bir ada rüzgarı gibi
Sürtünerek geç hayata
Bir sarmaşık gibi tutun
Ve değer ver hatıralara
Aldırma dedim
Sen annesin, aldırma
Sen içerdeyken ben
Kiramı ödedim pijamalarımı giydim
Haber bültenlerini izledim
Gazetelerden kupon kestim
Sen içerdeyken ben
Sigara içtim, öksürdüm
Otobüse bindim
Fotoğraflarımıza baktım
Acıyan yanlarımı körelttim
Deniz kıyısında yürüdüm
Manavdan soğan aldım
Yeni çıkan şarkıları dinledim
Kafeste beslediğimiz kuşu saldım
Islık çaldım
Sen içerdeyken ben
Hep uyandım, sayıkladım
Kanadım boyuna
Takvimlur aldım
Her gün bir yaprağını kopardım
Deli ayrılığın
Sen içerdeyken ben
Gömleğimi ütüledim
Sobada elimi yaktım
Bir şiir yazdım
Bir hercai menekşe aldım çiçekçiden
Hani o alnına kader değmiş
Hani o dudaklarına deniz tuzu dokunmuş
Hani o erken vurulmuş
Gençliğimiz gibi dağıldım
Sen içerdeyken ben
Bir adını söyleyemedim
Şöyle bağıra bağıra
Bir yüzünü göremedim
Görüş günlerinde
Bir de eline değemedim
Bir de yüreğine
Şöyle kucaklayamadım bir de
Ölümüne
Sen içerdeyken ben
Kapı kapattım, pencere açtım
Mutfakta oyalandım
Kanepede yattım
Hatta bir yolluk aldım odaya
Çok ta kulak asmadım
Çokta koymadı bu bana
Alt tarafı içerdeydin
Alt tarafı bir yanımı alıp götürmüştün
Bir yanımı
Yani adamlığımı
Yani gözlerimin ferini
Yani canımı
Alt tarafı şarkılar ölecekti
Alt tarafı kanayacaktı kalbim
İşte sensiz
İşte nefessiz
İşte kimsesiz bir sesti alt tarafı
Her tarafım
Yıldızlar yine oradaydı oysa
Yazdıklarım
Gözden kaçan o defter yapraklarında
Boşver yüzyirmisekiz
Hayat bir gemi
Yürüt onu göreyim seni
Boşver yüzyirmisekiz ha...
Boşveriyor ya
Aldırma reis
Reis aldırmıyor ya
Bir adını söyleyemedim
Şöyle bağıra bağıra
Bir yüzünü göremedim
Görüş günlerinde
Bir de eline değemedim
Bir de yüreğine
Şöyle kucaklayamadım bir de
Ölümüne
Sen içerdeyken ben
Vitrinlerin önünden geçtim
Minibüs duraklarında bekledim
Simitçilerle yarenlik ettim
Üstüme bir ceket aldım
El tezgahlarında kitaplara baktım
Sen içerdeyken ben
Hiç oturup ağlamadım
Hiç karartmadım umudu
Hiç bulandırmadım onuru
Öyle dimdik durdum ortada
İşte burada ulan işte burada
Böyle burada
Hiç yıkılmadan
Hiç utanmadan
Ve hiç unutmadan
Sen içerdeyken ben
Gülen resmimi yaptırdım
Sokaktaki ressama
Her zaman yaptığım gibi
Buzdolabını ayağımla kapadım
Parkların banklarına adını kazıdım
Adını kazıdım duvarlara
Adını, adımın yanına yazdım
Hiç unutmadım, utanmadım
Korkmadım
İbrahim SADRİ
Fatih Efe
27.02.2007, 12:55
Sanm şahım herkesi sen sadıkane yar olur
Herkesi sen dostum sandın belki o ağyar olur
Sadıkane belki ol bu alemde serdar olur
Yar olur ağyar olur serdar olur dildar olur.
Büyük insanların yaptığı her iş mükemmel oluyor.Yukarıda Yavuz Sultan Selim'in yazdığı bir dörtlük var.Önce soldan sağa ilk mısrayı okuyun.Sonra yukarıdan aşağıya birinci bölümü okuyun.Yine aynı mısra Bütün şiirde bu özellik var.Dünyada başka bir örneği yok
antagonist
27.02.2007, 13:02
Bir zamanlar imza olarak kullanmak istemiştim fakat 3 satı uygulamasından dolayı kullanamamıştım...
Ben bende değilim,sende de hem sen hem ben,
Ben hem benim,hem de senin,sen de benim,
Bir öyle garip hale bugün geldim ki,
Sen benmisin bilmiyorum,ben mi senim....
İskender66
01.03.2007, 13:27
Türk çocuğu budur sana hitabım
Seni yoktan yaratandan örnek al
İkra diyor, oku benim kitabım
Oku, öğren,sen Kur’an’dan örnek al
O kahraman ecdadından, atandan
Tarih boyu kan dökülen vatandan
Cephede kefensiz şehit yatandan
Vatana can veren candan örnek al
Sene bin yetmiş bir, mevsim de yazdı
Atı kır, elbisesi beyazdı
Gün cuma, kıldırdığı namazdı
Malazgirt’te Alpaslan’dan örnek al
Edirne’de büyük toplar döktüren
Öküzlerle İstanbul’a çektiren
Koca Bizans surlarını yıktıran
Fatih Sultan Mehmet Han’dan örnek al
Bizim idi Acemistan, Gürcistan
Bulgaristan, Yunanistan, Türkistan
Türklüğü eyleyen dillere destan
Sen Kanunî Sultan Süleyman’dan örnek al
Kırım, Kafkas, Varna ile Çaldıran
Cephelerden cephelere saldıran
Türk’ün şeref bayrağını kaldıran
Yavuz Selim kahramandan örnek al
Altaylar’dan Viyana’yı kuşatan
Dünya nizamını kurup yaşatan
Plevne’ de Gazi Osman Paşa’dan
Tarihe bak şu destandan örnek al
Aynı ırksın, aynı kanun, aynı soy
Aynı dilden, aynı dinden, aynı boy
Gel oğlum elini vicdanına koy
Ulubatlı er Hasan’dan örnek al
Yılmadan dövüşen dört bir cephede
İstiklal Harbi’nde Kocatepe’de
Türk çocuğu hiç kalmadan şüphede
Atam gibi kumandandan örnek al
İskender66
01.03.2007, 13:28
İstiklâl Harbi'nde biz bu vatanı
Başı başa vere vere kurtardık
İnanmazsan git konuştur atanı
Kara günler göre göre kurtardık
Hiç unutma emeğini Ata'nın
Deden yok mu senin, şehit yatanın
Bütün çevresine nurlu vatanın,
Cesetten ağ öre öre kurtardık
Türk kadını koştu kazma kürekle,
Mermi çekti kucağında bebekle,
Kara barut ile dolma tüfekle,
Topa karşı dura dura kurtardık.
Devletlerle açılmıştı aramız,
Dövüşmekten başka yoktu çaremiz,
İlâçsız doktorsuz kendi yaramız,
Gömlek yırtıp sara sara kurtardık.
Pes etmedik devletlerin birine,
Nöbet tuttuk subayından erine,
Top, tüfek, mermi süngü yerine,
Deyneğinen vura vura kurtardık.
Sırrımızı yad ellere açmadık,
Candan geçtik yurdumuzdan geçmedik,
Kurşundan, süngüden dönüp kaçmadık,
Göğsümüzü gere gere kurtardık,
Yedi iklim, dört köşede, her yanda,
Kim duymamış Türk'ü ulu cihanda,
Kars'ta, Erzurum'da, Bitlis'te, Van'da,
Yüz binlerce şehit vere vere kurtardık,
Mehmetçik çarığı çekti sılada,
Kaldı düşmanların başı belâda,
Sakarya, İnönü, Çanakkale'de,
Nice çember yara yara kurtardık.
Girmek isteyeni sokmadık yurda,
Set olduk dövüştük kıyıda kenarda,
Afyon'da, İzmir'de, Dumlupınar'da,
Üçer beşer kıra kıra kurtardık.
Bu Kocaman Türk'ün aslı nereli,
Fatih, Yavuz, Alparslanlar sıralı,
Hedefimiz Akdeniz'dir. İleri….
Domuzları süre süre kurtardık.
Abdulvahap Kocaman
antagonist
01.03.2007, 15:20
Silinmiştir...
İyi has dedin de antagonist:) yazdığına göre mecnun leyleği mi özlüyor şimdi ben anlamadım:D
#10 Fietra
01.03.2007, 16:22
İyi has dedin de antagonist:) yazdığına göre mecnun leyleği mi özlüyor şimdi ben anlamadım:D
Töbe yarrabim töbe böyle alakasız yorumlar yapan kişiler yüzünden forum bu hale geldi,yuh be kardeşim.
antagonist
01.03.2007, 17:52
İyi has dedin de antagonist:) yazdığına göre mecnun leyleği mi özlüyor şimdi ben anlamadım:D
Şey kem küm :D Düzelttim,kusura bakmayın...
sweetrose
16.03.2007, 20:46
Kahramanlık
Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir;
Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir.
Sızlasa da gönüller düşenlerin yasından
Koşar adım gitmeli onların arkasından.
Kahramanlık; içerek acı ölüm tasından
İleriye atılmak ve sonra dönmemektir.
Yırtıcılar az yaşar... Uzun sürmez doğanlık...
Her ışığın ardında gizlidir bir karanlık.
Adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık;
Göz kırpmadan saldırıp bir daha dönmemektir.
Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir,
Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir.
Bunun için ölüme bir atılış gerekir.
Atıldıktan sonra bir daha dönmemektir...
.
Hüseyin Nihal Atsız
Şahsın düşüncelerine pek fazla katılmasamda, şiirlerinden etkilenmemek elde değil..
^^ Bu başlıktan devam edelim...
İskender66
23.03.2007, 13:14
Teşekkürler Kaya kardeş. Valla serbest kürsüdeki 8 sayfayı da aradım taradım ama bu başlığı göremedim. Heralde gözümden kaçmış olmalı...
İskender66
23.03.2007, 13:15
Düzgün mısmıldır, baş örtüsü bürük
Lahana kelem, dağ armudu çördük
İştaha mada, azıcığa eccük
Alkışa da çepik diyorlar bizde
Merdiven badaldır, sebze de zavzu
İğneye bir derler, dibeğe sohu
Sitil kovadır, ceket ise saku
Sedire mahat diyorlar bizde
Behniyem yerdir, arazi yazu
Eme haladır, abla ise abu
Balçığa lığ, ev duvarına çamdu
Civcive de cücük diyorlar bizde
Banyo yapmak yunmak, bol ise follan
Hindi culuhdur, sac ekmeği cızlah
Patatese kastil, sahiye essah
Kızılcığa zoal diyolar bizde
Sip, çabuk demek, kötü de irezir
Foroz horozdur, kevgir de iliştir
Kaynağa göze peçeteye peşkir
Geçen yıla bıldır diyorlar bizde
Takunya nalındır, çok bilmiş çepil
Içi boş kütüktür, çabuk kızan çitil
Şubata gücük, yatağa da mitil
Belkiye ellaham diyorlar bizde
Koşmak seğirtmektir, boğaz ise ümük
Keh uçurumdur, kısa
boylu güdük
Aşhana mutfak pisboğaza sümsük
Çınara kavlağan diyorlar bizde
Ağleş dur demek çirkin ise gaşmer
Ahacuk işte, gözetmek işmar
Yufkaya işkeve, salçaya pelver
Mandaya da kömüş diyorlar bizde
Azıcık bıdıhım, tatsıza sasuh
Boduç su kabıdır, ayran da gatıh
İşkembeye garın, çiviye de mıh
Bileziğe gol bağı diyorlar bizde
İngiliz yazar ve şair Rudyard Kipling den..Tek kelimeyle "muhteşem" !
EĞER
Eğer, bütün etrafındakiler panik içine düştüğü
ve bunun sebebini senden bildikleri zaman
sen başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybetmezsen;
Eğer sana kimse güvenmezken sen kendine güvenir
ve onların güvenmemesini de haklı görebilirsen;
Eğer beklemesini bilir ve beklemekten de yorulmazsan
veya hakkında yalan söylenir de sen yalanla iş görmezsen,
ya da senden nefret edilir de kendini nefrete kaptırmazsan,
bütün bunlarla beraber ne çok iyi ne de çok akıllı görünmezsen;
Eğer hayal edebilir de hayallerine esir olmazsan,
Eğer düşünebilip de düşüncelerini amaç edinebilirsen,
Eğer zafer ve yenilgi ile karşılaşır
ve bu iki hokkabaza aynı şekilde davranabilirsen;
Eğer ağzından çıkan bir gerçeğin bazı alçaklar tarafından
ahmaklara tuzak kurmak için eğilip bükülmesine katlanabilirsen,
ya da ömrünü verdiğin şeylerin bir gün başına yıkıldığını görür
ve eğilip yıpranmış aletlerle onları yeniden yapabilirsen;
Eğer bütün kazancını bir yığın yapabilir
ve yazı-tura oyununda hepsini tehlikeye atabilirsen;
ve kaybedip yeniden başlayabilir
ve kaybın hakkında bir kerecik olsun bir şey söylemezsen;
Eğer kalp, sinir ve kasların eskidikten çok sonra bile
işine yaramaya zorlayabilirsen
ve kendinde 'dayan' diyen bir iradeden
başka bir güç kalmadığı zaman dayanabilirsen;
Eğer kalabalıklarda konuşup onurunu koruyabilirsen,
ya da krallarla gezip karakterini kaybetmezsen;
Eğer ne düşmanların ne de sevgili dostların seni incitmezse;
Eğer aşırıya kaçmadan tüm insanları sevebilirsen;
Eğer bir daha dönmeyecek olan dakikayı,
altmış saniyede koşarak doldurabilirsen;
Yeryüzü ve üstündekiler senindir
Ve dahası
sen bir İNSAN olursun oğlum...
Evet Berat .Gerçekten güzelmiş :)
Ömer Hayyam'dan
Geçmiş günü beyhude yere yâd etme,
Bir gelmemiş an için de feryat etme
Geçmiş gelecek masal bunlar hep
Eğlenmene bak ömrünü berbat etme.
Niceleri geldi, neler istediler,
Sonunda dünyayı bırakıp gittiler.
Sen hiç gitmeyecek gibisin değil mi?
O gidenler de hep senin gibiydiler.
Dünyada ne var, kendine dert eyleyecek,
Bir gün gelecek ki can bedenden gidecek,
Zümrüt çayır üstünde, sefa sür iki gün ...
Zira senin üstünde de otlar bitecek
''Eğer'' şiirinin Türkçe'ye çevirisini de Rahmetli Ecevit yapmıştır.Tercüme kısmı beni ilgilendiriyor da :) Neyse,gerçekten hoş ve anlamlı. ;)
İskender66
12.05.2007, 13:52
günümüz gündür.
yarınımız aydındır.
gecmişimiz şanlıdır.
biz yozgatlıyız bilader
yolumuz hak yoludur
gecmişimiz kahramanlıkla doludur
yozgat anadolunun sağ koludur
biz yozgatlıyız bilader
savaşta önde gideriz
vatanı canından cok severiz
kayayı oyar taşı deleriz
biz yozgatlıyız bilader
namus şerefimizdir
kahramanlık emeğimizdendir
babadan oğula yiğitiz
biz yozgatlıyız bilader
yozgat anadolunun bağrıdır
sevmek sevilmek kanımızdadır
vatan bizim anamız babamızdır
biz yozgatlıyız bilader
fatihin torunlarıyız
mustafa kemalin evlatlarıyız
aponun en büyük düşmanıyız
biz yozgatlıyız bilader
İskender66
18.05.2007, 13:03
Kahir Cekmeyi Bilmiyor
Kocaya Tekme Vuruyor
Rezillik Almis Yürüyor
Avrupaya Geldinizmi H.G
Domuz Eti Mutfaginda
Köpek Yatar Yataginda
Düsüncesi Eteginde
Avrupaya Geldinizmi H.G
Erkenden Sokaga Cikar
Mutfak Bulasiktan Kokar
Isden Gelir Koca Yiykar
Avrupaya Geldinizmi H.G
Rezillik Dizdedir Burda
Köpekler Gözdedir Burda
Insanlik Sözdedir Burda
Avrupaya Geldinizmi H.G
Köpek Yatagina Siyer
Babasindan Fazla Sever
Insanlik Sifirmis Meger
Avrupaya Geldinizmi H.G
Dagistan Gülhanin Derdi Coktur
Yurdumdan Güzeli Yoktur
Avrupada Medeniyet Yoktur
Avrupaya Geldinizmi H.G
Alinti..
$air: Dagistan Gülhan.
Miraç Atalay Çiftçi
18.05.2007, 13:24
Siyah Gözlerine Beni de Götür
Daha dokunmadan kurudu irem
çöllere bir türlü yağamıyorum
yeni bir koşunun başlangıcında
biraz deprem sonrası
biraz şehir hülyası
bir kalp yangınından geriye kalan
siyah gözlerine beni de götür
artık bu yerlere sığamıyorum.
Pembe uçurtmalar yolladığından beri
sarardı tiryaki menekşeleri
sonbaharın tozlu kafeslerinde
sevgi turnaları yakalıyorum
turnalar gidiyor;ben kalıyorum
avareyim,asudeyim,yorgunum
bilmiyorum neden sana vurgunum
Erzurum garında banklar üstünde
uyku tutmuyor karanlıkları
yitik düşlerimi kovalıyorum
gölgeler gidiyor;ben kalıyorum.
Binbir türlü kokuyorsa yaylalar
siyah gözlerine beni de götür
baharın koynundan koparıp sana
ipek bir mendile sardığım yüreğimle
şehzade gülleri gönderiyorum
umutlar kalıyor;ben gidiyorum.
Bütün yelkenlileri,deniz fenerlerini
kaptanları sorgulayan
yanından geçen küheylanların
korku tufanına yakalandığı
siyah gözlerine beni de götür
güneş ülkesinden gelen yiğitler
benzeri olmayan bir dünya kursun
cellat,ayrılığın boynunu vursun.
Usul usul intizarı çürüten
bu hercai diken,bu çılgın arzu
sürüklüyor imkansız muştuların
eşiğine gönül vadilerini
bir ağaçtan düşen yapraklar gibi
düşüyorum tanyerine
ya topla yaralı kırlangıçları
ya da bu vefasız şarkıyı bitir
özgürlüğe giden tutsaklar gibi
siyah gözlerine beni de götür.
Nurullah Genç
Seninle olmanın en güzel yanı ne biliyormusun?
Elin elime degmeden avuclarımı terleten sıcaklıgını taa icimde hissetmek.
Seninle olmanın en kötü yanı ne biliyor musun?
'Seni seviyorum' sözcügü dilimin ucunu ısırırken,
her konusmamızda bos yere saatlerce havadan sudan söz etmek.
Seninle olmanın en heyecanlı yanı ne biliyor musun?
Aynı seyleri seninle aynı anda düsünmek birlikte aglamak gülmek.
Ve buradayken bile seni cılgınca özlemek.
Seninle olmanin en acı yanı ne biliyor musun?
Seni hic tanmadıgım bir sürü insanlarla paylasmak.
Senin yanında olan seninle konusan herkesi cocukca kıskanmak.
Seninle olmanın en mutlu yani ne biliyor musun?
Tanıdık birileriyle karsılasma tedirginligi ile yollarda yürümek yan yana...
Elimdeki semsiyeye inat yagmurda ıslanmak birlikte.
Elimde kırcicegiyle seni beklemek...
Ayni mekanlarda aynı yiyecekleri yemek.
Seninle olmanın en romantik yanı ne biliyor musun?
Sensiz gecelerde sana söyleyemediklerimi yıldızlara aya anlatmak...
Okudugum kitabın sayfalarında dinledigim sarkıların türkülerin siirlerin her mısrasında seni bulmak.
Seninle olmanın en zor yanı ne biliyor musun?
Seni kaybetme korkusuyla hayatta ilk kez tattıgım o tarifsiz duygularımı umut denizinin ortasında, küreksiz bir sandala hapsetmek...
Sevgili yerine yıllarca dost kalmayı basarmak.
Yalın ayak yürümek bıcagın en keskin yerinde.
Kanadıkca tuz yerine gözyaslarımı basmak yüregime.
Seninle olmanın tek yan etkisi ne biliyor musun?
Nereden bileceksin?
Sen benimle hic olmadın ki.
Olsaydın avuclarım terlemezdi...
Isırmazdım dilimin ucunu...
Özlemezdim seni yanımdayken...
Kıskanmazdım...
Korkmazdım yollarda yürümekten.
Islanmazdim yagmurlarda...
Yıldızlara aya dert yanmaz böyle her sarkıda sarhos olmazdım...
Korkmazdım seni kaybetmekten ayaklarım kan revan atlardım sandaldan denize...
Ve her kulacta haykırırdım seni
Ama sen hic benimle olmadin ki...
Ya aklin baska yerlerdeydi ya yüregin...
CAN YÜCEL
champions
19.05.2007, 10:22
Cenk Şarkısı
Yurdunu Allah'a bırak çık yola :
"Cenge" deyip çek ki vatan kurtula .
Böyle müyesser mi gaza her kula?
Haydi levend asker uğurlar ola.
Ey sürüden arkaya kalmış yiğit
Arkadaşın gitti, yetiş sen de git
Bak ne diyor,cedd-i şehidin işit:
"Durma git evladım ,uğurlar ola!
Durma git evladım açıktır yolun...
Cenge sıvansın o bükülmez kolun
Süngünü tak, ön safa geçmiş bulun
Uğrun açık olsun, uğurlar ola
Yerleri yırtan sel olup taşmalı !
Dağ demeyip,taş demeyip aşmalı!
Sendeki coşkunluğa el şaşmalı!
Haydi git evladım ,uğurlar ola.
Yükselerek kuş gibi Balkanlara
Öyle satır at ki kuduz Bulgar'a:
Bir daha Osmanlı'ya güç sırtara!
Git de gel evladım...uğurlar ola.
Düşmana çiğnetme bu toprakları ;
Haydi kılıçtan geçir alçakları!
Leş gibi yatsın kara bayrakları!
Kahraman evladım ,uğurlar ola
İskender66
23.05.2007, 13:47
Senden bir gün geçmedik
Ölsek geçit vermedik
Tarihler seni yazdı
Hep türkünü söyledik
Tarihler seni yazdı
Hep SÜRMELİ söyledik
YOZGATLIYIZ şanlıyız
Bizler delikanlıyız
Hiç bir şeyden yılmadık
Düşmedik ayaktayız
Yiğitler harman olur
Yürekleri mert olur
Sevdası yaman olur
İşte YOZGATLIM budur
Sevdası yaman olur
İşte Sorgunlum budur
YOZGATLIYIZ şanlıyız
Bizler delikanlıyız
Hiç bir şeyden yılmadık
Düşmedik ayaktayız
İskender66
23.05.2007, 13:53
İslâm İçin 'Barış Barış' Diyecek
İnsanlar, İslâmla şereflendikce,
Savaşlar bitecek, barış gelecek...
Vicdanlar ağarıp, dile gelince,
İslâm için, 'barış barış' diyecek.
Ne ezen kalınca, ne çile çeken,
Bu dünya, cennete döner gerçekten,
Horlanmış milyonlar, şükredip birden,
İslâm için, 'barış barış' diyecek.
Ayrımsız, kalplere hak nur dolunca,
Gerçek bir adalet, geçer hayata,
Fillerden, hakkını alan karınca,
İslâm için, 'barış barış' diyecek.
Her yeri saracak, bir ilahi ses,
Sağır dinleyecek, almadan nefes,
Kur'an çağrısına katılıp herkes,
İslâm için, 'barış barış' diyecek.
Camîde saf tutup, kılarken namaz,
Zenginlik, fakirlik, şan, şöhret kalmaz,
Gönüller haykırır, dille susamaz,
İslâm için, 'barış barış' diyecek.
Tanrı ailesi, yorgun Yahova,
Gömülüp gidecek, tarih bağrına,
İnsan ilahlardan dönüp, Allah'a,
İslâm için, 'barış barış' diyecek.
Özcan Isler
25 Mayıs 1983 - Bugün Necip Fazıl Kısakürek'in ölüm yıldönümü. Büyük şairi sevgi, saygı ve rahmetle anıyoruz.
Eve dönmez bir akşam;
Ve gün yüzlü çocuğu,
Sorar: Nerede babam?
Bakarlar, oldu, bitti;
Gelir, derler çocuğa,
Baban attâya gitti.
Uzar gider bu attâ;
Ve neler neler olmaz!
Ve kimbilir ve hattâ;
Bir mahşer gerisinde;
Babası döner bir gün,
Oğlunun derisinde...
Necip Fazıl
Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak!
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak:
Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden,
Çatırtılar geliyor karanlık kubbemizden,
Çekiyor tebeşirle yekun hattını afet;
Alevler içinde ev, üst katında ziyafet!
Durum diye bir laf var, buyurun size durum;
Bu toprak çirkef oldu, bu gökyüzü bodrum!
Bir şey koptu benden, şey, Herşeyi tutan bir şey.
Benim adım bay Necip, babamın ki Fazıl bey,
Utanırdı burnunu göstermekten sütninem,
Kızımın gösterdiği, kefen bezine mahrem.
Ey tepetaklak ehram, başı üstünde bina;
Evde cinayet, tramvay arabasında zina!
Bir kitap sarayının bin dolusu iskambil;
Barajlar yıkan şarap, sebil üstüne sebil!
Ve ferman, kumardaki dört kralın buyruğu:
Başkentler haritası, yerde sarhoş kusmuğu!
Geçenler geçti seni, uçtu pabucun dama,
Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma!
Öttür yem borusunu öttür, öttür, borazan!
Bitpazarında sattık, kalkamaz artık kazan!
Allah'ın on pulunu bekleye dursun on kul;
Bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul.
Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa;
Yaşasın, kefenimin kefili karaborsa!
Kubur faresi hayat, meselesiz, gerçeksiz;
Heykel destek üstünde, benim ruhum desteksiz.
Siyaset kavas, ilim köle, sanat ihtilac;
Serbest, verem ve sıtma; mahpus, gümrükte ilaç.
Bülbüllere emir var: Lisan öğren vakvaktan;
Bahset tarih, balığın tırmandığı kavaktan!
Bak, arslan hakikate, ispinoz kafesinde;
Tartılan vatana bak, dalkavuk kefesinde!
Mezarda kan terliyor babamın iskeleti;
Ne yaptık, ne yaptılar mukaddes emaneti?
Ah! küçük hokkabazlık, sefil aynalı dolap;
Bir şapka, bir eldiven, bir maymun ve inkılap!
Necip (http://www.siirperisi.net/sair.asp?sair=70) Fazıl Kısakürek
Madem öyle,bir Necip Fazıl şiiriyle iyi geceler diyelim foruma.Hatırlatma için teşekkür ederim.Saygı ve rahmetle anıyoruz.
UTANSIN
Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!
Hey gidi küheylan, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!
Eski çınar şimdi noel ağacı;
Dallarda iğreti yaprak utansın!
Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın!
Ölümden ilerde varış dediğin,
Geride ne varsa bırak utansın!
Ey binbir tanede solmayan tek renk;
Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!
NECİP FAZIL KISAKÜREK
ne hasta beklersabahı ne taze ölüyü mezar
nede şeytan bir günahı ..seni beklediğim kadar................
Çocuk ve Ağaç
Çoçuk, çok sevdi ağacı...
Verirdi ona, her kış
Çiçekleri olaydı!
Ağaç, çok sevdi çoçuğu...
Öperdi altın saçlarından
Dudakları olaydı!
Ve ona öptürmek için,
Eğilirdi yerlere kadar;
Yanakları olaydı'
Dökerdi önüne hepsini
Gümüşten, altından, sedeften
Oyuncakları olaydı!
Ve çoçuk gittikten sonra,
Böyle kalır mıydı ağaç?
Ne olurdu onunda
Bacakları olaydı,
Ayakları olaydı!
A. Nihat Asya
İskender66
29.05.2007, 12:31
Büyük Üstad Necip Fazıl'ı rahmetle anıyoruz. Ruhu şad olsun...
Kaldırımlar
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık.
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler.
Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!
Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler.
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir kuyuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...
Necip Fazıl Kısakürek
İskender66
29.05.2007, 12:54
Evvel Allah, ahir Allah
Andan ulu gelmemiştir
Hak Muhammed'den sevgili
Hakk'ın kulu gelmemiştir
Sah-ı merdan idi adı
Cömert sofrasın kim kodu
Ali'ye aslanım dedi
Uyruk Ali gelmemiştir
Pir olmayan aşka gelmez
Koç olmayan kurban olmaz
Ecel gelse derman olmaz
Hakk'tan rıza gelmemistir
Od düştüğü yeri yakar
Değme dalda gül mü biter
Ko dört dilin, çok kuş öter
Bülbül ünü gelmemistir
Karac'oglan Hakk'a yalvar
Verdiğine günah ol dar
Sol alemde eksiksiz yar
Kimse bulup gelmemistir
Karacaoglan
ESER
Bir insan öldümü ondan kalacak eseri,
Bir eşek göçtümü ondan da nihayet semeri.
Mehmet Akif Ersoy
golebshera
31.05.2007, 03:37
Tahir olmak da ayıp değil
Zühre olmak da..
Hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Bütün iş Tahir'le Zühre olabilmekte
Yani yürekte.
Mesela bir barikatta dövüşerek
mesela kuzey kutbunu keşfe giderken
mesela denerken damarlarmda bir serumu
ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Nazım Hikmet - 1947
şuna bakarmısınız: "yani sen elmayı seviyorsun diye elmanın da seni sevmesi şart mı?"
bu şiir benden bütün platoniklere gitsin...
Bu Geceye Lanet
Nefesime karışan
Küfür kokusu
Sıktım dişimi
Kırdığım ölüm korkusu
Açtım ağzımı
Sana döndü
Sözümün namlusu
Vurdum , vurdum , vurdum
Serdar Sanar
Ben Sokak Çocuğuyum
Ben sokak çocuğuyum
Bir damla zevkin mahsulüyüm
Ve iki damla tükürüğün
Surata fırlatılan…
Ben sokak çocuğuyum
Köprü kolonları altında,
Bir cam buğuluğunda gördüğünüz
Hani , her gün üstünden geçerek
Ezdiğiniz bir yaşamım ben…
Ben sokak çocuğuyum
Elinize yeni bir yaşam alırken
Arka ülkelerde yalnız dolaşan
Siz gecede kayan yıldıza dilek yapıştırırken
O gökyüzünün altında öksüz kalan
Ben sokak çocuğuyum
İğrenerek baktığınız suratlarınızda kaybolan…
Benim farkımda mısınız ???
Serdar Sanar
-Sesli dinlemek için TIKLA (http://www.edebiyatdefteri.com/index.asp?istek=tum_siirler&sair=6947&k=detay&Siir_id=27080) -
GİTME
Bir günah soğukluğunda terleyen ellerim
Gülün dikenine muhtaç
Dünya eleğinde sallanmaktayım
Düşüyorum incecik bir saç telinden
Gölgene muhtacım ey Sevgili
Çırpınışlarımın kanat uğultuları
Yaklaşan ateşi ateşmi yapar?
Dokunmaktan kaçtıkça bağırtılara
Tırnak izleri tabutumun içinde
Islak toprak kokusu...
Ve insan çığlıkları ardarda
Bulutların karalığında anlamsızlık
Ben yanıyorum etraf buz
Kalkmıyor omzum bir yanık ağırlığından
Nefesim boğuk
Kokusunda cehennem var karankığın
Gitme ve yitme diye tüm çığlıklar
Yolun sonu yok yapma...
Nefesinin ısıtmadığı iklimlerde üşüyorum
Dalıp gidiyorum güvercin kanadındaki renge
Bir park yalnızlığında buluyorum kendimi
Ve bir gazete kağıdından yorgan
Gitme ...
N'olur gitme
Serdar Sanar
Sesli dinlemek için TIKLA (http://www.edebiyatdefteri.com/index.asp?istek=tum_siirler&sair=6947&k=detay&Siir_id=22910)
Ömür dediğin şey
İlk gün,
Ağlayarak başlayacaksın
Yaşam sahnendeki
Başrolüne…
Bir gün
Paytak paytak yürüyeceksin
Anne yüreğinin patikasında
Bir gün
Tozlu tebeşir
Ve iki satır cümle olacaksın
Kenarı kıvrılmış defterinde…
Bir gün
Duvarlara vuracak yüreğin
Sıkıştırılmış okul sıralarında
Aşık olacaksın…
Bir gün
Yeni bir yaşam alacaksın eline
Senden olan…
Burnu aynı sen :)
Bir gün
Bastonuna dayanacak
Yılların yorgunluğu
Taşıyamayacaksın…
Bir gün
Tek başına uyuyacaksın
Sol tarafın boş…
Ağlayacaksın…
Yüreğini kanatırcasına
Çaresizlik çığlıkları arasında.
Ve…
Son gün
Toprak kokacaksın
Dualar arasında…
Serdar Sanar
Sesli dinlemek için TIKLA (http://www.edebiyatdefteri.com/index.asp?istek=tum_siirler&k=detay&Siir_id=27816)
Bitti artık gönlümde hasretin saltanatı
Olsan da olmasan da aşkınla benimlesin
Vazgeçtim yokluğunu özlemle sınamayı
Gelsen de gelmesen de aşkınla benimlesin
Bir elveda demeden aldın gittin başını
Gelmiyorum peşinden çatma artık kaşını
Senin için dökülen gözlerimin yaşını
Silsen de silmesen de aşkınla benimlesin
Kahırlar teslim olsa yaşama hevesimi
Yüreğin duymaz olsa feryadımı sesimi
Adınla vereceğim aşka son nefesimi
Bilsen de bilmesen de aşkınla benimlesin
Yaşadığım ne varsa bu sevdanın eseri
Ne kadar acı verse yine kalbimdir yeri
Bir gün beni gönlünün kapısından içeri
Alsan da almasan da aşkınla benimlesin
Bedenimde ruhumda sen varsın her anımda
Nasıl sensizim derim dolaşırken kanımda
Aldırmam ey sevgili ömür boyu yanımda
Kalsan da kalmasan da aşkınla benimlesin
Artık sana sitem yok işte sabrımla sına
Alıştırdım kendimi bu sevdanın yasına
Bir kere bile olsa aşkımın deryasına
Dalsan da dalmasan da aşkınla benimlesin
kingfisher
04.07.2007, 02:04
Bir eflatun ölüm
kırgınım, saçılmış
bir nar gibiyim
sessiz akan bir ırmağım
geceden
git dersen giderim
kal dersen kalırım
git
dersen
kuşlar da dönmez, güz kuşları
yanıma kiraz hevenkleri alırım
ve seninle yaşadığım
o iyi günleri,
kötü
günleri bırakırım.
aynı gökyüzü aynı keder
değişen bir şey yok ki
gidip
yağmurlara durayım.
söylenmemiş sahipsiz
bir şarkıyım
belki
sararmış
eski resimlerde kalırım
belki esmer bir çocuğun dilinde.
bütün derinlikler sığ
sözcüklerin hepsi iğreti
değişen bir şey yok hiç
ölüm hariç.
aynı gökyüzü aynı keder.
Bir eflatun ölüm
sözcüklerin hepsi iğreti
değişen bir şey yok hiç
ölüm hariç.
aynı gökyüzü aynı keder.
çok güzelmiş...
kingfisher
04.07.2007, 02:14
çok güzelmiş...
saolasın...
Harun-61
15.09.2007, 17:24
Evin içinde bir oda, odada İstanbul
Odanın içinde bir ayna, aynada İstanbul
Adam sigarasını yaktı, bir İstanbul dumanı
Kadın çantasını açtı, çantada İstanbul
Çocuk bir olta atmıştı denize, gördüm
Çekmeğe başladı, oltada İstanbul
Bu ne biçim su, bu nasıl şehir
Şişede İstanbul, masada İstanbul
Yürüsek yürüyor, dursak duruyor, şaşırdık
Bir yanda o, bir yanda ben, ortada İstanbul
İnsan bir kere sevmeye görsün, anladım
Nereye gidersen git, orada İstanbul.
Ümit Yaşar Oğuzcan
Aşka Sevdalanma
Can verme sakın aşka aşk afeti candır
Aşk afeti can olduğu meşhuru cihandır
Sakın isteme sevdayı gam aşkta her an
Kim istedi sevdayı gamlı aşk ziyandır
Her ebrulu güzel elinde bir hançeri honriz
Her zülfü siyah yanında bir zehirli yılandır
Yahşi görünür yüzleri güzellerin emma
Yahşi nazar ettikte sevdaları yamandır
Aşk içre azap olduğu bilirem kim
Her kimseki aşıktır işi ahü figandır
Yadetme güzel gözlülerin merdümi çeşmin
Merdüm deyip aldanma kim içtikleri kandır
Gel derse Fuzuli ki güzellerde vefa var
Aldanmaki şair sözü elbette yalandır.
Fuzuli
Samet Türkmen
05.10.2007, 00:23
MEDET
Ey cânıma cânânım, ey derdime dermânım
Alemlere Sultanım, medet Allah'ım medet
Bu derdin onmaz gibi, Azrail gülmez gibi
Umduğum olmaz gibi,medet Allah'ım medet
Dünyayı bakî sandım, gaflet içinde kaldım
Ölüm var imiş bildim, medet Allah'ım medet
Gene zâri kılayım, Çalab'ıma yalvarayım
Allah'a sığınayım, medet Allah'ım medet
Âşık Yunus kıl zârî, günahın yuğsun Bârî
Göresin Peygamberi, medet Allah'ım medet
Yunus Emre
Zârî kılmak : ağlamak ,sızlamak,inlemek
Çalap(Çalab'ıma yalvarayım): Allah
Dövün
Ben ölünce etsin dostlarım bayram;
Üstüste tam kırk gün, kırk gece düğün!
Açı doyurmaksa kabirde meram,
Yemeğim Fatiha, günde beş öğün.
Hey gidi, gölgeler ülkesi dünya!
Bir görünmez şeyin gölgesi dünya!
Boşlukta ayrılık bölgesi dünya!
Bu dünyada yeme, içme ve dövün!
N.F.Kısakürek
musty3461
22.01.2008, 13:04
Nerdesin?
-acıların kadınına-
Göğe baktım gözü yaşlı
Yere baktım yer yaslı
Sular bugün kan tadında
Eski yeni, büyük küçük, kara kızıl
Tüm dertlerim burdalar
Sen nerdesin?
Sen ve kuşlar
Gözyaşının gözyaşına
Benzediği kadar benziyorsunuz
Vurulan bir ceylanın yavrusuna söylediği
Şarkıyı söylüyor onlar
Bu sabah yine kondular telörgüye
Beni acımla başbaşa bırakmadılar
Sen nerdesin?
Hava soğuk, dışarda kar yağıyor
Her zaman ellerim üşürdü
Bugün içim üşüyor
Hasretin geldi, hayalin geldi
Bak, kokun da geliyor
Bugün Yakub oldum hey
Ey acıların kadını
Sen nerdesin?
Mustafa İSLAMOĞLU
Muhammed KOÇ
22.01.2008, 13:30
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Dalgalan sende şafaklar gibi ey şanlı hilal
Olsun artik dökülen kanlarımız hepsi helal
Ebediyyen sana yok ırkıma yok izmihlal
Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet
Hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal !
var mı bundan ala şiir
Ne ileri, ne geri;
Kimlerin var haberi
Benim sonsuz dünyamdan?
Belki sabahtan beri
Ve belki de akşamdan,
Bakıyorum bir camdan,
Renk renk billûr ehramdan,
Haberim yok, rüyamdan,
Ne geri, ne ileri!
Nfk
Şiirin devamı var aslında ama şu aşamada bu kadarı daha anlamlı. :)
Güneş gibi ol şefkatte, merhamette
Gece gibi ol ayıpları örtmekte
Akarsu gibi ol keremde, cömertlikte
Ölü gibi ol öfkede, asabiyette
Toprak gibi ol tevazuda, mahviyette
Ya olduğun gibi görün , yada Göründüğün Gibi ol...
MEVLANA
musty3461
25.01.2008, 00:13
SEVİ ŞİİRİ - ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
Ben senin en çok sesini sevdim
Buğulu çoğu zaman, taze bir ekmek gibi
Önce aşka çağıran, sonra dinlendiren
Bana her zaman dost, her zaman sevgili
Ben senin en çok ellerini sevdim
Bir pınar serinliğinde, küçücük ve ak pak
Nice güzellikler gördüm yeryüzünde
En güzeli bir sabah ellerinle uyanmak
Ben senin en çok gözlerini sevdim
Kâh çocukça mavi, kâh inadına yeşil
Aydınlıklar, esenlikler, mutluluklar
Hiç biri gözlerin kadar anlamlı değil
Ben senin en çok gülüşünü sevdim
Sevindiren, içinde umut çiçekleri açtıran
Unutturur bana birden acıları, güçlükleri
Dünyam aydınlanır sen güldüğün zaman
Ben senin en çok davranışlarını sevdim
Güçsüze merhametini, zalime direnişini
Haksızlıklar, zorbalıklar karşısında
Vahşi ve mağrur bir dişi kaplan kesilişini
Ben senin en çok sevgi dolu yüreğini sevdim
Tüm çocuklara kanat geren anneliğini
Nice sevgilerin bir pula satıldığı bir dünyada
Sensin, her şeyin üstünde tutan sevdiğini
Ben senin en çok bana yansımanı sevdim
Bende yeniden var olmanı, benimle bütünleşmeni
Mertliğini, yalansızlığını, dupduruluğunu sevdim
Ben seni sevdim, ben seni sevdim, ben seni...
mustafa gürsoy
25.01.2008, 00:28
Karanfil
Yârin dudağından getirilmiş
Bir katre âlevdir bu karanfil,
Rûhum acısından bunu bildi!
Düştükçe, vurulmuş gibi, yer yer
Kızgın kokusundan kelebekler,
Gönlüm ona pervâne kesildi...
Ahmet Haşim
mustafa gürsoy
25.01.2008, 00:39
Ya râb belayı aşk ile kıl aşina beni
Bir dem belâ-yı aşktan etme cüdâ beni
Az eyleme inâyetini ehli derdden
Yani ki çok belâlara kıl mübtelâ beni
Oldukça ben götürme belâdan iradetim
Ben isterim belâyı çü ister belâ beni
Gittikçe hüsnün eyle ziyâde nigarımın (http://www.siirdostu.com/?sair=Fuzuli&siir=YA RAB BELAYI AŞK İLE KIL AŞİNA BEN)
Geldikçe derdine beter et müptelâ beni
Öyle zaîf kıl tenimi firkatinde kim
Vaslına mümkün ola getürmek saba beni
Nahvet kılıp nasib fûzûlî gibi bana
Ya râb mukayyed eyleme mutlak bana beni
Fuzuli
Dayan Kalbim
Seni dağladılar, değil mi kalbim,
Her yanın, içi su dolu kabarcık.
Bulunmaz bu halden anlar bir ilim;
Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık.
Sensin gökten gelen oklara hedef;
Oyası ateşle işlenen gergef.
Çekme üç beş günlük dünyaya esef!
Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!
Necip Fazıl K.
Günah
Sanırım, insanların her suçunda ben varım;
Günah uzun bir kervan, tâ ucunda ben varım!
Necip Fazıl K.
ÖmerFarukYılmaz
27.02.2008, 22:53
Aşka Sevdalanma
Can verme sakın aşka aşk afeti candır
Aşk afeti can olduğu meşhuru cihandır
Sakın isteme sevdayı gam aşkta her an
Kim istedi sevdayı gamlı aşk ziyandır
Her ebrulu güzel elinde bir hançeri honriz
Her zülfü siyah yanında bir zehirli yılandır
Yahşi görünür yüzleri güzellerin emma
Yahşi nazar ettikte sevdaları yamandır
Aşk içre azap olduğu bilirem kim
Her kimseki aşıktır işi ahü figandır
Yadetme güzel gözlülerin merdümi çeşmin
Merdüm deyip aldanma kim içtikleri kandır
Gel derse Fuzuli ki güzellerde vefa var
Aldanmaki şair sözü elbette yalandır.
Fuzuli
Sadece alkışlıyorum :alkış: :alkış:
Dayan Kalbim
Seni dağladılar, değil mi kalbim,
Her yanın, içi su dolu kabarcık.
Bulunmaz bu halden anlar bir ilim;
Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık.
Sensin gökten gelen oklara hedef;
Oyası ateşle işlenen gergef.
Çekme üç beş günlük dünyaya esef!
Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!
Necip Fazıl K.
Günah
Sanırım, insanların her suçunda ben varım;
Günah uzun bir kervan, tâ ucunda ben varım!
Necip Fazıl K.
Bu çok güzelmiş... :alkış: ;) :)
galyanlim
07.03.2008, 18:13
ölüm ölene bayram;bayrama sevinmek var
oh ne güzel bayramda tahta ata binmek var
Necip Fazıl K.
Sadullah KAPICIOĞLU
04.08.2008, 01:53
Şiirleri bekliyorum ilk şiir benden gelsin.
YÜCE SANAT
Bir düzen içinde bütün alem,
Gece - gündüz, anne ve çoçuk.
Aksamaz bu nizam hiçbir dem,
Gelir zaman çatar, çatlar kabuk.
Hergün doğar yeniden zaman,
Ruhumu okşayan muazzam beste.
Eskiyen yıllar değildir insan.
Çekilir çekilmez pencereye perde.
Erkenden belirir güneş ufukta,
Akşam gelir ihtişamıyla sürer devir.
Kan kızılı batan bir ateş şafakta...
Gecenin büyüsüdür gökteki yıldızlar.
Bir saat sanki, Alem bir saat,
İntizam, bir an bile durmadan.
Esrarı ey mucib! bu ne yüce sanat...
Sadullah KAPICIOĞLU
Tayyip Bosnalı
04.08.2008, 12:30
hergün bir iğrenç :D şiirimle köşeni mahvedicem kardeşim bu konuyu açmayacaktın :)
uzun ve dağınık olduguna bakmayın sadece tek bi şiir bu :)
Bütün Hüzünlü Duygular Benimle Bu Gece
gitme
gitme derdim önceden olsa sana
sende bilirdin çünkü
gözlerinin hayalini katık yaptıgımı aşıma
havayı seninle soludugumu
ve içimin seninle ısındıgını
Hiç aldırmadan metoroloji raporlarına
gidiyorum
gidiyorum işte
kaldırımlara işve yapan ceylan gözlü güzel
Gidiyorum gitmeliyim gitmem gerek
Bittim tükendim yenildim artık çünkü
Bana biraz Polyanna saflıgı
En çokda Eyüp sabrı gerek
farketmez
farketmez artık
Timsah gözyaşları
Sen ümitlerimi fillere çiğnetirken
Sahi ne acıklı kelimedir değilmi artık
Giden gitmiştir biten bitmiştir
olan olmuştur çünkü
Son bir çare dolu kırba bile kalmamıştır elinde
leylayı ararken çöllerde
kısmet
kısmet değilmiş bana seni sarmak
ve dikenlerle çevrili gözlerine ulaşmak
kaderim kalem kagıttan
gözlerine agıttan
hayalperestlikten ibaretmiş
ve savaşım gözlerinle değil
kaf dağının en zalim deviyleymiş
Elveda
Elveda hoşçakal
ne kadarda kolay söylemesi değilmi?
ve çokda canını yakar uğurlanananın
bir otobüs garında söylenmiyorsa eğer bu kelime.
dönüşü vardır çünkü geride bırakılan yolların
geride bırakılan bir çift güzel gözün aksine
Benden bekleme yinede ama
hayır çokda koydugundan değil
Ne elimi sallayabiliyorum
Ne de dilimi döndürebiliyorum
çünkü çok yorgun düştüm
Seninle bu aşk savaşından
Yanlızlık
Yanlızlık Çöldeki tek bodur çalı misali
Yanlızlık zor zanaattır vesselam
Ustadan Erbabtan değil
Cananın gözlerinden öğrenilir
İsyan
İsyan çıktı ey zalim kaptan
Artık Aşk geminde
Yıllarca kandırmışsın
bu Sadık tayfanı
Yol alırken Aşk denizinde
Fakat Biliyorum artık
Servet-i aşkın haritası
Senin o gözlerinde değil
Benim saf ve divane yüreğimde
Avuntu
Avuntu yalancı bir kuruntudur aslında
bebeğe verilen plastik bir emzik gibi
Yıllar sonra bir gün yaşladıgında
Yani güzelliğine
maziden başka şahit kalmadıgında ardında
Senin avuntunda ben olacagım
Çok güzeldim ben
Ah bilseniz Ne kadar çok sevildim
Bana ne şiirler yazıldı diyeceksin
Genç ve güzel kızlar muzipce seni dinler gözükür
Ve aynalar seni yalanlarken
benim avuntum ise
Kocaman sevgi dolu bir mezar olacak
Varlıgımın İskele tarafında
Limanlar
Limanlar biricik sıgınadır üşüyen gemilerin
Ve Gemiler mahkumdur limanlara
Yoksa ayazda kalırlar öyle çaresiz
titrerler üşürler ağlarlar öyle sessiz
Yanlış limana demir atmasıda
çok kötüdür ama bilirmisin?
Hemde en az günahların kadar
ben mahkumdum gözlerine demir atmaya
taki sen bendeki beni yokedene kadar
hazan
hazan hüzündür hazindir
Sonbahardır işte
Dökülen sadece yapraklarda değildir
onlara eşlik eder bazen gözyaşları
Solup giden bir aşkın ardından
geç
artık çok geç
çok geç demek için bile hemde
Güneş doğmalıydı ama değil mi? şimdiye kadar
Bu işte ya bi gariplik
yada büyük bir zalimlik var
Anneler evlerine çagırırlar
top oynayan çocukları geç olunca
Onlara bir zarar gelmesin diye
Bense geri çagıramıyorum
Gözlerini seyre çıkmış yüreğimi
yeterince geç ve güç olmasına rağmen
Zarar görmek ne kelime
Kan damlıyor yüreğimden hemde
Adam aldırma geç git diyorum
maalesef
maalesef kurtaramadım bu aşkı
tüm gerekli müdahaleleri yapmama rağmen
Gözleri açık gitmeyecekmiş yinede ama
Arkasından yas tutarsan eğer
aramızda kalsın ama öyle diyordu aşk
Ruhumla arafta gizlice dertleşirken
kaybettik
kaybettik biz
sen sadık bir tayfanı bir aşk hamalını
ben gözlerini hayalini
umudumu ve yarınlarımı kaybettim
üzülme canım yansada maziden
yinede hiç düşünmeden ve tek nefeste söylerim
Ey hayatımın anlamı
Rahat olsun senin için
Sana hakkımı helal ettim
olabilirdi
olabilirdi mesela
hayale bir yasak yok değilmi hala
benim bildiğim kadarıyla
simit atabilirdik mesela şirketi hayriyeden martılara
onlarda nasiplenirdi bu hayali aşkın sevgisinden
l
Gözlerim mahçup süzmezdi mesela o gül cemalini
Artık kızmayacagını bildiğimdem
Bir tatlı kızımız olabilirdi mesela
Gözleri sana benzeyen
Serpilip Büyüdükçe çok canlar yakardı senin gibi mesela
Belkide kendi canından bir canın
Güzelliğini bile kıskanırdın kim bilir :)
Olaki en merhametli affetti diyelim günahlarımızı
Cennete birlikte elele girerdik
Ve sunuldugunda bana en güzel huri kızları
Gerek var mı ey rabbim derdim
Daha güzelini yaratmış ve bahşetmişsin ya
Hayali bile böyle güzel ve tatlıyken
Gerçeginin tarifi imkansız olabilirdi
Olabilirdi mesela
Tayyip Bosnalı
Burdan devam edelim arkadaşlar.Konu açarken biraz araştıralım var mı yok mu diye;)
Sadullah KAPICIOĞLU
04.08.2008, 12:44
@ mukemwell
ne zamandır yazıyorsun?
Ben de bir kaç paylaşım yapayım...
Çok az yazarım. Pek de beceremem.
Ama paylaşmak güzeldir.
Bu arada mükemweel, Tebrik Ediyorum.
Tayyip Bosnalı
04.08.2008, 12:48
@ mukemwell
ne zamandır yazıyorsun?
ilk aşık oldugum günden beri :) yani orta 3 ten beri
ama arada kalp ve duygularda nadasa bırakıldıgından
ve ilk şiir defterimi kızgınlıktan yırtıp attıgımdan elimde çok fazla şiir yok açıkcası
yırttıgım defterde 130 a yakın şiirim gitti :(
salaklıgıma hala daha doyamıyorum :)
kıza kızdıysan defteri niye yırtıyorsun dimi :)
Demli... Cebelitarık
Cebelitarık, iki karşı yaka.
Sağ yanımda sen,
Karşı tarafımda
Gölgemi yoklayan dünya.
Gemileri yakmışım,
Geriye dönüş yok yolumun.
Ya yenilip düşeceğim,
Kirlenecek, sürüklenecek
Sancağım
Ayaklar altında.
Ya da ben olacağım
Bir muzaffer komutan
Ağlayacağım kollarında.
Demli... Kanıt
Her gün ağarımında
İçimde düşen
Şekilsiz sancın.
Kimliği belirsiz kırağılar hesabı.
Bir rivayete göre
Yüksek yayla köylerinde.
Bir başkasına göre
Şehrin göbeksiz estetiğinde
Beni vuran yokluğunun kanıtı
Herkes geçebilir,
Sevdiğinin gül yüzünden,.
Tek seferde yırtabilir,
Yaşanası tüm anıları.
Çoz zorlarsa unutabilir insan,
Yaz yakamozlarını
Kış ayazlarını
Ama
Unutmak mümkün mü?
Hiç yaşamadığım varlığını..
Demli... Yokluğuna
Bilmem kaç ışık yılı uzakta,
Granit tohumlu bahçelerin arasında
Yaşıyorum seni.
Sende biliyorsun
Önemsenmeyeceğini,
Akasya kokulu, gül donanımlı
Pembe panjurlu evlerde.
Hiç olmadı fotoğrafın yanımda
Ucu yanık, içi kapkaraydı,
Unutmaya çalıştığımda.
Kiprit çöplerinin sorunlarından
Soğumaya başladığımda
Hediye ettiğin bir çakmağın da yoktu.
Seni terkederken bile
Tek başımaydım
ve
Tek başıma yaşadığım
Yokluğundu.
Demli... Yüreğimden
Yıldızlar
Gözbebeklerine düştüğünde,
Bulmacalar,
Yitirdi anlamını..
Ve yıldızlar
Uzanınca yeryüzüne
Aşkın aldı beni.
Aşkın
Götürdu ıssız sahillere
Yüreğimi...
Yüreğimse savaştı,
Yüreğimse direndi
Ve
Yüreğimse kazandı.
Buldu
Hayatın Anlamını.
Sadullah KAPICIOĞLU
04.08.2008, 12:51
Şiir yazmaya başlayan yada yazan arkadaşlara tavsiyem olucak. Geçen gün bahsi geçti. Bir arkadaş'a buraya yazdığımı onunda ilgisi varsa yada şiirleri yazması söyledim. Oda ben yazarım şiir dedi söyle bir konu yazayım hemen diye.
Bence şiir ciddi manada şiir yazmak için öncelik duygudadır. Duygularınız sizin eylemlerinize hareket veren motorlardır. Duygu eylemin habercisidir. Bunu bulutlara benzetebiliriz... Şöyleki aynen bulutlar gibi insan duyguların önüne geçemez artık, öyle yoğunlaşır öyle yoğunlaşır ki tıpkı bulutlar gibi artık bu yoğunlaşan kütlenin yağmura dönüşmesi gerekir. Tabi şiir yazımında teknik diyebileceğimiz bazı salt bilgilerde lazım. Bunlar aliterasyonlar, uyaklar, redifler, edebi sanatlar ve ölçü.
Düşüncelerinizi merak ediyorum. Paylaşırsanız sevinirim..
Demli... Yitik Pasajlar
Ve sonsuz uçurumdadır insanoğlu.
Yıkılmışlığın eşiğinde kıvranmaktadır,
Biten insan.
Sormamıştır nasıl geldiğini,
Anlamamıştır çünkü kendini…
Bir tutam olmuşluk,
Kır kahvelerinin kuytu saçaklarında.
Yolunu nasıl kaybetmiştir?
Anlatılacak bitmişliği yoktur.
Hatırlanacak yaşamışlığı,
Görülmemiştir…
Dikkatle tartamamış benliğini,
Ve su yüzüne çıkaramamış,
Kırk gramlık samimiyetini…
Tartısı var mı olmamışlığın?
Mechule bırakılan şişe.
Ortada dolanan sözcükler,
Armağan edilmekte fahişece.
Sıralar dolusu zincirlenmekte köleler.
Ve garip bakışlarla,
Ağlayan, insanlık adlı yığın…
Sadullah KAPICIOĞLU
04.08.2008, 12:52
@kutagdu
tebrikler...
DEMLİ...KUTADGU
Kalbim
Uçuruma inat
Tutunmakta.
Alevim yakmakta,
Değme kahramanları.
Göğe uzanmakta,
Umudum.
Başıboşluğa öfkem,
İtaadim yazdığım yazgıya – kavgama-
Tenkidim hayalet köpeklere
Eziyetimdir gülmem,
Riyakar gülümsemelere.
Vurgunumdur Aslında
Elimin dokunamadıkları.
Karanlığadır,
Uzattığım kinim.
Tekmili birden soysuzlar,
Adım adım yenilgime
Duadalar.
Gözlerim kanlanmakta şişe şişe,
Uğrunda yengilerim şimdi fahişe.
Gemileri yakmaktayım,
İrkilen nöbetler zamanında
Doğmaktayım, her gün yeni bir savaşa
Eziyetime aynı ağır küfürler
Resmimdir bu temaşa
…
Gölge, yine gölge, yeniden gölge
İzmaritlerim babilde kule.
Dalga, yine dalga, yeniden dalga
İçim dışım hep kavga.
Şahit tutuyorum kalemimi
İliklerimse kâtibim.
Mahcubiyetimdir, kaçara benzer bu veda.
Bir tutam daha acı
İncine, incine topal, umutlarım.
Tedariğim yok uykusuzluğuma
İtile, itile çirkin bakışlarım.
Şehvete dolananlarla olamayanlardanım ben.
İşkence işkence yoğrulmaktayım,
Mendil mendil ayrılıklarım
İrinim akmakta içime
Rezaletimdir yalansızlığım.
Buhurdanımdır kelimeler
İlerlemekteler yollarında.
Taştan yoğrulanlaradır ateşim
İnlemekteler yorumlarda –f-
Şirk ile yaşayanlar
İt sürüleri kadar çoklar. Bileler ki.
Müzmin değildir, kırılganlığım.
Dibine geldim yolun
Ortalığım toz duman.
Günahlarını devşiren yavşaklar,
Ululardan meta icatkarları,
Şuh bakışlılar, avare dolananlar
Unutmayın, ölmedim, ölmeyeceğim.
Mutlaka, yeniden döneceğim
…
- Ve ancak mezarların olduğu yerde olur dirilmeler-
TRABZONSPORUM
Ah Bu Aşk İflah Etmez Beni.
Gümüşi ufuklara yol aldım ömür boyu.
Yoldaşım, sırdaşım, alınyazımdın sen.
Yaşama dair –ölüme dair- can damarımdın sen.
Sevinç, gözyaşı, çığlık, ahlar
Hapsediliş, tutunuş, umut, tutkuooğlu tutku,
Hayalim,
Şampiyon Trabzonsporumsun sen.
Bordolum mavilim, sahteliğe direnişim.
Yemen çöllerine susatan yenilişim,
Öldüren, öldüren yeniden dirilişim.
Her gözümü açışımda gördüğüm sen
Dualarımda, vuslatını dilediğim sen.
Ah bu aşk iflah etmez beni.
İflah olmak isteyen de yok hani.
İflah edilememişler kabilesindenim ben.
Aşkım hep dipdiriri, aşkım hep yepyeni.
Uzaklığa düşmanım mesafeler kıstasında.
Yakınlığım közümdür,
Ağlayışım, hüznüm.
Ve kavgamdır senin dik duruşun
Avni Aker yeşilinde savruluşun.
Ah bu aşk iflah etmez beni.
İflah olmak isteyen de yok hani.
Türkülerimden yadigarsın sen,
Destanımızı yazanların elinde.
Her zaferinden ağlatan,
Her yenilginde diriltensin
Temiz yüreklilerin coşkususun dillerde.
Mavisin sen gözlerimde
Bordosun, özlemimde.
Ah bu aşk iflah etmez beni.
İflah olmak isteyen de yok hani.
Korkusun, ecelsin kimilerine göre
Çomak sokan, delirten ve titretensin.
Nerden çıktı bunlar, dedirtensin.
Ve o kimiler
Hala korkaklar
Ve gözlerinde hala o çakal bakışlar.
Sevdiğim,
Senin aşkın ciğerlerimi dağlar.
Sevdiğim,
Dik duruşlumun mirası,
Kazım’ın hatırası.
Sevdiğim,
Doğuşunla övündüğüm
Yiğidim,
Bordolum, mavilim.
Gönlümde büyüttüğüm.
Ah bu aşkın iflah etmez beni.
Sen de iflah etme beni.
İflah olmak isteyen de yok hani.
Kazım’a…
Sadullah KAPICIOĞLU
04.08.2008, 12:55
http://img509.imageshack.us/img509/8647/dua5copy1240x1024jm0gu5.jpg
Sadullah KAPICIOĞLU
04.08.2008, 12:57
ilk aşık oldugum günden beri :) yani orta 3 ten beri
ama arada kalp ve duygularda nadasa bırakıldıgından
ve ilk şiir defterimi kızgınlıktan yırtıp attıgımdan elimde çok fazla şiir yok açıkcası
yırttıgım defterde 130 a yakın şiirim gitti :(
salaklıgıma hala daha doyamıyorum :)
kıza kızdıysan defteri niye yırtıyorsun dimi :)
aynen kardeşim. son cümlene katılıyorum.:)
Şiir yazmaya başlayan yada yazan arkadaşlara tavsiyem olucak. Geçen gün bahsi geçti. Bir arkadaş'a buraya yazdığımı onunda ilgisi varsa yada şiirleri yazması söyledim. Oda ben yazarım şiir dedi söyle bir konu yazayım hemen diye.
Bence şiir ciddi manada şiir yazmak için öncelik duygudadır. Duygularınız sizin eylemlerinize hareket veren motorlardır. Duygu eylemin habercisidir. Bunu bulutlara benzetebiliriz... Şöyleki aynen bulutlar gibi insan duyguların önüne geçemez artık, öyle yoğunlaşır öyle yoğunlaşır ki tıpkı bulutlar gibi artık bu yoğunlaşan kütlenin yağmura dönüşmesi gerekir. Tabi şiir yazımında teknik diyebileceğimiz bazı salt bilgilerde lazım. Bunlar aliterasyonlar, uyaklar, redifler, edebi sanatlar ve ölçü.
Düşüncelerinizi merak ediyorum. Paylaşırsanız sevinirim..
Açıkcası şiirin çok yoğun duygularla yazılması gerektiğini düşünüyorum.
Ancak asıl temel duygunun yoğunluğu değil, dilin kullanımı.
İki unsur ve özgünlük şiirin güzelliğini ortaya koyar.
Bizim ki çalakalem çalışmalardan başkası değil.
Mesela ben korkarım şiirden.
Çekinirim açıkcası.
Daha çok deneme yazmaya odaklarım kendimi.
Her gün sayfalar dolusu yazmama rağmen
Şiirlerim bir elin parmaklarını geçmez mesela.
Velhasılı kelam şiir zor zanaattir.
Çok severim şiir okumayı.
Tayyip Bosnalı
04.08.2008, 12:59
Demli... Cebelitarık
Gemileri yakmışım,
Geriye dönüş yok yolumun.
Ya yenilip düşeceğim,
Kirlenecek, sürüklenecek
Sancağım
Ayaklar altında.
Ya da ben olacağım
Bir muzaffer komutan
Ağlayacağım kollarında.
Demli... Kanıt
,
Herkes geçebilir,
Sevdiğinin gül yüzünden,.
Tek seferde yırtabilir,
Yaşanası tüm anıları.
Çoz zorlarsa unutabilir insan,
Yaz yakamozlarını
Kış ayazlarını
Ama
Unutmak mümkün mü?
Hiç yaşamadığım varlığını..
kardeşim tevazu yapmışssın ama gerçekten çok güzel yazıyorsun
gerçekten tebrik ediyorum ve şapkamı çıkarıyorum
özellikle şiirlerinin son kısımlarını çok etkili bitirmişssin
dogum günümde beni perişan ettin vicdansız renkdaş :)
yüreğine ve kalemine sağlık tebrikler
kardeşim tevazu yapmışssın ama gerçekten çok güzel yazıyorsun
gerçekten tebrik ediyorum ve şapkamı çıkarıyorum
özellikle şiirlerinin son kısımlarını çok etkili bitirmişssin
dogum günümde beni perişan ettin vicdansız renkdaş :)
yüreğine ve kalemine sağlık tebrikler
İmzam ile sesleniyorum sana...
Güzel vücudlar için zevk, güzel ruhlar için ıstırap gerektir.
Istırap gerektir, bırak daha fazla acı sarsın güzel ruhunu.
Sadullah KAPICIOĞLU
04.08.2008, 13:02
Açıkcası şiirin çok yoğun duygularla yazılması gerektiğini düşünüyorum.
Ancak asıl temel duygunun yoğunluğu değil, dilin kullanımı.
İki unsur ve özgünlük şiirin güzelliğini ortaya koyar.
Bizim ki çalakalem çalışmalardan başkası değil.
Mesela ben korkarım şiirden.
Çekinirim açıkcası.
Daha çok deneme yazmaya odaklarım kendimi.
Her gün sayfalar dolusu yazmama rağmen
Şiirlerim bir elin parmaklarını geçmez mesela.
Velhasılı kelam şiir zor zanaattir.
Çok severim şiir okumayı.
BU dediğin zaten şairleri ayırır birbirinden. Seninde fikrin bu yönde demejk. Bence yoğun duygulara sahip olmayan gerçek şiirden uzaktır her zaman. Duygu malzemedir hamur.
Tayyip Bosnalı
04.08.2008, 13:04
Şiir yazmaya başlayan yada yazan arkadaşlara tavsiyem olucak. Geçen gün bahsi geçti. Bir arkadaş'a buraya yazdığımı onunda ilgisi varsa yada şiirleri yazması söyledim. Oda ben yazarım şiir dedi söyle bir konu yazayım hemen diye.
Bence şiir ciddi manada şiir yazmak için öncelik duygudadır. Duygularınız sizin eylemlerinize hareket veren motorlardır. Duygu eylemin habercisidir. Bunu bulutlara benzetebiliriz... Şöyleki aynen bulutlar gibi insan duyguların önüne geçemez artık, öyle yoğunlaşır öyle yoğunlaşır ki tıpkı bulutlar gibi artık bu yoğunlaşan kütlenin yağmura dönüşmesi gerekir. Tabi şiir yazımında teknik diyebileceğimiz bazı salt bilgilerde lazım. Bunlar aliterasyonlar, uyaklar, redifler, edebi sanatlar ve ölçü.
Düşüncelerinizi merak ediyorum. Paylaşırsanız sevinirim..
kesinliklede bence duygu çok önemli hatta en önemlisi hissetmeden yazmak mümkün olsa
zaten herkes alır eline lugati sanatları kitabına uydurmaya çalışarak çok güzel şiirler yazardı
ama olmuyor :D
kutadgunun dediği gibi şiir gerçekten zor iş vesselam
o duyguyu yakaladagınızda 3 dakikada yazdıgınız destan gibi şiire sizde
inanamıyorsunuz okuyanların tebrikleri arasında
kısacası hissetmek işin başlıca şartı
sanatlar ise onun ince işçiliği onu süslemek için diyebiliriz
BU dediğin zaten şairleri ayırır birbirinden. Seninde fikrin bu yönde demejk. Bence yoğun duygulara sahip olmayan gerçek şiirden uzaktır her zaman. Duygu malzemedir hamur.
Ben duygunun gerekliliğini savunuyorum.
Ancak o duyguyu anlatacak, şekillendirecek - hamuru yoğuracak- tecrübe ve bilgi diyorum.
Bir de bunun üzerine özgünlüğü ekliyorum...
Yoksa ne yoğun duygular yaşayanların, -duygu duygu kavrulanların-
" Ah Ulan Kahpe Kader" demekten başka bir şey yapmamalarına sıklıkla rastlayanlardanım...
Yunus Emre pirimizdir.
Lakin
Sheaskpeare de gerçek şairdir.
Tayyip Bosnalı
04.08.2008, 13:06
http://img509.imageshack.us/img509/8647/dua5copy1240x1024jm0gu5.jpg
güzel bir şiir yüreğine sağlık bir dergide yayınlanmış herhalde :)
Unutmadan,
Kapıcıoğlu, Tebrik Ediyorum.
Tayyip Bosnalı
04.08.2008, 13:08
İmzam ile sesleniyorum sana...
Güzel vücudlar için zevk, güzel ruhlar için ıstırap gerektir.
Istırap gerektir, bırak daha fazla acı sarsın güzel ruhunu.
sende üstad Osman Yüksel Serdengeçti abim gibi ıstırapsız yaşanmaz diyenlerdensin
galiba Kutadgu :)
sende üstad Osman Yüksel Serdengeçti abim gibi ıstırapsız yaşanmaz diyenlerdensin
galiba Kutadgu :)
Çok severim Serdengeçti ustamızı. :)
Sadullah KAPICIOĞLU
04.08.2008, 13:15
güzel bir şiir yüreğine sağlık bir dergide yayınlanmış herhalde :)
hayır yayınlanmadı. Ama bazı internet sitelerinde özel seçki kabul edildi.:)
@KUTAGDU
teşekkür ederim...
Sadullah KAPICIOĞLU
04.08.2008, 13:23
Küheylan, Körpe Fidan ve Yüce Toprak
Ey toprak!
Ey yüce toprak.
Ne küheylanlar fışkırdı bağrından...
Ne dırahşan sineler büyüttün aşkla.
Dört nala koştular hiç durmadan.
Körpe fidanlar uğruna, iştiyakla
Her koştuğu yere sevgi tohumları ekerek,
Bekleyerek semeresini çileli günlerinin...
Muştusu vardı yüreklerde, o nur saçan neslin.
Yiğidim, durma bekleyenlerin var senin.
Daha feth edilecek gönüller var,
Sevgiden, sevgiliden bihaber binlerce insan.
Devredilecek bir sancak var.
Nur saçan neslin, ve ekilecek binlerce tohum.
Ve Her tohumda billurlaşan bir iman.
Yıllardır seni bekler, gözler yaşlıdır ufukta,
Ufakta bekleyen yaşlı gözlere müjde;
Diriliş şafakta!..
Dört bir yanda açan körpe fidanlara selam olsun,
Selam sanada yiğidim, Gazan mübarek olsun.
Artık kırıldı zulmün kılıcı, boğuldu karanlık dehliz,
Doğdu batmayan güneş ukbadan doğarak...
Sancak şimdi sendedir dünkü körpe fidan.
Bugün durmadan koşan dırahşan sineli küheylan..
İşte sen o muştusun, o mübarek semere.
Seninde muştun bu olsun, sevgi ek gönüllere.
Durma yiğidim, bekleyenlerin var senin...
Durma ki, aydınlık gelecek senin...
Sadullah KAPICIOĞLU
Tayyip Bosnalı
04.08.2008, 13:26
Çok severim Serdengeçti ustamızı. :)
ortak bir noktamız var demekki artık :)
ellerim semaya açıldıgında hep üstadın bir duasını etmeyi unutmamaya çalışırım
"Allahım benim hayatı mutfak , yatak odası , tuvalet üçgeninde geçen basit insanlardan eyleme" diye
neyse arkadaşlar ben bugünlerde kpss çalışmalarımı cıvıtmaya başladım
gerçekten sizinle muhabbet zevkliydi sizleri tanıdıgıma memnun oldum
muhabbeti devam ettirmek isterseniz kişisel menümde sitemin adresi var
oradan tasarım: tayyip bosnalı yazan yerden msn adresimi görebilirsiniz
görüşmek dileğiyle sevgiyle kalın arkadaşlar
Sadullah KAPICIOĞLU
04.08.2008, 13:31
ortak bir noktamız var demekki artık :)
ellerim semaya açıldıgında hep üstadın bir duasını etmeyi unutmamaya çalışırım
"Allahım benim hayatı mutfak , yatak odası , tuvalet üçgeninde geçen basit insanlardan eyleme" diye
neyse arkadaşlar ben bugünlerde kpss çalışmalarımı cıvıtmaya başladım
gerçekten sizinle muhabbet zevkliydi sizleri tanıdıgıma memnun oldum
muhabbeti devam ettirmek isterseniz kişisel menümde sitemin adresi var
oradan tasarım: tayyip bosnalı yazan yerden msn adresimi görebilirsiniz
görüşmek dileğiyle sevgiyle kalın arkadaşlar
kesinlikle zevkliydi. Kal sağlıcakla. Selam ile saygı ile dua ile...
Selami Gürpınar
04.08.2008, 13:48
Ne Güzeldir Bizim Köyümüz
Uzakta bir köy var adına Samri derler,
Varınca gider gamlar kederler,
Huzur verir insana sevgi, şefkatler,
Ne güzeldir bizim köyümüz.
Akar durur kalabudamuz deresi,
İnsana hoş geliyor derenin sesi,
Kahvede demlenir çayın alâsı,
Ne güzeldir bizim köyümüz.
Merkeze gelip namazı kılarsın camide,
Ne hoş oluyor bakar durursun çevreye,
Sanki meşale yanıyor güzelim minareye,
Ne güzeldir bizim köyümüz.
Çıkarsın sırt mahalleye ferah gelir içine,
Rüzgar eser durur doyamazsın güzel sesine,
Gittikçe yukarı çıkarsın iskemi dağının tepesine,
Ne güzeldir bizim köyümüz.
Dereden girdim yola, mağuzeye verdim mola,
Dostlar arkadaşlar hoş geldiniz, işleriniz hayır ola,
Nice hafızlar, hocalar yetişti birde Muhammed molla,
Ne güzeldir bizim köyümüz.
Sadullah KAPICIOĞLU
04.08.2008, 13:49
@selamigürpınar
tebrikler renkdaş...
Selami Gürpınar
04.08.2008, 14:20
eyw. renkdaş saol :)
Sadullah KAPICIOĞLU
04.08.2008, 20:57
İNSAN
Yollar kıvrılır gider ömrünce...
Yaşamak! Neden, nasıl, ne için?
İnsan bÎhaber ruhundan...
İnsan ne büyük sırra gebe!..
Aldanma! Bu dönen devran keyfince,
Tasasız bir ömür sürmek için.
İnsan büyük hazineye memur;
İnsan... Ne büyük sırra gebe...
Sadullah KAPICIOĞLU
Futbol Oynayan Çocuklar (http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=futbol+oynayan+cocuklar)
yağmurlu bir gün
dışarda futbol oynuyor çocuklar
uykularından balçık akıyor
umulmadık goller peşinde hepsi
ve yağmur yutuyor bütün golleri
yağmurlu bir gün
dışarda futbol oynuyor çocuklar
karanlık sofralarda morfin alıyor anneleri
ah bilseler olup biteni
ve yağmur yutuyor bütün golleri
yağmurlu bir gün
dışarda futbol oynuyor çocuklar
gülleler taşıyorlar ayaklarında
hırsından ağlıyor kimileri
ve yağmur yutuyor bütün golleri
yağmurlu bir gün
dışarda futbol oynuyor çocuklar
top yukardayken uyukluyor
tempo o kadar ağır
ve çekilmez ki
hakem düdüğüyle durmadan
oyuna çağırıyor düşenleri
ve yardıma melekleri
ve yağmur yutuyor bütün golleri
yağmurlu bir gün
dışarda futbol oynuyor çocuklar
azgın kamçısıyla sonbahar
dövüyor akasyaları iğdeleri
gövdeleri boşluğa savuruyor oyun
ve çocuklar kaynayan toprağı tırmalıyor
kararan göğü
gözümüzdeki kalın perdeleri...
ve yağmur yutuyor bütün golleri
Cahit Koytak
Tayyip Bosnalı
05.08.2008, 17:36
Futbol Oynayan Çocuklar (http://sozluk.sourtimes.org/show.asp?t=futbol+oynayan+cocuklar)
yağmurlu bir gün
dışarda futbol oynuyor çocuklar
uykularından balçık akıyor
umulmadık goller peşinde hepsi
ve yağmur yutuyor bütün golleri
yağmurlu bir gün
dışarda futbol oynuyor çocuklar
karanlık sofralarda morfin alıyor anneleri
ah bilseler olup biteni
ve yağmur yutuyor bütün golleri
yağmurlu bir gün
dışarda futbol oynuyor çocuklar
gülleler taşıyorlar ayaklarında
hırsından ağlıyor kimileri
ve yağmur yutuyor bütün golleri
yağmurlu bir gün
dışarda futbol oynuyor çocuklar
top yukardayken uyukluyor
tempo o kadar ağır
ve çekilmez ki
hakem düdüğüyle durmadan
oyuna çağırıyor düşenleri
ve yardıma melekleri
ve yağmur yutuyor bütün golleri
yağmurlu bir gün
dışarda futbol oynuyor çocuklar
azgın kamçısıyla sonbahar
dövüyor akasyaları iğdeleri
gövdeleri boşluğa savuruyor oyun
ve çocuklar kaynayan toprağı tırmalıyor
kararan göğü
gözümüzdeki kalın perdeleri...
ve yağmur yutuyor bütün golleri
Cahit Koytak
Cahit koytak iyi bir şairdir. Ailecekde çok ama çok kaliteli insanlar
paylaştıgın için tşkler renkdaş
Tayyip Bosnalı
05.08.2008, 17:51
hergün bir iğrenç şiirimi paylaşacagımı söylemiştim :)
yalan sanmıştınız demi :D işkenceye devam :D
Gittinde ne mi oldu?
Gittinde ne mi oldu
Gözlerim bulutlarla birlikte ağlar oldu
Haberin olsun
Kitabın arasına koydugumuz güllerde soldu
Verilen sözlerin ve hayallerin hepsi
Birer kaf dağı masalı oldu
Gittinde ne mi oldu
Gözlerim kapıyı yoklar
Kulaklarım telefonu bekler oldu
Gecelerim gündüz
Gündüzlerim gece oldu
Geceleri hayalin acıyı anlatan bir öğretmen oldu
Gittinde ne mi oldu
Kahvaltılarda öksüz ve yetim kaldım
İnce bellideki çay soğudu
Sandalyedeki varlığın acı bir serap oldu
Unuttum tadını gülüşlerin
O güzel günlerim harap oldu
Gittinde ne mi oldu
Yalnızlık illetine düçar oldum
Bol bol içtim hasret adlı acı şuruptan
Bizi birlikte görmeye alışmışlardan kaçar oldum
Ve artık aşklardanda korkar oldum
Gittinde ne mi oldu
Bütün hüzünlü aşkları kendimde buldum
Mecnunu ve keremi daha iyi anladım
Ferhatıda
Artık banada dağları kaz deseler ey sevgili uğruna
Bende kazarım tümünü inan bir çırpıda
Gittinde ne mi oldu
Kollarım boşlugunu sarar oldu
Yoklugun idamımı veren bir karar oldu
Gözlerim dönüşünü bilsen nasıl arar oldu
Anladımki aşk seninleyken güzel bir yoldu
Siz ağlamayı bilmeyen gözlerim hani size noldu?
Gittinde ne mi oldu?
Kendimi avuttum önceleri
Üç milyar daha kadın vardı senden başka
Senle olmadıysa onlardanbiriyle olurdu mutlaka
Yelken açıcaktım güya yeni aşklara
Önümüzdeki maçlara bakıcaktım bir spiker edası ve ağzıyla
Etle tırnak oldugumuzu unutmuşum işte ama
Şimdi ben elmanın diğer yarısını bekliyorum büyük bir iştiyakla
Gittinde ne mi oldu
Ayrılık lodosu darmadagın etti kocaman kayaları
Aşk gemilerim kıyıya vurdu parçalandı
Canlı bir cesedim artık ölmüşüm ben
Sen görmesende bu büyük faciayı
Bana esirgeme emi güzel Boşnak kızı bir tanecik fatihayı
Tayyip Bosnalı
Git benden Smyrna!
Ailesinin varlığından bihaber satılmış kadınların umutlarının olmadığı yerlerden geliyorum.
Nefretiyle bütünleşen insanların sokaklarından geçtim..
İspanya'da iç isyanlar çıkartıyor serzenişlerim.
Gecenin son trenine bilet arayan öğrencinin umudu oluyorum zifiri karanlığın sokakları boğduğu anlarda..
Gökyüzünde sendelenen martılarla yarışıyorum, hayallerim uçup giderken..
Ben senden kaçamıyorum Smyrna!
Bilmem kaç ceset kalkar sabahı görmeyen caddelerden,
Işığı olmayan ahşap binaların duvarlarında bıraktım sevgi sözcüklerimi..
Gün ışığını beklemeden, uçmalıyım, kaçabilmeliyim adını koymadığım uzaklara..
Sana yemin ediyorum Smyrna kanatlarım yok benim ve bugün denizinde boğulmaya geldim..
Uçmayı denedim..
Denedim..
uçamadım, düştüm..
Kaldırma beni Smyrna!
Git artık benden..
ilhan diye birisi
Sadullah KAPICIOĞLU
05.08.2008, 20:02
tebrikler ilhan
tebrikler tayyib abi. Şöyle iğrenç deme ama.
axelman...
EMine_61
05.08.2008, 20:05
Gittinde ne mi oldu
Yalnızlık illetine düçar oldum
Bol bol içtim hasret adlı acı şuruptan
Bizi birlikte görmeye alışmışlardan kaçar oldum
Ve artık aşklardanda korkar oldum
:alkış::alkış: tebrikler arkadaşlar....
Sadullah KAPICIOĞLU
05.08.2008, 22:07
Gittinde ne mi oldu
Yalnızlık illetine düçar oldum
Bol bol içtim hasret adlı acı şuruptan
Bizi birlikte görmeye alışmışlardan kaçar oldum
Ve artık aşklardanda korkar oldum
tebrikler EMine_61
Selami Gürpınar
06.08.2008, 15:27
Özledim güvercinim gözümde tütüyorsun
O kadar şirinsin ki beni büyütüyorsun
Ne desem sana bilmem hayatım aşkım cicim
Öyle özledim seni uçta gel güvercinim
Fırtınalar kopuyor canımda bedenim de
Öyle istiyorum ki paylaşmayı seninle
<a href="http://www.sarkisozum.gen.tr">Şarkı Sözü</a>
Ne desem sana bilmem hayatım aşkım cicim
Öyle özledim seni uçta gel güvercinim
Çare bulamaz bana ne hekim ne da doktor
Aşkın öyle büyük ki kalbimde imparator
Ne desem sana bilmem hayatım aşkım cicim
Öyle özledim seni uçta gel güvercinim
Tebrikler arkadaşlar. :alkış: Çok güzel şiirler...
Ben de bir adet ekleyeyim nacizane;
***************
Bir tek sözcüğe sığdırmak isterdim seni...
Yedi harf, üç heceye.
Ve yaşatmak isterdim ismini, benimle
Her soluk alıp verişimde...
''Nefesim'' güle güle...
...Gamze...
Sadullah KAPICIOĞLU
06.08.2008, 15:48
tebrikler gamze güzeldi...
tebrikler selami kardeş buna benzer bir türkü çınlandı kulağımda. yanlış hatırlıyorum belki..
Selami Gürpınar
06.08.2008, 15:51
Olurmi Kiz Olurmi Bu Yaptuğun Olurmi
Seni Sevdum Seveli Kayıp Ettum Yolumi
Olurmi Kiz Olurmi Bu Yaptuğun Olurmi
Seni Sevdum Seveli Kayıp Ettum Yolumi
Aşki Böyle Bilmezdum Birakun Yaşiyayim
Çok ağır Bi yük imiş birde ben taşiyayim
Aşki Böyle Bilmezdum Birakun Yaşiyayim
Çok ağır Bi yük imiş birde ben taşiyayim
Bitmez derdi çilesi oldum aşk meyhanesi
Hangi kitap yazayii nerde aşkun adresi
Bitmez derdi çilesi oldum aşk meyhanesi
Hangi kitap yazayii nerde aşkun adresi
Sordum bazi dostlara bi cevap alamadum
Utandum geri döndum bir daha soramadum
Sordum bazi dostlara bi cevap alamadum
Utandum geri döndum bir daha soramadum
Olurmi Kiz Olurmi bu yaptuğun olurmi
Seni sevdum seveli kayip ettum yolumi
-------------------------------------------
Olurmi Kiz Olurmi bu yaptuğun olurmi
Seni sevdum seveli kayip ettum yolumi
Olurmi Kiz Olurmi bu yaptuğun olurmi
Seni sevdum seveli kayip ettum yolumi
Ben sonunda inandum boyle bir aşk yaşadum
keşke yaşamasaydum başima bela aldum
Ben sonunda inandum boyle bir aşk yaşadum
keşke yaşamasaydum başima bela aldum
El açtum Allahuma ben ne dertlere kaldum
Kurtar beni diyerek gece gündüz yalvardum
El açtum Allahuma ben ne dertlere kaldum
Kurtar beni diyerek gece gündüz yalvardum
İçimdeki şiddeti bir an durduramadum
ne ettiysam olmadi yine kurtulamadum
İçimdeki şiddeti bir an durduramadum
ne ettiysam olmadi yine kurtulamadum
Olurmi Kiz Olurmi Bu Yaptuğun Olurmi
Seni Sevdum Seveli Kayıp Ettum Yolumi
Olurmi Kiz Olurmi Bu Yaptuğun Olurmi
Seni Sevdum Seveli Kayıp Ettum Yolumi
Sadullah KAPICIOĞLU
06.08.2008, 15:51
BOĞAZA KARŞI
Serin sularında gezinedursun balıklar,
Bakıp boğaza karşı, hayallere dalayım...
Nazlı dalgalarınla dans etsin kayıklar...
Gökyüzünde birbirini kovalasın martılar,
Boğaza karşı dertli bir türkü tutturayım.
Ayaklarıma dolansın serin rüzgarlar...
Pamuk şekerleriyle hep şen olsun çoçuklar,
Boğaza karşı kızıl ufuk, seyre dalayım...
Hüzün, keder, mutlu, garip suratlar, hayatlar...
Geceleyin ışıklarıyla karada kandildir yalılar...
Boğaza karşı acı bir çay, yudumlayayım.
Mehtaplı abiyesiyle bir nefestir akşamlar...
Sadullah KAPICIOĞLU...
Selami Gürpınar
06.08.2008, 15:53
tebrikler gamze güzeldi...
tebrikler selami kardeş buna benzer bir türkü çınlandı kulağımda. yanlış hatırlıyorum belki..
doğru hatırlıosun kardeşim :)
Selami Gürpınar
06.08.2008, 16:05
tövbe olsun daha gitmem pazara
canlı canlı koydun beri mezara
yemin olsun vurulmakluksun amma
kıyamadım saldım seni allaha
nakarat: yüregim yüregim yanar benim yüregim
senden ayrı düşdüm yarim
aglar aglar gezerim.
gönül verdim hayırsızın birine
ahım tutsun baykuş ötsün evine
bekliyorum belki mahşer gününe
düşeceksin kara gözlüm elime
Sadullah KAPICIOĞLU
06.08.2008, 16:05
doğru hatırlıosun kardeşim :)
Hafızama güvenirim... :)
Selami Gürpınar
06.08.2008, 16:06
Yüksek dağlara kar var güzelum
Daha demem ki yar var tatlium
Öyle kırdun kalbumi guzelum
Şimdi yalvar da yakar tatlium
Ben sevdum sana soyliyemedum
Oy canum gizli gizli severum
Hem sever hem da seni ozlerum
Oy canum yollaruni gozlerum
Evvel seni severdum guzelum
Petekteki bal gibi tatlıyum
Şimdi gönlüm soğudi güzelim
Dağlardaki kar gibi tatliyum
Ben sevdim sana söyliyemedum
Oyy canım gizli gizli severum
Çiçekli yaylaları güzelim gulum
Sen severmısın tatlıyum
Bende çıksam yaylaya güzelum
Benida severmısun talıyum
Ben sevdim sana söyliyemedum
Oyy canım gizli gizli severum
Sadullah KAPICIOĞLU
06.08.2008, 16:08
FATİH CAMİİ
Hey mübarek!..
Bu heybetteki esrarın sebebi nedir?
Taş duvarlarına sinmiş, tarihin kokusu.
Asırlardır insanlara öğüt veren kutlu minber,
Mermer sütunlarında hala o aşkı ilahi hu.
Minarelerinde okunur günde beş vakit ezan,
Her sala sesiyle avluda hazin bir hazan.
Tavanlarında Süslü gelin gibi tevhid kalemi,
Her satırında her harf, ulaşılmaz merhale.
Cumaları bir başka, gürül gürül kıyamet.
Sığmazdı bağrına da taşardı avluna haşmet.
Ne şerefli misafirler ağırladın musalla taşlarında,
Yedi tepede İstanbulumun En güzel tepesi.
Yankılanır kur’an sadası bembeyaz semanda.
İstanbulun fatihi, Büyük saltanat sahibi.
Tam kalbinde asırlardır o mukaddes kabri.
Fetihten on yıl sonra kuruldun aziz şehre,
Kutlu Dar’üssaadet’e bu ne güzel hediye...
Sadullah KAPICIOĞLU
Selami Gürpınar
06.08.2008, 16:12
hayalinim aynada
bak yüzüne gör beni
yıldız idim parlayan
gökyüzüne sor beni
ağlayan bulutlara
yağmurlara sor beni
illa bugüne değil
yarınlara sor beni
bedenimde dolaşan
cana,kana sor beni
gelen geçene değil
birde bana sor beni
Sadullah KAPICIOĞLU
06.08.2008, 20:55
paylaşımlar için sağol Selami. eserlerin kime ait olduğunu yazarsan daha iyi olur.
Tayyip Bosnalı
06.08.2008, 22:17
FATİH CAMİİ
Hey mübarek!..
Bu heybetteki esrarın sebebi nedir?
Taş duvarlarına sinmiş, tarihin kokusu.
Asırlardır insanlara öğüt veren kutlu minber,
Mermer sütunlarında hala o aşkı ilahi hu.
Minarelerinde okunur günde beş vakit ezan,
Her sala sesiyle avluda hazin bir hazan.
Tavanlarında Süslü gelin gibi tevhid kalemi,
Her satırında her harf, ulaşılmaz merhale.
Cumaları bir başka, gürül gürül kıyamet.
Sığmazdı bağrına da taşardı avluna haşmet.
Ne şerefli misafirler ağırladın musalla taşlarında,
Yedi tepede İstanbulumun En güzel tepesi.
Yankılanır kur’an sadası bembeyaz semanda.
İstanbulun fatihi, Büyük saltanat sahibi.
Tam kalbinde asırlardır o mukaddes kabri.
Fetihten on yıl sonra kuruldun aziz şehre,
Kutlu Dar’üssaadet’e bu ne güzel hediye...
Sadullah KAPICIOĞLU
Sadullah güzel bir şiir olmuş yüreğine kalemine sağlık
Tayyip Bosnalı
06.08.2008, 22:19
DİKENSİZ GÜL
bazen yanlız yürüceksin bu yolda
sanki kırıkmış gibi kanatların
bazende iki ayrı koluna girmiş
yanında olacaktır çogu dostların
neylersin oyunun kuralı bu
üzülüp takılmaya ağlamaya gelmezki
geçen gitmiştir yitmiştir zaten
zaman gelir gözyaşların bile seni anlamazki
teselli edecekse eğer söyliyeyim
4 yanlış bir doğruyu götürmüyor bu sınavda
ve insan yanlışlarla öğreniyor doğruları
bilki geçecektir bir sabah kalktıgında
en içli en kesik kalp ağrıları
unutmak en büyük nimet olur bazı anlarda
mazinin kötü mirasları kafanda zonkluyorsa hele
ama unutmamalıki iyinin ve kötünün bir sahibi vardır
insanlar aktördür sadece
bazılarını ayhan ışık bazılarınıysa erol taş sansanda
Senaristede kızamazsın ya iyi film seçmediysen
bilki bitmeyecektir hiç bu sitemlerin
feleğin çemberinden geçmediysen
niye düşman olasın ki kendine
acının tadını biraz daha fazla öğrendiysen eğer
tatlının kıymetini bilmek için
acıysa şayet dilimize çalınan
vakıa olmalıdır bence birer ibret alınan
İnsanların kötülükleri ve kin dolu gözleri
alamamalı yüreğimizdeki en değerli hazineyi
aşk bir güneştir büyüler elbette her insanı
ama önemli olan sahte güneşlere kanmamaktır
belkide akıllı insana düşen
gün batımını hiç unutmamaktır
üzülme kanamıyor benim kalbim
senin gözlerinin yaşadıgı yerde dikenleri yokki güllerin
suçlamadım seni hiç bir zaman yokki sana bir sitemim
sen bana canan olmadın ama şunu bilki
hep canım oldun canda yaşadın
haksızlık ettin diyemem vermedin diye bana ellerini
sevmeyi öğrettin ya karşılıksızca çıkarsızca
eh bunada şükür bende hayalinle doldurdum heybemi
az gittim uz gittim dere tepe düz gittim
senden uzaklaştım sandıkça iyice gölgene geldim
kalbimi kapattım yada kilitledim denir mi hiç?
kalp ne bir kepenktir ne de bir dükkan
Aşkın satılık değil
Ve şayet sevmeyi biliyorsan
Yaralısın biliyorum
bu sitemlerin hep ondan
Fakat elimdeki merhemide kabul etmiyorsunki ey canan
Nasıl dayanırım bu ıztırap ve çıglıklarına
Sen yarana inadına tuz basarken
ve ben senin özüne yakın
Gözlerineyse Bir o kadar uzakken
üzülme kanamıyor benim kalbim
senin gözlerinin yaşadıgı yerde dikenleri yokki güllerin
09.03.2008
Tayyip Bosnalı
Sadullah KAPICIOĞLU
07.08.2008, 14:43
tayyib abi güzel olmuş beğendim tebrikler... :)
arkadaşlar üstadlar...
yüreğinize sağlık...son 3 sayfayı okuyabilidm ve gerçekten çok beğendim tüm şiirleri..
paylaştığınız için teşekkürler :)
eğer üstadlarım kızmazlarsa bir şiir de ben eklemek isterim buraya... çekincem er meydanına ilk çıkışımdandır...
Sadullah KAPICIOĞLU
07.08.2008, 15:41
arkadaşlar üstadlar...
yüreğinize sağlık...son 3 sayfayı okuyabilidm ve gerçekten çok beğendim tüm şiirleri..
paylaştığınız için teşekkürler :)
eğer üstadlarım kızmazlarsa bir şiir de ben eklemek isterim buraya... çekincem er meydanına ilk çıkışımdandır...
ne demek.. Lütfen buyrunuz...
Bu arada teşekkürler tayyib abi seninde yüreğine sağlık beğendiğine sevindim.
teşekkürler kapıcıoğlu...
ben böylesine yürekten ve derinden şiirler yazmayı çok denedim...
fakat bir işi sulandırmada üstüme olmadığı için yine elime yüzüme bulaştırdım...
dediğim gibi affınıza sığınarak ekliyorum bu görünüş itibariyle şiire benzeyen kelime yığınını :)
sevdan kalemin gönlümde bıraktığı iz
sevdan kalbinin aklımdan sakladığı giz
aşkın içimi donduran bir kalıp buz
aşkın kabuğu yere atılmış çikita muz
ruhun midene giden yolda karşıma çıkan dağ
ruhun o dağa çıkarken üzüm yolduğumuz bağ
gönlün beni avlamak için kurduğun tuzak
gönlün neden bu kadar benim gönlüme uzak
aşkım sana 10 yumak ipten ördüğüm kazak
aşkım yazdan kilere koyduğum kışlık erzak
zakkumlar açarken ibibikler öterken
gel bul beni sana göre olsa da erken
geldim gidiom sevdim seviom derken
sen yaralı bir ceylan bi hooyt desem ürken
:D :D
Selami Gürpınar
07.08.2008, 15:53
çççççç
melal bunu senmi yazdın ya çok güzel valla
:alkış::alkış::alkış::alkış:
selami kendimi çok zorladım ciddi birşeyler yazacağım diye...
hatta ilk iki satır dikkat ettiysen çok manidar :D
ama devamı gelmedi işte :)
bu garip şey çıktı ortaya...
-özür dileyerek-
Melal süpersin:) :)
Aşkım sana 10 yumak ipten ördüğüm kazak:)
Sadullah KAPICIOĞLU
07.08.2008, 15:57
@meLaL_61,
Kendi yazdığını iyi biliyorsun. Şiir hakkında bilgin ne düzeyde bilmiyorum. Ama ısrarcı olursan bu konuda kendini daha güzel ifade edebilirsin. duygularını yani. Senide tatmin etmeli sonuçta evet bu oldu demelisin. Şiirin ve Hakkında düşüncülerim. Saygılar.
Sadullah KAPICIOĞLU
07.08.2008, 16:01
http://img509.imageshack.us/img509/8647/dua5copy1240x1024jm0gu5.jpg
eleştriler için teşekkürler kapıcıoğlu :)
biraz daha bu konuda gayret göstermeye çalışacağım.. ama olmayınca olmuyor gibi :)
teşekkürler :)
Selami Gürpınar
07.08.2008, 16:03
selami kendimi çok zorladım ciddi birşeyler yazacağım diye...
hatta ilk iki satır dikkat ettiysen çok manidar :D
ama devamı gelmedi işte :)
bu garip şey çıktı ortaya...
-özür dileyerek-
yok yok bence güzel olmuş çikita muz falan :D hoştu :):)
Sadullah KAPICIOĞLU
07.08.2008, 16:05
yok yok bence güzel olmuş çikita muz falan :D hoştu :):)
sanırım dalga geçiyor:D:p
Selami Gürpınar
07.08.2008, 16:07
sanırım dalga geçiyor:D:p
alakası yok melal ne kadar kötü yazsada ki yazmamış süperdir ;)
Sadullah KAPICIOĞLU
07.08.2008, 16:08
alakası yok melal ne kadar kötü yazsada ki yazmamış süperdir ;)
tamam özür dilerim... :) melal.
"hep kardeşi olacak değiliz ya birbirimizin!
yaşasın halkların sevgililiği"
Sadullah KAPICIOĞLU
07.08.2008, 16:10
"hep kardeşi olacak değiliz ya birbirimizin!
yaşasın halkların sevgililiği"
begüm abla ne bu hiddet? :)
Sadullah KAPICIOĞLU
07.08.2008, 16:13
başlık hareketleniyor mu ne? :) evet nerede edebiyatçılar şiir severler şairler.
safakkocbıyık
07.08.2008, 16:24
benim neyim eksik ben de yazayım bi tane :D
safakkocbıyık
07.08.2008, 16:26
hep yağmur yağsa keşke
yağmurlar hiç dinmese
seller olsa bizi alıp götüren
hiç bişey düşünemesek
vaktimiz olmazsa nefes almaya
alırken zorlansak hep nefes alırken
her nefes alisimiz bize acı verse
nefes almak için herşeyi unutsak
belki unuturduk çektimiz acıları
belki dinerdi bir nebze de olsa sancılarımız
belki bir an aklımdan cıkardın
bir an dusunmezdim seni
sana kavusacamı
seninle olacamı...
ama olmuyır işte
en buyuk yagmurlar dınıyor
en derın sular kuruyor
ve bana ınat
hayata inat
her nefes alısım daha rahat oluyor
ve senı dusunmek ıcın
her gun daha fazla vaktım oluyor
senı dusunuyorum yagmursuz gecelerde
senınle sabahlıyorum gune
senınle doguyorum sabaha
senınle batıyorum denıze
senınle acıyorum gozlerımı
ve kapatmak ıstemıyorum sonsuzluga
ama sonunda geldi galiba
vakti geldi galiba
su an su dk su sn
yagmur yagıyor dunden berı
ama kımse ıslanmıyor benden baska
sulardan kacıyorum sureklı
ama hepsı ustumde
soguklugunu hıssedıyorum gecelerin
kapanmasını ıstemedım gozlerım
kapanıyor yavas yavas
hayalın
hayalın karalıyor bulanık bır resım gıbı
goremiyorum artık senı
onumden gecıyor senınle yasadıklarımız
dur dıyorum durmuyorlar
bakıyorum oylece
bakıyorum sadece
uzanıyorum ama tutamıyorum hıcbırıne
vakıt geldı galıba o vakıt
nefes alamıyorum artık
hava cıgerlerıme gırmeye ısyan edıyor
acı cekıyorum
gozlerım sızlıyor usuyorum
acım artıyor sureklı ve dusunemıyorum artık
hıcbırseyıııı
hayatımı ugruna verdım seylerı dusunemıyorum artık
acı cekıyorum cunku
doyamıyorum nefes almaya
cıgerlerım patlıcak gıbı
agzımı son defa acıyorum ama gelmıyor hava
ıstemıyor cıgerlerım
yeter dıyor artık
yeter dıyorum bende
ve dınıyor sankı acılarım
hayalın kayboldu ıyıce
hıssetmıyorum hıcbırseyı
yoklunun acıısı yakmıyor benı artık
usuyorum cunku
tıtrıyorum son defa
cıgerlerım acıyor sadece tıtrıyorum oylece
zeytın gozlerım gormuyor artık
bakıyorum oylece donuk donuk
sesler azalıyor
hafıf bır fısıldı gelıyor kulagıma anlamıyorum ama
duymak ıstemıyorum sankı
uzaklasıyorum hep ama korkuyorum bıraz
bılmıyorum pısman mıyım
o ozledım derın sulara bedenımı bıraktıgım ıcın
pısmanlık ney onu da anımsamıyorum artık
cıgerlerım hava yerıne suyla doldu bıle
batıyorum artık
gormuyorum hıcbırsey
acılarım azalıyor sankı ama usuyorum halen
kulaklarım cınlıyor delı gıbı
dayanamıyorum anlamlı anlmasız seslere
elıme bır sey degyor sankı
tutmaya calısyorum ama olmuyor
sıcak bır sey sankı ama usuyorum
sıcak neykı artık onu da bılmıyorum
gııdyorum galıba ben gııdyorum
artık acımıyor cıgerlerım
yagmurlar dınmıyor hıc
senı duusnmuyorum artık
aklıma bıle gelmıyorsun
acımıyor artık kalbım
sızlamıyor beynım senı dusundukce
bıttı artık hersey donusum yok
gerıde cok sey mı bıraktım bılmıyorum
sadece elıme halen bısey degıyor
anlam veremıyorum sıcak bırsey ama usuyorum
keske dıyorum
elveda askım ben gıdıyorum
seni seviyorum
ama anlıyorum elimdeki sıcaklıgı
son defa tutuyorum elını
seni seviyorum sonsuza
imza: şafak :p
vBulletin v4.2.5, Copyright ©2000-, Jelsoft Enterprises Ltd.