PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Kıyamet Kopmadan Önce Neler Olacak?



Kaya
04.03.2005, 17:51
<A>Kiyamet kopmadan önce neler olacak?</A>


Beyrutlu alim Nebhani?nin, ?Peygamberimizin Mucizeleri? adli bir kitabi var. Bastan sona Efendimiz (sas) Hazretleri?nin mucizeleri ile mucizeli sözlerinin yer aldigi bu Arapça eserde, kiyamet alametlerini anlatan hadisler de siralanmistir.





Bugün sizlere iste bu kiyamet alametlerini anlatan hadislerin meallerinden bir demet sunmak istiyorum. Sanirim hadis meallerini okuyunca siz de, ibretle düsünüp hayretle tefekkür edeceksiniz. Daha fazla araya girmeden sizi bazi meallerle bas basa birakiyorum.


1- Kiyametten önce öyle bir devir gelecek ki, dinini koruyan kimse avucunda ates tutan kimse gibi olacaktir!..


2- Kiyamet kopmadan önce dünyada sinirsiz zevku safayi sorumsuz kimseler sürecektir.


3- Ahir zamanda ibadet edenlerin çogu bilgisiz mümin, ibadet etmeyenlerin çogu da itikatsiz bilgin olacaktir.


4- Kiyamet kopmadan önce idareciler çogalacak, fakat güvenilecek idareci azalacaktir!..


5- Kiyamet kopmadan önce toplumda degeri en az olan müminler olacaktir!..


6- Kiyamet kopmadan önce hayata haram helal tanimazlar hakim olacaktir.


7- Kiyamet kopmadan önce ekonomi her degerin önüne geçecek, okur yazarlik artacak, ancak yalancilik da yayginlasacaktir.


8- Kiyamet kopmadan önce emanete ihanet edilecek, zekat vermek azalacak, dinî ilimlere ilgi azalacak, dinî degerler arkaya atilacaktir.


9- Ahir zamanda ?Insanin köpek büyütmesi, çocuk büyütmesinden daha uygun? diyenler çikacaktir. O zamanda büyüklere saygi kalkacak, küçüklere sefkat yok olacak, yol kenarlarinda uygunsuz haller görülecek, bazi insanlar da koyun postu giymis kurtlar haline gelecektir.


10- Ayagi çiplak, basi kabak bilgisiz çobanlarin zenginlesip yüksek binalarda sinirsiz bir israf içinde yasamaya basladiklarini gördügünüz zaman kiyameti bekleyin.


11- Isler ehlinden baskasina verildigi zaman kiyameti bekleyin.
<><!--
D(["mb","

12- Kiyamet kopmadan önce akrabalik bagi kopacak, yakinlar birbirinden \nsikayetçi hale gelecek, mal mesru olmayan yollardan kazanilacak, fakir kendi \nsikintisiyla bas basa birakilacaktir. \n

13- Kiyamet kopmadan Allah için dostluk azalacaktir. \n

14- Yirmi kadar insan bir araya geldigi halde içlerinde samimi bir dindar \nbulunmadigi zaman kiyameti bekleyin. \n

15- Bir zaman gelecek, harama girmeden geçim saglamak zorlasacaktir. \n

16- Bir zaman gelecek, bazi es ve çocuklar, aile reisini gücünden fazla \nharcama yapmaya zorlayacak, haram isleri yapmasina sebep olacaklardir. \n

17- Bir zaman gelecek ki, dindar insan, dindarligini toplumdan gizleme \nihtiyaci duyacaktir. \n

18- Benden sonra sabrin çok önem kazanacagi bir devir gelecektir. Öyle \ngünlerde dinine sabirla, sadakatle bagli kalan kimselere, öncekilere \nverilenlerden tam elli kat fazla sevap verilecektir!.. Çünkü onlarin sartlari \nbazen, öncekilerden de agir olacaktir. Adil-i Mutlak olan Allah, zorluklarin \nçoklugu nispetinde de mükafatlarini çogaltacaktir.
\n

AHMED SAHIN</span>\n

ZAMAN</span></div>\n<div> </div></div>\r\n",0]
);
D(["ce"]);
D(["ms","4f"]
);

//-->



12- Kiyamet kopmadan önce akrabalik bagi kopacak, yakinlar birbirinden sikayetçi hale gelecek, mal mesru olmayan yollardan kazanilacak, fakir kendi sikintisiyla bas basa birakilacaktir.


13- Kiyamet kopmadan Allah için dostluk azalacaktir.


14- Yirmi kadar insan bir araya geldigi halde içlerinde samimi bir dindar bulunmadigi zaman kiyameti bekleyin.


15- Bir zaman gelecek, harama girmeden geçim saglamak zorlasacaktir.


16- Bir zaman gelecek, bazi es ve çocuklar, aile reisini gücünden fazla harcama yapmaya zorlayacak, haram isleri yapmasina sebep olacaklardir.


17- Bir zaman gelecek ki, dindar insan, dindarligini toplumdan gizleme ihtiyaci duyacaktir.


18- Benden sonra sabrin çok önem kazanacagi bir devir gelecektir. Öyle günlerde dinine sabirla, sadakatle bagli kalan kimselere, öncekilere verilenlerden tam elli kat fazla sevap verilecektir!.. Çünkü onlarin sartlari bazen, öncekilerden de agir olacaktir. Adil-i Mutlak olan Allah, zorluklarin çoklugu nispetinde de mükafatlarini çogaltacaktir.

İsmail Çavuşoğlu
04.03.2005, 18:54
kiyamet alametlerini yasiyoruz zaten. yakindir kiyametin kopmasi..

Ömer SEVİNÇ
04.03.2005, 19:17
+1


Hatta Deccal'in Dabbet-ül Arzin çiktigi bile söyleniyor. Deccalin televizyon oldugu çok da mantikli bir cevap.


Ayrica sunu unutmayin kiyamet koptugunda insanlarin %90'ikiyametin kopacaginianlamamis olacak..

Harun-61
05.03.2005, 00:33
ALLAH cc bizleri ahir zaman fitnelerinden korusun...amin...


isimiz cooook zor, salih amel lazim...


smileys/smiley19.gif

D.ALPEREN
05.03.2005, 13:32
Kardeslerim Insallah ALLAH ccbizlere iman ile ruhumuzu teslim etmeyi nasip eder kendi rahmetinden ve Resulünün sefaatinden mahrum etmez.Rabbim cümlemize nasip etsin.


ALLAHIN RAHMETI ÜZERINIZE OLSUN.

Harun
05.03.2005, 14:27
Insanoglu gerçeklerle yüzlesmekten hep kaçmistir.Ama Kiyamet gününden ve Ahiretten kaçis yok.Ben sizden farkli düsünüyorum keske kiyamet yakin bir zamanda kopsada daha fazla günaha girmesek diyorum.Çünkügördügümüz ,bildigimiz,duydugumuz herseyin günah oldugu birortamda yasiyoruz artik .Görünen ve yasanan büyük afetlerin hepsinin yerküreye baglanmasi ama esas olanin Yüce yaradandan oldugunun ikinci planda kalmasi bile ne kötü cehâlettir.Alllah islemis oldugumuz küçük büyük tüm günahlarimizi affeylesin.Seytanin kötü zülmünden bizi korusun.

61viya
05.03.2005, 14:33
galiba ben maça gidecem..sonra da kopacak kiyamet=)) sarhosluguma verin lütfen...

Harun
05.03.2005, 14:39
galiba ben maça gidecem..sonra da kopacak kiyamet=)) sarhosluguma verin lütfen...

Sen böyle düsünmeye devam et.Bu tür basit seyler yazacagina hiç yazmazsan çok daha iyi olur.

The Londoner
05.03.2005, 17:20
Kiyamete (ve sonraki ebedi hayata) hazir olmak veya olmamak. Iste butun meselemiz bu!

The Londoner
05.03.2005, 17:23
Kardeslerim gerçek mümin korkmaz...Bu bir gerçektir...


Saygilarimla...





Bir hadis-i serifti (yanlis hatirlamiyorsam): "Umitsizlik kafire hastir".

Dandinidandini
05.03.2005, 20:14
Kaynak?

corleone
05.03.2005, 20:18
sampiyon olmadan kiyamet kopmaz insallah lafi agzimdan aldin ha smileys/smiley36.gif

yattara11
05.03.2005, 23:54
özür dileyerek konunun ciddiliginden birazcik uzaklasiyorum...


söylentilere göre 2007'de kiyamet kopacakmis ve en büyük alametlerden birisi de febe'nin sampiyonlar ligi'ni kazanmasi olacakmis smileys/smiley1.gif


tekrar özür diliyorum...

yattara11
05.03.2005, 23:56
herkes ALLAH'in bagislayiciligina güvenip ibadetini yapsin... ALLAH kimsenin hakkini eksik birakmaz...


tabi öte yandan millet olarak hergünkötüye gidiyor durumumuz... smileys/smiley19.gif

Ömer SEVİNÇ
06.03.2005, 12:45
Ibadetlerimizi yaptikça kiyametten hiçbir korkumuz olmasi gerekmiyor bence.


Hatta ne kadar erken olursa o kadar iyidir. Çünkü o kadar az günah yazilmis olur

Hüda Topaloğlu
09.03.2005, 01:06
Din alimlerine gore bu yasadigimiz zaman ahir zaman. Peygamber efendimizde (sav) ahir zamanda yasayanlar için bazi seyler soylemis. birkaç hadis:


1980 - Ebü Hüreyre ve Ibnu Ömer (radiyallâhu anhümâ) anlatiyor: "Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Ahir zamanda, dinle dünyayi taleb eden insanlar zuhur edecek. Bunlar, insanlar(a iyi görünüp, onlari aldatmak) için öyle bir yumusakliga bürünürler ki koyun postu yanlarinda kaba kalir. Diller de baldan daha tatlidir. Ancak kalbleri kurtlarinkinden vahsidir. Cenâb-i Hakk (bunlar için) söyle diyecektir: "Beni aldatmaya mi çalisiyorsunuz, yoksa bana karsi cürete mi yelteniyorsunuz? Zât-i Akdesime yemin olsun, bunlar üzerine, kendilerinden çikacak öyle bir fitne gönderecegim ki, içlerinde halim olanlar bile saskina dönecekler


4734 - Hz. Ebu Bekr radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Ümmetimden birkisim insanlar Dicle denen bir nehir yaninda. Basra denen genis bir düzlüge inerler. Nehrin üzerinde bir koprü vardir. Oranin halki (kisa zamanda) çogalir ve muhâcirlerin (müslümanlarin) beldelerinden biri olur. Ahir zamanda genis yüzlü, küçük gözlü olan Beni Kantûra gelip nehir kenarina inerler. Bundan böyle (Basra) halki üç firkaya ayrilir:
-Bir firka sigir ve kir develerinin peslerine takilip (kir ve ziraat hayatina dönerler, bunlar) helâk olurlar.
-Bir firka nefislerini(n kurtulusunu esas) alirlar (ve Beni Kantûra ile sulh yolunu) tutarlar. Böylece bunlar küfre düserler.
-Bir firka da çocuklarini geride birakip onlarla savasirlar. Iste bunlar sehit olurlar."
Ebu Davud, Melahim 10, (4306).


Dahada wardida bukadari yeterli sanirim, bunun haricinde bitane daha hadis biliyorum peygamber efendimizin Ahir zamanda yasaynlar muslumanlar için etmis oldugu.


Emin degilim ama Peygamber efendimiz diyorki: Bir hilal dusunun, bunun bir ucunda ben varsam diger ucundaki, bana en yakin olanhangi zaman ummetidir sizce, sahabeler derlerki, biz degilmiyiz ya Nebi? buna karsin peygamber efendimiz (sav), "Hayir, onlar ahir zamanda okadar zorluklar içinde yinede Allahin ve benim ismimi ananlardir" der.





Edited by: agantha

Hüda Topaloğlu
09.03.2005, 01:11
KIYAMET ÖNCESI FITNELER<?:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" />


4981 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:


"Ayakkabilari kildan bir kavimle savasmadikça Kiyamet kopmaz. Siz, yüzleri kilifli kalkanlar gibi, gözleri küçük, burunlari yassi olan bir kavmle savasmadikça Kiyamet kopmaz."


Buhari, Cihad 95, 96, Menakib 25; Müslim, Fiten 62, (2912); Ebu Davud, Melahim 9, (4303, 4304); Tirmizi, Fiten 40, (2216); Nesai, Cihad 42, (6, 45).


4982 - Yine Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "rumlar, A'mak ve Dâbik nam mahallere inmedikçe Kiyamet kopmaz. Onlara karsi Medine'den bir ordu çikar. Bunlar o gün Arz ehlinin en hayirlilaridir. Bu ordunun askerleri savasmak üzere saf saf düzen alinca, rumlar:


"Bizden esir edilenlerle aramizdan çekilin de onlari öldürelim!" derler. Müslümanlar da:


"Hayir" Vallahi sizinle, kardeslerimizin arasindan çekilmeyiz" derler. Bunun üzerine (müslümanlar) onlarla harb eder. bunlardan üçte biri inhizama ugrar. Allah ebediyen bunlarin tevbesini kabul etmez. Üçte biri katledilir, bunlar Allah indinde sehitlerin en faziletlileridir. Üçte biri de muzaffer olur. Bunlar ebediyen fitneye düsmezler. Bunlar Istanbul'u da fethederler. (Fetihten sonra) bunlar, kiliçlarini zeytin agacina asmis ganimet taksim ederken, seytan aralarinda söyle bir nida atar:


"Mesih Deccal, ailelerinizde sizin yerinizi aldi!"


Bunun üzerine, çikarlar. Ancak bu haber bâtildir. Sam'a geldiklerinde (Deccal) çikar. Bunlar savas için hazirlik yapip saflari tanzim ederken, namaz için ikamet okunur. Derken Isa Ibnu Meryem iner ve onlara gitmek ister. Allah'in düsmani, Hz. Isa'yi görünce, tipki tuzun suda erimesi gibi, erir de erir. Eger birakacak olsa, (kendi kendine) helak oluncaya kadar eriyecekti. Ancak Allah onu kudret eliyle öldürür; öyle ki onlara, harbesindeki kanini gösterir."


Müslim, Fiten 34, (2897).


4983 - Yine Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün):


"Bir tarafi karada bir tarafi da denizde olan bir sehir isittiniz mi?" diye sordular. Oradakiler: "Evet!" deyince, söyle buyurdular:


"Ishakogullarindan yetmisbin kisi bu sehre sefer tertiplemedikçe Kiyamet kopmaz. Askerler sehre gelince konaklarlar. Ancak silahla savasmazlar, tek bir ok dahi atmazlar. "Lâilâhe illallahu vallahu ekber!" derler. Bunun üzerine sehrin kara tarafi düser. Sonra askerler ikinci kere, "Lâilâhe illallahu vallahu ekber!" derler, sehrin diger tarafi da düser. Sonra tekrar "Lâilahe illalllahu vallahu ekber!" derler. Bu sefer onlara (kapilar) açilir. Oradan sehre girerler ve sehrin ganimetini toplarlar. Ganimetleri aralarinda taksim ederlerken, yanlarina bir münâdi gelip: "Deccal çikti!" diye bagirir. Askerler her seyi birakip geri dönerler."


Müslim, Fiten 78, (2920).


4984 - Ibnu Ömer radiyallahu anhüma anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:


"Yahudilerle savasacak ve onlari öldüreceksiniz. Öyle ki tas dahi: "Ey müslüman! iste yahudi, arkamda (saklandi), gel, öldür onu!" diyecek."


Buhari, Cihad 94, Menakib 25; Müslim, Fiten 79, (2921); Tirmizi, Fiten 56, (2237).


4985 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:


"Müslümanlardan iki grup aralarinda savasmadikça Kiyamet kopmaz. Bunlar aralarinda büyük bir savas yaparlar, fakat dâvalari birdir."


Buhari, Fiten 24, Menakib 25, Istitabe 8; Müslim, Iman 248, (157), Fiten 17, (157).


4986 - Hz. Huzeyfe radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:


"Nefsim yed-i kudretinde olan Zât-i Zülcelâl'e yemin olsun! Imaminizi öldürmedikçe, kiliçlarinizi birbirinize kullanmadikça, dünyaniza serirleriniz varis olmadikça Kiyamet kopmaz."


Tirmizi, Fiten 9, (2171).


4987 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Herc artmadikça Kiyamet kopmaz!" buyurmuslardi. (Yanindakiler:)


"Herc nedir ey Allah'in Resûlü?" diye sordular.


"Öldürmek! Öldürmek!" buyurdular."


Müslim, Fiten 18, (157).


4988 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:


"Kiyamet kopmazdan önce gece karanliginin parçalari gibi fitneler olacak. (O vakit) kisi mü'min olarak sabaha erer de kâfir olarak aksama kavusur. Mü'min olarak aksama erer, kâfir olarak sabaha kavusur. Birçok kimseler azicik bir dünyalik mukabilinde dinlerini satarlar."


Tirmizi, Fiten 30, (2196).

Hüda Topaloğlu
09.03.2005, 01:16
RESÛLULLAH'TAN SONRA KIYAMET YAKINDIR<?:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><O:P></O:P>


4989 - Sehl Ibnu Sa'd radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: <O:P></O:P>


"Ben Kiyamet söyle yakin oldugu halde gönderildim!" buyurdular ve sehadet parmagiyla orta parmagini yanyana gösterdiler."<O:P></O:P>


Buhari, Rikâk 39, Tefsir, Nâzi'at 1, Talâk 25; Müslim, Fiten 132, (2950).<O:P></O:P>


4990 - Müstevrid Ibnu Seddâd el-Fihrî radiyallahu anh anlatiyor: <O:P></O:P>


"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Ben Kiyamet'in kopacagi ayni saatte gönderildim. Ancak, sunun sunu geçmesi gibi ben Kiyamet saatini geçip biraz evvel geldim!" buyurdular ve orta parmagi ile sehadet parmagini gösterdiler."<O:P></O:P>


Tirmizi, Fiten 39, (2214).<O:P></O:P>


KIYAMETTEN ÖNCE BIR ATESIN ÇIKMASI<O:P></O:P>


4991 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: <O:P></O:P>


"Hicaz bölgesinden bir ates çikmadikça Kiyamet kopmaz. Bu ates Busra'daki develerin boyunlarini aydinlatacaktir."<O:P></O:P>


Buhari, Fiten 24; Müslim, Fiten 42, (2902).<O:P></O:P>


4992 - Ibnu Ömer radiyallahu anhümâ anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: <O:P></O:P>


"Kiyametten önce, Hadramevt'ten -veya Hadramevt denizinden- bir ates çikacak, insanlari toplayacak" buyurmuslardi. (Orada bulunanlar:) <O:P></O:P>


"Ey Allah'in Resûlü (o güne ulasirsak) ne yapmamizi emredersiniz?" diye sordular. <O:P></O:P>


"Size Sam('i yani Suriye'ye gitmenizi) tavsiye ederim" buyurdular."<O:P></O:P>


Tirmizi, Fiten 42, (2218).<O:P></O:P>


MUASIRLARININ ÖMRÜ<O:P></O:P>


4993 - Ebu'z-Zübeyr, Hz. Câbir radiyallahu anh'tan naklediyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: <O:P></O:P>


"Bugün dogmus (canli olan) hiçbir nefis yoktur ki, yüz sene sonra ölmemis olsun." (Râvi der ki:) "Bununla ömrün kisalmasi kastedilmistir."<O:P></O:P>


Müslim, Fezailu's-sahâbe 218, (2538); Tirmizi, Fiten 64, (2251).<O:P></O:P>


4994 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Bir adam Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a: "Kiyamet ne zaman kopacak?" diye sormustu. Aleyhissalâtu vesselâm bir müddet sükuttan sonra yaninda duran Ezd-i Senûe kabilesine mensup bir çocuga bakip: <O:P></O:P>


"Bu delikanli pir-i fâni olmadan önce Kiyametiniz kopacaktir!" buyurdular. <O:P></O:P>


Hz. Enes radiyallahu anh der ki: "Çocuk o gün benim akranim idi."<O:P></O:P>


Müslim, Fiten 138, (2953).<O:P></O:P>


YALANCILARIN ZUHÛRU<O:P></O:P>


4995 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: <O:P></O:P>


"Otuz kadar yalanci Deccaller çikmadikça Kiyamet kopmaz. Bunlardan her biri Allah'in elçisi oldugunu zanneder."<O:P></O:P>


Tirmizi, Fiten 43, (2219); Ebu Dâvud, Melâhim 16, (4333, 4334, 4335).<O:P></O:P>


GÜNESIN BATIDAN DOGMASI<O:P></O:P>


4996 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: <O:P></O:P>


"Günes, battigi yerden dogmadikça Kiyamet kopmaz. Bati'dan dogunca, insanlar görür ve hepsi de iman eder. Ancak, daha önce inanmamis veya imannin sevkiyle hayir kazanamamis olan hiç kimseye bu iman fayda saglamaz."<O:P></O:P>


Buhari, Rikak 39, Istiska 27, Zekat 9; Müslim, Iman 248, (157); Ebu Davud, Melahim 12, (4312).<O:P></O:P>


4997 - Hz. Ebu zerr radiyallahu anh anlatiyor: "Günes battigi sirada Mescid'e girmistim. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bana: <O:P></O:P>


"Ey Ebu Zerr!" buyurdular. "Su (günes batinca) nereye gidiyor, biliyor musun?" <O:P></O:P>


"Allah ve Resûlü daha iyi bilir!" dedim. <O:P></O:P>


"O, Rabbinden secde etmek için izin istemeye gider. Ona izin verilir ve sanki kendisine söyle denir: "Git geldigin yerden tekrar dog." O da battigi yerden dogar." <O:P></O:P>


Sonra (Ebu Zerr dedi ki: "Aleyhissalâtu vesselâm) söyle kiraat etti: "Ve zâlike müstegarrün leha" (Yasin 38). (Ebu Zerr ilaveten) dedi ki: "Bu Ibnu Mes'ûd kiraatidir."<O:P></O:P>


KIYAMETIN BASKA ALAMETLERI<O:P></O:P>


4998 - Ebu Sâid radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: <O:P></O:P>


"Ruhumu kudret elinde tutan Zât-i Zülcelâl'e yemin olsun ki, vahsi hayvanlar insanlarla konusmadikça, kisiye kamçisinin ucundaki mesin, ayakkabisinin bagi konusmadikça, kendinden sonra ehlinin ne yaptigini dizi haber vermedikçe Kiyamet kopmaz."<O:P></O:P>


Tirmizi, Fiten 19, (2182).<O:P></O:P>


4999 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: <O:P></O:P>


"Devs kabilesinin kadinlarinin kiçlari, Zü'l-Halasa putunun etrafinda titremedikçe Kiyamet kopmaz. Zü'l-halasa, Devslilerin cahiliye devrinde tapindiklari (Tebâle'deki) puttur."<O:P></O:P>


Buhari, Fiten 23; Müslim, Fiten 51, (2906).<O:P></O:P>


5000 - Hz. Huzeyfe radiyallahu anh anlatiyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Insanlarin dünyaca en bahtiyarini âdi oglu âdiler teskil etmedikçe Kiyamet kopmaz."<O:P></O:P>


Tirmizi, Fiten 37, (2210).<O:P></O:P>


5001 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: <O:P></O:P>


"Kiyamet Allah Allah diyen bir kimsenin üzerine kopmayacaktir."<O:P></O:P>


Müslim, Iman 234, (148); Tirmizi, Fiten 35, (2208).<O:P></O:P>


5002 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, yanindaki cemaate konusurken, bir adam gelerek: "(Ey Allah'in Resûlü!) Kiyamet ne zaman kopacak?" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm konusmasina devam etti, sözlerini bitirdigi vakit: <O:P></O:P>


"Sual sâhibi nerede?" buyurdular. Adam: <O:P></O:P>


"Iste buradayim ey Allah'in Resûlü!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm: <O:P></O:P>


"Emanet zâyi edildigi vakit Kiyameti bekleyin!" buyurdular. Adam: <O:P></O:P>


"Emanet nasil zâyi edilir?" diye sordu. Efendimiz: <O:P></O:P>


"Is, ehil olmmayana tevdi edildi mi Kiyamet'i bekleyin!" buyurdular."<O:P></O:P>


Buhari, Ilm 2, Rikâk 35.<O:P></O:P>


5003 - Sahiheyn'de gelen bir diger rivayette: "Kahtan'dan, insanlari degnegiyle idare eden bir adam çikmadikça Kiyamet kopmaz" buyrulmustur."<O:P></O:P>


Buhari, Fiten 23, Menâkib 7; Müslim, Fiten 60, (2910).<O:P></O:P>


5004 - Yine Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: <O:P></O:P>


"Firat nehri altin bir dag üzerinden açilmadikça Kiyamet kopmaz. Onun üzerine insanlar savasirlar. Yüz kisiden doksan dokuzu öldürülür. Onlardan her biri: "Herhalde savasi ben kazanacagim" der."<O:P></O:P>


Buhari, Fiten 24, Müslim, Fiten 29, (2894); Ebu Dâvud, Melahim 13, (4313, 4314); Tirmizi, Cennet 26, (2572, 2573).<O:P></O:P>


5005 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: <O:P></O:P>


"Zaman yakinlasmadikça Kiyamet kopmaz. Bu yakinlasma öyle olur ki, bir yil bir ay gibi, ay bir hafta gibi, haftada bir gün gibi, gün saat gibi, saat de bir çira tutusmasi gibi (kisa) olur."<O:P></O:P>


Tirmizi, zühd 24, (2333).<O:P></O:P>


5006 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah Teâla hazretleri ipekten daha yumusak bir rüzgâri Yemen'den gönderir. Bu rüzgâr, kalbinde zerre miktar iman bulunan hiç kimseyi hariç tutmadan hepsinnin ruhunu kabzeder."<O:P></O:P>


Müslim, Iman 185, (117).<O:P></O:P>


5007 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: <O:P></O:P>


"Kiyamet sâdece serir insanlarin üzerine kopacaktir!" buyurdular."<O:P></O:P>


Müslim, Fiten 131, (2949).<O:P></O:P>


5008 - Ibnu Zugb el-Eyâdi anlatiyor: "Abdullah Ibnu Havâle el-Ezdi radiyallahu anh'in yanina indim. Bana: <O:P></O:P>


"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bizi, ganimet alalim diye yaya olarak gönderdi. Biz de döndük ve hiçbir ganimet elde edemedik. Yorgunlugumuzu yüzlerimizden anlayip, aramizda dogrularak: <O:P></O:P>


"Ey Allah'im, onlari bana tevkil etme; ben onlari üzerime almaktan âcizim! Onlari kendilerine de tevkil etme, bu isten kendileri de acizdirler. Onlari diger insanlara da tevkil etme, kendilerini onlara tercih ederler!" buyurdular. Sonra elini basimin üstüne koydu ve: <O:P></O:P>


"Ey Ibnu Havale! Hilafetin (Medine'den) Arz-i Mukaddese'ye (Suriye'ye) indigini görürsen, bil ki artik zelzeleler, kederler, büyük hâdiseler yakindir. O gün Kiyamet, insanlara, su elimin, basina olan yakinligindan daha yakindir" buyurdu."<O:P></O:P>


Ebu Davud, Cihad 37, (2535).<O:P></O:P>


5009 - Hz. Enes radiyallahu anh dedi ki: "Istanbul'un fethi Kiyamet aninda olacaktir."<O:P></O:P>


Tirmizi, Fiten 58, (2240).<O:P></O:P>


5010 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün): <O:P></O:P>


"Ümmetim onbes seyi yapmaya baslayinca ona büyük belanin gelmesi vâcip olur!" buyurmuslardi. (Yanindakiler:) "Ey Allah'in Resûlü! Bunlar nelerdir?" diye sordular. Aleyhissalâtu vesselâm saydi: <O:P></O:P>


-Ganimet (yani milli servet, fakir fukaraya ugramadan sadece zengin ve mevki sahibi kimseler arasinda) tedavül eden bir metâ haline gelirse, <O:P></O:P>


-Emanet (edilen seyleri emânet alan kimseler, sorumlu ve yetkililer, memurlar) ganimet (mali yerini tutup, yagmalayip nefislerine helal) kildiklari zaman, <O:P></O:P>


-Zekât (ödemeyi ibadet bilmeyip bir angarya ve) ceza telâkki ettikleri zaman. <O:P></O:P>


-Kisi annesinin hukukuna riayet etmeyip, kadinina itaat ettigi; <O:P></O:P>


-Babasindan uzaklasip ahbabina yaklastigi; <O:P></O:P>


-Mescidlerde (riza-yi ilâhi gözetmeyen husûmet, alis-veris, eglence ve siyâsiyâta vs. müteallik) sesler yükseldigi zaman. <O:P></O:P>


-Kavme, onlarin en alçagi (erzel) reis oldugu; <O:P></O:P>


-(Devlet otoritesinin yetersizligi sebebiyle tedhis ve zulümle insanlari sindiren zorba) kisiye zarari dokunmasin diye hürmet ettigi; <O:P></O:P>


-(Çesitli adlarla imal edilen) içkiler (serbestçe) içildigi; <O:P></O:P>


-Ipek (haram bilinmeyip erkekler tarafindan) giyildigi; <O:P></O:P>


-(San'at, bale, konser gibi çesitli adlar altinda; bar, gazino, dansing ve salonlarda ve hatta televizyon ve filim gibi çesitli vasitalarla yaygin sekilde) sarkici kadinlar ve çalgi aletleri edinildigi; <O:P></O:P>


-Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri, önceden gelip geçenlere (çesitli ithamlar ve bahanelerle) hakâret ettigi zaman artik kizil rüzgâri, (zelzeleyi), yere batisi (hasfi) veya suret degistirmeyi (meshi) (veya gökten tas yagmasini, (kazfi) bekleyin."<O:P></O:P>


Tirmizi, Fiten 39, (2211).<O:P></O:P>


5011 - Ibnu Amr Ibnu'l-As radiyallahu anhümâ anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Çikis itibariyle, Kiyamet alametlerinin ilki günesin battigi yerden dogmasi, kusluk vakti insanlara dabbetu'l-arzin çikmasidir. Bunlardan hangisi önce çikarsa, digeri de onun hemen pesindedir."<O:P></O:P>


Müslim, Fiten 118, (2941); Ebu Dâvud, Melahim 12, (4310).<O:P></O:P>


5012 - Hz. Muâz Ibnu Cebel radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün): <O:P></O:P>


"Beytu'l-Makdis'in imâri Yesrib'in harabidir. Yesrib'in harâbi melhamenin (savasin) çikmasidir. Melhame Istanbul'un fethidir, Istanbul'un fethi Deccâl'in çikmasidir!" buyurdular. Sonra elini (Resûlullah), konusmakta oldugu kimsenin (yani Hz. Muâz'in) dizine vurdular ve: <O:P></O:P>


"Bu söyledigim kesinlikle hakikattir. Tipki senin burada oturman hak oldugu gibi" buyurdular." <O:P></O:P>


Hz. Muaz burada kendisini kasdetmektedir. (Yani Aleyhissalatu vesselam'in konustugu ve dizine elini vurdugu kimse Muaz Ibnu Cebel radiyallahu anh'tir.)"<O:P></O:P>


Ebu Davud, Melahim 3, (4294).<O:P></O:P>


5013 - Abdullah Ibnu Büsr radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: <O:P></O:P>


"Melhame ile Medine'nin fethi arasinda alti yil vardir. Yedinci yilda da Mesih Deccâl çikar."<O:P></O:P>


Ebu Davud, Melahim 4, (4296); Ibnu Mace, Fiten 35, (4093).<O:P></O:P>Edited by: agantha

Zurawski
10.03.2005, 14:21
Herkesin kiyameti kendi ölümüdür.

U.Sadıkoğlu
11.03.2005, 20:44
sampiyon olmadan kiyamet kopmaz insallah


smileys/smiley32.gif

Harun-61
12.03.2005, 00:45
RESÛLULLAH'TAN SONRA KIYAMET YAKINDIR<?:namespace prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /><O:P></O:P>


4989 - Sehl Ibnu Sa'd radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: <O:P></O:P>


"Ben Kiyamet söyle yakin oldugu halde gönderildim!" buyurdular ve sehadet parmagiyla orta parmagini yanyana gösterdiler."<O:P></O:P>


Buhari, Rikâk 39, Tefsir, Nâzi'at 1, Talâk 25; Müslim, Fiten 132, (2950).<O:P></O:P>


4990 - Müstevrid Ibnu Seddâd el-Fihrî radiyallahu anh anlatiyor: <O:P></O:P>


"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "Ben Kiyamet'in kopacagi ayni saatte gönderildim. Ancak, sunun sunu geçmesi gibi ben Kiyamet saatini geçip biraz evvel geldim!" buyurdular ve orta parmagi ile sehadet parmagini gösterdiler."<O:P></O:P>


Tirmizi, Fiten 39, (2214).<O:P></O:P>


KIYAMETTEN ÖNCE BIR ATESIN ÇIKMASI<O:P></O:P>


4991 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: <O:P></O:P>


"Hicaz bölgesinden bir ates çikmadikça Kiyamet kopmaz. Bu ates Busra'daki develerin boyunlarini aydinlatacaktir."<O:P></O:P>


Buhari, Fiten 24; Müslim, Fiten 42, (2902).<O:P></O:P>


4992 - Ibnu Ömer radiyallahu anhümâ anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: <O:P></O:P>


"Kiyametten önce, Hadramevt'ten -veya Hadramevt denizinden- bir ates çikacak, insanlari toplayacak" buyurmuslardi. (Orada bulunanlar:) <O:P></O:P>


"Ey Allah'in Resûlü (o güne ulasirsak) ne yapmamizi emredersiniz?" diye sordular. <O:P></O:P>


"Size Sam('i yani Suriye'ye gitmenizi) tavsiye ederim" buyurdular."<O:P></O:P>


Tirmizi, Fiten 42, (2218).<O:P></O:P>


MUASIRLARININ ÖMRÜ<O:P></O:P>


4993 - Ebu'z-Zübeyr, Hz. Câbir radiyallahu anh'tan naklediyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: <O:P></O:P>


"Bugün dogmus (canli olan) hiçbir nefis yoktur ki, yüz sene sonra ölmemis olsun." (Râvi der ki:) "Bununla ömrün kisalmasi kastedilmistir."<O:P></O:P>


Müslim, Fezailu's-sahâbe 218, (2538); Tirmizi, Fiten 64, (2251).<O:P></O:P>


4994 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Bir adam Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a: "Kiyamet ne zaman kopacak?" diye sormustu. Aleyhissalâtu vesselâm bir müddet sükuttan sonra yaninda duran Ezd-i Senûe kabilesine mensup bir çocuga bakip: <O:P></O:P>


"Bu delikanli pir-i fâni olmadan önce Kiyametiniz kopacaktir!" buyurdular. <O:P></O:P>


Hz. Enes radiyallahu anh der ki: "Çocuk o gün benim akranim idi."<O:P></O:P>


Müslim, Fiten 138, (2953).<O:P></O:P>


YALANCILARIN ZUHÛRU<O:P></O:P>


4995 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: <O:P></O:P>


"Otuz kadar yalanci Deccaller çikmadikça Kiyamet kopmaz. Bunlardan her biri Allah'in elçisi oldugunu zanneder."<O:P></O:P>


Tirmizi, Fiten 43, (2219); Ebu Dâvud, Melâhim 16, (4333, 4334, 4335).<O:P></O:P>


GÜNESIN BATIDAN DOGMASI<O:P></O:P>


4996 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: <O:P></O:P>


"Günes, battigi yerden dogmadikça Kiyamet kopmaz. Bati'dan dogunca, insanlar görür ve hepsi de iman eder. Ancak, daha önce inanmamis veya imannin sevkiyle hayir kazanamamis olan hiç kimseye bu iman fayda saglamaz."<O:P></O:P>


Buhari, Rikak 39, Istiska 27, Zekat 9; Müslim, Iman 248, (157); Ebu Davud, Melahim 12, (4312).<O:P></O:P>


4997 - Hz. Ebu zerr radiyallahu anh anlatiyor: "Günes battigi sirada Mescid'e girmistim. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bana: <O:P></O:P>


"Ey Ebu Zerr!" buyurdular. "Su (günes batinca) nereye gidiyor, biliyor musun?" <O:P></O:P>


"Allah ve Resûlü daha iyi bilir!" dedim. <O:P></O:P>


"O, Rabbinden secde etmek için izin istemeye gider. Ona izin verilir ve sanki kendisine söyle denir: "Git geldigin yerden tekrar dog." O da battigi yerden dogar." <O:P></O:P>


Sonra (Ebu Zerr dedi ki: "Aleyhissalâtu vesselâm) söyle kiraat etti: "Ve zâlike müstegarrün leha" (Yasin 38). (Ebu Zerr ilaveten) dedi ki: "Bu Ibnu Mes'ûd kiraatidir."<O:P></O:P>


KIYAMETIN BASKA ALAMETLERI<O:P></O:P>


4998 - Ebu Sâid radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: <O:P></O:P>


"Ruhumu kudret elinde tutan Zât-i Zülcelâl'e yemin olsun ki, vahsi hayvanlar insanlarla konusmadikça, kisiye kamçisinin ucundaki mesin, ayakkabisinin bagi konusmadikça, kendinden sonra ehlinin ne yaptigini dizi haber vermedikçe Kiyamet kopmaz."<O:P></O:P>


Tirmizi, Fiten 19, (2182).<O:P></O:P>


4999 - Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: <O:P></O:P>


"Devs kabilesinin kadinlarinin kiçlari, Zü'l-Halasa putunun etrafinda titremedikçe Kiyamet kopmaz. Zü'l-halasa, Devslilerin cahiliye devrinde tapindiklari (Tebâle'deki) puttur."<O:P></O:P>


Buhari, Fiten 23; Müslim, Fiten 51, (2906).<O:P></O:P>


5000 - Hz. Huzeyfe radiyallahu anh anlatiyor: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Insanlarin dünyaca en bahtiyarini âdi oglu âdiler teskil etmedikçe Kiyamet kopmaz."<O:P></O:P>


Tirmizi, Fiten 37, (2210).<O:P></O:P>


5001 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: <O:P></O:P>


"Kiyamet Allah Allah diyen bir kimsenin üzerine kopmayacaktir."<O:P></O:P>


Müslim, Iman 234, (148); Tirmizi, Fiten 35, (2208).<O:P></O:P>


5002 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, yanindaki cemaate konusurken, bir adam gelerek: "(Ey Allah'in Resûlü!) Kiyamet ne zaman kopacak?" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm konusmasina devam etti, sözlerini bitirdigi vakit: <O:P></O:P>


"Sual sâhibi nerede?" buyurdular. Adam: <O:P></O:P>


"Iste buradayim ey Allah'in Resûlü!" dedi. Aleyhissalâtu vesselâm: <O:P></O:P>


"Emanet zâyi edildigi vakit Kiyameti bekleyin!" buyurdular. Adam: <O:P></O:P>


"Emanet nasil zâyi edilir?" diye sordu. Efendimiz: <O:P></O:P>


"Is, ehil olmmayana tevdi edildi mi Kiyamet'i bekleyin!" buyurdular."<O:P></O:P>


Buhari, Ilm 2, Rikâk 35.<O:P></O:P>


5003 - Sahiheyn'de gelen bir diger rivayette: "Kahtan'dan, insanlari degnegiyle idare eden bir adam çikmadikça Kiyamet kopmaz" buyrulmustur."<O:P></O:P>


Buhari, Fiten 23, Menâkib 7; Müslim, Fiten 60, (2910).<O:P></O:P>


5004 - Yine Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: <O:P></O:P>


"Firat nehri altin bir dag üzerinden açilmadikça Kiyamet kopmaz. Onun üzerine insanlar savasirlar. Yüz kisiden doksan dokuzu öldürülür. Onlardan her biri: "Herhalde savasi ben kazanacagim" der."<O:P></O:P>


Buhari, Fiten 24, Müslim, Fiten 29, (2894); Ebu Dâvud, Melahim 13, (4313, 4314); Tirmizi, Cennet 26, (2572, 2573).<O:P></O:P>


5005 - Hz. Enes radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: <O:P></O:P>


"Zaman yakinlasmadikça Kiyamet kopmaz. Bu yakinlasma öyle olur ki, bir yil bir ay gibi, ay bir hafta gibi, haftada bir gün gibi, gün saat gibi, saat de bir çira tutusmasi gibi (kisa) olur."<O:P></O:P>


Tirmizi, zühd 24, (2333).<O:P></O:P>


5006 - Hz. Ebu Hureyre radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah Teâla hazretleri ipekten daha yumusak bir rüzgâri Yemen'den gönderir. Bu rüzgâr, kalbinde zerre miktar iman bulunan hiç kimseyi hariç tutmadan hepsinnin ruhunu kabzeder."<O:P></O:P>


Müslim, Iman 185, (117).<O:P></O:P>


5007 - Ibnu Mes'ud radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: <O:P></O:P>


"Kiyamet sâdece serir insanlarin üzerine kopacaktir!" buyurdular."<O:P></O:P>


Müslim, Fiten 131, (2949).<O:P></O:P>


5008 - Ibnu Zugb el-Eyâdi anlatiyor: "Abdullah Ibnu Havâle el-Ezdi radiyallahu anh'in yanina indim. Bana: <O:P></O:P>


"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bizi, ganimet alalim diye yaya olarak gönderdi. Biz de döndük ve hiçbir ganimet elde edemedik. Yorgunlugumuzu yüzlerimizden anlayip, aramizda dogrularak: <O:P></O:P>


"Ey Allah'im, onlari bana tevkil etme; ben onlari üzerime almaktan âcizim! Onlari kendilerine de tevkil etme, bu isten kendileri de acizdirler. Onlari diger insanlara da tevkil etme, kendilerini onlara tercih ederler!" buyurdular. Sonra elini basimin üstüne koydu ve: <O:P></O:P>


"Ey Ibnu Havale! Hilafetin (Medine'den) Arz-i Mukaddese'ye (Suriye'ye) indigini görürsen, bil ki artik zelzeleler, kederler, büyük hâdiseler yakindir. O gün Kiyamet, insanlara, su elimin, basina olan yakinligindan daha yakindir" buyurdu."<O:P></O:P>


Ebu Davud, Cihad 37, (2535).<O:P></O:P>


5009 - Hz. Enes radiyallahu anh dedi ki: "Istanbul'un fethi Kiyamet aninda olacaktir."<O:P></O:P>


Tirmizi, Fiten 58, (2240).<O:P></O:P>


5010 - Hz. Ali radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün): <O:P></O:P>


"Ümmetim onbes seyi yapmaya baslayinca ona büyük belanin gelmesi vâcip olur!" buyurmuslardi. (Yanindakiler:) "Ey Allah'in Resûlü! Bunlar nelerdir?" diye sordular. Aleyhissalâtu vesselâm saydi: <O:P></O:P>


-Ganimet (yani milli servet, fakir fukaraya ugramadan sadece zengin ve mevki sahibi kimseler arasinda) tedavül eden bir metâ haline gelirse, <O:P></O:P>


-Emanet (edilen seyleri emânet alan kimseler, sorumlu ve yetkililer, memurlar) ganimet (mali yerini tutup, yagmalayip nefislerine helal) kildiklari zaman, <O:P></O:P>


-Zekât (ödemeyi ibadet bilmeyip bir angarya ve) ceza telâkki ettikleri zaman. <O:P></O:P>


-Kisi annesinin hukukuna riayet etmeyip, kadinina itaat ettigi; <O:P></O:P>


-Babasindan uzaklasip ahbabina yaklastigi; <O:P></O:P>


-Mescidlerde (riza-yi ilâhi gözetmeyen husûmet, alis-veris, eglence ve siyâsiyâta vs. müteallik) sesler yükseldigi zaman. <O:P></O:P>


-Kavme, onlarin en alçagi (erzel) reis oldugu; <O:P></O:P>


-(Devlet otoritesinin yetersizligi sebebiyle tedhis ve zulümle insanlari sindiren zorba) kisiye zarari dokunmasin diye hürmet ettigi; <O:P></O:P>


-(Çesitli adlarla imal edilen) içkiler (serbestçe) içildigi; <O:P></O:P>


-Ipek (haram bilinmeyip erkekler tarafindan) giyildigi; <O:P></O:P>


-(San'at, bale, konser gibi çesitli adlar altinda; bar, gazino, dansing ve salonlarda ve hatta televizyon ve filim gibi çesitli vasitalarla yaygin sekilde) sarkici kadinlar ve çalgi aletleri edinildigi; <O:P></O:P>


-Bu ümmetin sonradan gelen nesilleri, önceden gelip geçenlere (çesitli ithamlar ve bahanelerle) hakâret ettigi zaman artik kizil rüzgâri, (zelzeleyi), yere batisi (hasfi) veya suret degistirmeyi (meshi) (veya gökten tas yagmasini, (kazfi) bekleyin."<O:P></O:P>


Tirmizi, Fiten 39, (2211).<O:P></O:P>


5011 - Ibnu Amr Ibnu'l-As radiyallahu anhümâ anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Çikis itibariyle, Kiyamet alametlerinin ilki günesin battigi yerden dogmasi, kusluk vakti insanlara dabbetu'l-arzin çikmasidir. Bunlardan hangisi önce çikarsa, digeri de onun hemen pesindedir."<O:P></O:P>


Müslim, Fiten 118, (2941); Ebu Dâvud, Melahim 12, (4310).<O:P></O:P>


5012 - Hz. Muâz Ibnu Cebel radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (bir gün): <O:P></O:P>


"Beytu'l-Makdis'in imâri Yesrib'in harabidir. Yesrib'in harâbi melhamenin (savasin) çikmasidir. Melhame Istanbul'un fethidir, Istanbul'un fethi Deccâl'in çikmasidir!" buyurdular. Sonra elini (Resûlullah), konusmakta oldugu kimsenin (yani Hz. Muâz'in) dizine vurdular ve: <O:P></O:P>


"Bu söyledigim kesinlikle hakikattir. Tipki senin burada oturman hak oldugu gibi" buyurdular." <O:P></O:P>


Hz. Muaz burada kendisini kasdetmektedir. (Yani Aleyhissalatu vesselam'in konustugu ve dizine elini vurdugu kimse Muaz Ibnu Cebel radiyallahu anh'tir.)"<O:P></O:P>


Ebu Davud, Melahim 3, (4294).<O:P></O:P>


5013 - Abdullah Ibnu Büsr radiyallahu anh anlatiyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: <O:P></O:P>


"Melhame ile Medine'nin fethi arasinda alti yil vardir. Yedinci yilda da Mesih Deccâl çikar."<O:P></O:P>


Ebu Davud, Melahim 4, (4296); Ibnu Mace, Fiten 35, (4093).<O:P></O:P>





ALLAH cc razi olsun kardesim...

Hüda Topaloğlu
12.03.2005, 14:27
Ecmain Avni Aker

champions
09.10.2009, 01:59
Faydalı bir başlık.
Okumalı ve de düşünmeli.

Emrah Akcagöz
09.10.2009, 09:56
Faydalı bir başlık.
Okumalı ve de düşünmeli.
Aynen öyle fakat sayfa çok gerilerde kalmış..

Paksoy
09.10.2009, 10:01
şampıyon luk görürsem ozaman korkmam hiçbişeyden

Adem Erdoğan
09.10.2009, 10:19
Nasrettin hocaya sormuşlar:
- Hocam kıyamet ne zaman kopacak?
- Hangisi? Büyük kıyamet mi, küçük kıyamet mi?
- Hocam kıyametin küçüğü büyüğü olur mu?
- Olur!.. Karım ölürse küçük kıyamet, ben ölürsem büyük kıyamet kopar!..

Kubilay ŞAHİN
09.10.2009, 12:00
İçimden Bir His Kıyamet Zamanının Yaklaştığını Söylüyor..

Bir His Sadece..:)

Hayırlısı..

Harun-61
09.10.2009, 12:28
Fasil : KIYAMET VE KIYAMETLE İLGİLİ MESELELER BÖLÜMÜ
Konu : Kıyamet Öncesi Fitneler

Ravi : Ebu Hureyre

Hadis : Resulullah (sav) buyurdular ki: "Müslümanlardan iki grup aralarında savaşmadıkça kıyamet kopmaz. Bunlar aralarında büyük bir savaş yaparlar, fakat davaları birdir."

HadisNo : 5021

İskender66
09.10.2009, 18:52
Kur'an-ı Kerim'de Kıyamet Günü


Allah Kuran'da şöyle buyurmaktadır:

Sur'a da üfürülmüştür. İşte bu, tehdidin (gerçekleştiği) gündür. (Kaf Suresi, 20)
Çünkü o boruya (sur'a) üfürüldüğü zaman, İşte o gün, zorlu bir gündür; kafirler içinse hiç kolay değildir. (Müdessir Suresi, 8-10)
Sur'a üfürülmüştür; böylece onlar kabirlerinden (diriltilip) Rablerine doğru (dalgalar halinde) süzülüp-giderler. (Yasin Suresi, 51)
Sur'a üfürüleceği gün, Allah'ın dilediği kimseler dışında, göklerde ve yerde olan herkes artık korkuya kapılmıştır ve her biri 'boyun bükmüş' olarak O'na gelmişlerdir. (Neml Suresi, 87)
Azab size gelip çatmadan evvel, Rabbinize yönelip-dönün ve O'na teslim olun. Sonra size yardım edilmez Rabbinizden, size indirilenin en güzeline uyun; siz hiç şuurunda değilken, azab apansız size gelip çatmadan evvel. Kişinin (yana yakıla) şöyle diyeceği (gün): "Allah yanında (kullukta) yaptığım kusurlardan dolayı yazıklar olsun (bana) doğrusu ben, (Allah'ın diniyle) alay edenlerdendim." Veya: "Gerçekten Allah bana hidayet verseydi, elbette muttakilerden olurdum" diyeceği, ya da azabı gördüğü zaman: "Benim için bir kere daha (dünyaya dönme fırsatı) olsaydı da, ihsan edenlerden olsaydım" (diyeceği günden sakının). "Hayır, Benim ayetlerim sana gelmişti, fakat sen onları yalanladın, büyüklüğe kapıldın ve kafirlerden oldun." Kıyamet günü, Allah'a karşı yalan söyleyenlerin yüzlerinin kapkara olduğunu görürsün. Büyüklenenler için cehennemde bir konaklama yeri mi yok? (Zümer Suresi, 54-60)
Yer, o şiddetli sarsıntısıyla sarsıldığı, Yer, ağırlıklarını dışa atıp-çıkardığı, Ve insan: "Buna ne oluyor?" dediği zaman; O gün (yer), haberlerini anlatacaktır. Çünkü senin Rabbin, ona vahyetmiştir. (Zelzele Suresi, 1-5)
O sarsıntının sarsacağı gün, Arkasından onu diğer bir sarsıntı izleyecek. O gün yürekler (dehşet içinde) hoplayacak. Gözler zillet içinde düşecek. (Nazi'at Suresi, 6-9)
Ey insanlar, Rabbinizden korkup-sakının, çünkü kıyamet saatinin sarsıntısı büyük bir şeydir. (Hac Suresi, 1)
Hayır; yer, parça parça yıkılıp darmadağın olduğu, Rabbin(in buyruğu) geldiği ve melekler dizi dizi durduğu zaman; o gün, cehennem de getirilmiştir. İnsan o gün düşünüp-hatırlar, ancak (bu) hatırlamadan ona ne fayda? (Fecr Suresi, 21-23)
Yer, düzlendiği, içinde olanları dışa atıp boşaldığı, ve 'kendi yaratılışına uygun Rabbine boyun eğdiği zaman. (İnşikak Suresi, 3-5)
Ve kabirlerin içi 'deşilip dışa atıldığı' zaman; (artık her) nefis önceden takdim ettiklerini ve ertelediklerini bilip-öğrenmiştir. (İnfitar Suresi, 4-5)
Ve dağlar (yerlerinden oynatan) bir yürüyüşle yürür. (Tur Suresi,10)
Dağlar yürütülmüş, artık bir serap oluvermiştir. (Nebe Suresi, 20)
Dağları yürüteceğimiz gün, yeri çırılçıplak (dümdüz olmuş) görürsün; onları birarada toplamışız da, içlerinden hiçbirini dışarda bırakmamışızdır. (Kehf Suresi, 47)
(Öyle) Bir gün ki, yeryüzü ve dağlar titremeye-tutulur ve dağlar göçüveren bir kum yığını olur. (Müzemmil Suresi, 14)
Sana dağlar hakkında soruyorlar. De ki: "Benim Rabbim, onları darmadağın edip savuracak. Yerlerini bomboş, çırçıplak bırakacaktır. Orada ne bir eğrilik göreceksin, ne de bir tümsek." (Ta-ha Suresi, 105-107)
Azabın kendilerine geleceği gün (ile) insanları uyarıp-korkut ki, (o gün) zulmedenler, şöyle diyecekler: "Bizi yakın bir süreye kadar ertele ki, Senin çağrına cevap verelim ve elçilere uyalım." Oysa daha önce, kendiniz için hiç zeval yoktur diye and içenler, sizler değil miydiniz? Siz, kendi nefislerine zulmedenlerin yerleştikleri yerlerde oturmuştunuz. Onlara ne yaptığımız size açıklanmıştı ve size örnekler vermiştik. (İbrahim Suresi, 44-45)
Yeryüzü ve dağlar yerlerinden oynatılıp kaldırılacağı, ardından tek bir çarpma ile birbirlerine çarpılıp parça parça olacağı zaman. İşte o gün, vakıa (bir gerçek olan kıyamet) artık vuku bulmuş (gerçekleşmiş)tur. (Hakka Suresi, 14-15)
(Bu,) Allah'ın va'didir; Allah, vadinden geri dönmez. Ancak insanların çoğu bilmezler. (Rum Suresi, 6)
Denizler, fışkırtılıp-taşırıldığı zaman... (İnfitar Suresi, 3)
Şüphesiz, size vaat edilen gerçekleşecektir. Yıldızlar 'örtülüp (ışıkları) silindiği' zaman, Gök yarıldığı zaman... (Mürselat Suresi, 7-9)
O gün gök, sarsılıp çalkalanır. (Tur Suresi, 9)
Bu nedenle gök bile yarılıp-çatlamıştır; (artık) O'nun va'di gerçekleştirilip-yerine getirilmiştir. (Müzemmil Suresi, 18)
Gök yarılıp-çatlamıştır; artık o gün, 'sarkmış-za'fa uğramıştır. (Hakka Suresi, 16)
Sonra gök yarılıp yağ gibi erimiş olarak kıpkırmızı bir gül olduğu zaman; (Rahman Suresi, 37)
Onlar, Allah'ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Oysa kıyamet günü yer, bütünüyle O'nun avucu (kabzası)ndadır; gökler de sağ eliyle dürülüp-bükülmüştür. O, şirk koştuklarından münezzeh ve yücedir. (Zümer Suresi, 67)
Gök, yarılıp-parçalandığı, Ve 'kendi yaratılışına uygun' Rabbine boyun eğdiği zaman; Yer, düzlendiği, İçinde olanları dışa atıp boşaldığı, Ve 'kendi yaratılışına uygun Rabbine boyun eğdiği zaman. Ey insan, gerçekten sen, hiç durmaksızın Rabbine doğru bir çaba harcayıp durmaktasın; sonunda O'na varacaksın. (İnşikak Suresi, 1-6)
Saat (kıyamet vakti) yakınlaştı ve Ay yarıldı. (Kamer Suresi, 1)
Yıldızlar, dağılıp-yayıldığı zaman. (İnfitar Suresi, 2)
Yıldızlar, bulanıklaşıp-döküldüğü zaman (Tekvir Suresi, 2)
Yıldızlar 'örtülüp (ışıkları) silindiği' zaman (Mürselat Suresi, 8)
Ay karardığı, Güneş ve Ay birleştirildiği zaman; İnsan o gün: 'Kaçış nereye?' der. Hayır, sığınacak herhangi bir yer yok. O gün, 'sonunda varılıp karar kılınacak yer (müstakar)' yalnızca Rabbinin katıdır. İnsana o gün, önceden takdim ettikleri ve erteledikleri şeylerle haber verilir. (Kıyamet Suresi, 8-13)

İskender66
09.10.2009, 18:59
Kıyamet Günü Yaklaşarak Gelmektedir

Ölüm gitgide yaklaşıyor. İster genç olun ister yaşlı, geçen her gün, hatta her dakika ölüme biraz daha yaklaşıyorsunuz. Zamana karşı koyamıyor ve ölümün yaklaşmasına bir türlü engel olamıyorsunuz. Almakta olduğunuz önlemlerin hiçbiri sizi ve çevrenizdekileri "geçici" olmaktan alıkoyamıyor. Dünyadaki herşey gibi siz de yaşamınızı sona erdirecek güne doğru ilerliyorsunuz.
Ancak dünyada ölümlü olan yalnız insan değildir. Diğer tüm canlılar, yeryüzü, hatta tüm evren de ölümlüdür, yok olacakları bir gün belirlenmiştir. İşte o gün "son gün"dür. O günden sonra dünya hayatı son bulacaktır. Yokoluş günü yalnızca dehşetin yaşandığı, boyutları hiçbir insanın tasavvur edemeyeceği kadar korkunç, aynı zamanda görkemli bir "son gün" olacaktır. Yeryüzündeki herşey yerle bir olacak, yıldızlar silinip dökülecek, güneş körelecektir. O vakte kadar dünya üzerinde yaşamış olan tüm insanlar biraraya toplanacaklar ve bu güne şahit olacaklardır. Bu "son gün" inkarcılar için zorlu bir gündür ve kuşkusuz bu günün sahibi alemlerin Rabbi olan Allah'tır.
Kıyamet yaklaşarak gelmektedir. İnsanların çoğunun inancının aksine, kıyamet hiç de uzak değildir. O gün dünya ile birlikte, dünyaya ait olan herşey de yok olacaktır. Hırslar, istekler, kızgınlıklar, beklentiler, şehvet, düşmanlık ve zevkler sona erecektir. Geleceğe yönelik planların bir anlamı kalmayacaktır. Allah'a döndürüleceğini unutan herkes için, o çok sevdiği, sonsuz hayata tercih ettiği dünyanın, tüm o aldatıcı zenginlikleri, güzellikleri ve meşguliyetleriyle sona erdiği gün gelmiştir. İşte o gün, insanlar Allah'ın varlığına kesin bir biçimde şahit olacak, unutmaya çalıştığı ölüm günü ile karşı karşıya kalacaklardır. Artık Allah'ı ve ahiret yaşamını unutarak geçirdiği bu kısa ömür sona ermiştir ve yeni bir başlangıç kendisini beklemektedir. Bu başlangıç, asla son bulmayacak ve asla inkarcılara mutluluk getirmeyecektir. Bu sonsuz yaşamın ilk anından itibaren azap öylesine şiddetlidir ki, bunu yaşayanlar, azabın yerine "ölümü" ve "yokoluşu" isteyeceklerdir. Bu hayatın başlangıcı kıyamet saatidir. Ve kuşkusuz "kıyamet saati yaklaşarak gelmektedir".

Dünya Hayatı Geçicidir ve Ölüm Kesin Bir Gerçektir

Çocukluğunuzun ilk günlerinden itibaren geleceğinize ilişkin belirli bir hedefe yönelir veya başkaları tarafından yönlendirilirsiniz. Muhtemelen şunlarla karşılaşırsınız: Yaşınız ilerlediğinde artık bir aileniz ve işiniz olmuştur. Daha çok para kazanmak ve daha rahat yaşamak için çaba gösterirsiniz, çocuklarınızı yetiştirir, onların ileride sizden daha iyi bir hayat sürmelerini istersiniz. Haftada bir aile toplantılarına katılır, tatil yapar, işe gider, geri kalan vaktinizi de evde geçirirsiniz. Birkaç aksaklık dışında yaşamınızdaki herşey muntazam devam eder, genelde çok olağanüstü durumlarla da karşılaşmazsınız.
Yaşamınızdaki herşey sanki daha önceden belirlenmiş gibidir, çevrenizdeki insanların yaşamları da birbirleriyle çok büyük benzerlikler gösterir. Bu benzer senaryolara göre yaşamak için çalışmalı, soyunuzu devam ettirmek için de aile kurmalısınız. Bu düşünceye göre zaten "iyi bir aile ve iyi bir iş" dışında yaşamın başka ne amacı olabilir ki! Bunlar sağlandıktan sonra mutlu bir yaşam hayal edersiniz. Böylece herşey tozpembe olacak ve yaşamın geri kalan kısmını huzurlu geçireceksinizdir.
Oysa siz bunları düşünürken, bedeninizde ve çevrenizde önemli birtakım değişiklikler olmaktadır. Vücudunuzda farklı işlevlere sahip pek çok hücre görevini tamamlayıp ölmekte ve yaşınız ilerledikçe bunların yenilenmesi daha da yavaşlamaktadır. Bedeniniz yaşlanmakta ve bu yönde sürekli belirtiler, hastalıklar, eksiklikler ortaya çıkmaktadır. Zaman sürekli ilerlemekte ve geri dönüşün imkansızlığı gün geçtikçe daha da açık bir şekilde kendini göstermektedir. Ve siz huzurlu ve rahat geçirmeyi planladığınız "geri kalan ömrünüzde" gitgide ölüme doğru yaklaştığınızın farkındasınızdır. İşte bu nedenle dünya hayatı size beklediğiniz rahatlığı ve huzuru gerçek anlamda asla vermez. O ana kadar sizi pek çok açıdan tatmin ettiğini düşündüğünüz bu yaşamın bir sonu vardır. İşte bu sonun ardından asıl gerçeklerle yüzyüze gelinecektir. O halde dünya hayatında hedeflediğiniz hiçbir şey sizin gerçek amacınız olmamalı. Çünkü dünya hayatı yalnızca geçici bir imtihan yeridir. Kimin güzel davranışlarda bulunduğunun sınandığı yerdir. Allah, bize bu önemli gerçeği şöyle bildirmektedir:
O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır. (Mülk Suresi, 2)
Çocukluğunuzun ilk günlerinden itibaren geleceğinize ilişkin belirli bir hedefe yönelir veya başkaları tarafından yönlendirilirsiniz. Muhtemelen şunlarla karşılaşırsınız: Yaşınız ilerlediğinde artık bir aileniz ve işiniz olmuştur. Daha çok para kazanmak ve daha rahat yaşamak için çaba gösterirsiniz, çocuklarınızı yetiştirir, onların ileride sizden daha iyi bir hayat sürmelerini istersiniz. Haftada bir aile toplantılarına katılır, tatil yapar, işe gider, geri kalan vaktinizi de evde geçirirsiniz. Birkaç aksaklık dışında yaşamınızdaki herşey muntazam devam eder, genelde çok olağanüstü durumlarla da karşılaşmazsınız.
Yaşamınızdaki herşey sanki daha önceden belirlenmiş gibidir, çevrenizdeki insanların yaşamları da birbirleriyle çok büyük benzerlikler gösterir. Bu benzer senaryolara göre yaşamak için çalışmalı, soyunuzu devam ettirmek için de aile kurmalısınız. Bu düşünceye göre zaten "iyi bir aile ve iyi bir iş" dışında yaşamın başka ne amacı olabilir ki! Bunlar sağlandıktan sonra mutlu bir yaşam hayal edersiniz. Böylece herşey tozpembe olacak ve yaşamın geri kalan kısmını huzurlu geçireceksinizdir.
Oysa siz bunları düşünürken, bedeninizde ve çevrenizde önemli birtakım değişiklikler olmaktadır. Vücudunuzda farklı işlevlere sahip pek çok hücre görevini tamamlayıp ölmekte ve yaşınız ilerledikçe bunların yenilenmesi daha da yavaşlamaktadır. Bedeniniz yaşlanmakta ve bu yönde sürekli belirtiler, hastalıklar, eksiklikler ortaya çıkmaktadır. Zaman sürekli ilerlemekte ve geri dönüşün imkansızlığı gün geçtikçe daha da açık bir şekilde kendini göstermektedir. Ve siz huzurlu ve rahat geçirmeyi planladığınız "geri kalan ömrünüzde" gitgide ölüme doğru yaklaştığınızın farkındasınızdır. İşte bu nedenle dünya hayatı size beklediğiniz rahatlığı ve huzuru gerçek anlamda asla vermez. O ana kadar sizi pek çok açıdan tatmin ettiğini düşündüğünüz bu yaşamın bir sonu vardır. İşte bu sonun ardından asıl gerçeklerle yüzyüze gelinecektir. O halde dünya hayatında hedeflediğiniz hiçbir şey sizin gerçek amacınız olmamalı. Çünkü dünya hayatı yalnızca geçici bir imtihan yeridir. Kimin güzel davranışlarda bulunduğunun sınandığı yerdir. Allah, bize bu önemli gerçeği şöyle bildirmektedir:
O, amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı. O, üstün ve güçlü olandır, çok bağışlayandır. (Mülk Suresi, 2)
Yaşamın gerçek amacı "iyi bir aile ve iyi bir iş" değildir. Herkesin tek bir yaratılış amacı vardır: Allah'a kul olmak. Dünyada elde edilmiş mal, eş, çocuk, mevki, itibar gibi kazançların hepsi yaşam boyunca büyük bir tutkuyla bağlanılan değerlerdir. Fakat ölümün ilk anından itibaren bu dünyevi kazançlar bir anda tüm değerlerini ve önemlerini yitirirler. Bu herkesin bildiği ama düşünmekten kaçındığı bir gerçektir. Dolayısıyla asıl amaç bu olmamalıdır. O zaman gerçek amacın ve kazancın ne olduğunu çok iyi düşünmek, kavramak gerekir. İşte yaratılmanın asıl amacını Allah Kuran'da şöyle bildirmektedir:
Ben, cinleri ve insanları yalnızca bana ibadet etsinler diye yarattım. (Zariyat Suresi, 56)
Ancak Allah'a kulluk görevinin tam olarak yerine getirilmesiyle ölümden sonra başlayacak olan ahiret hayatı için güzel bir beklenti söz konusu olabilir. İnsanların büyük bir kesiminin sahip olduğu çarpık bir beklenti vardır. Çoğu insan bu ihtimale inanarak kendini rahatlatmaya çalışır. Oysa bu büyük bir yanılgıdır. Eğer bir insanın ahirete, ölümden sonraki yaşama yönelik bir beklentisi yoksa, o zaman da geriye tek bir ihtimal kalır: Ölümle birlikte sonsuza dek yok olmak! Bu ihtimal ise diğerlerine göre çok daha ürkütücüdür. Allah'a kulluk etmeyi reddeden insanlar bu olasılıktan korktukları ve unutmak istedikleri için kendilerince çeşitli yöntemler geliştirirler. Bu yöntemler ise genelde hep aynıdır: Ölüm konuşulmaz, tartışılmaz, hatırlatılmaz. Halbuki ölüm, yaşanılacağı kesin olan bir gerçektir, ama sanki "yokmuş" gibi davranılır. Toplumun büyük bir kesiminin bu mantığa sahip olması insanda bir rahatlamaya sebep olabilir. Oysa kendisi gibi diğer insanlar da aldanmaktadırlar. İnsanlar ölümü, kıyamet gününü ve ahireti bilmekte ama düşünmemektedirler. Dünya hayatıyla tatmin bulmakta, daha doğrusu tatmin bulmayı istemektedirler. Oysa Allah Kuran'da insanların kaçmakta oldukları ölüm gerçeğiyle mutlaka karşılaşacaklarını bildirmektedir. Ayette şöyle buyrulur:
De ki: "Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir. (Cuma Suresi, 8)
Ölüm yalnızca insanlara mahsus değildir. Geçici olan dünya hayatında, insan gibi "herşey" ölümlüdür. Allah bize, tüm kainatın, içindeki canlılarla birlikte yok olacağı bir günün varlığını, yani "kıyamet gününü" bildirmiştir. Kıyamet günü, imtihanın son bulduğu, nihai gündür. O günün gelişini, yeryüzündeki her insan pek çok belirti ile anlayacak ve kainatın ölümüyle sonuçlanacak olaylar gerçekten de tüyler ürpertici olacaktır. Ve en nihayet dünyadaki tüm insanlar, kıyametin gerçekleştiği gün, kendilerini bekleyen "yeniden dirilişi" kavrayacaktır. Böyle bir günle karşılaşmayı ummayanlar, karşılarındaki bu apaçık gerçeği reddedemeyecekler ve Allah'ın emrine "isteseler de istemeseler de" boyun eğeceklerdir. Allah, tüm evren için büyük bir son hazırlamıştır. İnsanların çoğu her ne kadar inkar etmeye çalışsa da, kıyamet saati belirlenmiş bir vakitte kendilerini beklemektedir.

Mesut
09.10.2009, 19:00
İçimden Bir His Kıyamet Zamanının Yaklaştığını Söylüyor..

Bir His Sadece..:)

Hayırlısı..

o ses bendede var korkum bazı günler iyice artıyor

İskender66
09.10.2009, 19:12
Kıyamet gününde insanlar

Sur'a üfürülmesinden hemen önce gerçekleşen olayların bir önceki günden herhangi bir farkı yoktur. Dünya yine aynı hızla dönmekte, Güneş yine Dünya'yı aydınlatmakta, yaşam devam etmekte ve insanların birçoğu neden, kim tarafından yaratıldıklarını ve sonlarını düşünmeden, bir alışkanlık içinde hayatlarına devam etmektedir. Kimi, akşam gelecek misafirine yapacağı yemeği, kimi yapacağı iş görüşmelerini düşünürken, kimi alışveriş yaparken, kimi uyurken ve büyük bir bölümü de Allah'ın varlığını inkar halindeyken bu sesi duyacak ve herşey bir anda başlayacak, herşey bir anda son bulacaktır.
İnsanın güçlü zannettiği, övünerek böbürlendiği bedeni hiç beklemediği bir anda dört bir yandan ölümle sarılıp kuşatılacaktır. Artık can derdinden başka hiçbir sorun ve dert kalmayacaktır. İnsanlar yaşadıkları korkunun şiddetinden, değer verdikleri, tutkuyla bağlandıkları, uğrunda her türlü fedakarlığı göze aldıkları şeyleri bir anda görmez olacaklardır.
Kıyametin meydana getirdiği bütün bu korku, dehşet ve şaşkınlık dünyada inkar içinde bir yaşam süren insanın gafletine bir karşılıktır. O gün başlayan bu dayanılmaz zorluklar sonsuza kadar inkarcıların peşini bırakmayacaktır. Birbiri ardına meydana gelen tüm bu olaylar onlardaki paniği, dehşeti daha da arttırır. Geçen her saniye yeni azap çeşitleri ve belaları getirmektedir. Karşılaştığı akıllara durgunluk veren bu olaylar o güne kadar inkar ettikleri Allah'ın büyüklüğünü sergiler. İnsan bu güç karşısında alabildiğine güçsüz ve çaresizdir. Pişmanlık, üzüntü ve korku dışında yapabileceği birşey yoktur. Saniyeler ilerledikçe Allah'ın ona ebedi hayatında sunacağı korkunç azabı daha iyi anlar. O gün karşılaştığı dehşet dolu dakikalar sonsuz hayatı boyunca yaşayacağı azabın sadece sınırlı kesitleridir. Kuran'da o gün insanların yaşayacakları olaylar karşısında duyacakları korku detaylı olarak anlatılmıştır.
Allah birçok ayette insanların dünya hayatına tutkuyla bağlı olduklarını ve bu tutkunun onlara ahiret hayatında hiçbir faydası olmayacağını belirtmiştir. İnsanın dünya hayatında değer verdiği, önemsediği, uğruna pek çok şeyi göze aldığı değerler, eğer Allah rızası için ve Allah yolunda kullanılmıyorsa, insana kayıptan başka birşey kazandırmazlar. Bu değerlerin her biri insanları denemek için, özel olarak yaratılmıştır. Asıl yurt ise ahiret yurdudur. Dünyaya ait şeylerin hiçbir önemi olmadığı ise Kuran'da şu şekilde anlatılır:
Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet insanlara 'süslü ve çekici' kılındı. Bunlar, dünya hayatının metaıdır. Asıl varılacak güzel yer Allah katında olandır. (Al-i İmran Suresi, 14)
Dünya hayatının ayette de anlatılan tüm bu "çekici" özelliklerine insan hırsla bağlanmakta, tüm ömrünü bunları elde edebilmek için harcayabilmektedir. Kuran'da dünya hayatıyla ilgili olarak şöyle buyrulur:
Bilin ki, dünya hayatı ancak bir oyun, '(eğlence türünden) tutkulu bir oyalama', bir süs, kendi aranızda bir övünme (süresi ve konusu), mal ve çocuklarda bir 'çoğalma-tutkusu'dur. Bir yağmur örneği gibi; onun bitirdiği ekin ekicilerin (veya kafirlerin) hoşuna gitmiştir, sonra kuruyuverir, bir de bakarsın ki sapsarı kesilmiş, sonra o, bir çer-çöp oluvermiştir. Ahirette ise şiddetli bir azab; Allah'tan bir mağfiret ve bir hoşnutluk (rıza) vardır. Dünya hayatı, aldanış olan bir metadan başka bir şey değildir. (Hadid Suresi, 20)
Dünya hayatının en büyük amaçlarından biri mallarla, oğullarla, kısaca sahip olunan tüm değerlerle övünmektir. Ancak Kuran'da özellikle vurgulanan ve tüm toplumlar için de geçerli olan bir gerçek, dünya hayatında sahip olunan en önemli tutkulardan birinin evlat olduğu gerçeğidir. Çocuk edinme isteği gençlik yıllarından itibaren insanlara öğretilir. Çocuk, insanlar arasında hem sebepsiz bir rekabet unsuru hem de geleceğe yönelik bir güvence anlamını taşımaktadır.
Bir diğer tutku da mala ve zenginliğe yönelik olandır. Bilindiği gibi insanların dünya hayatları süresince tüm hedefleri, planları, çabaları bu amaç üzerine kurulmuştur. Mal ve para tutkusu insanların gözünü bürüdüğü için tüm ahlaki değerler önemini kaybetmiş, insan karakterini şekillendiren tek ölçü maddiyat olmuştur. Kuran ahlakı, emir ve yasakları, insanların hayatındaki önceliğini kaybetmiş, mal yığıp, biriktirmek tek amaç olmuş, ilişkilerde çıkarlar ön plana çıkmıştır.
Oysa kıyamet günü geldiğinde herşey tersine döner. İnsanlar karşılaştıkları günün korkusundan değer verdikleri herşeyi bir anda unuturlar. Hırs haline getirdikleri şeylerin artık bir anlamı olmadığını anlarlar. Değer yargıları birkaç saniye içinde değişir. Artık malın hatta evladın bile bir değeri yoktur. Annelik veya babalık duyguları anlamını yitirmiştir. Dünyada en değer verdiği kişileri; kendi çocuğunu bile kıyamet gününün dehşeti karşısında unutacaktır. Kimse çocuğunun durumunu sormayacak, bunu aklına dahi getirmeyecektir. Kuşkusuz kıyametin vuku bulacağı bu gün, inanmayanlar için zorlu bir gündür:
Gökyüzünün erimiş maden gibi olacağı gün; Dağlar da (etrafa uçuşmuş) rengarenk yün gibi olacak. (Böyle bir günde) Hiçbir yakın dost bir yakın dostu sormaz. Onlar birbirlerine gösterilirler. Bir suçlu-günahkar, o günün azabına karşılık olmak üzere, oğullarını fidye olarak vermek ister; kendi eşini ve kardeşini, ve onu barındıran aşiretini de; yeryüzünde bulunanların tümünü (verse de); sonra bir kurtulsa. (Mearic Suresi, 8-14)
Göğün bulutlarla parçalanacağı ve meleklerin bir indirilme ile indirileceği gün; işte o gün, gerçek mülk, Rahman (olan Allah)ındır. İnkar edenler için oldukça zorlu bir gündür. (Furkan Suresi, 25-26)
Henüz bebeklik çağında olan çocuklar bile o gün aileleri tarafından terk edilir. İnsanlar hiç beklemedikleri ve daha önce eşini benzerini görmedikleri bu olaylar karşısında ne yapacaklarını şaşırırlar. Korku öylesine ani ve şiddetli bir şekilde gelmiştir ki, hamile kadınlar bu şokun etkisiyle çocuklarını düşürürler. Kuran'da o zorlu günde yaşanacak olayların paniğiyle kadınların emzirdikleri çocukları dahi unuttukları şöyle bildirilmiştir:
Onu gördüğünüz gün, her emzikli kendi emzirdiğini unutup geçecek ve her gebe kendi yükünü düşürecektir. (Hac Suresi, 2)
Kıyamet günü, dünyadayken kendisine yapılan çağrılardan yüz çeviren, gerçek dost ve yaratıcısı olan Allah'ı unutanların birbirlerinden kaçıp kurtulmak istediği bir gündür. Herkes kendi derdindedir. O dehşetli günde insanlar arasında hiçbir bağ; ne soy, ne akrabalık, ne de arkadaşlık bağlarının kalmadığı Kuran'da şöyle bildirilir:
Kişi o gün, kendi kardeşinden kaçar; Annesinden ve babasından, eşinden ve çocuklarından. O gün, onlardan her birisinin kendine yetecek bir işi vardır. (Abese Suresi, 34-37)
İnsanlar o gün gördükleri karşısında tüm soğukkanlılıklarını, kendilerine olan güvenlerini ve metanetlerini yitirirler. Ölümle karşılaşıldığı an herşey değerini yitirir, yüzlerdeki ifade, tavırlar, konuşmalar farklılaşır.
Ölüm karşısında insanların yaşadıkları korku ve dehşete filmlerde şahit oluruz. O anda verilen tepkiler insanların içinde bulundukları ruh halini çok iyi anlatır. Ama izlenilen görüntülerde insanların az da olsa kurtulma ümitleri vardır. Öleceklerine kesin kanaatleri gelse de, ölümden sonra olacakları tam olarak bilemezler ya da büyük bir kısmı ölümle birlikte yok olacağını düşünür. Oysa kıyamet gününde daha ölüm gelip çatmamış olsa bile, yaşanan olaylar insan için hiçbir kurtulma ihtimalinin olmadığını tüm açıklığıyla ortaya koyar. İnkar edenler kendilerine vaat edildiği halde inanmadıkları bir günü karşılarında bulurlar. O gün, evrendeki düzenin bir yaratıcısının ve koruyucusunun olduğunun, O dilediği anda da herşeyin yok olacağının bütün açıklığıyla gözler önüne serildiği bir gündür.
İnsanlar ölümün, o güne kadar düşündükleri gibi bir yokoluş olmadığını anlarlar. O ana kadar Allah'ın varlığına dolayısıyla ahirete inanmadıklarından, ölüm sonrasında gerçekleşecek olayları hiç düşünmemişlerdir. Ama Allah'ın varlığını ve gücünü ardı ardına gelen bu olaylar sonucunda apaçık görünce, kendilerini bekleyen sonun da farkına varmışlardır. Kurtulma umudu olmadığı gibi, kendilerini bekleyen yeni ve sonsuz bir yaşam olduğunu da anlamışlardır. Bu inkarcılar için zorlu bir yaşamdır. Sonsuza kadar çekecekleri azap ve sıkıntı, o gün yaşananlarla kıyaslanamayacak kadar şiddetli olacaktır. Ayetlerde inkar edenlerin böyle bir yaşamın yerine yok oluşu tercih edecekleri şöyle anlatılır:
Gerçekten Biz sizi yakın bir azap ile uyardık. Kişinin kendi ellerinin önceden takdim ettiklerine bakacağı gün, kafir olan da: "Ah, keşke ben bir toprak oluverseydim" diyecek. (Nebe Suresi, 40)
İnsanların karşılaştıkları olaylardan dolayı şiddetli bir korku, panik ve şaşkınlık içinde, adeta sarhoş oldukları ise ayette şöyle bildirilir:
... İnsanları da sarhoş olmuş görürsün, oysa onlar sarhoş değillerdir. Ancak Allah'ın azabı pek şiddetlidir. (Hac Suresi, 2)
İnsanın şiddetli korku anında vücudunda meydana gelen değişiklikler ve kontrolsüz hareketleri ile sarhoş insanların tavırları birbirine çok benzer. Şiddetli bir korku anında baş dönmesi, ağlama görülür, görüntü bulanıklaşabilir.
Buraya kadar anlatılan olaylardan da anlaşıldığı gibi, o zorlu gün insanlar çok büyük bir panik yaşayacaklardır. Allah insanların yaşadığı bu şiddetli korkuyu ve korkunun sonucunda oluşan fiziksel tepkileri sarhoşluğa benzetmektedir. O gün sarhoş gibi olan insanlar kontrolsüz tavırlar sergileyerek oradan oraya koşmaya başlarlar. Kuran'da yapılan benzetme, insanların bu durumlarını şöyle açıklamaktadır:
İnsanların, 'her yana dağılmış' pervaneler gibi olacakları gün... (Kaaria Suresi, 4)
Gerçek olan va'd yaklaşmıştır, işte o zaman, inkar edenlerin gözleri yuvalarından fırlayacak: "Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır, bizler zalim kimselerdik" (diyecekler). (Enbiya Suresi, 97)
Göz, insanın yaşadığı korkunun şiddetini ilk ele veren organdır. O günün korkusunu yaşayacak olan insanların, karşılaştıkları dehşetten dolayı gözleri yerlerinden fırlayacaktır. Burada geçen "gözlerin yuvalarından fırlaması" benzetmesi, insanın yaşadığı korkunun şiddetini anlatır. Bu anda insanların göz bebekleri büyür, beyazı ortaya çıkar, donuklaşmaya başlar. Kıyametin gerçekleşeceği an "istisnasız insanların hepsi" bu korkuyu yaşayacaktır. Bu tüyler ürpertici olaylar karşısında kimsenin yapacak bir şeyi, başlarına gelenleri önlemek için getirecek çözümleri yoktur. Sadece korku duyarlar. Ayetteki benzetme bu korkuyu açıklıkla izah etmektedir.

Eğer inkar edecek olursanız, çocukların saçlarını ağartan bir günde kendinizi nasıl koruyacaksınız? (Müzemmil Suresi, 17)
Kıyamet gününün korkusu küçük çocukları da saracaktır. Bugünün gerçek mahiyetini bilmeyen, bunun sonsuz azabın ilk günü olduğunun bilincinde olmayan çocuklarda yetişkinlerden farklı bir korku vardır. İnsanlar geçici dünya hayatı boyunca yaptıkları ahlaksızlıkların pişmanlığı içindedirler. Çocuklar ne olduğunu dahi kavrayacak bir bilinçte değildirler. Buna rağmen gördükleri olayların şiddetinden dolayı saçları bembeyaz olur. Böyle bir fiziksel değişim, o zorlu günün büyüklüğünü anlamak açısından oldukça önemlidir. Çünkü o güne kadar dünyada çok çeşitli felaketler yaşanmıştır. Her biri insanlara çok şiddetli korku vermiş ve onları derinden etkilemiştir. Ama bu felaketlerin hiçbiri kıyamet günü meydana gelecek olaylarla kıyaslandığında çocukların saçlarını ağartacak kadar şiddetli değildir. O gün insanların dünya hayatı boyunca yaşadıkları en zorlu gündür. Öyle ki karşılaşılan olayların şiddeti, kısa yaşamlarında korkunun mahiyetini ve tehlikelerin getireceklerini tam olarak idrak edememiş olan çocukların dahi saçlarının korkudan bembeyaz olmasına neden olmaktadır.

MuratJ
09.10.2009, 19:14
İçinde his olan arkadaşlar seçilmiş çocuk falan mı?

İskender66
09.10.2009, 19:15
Daha teferruatlı bilgileri bu sitede bulabilirsiniz.
http://www.kiyametgunu.com/

Kubilay ŞAHİN
09.10.2009, 20:10
İçinde his olan arkadaşlar seçilmiş çocuk falan mı?


Siz Bunu Anladınız Ya.. Ne Yazsam Bilemiyorum..

Gülümseyeyim Bari..(:))

Zaten Etrafına Baktığında da Anlaşılacak Birşey ama Neyse..

Mehmet Fırat
09.10.2009, 20:13
Başlığı ilk gördüğümde espri amaçlı zannettim. Hatta aklıma şu fotoğraf geldi;

http://photos-d.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc1/hs250.snc1/9718_142833923200_710433200_2556291_5017075_n.jpg

champions
10.10.2009, 13:57
Yukarıdaki ileti de kıyamet alametlerinden biri olsa gerek.:)
Fotoğraf değil ama ileti.:o

İHSAN
10.10.2009, 16:11
Bu başlıkta yazılanları okuyup, bedbinliğe mi sürüklenmeli, yahut atide bir sonun var olduğunu şehadet edip ona göre mi yaşamak lazım? Sanırım, ilki sizce de mantıksız değil mi? "Kıyamet kopacak, zaten bu alametler de ona işaret; eyvah!" bu mantığı tamamıyla kabul etmek yerine, "Kıyamet alametleri de gösteriyor ki, böyle bir gün uzak değil; o halde biz bu güne hazır olmalıyız." demelidir.

Bir ekleme de benden olsun. Yukarıdaki yazıları okuyaadım tam olarak, belki arada geçkyor olabilir, ziyanı yok.
Hz. Peygamberden nakledilen bir hadiste geçiyor, "Ümmetim, benden sonra ... Yıl daha yaşayacak" gibi bir ifade kullanmışlar. Tam yılını hatırlayamadığım için yazmadım, ancak bu yüzyılın sonlarına denk geliyordu sanırım.

Kıssadan hisse: Hiç ölmeyecekmiş gibi bugun için, yarın ölecekmiş gibi ukba için çalışılmalıdır. (hadis)

MuratJ
10.10.2009, 20:38
Siz Bunu Anladınız Ya.. Ne Yazsam Bilemiyorum..

Gülümseyeyim Bari..(:))

Zaten Etrafına Baktığında da Anlaşılacak Birşey ama Neyse..
Yazdıklarınızdan hiçbirşey anlamadım.

Coloradoydu
11.10.2009, 17:50
Kıyamet kopmadan öncesini(ahirzaman) anlatan bir video. Hadislerden derlenmiş.

SHLTnSGwJ28

Mustafa Calik
11.10.2009, 18:14
Kiyamet ne zaman kopacak diye mesajlar okudum. Kiyamet yaklasik 500-550 sene sonra kopacak .. bunlar Kur'an-i Kerim'de yaziyor.

Kubilay ŞAHİN
11.10.2009, 19:15
Yazdıklarınızdan hiçbirşey anlamadım.

Boşverin...

KUTADGU
11.10.2009, 19:17
Her nefsin ölümü kendi kıyameti değil mi zaten?

Mustafa ÖZDEMİR
11.10.2009, 21:20
bence artık ahir zamandayız .ve kıyamete az kaldı...

hamsi3461
11.10.2009, 22:34
Kiyamet ne zaman kopacak diye mesajlar okudum. Kiyamet yaklasik 500-550 sene sonra kopacak .. bunlar Kur'an-i Kerim'de yaziyor.


Neresinde yazıyor? Ben hiç görmedim.

ugurTS1989
11.10.2009, 22:46
Kiyamet ne zaman kopacak diye mesajlar okudum. Kiyamet yaklasik 500-550 sene sonra kopacak .. bunlar Kur'an-i Kerim'de yaziyor.
2000 yılını baz alarak mı 500 sene kalmıs acaba....bunu ılk defa senden duymam da bı garıp oldu.....:o

Cafer KILIÇSOY
11.10.2009, 22:51
Kıyamet alametleri başladığında herkes baltayı taşa vurduğunu anlayacak. Ama o zaman hiçbir tövbe fayda etmeyecek.

Hatta bir rivayete göre şeytan Antakya'da bir mağaraya kapanıp secde edecek, ama nafile tabi.

Aslında burada bizi ilgilendiren kıyametin ne zaman kopacağı değil bizim kendimizi kıyamete hazırlamamız. Geçenlerde Cübbeli Ahmet Hoca diye birinin konuşmasına rasladım internette. ''Cennet bedava Cehennem parayla diyorum ama gelen yok. İçki para, kumar para, zina para, eee namaz kaç para''

Bir vakit namaz kılmazsın ve kıyametten korktuğunu söylersin. Çelişkiye bak. Kılan korkmayacak tabiki, sen korkacaksın.

Mustafa Calik
12.10.2009, 00:31
Neresinde yazıyor? Ben hiç görmedim.

Annem bana anlatiyor bunu. Bende bilmiyorum tam neresinde yazdigini. Anneme sorup sana sonradan özel mesaj atarim :)


2000 yılını baz alarak mı 500 sene kalmıs acaba....bunu ılk defa senden duymam da bı garıp oldu.....:o

Evet öyle galiba. Kiyamet'in ne zaman kopacagi tam belli degil cünkü bu Osmanli zamanina göre alakali. O zamanlarda biliyorsunuz günler, saatler daha uzundu.

İHSAN
12.10.2009, 00:56
Kiyamet ne zaman kopacak diye mesajlar okudum. Kiyamet yaklasik 500-550 sene sonra kopacak .. bunlar Kur'an-i Kerim'de yaziyor.

Bu dediğinizi ilk defa duydum. Kuranda ahiret gününün net olarak yazmadığı da gayet açık, hatta Hz peygambere sorulduğu zaman o bile 'Allah bilir' mealinde bir ifade kullanıyor. Kuran'da geçtiği yeri alıntılarsanız memnun olurum. Ya da siz Kuran'da okudunuz mu böyle bir şey? Önce onu soralım.

BALKAN 06
12.10.2009, 08:19
zinanın binanın çoğaldığını ve kıyamet şartlarının oluştuğunu söyleyenlere katılmıyorum ben,
çünkü teknoloji ile birlikte çok daha yüksek binalar yapılabileceği mümkün ve zinanın ne boyuta gelebileceğini kestiremeyiz bu günler çok güzel günler olabilir namus adına,daha biz durumdaki ülkeler avrupaya ve rusyaya uyacak afrikalılar bize uyup bizden sonra ruslaşacak,ruslar hengi seviyeye gelecek Allah bilir,
yine Allah bilir ama kıyamete çok var gibime geliyor,
birde sorum olacak ölenler kıyamet gününe kadar kabir azabı çekecekmi yoksa sorgu hesap kıyametten sonramı başlayacak...

champions
12.10.2009, 16:22
birde sorum olacak ölenler kıyamet gününe kadar kabir azabı çekecekmi yoksa sorgu hesap kıyametten sonramı başlayacak...

Bildiğim kadarıyla ;Evet çekecek.Hatta bir Hadis'te şöyle buyuruluyor; "Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçe ya da Cehennem çukurlarından bir çukurdur." Kabirde sorulan sualler var fakat Dünya'da işlenilen amellerle ilgili hesap, kıyamet kopup insanların dirilip mahşer yerinde toplanmasından sonra.

İskender66
12.10.2009, 19:25
Bugün nette bir haber okudum. Belki sizinde ilginizi çekmiştir. Her ne kadar bu habere inanmasam da sizlerle paylaşmak istedim.


Müthiş iddia: Dünya'yı Tanrı yaratmadı!
Ünlü Hıristiyanlık ve Yahudilik araştırmacısından ilginç açıklamalar...

http://i.ekolay.net/i/1012/dunya-12109_ic_2742_334.jpg

Dünyanın en büyük ve en saygın Hıristiyanlık ve Yahudilik araştırmacılarından biri olan, bir zamanlar italyan Umberto Eco'nun da asistanlığını yapan ve antik belgeler uzmanı Hollandalı profesör Ellen Van Wonde, sanıldığının aksine, "dünyayı tanrının yaratmadığını" öne sürdü..

Bugüne kadar yaptığı araştırmaları açıklayan prof. Van Wonde, "Tevrat'ın (eski ahit) ilk cümlesinde "en başta, tanrı cenneti ve dünyayı yarattı" diye yazar. Ancak bunda çeviri hatası bulunuyor. Eski yazılar ve belgeler üzerinde yaptığı araştırmalara göre, İbranice orijinalinde, "Baha" eylemi kullanılıyor. Yani "yaratmak yerin ayrıştırmak".. Dolayısıyla, doğru çeviri "tanrı dünya ile Cehennemi ayırdı" olmadı gerek" dedi.

Hollandalı profesör, "yani kutsal kitaplara göre evet tanrı insanları ve hayvanları yarattı. Ama jeolojik olarak dünyayı yaratmadı. Dünya zaten vardı" dedi..

Kendisinin de inançlı olduğunu ve Tanrı'nın varlığına inandığını söyleyen Profesör, " Bu iddia ile tüm akademik kariyerimi tehlikeye atıyorum. Ama iddiamın arkasındayım. Kutsal kitap (http://haber.ekolay.net/haber_ara/default.aspx?q=kitap&c=haber) dışında eski belgelere göre, bundan 3 bin yıl önce insanlar, insalardan önce dünyanın deniz canavarları ve karanlıkla kaplı olduğuna inanıyordu. Yani Tevrat'ta, Tanrı'nın dünyayı yarattığı hiçbir zaman söylenmek istenmedi. Kitabın söylediği şey, insanları ve hayvanları tanrının yarattığıdır. Ama dünyayı değil" dedi.

http://msnyasam.ekolay.net/index.asp?url=http%3a%2f%2fhaber.ekolay.net%2fHabe r%2f2908%2f652634%2fmuthis%2biddia%2bdunyayi%2btan ri%2byaratmadi.aspx

Onur Civelek61
12.10.2009, 19:46
Müthiş iddia: Dünya'yı Tanrı yaratmadı!
Ünlü Hıristiyanlık ve Yahudilik araştırmacısından ilginç açıklamalar...

O Tevrat'ı kaç kez değiştirmişlerdir.Kafasına göre yorum yapan profösörler...

zafer6161
12.10.2009, 20:05
kıyamet her zaman şimdi kopacak :)

İskender66
23.10.2009, 19:53
Kıyametin sesi uzayda kaydedildi!

25 Aralık'ta vizyona girecek Dabbe 2 filminde kullanılacak kıyamet sesleri NASA tarafından uzayda kaydedildi.

25 Aralık'ta vizyona (http://sinema.ekolay.net/haber_ara/default.aspx?at=1&q=vizyon&c=sinema)girecek Dabbe 2 filminde kullanılacak kıyamet sesleri NASA tarafından uzayda kaydedildi.

Yıldız Savaşları- Star Trek' filmlerinin müziklerini yapan Amerikalı ünlü müzisyen Justin R. Durban; Hasan Karacadağ'ın 'Dabbe 2' adlı korku (http://sinema.ekolay.net/haber_ara/default.aspx?q=korku+&ara=ara&c=sinema&s=&exp=&d=)filminin müziklerine de imzasını attı. Filmin ses efektlerinde, dünyada ilk defa kullanılan bir yönteme başvuruldu.

NASA'dan destek
Uzaydaki gezegen sesleri ve doğal afetler esnasında yer altından gelen belirsiz sesler, özel bir teknikle korku sahnelerine eklendi. Karacadağ'ın Kuran'da yer alan Duhan Suresi'nden yola çıkarak kaleme aldığı senaryo için NASA uzay dairesinin arşivindeki tüm sesler tek tek incelendi. 'Dabbe 2'de yer alan ve Kuran'ı Kerim'de bahsi geçen, kara bir duman olup azap getireceği söylenen Duhan'a eşlik edecek olan sesler, NASA'nın uzayda kaydettiği seslerle örtüşecek şekilde bilgisayar ortamında yeniden tasarlandı. Kıyametin internetten yayılan bir virüsle başlayacağını anlatan 'Dabbe' ve gerçek bir öyküden uyarlanan 'Semum' filmleriyle 1 milyondan fazla izleyiciye ulaşan yönetmen Hasan Karacadağ 'Dabbe 2'yi 'Türk Korku Filmi' olarak dünya sinemasına kazandırmayı planlıyor. Filmin başrollerini Sefa Zengin, İncinur Daşdemir, Deniz Olgaç, Muharrem Dalfidan ve Leyla Göksun paylaştı. Film 25 Aralık'ta Özen Film tarafından yaklaşık 200 kopyayla vizyona çıkacak. Karacadağ, film için Türk-İslam kaynaklarına başvurarak araştırmalar yaptığı gibi, önemli din bilginlerinin danışmanlığından da faydalandı.

Fragman ve ayrıntılı bilgi aşağıdaki linktedir..
http://sinema.ekolay.net/haber/38/655262/Kiyametin_sesi_uzayda_kaydedildi.aspx