PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Çanakkale Zaferi - Bir Türk Destanı



Sayfa : [1] 2

Kaya
04.03.2005, 11:00
TÜRK ÇOCUKLARI ECDADINI TANIDIKÇA,
ONA SAHIP ÇIKTIKÇA YINE ÇOK BÜYÜK ISLER YAPACAKTIR.

MEDENIYET UFKUNDA YENI BIR GÜNES GIBI PARLAYACAK ve
TARIH SAYFALARINA YINE TÜRK ADI ILE YAZACAKTIR."

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
http://www.canakkale.gen.tr/album/album/ki028.jpgEdited by: Kaya

Berat
04.03.2005, 13:28
Her Türk genci Çanakkale'de yasananlari çok iyi idrak etmeli,o zaman ceddimiz düsmana nasil direndiyse biz de su anki düsmanlarimiza karsi direnmeliyiz.Onlar süngülerle savasmislar,,biz de aklmizi basimiza alarak, kndimizi bos islerden soyutlayarak,, biraz "bu ülke için ne yapabilirim" e kafayi yorarak mevcut dis tehditlere karsi ülkemizi savunmaliyiz...Sömürgelesmeye dogru hizla giden ülkemizi bu yoldan döndürmeyi kendimize en büyük hedef olarak seçmeliyiz.. Eminim su gençligin halini gördükçe,Çanakkale'de savasan ecdadimizin kemikleri sizliyordur...


Çanakkale Sehitleri; Ruhunuz Sad Olsun!...

yattara11
04.03.2005, 17:14
Esi benzeri görülmemis bu destanikalbimizde her zaman en ön sirada tutacagiz...

Guests
04.03.2005, 19:04
Sehitlerimiz hep dualarimizda ve hep de öyle olucak.Bu vatan ugruna canlarini veren sehitlerimizi sonrasinda da ülkemizi soyup sogana çeviren hortumculari serefsizleri düsününce neden gelisemedgimizi anliyorum.Sehitlerimizi ve o serefsizleri ayni satirda anmak bilebeni rahatsiz ediyor.


SEHITLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ!!!

kadirsa_2000
04.03.2005, 19:56
Bu tarihi destani kelimelerle anlatmak çok zor. Bu sanli zaferimiz hakkinda yazilmis çok güzel kitaplar var piyasada, herkesin içlerinden en az birini okumasini temenni ederim. Benim de okudugum Mehmed NIYAZI'nin "Çanakkale Mahseri" adli kitabini önerebilirim.

Ne mutlu bize ki; buzaferin sahibi bir neslin torunlari, milletin çocuklariyiz.

Bütün sehitlerimizin ruhu sad olsun.

Ne Mutlu TÜRK'üm Diyene!

tsakrep61
04.03.2005, 20:29
cannakkaleyi sipkayi yemeni kafkasyayi sarikamisi balkanlari musulu kerkuku kibrisi trablusgarpi orta asyayi unutmadik unutmayacagiz gerekirse yine cannakkalelere yemenlere gidip kanimizin son damlasina kadar dinimizi memleketimizi savunup toprak oluruz

t-sat
06.03.2005, 13:30
Herkes Çanakkaleyi ziyaret etmeli.


RUHLARI SAD OLSUN

t-sat
11.03.2005, 21:10
Bu baslik belli bir tarihe kadar sabit kalsin arkadaslar.Bu kahramanlara bu saygiyi gösterelim.Herkes bildigi birseyleri anlatsin.Ecdadimizi taniyalim.
TÜRK ÇOCUKLARI ECDADINI TANIDIKÇA,
ONA SAHIP ÇIKTIKÇA YINE ÇOK BÜYÜK ISLER YAPACAKTIR.

MEDENIYET UFKUNDA YENI BIR GÜNES GIBI PARLAYACAK ve
TARIH SAYFALARINA YINE TÜRK ADI ILE YAZACAKTIR."

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

tsakrep61
11.03.2005, 21:30
serbest kursude en az ilgi goren basligin bu olmasi beni cok uzdu eminim baskalarinida uzmustur baska basliklarin altina 3-4 kere yazi yazanlar buraya sadece bir kez yazsa da sehitlerimize olan saygimizi belli etsek bu savasta olen insanlar sayesinde biz buralarda rahat rahat oturuyor gezebiliyoruz ama onlari anmaya sira gelince sirt ceviriyoruz ben bize yakistiramadim...


bunu sabit baslik yapanlara tesekkur ederim

Oğuzhan Turhan
11.03.2005, 21:54
basligi görünce bile tüylerim diken diken oldu.böyle bir destan yasamis baska bir millet varmidir bilemem.tüm sehitlerimizi ruhu sad olsun

Tunga
11.03.2005, 22:47
<TABLE style="BORDER-TOP-WIDTH: 0px; BORDER-LEFT-WIDTH: 0px; BORDER-BOTTOM-WIDTH: 0px; BORDER-COLLAPSE: collapse; BORDER-RIGHT-WIDTH: 0px" borderColor=#111111 cellSpacing=0 cellPadding=0 width=750 border=1>
<T>
<TR>
<TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne" width=390>
http://img22.exs.cx/img22/3633/mesudiye054rw.jpg
Saat ögleye yaklasiyordu. 14 Aralik 1914 Pazar günü hava soguk, gökyüzü açikti. Vardiyada olmayan denizciler Mesudiye Zirhlisinin güvertesinde toplanmis, horon tepen Karadenizli askerleri seyretmekteydiler.
Nöbetçi Ereglili Mehmet Çavus, denizde bir pirilti gördügünde saat 11:55'ti. Biraz daha dikkatli baktiginda, gemiye dogru suyu yararak yaklasan beyaz çizgiyi farketti. Kisa bir tereddütten sonra var gücüyle bagirdi:"Torpil geliyor!"(1)</TD></TR></T></TABLE>


Ardindan derin bir gürültü, top basina çagrisi ve MESUDIYE'nin yan yatisi, 35 sehit ile sonuçlanan Osmanli Donanmasinin I.Dünya Savasindaki ilk gemi kaybi. Mesudiye yan yatmis ama tip Türk Milleti gibi batmamisti. Uzun diregi, büyük ve uzun bacasi ve çanakligi sayesinde yan yatmis ama tamamen alabora olmamisti. Mesudiye'nin neden bu kadar yem olacak sekilde ve savunmasiz oldugu ve Sarisiglar Koyu'nda ne görev yaptigi ile ilgili bilgileri çesitli internet sitelerinden ve ATLAS Dergisi'nin son sayisindan ögrenebilirsiniz.
35 sehidi koynuna alan Mesudiye, savas disi kalmasindan bir hafta sonra, gemi mürettebatindan 2 subay ve 100 er Çanakkale Bogazi'nin Anadolu yakasindaki Baykus Tepe'ye yollandi. Görevleri gemileri Mesudiye'den sökülen 15'lik toplarla bu tepedeki Mesudiye Tabyasi'nda yeni bir batarya kurmakti. Bu askerlerin bitmemis, görülmemis hesaplari vardi. Gemilerinin ve sehit arkadaslarinin intikamini alma arzusuyla yanip tutusuyorlardi.(1)
O günlerde Çanakkale Bogazi'ndaki ablukayi sürdüren Ingiliz ve Fransiz savas gemilerinin sayisi artmisti. Gemiler Bogaz girisindeki tabyalari ates altina aliyorlar, Türk toplari da atese atesle karsilik veriyorlardi. Mesudiye Tabyasi ise bu atislarin hiçbirine katilmayarak sessizligini korudu, ta ki 18 Mart 1915 sabahina kadar(90 yil önce bugün..). Çanakkale Bogazi'ni geçmek için büyük bir harekata baslayan Ingiliz ve Fransiz gemileri Dardanos Tabyasini yogun ates altina aldilar. Mesudiye Tabyasi'nin düsmana kendini takdim ani gelmisti. Fransizlarin Bouvet Zirhlisi üzerine açilan atesle düsman donanmasi sasirdi. Gemiler Bouvet Zirhlisini kurtarmak için Mesudiye Tabyasina yüklendiler. Bu bile Mesudiye Tabyasi'nin, Bouvet üzerine yönlendirdigi atislarini kesmedi. (1)
Savasin en siddetli anlari yasaniyordu. Türk topçulari Bogazi cehenneme çeviriyor, düsman zirhlilari da kiyi seridindeki mevzilerimizi hallaç pamugu gibi atiyor, kiran kirana bir savas oluyordu.


Bu sirada Fransiz GAULOIS zirhlisi aldigi agir yaralarla saf disi kalmis, BOUVET zirhlisi yirtilan çelik gömlegini yenilemek üzere geriye kaçarken, bir gece önce Dz. Yzb. Hakki'nin NUSRET mayin gemisiyle bogaza dösedigi mayinlara çarparak 639 personeli ile birlikte karanlik limanin sularina gömülerek kayboluyordu. BOUVET'in imdadina kosan SUFFREN ve GAULOIS da ayni akibete ugramistir. Saat 15.00'te IRRESISTIBLE ve onu takiben 16.00'da INFLEXIBLE ve 10 dakika sonra OCEAN zirhlilari, tam ileri atilacaklarken onlarin da ayaklari Yzb. Hakki'nin tuzagina takilarak batarken, INFLEXIBLE güçlükle kurtularak römorkör yedeginde Imroz'a dönüyordu. Böylece 6 saatte 3 büyük zirhlisini kaybeden, bir bu kadari da agir hasara ugrayan gemilerini aciyla seyreden Amiral De ROBECK, kalanlari kurtarabilme telasiyla saat 17.30'da boynu bükük çekilme emrini veriyordu. (3)
Bunalan düsman kaçmak isterken topçu atislariyla karsilasiyordu. Düsman gemilerine göz açtirilmiyordu. Karsilikli bu korkunç bombardiman bir saat kadar sürdü. Bu karsilikli bombardimani bir yabanci yazar söyle anlatiyor:
"Insan manzarayi gözlerinin önünde canlandirabilir. Kaleler, toz duman bulutlari içinde kaybolmuslarda Yikintilarin arasindan arada bir alevler yükseliyordu. Gemiler, çevrelerinde fiskiran sayisiz su sütunlari arasinda yavas yavas hareket ediyorlar, bazen duman ve serpintiler arasinda iyice görünmez oluyorlardi. Tepelerden ates eden havan toplarinin alevleri görülüyor, agir toplar yer sarsintilari gibi gümbürdüyordu." (5)
Itilaf devletleri Çanakkale Bogazi'nin savas gemileri ile asamayinca bu kez çikarma yapmayi planladilar. Artik Çanakkale kara savaslari basli­yordu. Kara savasinda düsmanin nereden çikarma yapabilecegi tartisildi. Mustafa Kemal Kabatepe ve Seddülbahir'den, Alman komutan Von Sanders ise Bolayir ve Anadolu yakasindan çikarma yapilabilecegi görüsündeydi. Alman komutani Von Sanders'in görüsü agir basti, ve askerler o yöreye yerlestirildi.
Düsman güçleri 25 Nisan 1918 sabahi Mustafa Kemal'in düsündügü noktadan saldirdi.
Kisa sürede Türk ordusu her yerde büyük basarilar kazandi. Düsman saskina döndü, bozguna ugradi.
Çanakkale savaslarinda 250 binin üzerinde askerimiz sehit düstü. Düsman kayiplari ise bu rakamin üstündedir.
Çanakkale savaslarinin unutulmaz kahramani, Anafartalar Grup Komutani Mustafa Kemal'in basarisi ilerde baslayacak Ulusal Kurtulus Savasi'mizin kaynagi oldu.
Bagimsizligimizi savunmak, yurt topraklarimizi korumak için yapilan savaslar kutsaldir. Çanakkale, Ulusal Kurtulus Savasimiz kutsal destan savaslara birer örnektir. (5)
250 bin insan bugün bu topraklari bize birakabilmek için kendini feda etti, ve hiç sormadi "Neden?" diye.
Hiç olmazsa bugün onlara bir duayi ve minnetimizi sunalim.
Anilacak daha önemli günleriniz yoksa..!

Kaynaklar:
(1) ATLAS DERGISI Sayi 144 Mart 2005 (sf. 134-150)
(2) Türk Deniz Kuvvetleri (www.dzkk.tsk.mil.tr (http://www.dzkk.tsk.mil.tr/Turkce/BASINDUYURULARI/DUYURULAR/MesudiyeyeYapilanAniDalisi_1_m01.asp)) Internet Sitesi
(3) ASELSAN Dergisi - Mart 2000 (<STR&#079;NG style="FONT-WEIGHT: 400">18 Mart Çanakkale Zaferi Tarihteki ve Ulusal Yasantimizdaki Yeri)[/b]
<STR&#079;NG style="FONT-WEIGHT: 400"> [/b]<STR&#079;NG style="FONT-WEIGHT: 400">Turhan OLCAYTU * E.Tümgeneral[/b]
<STR&#079;NG style="FONT-WEIGHT: 400">(4) www.kulturturizm.gov.tr (http://www.kulturturizm.gov.tr/portal/canakkalektp/2-resim/index.htm) [/b]
<STR&#079;NG style="FONT-WEIGHT: 400">(5) www.memocal.com (http://www.memocal.com/bgvh/CanakkaleZaferi.asp)[/b]
Hazirlayan ve Derleyen: Simal Yildizi

Guests
11.03.2005, 23:26
Çok rica ediyorum arkadaslar bu konuyla ilgili bildiklerimizi paylasalim.Herkes çanakkale ile ilgili bildiklerini yazsin buraya paylasalim...

Guests
11.03.2005, 23:27
<H4>Çanakkale Sehitlerine

Su Bogaz Harbi nedir ? Var mi ki dünyada esi ?
En kesif ordularin yükleniyor dördü besi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya-
Kaç donanmayla sarilmis ufacik bir karaya,
Ne hayâsizca tahassüt ki ufuklar kapali!
Nerde -gösterdigi vahsetle "bu, bir Avrupali"
Dedirir-yirtici, his yoksulu, sirtlan kümesi
Varsa gelmis, açilip mahbesi, yahut kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-i beser,
Kayniyor kum gibi... Mahser mi, hakikat mahser,
Yedi iklimi cihanin duruyor karsinda;
Ostralya'yla beraber bakiyorsun Kanada!
Çehreler baska, lisanlar, deriler, rengârenk.
Sâde bir hadise var ortada: Vahsetler denk.
Kimi Hindû, kimi Yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani tâûna da züldür bu rezil istîlâ...
Ah o yirminci asir yok mu, o mahlûk-u asil
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkiyla sefil,
Kustu Mehmed'cigin aylarca durup karsisina;
Döktü karnindaki esrâri hayâsizcasina.
Maske yirtilmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyet denilen kahpe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müthis ki: eder her bir mülkü harab.
Öteden sâikalar parçaliyor âfâki;
Beriden zelzeleler kaldiriyor a'mâki:
Bomba simsekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor gögsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altinda cehennem gibi binlerce lâgam;
Atilan her lâgimin yaktigi yüzlerce adam.
Ölüm indirmede. gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müthis tipidir: savrulur enkaaz-i beser...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak;
Bosanir sirtlara, vadîlere sagnak sagnak.
Saçiyor zirha bürünmüs de o nâmerd eller
Yildirim yaylimi tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangini, durmus da açik sînelere,
Sürü halinde gezerken sayisiz tayyâre.
Top tüfekten daha sik, gülle yagan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!..
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmindan;
Alinir kal'a mi gögsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâsâ, edecek kahrindan râm?
Çünkü te'sis-i ilâhî o metîn istihkâm.
Sarilir, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beserir azmini tevkîf edemez sun-u beser;
Bu gögüslerse Hüdâ'nin ebedî serhaddi;
"O benim sun-u bedîim, onu çignetme!" dedi.
ÂSIM'in nesli.. diyordum ya... Nesilmis gerçek;
Iste çignetmedi nâmûsunu, çignetmeyecek,
Sühedâ gövdesi, baksan a, daglar, taslar
O, rükû olmasa dünyâda egilmez baslar,
Vurulup tertemiz alnindan uzanmis yatiyor;
BIR HILÂL ugruna, yâ Rab, ne GÜNESLER batiyor!
Ey, bu topraklar için topraga düsmüs, asker!..
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alni deger.
Ne büyüksün ki kanin kurtariyor TEVHÎDI...
BEDR'in arslanlari ancak, bu kadar sanli idi...
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsin?
"Gömelim gel seni târîhe!" desem, sigmazsin.
Herc ü merc ettigin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, tasindir" diyerek KÂBE'yi diksem basina;
Rûhumun vahyini duysam da geçirsem tasina;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ nâmiyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmiyle,
Ebr-i nîsâni açik türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yi uzatsam oradan;
Sen bu âvîzenin altinda, bürünmüs kanina,
Uzanirken, gece mehtâbi getirsem yanina,
Türbedârin gibi tâ hasre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen magribi, aksamlari, sarsam yarana...
Yine birsey yapabildim diyemem hâtirana.
Sen ki, son ehl-i salîbin kirarak savletini;
Sarkin en sevgili sultâni SELÂHADDÎN'i,
KILIÇ ARSLAN gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, Islâmi kusatmis, boguyorken husran;
O demir çemberi gögsünde kirip parçaladin;
Sen ki rûhunla berâber gezer ecrâmi adin;
Sen ki a'sâra gömülsen tasacaksin... Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...
Ey sehid oglu, isteme benden makber,
Sana âgûsunu açmis duruyor PEYGAMBER.

Mehmed ÂKIF ERSOY
</H4>

Guests
11.03.2005, 23:34
Bu arada okudugum bissürü kelimeyi anlamadim ben de bu yazida.Eminim içinizden birçok kelimeyi anlamayanlar olucaktir.Keske dilimiz hiç modernlesmeseydi(!) hep eskisi gibi:özü gibi kalsaydi...

Guests
11.03.2005, 23:41
<TABLE borderColorDark=#a99185 width="80%" borderColorLight=#ad8182 border=30>
<T>
<TR>
<TD vAlign=top align=middle width="100%">Sehitler;Allah'tan sunu isteyecekler:
Rabbimiz bizi tekrar dünyaya gönder ve senin ugrunda bir kere daha
sehit olalim. (Hadis-i serif) </TD></TR>
<TR>
<TD vAlign=top align=middle width="100%">Allah yolunda sehit olanlara "ölüler" demeyin.Bilakis onlar diridirler.
Fakat siz anlayamazsiniz.(Bakara suresi)
</TD></TR>
<TR>
<TD vAlign=top align=middle width="100%">
Bir Fransiz Doktorundan;
"Ikinci Kirte savasi sona erdikten sonra ölüler yiginlar halindeydi.
Yaralilarin feryatlari yürekleri parçaliyordu.Bir karavana bulup yaralilara su
vermeye çalisiyor fakat her biri bir iki yudum içtikten sonra geri çeviriyor ve
arkadasina verilmesini istiyordu.Bazen yetistiremiyor ve geriye geldigimiz
zaman kendisi de ölmüs oluyordu."


</TD></TR></T></TABLE>

Kaya
12.03.2005, 12:06
DUR YOLCU!

BILMEDEN BASTIGIN BU TOPRAK BIR DEVRIN BATTIGI YERDIR!

EGIL DE KULAK VER, BU SESSIZ YIGIN BIR VATAN KALBININ ATTIGI, YERDIR!
http://www.kimyaokulu.com/hertelden/canakkale/resim1.jpg
Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
Of gençligim eyvah

Çanakkale köprüsü dardir geçilmez
Al kan olmus sulari bir tas içilmez
Of gençligim eyvah

Çanakkale içinde aynali çarsi
Anne ben gidiyorum düsmana karsi
Of gençligim eyvah

Çanakkale içinde bir dolu testi
Anneler babalar ümidi kesti
Of gençligim eyvah

Çanakkale'den çiktim yan basa basa
Cigerlerim çürüdü kan kusa kusa
Of gençligim eyvah

Çanakkale içinde sira sögütler
Altinda yatiyor aslan yigitler
Of gençligim eyvah

Çanakkale'den çiktim basim selamet
Anafarta'ya varmadan koptu kiyamet
Of gençligim eyvah

aydingursoy
12.03.2005, 12:21
ÇANAKKALE SEHITLERI için bursa da anisina mevlüt, konser ler olacak...


tabi ki onlar bu TÜRKIYE CUMHURIYETI nin temelini kuran aziz sehitlerimiz....

Kaya
12.03.2005, 12:24
http://www.diyanet.gov.tr/image/besmele2.gif
http://www.diyanet.gov.tr/image/hutbe/2004_03_19.gif
Muhterem Müslümanlar!

Sanli tarihimizdeki kahramanlik destanlarindan biri de Çanakkale Zaferidir. Bu zaferin milletimizin tarihinde ayri bir yeri ve önemi vardir. Bu büyük olay, âdetâ bu gün meydana gelmis gibi hafizamizda taze ve canlidir.
Çanakkale Zaferi, Birinci Dünya Savasinda kahraman askerlerimizin, cihani hayrete düsüren bir îman ve kahramanlik destanidir. Bu zafer, milletimizin, iman ve azminin, metanet ve gücünün açik bir göstergesidir.
Çanakkale Zaferi; irklari, renkleri ve dilleri degisik çesitli milletlerden olusan; haçli ordularinin Müslüman milletimizi yok etmek amaciyla karadan, denizden ve havadan üzerimize saldiran bir iman-küfür mücadelesidir.

Su karsimizdaki mahser kudursa, çildirsa,
Denizler ordu, bulutlar donanma yagdirsa,
Cehennem olsa gelen bagrimizda söndürürüz,
Bu yol ki hak yoludur, dönme bilmeyiz yürürüz.
diyerek bütün gücüyle düsmana karsi koyan milletimizin destanidir.
Çanakkale savasi, Yüce Rabbimizin "Sizinle savasanlara karsi Allah yolunda siz de savasin" (Bakara, 190) emrine uyarak cepheye atilan kahraman askerimizin destanidir.

Anafartalar Komutani Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, Çanakkale?deki askerimizin manevi gücünü söyle anlatiyor:

?Karsilikli siperler arasi sekiz metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulamayarak kâmilen sehit düsüyor. Ikinci siperdekiler onlarin yerine geçiyor. Fakat ne kadar gipta edilecek itidal ve tevekkül ki, ölenleri görüyor, üç dakikaya kadar ölecegini biliyor, hiçbir tereddüt bile göstermiyor, sarsilmak yok!... Okuma bilenler ellerinde Kur'an-i Kerim, cennete girmeye hazirlaniyorlar. Bilmeyenler kelime-i sahadet getirerek yürüyorlar. Bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, sâyân-i hayret bir misaldir. Emin olmalisiniz ki, Çanakkale muharebesini kazandiran, bu yüksek ruhtur.?
Çanakkale Zaferi, vatani , bayragi, milleti, dini ve devleti için canini Allah yolunda feda eden, böylece Allah rizasina eren sehitlerin destanidir.
Çanakkale Zaferi, analarin biricik evladini, sefkat ve muhabbetle bagrina basip;

Ogul, seni yetistirdim, hizmet eyle vatana
Ak sütümü helal etmem saldirmazsan düsmana
diyerek cepheye ugurladigi; ogulun da anasinin elini öperek;
Hakkini helal et sefkatli ana
Canim feda olsun kutsal vatana
diyerek karsilik verdigi, cefâkâr analar ile yigit ve kahraman Mehmetçiklerin destanidir

Aziz Müminler!

Milli sairimiz Mehmet Akif in, Çanakkale sehitleri için yazdigi destansi siirden bazi bölümler okuyarak hutbemi tamamlamak istiyorum.

Vurulup tertemiz alnindan uzanmis yatiyor!
Bir hilal ugruna yâ Rab, ne günesler batiyor!

Ey bu topraklar için topraga düsmüs asker,
Gökten ecdat inerek öpse o pak alni, deger,
Ne büyüksün ki kanin kurtariyor tevhîdi,
Bedr'in aslanlari ancak bu kadar sanli idi,

Ey sehit oglu sehit! Isteme benden makber,
Sana agusunu açmis, duruyor Peygamber.

Bu duygu ve düsüncelerle bütün sehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize de saglik ve sihhat diliyorum.Edited by: Kaya

Guests
12.03.2005, 13:37
?Karsilikli siperler arasi sekiz metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulamayarak kâmilen sehit düsüyor. Ikinci siperdekiler onlarin yerine geçiyor. Fakat ne kadar gipta edilecek itidal ve tevekkül ki, ölenleri görüyor, üç dakikaya kadar ölecegini biliyor, hiçbir tereddüt bile göstermiyor, sarsilmak yok!... Okuma bilenler ellerinde Kur'an-i Kerim, cennete girmeye hazirlaniyorlar. Bilmeyenler kelime-i sahadet getirerek yürüyorlar. Bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, sâyân-i hayret bir misaldir. Emin olmalisiniz ki, Çanakkale muharebesini kazandiran, bu yüksek ruhtur.?

Harun
12.03.2005, 16:16
Çanakkale zaferi yakin bir zamanda beyazperdede yayinlanacak .Merakla bekliyorum.6 yil gibi bir sürede hazirlanmis.Birçok ülkenin ortak arsivinden yararlanilmis.Bir aksilik olmazsa gidecegim.

Emorfo
12.03.2005, 16:22
Bütün sehitlerimizin ruhu sad olsun mekanlari cennet olsun.


Bu memleketin degerini bilelim. Bölücü ve yardakçilarina aman vermeyelim. Bu vatan bizim...

Ozan
12.03.2005, 17:55
hala gurur duyuyorum çanakkale zaferimizle . hiç bir yerde böyle kahramanlik göremeyiz.


smileys/smiley32.gifsmileys/smiley32.gifsmileys/smiley32.gif

t-sat
13.03.2005, 12:27
Çanakkale Müstahkem Mevki Komutani Albay Cevat Çobanli 17/18 Mart gecesi bogaz'a mayin hatti dösenmesi emrini verdi. Aldigi emir geregi Binbasi Nazmi Bey Nusret Mayin gemisi ile o gece yirmi alti mayin, Bogaz'a on birinci hat olarak dösendi. Bogaz'daki mayin sayisi on bir hat olarak 400'ü asmisti.


400 mayin içinde bir tane alman mayini patlamadi.Depolarda patlamaz diye bekletilen ve bir gecede düsmanin burnunun dibinde dökülen 26 Türk mayini koca donanmalari eli bos geri gönderdi.

t-sat
13.03.2005, 12:46
25 NISAN 1915 sabahi Bombasirti?ndan hücuma kalkan bazi birliklerimiz, arazinin fundalik olusu ve iyi bilinmemesi sebebi ile büyük bir cosku ile kosarken arazinin durumunu farkedememis ve bosluga uçmuslardir. Ana komuta gemisi Queen Elizabeth?den dürbünle çikarmayi (sahili) seyretmekte olan General Hamilton, bu ani, ?Gelibolu Günlügü? isimli hatiratinda söyle bahsetmektedir : ?Türkler çok cesur ve iyi savasan insanlar. Karada hirsla üzerimize saldirdiklari yetmiyormus gibi, simdi de uçarak üzerimize geliyorlar.?

t-sat
13.03.2005, 12:52
25 NISAN 1915 sabahi Ertugrul koyundan çikartma yapan düsmanin 3 Alay kuvvetine 63 kisilik takimi ile karsi koyan Ezineli Yahya Çavus, gün batana kadar kahramanca çarpisarak karsi koyar.


63 kisiye 3 alay.


Bir kahraman takim ve de Yahya Çavustular,
Tam üç Alayla burada gönülden vurustular,
Düsman Tümen sanirdi bu saheser erleri,
Allahi arzu ettiler, aksama kavustular.
VALI NAMIK MEMIK

bahadiroglu
13.03.2005, 22:28
MAAlesef günümüz türkiyesindeki insanlar çanakkale ruhundan çok uzak olarak yasamakta ve türkün sanli zaferi olan çannakklae savasiyla simdiki bazi savasari es tutma cüretini göstermektedirler.


geçen sene a.dilipak isimli bir sahi tarafindan söylenen su sözler sinirlerimize hakim olamamiza neden olmustur:Benim için Necef, Çanakkale?den bin kat fazla faziletlidir...


Simdi, karsilastirilmalari aslinda tamamen gereksiz olan Çanakkale ve Necef arasinda, görmeyen gözlere, anlamayan beyinlere hitaben bir mukayesede bulunalim:

Çanakkale, kan ve barutla, biçak ve süngüyle, mermi ve gülleyle memleketin tepelerine yazilmis bir siirdir.

Çanakkale, istiklâli için binlerce yildan beri kan dökmekten çekinmemis bir milletin yarattigi destandir.

Çanakkale, kirk kisiyle Çin sarayini basan cesur Türk ihtilalcisi Kür Sad?in torunlarinin, kendilerinden daha donanimli ve güçlü ordulara karsi verdigi amansiz mücadelenin adidir.

Çanakkale, dünyanin dört bir yanindan toplanan renk renk, çesit çesit isgalcilerin Türk?ün çelikten gögsüne çarpip düstügü vatan kösesidir.

Çanakkale, Türk?ün gök kubbesine dogacak olan günesin ilk isiklarini saçtigi yerdir.

Kisacasi Çanakkale, ?seref? sözcügünün Türkçe?deki tam karsiligidir!

Peki ya Necef nedir? Necef?i yaratanlar kimlerdir? Kendi baskici yönetimlerinden kurtulmak için elin Amerikalisinin ülkelerini isgal etmesine ses çikarmayan uyusuk Arap?lar arasindaki ufak bir grubun is isten geçtikten sonraki ciliz ve korkak eylemlerinin bütünüdür Necef! Irakli direnisçiler denilip yobazlarca övülen topluluk, ancak savunmasiz isçileri kaçirip öldürecek kadar cesarete sahiptir. Korkaktirlar, zavallidirlar!...

Bir gün önce Saddam?in elini öperken bir gün sonra Saddam heykelini terlikle dövecek kadar dönek bir toplumun mensuplari ile, savaslardan geriye sag kalan tek çocugunu alnindan öpüp gururla cepheye gönderen Türk kadinin asil soyunun karsilastirilmasi bile anlamsizdir


Bu düsüncelerinin bir rüyadan ibaret oldugu muhakkak? Ancak, öyle düsünüyoruz ki onlari bu tatli ve uzun rüyadan uyandirmanin vakti gelmistir. Bu uyanis, hafif bir seslenisle gerçeklesmezse, sert bir tokatla da gerçeklesebilir. Biz kendilerini bir kez daha uyarmis olalim. Türk?ten tokat yiyen kolay kolay kendine gelemez.

ts-saral-of
14.03.2005, 06:23
butun sehitlerimizin ruhu sad olsun mekanlari cennet olsun


canakkale gecilmez dedirten bu sehitlerimize biz yeterince ilgi gosteriyormuyuz tartisilir ama hic olmazsa burda onlari unutmadigimizi gosteriyoruz

calypso
14.03.2005, 14:19
57.Piyada Alayi ve Tüyleri diken diken eden gerçekler


Mustafa Kemal Cepheleri kontrol ederkin bir birligin geri çekildigini görür ve hemen neden geri çekildiklerini sorar; "cephanemiz bitti pasam" derler. "süngünüz yok mu" der.. ve onlari cepheye gönderir. savas sonunda madalya töreninde o birligin adi okunur, kimse çikmaz.. hepsi sehit olmustur.. bu birlik "57.Piyade Alayi" dir ve tarihe mal olmus "ben size ölmeyi emrediyorum.." sözü bu birlik için söylenmistir.


Anzaklar savas alanini gezerken bir agaca yaslanmis bir sancak görürler, tüm askerler ölmüstür ve o sancagi alir ülkelerine götürürler bugün melbourne müzesinde sergilenen Sancagin altinda söyle yazmaktadir;


"BU ALAY SANCAGI GELIBOLU SAVAS ALANINDAN GETIRILMIS, AMA ESIR EDILMEMISTIR. CUNKU, TURK ORDUSUNUN MILLI GELENEKLERINE GORE BIR ALAYIN SANCAGI, ALAYIN SON ERI OLMEDEN TESLIM EDILEMEZ. BU SANCAK, SONUNCU MUHAFIZIN DA ALTINDA OLU OLARAK YATTIGI BIR AGACIN DALINA ASILI OLARAK BULUNMUSTUR. KAHRAMANLIK TIMSALI OLARAK KARSINIZDA DURAN BU TURK ALAYI SANCAGINI SELAMLAMADAN GECMEYIN"


Bu ülke böyle kurtarildi arkadaslar!

TS-Karadeniz
14.03.2005, 23:39
www.canakkale-film.com/



herkes bu filmi gormeli bu hafta sonu sinemalarda sanirim.



Sehitlerimizin ruhu Sad olsun



Saygilar,

Tunga
15.03.2005, 19:21
Çanakkale benim, bizim, hepimizin mücadelesidir. Bu mücadele halen de bitmemistir.


Sehit Atalarimizin baslattigi bu onurlu mücadele bizimle ve bizden sonra geleceklerle devam edecektir.


Bu mücadele sadece Türk degil, tüm dünya savas literatüründe de hakettigi yeri bulmustur.


Sanirim bu kutsal mücadelenin Necef olayi ile kiyaslanmasi, bunu duyacak Ingilizleri, Fransizlar da sasirtacak ve itiraz görecektir.


Güce karsi birlik ve cesaretin göstergesidir Çanakkale Zaferi.


Burada dikkat edilmesi gerekli önemli bir nokta var.


Güce karsi sadece kuru muhalefet edilmemis, az biraz direnis gösterilmemistir. BU GÜCE KARSI ZAFER KAZANILMISTIR. Budur asil önemli olan.


Sadece konusarak degil, sadece ölerek degil ayni zamanda KAZANARAK da yaratilmis bir destandir.


Tipki TRABZONSPOR'un yarattigi gibi.


Bu anlamli günü anmak bize inanin çok yakisiyor.


Tesekkürler Dede, tesekkürler babaanne, anneanne. Bize bu zaferi ve gururu yasattiginiz için...

BDiler61
15.03.2005, 20:51
her Türk evladinin gidip görmesi gereken bir yer ne zaman oraya gitsem gözlerim doluyor,tüylerim diken diken oluyor ve inanilmaz bir gurur yasiyorum.


Bir gezi sirasinda japon bir turistle tanistim o bana japonyada belli bir yasa gelmis çocuklarin atom bombasi atilan Hirosima ve Nagazaki sehirlerine götürülerek orada yasanan olaylarin anlatildigini söyledi ve son olarak bizim elimizde Çanakkale Zaferi gibi bir sey olsa bunu çocuklarimizin beynine islerdik ve onlari öyle yetistirirdik demisti.

bordox
15.03.2005, 22:50
Bizim için gencecik yaslarinda topraga düsmüs yigitler aranizdaki biri olmak için her seyimi verirdim.Ne kadar sanlisiniz bir bilseniz.

Guests
16.03.2005, 01:00
Bizim için gencecik yaslarinda topraga düsmüs yigitler aranizdaki biri olmak için her seyimi verirdim.Ne kadar sanlisiniz bir bilseniz.




smileys/smiley19.gifsmileys/smiley19.gifsmileys/smiley19.gif

of-lee
16.03.2005, 06:35
butun sehitlerimizin ruhu sad olsun mekanlari cennet olsun

sah_zade61
16.03.2005, 12:37
Avustralyalilar Gelibolu yarimadasini ?Ulusal Kültür Mirasi? listelerine almak için harekete geçti. Avustralya hükümeti bu bölgenin kendi denetimlerine verilmesini istedi..(14.03.2005)


Avustralyalilar Gelibolu`yu "Ulusal Kültür Mirasi" listelerine almak için harekete geçti. Anzak Koyu`nda yürütülen yol çalismasinda askerlerin mezarlarinin tahrip edildigi iddialarinin hem Türk hem de Avustralya hükümeti tarafindan yalanlanmasina ragmen özellikle muhalefettin baskisi üzerine Avustralya hükümeti ilginç bir adim atti ve Türkiye`ye bu bölgenin kendi denetimlerine verilmesi için resmi basvuruda bulundu.


Ne oluyor bu adamlara.Savasla ele geçiremedikleri yerin denetimini ellerine almak istiyorlar.Bu ne yüzsüzlük kardesim.Insallah hükümetteki elemanlar 'dostluk adina' böyle bir istegi kabul etmezler.

vi®a
16.03.2005, 21:50
SAKIN KAÇIRMAYIN!

1915 yilinda Çanakkale'de yasanan kanli savasin taraflari 90 yilin
ardindan Çanakkale'de tekrar karsi karsiya geldiler... Ama bu kez
dostça... Avustralya, Yeni Zelanda, Irlanda ve Galler televizyonlari ile
TRT ortak yapimi 'Çanakkale Geçilemedi' belgeseli için...

Avustralya Savas Tarihçisi Dr. Peter Stanley, Irlandali Savas Tarihçisi
Prof. Keith Jeffery ve Türk Belgesel Yapimcisi Savas Karakas, 90 yilin
ardindan Çanakkale Savasi'nin askeri ve insani boyutunu tüm çiplakligiyla
irdelemek ve unutulmus yönlerini ortaya çikarmak için bir araya geldiler
.
Üç tarihçi; farkli bakis açilariyla savas alaninda, belki de savasin
kaderini degistiren noktalarda, savasin aktörlerini ve cephede
yasanan kritik gelismeleri bu yapimda kiran kirana tartisiyor.

1915 yilinin orijinal fotograflarinin ilk kez üç boyutlu olarak
kullanildigi belgesel, bugün ister Johnny ister Mehmet olarak
anilsin Çanakkale'de savasmis tüm askerlerin cesaret ve korkularini
ekranlardan kalbinize tasiyacak. Kendinizi bir anda Conkbayiri'nda bir siperde
veya Seddülbahir'de batan bir geminin içinde bulacak ve savasi izlemekle
kalmayip, yasayacaksiniz.


<B style="mso-bidi-font-weight: normal">Avustralyali yönetmen Wain Fimeri'nin yazip, yönettigi 'Çanakkale
Geçilemedi' belgeselinin 1. bölümü 17 Mart Persembe, 2. bölümü 18
Mart Cuma aksami saat 19:10'da TRT 2'de.[/B]

61-firtina
17.03.2005, 21:09
Çanakkaleye bütün arkadaslarimin gitmesini dilerim oralari görmeden insan anlamaz o büyük destani insanin tüyleri diken diken oluyor özelliklede 57 alayi ve yan yana gömülmüs türk ve anzak askerinin mezarini mutlaka gidin görün bütün çanakkale sehitlerinin ruhlari sad olsun

Guests
18.03.2005, 00:33
BAYRAKLARI BAYRAK YAPAN ÜSTÜNDEKI KANDIR


TOPRAK EGER UGRUNDA ÖLEN VARSA VATANDIR!!!!


BU VATAN UGRUNA KANINI,CANINI SEVE SEVE VERME SEREFINE NAIL OLMUS SEHITLERIMIZ SIZI HIÇ UNUTMIYCAZ!


SEHITLER ÖLMEZ VATAN BÖLÜNMEZ!

İsmail Çavuşoğlu
18.03.2005, 11:03
BASTIGIN YERLERI TOPRAK DEYIP GEÇME TANI,


DÜSÜN ALTINDA BINLERCE KEFENSIZ YATANI..


sehitlerimizin ruhlari sad olsun cenab-i ALLAH mekanlarini cennet eylesin.sehitlerimizin ruhlarina el Fatiha.Amin

yattara11
18.03.2005, 19:20
<TABLE style="BORDER-COLLAPSE: collapse" borderColor=#111111 cellSpacing=0 cellPadding=0 width="95%"><T>
<T>
<TR>
<TD vAlign=top>
<TABLE width="100%"><T>
<T>
<TR>
<TD align=left width="100%">


Çanakkale Sehitlerine


Su Bogaz harbi nedir? Var mi ki dünyâda esi?
En kesif ordularin yükleniyor dördü besi.
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara?ya-
Kaç donanmayla sarilmis ufacik bir karaya.
Ne hayâsizca tehassüd ki ufuklar kapali!
Nerde-gösterdigi vahsetle 'bu: bir Avrupali'
Dedirir-Yirtici, his yoksulu, sirtlan kümesi,
Varsa gelmis, açilip mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-i beser,
Kayniyor kum gibi, mahser mi, hakikat mahser.
Yedi iklimi cihânin duruyor karsina da,
Ostralya'yla beraber bakiyorsun: Kanada!
Çehreler baska, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahsetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Ah o yirminci asir yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkiyle, sefil,
Kustu Mehmedcigin aylarca durup karsisina;
Döktü karnindaki esrâri hayâsizcasina.
Maske yirtilmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhis ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçaliyor âfâki;
Beriden zelzeleler kaldiriyor a'mâki;
Bomba simsekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor gögsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altinda cehennem gibi binlerce lagam,
Atilan her lagamin yaktigi: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhis tipidir: Savrulur enkaaz-i beser...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Bosanir sirtlara vâdilere, sagnak sagnak.
Saçiyor zirha bürünmüs de o nâmerd eller,
Yildirim yaylimi tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangini, durmus da açik sinelere,
Sürü halinde gezerken sayisiz teyyâre.
Top tüfekten daha sik, gülle yagan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmindan;
Alinir kal'â mi gögsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâsâ, edecek kahrina râm?
Çünkü te'sis-i Ilahi o metin istihkâm.

Sarilir, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beserin azmini tevkif edemez sun'-i beser;
Bu gögüslerse Hudâ'nin ebedi serhaddi;
'O benim sun'-i bedi'im, onu çignetme' dedi.
Asim'in nesli...diyordum ya...nesilmis gerçek:
Iste çignetmedi nâmusunu, çignetmiyecek.
Sühedâ gövdesi, bir baksana, daglar, taslar...
O, rükû olmasa, dünyâda egilmez baslar,
Vurulmus tertemiz alnindan, uzanmis yatiyor,
Bir hilâl ugruna, yâ Rab, ne günesler batiyor!
Ey, bu topraklar için topraga düsmüs asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alni deger.
Ne büyüksün ki kanin kurtariyor tevhidi...
Bedr'in arslanlari ancak, bu kadar sanli idi.
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsin?
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sigmazsin.
Herc ü merc ettigin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
'Bu, tasindir' diyerek Kâ'be'yi diksem basina;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem tasina;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namiyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmiyle;
Mor bulutlarla açik türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yi uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altinda, bürünmüs kanina,
Uzanirken, gece mehtâbi getirsem yanina,
Türbedârin gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen magribi, aksamlari sarsam yarana...
Yine bir sey yapabildim diyemem hâtirana.
Sen ki, son ehl-i salibin kirarak savletini,
Sarkin en sevgili sultâni Salâhaddin'i,
Kiliç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, Islam'i kusatmis, boguyorken hüsran,
O demir çenberi gögsünde kirip parçaladin;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmi adin;
Sen ki, a'sâra gömülsen tasacaksin...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey sehid oglu sehid, isteme benden makber,
Sana âgûsunu açmis duruyor Peygamber.</TD></TR>
<TR>
<TD width="100%"></TD></TR>
<TR>
<TD align=left width="100%">
Mehmet Akif Ersoy</TD></TR></T></T></TABLE></TD></TR></T></T></TABLE>Edited by: yattara11

POYRAZ
18.03.2005, 19:34
Aziz sehitlerimizi,rahmet,saygi ve sevgiyle aniyoruz.


Eger onlar canlarini hic düsünmeden vermemis olsalardi,bu gün vatansiz olacaktik ve baska ülkelerin sömürgesi altinda serefsizce bir yasama mahkum olacaktik.


Ruhunuz sad,mekaniniz cennet olsun aziz sehitlerimiz.


Yildönümünde rahmet ile aniyoruz.

Semih58
19.03.2005, 12:01
Bugün bizlerde Vatanimizi bölmeye çalisanlara karsi Tek yürek olalim.Dün onlar bu cennet vatani bize hediye etti.Bizlerde bu vatanin kiymetini bilelim.

sweetrose
19.03.2005, 13:54
Yillarca Dünyaya Hükmetmis Atalarin Torunlari Türk Evlatlarina;


Mazisi san ve seref dolu Türkler, geçmiste oldugu gibi bugünde atalariyla gurur duymakta, geçmiste oldugu gibi bugün de vatani ugruna canini hiç düsünmeden feda eylemeye hazirdir. 90 yil önce düsman birliklerine geçit vermeyen Çanakkale, dünya tarihinde en kanli cephe savasi olarak yerini almistir. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal'in ( BEN SIZE TAARRUZU DEGIL ÖLMEYI EMREDIYORUM ) sözüyle dünya tarihinde görülmemis bir destana adini yazdiran Atalarimiz, KANLARIYLA SULANDIRDIKLARI vatan topraklarini biz genç nesillere serefli ve bir o kadar da azametli birakmislardir. Yarbay Mustafa Kemal'in üstün dehasi sayesinde Kurtulus Savasimizin provasi yapilmistir. 1914 gençliginin tamamina yakini sehit veya gazi oldugu bu savas, dünya tarihinin topyekün degismesine, Türklerin tekrar dirilisi, Avrupanin doguya geçmiste oldugu gibi o zaman da boyun egmesini saglamistir.


Bu büyük savasta sehit düsen aziz sehitlerimizin ruhu sad olsun.


VATAN TOPRAKLARININ HER KARISI ATALARIMIZIN KANIYLA SULANMISTIR

sweetrose
19.03.2005, 13:57
ÇANAKKALEIS ALL BUT IMPREGNABLE....

Firtina28
21.03.2005, 22:46
bu olayi daha once yazmistim fakat bu gunun ne kadar degerli oldugunu gostermek icin tekrar yazmayi kendime borc bildim.


Avustralyali yasli adam cok hasta olmustu. Belkide hayatinin son gunlerini yasiyordu. Ameliyat olmak uzere amerikaya geldi. Hastanede odasinda yatarken iceri bir doktor girdi. Doktorla sohbet etmeye basladilar. Bu sohbet esnasinda doktorun gozu adamin kolundaki dovmeye takildi. Yasli adamin kolundaki dovme Turk bayragiydi. Bunun uzerine doktor heyecanla sordu Turkmusunuz diye.Adam hayir, neden sordun dedi, doktorda kolunuzdaki dovmeyi gorunce sizi turk sandim dedi ve ekledi cunku ben turkum. Yasli adam doktorun turk oldugunu duyunca cok sasirdi ve yillar once hayatimi turkler kurtarmisti, simdide baska bir turk kurtariyor dedi.Doktor once adamin ne demek istedigini anlamadi ve yasli adam bunun uzerine anlatmaya basladi.


Canakkalede turklere karsi savasiyordum. Onlardan sayi olarakta cephane olarakta kat kat cok ustunduk fakat bir turlu ilerleyemiyorduk. Hepimiz cok sasirmistik. Hepimiz ne yapacagimizi bilemiyorduk ve bu arada buyuk bi patlama oldu. Gozumu actigimda esir dusmustum. Kendi kendime kesin oleceksin dedim cunku savasa gelikren ingilizler bize cok kotu seyler anlattilar. turklerin ne kadar acimasiz ve gaddar olduklarini soylediler. fakat bunun dogru olmadigini kisa surede anladim. Turklerin yiyecekleri yok denecek kadar azdi fakat kendileri yemeyip bana yedirdiler. cok sayida yarali askerleri vardi fakat onlarin yarasini degil benim yarami sardilar. bu durum karsisinda oyle utandimki kendimden nefret ettim. ben nasil boyle bi millete karsi savasiyorum diye kendimden igrendim. Savas bittikten sonra ulkeme geri dondum ve ilk isim koluma bi turk bayragi yaptirmak oldu. Doktor bunlari duyunca cok sasirdi fakat turk olduguyla bir kez daha gurur duymustu.


Aradan gunler ,haftalar gecti. Doktor yine yasli adamin odasindaydi. Yasli adam doktora ondan bisey istedigini soyledi. doktorda tabiki elimden geleni yaparim dedi. yasli adam ismini degistirmek ve musluman olmak istedigini soyledi. doktorda bunu duyunca inanilmaz bir sevinc yasadi. Yasli adam isminin ali olmasini istedi ve doktora bundan sonra bana ali adiyla cagir dedi. Doktorla beraber saadet getirdiler ve Yasli adam artik musluman ve avustralyali ali olmustu. Doktor Aliye Kuran hediye etti. Ali artik cok mutluydu.


yine bir gun turk doktor odasindayken anons yapildi. Turk doktordan alinin odasina acilen gitmesi isteniyordu. Alel acele alinin odasina gitti ve kapiyi acinca gordugu manzara karsisinda goz yaslarini tutamadi. Avustralyali Ali olmustu. Fakat asil ilginc olan ise oldugunde Kurani kalbinin ustune koymasi ve turk bayragi dovmesi yaptirdigi kolunubayrak uste gelecek sekilde yatagin ustune koymasiydi.


Iste bu Avustralyali Alinin hikayesi.Alinin ve CANAKKALEDE VE DAHA NICE CEPHELERDEGOZUNU HIC KIRPMADAN BU VATAN ICIN SEHID OLMUS BUTUN ATALARIMIZIN MEKANI CENNET OLSUN.... RAHAT UYUYUN DUNYADA 1 TEK TURK KALSA BILE BU VATANI KANIMIZIN SON DAMLASINA KADAR KORURUZ... NE MUTLU TURKUM DIYENE!!!

Çakır
22.03.2005, 07:47
Allahtüm sehitlerimizerahmet eylesin. Sehitler ölmez, vatan bölünmez, bayrak inmez.

Çanakkale Savasi'nin en siddetli günlerinde General Hamilton'un yazdigi günlükten:


??. Evet, insan ruhunu yenmek mümkün olmuyor. Dünyada hiçbir ordu bu kadar sürekli ayakta kalamaz. Sadece bugün 1800 sarapnel attik. Aylardan beri gece-gündüz savas gemilerimiz mevzilerini bombaliyor. Son derece hirpalanmis Türkleri koruyan cenab-i Allah?larindan ayirmak için baska ne yapilabilir!?


Müttefik Ordulari Baskomutani
General Jean Hamilton

Çakır
22.03.2005, 07:53
Firtina28 müthis bir öyküydü kardesim sagolasin anlattigin için.Iste böylesine essiz bir milletiz biz.
BAYRAGIM

Ey mavi göklerin beyaz ve kizil süsü
Kizkardesimin gelinligi, sehidimin son örtusü.
Isik lsik, dalga dalga bayragim,
Senin destanini okudum, senin destanini yazacagim.
Sana benim gözümle bakmayanin
Mezarini kazacagim.
Seni selamlamadan uçan kusun
Yuvasini bozacagim.
Dalgalandigin yerde ne korku ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver!
Sabah olmasin, günler dogmasin ne çikar!
Yurda, ay-yildizinin isigi yeter.
Savas bizi karli daglara götürdügü gün
Kizilliginda isindik;
Daglardan çöllere düsürdügü gün
Gölgene sigindik.
Ey simdi süzgün, rüzgarlarda dalgali;
Barisin güvercini, savasin kartali...
Yüksek yerlerde açan çiçegim;
Senin altinda dogdum,
Senin dibinde ölecegim.
Tarihim, serefim, siirim, herseyim;
Yer yüzünde yer begen:
Nereye dikilmek istersen
Söyle seni oraya dikeyim!

61trabzonomer
23.03.2005, 13:18
http://i154.exs.cx/img154/2449/317bs.jpg



DUR YOLCU BILMEDEN GELIP BASTIGIN BU TOPRAK,


BIR DEVRIN BATTIGI YERDIR.

Badaloğlu
25.03.2005, 10:46
Allah Sehidlerimizin ruhunu Sad eylesin...Onlarin bu mertebeye kosarak gittigi gibi bizimde gidecegimizi kimse aklindan çikarmasin.Hayalimde Çanakkale sehidligini hep beraber gezmek var!...

perfectstorm
26.03.2005, 00:02
ya bende gitmeyi çok isterim bakalim dardanel 1. lige çikarsa bir günde sehitlerimizi ziyaret ederiz.en kolayi böylesi,org. açisindan.

Guests
26.03.2005, 20:57
CANAKKALEDE VE DAHA NICE CEPHELERDEGOZUNU HIC KIRPMADAN BU VATAN ICIN SEHID OLMUS BUTUN ATALARIMIZIN MEKANI CENNET OLSUN.... RAHAT UYUYUN DUNYADA 1 TEK TURK KALSA BILE BU VATANI KANIMIZIN SON DAMLASINA KADAR KORURUZ... NE MUTLU TURKUM DIYENE!!!

Guests
27.03.2005, 02:31
http://img163.exs.cx/img163/5172/canakkalebayramnamazi11oz.jpg

Guests
27.03.2005, 02:33
Fazla söze gerek var mi bilmiyorum ama böyle sanli bir tarihe sahip oldugumuz için çok gururluyum.Bu millet kendi içinde birlik ve beraberligi sagladigi sürece herseyin üstesinden gelir.


Ne mutlu Türküm diyene...

Guests
24.04.2005, 12:36
BU VATANNASIL KAZANILDIHEPIMIZIN DIKKATINE...








http://img231.echo.cx/img231/4568/canakkale1917yemeklistesi4ow.jpg

Tunga
17.03.2006, 21:34
<HR align=left width=750 color=#782018 SIZE=1>

http://www.taskmetal.com/Turkce/canakkale/mesudiye05.jpg
<TABLE style="BORDER-TOP-WIDTH: 0px; BORDER-LEFT-WIDTH: 0px; BORDER-BOTTOM-WIDTH: 0px; BORDER-COLLAPSE: collapse; BORDER-RIGHT-WIDTH: 0px" borderColor=#111111 cellSpacing=0 cellPadding=0 width=750 border=1>
<T>
<TR>
<TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne" width=390>
Saat ögleye yaklasiyordu. 14 Aralik 1914 Pazar günü hava soguk, gökyüzü açikti. Vardiyada olmayan denizciler Mesudiye Zirhlisinin güvertesinde toplanmis, horon tepen Karadenizli askerleri seyretmekteydiler.
Nöbetçi Ereglili Mehmet Çavus, denizde bir pirilti gördügünde saat 11:55'ti. Biraz daha dikkatli baktiginda, gemiye dogru suyu yararak yaklasan beyaz çizgiyi farketti. Kisa bir tereddütten sonra var gücüyle bagirdi:"Torpil geliyor!"(1)</TD>
<TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne" width=390>
http://www.taskmetal.com/Turkce/canakkale/1.jpg(2)</TD></TR>
<TR>
<TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne" width=780 colSpan=2>
Ardindan derin bir gürültü, top basina çagrisi ve MESUDIYE'nin yan yatisi, 35 sehit ile sonuçlanan Osmanli Donanmasinin I.Dünya Savasindaki ilk gemi kaybi. Mesudiye yan yatmis ama tip Türk Milleti gibi batmamisti. Uzun diregi, büyük ve uzun bacasi ve çanakligi sayesinde yan yatmis ama tamamen alabora olmamisti. Mesudiye'nin neden bu kadar yem olacak sekilde ve savunmasiz oldugu ve Sarisiglar Koyu'nda ne görev yaptigi ile ilgili bilgileri çesitli internet sitelerinden ve ATLAS Dergisi'nin son sayisindan ögrenebilirsiniz.</TD></TR>
<TR>
<TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne" width=390>
http://www.taskmetal.com/Turkce/canakkale/3.jpg
(2)</TD>
<TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne" width=390>35 sehidi koynuna alan Mesudiye, savas disi kalmasindan bir hafta sonra, gemi mürettebatindan 2 subay ve 100 er Çanakkale Bogazi'nin Anadolu yakasindaki Baykus Tepe'ye yollandi. Görevleri gemileri Mesudiye'den sökülen 15'lik toplarla bu tepedeki Mesudiye Tabyasi'nda yeni bir batarya kurmakti. Bu askerlerin bitmemis, görülmemis hesaplari vardi. Gemilerinin ve sehit arkadaslarinin intikamini alma arzusuyla yanip tutusuyorlardi.(1)</TD></TR>
<TR>
<TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne" width=390>O günlerde Çanakkale Bogazi'ndaki ablukayi sürdüren Ingiliz ve Fransiz savas gemilerinin sayisi artmisti. Gemiler Bogaz girisindeki tabyalari ates altina aliyorlar, Türk toplari da atese atesle karsilik veriyorlardi. Mesudiye Tabyasi ise bu atislarin hiçbirine katilmayarak sessizligini korudu, ta ki 18 Mart 1915 sabahina kadar(90 yil önce bugün..). Çanakkale Bogazi'ni geçmek için büyük bir harekata baslayan Ingiliz ve Fransiz gemileri Dardanos Tabyasini yogun ates altina aldilar. Mesudiye Tabyasi'nin düsmana kendini takdim ani gelmisti. Fransizlarin Bouvet Zirhlisi üzerine açilan atesle düsman donanmasi sasirdi. Gemiler Bouvet Zirhlisini kurtarmak için Mesudiye Tabyasina yüklendiler. Bu bile Mesudiye Tabyasi'nin, Bouvet üzerine yönlendirdigi atislarini kesmedi. (1)</TD>
<TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne" width=390>
http://www.taskmetal.com/Turkce/canakkale/mesudiye02.jpg</TD></TR>
<TR>
<TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne" width=390>
http://www.taskmetal.com/Turkce/canakkale/4.jpg
(4)</TD>
<TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne" width=390>Savasin en siddetli anlari yasaniyordu. Türk topçulari Bogazi cehenneme çeviriyor, düsman zirhlilari da kiyi seridindeki mevzilerimizi hallaç pamugu gibi atiyor, kiran kirana bir savas oluyordu.


Bu sirada Fransiz GAULOIS zirhlisi aldigi agir yaralarla saf disi kalmis, BOUVET zirhlisi yirtilan çelik gömlegini yenilemek üzere geriye kaçarken, bir gece önce Dz. Yzb. Hakki'nin NUSRET mayin gemisiyle bogaza dösedigi mayinlara çarparak 639 personeli ile birlikte karanlik limanin sularina gömülerek kayboluyordu. BOUVET'in imdadina kosan SUFFREN ve GAULOIS da ayni akibete ugramistir. Saat 15.00'te IRRESISTIBLE ve onu takiben 16.00'da INFLEXIBLE ve 10 dakika sonra OCEAN zirhlilari, tam ileri atilacaklarken onlarin da ayaklari Yzb. Hakki'nin tuzagina takilarak batarken, INFLEXIBLE güçlükle kurtularak römorkör yedeginde Imroz'a dönüyordu. Böylece 6 saatte 3 büyük zirhlisini kaybeden, bir bu kadari da agir hasara ugrayan gemilerini aciyla seyreden Amiral De ROBECK, kalanlari kurtarabilme telasiyla saat 17.30'da boynu bükük çekilme emrini veriyordu. (3)</TD></TR>
<TR>
<TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne" width=390>
Bunalan düsman kaçmak isterken topçu atislariyla karsilasiyordu. Düsman gemilerine göz açtirilmiyordu. Karsilikli bu korkunç bombardiman bir saat kadar sürdü. Bu karsilikli bombardimani bir yabanci yazar söyle anlatiyor:
"Insan manzarayi gözlerinin önünde canlandirabilir. Kaleler, toz duman bulutlari içinde kaybolmuslarda Yikintilarin arasindan arada bir alevler yükseliyordu. Gemiler, çevrelerinde fiskiran sayisiz su sütunlari arasinda yavas yavas hareket ediyorlar, bazen duman ve serpintiler arasinda iyice görünmez oluyorlardi. Tepelerden ates eden havan toplarinin alevleri görülüyor, agir toplar yer sarsintilari gibi gümbürdüyordu." (5)</TD>
<TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne" width=390>
http://www.taskmetal.com/Turkce/canakkale/5.jpg
(4)</TD></TR>
<TR>
<TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne" width=390>
Itilaf devletleri Çanakkale Bogazi'nin savas gemileri ile asamayinca bu kez çikarma yapmayi planladilar. Artik Çanakkale kara savaslari basli­yordu. Kara savasinda düsmanin nereden çikarma yapabilecegi tartisildi. Mustafa Kemal Kabatepe ve Seddülbahir'den, Alman komutan Von Sanders ise Bolayir ve Anadolu yakasindan çikarma yapilabilecegi görüsündeydi. Alman komutani Von Sanders'in görüsü agir basti, ve askerler o yöreye yerlestirildi.
Düsman güçleri 25 Nisan 1918 sabahi Mustafa Kemal'in düsündügü noktadan saldirdi.</TD>
<TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne" width=390>
http://www.taskmetal.com/Turkce/canakkale/6.jpg(4)</TD></TR>
<TR>
<TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne" width=780 colSpan=2>
Kisa sürede Türk ordusu her yerde büyük basarilar kazandi. Düsman saskina döndü, bozguna ugradi.
Çanakkale savaslarinda 250 binin üzerinde askerimiz sehit düstü. Düsman kayiplari ise bu rakamin üstündedir.
Çanakkale savaslarinin unutulmaz kahramani, Anafartalar Grup Komutani Mustafa Kemal'in basarisi ilerde baslayacak Ulusal Kurtulus Savasi'mizin kaynagi oldu.
Bagimsizligimizi savunmak, yurt topraklarimizi korumak için yapilan savaslar kutsaldir. Çanakkale, Ulusal Kurtulus Savasimiz kutsal destan savaslara birer örnektir. (5)</TD></TR>
<TR>
<TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; BORDER-LEFT: #111111; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne" width=780 colSpan=2>

250 bin insan bugün bu topraklari bize birakabilmek için kendini feda etti, ve hiç sormadi "Neden?" diye.
Hiç olmazsa bugün onlara bir duayi ve minnetimizi sunalim.
Anilacak daha önemli günleriniz yoksa..! </TD></TR></T></TABLE>

Kaynaklar:
(1) ATLAS DERGISI Sayi 144 Mart 2005 (sf. 134-150)
(2) Türk Deniz Kuvvetleri (www.dzkk.tsk.mil.tr (http://www.dzkk.tsk.mil.tr/Turkce/BASINDUYURULARI/DUYURULAR/MesudiyeyeYapilanAniDalisi_1_m01.asp)) Internet Sitesi
(3) ASELSAN Dergisi - Mart 2000 (<STR&#079;NG style="FONT-WEIGHT: 400">18 Mart Çanakkale Zaferi Tarihteki ve Ulusal Yasantimizdaki Yeri)[/b]
<STR&#079;NG style="FONT-WEIGHT: 400"> [/b]<STR&#079;NG style="FONT-WEIGHT: 400">Turhan OLCAYTU * E.Tümgeneral[/b]
<STR&#079;NG style="FONT-WEIGHT: 400">(4) www.kulturturizm.gov.tr (http://www.kulturturizm.gov.tr/portal/canakkalektp/2-resim/index.htm) [/b]
<STR&#079;NG style="FONT-WEIGHT: 400">(5) www.memocal.com (http://www.memocal.com/bgvh/CanakkaleZaferi.asp)[/b]

<STR&#079;NG style="FONT-WEIGHT: 400; FONT-STYLE: italic">Hazirlayan ve Derleyen: Simal Yildizi[/b]

İ.Öztel
17.03.2006, 21:42
uploads/ofkopat/2006-03-17_214218_dur_yolcu11.JPG

İ.Öztel
17.03.2006, 21:43
kilitbahir / Çanakkale

İ.Öztel
17.03.2006, 21:52
uploads/ofkopat/2006-03-17_215213_bayragim.jpg

İ.Öztel
17.03.2006, 21:55
uploads/ofkopat/2006-03-17_215543_lv311.JPG

sweetrose
17.03.2006, 21:59
<DIV>Cumhuriyet'in ilânindan sonra Istanbul'da bir resepsiyon verilir.
Tüm dünya ülkelerinin elçileri ve ateseleri de davet edilir.
Davet güzel bir sekilde devam etmektedir fakat Ingiliz atesesi olan
binbasinin bakislari Mustafa Kemal'in gözünden kaçmaz.
Bütün davet boyunca kendisine dik dik bakmistir ve bakmaya devam
etmektedir.
Ne oldugunu ogrenmek için yaverini gönderir.
Yaver Mustafa Kemal'e söyle der:
- Pasam kendisine neden ters bir tavir takindigini sordum, o da bana
Mustafa Kemal'in Çanakkale'de babasini öldürdügünü söyledi.
Bunun üzerine Mustafa Kemal söyle der:
- Git sor bakalim babasinin Çanakkale'de ne isi varmis?</DIV>

onurkaradeniz
17.03.2006, 22:14
http://xthost.info/baykala/canakkale1.htm

çok hosuma gittismileys/smiley32.gif

ancibranoz
17.03.2006, 22:27
smileys/smiley32.gifhakkaten çok güzel smileys/smiley32.gif

Emre B.
17.03.2006, 22:39
smileys/smiley32.gifsmileys/smiley32.gifsmileys/smiley32.gifÇok güzel olmus

TSelif
17.03.2006, 22:54
smileys/smiley32.gifsmileys/smiley32.gifsmileys/smiley32.gifsmileys/smiley32.gifsmileys/smiley32.gif

Oğuzhan Görkan
17.03.2006, 23:22
eger ileride yüce ALLAH türklere savas yolun gösterirse onlara yakisir evlatlar olmamiz lazimhttp://www.bordomavi.net/bmn/forum/uploads/Xfactor/2006-03-17_232143_ordumuz_WinCE.gif

Kaya
17.03.2006, 23:43
Iste foto budur...


http://img266.echo.cx/img266/7407/canakkalebayramnamazi2sb7ch3lb.jpg

Kaya
17.03.2006, 23:49
"Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki bütün seyler kendisinin olsa bile dünyaya geri dönmek istemez. Sadece sehit, gördügü itibar ve ikrâm sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve defalarca sehit olmayi ister."

TSelif
18.03.2006, 00:00
"Cennete giren hiçbir kimse, yeryüzündeki bütün seyler kendisinin olsa bile dünyaya geri dönmek istemez. Sadece sehit, gördügü itibar ve ikrâm sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve defalarca sehit olmayi ister."


smileys/smiley20.gif

eys_61
18.03.2006, 00:20
http://img202.imageshack.us/img202/3064/mehmetik1mf.jpg


onlarin ne levi's pantolonlari,ne nike ayakkabilari vardi...

onurkaradeniz
18.03.2006, 00:45
<TABLE cellSpacing=1 cellPadding=1 width="100%">
<T>
<TR>
<TD>http://www.gurbetcigencler.com/y&#111;net/my_&#100;ocuments/my_pictures/831_s&#111;n.jpg</TD>
<TD>
<DIV align=center>"Siz vatani için, milleti için,
namusu için canini ortaya koyan
böyle insanlari bukadar mi taniyorsunuz?
Eger siz onlari tanimazsaniz;
geleceginizi göremezsiniz, hedeflerinizi
bilemezsiniz "</DIV>
<DIV align=center>K.Atatürk</DIV>
<DIV align=center></DIV>
<DIV align=center></DIV>
<DIV align=center>ÇANAKKALE SEHITLERIMIZI RAHMETLE ANIYORUZ...... Gurbetci Gençler</DIV></TD></TR></T></TABLE>

CeSS
18.03.2006, 09:10
Dünyada esi benzeri görülmemis bir kahramanlik destanina imza atan tüm sehidlerimizi bir kez daha rahmetle aniyoruz.Bu müthis zaferinüzerinden 91 sene geçti. Resimlere baktikça içim ürperiyor. Ve söyle dua ediyorum , Onlarin ulastiklari dereceye Rabbim bizleride ulastirsin...

oguzhan
18.03.2006, 09:53
ecdadimizin göstermis oldugu akillara durgunluk verecek kahramanliklari sayesinde buralardayiz. bizde insallah ecdadimiza yakisir sekilde vefali olurda onlarin bizlere miras olarak biraktiklari namus,seref,haysiyet,onur,bagimsizlik gibi kudsi degerlere hakkiyla sahip çikariz.


RUHUNUZ SAD OLSUN....

Ayşe Aygün
18.03.2006, 10:05
Çanakkale savasini anlamak ve onu yasamak için mutlaka oraya gitmek gerek. Eger orayai hatainizda abir kez görebilrseni bu ülkenin nasil alindigini daha iyi anlarsiniz arkadaslar.Yüreg olan vatanini seven herkesin mutlaka en azindan bir kere çanakkleyi ziyaret etmesini dilerim. bana nasip oldu tesadüfte olsa.inanin yasadigim hayattan gençligimden bos yasamamizdan utandim. o kadar genç sehit evladi görünce.onlarin mekani cennet olsun demiyorum zaten onlar cennetle müjdelenmisler.smileys/smiley1.gif

corleone
18.03.2006, 10:12
oralara gidip o ortami o mevzileri görmek, o havayi hissetmek çok önemli, giden arkadaslarimin hepsi çok etkilenerek döndüler, hala ormanlarda gezerken mermilere sarapnel parçalarina raslayanlar var, en yakin zamanda ben de gidip görecegim, bugün osmanliya atalarina dil uzatan kendini bilmez ............ler su üstteki fotolara bakip biraz utansalar...

TSunami
18.03.2006, 10:33
http://xthost.info/baykala/canakkale1.htm

çok hosuma gittismileys/smiley32.gif




smileys/smiley32.gifçok güzel

<TABLE cellSpacing=0 cellPadding=0 width="100%" align=default>
<T>
<TR>
<TD id=1>Konu </TD>
<TD id=2>ÇANAKKALE</TD></TR>
<TR>
<TD id=1>Konuklar </TD>
<TD id=2>Prof. Dr. Zekeriya KURSUN
Prof. Dr. Süleyman BEYOGLU;
Doç. Dr. Osman ÖZSOY
M.Niyazi ÖZDEMIR</TD></TR>
<TR>
<TD id=1>Tarih</TD>
<TD id=2>18 Mart 2006 Cumartesi</TD></TR>
<TR>
<TD id=1>Saat </TD>
<TD id=2>20:00</TD></TR>
<TR>
<TD id=1>Yer </TD>
<TD id=2>


Ümraniye Belediyesi Kültür Merkezi
(Eski Sinema Salonu)</TD></TR></T></TABLE>

U.Sadıkoğlu
18.03.2006, 11:05
http://www.canakkalesehitleri.org/buda güzel olmus

CaMoKa
18.03.2006, 11:42
SeHiTLeR öLMeZ...

temelyilmaz
18.03.2006, 11:46
bizde de söyle bi sistem olmali korede ki orta ögretim ögrencileri kore sehitligini görmeden mezun olamiyorlar atalarini görmeden mezun olmuyolar olamiyorlar bizde de böyle olmasi lazim sehitlikler gezilmeden ögrenciler mezun olmamalidir atalaranin ne için savastiklarini örmeleri lazim..


allahima sükürler olsun bu topragin insaniyim allahima sükürler olsun böyle serefli bi ecdadin torunuyum bunu inkar edenler utansin.allahima sükürler olsunn

Emorfo
18.03.2006, 14:02
Aziz Sehitlerimize Allah rahmet eylesin.


Bu konuda yazacagim o kadar çok sey var ki... Binlerce sehit verip korudugumuz vatanimizda artik bölücülük almis basini gidiyor. Hükümet PKK'lilari insanlar haklari safsatasiyla koruyor dokunulmaz kiliyor... 10 sene önce apocular sokakta yürüyecek deseler inanmazdim. ya bu gün ellerinde pkk bayraklari apo resimleri ile Sehit Gününe denk gelen Nevroz'u kutuluyorlar. Binlerce yillik Türk gelenegini bile kendilerine yamamislar... Üzüldügüm tek nokta sehitlerimizin kemiklerinin sizlamasidir. Bölücülük prim yapar oldu memlekette Bir yandan Sehitlerimizi anarken diger yanda ise sehitlerimizin kanlari ile mudafa edilen memlekettimizde bölücük yapip sokaga kadar inen it sürüleri... Biz bu günler için sehit vermedik, Çanakkale Savaslarinda, Kurtulus Savasinda dünyaya Türk'ün gücünü gösteren bu millet ekmegini yedigi ülkeye ihanet eden ............lere de haddini bildirecektir.

Emorfo
18.03.2006, 14:03
Çanakkale Zaferleri ile ilgili detayli bilgiler....


TÜRK ORDUSU VE MILLETININ GÖGSÜNÜ SIPER EDEREK KAZANDIGI ZAFER, ARADAN 91 YIL GEÇMESINE RAGMEN HALEN HAFIZALARDAKI TAZELIGINI KORUYOR
- AVUSTURYA'NIN 28 TEMMUZ 1914'TE SIRBISTAN'A SEFERBERLIK ILANININ ARDINDAN 1. DÜNYA SAVASI BASLADI
- RUSYA, BOGAZLARI ELE GEÇIRIP SICAK DENIZLERE INMEYI HEDEFLERKEN, INGILTERE SÜVEYS KANALI VE HINT YOLUNUN GÜVENLIGI IÇIN FILISTIN'I ELE GEÇIRMEYI TASARLIYOR, FRANSA, LÜBNAN, SURIYE VE KILIKYA'NIN KONTROLÜNÜ DÜSLÜYOR, ALMANLAR DOGUYA YAYILMA POLITIKASI GÜDÜYOR, ITALYANLAR ISE ANTALYA'YA SAHIP OLMAYI ISTIYORLARD
- 27 EYLÜL 1914'TE AMIRAL SOUCHON KOMUTASINDAKI YAVUZ, TATBIKAT AMACIYLA ÇIKTIGI KARADENIZ'DE RUSLAR'A AIT SIVASTAPOL VE NOVOROSISK LIMANLARINI BOMBALAYINCA, 1 KASIM 1914'TE RUSLAR KAFKASYA'DA SINIRI GEÇEREK FIILEN SAVAS BASLATTI VE OSMANLI DEVLETI DE SICAK SAVASIN IÇINE ÇEKILMIS OLDU
- TARIH BOYUNCA UGURLARINDA NICE SAVASLAR VERILEN BOGAZLAR, STRATEJIK, EKONOMIK VE KÜLTÜREL AÇIDAN PAHA BIÇILMEZ DEGERDEYDI


Tarihin gördügü en dehset verici savaslardan biri olarak kabul edilen ve zaferle sonuçlanan Çanakkale Savasi'nin 91. yildönümü, çesitli etkinliklerle kutlaniyor. Türk Ordusu ve milletinin gögsünü siper ederek kazandigi zafer, aradan 91 yil geçmesine ragmen halen hafizalardaki tazeligini koruyor.
Türkler'e karsi savasan milletlerin dahi hayranlikla karsiladigi Çanakkale Zaferi'nin ibret verici tarihçesi su sekilde:
"20. yüzyilin baslarinda Avrupa sinirlarindan tasiyordu. Ekonomik rekabet, sömürgecilik ve milliyetçilik akimlari Avrupa'yi ikiye bölüyordu. Almanya-Fransa ve Rusya-Avusturya arasindaki çekismeler gerginlige dönüsüyordu. 28 Haziran 1914'te Avusturya-Macaristan Imparatorlugu Veliahdi Arsidük Ferdinand'in bir Sirp milliyetçisi tarafindan öldürülmesi bu gerginlige son noktayi koydu.
Avusturya'nin 28 Temmuz 1914'te Sirbistan'a seferberlik ilaninin ardindan 1. Dünya Savasi basladi. Bir yandan Almanya, Avusturya-Macaristan ve Italya'dan olusan üçlü Ittifak Devletleri, bir yanda da Ingiltere, Fransa ve Rusya'dan olusan Üçlü Itilaf Devletleri sonunda Avrupa'yi ikiye bölmüslerdi.
Savas ilanlarinin ardindan Italya tarafsizligini ilan ettiyse de bir yil sonra Itilaf Devletleri'ne katildi.
Osmanli Imparatorlugu, tarihin gördügü en genis sinirlara sahip olmus, her çesit milleti ve inanisi içinde barindirmis ve yaklasik 600 yil süren saltanatini 20. yüzyilin basinda kaybediyordu. Dista ve içte yasadigi mücadeleler Osmanli Devleti'ni çökertiyor, topraklarini ve gücünü dagitiyordu. Son olarak Trablusgarp ve Balkan Savaslari ile arka arkaya yenilgiler alan Osmanli Devleti, Dogu Trakya disinda Avrupa'daki bütün topraklarini kaybetmis, sayginligini ve gücünü yitirmisti. Artik Osmanli Devleti'nin ölümü bekleniyor ve diger ülkeler tarafindan paylasim planlari hazirlaniyordu.

DÜSMAN DEVLETLERIN PLANLARI
Rusya bogazlari ele geçirip sicak denizlere inmeyi hedeflerken, Ingiltere Süveys Kanali ve Hint yolunun güvenligi için Filistin'i ele geçirmeyi tasarliyor, Fransa, Lübnan, Suriye ve Kilikya'nin kontrolünü düslüyor, Almanlar doguya yayilma politikasi güdüyor, Italyanlar ise Antalya'ya sahip olmayi istiyorlardi.
Birinci Dünya Savasi'nin patlamasinin ardindan Osmanli Devleti önce Itilaf Devletleri ile birlikte olmaya niyetlendiyse de, Rusya'nin bu duruma soguk bakmasi Osmanli'yi Almanya'ya dogru yönlendirdi ve 2 Agustos 1914'te yapilan gizli bir antlasma ile Alman-Türk ittifaki kesinlesti.
Bu tarihten sonra, güvenligi açisindan seferberlik ve silahli tarafsizlik ilan eden Osmanli Devleti, 10 Agustos 1914'te Ingiliz donanmasindan kaçan GOEBEN ve BRESLAU adli Alman savas gemilerinin bogazlardan geçmesine izin verdi ve bogazlari tüm yabanci gemilere kapatti.
GOEBEN ve BRESLAU'in bogazlardan geçmesi itilaf devletlerinin tepkisine yol açti. Bunun üzerine Osmanli Devleti, bu iki gemiyi, daha önce Ingilizlere siparis ettikleri ve hatta parasini ödedikleri halde alamadiklari iki gemi yerine satin aldiklarini açikladi. Böylece, Yavuz ve Midilli adi verilen bu iki savas gemisi Osmanli Donanmasi'na katildi.
27 Eylül 1914'te Amiral Souchon komutasindaki Yavuz, tatbikat amaciyla çiktigi Karadeniz'de Ruslar'a ait Sivastapol ve Novorosisk limanlarini bombalayinca 1 Kasim 1914'te Ruslar Kafkasya'da siniri geçerek fiilen savas baslatti ve Osmanli Devleti de sicak savasin içine çekilmis oldu.

BOGAZLAR AVRUPA IÇIN ÖNEM TASIYORDU
Osmanli Devleti'nin elinde bulunan bogazlar, konumlari nedeniyle özellikle Avrupa için çok büyük bir önem tasiyorlardi. Tarih boyunca ugurlarinda nice savaslar verilen bogazlar stratejik, ekonomik ve kültürel açidan paha biçilmez degerdeydi.
Itilaf Devletleri'nin Bogazlari açma nedenlerinin basinda, elbette ki bogazlarin sahip oldugu bu stratejik önem yatiyordu. Rusya'ya yardim edebilmek hedefiyle yapilanan bu düsünce, ayni zamanda Almanya'dan yeterli yardim alamayacagi ve fazla direnemeyecegi düsünülen Osmanli'yi tek basina ve planlanmis bir barisa mahkum etmeyi planliyordu. Ayrica bogazlari kazanmak demek, Istanbul'u ele geçirip Osmanli ve tüm Avrupa üzerinde manevi bir yikima sebep olmak demekti. Tarafsiz kalan pek çok ülke bu basariya kayitsiz kalamayacak ve Itilaf Devletleri'ne katildiklarini açiklayacaklardi.
Bogazlardan geçilebilirse, kazanilacak olan basari tüm müslüman sömürgeleri sindirecek, güneyde sömürge devletlerini rahatsiz eden hiçbir sey yasanmayacakti.
Bu düsünceyle Ingiltere 28 Ocak 1915'te Osmanli'ya savas karari aldi ve bu karara Fransa da katildi.

DENIZ HAREKATI
"Denizlere hakim olan dünyaya hakim olur" düsüncesiyle hareket eden Ingilizler, bogazlari ele geçirmek için donanmanin yeterli olacagina inaniyorlardi.
Bahriye Naziri Churchill'in planlari Akdeniz filosu komutani Amiral Carden tarafindan da desteklenince, Lord Fisher'in süpheli gördügü bu harekatin donanma ile yapilmasina karar verildi. Tarihinde hiçbir yenilgi almamis olan Ingiliz donanmasinin silah, teknoloji ve basari açisindan kendine güveni tamdi. Dünyanin yenilmez donanmasi, Fransa'nin da destegi ile dünyanin en büyük armadasini olusturuyordu. Bu donanmaya karsi gelebilecek hiçbir güç düsünülemezdi. Hele ki yipranmis, teknoloji açisindan zayif ve parçalanmak üzere olan Osmanli, bu armada ile asla bas edemezdi.
Itilaf Devletleri'nin deniz harekati 19 Subat 1915'te basladi. 13 Mart 1915'e kadar düsman gemileri tabyalari top atesine tuttu, mayin tarama gemileri olabildigince yol açti. Bogazlari zorlayarak geçebileceklerine inanan düsman kuvvetlerinin, kararli ve dirençli bir karsilik almalari bu isin o kadar da kolay olmadigini gösteriyordu. Bir ay boyunca yapilan binlerce mermi atisinin ardindan çok da büyük bir gelisme elde edilememisti.
18 Mart'a kadar geçen bu dönemde bogazin girisinde bulunan Rumeli yakasindaki Seddülbahir ve Ertugrul tabyalari ile Anadolu yakasindaki Kumkale ve Orhaniye tabyalari tahrip edilmisti. Bogaza giris kapilari aralanmis ama hala ileride olacaklar belirsizdi.
18 Mart 1915 sabahi geldiginde kimse günün sonunda neyle karsilasacagini bilmiyordu.
17 Mart 1915'te Amiral Carden'in yerine Amiral De Robeck'in atanmasiyla 18 Mart da gerçeklesecek plan uygulamaya konuldu.
Plana göre, 18 Mart sabahi 3 deniz tümeninden olusan düsman filosu bogazda belirdi. Filonun en güçlü gemilerinden olusan 1. Tümen bizzat Amiral de Robeck tarafindan kumanda ediliyordu. Queen Elizabeth, Agamemnon, Lord Nelson muharebe gemileri ve Inflexible muharebe kruvazöründe olusan 1. Tümen, saat 10.30'da bogazdan içeri girdi. Filonun önündeki muhripler savas alanini taniyorlardi. Planlanan noktaya ulasildiginda Queen Elizabeth'in hedefi Rumeli Mecidiye Tabyasi, Lord Nelson'un hedefi Namazgah Tabyasi, Inflexible hedefi ise Rumeli Hamidiye Tabyasi idi.
"A Savas Hatti" olarak adlandirilan bu plan 11.30'da uygulanmaya baslandi ve 11.30'da merkez tabyalarina ates basladi.

OBÜSLER ATES YAGDIRDI
Bu arada, düsman gemileri Kumkale'den gelen tedirgin edici ates hattina da girmislerdi. Obüslerden üstlerine ates yagiyordu. Yine de mesafe uzak oldugundan Türk bataryalari savas gemilerine karsilik veremiyordu. Saat 12.00 sularinda Çimenlik, Rumeli Hamidiye ve Anadolu Hamidiye ates almisti. B Hatti diye adlandirilan Amiral Guepratte komutasindaki 3. Tümen Suffren, Bouvet, Goulois, Charlemagne adli dört Fransiz gemisiyle Triumph ve Prince George adli iki Ingiliz muharebe gemisinden olusuyordu.
Plana göre, bu tümen, 1. Tümen'in arkasindan hareket geçti ve B hatti önündeki yerini aldi. Yavas yavas yaklasan gemiler bu cesurane ilerleyislerinde Türk bataryalarindan düsen mermi atesi altinda B hattina vardilar. Siddetli yapilan karsilikli çatismalarda aradaki bataryalar sustuysa da merkez bataryalar atese devam ediyorlardi. 900 yarda kadar içeri sokulduklarindan siddetli ates bu gemilerin üzerine yagiyordu. 3. Tümen'e ait olan iki Ingiliz gemisi Triumph ve Prince George A hattinin kiç omuzluklarinda yerlerini almis Rumeli Mesudiye ve Yildiz Tabyalarini hedeflemislerdi.
Rumeli merkez bataryalari çok yogun bir ates altindaydi. Mermilerin çogu tabyalar içine düsmüs, telefon hatlarini bozmus, yanginlar çikarmisti. Rumeli Mecidiye tabyasi topçularin sehit olmasi ile devre disi kalmisti.
Pland. in ikinci asamasinda Türk bataryalari üzerinde yeteri kadar üstünlük saglanabilirse Albay Hayes Sadler komutasindaki 2. Tümen devreye girecekti. Ocean, Irresistible, Albion, Vengeance, Swiftsun ve Majestic'ten olusan 2. Tümen, 3. Tümen'in yerini alacak ve B Hattindan son olarak yakin muharebe yapilarak Tabyalar içinde olmayip mayin hatlarini savunan toplar tahrip edilerek bombardimandan hemen sonra mayin tarama islemlerine baslanacakti. Fakat 3. Tümen'in yerini alacak 2. Tümen gelmeden önce beklenmedik bir sey oldu.
Saat 14.00'e dogru Suffren büyük bir hizla bogazi terk etmekte ve Bouvet'de onu izlemekteydi. A hattini geçmek üzereyken Fransiz gemisi Bouvet'de bir iki patlama oldu ve Anadolu Hamidiye tabyasinca ates altindayken 3 dakikada sularin altina gömüldü. Derin bir saskinlik yasaniyordu. Queen Elzabeth ve Agamemnon disindaki bütün gemiler atesi kestiler. Muhripler ve istimbotlar personeli kurtarmaya gittiklerinde 20 kisi kurtarilabilmis, 603 kisi sulara gömülmüstü.
Bu arada, 12.30 sularinda Goulois isabet almis ve agir yaralarla bogazi terk ediyordu. 15.30 sularinda mayina çarpan Inflexible'in durumu kötüydü ama yogun çabayla Bozcaada'ya ulasti. 2. Tümen Ingiliz gemileri, 3. Tümen'in yerini aldiginda bu manzara ile karsilasmisti. Saat 14.30'da atese baslayarak 10 yardaya kadar yaklastilar. Namazgah tabyasi bombardiman edildi. Saat 15.00'te Rumeli Hamidiye, daha sonra da Namazgah aldigi isabetle savas disina kaldi.

NUSRET'IN MAYIN SÜRPRIZI VE KARA SAVASLARI
Anadolu Hamidiye tabyasi hasar görmemisti ve Irrisistible'a ates ediyordu. Saat 15.14'de Irrisistible'in yaninda korkunç bir patlama duyuldu. Saat 16.15'te tabyalarda uzaklasmak isterken bir mayina çarpti. Bu bölgede bir gece önce Nusret'in döktügü mayinlar hiç hesapta yokken can aliyordu. Bölgenin mayinli oldugunu anlayan Amiral de Robeck, 2. Tümen'in geri çekilmesi için emir verdi. 18.05'te geri çekilirken Ocean da mayina çarpmisti. Güçlü top atesine ragmen Ocean'in personeli muhripler tarafindan bosaltildi.
18 Mart'ta yasananlar saskinlik meydana getirdi. Lord Fisher gibi ordusuz bir donanmanin basariya ulasamayacagini söyleyenler hakli çikiyor, de Robeck ve Churchill gibi hala donanma ile bogazlari zorlayip Istanbul'a çikilabilecegi düsüncesi yeni hareket planlari doguruyordu.
Çanakkale Savaslari'nda Deniz Harekati'nin basarisizligi umutlari Kara Harekati'na çevirmisti. Daha 1 Mart'ta Yunanistan, Gelibolu yarimadasini isgal etmek, mümkün oldugu takdirde Istanbul üzerine yürümek üzere Ingiltere'ye üç tümenlik bir kuvvet önermisti. Ingiliz ve Fransizlara kalsa öneri kabul edilebilirdi. Ancak Rus Çari, Ingiliz Büyükelçisi'ne, hiçbir sart altinda Yunan askerinin Istanbul'a girmesine izin vermeyecegini bildirerek bu tasariyi önledi.
Londra'da ise harekati donanma yalniz mi yapsin, yoksa kara ordusu ile birlikte mi hareket etsin tartismasi yapilmakta idi. Bir kara ordusuna ihtiyaç oldugunu savunanlarin arasinda Lord Fisher geliyordu. Bununla beraber son karar, Savas Bakani (Harbiye Naziri) Lord Kitchener'indi. O ise israrla elinde birlik olmadigini söylüyordu ama seçkin bir birlik olan ve Ingiltere'de bulunan 29. Tümen'e hiçbir görev verilmemisti.

KARA BIRLIKLERININ SEVK EDILMESI
Nihayet Mart'ta Kitchener, 29. Tümen'in Ege'ye sevk edilecegini, Çanakkale'de bulunan deniz piyadelerine Gelibolu Yarimadasi'nin temizlenmesinde yardim edecegini açikladi. Bu haber Fransa cephesinde bulunan Ingiliz generallerinin öylesine büyük tepkisine yol açti ki Maresal sözünü geri alarak 18 Subat'ta bu birligin yerine o sirada Misir'da bulunan Avustralya ve Yeni Zelanda Tümenlerinin gidecegini bildirmek zorunda kaldi.
Askeri durumu tetkik için Çanakkale'ye gönderilen General Sir William Birdwood, 5 Mart'ta Kitchener'a gönderdigi raporda, donanmanin tek basina bogazdan geçemeyecegine inandigini, kuvvetli bir ordunun karadan donanmayi desteklemesi gerektigini bildiriyordu. Bu rapor Kitchener'in bütün tereddütlerini giderdi. 10 Mart'ta 29. Tümen'in Ege'ye gönderilecegini açikladi. Ayrica bir Tümen de kendilerinin göndermeleri için Fransizlari ikna edecegini ilave ediyordu.
Böylece Misir'daki Anzak Tümenleri ile birlikte 70 bin kisilik bir kolordu bu ise ayrilmis oluyordu. Birdwood'un raporuna ragmen, hala donanmanin tek basina Bogazi geçebilecegini düsünenler vardi. Bu karisiklik içinde Kara kuvveti hazir olana kadar donanmanin harekatini geri birakmasini, bu suretle Kara ve Deniz Kuvvetlerinin müsterek harekata baslamasinin en iyisi olacagini hiç kimse aklina getiremiyordu.
O siralarda Londra'ya hakim olan bu kargasalik ve belirsizligi, ne yapacagi belli olmayan Sefer Kuvveti'nin Komutanligi'na yapilan atamadan anlamak mümkündür. Bu komutan, Kitchener'in Güney Afrika savaslarindan eski bir arkadasi General Sir Ian Hamilton'du.
Donanma asil saldirisini yapana kadar, Hamilton'un birlikleri ise karismayacakti. Eger deneme basariya ulasmazsa, Hamilton, Gelibolu yarimadasina çikarma yapacak, basariya ulasirsa yarimadaya zayif bir kuvvet birakip dogrudan dogruya Istanbul üzerine yürüyecekti. Oradan Istanbul Bogazi'na çikarilmis bir Rus Birligi ile birlesmesi umuluyordu.
Türk tarafi ise 18 Mart'ta kazandigi zaferden dolayi kendisine olan güvenini tazelemis, Çanakkale'nin Bogazlar'dan geçilemeyecegini tüm dünyaya göstermisti. Bu zaferin ardindan, Müttefiklerin kaçinilmaz kara harekatina karsi Türk tarafi da son sürat hazirliklara baslamisti. Çanakkale 'de 5. Ordu olusturulmus basina da Maresal Liman von Sanders getirilmisti. Kiyilara dikenli tellerle çevriliyor, birlikler önemli yerlere yerlestiriliyor, müttefiklerin her hareketi gözleniyordu. Müttefik çikarmasini bekleyen bir baska kisi ise 19. Ihtiyat Tümeni'nin basinda bulunan Yarbay Mustafa Kemal'di.

HAVA HAREKATININ BASLAMASI
Ilk motorlu uçagin uçusundan yedi yil gibi kisa bir süre geçtikten sonra, 1910 yilinda uçaklardan askeri amaçlarla yararlanma düsüncesi ortaya çikmis ve takip eden yillarda uçak, yeryüzünde etkin bir taarruz silahi olarak kullanilmaya baslanmisti.
Dünyadaki bu gelismeyi yakindan izleyen ve önemini degerlendiren zamanin Harbiye Naziri Mahmut Sevket Pasa'nin direktifiyle, 1911 yilinda, Genelkurmay baskanligi bünyesinde askeri havacilikla ilgili bir sube olusturuldu ve Türk Askeri Havaciligi'nin temeli olan teskilat kuruldu.
Bu yeni silahin edinilmesine büyük önem veren Mahmut Sevket Pasa, maasinin bir kismini bagislayarak uçak alimi için kampanya baslatmis ve bu kampanyaya basta padisah Sultan Resat olmak üzere Donanma Cemiyeti, subaylar ve bazi zenginler istirak etti. Iki uçaklik para, kisa zamanda toplandi ve Fransa'dan biri 25 Beygirlik, biri de 50 Beygirlik iki uçak satin alindi.
Müteakiben, Yesilköy Safra düzlügünde Kara tayyare Mektebi, Yesilköy Feneri yakinlarinda da deniz tayyare mektebi kuruldu ve havaci personel yetistirilmek üzere ordu ve donanmadan istekli subaylar seçildi.
Çanakkale muharebeleri basladigi zaman dünya ve Türk askeri havaciligi mütevazi ve gelistirilmeye muhtaç bir durumda idi.
Çanakkale muharebeleri havacilik yönünden, yeni silahin gerçek degerinin anlasildigi ve bugünkü modern hava kuvvetlerinin temelini atan kahramanlari kavramaya çalisirken, icra edilen hava harekatinin sadece o günkü müsterek harekata katkisi degil ayni zamanda bugünkü havaciligimiza olan katkisi da düsünülmekte ve hava kuvvetlerinin temelinin atilarak, hava stratejisi ve taktiklerinin olusturulmaya baslandigi bir harekat noktasi olarak degerlendirilmektedir.
Havacilik açisindan iste böyle bir ortam içinde, 2 Agustos 1914 günü seferberlik ilan edildi ve buna paralel olarak Yesilköy'de bulunan deniz uçaklarindan 2'si Izmir, birisi de Çanakkale Müstahkem Mevzi Komutanligi emrine verildi.
25 Agustos 1914 tarihinde Çanakkale Nara Meydani'na konuslandirilan Nievport tipi deniz uçagi ile Deniz Yzb. Savmi, Ütgm. Fazil ve Ütgm. Cemal'in yaptigi kesif uçuslari sayesinde, bölgedeki Ingiliz ve Fransiz gemilerinin faaliyetleri izlenmeye baslandi.

HAVADAN KESIF GÖREVLERI VE HAVA TAARRUZLARI
18 Mart 1915 tarihine kadar olan dönemde yapilan basarili hava kesif görevleri hem düsmanin elindeki gemi tip ve miktarini tespit, hem de taarruz hazirliklarini devamli takip imkani sagladi.
18 Mart 1915 günü, havacilarimiz erken saatlerde yaptiklari kesif raporunu verdiler: 'Bozcaada önünde 40 düsman gemisi sayildi. Bunlardan; 19'u agir, 3'ü hafif olmak üzere 22'si kruvazör, digerleri silep, destek gemisi ve uçak gemisidir. Sayilari tam olarak saptanamayan denizaltilar görülmüstür. 6 adet zirhli Ingiliz gemisi, muharebe düzeninde bogaza dogru ilerlemekte ve Fransiz gemileri de demir almaktadir'. Bir süre sonra, bogaza giren ve kiyi bataryalarini siddetle bombardiman eden düsman donanma topçusuna, Ark Royal uçak gemisinden havalanan Ingiliz uçaklari da ates tanziminde genis çapta yardim etti.
18 Mart günü ögleden sonra Türk havacilar,a Limni Adasi civarindaki düsman kuvvetlerinin durumunu kesfetmeleri emri verildi.
Bir saat içinde görev bölgesine ulasan pilotlar Mondros Koyu'nda 13 harp, 4 nakliye, 29 kömür gemisi olmak üzere toplam 46 geminin bulundugunu, ayrica Fransizlarin Gaulois gemisinin sahil topçumuzun atesi ile Çanakkale agzinda yara aldigini rapor ettiler.
Çanakkale muharebeleri süresince, karsilikli kesif harekati devam ederken, Türk havacilari, o tarihler için basarili sayilabilecek diger hava geörevlerini de icra ettiler. Bu görevlerden biri 18 Nisan 1915'de yapildi.
O gün Çanakkale Bogazi bölgesinde gittikçe kuvvetlenen ve hava üstünlügü kurmasindan endise edilen düsman hava gücünü tesirsiz hale getirmek maksadiyla, Bozcaada'da 18 düsman uçaginin konuslandigi meydana hava taarruzu planlandi. Ancak bu meydandaki uçaklar, kesif görevi için daha önceden kalktigindan, havada karsilasildi, kisa bir hava muharebesinden sonra zayiatsiz olarak meydana dönüldü. Bu görev amacina ulasmadiysa da, asli taktik hava görevlerinden olan "mukabil hava harekati"nin ilk ve tipik bir uygulamasi olmasi açisindan önem tasimaktadir.
Türk uçaklarinin meydan taarruzu planlamasindan esinlenen Ingilizler ayni gün üçer uçaklik iki kol ile taarruz ettiler, ancak Türk uçaklari daha önceden meydan içinde dagitilarak gizlenmis oldugundan, atilan bombalar hasar meydana getimedi. Bu da, ufki dagilma ve gizleme yapilarak, beka tedbirlerinin alinisina güzel bir örnek teskil etmistir.

HAVADA GÖGÜS GÖGÜSE ÇATISMA
14-19 Mayis 1915 günleri, güney cephedeki karsi taarruzu desteklemek amaciyla, düsman çikarma gemileri ve ordugahi bombalanmis Mayis ayi basindan itibaren sabit balon ile bogaz gözetlemesi ve topçu atis tanzimi ve birliklerimizi taciz eden manika balon gemisine taarruzlar yapilmis, her hava hücumunda gemi, balonunu toplayip yer degistirmek zorunda birakilmisti. Böylece bugün "yakin hava destegi" olarak bilinen görev tipinin basit bir uygulamasi gerçeklesti.
25 Haziran'da, Ariburnu bölgesindeki düsman karargahi üzerine propaganda amaciyla 300 adet ingilizce yazili bildiri atildi. Bu görev, hava gücünün psikolojik harpte kullanilmasina iliskin güzel bir örnektir.
30 Kasim 1915'te ise Üstegmen Ali Riza, Tegmen Orhan'la beraber, Çanakkale girisinde karaya oturmus bulunan bir düsman kruvazörüne taarruz etmek için görevlendirildi. Tam bu esnada bir düsman uçaginin yaklastigi görüldü ve yapilan hava muharebesinde Üstegmen Ali Riza, Fransiz uçagini makinali tüfek atesiyle düsürmeyi basararak Türk havacilik tarihine ilk düsman uçagini düsüren pilot olarak geçti.
Sonuç olarak, Çanakkale muharebelerinde, kahraman kara ve deniz kuvvetlerimiz gibi Türk havacilari da, üstün silah ve teknik olanaklara sahip düsmanlari karsisinda, kendilerine düsen görevleri cesaret ve üstün görev bilinici içinde basariyla icra etmisler ve resmi Ingiliz harp tarihi kitaplarinda, "Harikulade müdafaasinda yilmadan mücadele eden ve sonunda basaran düsmanimiza hayran kaldik" dedirtmislerdir.
Çanakkale Cephesi'nin deniz harekati, kuskusuz siradan bir askeri harekat, ya da muharebe olayi degildir.
Bogazlar, konumu ve tarihi önemi itibariyle, Istanbul Karadeniz kapisi, Çanakkale de Ege Denizi kapisi olarak, geçmiste tasidiklari ve çagimizda tasimakta olduklari stratejik önem ve deger açisindan daima birlikte mütalaa edilmis ve edilmektedir.
Her iki bogaz, klasik ve dar çerçevede sadece Akdeniz'i Karadeniz'e, Avrupa'yi Asya'ya baglayan su geçitleri ya da köprüler degil, Akdeniz'in öteki önemli su geçitlerinden Cebelitarik ve Süveys kanali ile de bütünleserek, dünyanin büyük denizlerini (Atlas ve Hint okyanusu gibi) ve büyük kita kara parçalarini birbirine baglayan, daha geniets anlamdaki jeopolitik konumuyla, dünya siyaset ve iktisadiyati üzerine olan etkilerini bu gün de korumaktadir. Bu nedenlerledir ki Türk Bogazlari, uluslararasi iliskilere yön vermede daima odak noktasi olmuslardir.

BOGAZLAR HEP ÖN PLANDA
Gerçekten tarihin eski dönemlerinden beri ön planda, Avrupa ve Asya ülkeleri arasinda baslamis olan ekonomik, ticari ve siyasi iliskilerle, askeri hareketler, sürekli olarak Bogazlar bölgesinde cereyan etmistir. Baska bir deyisle bogazlar, dünyanin diger parçalarinda pek görülmemis ardi arkasi kesilmeyen mücadelelere sahne olmustur.
Çanakkale muharebelerinin sonuçlari üzerindeki degerlendirmeler, kuskusuz daha bir önem ve anlam tasiyacaktir. Böylesine bir degerlendirmenin daha gerçekçi ve saglikli olabilmesi ise, büyük devletlerin Türk Bogazlari üzerindeki ulusal emellerine kisaca da olsa, bir göz atilmasini gerektirir.
Birinci Dünya Harbi öncesinin baslica büyük devletlerinden Almanya'nin, "Drang Nach Osten (doguya dogru) politikasi", Rusya'nin ilik denizlere ulasma emelleri; Ingiltere'nin, "denizlere egemen olan dünyaya hakim olur" teorisine dayanarak, özellikle XIX. yüzyildan bu yana güttügü Rusya'nin Akdeniz'e çikmasini engelleme siyaseti, hep Türk bogazlarinda dügümlenmektedir.
Bogazlarin bu tartisma götürmez önemi konusunda Napolyon "Istanbul bir anahtardir. Istanbul'a egemen olan dünyaya hükmedecektir. Eger Rusya, Çanakkale Bogazi'ni ele geçirecek olursa, Tulon, Napoli ve Korfu kapilarina dayanmis olacaktir" demekle, Fransa'nin Bogazlar üzerindeki duyarliligini açik seçik ortaya koymus olmaktadir.
Rusya'nin görüsüyse, Genelkurmay Baskani Kropatki'nin bir raporunda, XX. yüzyilda Rusya'nin en önemli isinin, Istanbul Bogazi'ni ele geçirmek olduguna isaretle, Osmanli Devleti'ni, Bogazi Rusya'ya birakmaya hazirlamali ve Almanya ile anlasma yapmalidir" seklinde ifadesini bulmaktadir.
Büyük devletlerin bogazlar üzerindeki kisaca açiklanan bu emelleri, onlari kendi aralarinda da gizli birtakim mücadelelere yöneltmistir.
Nitekim, Rus Disisleri Bakani Sazanof, Çar tarafindan da onaylanan bir raporunda; "Bogazlarin güçlü bir devletin eline geçmesi, tüm Güney Rusya'nin ekonomik hayatinin, o devletin egemenligi altina girmesidir" demekte ve bu durumun önlenmesi için, Istanbul'un alinmasini önermektedir.

RUSYA'NIN ISTEGI VE CHURCHILL'IN YANILGISI
Öte yandan, Kasim 1911'de Rusya'nin, Osmanli Hükümeti'ne bogazlar üzerindeki istekleriyle ilgili bir notasindan haberdar edilen Ingiltere ve Fransa, Rus isteklerini reddetmislerdir.
Keza Rusya'nin bu ve buna benzer çesitli tarihlerdeki yinelenen daha birçok istek ve baskilarinin birbirini izlemesi, Osmanli Devleti'nin Birinci Dünya Savasi'nda Merkez Devletleri safina kaymasinda büyük bir etken olmustu.
Iste bogazlar üzerindeki bu gizli çikar çatismalaridir ki, Ingiliz ve Fransizlar'i Istanbul'u almaya ve Ruslar'dan önce Karadeniz Bogazi'na el atmaya yöneltmis ve Çanakkale Cephesi'nin açilmasinda baslica etken olmustur. Ruslar'a silah ve malzeme yardimi sorunuysa, savasin sadece görünüsteki nedenini olusturmustur.
Böylece büyük devletlerin Türk Bogazlari üzerindeki tarihi emellerini ortaya koyarken, bu devletlerden Ingiltere'nin bu cephenin açilmasinda birinci derecede aktif rol aldigini da belirtmek dogru olur.
Nitekim Ingiliz Donanma Bakani Churchill, cephenin açilmasinda büyük çaba göstermis ve etkili olmustur. Gerçekten o, bu cephenin açilmasinin bas mimari olmus, Türklerin askeri gücünü ciddiye almamis, olayi basit ve sadece "sinirli bir cezalandirma hareketi" olarak görmüstü. En güçlü ve modern silahlarla donatilmis zirhlilarinin Bogaz'da görünüvermesiyle, Türkler'in direnmekten vazgeçecegini sanmisti.
Kuskusuz bu büyük bir yanilgiydi. Ingilizler, Çanakkale'deki Türk savunmasini ve askerini sadece matematiksel ölçülere vurup, onun yüksek manevi gücünü görmezlikten gelerek, büyük bir hesap hatasina düstüler ve sonunda, önce denizde, sonra da karada hiç de beklemedikleri amansiz cevabi aldilar. Böylece onlar, zaferi bogazda, Türk top ve mayinlarina, karada Türk süngüsüne birakarak çekilip gittiler".


Ne Mutlu Türküm Diyene

onurkaradeniz
18.03.2006, 14:16
http://xthost.info/baykala/canakkale1.htm

çok hosuma gittismileys/smiley32.gif

arkadaslar bunu tekrar yinelemek istedim izninizlesmileys/smiley9.gif

Oğuzhan Görkan
18.03.2006, 14:33
her müslüman-türk evladinin görmesi gereken 2 önemli yer var
1-mekke ve medine
2-çanakkale

allah izin verirse sartlar müsait olursa bu 2 kutsal yeride görecegim allahin emriyle

Recep Çaltepe
18.03.2006, 14:34
Konu ile ilgili ayri bir baslik açmak istemedim ve halihazirda bulunan basliklar içerisinde en yakin ilgili bu basligi buldum. Bugünkü Günebakis gazetesinde çikan bir haber:





"Süheda fiskiriyor topragi siksan..." http://www.gunebakis.com.tr/resim/shedaa.jpg <DETAILS>


TRABZON?UN Özdil Beldesi sakinlerinin yayla olarak kullandigi Alacaçayir


Mevkii?nde topraktan yükselen ses bir sehitligi daha ortaya çikardi. Münir Sahin


isimli vatandas, Alacaçayir Yaylasi?nda cep telefonunun çekip çekmedigini


arastirirken, gaipten duydugu bir ses üzerine harekete geçtigini ve yaylada hepsi


kibleye dönük 53 mezar buldugunu ve çok sayida mucizevi olay yasadigini belirtti.
Sonra Sehitleri Buldu
n BELDEDE kendisine kimsenin inanmadigini, ancak önce sehitligi duvarlarla örerek


koruma altina aldigini belirten Sahin, ?Bana kimse inanmiyordu. Bir gece yine ses


duydum. ?Gel mezarimizi aç, herkes görsün? dediler. Ben de gidip bir sehit mezari


açtim. Vücudundaki eti ve killari halen üzerindeydi. Açtigim mezari herkese


gösterdim. Bana ondan sonra inandilar? dedi.
ALACAÇAYIR Dölek Bogazi sehitligi için yetkililerin mezarlarda inceleme


yapmalarini ve bu sehitlerin hangi mücadele sonucu sehit düstügünün tespit


edilmesi gerektigini belirten Sahin, ?O kadar çok mucizevi olayla karsilastim ki,


neredeyse bir kitap olur. Yasadigim ilginç olay ve gelismeleri herkesin bilmesi


için bir televizyon programi istiyorum? dedi.
Trabzon?un Yomra Ilçesinin Özdil Beldesi'nde bazi olaylarin kendisine önceden


malum oldugunu söyleyen Münir Sahin isimli vatandas gayipten kendisine gelen


seslere kuluk vererek, Alacaçayir Yaylasi'nda 53 tane mezarin yer aldigi sehitligi


tespit edip, etrafinida tas duvarlarla ördürdü.
Özdil halkinin gittigi Gümüshane sinirlari içerisindeki Alacaçayir Yaylasi'nda


yazin cep telefonunun çekecegi bir yer ararken sehitligi buldugunu söyleyen Münir


Sahin," yaylada cep telefonlari çok yüksek bir tepeden ancak çekiyordu. Herkes


oraya rahatlikla gidip gelemiyordu. Bende daha yakin bir yerde cep telefonu


çekiyormu diye yaylanin yakininda arastirmaya basladim. Cep telefonunun çektigi


bir yeri tespit ettim. O yerin etrafina tas yigip ondan sonra yaylaya gidip, cep


telefonu çeken bir yer buldum diye bildirecektim. Taslari tasirken" Tas toplayip


orayi saracagina gelde bizi sar" diye bir ses duydum. Hemen arka tarafimda daha


önce define avcilarinn arama yaparken baslarini çok olaylarin gelip, bir türlü


sonuca ulasamadiklari yere dogru gittim. Orada ayni gayipten bir ses bana 6.


kisinin ismini saydi. Bunlara söyle gelsip bizim etrafimizi tasla örsünler, yoksa


sen gelip bizim etrafimimizi saracaksin" dediler. Bende o alti kisiye gidip


yasadiklarimi anlattim. Hepside kabul etti. Yaklasik 10 milyar para toplayip


sehitligin etrafini tas duvarla örmeye basladik" diye konustu.
Alacaçayir Yaylasi'nda tespit ettigi 53 mezarin hepsinin kibleye dogru gömülü


oldugunu ifade eden Sahin, "Ben orada kimsenin bile cesaret edemeyecegi 53 tane


mezar tespit ettim. Orada ki mezar sayisinin 100 civarinda oldugunu tahmin


ediyorum. 6 tas ustasi tam 30 gün çalisip sehitligin etrafini kalin taslarla


ördüler. Orada 40 araba tas, 380 torba çimento kullandik "dedi.
NIYETLERIM VESILE OLUYOR
Sehitligin tas duvarinin yapilma asamasinda çok ilginç gelismelerin meydana


geldigini de belirten Münir Sahin, yasadigi ilginç gelismeleri söyle alatti;


"Sehitligin etrafini tasla örebilmek için su bulmak gerekiyordu. Yaklasik 1 km


uzuklikta su tespit ettik. Ertesi gün yaylaya 4 kisi gelip "Hayrimiza bu yaylada


bir çesme yaptirmak istiyoruz" dediler. Biz de suyun yerini gösterip sehitligin


yanina suyu getirip çesmeyi onlara yaptirdik. Ayni sekiyde bir gece sehitlige Türk


bayragi dikmeye karar verdim. Sabah kalktim yaylada annemin süt makinasinin


yaninda bir Türk bayragi asiliyor. Anneme bayragi kim getirdi? diye sordum. O da


bana "Çamasirlarin içinden çikti oglum" dedi. Beni en çok sok edende bu olay oldu.


Türk bayragini hemen sehitlige diktim. Bu seferde Gümüshane?den gelip yaylada tapu


kadastro çalismasi yapan yetkililer de Türk bayragini orda görünce ellerindeki


haritalarda orayi hemen sehitlik yeri olarak isaretlediler. Topladigimiz para


sonlara dogru bitti. Çimento alabilmemez için 400 milyona ihtiyacimiz vardi. Bu


seferde ertesi gün Marlboro arabasiyla bir misi yaylaya geldi. Bu sehitligin


insaat sorumlusu kim diye sordu. Kendimizi takdim ettik."Yarin gelip Gümüshane?


den benim adima 50 torba çimento alin" dedi. Çimento sikintisinida böylece


tamamlamis olduk. Bütün bu ve buna benzer yasadiklarimiz bir tesadüf olarak


nitelendirilemez" ifadelerine yer verdi.
MEZARI ELLERIMLE AÇTIM
"Yayla?da sehitlik diye bos arazinin erafini örüyorsun" diyerek kendisiyle dalga


geçenlerin çok oldugunu ifade eden Mümin Sahin," Kimsenin bana inanmadigini


sehitlerde anlayinca bana bir gece; gel bizim mezarimizi aç herkes görüp inansin"


dediler. Bende bir gece gidip mezari açtim. Sehitin vücudunda ki eti ve tüyleri


halen daha üstünde duruyordu. Açtigim mezari herkese gösterdim. Ondan sonra hrkes


bana inanmaya basladi.Sehitligin ziyaretçi artmaya basladi.
Gece sabaha kadar uyumayip sehitlerle konustugunu söyleyen Mümin Sahin, "Sehitler


beni tam 4 gece kabul etmediler. Bende hemen gidip çalisan ustalari uyardim.


Duasiz çalisip, küfürmü söylüyorsunuz? O an ustalarin tarif ettigim yerden tas


duvarin dizilis ipini çekmediklerini gördüm. Bunun için ustalar ve babam


Abdurrahman Sahin ile duvarin altinda sehit mezari kaliyor" diye söz münakasasi


yaptim. Babam bana kizip gitti. Ben hemen orayi yazmaya basladim. Duvarin 7. Sehit


mezarinin üstünen geçtigini anladik. Ondan sonra babam; "Ben bu çocuga daha bir


sey demiyecegim" seklinde konustu.
Mümin Sahin, Sehitlikte ustalarin çalistigi yaz günü bütün yaylaya 4 parmak


kalinliginda dolu seklinde kar yagdigini, ancak 3 günde yerden çikan karin sadece


Sehitligin etrafina yagmamasinin ise iyice düsünülmesi gerektigini belirtti.
YETKILILERI BEKLIYOR
Alacaçayirin Dölek Bogazi Sehitligi tabelasinida yaptirip, sehitligin girisine


asmaya hazirlanan Münir Sahin, " Yetkililerin gelip, mezarlarda gerekli tarihsel


incelemeleri yapip, nasil bir sehitlik oldugunu tespit etsinler. Seneye de


Sehitligin bay ve bayan mescitleri ile tuvaletlerini yaptirip halkin ziyaretine


açilmasini istiyorum" dedi. Münir Sahin Alacaçayir Yaylasi'nda ortaya çikardigi


sehitlikte yasadigi ilginç olay ve gelismeleri ulusal yayin yapan televizyon


pogramlarini aktarmayi düsündügünü de belirtti.


www.gunebakis.com.tr (http://www.gunebakis.com.tr)

hay1699
18.03.2006, 14:38
http://img76.imageshack.us/img76/6832/07604vx.th.jpg (http://img76.imageshack.us/my.php?image=07604vx.jpg)


heriflerin giderken bir boluge attiklari mermilerin kovanlari...

sweetrose
18.03.2006, 14:49
ÇANAKKALE
Övün ey Çanakkale, cihan durdukça övün!
Ömründe göstermedin bin düsmana bir gün.
Sen bir büyük milletin savasa girdigi gün,
Basina yüz milletin birden üstügü yersin!
Sen savasa girince mizrakla, okla, yayla.
Karsina çikti düsman çelikten bir alayla.
Sen topun donanmayla, tüfegin bataryayla,
Neferin ordularla boy ölçtügü yersin!
Nice tüysüz yigitler yilmadi cenk devinden,
Kostu senin koynundan çikar çikmaz evinden.
Sen onlarin açtigi bayragin alevinden,
Kaç bayragin tutusup yere düstügü yersin!
Topragindan fazladir sende yatan adamlar,
Irmagin kanla çaglar, yagmurun kanla damlar.
O cenkten armagandir sana kizil aksamlar,
Sen silahin inançla son sövüstügü yersin!
Bir destana benziyor senin bugünkü halin.
Okurken duyuyorum sesini ihtilalin.
Övün ey Çanakkale, ki sen Mustafa Kemal'in,
Yüz milletle yüz yüze ilk görüstügü yersin!

sweetrose
18.03.2006, 14:50
TÜRK'ÜN SANLI TARIHI
Her karis topragi sehit kanlariyla sulanmis bu vatan, hiç bir milletin esareti altina girmemis ve girmeyecektir. Türk milleti var oldukça bu essiz vatan, sonsuza dek bizim olacaktir.
Sanli tarihimize söyle bir baktigimizda, Türk milleti var oldugundan beri vatansiz ve bayraksiz yasamamistir. Vatan sevgisi ve hürriyet aski, Türk Milletinin karakterini olusturur. Bu millet, bu degerler ugruna, bir tarih boyunca savasmistir. En önemlisi de yenilmez gücünü ve essiz imanini bütün dünyaya 1915'te en sert bir sekilde, Çanakkale'de göstermistir.
Koskaca bir dünyaya Türk'ün gücünü iste, bu topraklarda gösterdik. Her alanda gelismis ve ilerlemis Avrupa'yi, imkansiz ve çaresiz haldeyken bile iste, bu topraklarda perisan ettik. Dünyanin çesitli yerlerinden gayesizce ve bilinçsizce savasmaya gelen binlerce insana, insanligi ve mertligi burada gösterdik. Koskaca Avrupa'yi yenilmez iman gücümezle bir anda yok ettik. Böylece, Türk'ün sanli tarihine, tarihimizin en büyük savaslarindan, Çanakkale Savaslarini da katmis olduk.
Türk tarihinin en kanli savaslarindan biri olan bu savas, gücümüzü son bir defa dünyaya kanitlamistir. Büyük komutan ve essiz bir insan olan M. Kemal'i, milletimize kazandirmistir. Bagimsizlik savasimizin baslamasinda odak noktayi olusturmustur.
Her adim atisimizda içimizi coskun duygularla kaplayan bu yer, koynunda barindirdigi yüz binlerce sehitleriyle, Türk'ün ve dünyanin göz bebegidir. Bunca basarilara imza atan Çanakkale, kalbimize essiz bir yere sahiptir.
Kuvvetli bir iman ile, asilamayacak hiç bir engel yoktur. Bizde var olan bu coskun vatan ve millet sevgisi, dünya durdukça bizimle birlikte yasayacaktir. Milli duygularimizi bir kez daha uyandiran bu savas, tarihimize en güzel sekilde geçmistir. Bu savas milli tarihimizin, en önemli kismini olusturur.

sweetrose
18.03.2006, 14:52
ÇANAKKALE DESTANI
Yil 1915
18'indeyiz Martin.
Kendine gel biraz!
Pek tekin degildi Çanakkale'nin suyu,
Geçilmez bu bogaz...
Geçilmez bu bogaz...
Bizi
Ne topun yildirir,
Ne kursunun.
Çünkü artik
Basladi cengimiz.
Er meydaninda bulunmaz dengimiz...
Sen misin Mustafa Kemal'im ileri diyen?
Iste firladik siperden.
Sirtina yüklenmis kahraman
Seyit 276 kiloluk mermiyi,
Kosuyor bataryasina atesler içinden.
Bu mermi denizlere gömecek Elizabet'i Buvet'i...
Yaniyor bugün Anafartalar yaniyor,
Denizler yaniyor,
Daglar yaniyor.
Zafer bizimdir artik
Düsman zirhlilari batiyor...
Türk'üm,
Muzaffer olarak dogmusuz bir kere.
Bir karis toprak ugruna Kimimiz sehit oluruz.
Kimimiz gazi.
Hiç degismez bu yazi.
Dünyada her yer geçilir belki
Lâkin geçilmez Çanakkale Bogazi

sweetrose
18.03.2006, 15:00
18 Mart Çanakkale Destani Yildönümüne Ithafen

Buralarda ne isiniz vardi!.

Bu yil 50 bin kisi olarak gelecekleri rivayet ediliyor.. Öyle yaziyor gazeteler, öyle söylüyor televizyonlar..
"Anzak.." dediklerimiz.. Dedikleri..
Sanki dostlarimizdi, hisimlarimizdi, akrabalarimizdi, evimize hos gelmislerdi de, bir kazaya kurban gidip canlarindan olmuslardi..
Yahu bunlar buralara, bizim kendi gökkubbemize, kendi cografyamiza, taaa anasinin hörekesi bir yerlerden, Avustralya'lardan, Yeni Zelanda'lardan, cümle Ingiliz bayraginin dalgalandigi yerlerden, insanimizi bitirmeye, öldürmeye, topragimiza çöreklenmeye soyunmuslardi ..
Kim çagirmisti ulan onlari bizim ellere?
Farkinda misiniz, çok yillardan bu yana müstevlilere, saldirganlara özür diler bir tavirlarimiz var..
O Anzaklar'in torunlari, o sarhos saskinlar, Çanakkale'de, Gelibolu'da içki içip türlü çesitli rezilliklere soyunuyorlar kizli, erkekli..
Galip ve onurlu ve bir istilaci ordunun fertleri gibisince..
Bu bizim ellerde, hep öyle olur.. "Yüz verirsin ayiya, gider s..ç..r haliya.."
Nedir lan o, kefensiz yatan MEHMETÇIGIMIN yattigi topraklar üzerinde güya gösteri mahiyetinde yapilan ve bizdeki bazi dümbüklerin "Sanat.." diye tanimladiklari o "Haka.." denilen güya dans,, o bögürerek tepinip durma hareketleri
Bizim, altinda binlerce sehidimizin yattigi, gerçek anlamda kutsal topraklarimizin üzerinde, güç kuvvet gösterisi yaparaktan ve Avustralya'nin vahsi ........lerinin ürküntüsünü verecek sekilde sergilenilen, güya korkutucu, bilekten, koltuk altindan çikartilan kol hareketleriyle "Al sana, nah sana.." edali, ayi bögürtülü, siçindirik, haybeden birtakim varyasyonlar..
"Nah, al, al, al.." anlamina gelen ve çogunlugumuzun ne oldugunu algilamakta tereddüde düsmedikleri bir kareografi..
Yeter lan yeter!! ermeni'si, rum'u, daglardaki kürt'ü, ingiliz'i, fransiz'i,
"yek attim ama, ses oynarim.." amerikali'si, isveçli'si,belçikalisi,danimarkalisi, polonyali'si, say gitsin önüne gelen herkesleri.. Papa'si dahil..
Nedir ya bu Türk'e olan bela çiçekleri gibi açmalar? O Çanakkale ve havalisinde iki üç gün boyunca yapilan törenleri izlerken, her sene içim agliyor..Hele hele fonda o türkümüz söylenirken.. O vakur, her tinisi hüzün, bir bakima agit o melodi..
"Çanakkale içinde aynali çarsi Anne ben gidiyom düsmana karsi...
Çanakkale içinde vurdular beni Ölmeden mezara koydular beni..."
Ben s..ç..rim bu Anzaklar'in "Haka"
mi herneyse , o zikkim danslarinin içine !!
Canim Mustafa Kemal'in askerleri hala yasiyorlar.. Üç kurus degeri olmayan,, para etmez sayisi az, cümle puslavat kisminin bütün isyanlarina ragmen..
90 yil önce, "Ates Dansi" yaparak kaçip gitmislerdi..
Ve simdi, "Haka Dansi" yaparak geliyorlar..yaziklar olsun...

sweetrose
18.03.2006, 15:12
<TABLE =tborder id=post3716914 cellSpacing=0 cellPadding=6 width="100%" align=center>
<T>
<TR vAlign=top>
<TD =alt1 id=td_post_3716914>
<DIV>
<DIV align=center>SERZENIS
Adami bosuna almazlar askere
Bazen tez gelir bazen hiç gelmez o teskere
Ne mutlu baba olana ,dede olana
Ben ise hep asik nisanli kalirim Bu güzelim vatana

Kocamaz her dem genç her dem taze
Bu sehit her dem kahraman yigit mi yigit
Anladik be canim anladik ölüm herkesin basina
Ama o kadar kolay mi ölmek,tazecik daha 21 yasinda
Elbet hak yerini bulacak sanma ki ölen öldügüyle kalacak.
Senin elinde o gonca gül kime Benide kopardilar dalimdan
Sairlerde anlamiyor halimden üç bes dize...
Bu gönül nasil kirilmasin size...

Bende severdim güzeli elimde eli nöbet tutardik birlikte
Sag basinda ellerimiz hep tetikte
Gözleri var ya o güzel gözleri benden önce gülerdi
O benden önce gel teskere gel derdi.

Istanbul'da Bogaziçinde oturmuslar sonra yan yana gelip denize karsi
Uzun hava türkü tutturmuslar yarin gözleri üstüne
Almisim tüfegimi destime
Siir yazarlar güle bülbüle
Anlamiyor genç sehidin halinden sairler bile,

Mataramda suyum donuk , karakis bu soguk mu soguk
Akar karlar üstüne kanim süzülür topraga bereket bereket
Örter üstünü Albayrak
Oksar sarar beni VATANIM... </DIV></DIV></TD></TR>
<TR>
<TD =alt2> </TD>
<TD =alt1 align=right></TD></TR></T></TABLE>

sümela61
18.03.2006, 15:47
Anafartalar Komutani Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, Çanakkale?deki askerimizin manevi gücünü söyle anlatiyor:


?Karsilikli siperler arasi sekiz metre, yani ölüm muhakkak. Birinci siperdekiler, hiçbiri kurtulamayarak kâmilen sehit düsüyor. Ikinci siperdekiler onlarin yerine geçiyor. Fakat ne kadar gipta edilecek itidal ve tevekkül ki, ölenleri görüyor, üç dakikaya kadar ölecegini biliyor, hiçbir tereddüt bile göstermiyor, sarsilmak yok!... Okuma bilenler ellerinde Kur'an-i Kerim, cennete girmeye hazirlaniyorlar. Bilmeyenler kelime-i sahadet getirerek yürüyorlar. Bu Türk askerindeki ruh kuvvetini gösteren, sâyân-i hayret bir misaldir. Emin olmalisiniz ki, Çanakkale muharebesini kazandiran, bu yüksek ruhtur.?







57.Piyada Alayi ve Tüyleri diken diken eden gerçekler


Mustafa Kemal Cepheleri kontrol ederkin bir birligin geri çekildigini görür ve hemen neden geri çekildiklerini sorar; "cephanemiz bitti pasam" derler. "süngünüz yok mu" der.. ve onlari cepheye gönderir. savas sonunda madalya töreninde o birligin adi okunur, kimse çikmaz.. hepsi sehit olmustur.. bu birlik "57.Piyade Alayi" dir ve tarihe mal olmus "ben size ölmeyi emrediyorum.." sözü bu birlik için söylenmistir.


Anzaklar savas alanini gezerken bir agaca yaslanmis bir sancak görürler, tüm askerler ölmüstür ve o sancagi alir ülkelerine götürürler bugün melbourne müzesinde sergilenen Sancagin altinda söyle yazmaktadir;


"BU ALAY SANCAGI GELIBOLU SAVAS ALANINDAN GETIRILMIS, AMA ESIR EDILMEMISTIR. CUNKU, TURK ORDUSUNUN MILLI GELENEKLERINE GORE BIR ALAYIN SANCAGI, ALAYIN SON ERI OLMEDEN TESLIM EDILEMEZ. BU SANCAK, SONUNCU MUHAFIZIN DA ALTINDA OLU OLARAK YATTIGI BIR AGACIN DALINA ASILI OLARAK BULUNMUSTUR. KAHRAMANLIK TIMSALI OLARAK KARSINIZDA DURAN BU TURK ALAYI SANCAGINI SELAMLAMADAN GECMEYIN"


Bu ülke böyle kurtarildi arkadaslar!





bu yazilari okuyup da, aglamamak mümkün mü?

onurkaradeniz
18.03.2006, 16:44
<TABLE>
<T>
<TR>
<TD></TD>
<TD>http://rapidshare.de/files/14828853/istiklal_marsi.wmv.html (http://rapidshare.de/files/14828853/istiklal_marsi.wmv.html)</TD></TR></T></TABLE>

bu da çok iyi arkadaslar bugünlerde iyi gidiyosmileys/smiley32.gif

Oğuzhan Görkan
18.03.2006, 18:21
sagolasin onur abi

okan6161
18.03.2006, 18:26
<TABLE id=HB_Mail_C&#111;ntainer height="100%" cellSpacing=0 cellPadding=0 width="100%" border=0 UNABLE="&#111;n">
<T>
<TR height="100%" UNABLE="&#111;n" width="100%">
<TD id=HB_Focus_Element vAlign=top width="100%" background="" height=250 UNABLE="off">çanakkale allah insallah hervatanini seven türk insanina çanakkaleyi görmesini nasip eder ben daha görmedim ama oralara gitmek görmek istiyorum</TD></TR>
<TR UNABLE="&#111;n" hb_tag="1">
<TD style="FONT-SIZE: 1pt" height=1 UNABLE="&#111;n">
<DIV id=hotbar_promo></DIV></TD></TR></T></TABLE>

Nytre
18.03.2006, 18:45
<TABLE id=HB_Mail_C&#111;ntainer height="100%" cellSpacing=0 cellPadding=0 width="100%" border=0 UNABLE="&#111;n">
<T>
<TR height="100%" width="100%" UNABLE="&#111;n">
<TD id=HB_Focus_Element vAlign=top width="100%" background="" height=250 UNABLE="off">


çanakkaleye gidenlerin arasindayim .. .oraya gitmeden önce mutlaka çanakkale savasi ile ilgili bir seyler okuyun ve sonra gidin...


insanin tüyleri diken diken oluyor.. o savasi az çok hayal edebiliyorsunuz ve bir yandan gururlanirken bir yandanda bir hüzün kapliyor bedeninizi...


bütün sehitlerimizin ruhlari sad olsun!</TD></TR>
<TR hb_tag="1" UNABLE="&#111;n">
<TD style="FONT-SIZE: 1pt" height=1 UNABLE="&#111;n">
<DIV id=hotbar_promo></DIV></TD></TR></T></TABLE>

eys_61
18.03.2006, 19:28
<TABLE =metin cellSpacing=0 cellPadding=0>
<T>
<TR>
<TD>Çanakkale Sehitlerini saygiyla aniyoruz
http://www.trabz&#111;nspor.com/images/haberpic/logo2.gifÇanakkale Deniz Zaferi?nin 91.yildönümünde aziz sehitlerimizin önünde saygiyla egiliyoruz.

<DIV align=center>http://www.trabz&#111;nspor.com/images/trans.gif</DIV>
<DIV align=right>18.03.2006 12:06:00</DIV></TD></TR></T></TABLE>
<DIV align=left></DIV>
<DIV align=left>Bu mudur yani Trabzonspor'un Çanakkale Zaferiyle ilgili düsünceleri???</DIV>
<DIV align=left>yazik...</DIV>
<DIV align=center></DIV>
<DIV align=center></DIV>

TAMTÜRK61
18.03.2006, 21:48
Sayin arkadaslar günün anlam ve önemine binaen asagidaki yaziyi her TÜRK GENC'inin okumasini tavsiye ederim...


ÇANAKKALE SAVASI

Türkiye'ye Japonya'dan bir egitim heyeti gelir. Temas ve incelemeler
yapacak, neticeyi yetkililere aktaracaklar. Gerektigi kadar da ikili
isbirligi gerçeklestirecek.Isler buraya kadar çok iyi...

Japon heyeti yurdumuzun bazi bölgelerinde gerekli incelemelerini yapar.
Sonra Bakanlikta toplanirlar. Heyetin hakkimizdaki tespiti ilginçtir: "Sizin
çocuklarinizda milli suur yok".

Bizimkiler sasirir! "Bizim çocuklarin damarlarindaki kan milli duygumuzun
kaynagidir." Yine de fazla ses çikarmazlar! Ne de olsa misafirdir!
Bizimkiler sorar, "Peki, Sizin gençlerinizde milli suur var midir?
Japon uzmanlari anlatmaya baslar: Biz gençlerimize ilkokula baslamadan "sok
testler" uygulariz. Mesela uçak gibi hizli giden trenlerimize bindirir, bir
tur yaptiririz. Çok katli yollardan da geçen tren, onlari söyle bir sarsar.
Mini mini çocuklarimiz teknolojinin bu bas döndürücü neticesini görerek bir
sok olurlar.

Sonra...
Bu soktan sonra Hirosima'ya götürürüz. Bölgeyi aynen koruyoruz.alanmis bu
bölge hakkinda bilgilendirir; degil ......, bitkinin bile yesermedigini
gösteririz. Ve deriz ki "Eger sizler çalismaz, sizden öncekileri geçmezseniz
vataniniz, iste böyle düsmanlar tarafindan alanir. Hiçbir canli
yasayamayacak biçimde size birakip giderler.

Çalisirsaniz, bindiginiz hizli trenleri bile geçecek yeni vasitalar
yaparsiniz. Gerisi sizin bileceginiz is. Çocuklarimiz bununla ikinci bir sok
daha yasarlar. Sizlere sunu hatirlatalim ki, Türkiye'de birçok teknik
elemanimiz bulunmaktadir. Bunlarin herhangi birine bu konuyu
sorabilirsiniz."

Bizimkiler saskinlik içinde sorarlar : "-Peki ya Türkiye için tespitiniz var
mi? Varsa gözlemleriniz nedir?"

Japonlar; "elbette var" derler. "Bizimkinden çok daha önemli. Bir tanesi
Çanakkale Savaslari'nin oldugu bölge. Bu bölge gençlerinizin sok olmasi için
yeter de artar bile. Bir metre kareye alti bin merminin düstügü savasta,
Türk'ler her seye ragmen galip çikiyor, olamayacagi olur hale getiriyorlar.
En son
teknolojiye ve donanima meydan okuyarak, inancin galip geldiginin ispatini
yapiyorlar. Üstelik karsilarinda tek bir düsman degil, müttefik güçler;
sizin tabirinizle yetmis iki millet var."

Evet M²'ye 6.000 Mermi!...
M²'ye 6.000 Mermi!...
6.000 Mermi!...

Bileniniz var miydi ?

Not:
300 M2 lik bir tepe için 2 gece savasildi... m2'ye 50 ölü
düsüyordu...Cerrahpasadan gelen 130 son sinif ögrencisi gönüllünün hepsi
sehid oldu o tepede... o sene mezun verilmedi tibbiyeden... anlatacak çok
sey var bu savasta. oradan geçen varsa tepelere kazinmis yaziyi bilir.

'Dur yolcu bilmeden basip geçtigin bu toprak bir devrin battigi
yerdir'...
Allah (C.C.) 250 bin sehidimizin ruhunu sâd etsin...

GlaDiO
18.03.2006, 22:45
<DIV =smallfont>Resulullah Çanakkale?de </DIV>
<HR style="COLOR: rgb(209,209,225)" SIZE=1>



Resûlullah Çanakkale'deki asker evlâtlarinin yardimina gitmisti

Tarihler 1928 yilini göstermektedir. Osmanlinin son devir âlimlerinden, ilmi ile amil Alasonyali Cemal Ögüt Hocaefendi hacca gider. Cumhuriyet yeni kurulmus, hizli bir degisim yasaniyor, Çanakkale savasinin üzerinden de on yili askin bir zaman geçmistir.

Cemal Ögüt Hocaefendi Mekke'deki vazifesinin tamamladiktan sonra Medine'ye gider. Medine'de her zamankinden fazla kalir. Bu esnada Osmanli cografyasinin degisik bölgelerinden gelen hacilarla istisarelerde bulunur. Osmanli devleti yikilmistir, Osmanli'dan geri kalan topraklarin büyük çogunlugu ya isgal altindadir ya da sömürge durumuna düsmüstür.

Cemal Ögüt Hocaefendi vaktinin çogunlugunu Mescid?i Nebevî'de geçirir. Bu arada Efendimizin türbesindeki görevlilerle yakinlik hâsil olur. Hiçbir dünyalik beklemeden, sadece Resûlullah'a sevgi ve muhabbetinden dolayi türbeye hizmet eden bu güzel insan da Cemal Ögüt Hocaefendiye yakinlikduyar ve güzel bir dostluk kurulmus olur.

Cemal Ögüt Hocaefendi türbedarla yaptigi sohbetlerde bir sey dikkatini çeker. Türbedar Osmanli devletine son derece baglidir, hatta o kadar ki Osmanli adi geçtigi yerde muhakkak bir hürmet ifadesi belirtisi gösteriyordu. Bu nuranî ihtiyarin Osmanli'ya bu derece bagli ve hürmetli olmasi Cemal Ögüt Hocaefendinin merakimi celbeder, bir gün sorar:

"Sizde Osmanli'ya karsi derin bir sevgi ve muhabbet görüyorum, bunun özel bir sebebi var mi?" Nurani ihtiyar derin bir düsünceye daldi, kisa süre sonra basini kaldirdi ve söyle dedi:

"Allah ve Resûl'ünün muhabbeti, Osmanli'yi sevmemi gerektirir." Cemal Ögüt Hocaefendi bu açiklamadan pek bir sey anlamaz. Anlamadigi da zaten yüz hatlarindan anlasilmistir. Türbedar pek fazla bilgi vermek niyetinde degildir, ancak Cemal Ögüt Hocaefendi bir seylerin oldugunu anlar ve israr eder. Nur yüzlü ihtiyar anlatmaya devam eder:

"Osmanli'yi sevmem için su anlatacagim hâdise yeter de artar bile."

1915 senesinde Medine'de basindan geçen bir hâdiseyi söyle anlatir.

1915 yilinin hac mevsimi idi. Her hac mevsiminde oldugu gibi, dört bir yandan mü'minler geliyordu, bu gelenlerin içinde Hindistan ulemâsindan, âlim, zahit, kesfi açik gerçek bir Allah dostu da bulunuyordu. Bu Allah dostu ile sizinle oldugu gibi yakinlik olustu, sohbetine katildik. O kadar güzel sohbetleri oluyordu ki, kendi agliyordu, dinleyenleri de aglatiyordu. O zamanlar Osmanli'nin çok sikintida oldugu zamanlardi, ehl?i küffar, Islâm'a karsi saldiriya geçmis, Payitahtta Çanakkale Bogazi'nda büyük savas oluyordu.

Hindistanli âlimde bir sey dikkatimi çekmisti, sohbetlerinde agliyor, namazlarinda agliyor, yolda yürürken bile gözünden yas eksik olmuyordu. Aglamadigi zamanlar bile devamli hüzünlü idi. Merakim artikça arti ve bir gün kendisine bunun sebebini sordum:

"Efendi! Bu mübarek yerdesin, gözün gönlün açilacagi yerde devamli agliyorsun, aglamadigin zamanlarda yüzünde hüzün var, bunun sebebi, hikmeti nedir?" Beni yayina oturttu, gözlerindeki yas damlalari daha da hizlanarak akmaya basladi. Sonra yaslarini sildikten sonra bana dedi ki:

"Ben uzun yillarin hasreti ile çok uzaklardan buralara geldim. Ben Kâinatin Efendisi'nin kokusunu, ruhaniyetini Hindistan'dan alirdim. Simdi buralara geldim, Efendimin kabr?i serifi basindayim, ama Hindistan'da aldigim feyiz ve nuranîligi burada bulamadim. Bu ne hâldir diye düsünüyorum, acaba bir günah mi isledim, bir suçum mu var? Efendim benim üzerimden himmetini çekti mi? Ya da Efendim, burada degil, burada olsa onu hisseder, onun ruhaniyetinden bereketlenirdim. Bu hâl beni perisan etti? Aglamamin sebebi budur."

Türbedar bu Allah dostunu dikkatle dinledi, ancak o da bu ise ne bir yorum getirebildi, ne de bir sey diyebildi. Ancak nur yüzlü türbedarin da kafasi karismisti. Bu Hindistanli âlimin, yalan söyleme, abarti yapma gibi bir durumu söz konusunu degildi. Son derece samimî bir hâl içindedir. Hindistanli âlimin söylediklerine yabanci degildi. Her hac mevsiminde degisik bölgelerden gelen Allah dostlari ile karsilasir, onlari Allah Resûlü'nün ruhaniyeti ile nasil baglantilar kurduklarini bilirdi. Bu Hindli âlim de onlardan biri idi, türbedarin bunda zerre süphesi yoktu. Peki, bu âlimin söyledikleri nasil açiklanacakti?

Yasli türbedar gündüz dinlediklerinin etkisinde kalmisti, gece yatagina yattiginda da kafasindaki soru isaretleri gitmemisti.

Sabah namazina kalkmadan önce türbedar bir rüya görür. Rüyasinda Kâinatin Efendisini görür. Nur yüzlü türbedar, edebinden Efendimize bir sey soramaz. Dün yasananlar aklina gelir, bir sey diyemez. Türbedarin düsüncelerine Kâinatin Efendisi cevap verir:

"O kardesimin hissettigi dogrudur. Ben her zamanki makamimda degilim, birkaç zamandir Çanakkale'deyim? Çok zor durumda bulunan kardeslerimi yalniz birakmaya gönlüm razi olmadi. Onlara yardim ediyorum?"

Hindistanli âlim, Allah dostunun vaziyeti anlasilmisti. Burada akla söyle bir soru gelebilir: Efendimiz bulundugu makam itibariyle, bir anda birden çok yerde bulunamaz mi? Elbette bulunur, basta Hizir Aleyhisselâm'in ve Allah'in veli kullarinin bulundugu gibi. Buradaki, hâdise birine gösterirler, ondan da herkese duyururlar mahiyetindedir.


Yetis ya Muhammed Kur-an?in elden gidiyor!

Çanakkale en zorlu günlerinden birini geçiriyor. Küffar ordusunun askerleri ilk defa karaya ayak basmistir, ellerindeki üstün silah ve teçhizatla saldiriya geçerler. O zamanlar Osmanli'nin müttefiki olan Almanya ordusuna mensup bazi subaylar da cephede bulunmaktadir. Simdi bu subaylardan birine kulak verelim.

Alman Subay Sanders anlatiyor:

Çok dehsetli bir saldiri karsisinda kalmistik. Karaya çikan Ingiliz askerlerini gemiden top atislari ve makineli tüfekler destekliyordu. Bulundugumuz siperlerden degil hareket etmek, en küçük bir hareket belirtisi bile onlarca mermiyi hemen o hareket noktasina çekiyordu.
Mevzilerden elini kaldiranin eli, migferini kaldiranin migferi parçalaniyordu. Böyle bir saganak altinda çaresizlik içinde beklemekten baska bir sey yapamiyorduk.

Bu sekilde ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Birden bulundugum yerden yaklasik on bes metre uzagimizdan korkunç bir ses geldi. Sesle birlikte bir Türk askeri siperden kalkti, düsmana dogru kosmaya basladi. Hem kosuyor hem kollarini saga sola salliyor, hem de sesi çiktigi kadar bagiriyordu. Yanimda bulunan tercümanima dedim ki:

?Su kosan asker ne diyor?

?Komutanim! "Yetis ya Muhammed Kitabin elden gidiyor!" diye bagiriyor.

Böyle bir manzarayi tarih görmemistir. Asker sanki üzüm toplar gibi düsman mermilerini elleriyle topluyordu. Onu gören diger askerler de siperlerinden hareketlendi ve o anda çok çetin bir savas basladi. Kisa zaman sonra karaya çikan Ingiliz birliginden geriye yerde yatan asker cesetlerinden baska bir sey görünmüyordu..

(alintidir)

GlaDiO
18.03.2006, 23:00
<TABLE id=Aut&#111;number1 style="BORDER-TOP-WIDTH: 0px; BORDER-LEFT-WIDTH: 0px; BORDER-BOTTOM-WIDTH: 0px; BORDER-COLLAPSE: collapse; BORDER-RIGHT-WIDTH: 0px" borderColor=#111111 cellSpacing=0 cellPadding=0 width="88%" border=1>
<T>
<TR>
<TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne" align=middle width="100%">Genç Sehidler! </TD></TR>
<TR>
<TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne" width="100%">http://www.mydnz.com/upload/images/hFM15184.jpg</TD></TR>
<TR>
<TD style="BORDER-RIGHT: medium n&#111;ne; BORDER-TOP: medium n&#111;ne; BORDER-LEFT: medium n&#111;ne; BORDER-BOTTOM: medium n&#111;ne" width="100%"> 1915'te üç lise tek mezun veremedi çünkü bütün ögrencileri sehitti.. Çanakkale ve Istiklal Savasi'na katilan çok sayida çocuk vatan savunmasinda kahramanlik örnekleri sergiledi.
Öyle ki bütün ögrencileri sehit düsen Galatasaray, Konya ve Izmir liseleri 1915'te tek bir mezun veremedi

Çanakkale ve Istiklal Savasi'na katilan çok sayida çocuk, vatan savunmasinda destan niteliginde kahramanlik örnekleri sergileyerek, "meçhul çocuk askerler" olarak Türk tarihinde yerini aldi.

Selçuk Üniversitesi Egitim Fakültesi Tarih Egitimi Anabilim Dali Baskani Prof. Dr. Nuri Köstüklü, Türk milletinin vatan savunmasi verdigi dönemlerde erkek ve kadinlar kadar çocuklarin da çok önemli görevler üstlendigini söyledi.

Türk çocuklarinin milli bir sorumluluk suuru içinde gösterdikleri fedakarliklar, çektigi çileler ve eziyetlerin tam olarak bilinmedigini vurgulayan Köstüklü, Anadolu'nun hemen her kösesinde, özellikle isgal gören yörelerde, çocuklarin da bir destan niteliginde kahramanlik örnekleri sergiledigini anlatti.

Çocuk askerler üzerine bir arastirma yaptigini ve elde ettigi bilgileri bazi seminerlerde sundugunu dile getiren Köstüklü, bunlardan bazilarini söyle siraladi: "Antep savunmasinda Kebapçi Said Aga'nin oglu küçük Mehmet, Sahin Bey'in oglu Hayri, sehit Yolagasi'nin oglu Mehmed Ali gibi 11-12 yaslarindaki çocuklarin özverisi göz yasartici boyuttadir. Bu çocuklar Arslan Bey'in basinda bulundugu milis kuvvetlerinin içinde diger Kuvayi Milliyeciler gibi silahli olup yeri geldiginde çatismalara katildilar ve çogu zaman da istihbarat hizmetinde bulundular.

KAHRAMANLIGI TÜRKÜ OLDU

Adanali çocuklarin da Istiklal Savasi'nda milli heyecan içinde hareket ettigini dile getiren Köstüklü söyle dedi: "Urfa'da 14 yasindaki Bozan, Fransizlar kaçarken Kuvayi Milliye önünde harbe katildi. Bu yavrunun kahramanligini gören halk, Bozan için türkü bile yazdi. Sebeke dagindan indim dereye/Atiliyor bombalar, bilmem nereye/Türk çeteleri dönmez geriye/Be yürü! yürü Bozan Yavrum yürü!/Vursun kirsin Fransizlari, aslanim yürü!..." Köstüklü, Maras savunmasi sirasinda kendisine verilen köprü uçurma görevini yerine getiren Sarica Köyü'nden 14 yasindaki Ali ile milis kuvvetler arasinda bir çok yeri dolasmak suretiyle bilgi alisverisini saglayan 10 yasindaki Osmaniyeli Niyazi Aykan'in da tarihe adini altin harflerle yazdirdigini ifade etti.

YÜZLERCE GAZI ÇOCUK

Köstüklü, Çanakkale Savasi'na katilan Galata-saray, Konya ve Izmir Liseleri gibi birçok okulun ögrencisinin sehit düstügünü belirterek, savasin oldugu dönemde bu üç lisenin mezun bile veremedigini söyledi. Türk milletinin kadini erkegi ve çocuguyla tek vücut olarak düsmana karsi koydugunu ve yabanci unsurlari Türk topraklarindan attigini belirten Köstüklü, "Türk çocugu yeri geldiginde omzunda silahla cephede savasti, yeri geldi istihbarat için haber tasidi, yeri geldi Türk askerine mermi götürdü" dedi.

12 YASINDAKI NEZAHAT ONBASI

Tabur Komutani Binbasi Halit Bey'in kizi 12 yasindaki Nezahat onbasinin da, elinde silahi asker kiyafetiyl e çesitli muharebelere katildigini anlatan Köstüklü, "Ata binmesini ve silah kullanmasini çok iyi bilen bu kiz çocugu Milli Mücadele boyunca 70. Piyade Alayi'nin bir mensubu olarak tam bir asker gibi, cepheden cepheye kostu. Hatta bu Alaya, o bölgede 'Kizli Alay' denmisti" diye konustu.

FAKÜLTE SIYAHA BOYANDI

Çanakkale destaninda bugünkü Istanbul Üniversitesi Tip Fakültesi eski adiyla Darul Fünun ögrencilerinin ise ayri bir yeri var. 1915'te Darül Fünun 1. sinifta ögrenim gören 2 bin 500 tibbiyeli, okullarini birakarak Çanakkele'ye kostu. Iki tümen hâlinde Gelibolu'ya gelen gençler, bir Anzak baskini sonucu sehit oldular. Bu nedenle sonraki yil açilista siyaha boyanan Darul Fünun, 1921 yilinda hiç mezun veremedi.

TEK BACAGIYLA SAVASTI

Çocuk askerlerden Mehmet ve Ismail, sehrin durumu ile ilgili orduya dilenci kiliginda bilgi götürürken düsman askerlerine yakalandilar ve hiçbir konuda düsman kuvvetlerine bilgi vermediler. Serbest birakildiktan sonra ates açilmasi nedeniyle küçük Mehmet 4, Ismail ise 9 yerinden yaralandi. Mehmet'in hastanede ayagi kesilerek kurtarildi. Ancak Ismail hastanede sehit oldu. Bir ayagi kesilen Gazi Mehmet, geri döndükten sonra tek ayagiyla Milli Mücadelede yine görev aldi.

Ingiliz askerlerini bulut aldi götürdü

Kahramanliklarin tarih kitaplarina yazildigi, ardinda binlerce dramatik hikayelerin anlatildigi Çanakkale Savaslari, 91 yil sonra bile bazi bilinmeyenleriyle aniliyor. Çanakkale Bogazi'ni geçip, Istanbul'a ulasmak isteyen Itilaf Devletleri, binlerce askerle Gelibolu Yarimadasi'na ayak atmis, vatan topraklarini isgal etmisti. Her karis topraginda kanli savaslarin yasandigi, analarin ogullarinin basina kina yakarak savasa gönderdigi bölgede, Ingiltere'den gelen 4. Norfolk Taburu'nun Anzak Koyu'nda, bir bulut kütlesinin içinde kayboldugu söylentileri, 91 yildir hala konusuluyor. Gelibolu Yarimadasi'ndaki savasa katilan Ingiliz Kraliyet Ordusu'na ait 4. Norfolk Taburu'nun, 12 Agustos 1915 tarihinde Anzak Koyu mevkiindeki 60. Tepede büyük bir bulut kütlesinin içinde kayboldugu iddia edilmis, bu olay savastan sonra çesitli tarih kitaplarinda yerini almisti. Yeni Zelanda Kitasi'nin 1. Sahra Birligi'ne bagli 3. Bölükte savasa katilan F. Reichardt, R.Nevnes ve J.L. Newman adli üç asker, bu olaydan 50 yil sonra olayin görgü tanigi olduklarini iddia etmis, güneyden esen 70 kilometre hizindaki rüzgara ragmen, yaklasik 250 metre uzunlugunda, 65 metre yüksekliginde ve 60 metre genisligindeki bulut kültesinin yer degistirmeden 60. Tepe üzerinde durdugunu ve Ingiliz askerlerinin bu kütlenin içinde kayboldugunu anlatmislardi..."


</TD></TR></T></TABLE>

U.Sadıkoğlu
18.03.2006, 23:32
http://www.canakkalesehitleri.org/buda güzel olmus

Nytre
19.03.2006, 15:32
çanakkale sehitlerimizi unutturmamaliyiz...


çanakkale savasinin geçtigi o güzel yerlere gençlerimizi çocuklarimizi götürmeliyiz.


bu topraklarin nasil kazanildigini anlatmaliyiz...

Kaya
26.04.2006, 15:58
Heredot Cevdet ve Çanakkale Siiri. Dinleyenler "Ekmek Teknesi" dizisinin o bölümünü hemen hatirlayacaktir.


http://rapidshare.de/files/18973499/Heredot_Cevdet_-_Canakka (http://rapidshare.de/files/18973499/Heredot_Cevdet_-_Canakkale_Siiri.mp3.html) le_Siiri.mp3.html

Nytre
26.04.2006, 20:02
hatirladim kardes...

Samsa
26.04.2006, 22:56
Heredot Cevdet ve Çanakkale Siiri. Dinleyenler "Ekmek Teknesi" dizisinin o bölümünü hemen hatirlayacaktir.


http://rapidshare.de/files/18973499/Heredot_Cevdet_-_Canakka (http://rapidshare.de/files/18973499/Heredot_Cevdet_-_Canakkale_Siiri.mp3.html) le_Siiri.mp3.html





ah o sahneyi ne kadar aradim ya. çok sagolasin smileys/smiley32.gif

Kaya
27.04.2006, 00:58
Heredot Cevdet ve Çanakkale Siiri. Dinleyenler "Ekmek Teknesi" dizisinin o bölümünü hemen hatirlayacaktir.


http://rapidshare.de/files/18973499/Heredot_Cevdet_-_Canakka (http://rapidshare.de/files/18973499/Heredot_Cevdet_-_Canakkale_Siiri.mp3.html) le_Siiri.mp3.html





ah o sahneyi ne kadar aradim ya. çok sagolasin smileys/smiley32.gif





Eyvallah...

antagonist
24.08.2006, 13:20
http://img132.imageshack.us/img132/3164/canakkale2pk0.jpg
http://www.hukuki.net/img/canakkale1917yemeklistesi.jpg

Evet arkadaşlar,ülkemizi bu "baldırı çıplaklar" kurtardı;aç,susuz,uykusuz,yarıçıplak...

Ozan
24.08.2006, 13:24
evet yaa çanakkaleye gittim bende savaş la özleşmiş bir yer . her türk ün gitmesi gereken bir yer . okuldada gezi olcakdı söyledim çanakkaleye götürün milleti felan filan ve gideceğiz bidaha . dersanede de söyledim onlar gitti . çok duygulanıyor insan orda tüylerim diken diken olmuşdu . ordaki kahramanlıkları mucize gibi olayları görünce insan Türklüğünden gurur duyuyor .

antagonist
24.08.2006, 13:37
http://www.milliegemenlik.gov.tr/images/57sancak.jpg
57. ALAY
Şu an Avustralya'da sergilenmekde olan bu sancağın altında şu yazı yazmaktadır:
"BU ALAY SANCAGI GELIBOLU SAVAS ALANINDAN GETIRILMIS, AMA ESIR EDILMEMISTIR. CUNKU, TURK ORDUSUNUN MILLI GELENEKLERINE GORE BIR ALAYIN SANCAGI, ALAYIN SON ERI OLMEDEN TESLIM EDILEMEZ. BU SANCAK, SONUNCU MUHAFIZIN DA ALTINDA OLU OLARAK YATTIGI BIR AGACIN DALINA ASILI OLARAK BULUNMUSTUR. KAHRAMANLIK TIMSALI OLARAK KARSINIZDA DURAN BU TURK ALAYI SANCAGINI SELAMLAMADAN GECMEYIN"


Benim bildiğim kadarıyla TSK'da şu anda 57.alay bulunmamaktadır...Şehitlerimize saygı amacıyla yapılan bu uygulamadan dolayı TSK'yi kutluyorum...

Oğuuz
24.08.2006, 14:12
http://img132.imageshack.us/img132/3164/canakkale2pk0.jpg
http://www.hukuki.net/img/canakkale1917yemeklistesi.jpg

Evet arkadaşlar,ülkemizi bu "baldırı çıplaklar" kurtardı;aç,susuz,uykusuz,yarıçıplak...
biz ne yapıyoruz sırf başka bi takımı tutuyor diye kendi vatandaşımıza küfür ediyor, bıçakla saldırıyor, rumları-ukraynalıları kendimize kardeş ilan ediyoruz, bir takım için kendi vatandaşımızın canını alıyoruz... bunları yapanlar acaba bu ecdadın torunları mı diye düşünmeden edemiyorum..

sweetrose
26.08.2006, 18:48
Bu konulardaki hassasiyetinizden çok ama çok memnunum..keşke herkes sizin kadar duyarlı olabilse

Kemal Musaoğlu
02.10.2006, 06:32
Azman Dede neden ağlıyor?

Azman Dede Balıkesir’de son gömdüğümüz Çanakkale gazisi, İvrindi'nin Mallıca köyünden 104 yaşında idi. Gençliğinde iki metreyi aşkın boyu, dev görünümüyle insan azmanı sayılmış herkes ona azman demeye başlamış, soyadı kanunu çıkınca da Azman soyadını almıştı. Esas ismi adeta unutulmuştu.
Yıllar önce bir yerel araştırma sırasında Mallıca koyu kahvesinde kendisiyle görüştüm. Kulakları ağır işitiyordu. Köylülerden biri yardımcı oldu. Benim sorduklarımı kulağına bağıra bağıra söyledi. Onun sesine alışkın olduğundan anladı. Sordukları mı cevapladı. Söz Çanakkale`ye geldiğinde o koca ihtiyar sarsıla sarsıla, hıçkırıklar içinde ağlamaya başladı.
Kendi zor duyduğu için kan çanağına dönen gözleriyle bize de duyurmak için bağıra bağıra anlatmaya başladı:
Vatan için ölmeye geldik!..
"Bir hücum sırasında bölük erimişti. Yüzbaşı telefonla takviye istedi. Gece yarısı siperleri takviye için istediğimiz askerler geldi. Hepsi askere alınmış gencecik insanlardı. Ama içlerinde daha çocuk denecek yasta üç-dört asker vardı ki hemen dikkatimizi çekti. Bölüğü düzene soktum. Yüzbaşı gelenlerle tek tek ilgileniyor, karanlıkta el yordamıyla üstlerini başlarını düzeltiyor, sabah yapılacak olan süngü hücumuna hazırlıyordu. Sıra o çocuklara geldiğinde, o cıvıl cıvıl şarkı söyleyerek gelen çocuklar birden çakı gibi oldular. Yüzbaşı sordu; "Yavrum siz kimsiniz?", içlerinden biri; "Galatasaray Mektebi Sultanisi talebeleriyiz Vatan için ölmeye geldik!.." diye cevap verdi.
Azman yandık!
Gönlüm akıverdi o çocuklara. Bu savaş için çok küçüktüler. Daha süngü tutmasını bile bilmiyorlardı. Onlarla ilgilendim. "Mermi böyle basılır. Tüfek şöyle tutulur. Süngü böyle takılır. Düşmana şöyle saldırılır!.." diye. Onları karşıma alıp bir bir gösterdim. Siperlerin arkasında ay ışığında sabaha kadar talim yaptık. Gün ışımadan biraz dinlensinler diye siperlere girdik.
Kol, bacak, el, ayak…
Ortalık hafif aydınlanır gibi olunca hep yaptıkları gibi düşman gemileri gelip siperlerimizi bombalamaya başladılar. Yer gök top sesleriyle inliyordu. Her mermi düştüğünde minare gibi alevler yükseliyor bir gün önce ölenlerin kol, bacak, el, ayak gibi parçaları havaya kalkan toprakla siperlere düşüyordu. Mermiler üzerimizden ıslık çalarak geçiyordu. Siperler toz duman içinde kalmıştı. Bir ara yüzbaşı "Azman yandık!.." diye siperin köşesini işaret etti.
Tir tir titriyorlardı
O şarkı söyleyerek sipere gelen, sanki çiçek toplarmış gibi neşeli olan o çocuklar siperin bir köşesinde sanki bir yumak gibi birbirine sarılmış tir tir titriyorlardı. Çocuklar harbin gerçeği ile ilk defa karşılaşıyorlardı. Ürkmüşlerdi. Yüzbaşı yandık demekte haklıydı. Muharebede bir ürküntü panik meydana getirebilirdi.
Sütüm sana helal olmaz!
Tam onlara doğru yaklaşırken içlerinden biri avaz avaz bir marş söylemeye başladı!
Annem beni yetiştirdi bu yerlere yolladı
Al sancağı teslim etti Allah'a ısmarladı
Boş oturma çalış dedi hizmet eyle vatana
Sütüm sana helal olmaz saldırmazsan düşmana.
Gözleri çakmak çakmak
Baktım hemen biraz sonra ona bir arkadaşı daha katıldı. Biraz sonra biri daha... Marş bitiyor yeniden başlıyorlar. Bitiyor bir daha söylüyorlar. Avaz avaz!.. Gözleri çakmak çakmak... Hücum anı geldiğinde hepsi süngü takmış, tüfeklerine sımsıkı sarılmış, gözleri yuvalarından fırlamış, dişler kenetlenmiş bekliyorlardı . O an geldi. Birden yüzbaşı "Hücum!.."diye bağırdı. Bütün bölük, bütün tabur, bütün alay cephenin her yerinden fırladık. İste tam o anda, tam o anda, o çocuklar kurulmuş gibi siperlerden fırlayıverdiler.
Kucağıma dökülüverdiler
İste o an. Tam o an bir makineli yavruları biçiverdi. Hepsi sipere geri düştüler. Kucağıma dökülüverdiler. Onların o gül gibi yüzleri gözümün önünden gitmiyor. Hiç gitmiyor!..
İşte ben ona ağlıyorum, o çocuklara ağlıyorum!.."
Azman dede ağlıyordu.
Ben ağlıyordum.
Kahvede kim varsa ağlıyordu.
Kahveci gözyaşları içinde bize çay getirdi. Eğildi;
İlk defa anlattı
"Azman dede hep ağlar. Niye ağladığını bugün ilk defa anlattı ." dedi.
Kaynak; C. Bayar Üniversitesi Öğrenci Konseyi'nin hazırladığı Çanakkale adlı kitapçıktan.

Adem Erdoğan
02.10.2006, 10:16
Türkiyede anket yapılsa çanakkale sizin için ne ifaade ediyor diye bence çok kötü sonuçlar çıkar.Günü 1 tas hoşafla geçiren ceddin torunları hlinden şikayetçi hedefsiz olmuş.Hedefler yön değiştirmiş.Eskiden tüfek ağzından çıkan duman şimdi sigaradan hatta cigaradan çıkan duman olmuş.Bence çanakkale geçildi hemde çok kolay geçildi. 90 yıl önce dedelerimizin uğrunda şehit olduğu değerler bugün alay konusu olmuş.Buda gösteriyorki çanakkale çok rahat geçilmiş hemde kendi ellerimizle.Sadece 1 tv kumandası ile.

Adem Erdoğan
02.10.2006, 10:19
S evgili Oğlum

Bugün tam on yedi yaşındasın
Görüyorum ki artık
Her şeyin farkındasın
Ama ne zaman ararsam seni
Ya diskoda ya barda
Ya da televizyon karsısındasın

Haklısın oğlum
Devir artık bu devir
Sen de çemberini çağına göre çevir
Senin neyine
Resim, roman, şiir

Senin neyine
Sanat vesaik
Ne diyor meşhur televizyon büyükleri
Vur patlasın çal oynasın
Devir artık bu devir

Nasılsa
Son düşmesi de koptu insanlığın
Vefa can çekişiyor arka sokaklarda
Umut mendil sallıyor giden trenlerin ardından
Onur, adres arıyor mezarlıklarda
Dostluklar cop tenekelerinde sahipsiz
Ve anahtar teslimi aşklar satılık köse başlarında
Hem de üç kuruş mutluluklara...

Ama sen de haklısın
Sana mı kaldı
Kurtarmak vatani
Sana mı kaldı
Uyandırmak yatanı
Sana mı kaldı
Duvara yapıştırmak
Bu memleketi satanı
Anasını aşlatanı....

Gel gör ki oğlum
Senin de kurtuluşun yok bu gidişten
Ne etsen - ne yapsan
Bir düğün
Bir bayram
Bir lale devri

Hangi ekrana baksan
Kim kiminle evleniyor
Kim kiminle çıldırıyor
Kim kime daldan dala
Gelinim olur musun diyor

Kimisi sahte gelin
Kimisi zengin bir prens
Kimisi de insanlıktan bir yudum bir nefes
Bekliyor da bekliyor

Bak her gün ayrı bir kanalda
Bambaşka bir 'ünlüler çiftliği'
Her kanalda şöhret olmanın dayanılmaz hafifliği
Ve işte böyle
Pazara dökülüyor bir bir
Herkesin yumak yumak ipliği

Yıllar var ki oğlum
Birileri işte
Bizi hep böyle gözetliyor...
Ve sen de görüyorsun ki
Bu sahneler
Bizi ne de güzel özetliyor

Kimin umurunda yarınlar
Kimin umurunda çocuklar
Kimin umurunda bu isyankâr çığlıklar
Bir kavgadır
Bir yarıştır
Bir rezalettir gidiyor.

Kime sorsan
Cevaplar dünden hazır
Halk böyle istiyor oğlum
Halk böyle istiyor

Gel gör ki
Bir reyting uğruna
Ne 'güneşler batıyor' oğlum
Ne güneşler batıyor....

Ahmet Selçuk ILKAN

OYılmaz
11.03.2007, 08:20
http://turkoloji.cu.edu.tr/CANAKKALE/canakkale_foto/35.jpg



http://www.canakkale.gen.tr/album/album/ki001.jpg


http://www.canakkale.gen.tr/album/album/ki020.jpg

http://www.canakkale.gen.tr/album/album/Of099.jpg






















Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- “Bu bir Avrupalı!”
Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi… Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
Ostralya’yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ…
Hani, tâ’ûna da zuldür bu rezil istilâ!
Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz…
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel’undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.
Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a’mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,
Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer…
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler…
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal’a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te’sis-i İlâhî o metin istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki’-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun’-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ’nın ebedî serhaddi;
“O benim sun’-i bedi’im, onu çiğnetme” dedi.
Âsım’ın nesli… diyordum ya… nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.
Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar…
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar…
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid’i…
Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
“Gömelim gel seni tarihe” desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb…
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
“Bu, taşındır” diyerek Kâ’be’yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana…
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin’i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran…
Sen ki, İslâm’ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a’sâra gömülsen taşacaksın… Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât…
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.
Mehmet Akif Ersoy

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğüm bu tümsek, Anadolu’nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmed’in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğuldu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki, hasrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,
Bir harbin sonunda, bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.






ÇANAKKALE ŞEHİTLERİMİZİN RUHU ŞAD OLSUN ....

Gökhan Bozyiğit
11.03.2007, 10:32
http://img225.imageshack.us/img225/2927/ata1cn6.jpg (http://imageshack.us)
http://img215.imageshack.us/img215/7755/atapu2.jpg (http://imageshack.us)
http://img213.imageshack.us/img213/8346/anakkaleck6.jpg (http://imageshack.us)

sweetrose
11.03.2007, 11:04
Her yıl artan bir çoşku ile kutlamış olduğumuz 18 Mart- Çanakkale Şehitlerini Anma Günü, bu yılda tüm Türk Milleti için büyük bir hassasiyet ve bir o kadarda minnet duyguları içerisinde geçecektir. Çanakkale'de canlarını bir "vatan" için feda eden tüm Atalarımıza Tanrıdan rahmet diliyorum. Onların yokluğunda karşı karşıya kaldığımız karanlık sahneleri, onların sonsuz çaba ile yaratmış olduğu vatan azim ve iradesi ile bertaraf edeceğiz..

Türk Milleti ebediyete kadar hür ve bağımsız yaşayacaktır.

OYılmaz
11.03.2007, 13:14
43-ncü Alay 1-nci P. Tb. 1-nci Bölük

1917 YILI YEMEK LİSTESİ

15 HAZİRAN : sabah-ÜZÜM HOŞAFI öğle-YOK akşam-YAĞLI BUĞDAY ÇORBASI ekmek-TAM

26 HAZİRAN : sabah- YOK öğle-YOK akşam-ÜZÜM HOŞAFI ekmek-TAM

18 TEMMUZ : sabah-ÜZÜM HOŞAFI öğle-YOK akşam-YOK ekmek-YARIM

8 AĞUSTOS : sabah-YARIM EKMEK öğle-YOK akşam-ŞEKERSİZ ÜZÜM HOŞAFI ekmek-?

NOT: 21 TEMMUZ 1917'DEN İTİBAREN BAŞLAYARAK ORDU EMRİYLE EKMEK İSTİHKAKI 500 GRAMA İNDİRİLMİŞTİR. ÇÜNKÜ UN VE EKMEK KALMAMIŞTIR.

BU VATANIN NASIL KAZANILDIĞINI BİLMEYENLERE, ANLAMAYANLARA YA DA ANLAMAK İSTEMEYENLERE LÜTFEN ANLATINIZ..!

OYılmaz
11.03.2007, 13:15
http://www.canakkale1915.com/cocuk.jpg

http://www.canakkale1915.com/oluler.jpg



Çanakkale Şehitleri İçin
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhîdi...
Bedr'in aslanları ancak bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe," desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyyetler eder istiab.
"Bu taşındır," diyerek Kâbe'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ nâmiyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmiyle;
Ebr-i nisanı açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem,
Gündüzün fecr ile âvizeni lebrîz etsem;
Tüllenen mağribi akşamları sarsam yarana,
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana...

Sinan Akyıldız
12.03.2007, 19:52
3 Kasım 1914 ve 18 Mart 1915 tarihleri arasında Çanakkale Boğazı'nda cereyan eden bir seri deniz savaşlarıyla Gelibolu Yarımadası'nda 25 Nisan 1915 - 8/9 Ocak 1916 tarihleri arasında yapılan kara savaşları, Türk tarihinin en şerefli sayfalarını dolduran birer zafer destanıdır.

Çanakkale Zaferini, büyük Türk Ulusuna, Atatürk gibi dahi bir lider hediye etmiştir. Türk bağımsızlık savaşının temelleri, Çanakkale'nin sularında, Conkbayırı'nda ve Anafartalar'da atılmış, bu zaferler Türk Kurtuluş Savaşına maya çalmıştır.

Türk Ulusu; İstanbul'u kurtaran Anafartalar kahramanı Mustafa Kemal Paşayı Çanakkale'den tanımış; 19 Mayıs 1919'da O, Samsun'a çıktığı gün Suriye ve Filistin cephelerinden terhis olarak Anadolu'ya dönen Türk halkı, "bu benim kahraman komutanımdı" diyerek O'nun etrafında kenetlenip İstiklal Savaşı'na katılmıştır.

Türk Ulusu ve dünya O'nu böylece tanırken, O da Conkbayırı'nın, Kocaçimen'in, kan deryası can pazarında ulusunun ve Türk askerinin asıl cevherini yakından tanıyarak daha sonra girişeceği Bağımsızlık Savaşını kesin zaferle sonuçlandıracağı kanaatini daha o zamandan edinmiştir. 18 Mart zaferi kazanılmasaydı, düşman donanması, daha 1915'in Mart ayında İstanbul'a girerek Osmanlı İmparatorluğu'nu çökertebilecekti.

Çanakkale Boğazı'nı denizden aşıp İstanbul'a giremeyen İtilaf Devletleri, 25 Nisan 1915'ten başlayarak 8-9 Ocak 1916'ya kadar süren Çanakkale kara savaşlarında Mustafa Kemal tarafından durdurulamasaydı, Birinci Dünya Savaşında Çarlık Rusyası en kısa yoldan müttefiklerinin yardımlarına kavuşacağı için yıkılmayacak, muhtemelen Ekim 1917 Bolşevik İhtilali de olmayabilecekti. Bu durumda Almanya'nın yenilgisi hızlanacak ve 1. Dünya Savaşı belki de 1915'te sona erecekti. Çanakkale Zaferi; harbin 4 yıl sürmesine, üç imparatorluğun (Osmanlı, Çarlık ve Avusturya/Macaristan İmparatorlukları) tarih sahnesinden silinmesine neden olmuştur. Gelibolu Yarımadası'nda düşmana kesin darbeler vurarak onları yenilgiye uğratan Alb. Mustafa Kemal'in Anafartalar tepesinde yaktığı zafer meşalesi, Kurtuluş savaşımızın da yolunu aydınlatmıştır.

Böylece 18 Mart deniz zaferimizi taçlandıran 25 Nisandan sonraki kara savaşlarında, Mustafa Kemal'in etkin liderliği sayesinde kazanılan zaferlerin, ulusal tarihimize ve dünya tarihine yön veren etkin rolünü yukarda belirtilen noktalarda toplamak mümkündür.



18 MART 1915 ÇANAKKALE DENİZ SAVAŞI VE ÖNCESİ

Boğaz savunması, girişten itibaren "Dış-Orta-İç Tabyalar" olmak üzere üç savunma grubu halinde tertiplenmişti. Boğaz kıyıları boyunca 20 tabyamızda, çoğunluğu kısa menzilli ve eski model, 170 adet top mevzilendirilmişti. İtilaf Devletlerinin savaş gemilerinde çoğunluğu büyük çaplı uzun menzilli 247 adet en modern toplar bulunmaktaydı.


İtilaf Devletlerinin Akdeniz Başkomutanı Amiral Carden, Boğazı geçerek İstanbul'a girmek için üç aşamalı saldırı planı yapmıştı. İstanbul'a bir ay içinde ulaşacağını hesaplamıştı. Plan gereğince, 3 Kasım 1914 günü 7 zırhlı ile Boğaza bir keşif taarruzu yaptı. Girişteki tabyalarımız zarar gördü. İkinci saldırıyı 19-25 Şubat 1915 tarihleri arasında 7 gün süreyle devam ettirdi. Türk topçusunun atış menzili dışından yapılan bombardımanlar etkili oldu. 19 topumuz ve Boğaz girişindeki tabyalarımız kullanılamaz hale geldi. 26 Şubat günü düşman donanması Boğaza girdi orta kesimdeki tabyalar 8 saat süreyle kesintisiz bombardımana tabi tutulup sarsıldı. Bu başarılar üzerine Amiral Carden, Londra'ya çektiği bir telgrafta, 14 gün içerisinde İstanbul'a ulaşabileceğini müjdeliyordu. Amiral, hazırlıklarını tamamlamaktaydı. Son darbe 18 Martta indirilecekti. Ne var ki, kağıt üzerinde yapılan bu savaş planında, Türk'ün kahramanlığı ve savaş azmi hesaba katılmadığı için evdeki hesap çarşıya uymayacaktı.



18 MART 1915 GÜNÜ SAVAŞI

18 Mart günü, bundan 85 yıl önce, Çanakkale'de ufukları ümit ve zafer neşesi kaplayan bir gün daha doğdu. İtilaf Donanması 18 savaş gemisiyle saat 10.00'da boğazı yarıp geçmek üzere girmeye başladılar. İlk ateşi TRIUMPH zırhlısı, Çanakkale'ye 12 Km. mesafedeyken saat 11.15'te açtı. Savunma planımıza göre, gemiler topçularımızın ateş menziline girinceye kadar pusuda bekleyecek ve baskın tarzında ateş açılacaktı. Nitekim böyle yapıldı. Düşman; yaklaştıkça, topçularımızın giderek yoğunlaşan isabetli atışlarıyla karşılaşıyordu. Saat 12.00'ye geldiğinde orta kesimdeki 3 tabyamız ağır hasar almış, ama ayakta kalan diğer topçularımızın hedefini şaşmayan mermileri AGAMENNON zırhlısının çelik yeleğini parçalamış, INFLEXIBLE zırhlısının komuta köprüsü uçurulmuş ve bu arada düşman donanması Çanakkale'ye 7 Km. kadar sokulmayı başarmıştı. Savaşın en şiddetli anları yaşanıyordu. Türk topçuları Boğazı cehenneme çeviriyor, düşman zırhlıları da kıyı şeridindeki mevzilerimizi hallaç pamuğu gibi atıyor, kıran kırana bir savaş oluyordu.

Bu sırada Fransız GAULOIS zırhlısı aldığı ağır yaralarla saf dışı kalmış, BOUVET zırhlısı yırtılan çelik gömleğini yenilemek üzere geriye kaçarken, bir gece önce Dz. Yzb. Hakkı'nın NUSRET mayın gemisiyle boğaza döşediği mayınlara çarparak 639 personeli ile birlikte karanlık limanın sularına gömülerek kayboluyordu. BOUVET'in imdadına koşan SUFFREN ve GAULOIS da aynı akıbete uğramıştır. Saat 15.00'te IRRESISTIBLE ve onu takiben 16.00'da INFLEXIBLE ve 10 dakika sonra OCEAN zırhlıları, tam ileri atılacaklarken onların da ayakları Yzb. Hakkı'nın tuzağına takılarak batarken, INFLEXIBLE güçlükle kurtularak römorkör yedeğinde İmroz'a dönüyordu. Böylece 6 saatte 3 büyük zırhlısını kaybeden, bir bu kadarı da ağır hasara uğrayan gemilerini acıyla seyreden Amiral De ROBECK, kalanları kurtarabilme telaşıyla saat 17.30'da boynu bükük çekilme emrini veriyordu.









ÇANAKKALE ZAFERİ

Çanakkale Savaşı yalnız bizim tarihimizin değil yakın dünya tarihinin en önemli savaşlarından biridir. Çanakkale Boğazı'nı savaş gemileriyle zorlayarak aşma, böylece İstanbul'a kavuşma isteği Avrupa büyük devletlerinin öteden beri özlemidir.

1914 yılında I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla İtilaf devletleri bu isteklerini gerçekleştirme fırsatının doğduğuna inandılar. Bu inançla İngiltere ve Fransa işbirliği yaparak 3 Kasım 1914 günü alacakaranlıkta Bozcaada'dan Boğaz'ın ağzına doğru yaklaştılar. Buradan istihkamlarımıza doğru ateş açtılar, İngilizler Seddülbahir ve Ertuğrul tabyalarını, Fransızlar da Anadolu yakasında Kumkale ve Orhaniye tabyalarını havan topu ile dövdüler. Cephaneliğimize isabet eden top mermisiyle on bir ton barut havaya uçtu, subay ve erlerimiz şehit düştü, İngiliz Donanma Komutanı Amiral Carden Çanakkale önlerinde gösteriler yaptı, düşman denizaltıları boğazı geçmeye kalktılar.

24 Kasım 1914 günü bir Fransız denizaltısı Boğaz sularında görüldü. bu denizaltıyı gören topçularımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladı. 2 Aralık günü İngiliz denizaltısı da bir deneme yaptı. Derinden engelleri aşarak Boğaz'a girdi. Yediyüzelli metre ilerde bulunan Mesudiye zırhlısına torpil atarak bu gemimizi batırdı. Zırhlımızda bulunan subaylardan on'u ve erlerimizden yirmi dördü şehit düştü.

19 Şubat 1915 günü düşman savaş gemileri öğleye kadar uzun menzilli bir bombardımana girişti. Boğaz'a iyice sokuldular. Tabyalarımız akşama doğru düşman savaş gemilerine karşılık verdi. Ertuğrul ve Orhaniye tabyalarından atılan ateş karşısında düşman oldukça bocaladı.

İtilaf devletleri gemileri diledikleri gibi ilerleyemiyor, amaçlarına ulaşamıyordu. Lodos fırtınasını başarısızlıklarının nedeni olarak görüyorlardı. Havalar düzelince yeni saldırılar düzenlendi. Yine sonuç alınamayınca düşman gemilerine komuta eden Amiral Carden görevden alındı. Yerine 17 Mart 1915 günü Robeck atandı. Yeni komutan 18 Mart 1915 günü donanmayla Boğaz'a saldıracağını, yakında İstanbul'da olacağını Londra'ya bildirdi.

Bu arada Çanakkale Müstahkem Mevki Komutanı Albay Cevat Çobanlı 17/18 Mart gecesi boğaz'a mayın hattı döşenmesi emrini verdi. Aldığı emir gereği Binbaşı Nazmi Bey Nusret Mayın gemisi ile o gece yirmi altı mayın, Boğaz'a on birinci hat olarak döşendi. Boğaz'daki mayın sayısı on bir hat olarak 400'ü aşmıştı.

18 Mart 1915: İngiliz ve Fransız savaş gemilerinden oluşan, o dönemin en büyük deniz gücü, üç filo olarak sabahleyin Çanakkale Boğazı'na girdi. Bu donanmanın ilk grubunu oluşturan filoda, İngilizlerin Queen Elizabeth zırhlısı ile İnflexible, Lord Nelson ve Agamemnon savaş gemileri bulunuyordu.

İkinci grupta İngiliz Kalyon Kaptanı komutasında Ocean, İrresistible, Wengeance Majestic gibi savaş gemileri yer almıştı. Üçüncü filo ise Prince, Bouvet, Suffren gibi Fransız savaş gemilerinden oluşuyordu.

İngilizler ve Fransızlar zayıf Türk savunmasını kolayca susturarak Boğaz'ı kolayca geçebileceklerim umuyorlardı. Bu umut ve güvenle 18 Mart 1915 günü düşman savaş gemileri şiddetli bir ateşe başladılar. Rumeli Mecidiyesiyle merkez bataryaları şiddetli bir ateşe tutuldu. Boğazdaki düşman gemileri Hamidiye istihkamlarına yüklendi. Bunu gören Dardanos bataryaları ateşi üzerlerine çekmeye çalıştı. Az sonra, tüm gemiler, Dardanos'a saldırdı. Dardanos tabyamız saldırılara şiddetle karşı koydu. Bu arada Mesudiye tabyası da ateşe başlamıştı. Mesudiye üzerine ateş açılınca Hamidiye onun yardımına koştu. Bu arada kıyı bataryalarımız düşman üstüne ateş yağdırmaya başladılar. Bunalan düşman kaçmak isterken topçu atışlarıyla karşılaşıyordu. Düşman gemilerine göz açtırılmıyordu. Karşılıklı bu korkunç bombardıman bir saat kadar sürdü. Bu karşılıklı bombardımanı bir yabancı yazar şöyle anlatıyor:

«İnsan manzarayı gözlerinin önünde canlandırabilir. Kaleler, toz duman bulutları içinde kaybolmuşlarda Yıkıntıların arasından arada bir alevler yükseliyordu. Gemiler, çevrelerinde fışkıran sayısız su sütunları arasında yavaş yavaş hareket ediyorlar, bazen duman ve serpintiler arasında iyice görünmez oluyorlardı. Tepelerden ateş eden havan toplarının alevleri görülüyor, ağır toplar yer sarsıntıları gibi gümbürdüyordu.»

Bombardıman sırasında Türk tabya ve bataryaları büyük zarar görmüştü. Amiral Robeck Fransız gemilerini geri çekerek İngiliz savaş gemilerini ileri sürdü. Tam bu sırada müthiş patlamalar oldu. Bouvet ve Suffren savaş gemileri mayına çarparak sarsıldılar, manevra kabiliyetini kaybettiler. Bir gece önce Nusret mayın gemisinin döşediği mayınlar görevlerini yapmışlardı. Boğazın berrak sulan üzerinde bir dev gibi yatan Bouvet ve Suffren'e tarihi Hamidiye bataryamızın keskin nişancıları ateş açtılar. Çanakkale Geçilmez kitabının yazarı Alan Moorehead olayı şöyle anlatıyor.

«Saat 13.45'de Suffren'in az gerisindeki Bouvet müthiş bir patlamayla sarsıldı. Güverteden göğe kesif bir duman yükseldi. Gittikçe hızlanarak yana yattı, devrilip gözden kayboldu. Olayı görenlerden birinin ifadesine göre «Bir tabak, suda nasıl kayıp giderse o da öylece kayıp gitti.»

Türk tabyaları, Boğaz'ı geçmeye çalışan düşman gemilerine durmadan ateş ettiler. Bu arada düşman Boğazdaki mayınları temizlemek için mayın tarayıcılarını boğaza soktu. Tabyalarımız mayın tarayıcılarına ateş açtılar. Açılan ateş yağmur gibi yağmaya başlayınca düşmanlar panik içinde kaçtılar. Bu arada düşman savaş gemilerinden İnflexible, İrressitible büyük hasar gördü. Batanlar oldu. Daha sonra Queen Elisabeth ve Agamemnon yaralandı. İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı'nı denizden aşamadılar. Büyük kayıplar vererek: Çanakkale Boğazı'nın geçilemeyeceğini öğrendiler.

İtilaf devletleri Çanakkale Boğazı'nın savaş gemileri ile aşamayınca bu kez çıkarma yapmayı planladılar. Artık Çanakkale kara savaşları başlıyordu. Kara savaşında düşmanın nereden çıkarma yapabileceği tartışıldı. Mustafa Kemal Kabatepe ve Seddülbahir'den, Alman komutan Von Sanders ise Bolayır ve Anadolu yakasından çıkarma yapılabileceği görüşündeydi. Alman komutanı Von Sanders'in görüşü ağır bastı, ve askerler o yöreye yerleştirildi.

Düşman güçleri 25 Nisan 1918 sabahı Mustafa Kemal'in düşündüğü noktadan saldırdı. 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal Kocaçimen'de Conkbayır'da, savaştı. Cephanesi biten askerlere:

— Süngü tak emrini verdi. Daha sonra ;
— «Ben size taarruz emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içinde yerimize başka kuvvetler ve başka komutanlar geçebilir» dedi. Tarihin bu en büyük siper savaşı başlamıştı. Siperler arası uzaklık sekiz on metre kadardı. Türk siperlerinden hiçbir asker ayrılmıyordu. Şehit düşenlerin yeri hemen dolduruluyordu. Her adım başına bir mermi düşüyor; toprak adeta tüterek kaynıyordu. Düşman dalgalar halinde Conkbayır'a doğru ilerliyordu. Bu arada Mustafa Kemal, Anafartalar Grup Komutanlığına atandı. Anafartalar Savaşı'nda düşmanın attığı şarapnel misketi Mustafa Kemal'in göğsüne isabet etti. Ancak cebindeki saate çarptığından bir şey olmadı.

Kısa sürede Türk ordusu her yerde büyük başarılar kazandı. Düşman şaşkına döndü, bozguna uğradı. Çanakkale kara savaşlarının en önemli cepheleri; Kumkale, Beşike, Bolayır, Seddülbahir, Anbumu, Kabatepe, Conkbayırı ve Anafartalar'dır. 19 - 20 Aralıkta Anafartalar ve Arıburnu cephesi, 8 - 9 Ocak'ta Seddülbahir düşmanlar tarafından boşaltıldı. Böylece 1915 baharında parlak umutlarla karaya ayak basan birleşik düşman ordusu 1916 kışında bozguna uğrayarak çekip gitti.

Çanakkale savaşlarında 250 binin üzerinde askerimiz şehit düştü. Düşman kayıpları ise bu rakamın üstündedir.

Çanakkale savaşlarının unutulmaz kahramanı, Anafartalar Grup Komutanı Mustafa Kemal'in başarısı ilerde başlayacak Ulusal Kurtuluş Savaşı'mızın kaynağı oldu.

Bağımsızlığımızı savunmak, yurt topraklarımızı korumak için yapılan savaşlar kutsaldır. Çanakkale, Ulusal Kurtuluş Savaşımız kutsal destan savaşlara birer örnektir.





SEVGİLİ ARKADAŞLAR!

Çanakkale Savaşları, yüzyılımızın en büyük savaşlarından birisidir. Birinci Dünya Savaşı’nı galip bitirmek isteyen düşman devletler, gemileriyle Çanakkale Boğazı’nı geçip İstanbul’u almak istiyorlardı.

Osmanlı ordusu, İngiliz ve Fransız donanmalarına karşı Çanakkale Boğazı’nda aylar süren bir dizi deniz ve kara savaşı yapmıştır.

300.000 askerimizin şehit olduğu bu savaşlar sonucunda, düşman donanmaları ağır kayıplar vererek geri çekilmişlerdir. Çanakkale Savaşlarının denizle ilgili bölümü, 18 Mart 1915 tarihinde, düşman gemilerinin geri çekilmeleriyle sonuçlanmıştır. Bu nedenle, her 18 Mart gününde Çanakkale Savaşlarını anmaktayız.
Çanakkale Boğazını geçmek isteyen İngiliz ve Fransız gemileri, 3 Kasım 1914’de boğazın iki yakasındaki birliklerimize ateş açtılar. Birliklerimizin karşı ateşi ile geri çekilmek zorunda kaldılar. 19 Şubat 1915’de düşman donanması kesin hücuma başladı. Osmanlı ordusunun karşı ateşi ile tekrar geri çekildiler. 18 Mart 1915’de İngiliz ve Fransızlar 16 harp gemisi ile büyük bir hücum daha başlattı. Üç gemisi sulara gömülen düşman donanması, tekrar geri çekilmek zorunda kaldı.
Çanakkale Boğazını gemilerle geçemeyeceklerini anlayan düşmanlarımız, topraklarımıza karadan girmeyi denediler. İngiliz, Fransız, Avustralya, Yeni Zelanda ve diğer bazı sömürge ülkelere ait askerler 25 Nisan 1915 günü karadan çıkarma yapmaya başladılar. Kara savaşları, 9 Ocak 1916 tarihinde son düşman birlikleri de geri çekilene kadar devam etmiştir. 6-7 Ağustos 1915 gecesi Anafartalara yapılan çıkarma harekatını Mustafa Kemal komutasındaki birliğimiz durdurmuştur. 25 Nisan 1915 ve 9 Ocak 1916 tarihleri arasında , yaklaşık sekiz ay boyunca şiddetli kara savaşları olmuştur.

Allah bizlere, bir daha böyle bir savaş göstermesin!

Sinan Akyıldız
12.03.2007, 20:00
57. Alay Şehitliği Girişi

http://img250.imageshack.us/img250/4382/goruntu263zf7.jpg

Önümüzdeki hafta Pazar günü yani Mart ayının 18. günü Çanakkale Zaferinin yıldönümü ve şehitlerimizi anma günü , Son 2 sene bu havayı bizzat Çanakkale ' de yaşamış biri olarak bu sene gidemiyecek olmak çok üzücü ama kalbimiz her yıl olduğu gibi yine o gün Çanakkale ' de Geliboluda, Conk bayırında , Anafartalarda , Arıburnunda , Kabatepede 57. Alay Şehitliğinde yani Çanakkalede Yani Aziz Şehitlerimizle beraber olacak ,


Bütün Şehitlerimize Yüce Allah'tan Rahmet Dilerim

Bu sene olmadı ama gelecek yıl için mutlaka bir Bordomavi.net organizasyonu çalışması içinde olmalıyız

Sinan Akyıldız
12.03.2007, 20:09
57.Alay Şehitliği 'nden bir görüntü , Onlar Dünya Savaş Tarihinin En Kahraman Alayı'ydılar Allah Onlardan Razı Olsun

http://img258.imageshack.us/img258/6149/goruntu266s1pg4.jpg

Esra Yıldırım
12.03.2007, 21:27
ÇANAKKELE GEÇİLMEZZ...
Mağrur gelip mağlup dönen düşman komutanı general Hamilton ingiltere Harbiye Nezaretinde şu telgrafı çekiyordu:''Geri dönüyoruz. Çok cesur muharebe eden ve çok iyi sevk ve idare edilen bir ordunun, Türk Ordusu'nun karşısında bulunduğumuz unutulmamalıdır. Katiyetle inanıyorum ki Çanakkale geçilemezdi!...''
General Hamilton

BURAK DOGU
12.03.2007, 21:44
Misak-ı milli sınırları ebediyen bizimdir ve bizim kalacaktır... Şehitlerimizin hayatlarını bu kara topraklara bırakarak göçüp gittikleri vatanmıza düşman ayağı basamaz...

liginefendisi
12.03.2007, 22:23
Selam

Aşağıda okuyacağanız yazıyı dün gördüm...Sanırım en uygun başlık buydu...Avustralya'ya savaş açan 2 müslüman.Bu da resmi tarihin bizden esirgediği vakalardan biriymiş...Ben okuyunca çok etkilendim.Okuduğum yazılar arasındaki en tarafsızını yapıştırıyorum...İlgilenenler ve lisan bilenler "Broken Hill" olarak gogıl'da aratsınlar eminim daha detaylı bilgi mevcuttur...


ilk Canakkale şehitleri -BROKEN HILL OLAYI



BROKEN HILL OLAYI

1914’ün Kasım ayında İngiltere ve müttefikleri, Osmanlı İmparatorluğu’na savaş açmıştı. Bu nedenle İngiliz Savaş Bakanlığı, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın da ordularıyla kendine katılmasını istedi. Bunun üzerine kıtanın dört bir yanına, gençleri cepheye çağıran afişler asıldı.

1914 yılı sonunda binlerce Avustralyalı ve Y. Zelandalı asker gemilere doluşup yola koyuldular. O günlerde Osmanlı Padişahı ve Müslümanlar’ın Halifesi Sultan Reşat, müttefiki Almanya’nın da istemesiyle imparatorluğa savaş açan düşmanlara karşı dünyanın her yanındaki Müslümanlar’a ‘cihat’ çağrısı yaptı. Bu çağrı, okyanuslar aşarak Avustralya’da yaşayan iki Afgan Müslüman’a kadar ulaşacak ve hiç beklenmeyen bir olaya neden olacaktı…

Afgan kökenli bu iki Müslüman, 40 yaşlarındaki Gül Badsha Muhammed ile 60 yaşındaki Molla Abdullah’tı... Avustralya’ya İngiliz sömürgesi Hindistan’ın kuzeybatısından, yani bugünkü Pakistan’dan göçmüşlerdi. Molla Abdullah ‘helal’ et satan bir seyyar kasap; Gül Muhammed ise deve sürücüsüydü ve dondurma satıcılığı yapıyordu. Yaşadıkları yer, Melbourne'a 850, Sydney'e 1200 km. uzaktaki maden kenti Broken Hill'di...



Broken Hill, 1910'larda böyle bir madenci kasabasıydı...

Molla Abdullah, o günlerde çok keyifsizdi. Yasalara aykırı, izinsiz koyun kestiği için tutuklanmış ve ceza almıştı. Üstelik bu ikinci tutuklanışıydı. Muhammed’in derdi(!) ise daha büyüktü; düvel-i muazzama, Müslümanlar’ın halifesine savaş açmıştı. Yaşadığı ülke Avustralya da bu ülkelerden biri olduğundan, ne yapması gerektiğini bilemiyordu. İki adam oturup dertleştiler ve bir eylem yapma kararı aldılar. Avustralya hükümetinin hızla asker topladığı o günlerde onlar da Avustralya’yla savaş hazırlığına giriştiler.

Olay günü, Gül’ün dondurma tezgahının kırmızı kumaşından ay-yıldızlı bir Osmanlı bayrağı hazırladılar ve Broken Hill kasabasından Silverton yönüne giden tren yolu üzerinde, iki mil kadar kasaba dışında bir tepede mevzi aldılar. Muhammed’in dondurma arabasında bir Martini-Henry tüfek ve cephane gizlemişlerdi. Bunların yanında, bir tabanca, bir bıçak ve o kırmızı bayrak vardı. Akılları sıra, savaşa giden askerleri götüren trene saldıracaklardı.

Bu iki Afgan, eyleme girişmeden önce birer mektup da yazmışlardı. Daha sonra üzerilerinde bulunan bu mektupların birinde, “Abdullah tarafından Muhammed Gül için yazılmıştır” yazıyor ve şöyle devam ediyordu:



1910'larda Broken Hill'deki deve sürücülerinden biri, hayvanına eyer takıyor...

“Muhammed Gül konuşuyor ve diyor ki: Ben fakir bir adamım ve Sultan Hamid’in ülkesine mensubum. Türkiye’ye dört kere gittim geldim. Savaşmak istiyorum ama burada savaşmak için şansım yok. Abdül Hamid bana mühürlü bir kağıt verdi. Savaşırken o kağıdı göğsümde saklayacağım. İnsanlarınızı öldüreceğim; çünkü insanlarınız benim ülkemle savaşıyor. Böyle yapmak istiyorum. Ben kimsenin işine burnumu sokmadım, kimse de benim işime karışmasın. Hiç düşmanım yok. Bunu yapmamı kimse söylemedi. Ben de kimseye söz etmedim. Tanrı şahidimdir ki, bunu ikimizden başkası bilmiyor..”

Diğeri ise Molla Abdullah’ın üzerindeydi:

“Fakir bir adamım ve günahkarım. Ne yapacağımızı sadece ikimiz biliyoruz. Çok canım sıkkın, çünkü mahkeme beni cezalandırdı. Beni affetmelerini istedim ama, affetmediler. Bu nedenle çok üzgündüm. Bunları düşünürken Muhammed geldi ve ben ne düşündüğümü anlattım. Kendi sıkıntılarını bana anlatınca, onunkilerin benimkilerden daha büyük olduğunu anladım. Yaşamın bizler için bu kadar kötü olması yüzünden tanrıya dua ettik. Mahkeme dışında kimse bize karışmadı, etkilemedi. Hiç düşmanımız yok. Sadece çok eskiden bir gün, türbanla dolaşırken çocuklar taş atmıştı. Bundan hiç hoşlanmamıştım. Ne yapacağımızı tanrıdan başka kimse bilmiyor. Yemin ederim bu böyle…”



İki Afgan'ın eşyası; dondurma arabası, bayrak ve silah-cephane...

Yeni yılın bu ilk gününde, trenin üstü açık vagonlarında 1200 kadar sivil pikniğe gidiyordu. Vagonlarda tek bir asker yoktu. Buna rağmen, bu iki Afgan, açtıkları ateşle trende bulunan kadın, çoluk çocuk, yolculardan üçünü öldürüp bir çoğunu da yaraladılar… Daha sonra mevzilerini terkederek zorla bir çiftlik evine girdiler ve orada da bir yaşlı adamı öldürdüler.



Teğmen Resch ve sivil milislerden altısı...

Olay, telgrafla anında kasabaya iletilmişti. Hemen harekete geçen Teğmen Resch yönetimindeki polis gücü yola çıkarken, kasabanın avcı kulübü üyelerinden eli silah tutan kim varsa polis gücüne katıldı.

Bu silahlı kalabalık, iki Afgan’ı kasabanın batısındaki alçak tepede kıstırdı… Üç saat süren çatışmadan sonra Molla olay yerinde öldürüldü. Muhammed ise bir düzine kurşun yemesine rağmen yaşıyordu. Ne var ki, hastaneye götürülene kadar o da öldü. El yapımı 48 gözlü fişekliğinde 26 göz boştu.

Olay kentte büyük infial uyandırdı. Yaralı Afgan'ın söyledikleri ve üzerilerinden çıkan yazılar bu eylemin tamamen kendi fikirleri olduğunu gösteriyordu ama, toplum bu olayı kentteki Alman ve Müslüman asıllı halka mal etti. Aynı gece olayın intikamını alma adına bazı hadiseler yaşandı; daha çok Alman göçmenlerin yaşadığı kentteki Alman Şehir Kulübü yakıldı, yıkıldı… Çünkü, ay-yıldızlı kırmızı bayrak Türk ve Osmanlı’yı, onlar da İngilizler’in düşmanı Almanlar’ı akla getirmişti… Ne var ki olay, ertesi günkü gazetelerin manşetine, “2 Türk’ün katliam ateşi” başlığıyla yerleşti.



Olayın ardından, iki Afgan'ın vurulduğu mevkide resim çektiren Broken Hill'liler...



Ölenlerden bir kadının cenaze töreni...

Peki, bu karanlık olayın ardındaki gerçek neydi?

Bu iki Afgan’ın bu saldırıyı planlandığı 1914 Aralık ayının son günleri ve eylem tarihi olan Ocak 1915’in ilk günü, henüz Avustralyalı ve Y. Zelandalı askerlerin Gelibolu’ya gidecekleri bile belli değildi. Bu birlikler Kahire’de eğitim yapmaktaydılar ve Gelibolu’ya gitmeleri iki ay sonra emredilecekti..

Ayrıca, Muhammed’in cihad hakkındaki fikirleri ve üzerinde Sultan’ın mektubunu taşıdığını yazması da oldukça dikkat çekici noktalardı.. Böylesine gariban ve çulsuz iki mültecinin Osmanlı sultanı ile görüşmüş olması asla mümkün olamazdı... Bıraktığı mektupta belirttiği gibi, görüşmüş olsa bile Sultan'ın ona "savaşması için" bir direktif vermiş olması da mümkün değildi, çünkü Abdülhamit zamanında böyle bir şeye gerek yoktu. Cihadı ilan eden kişi, Abdülhamid'den sonra tahta çıkan Sultan V. Mehmet'ti. Bu Afgan devecinin küçük bir maden kasabasında cihad ilanından haberdar olabilmesi de pek mümkün görünmüyordu. Bu türlü tutarsızlıklar, haklarında epey kuşku yaratmıştı. Ne var ki, bu iki Afgan’ın hemen öldürülmesi, olayın da bir sır perdesi ardında kalmasına neden oldu. Kimse, bu saldırının arkasındaki gerçek nedeni öğrenemedi.


Oysa, tarihi gerçekleri göz önüne alınca, şöyle bir resim çıkıyor ortaya:

Savaş başladığında, Osmanlı'nın müttefiki Almanya, İngilizler'in Hindistan ve yakın coğrafyasındaki etkilerini azaltmak, özellikle Hindistan'daki Müslüman ahaliyi İngilizler'e karşı kışkırtmak için Afgan Emiri'ne Alman ve Türk istihbaratçılarından bir heyet göndermiş ve Afganistan'ı Mihver Devletleri tarafına çekmeye çalışmıştı. İngilizler ise, bu girişimi, heyet daha yola çıktığında haber almış ve bu buluşmayı önlemek için ellerinden geleni yapmışlardı. Yanlarında yüklü miktarda altın da götüren bu heyet altı ay süren zorlu bir yolculuktan sonra Kabil'e varmış ama Afgan Emiri tarafından uzun süre oyalanmışlardı. Sonunda, Afgan Emiri İngilizler'in sağladıkları hayli yekun tutan maddi çıkarları yeğleyecek, Almanlar'a sırtını dönecekti. Ancak İngilizler, bu sonucu alana kadar, gerek İran gerekse Hindistan'da birçok provokatif eylem tezgahladılar. Avustralya'daki Broken Hill olayı da, özellikle sözkonusu kişilerin Afgan asıllı olmasından dolayı, bu provokasyon amaçlı tezgahlardan biri olduğu kuşkusunu bırakmıştı. İşe de yaramıştı; olaydan sonra Avustralya'da yükselen milliyetçi duygular, çok sayıda gencin savaşmak üzere orduya katılmasına neden oldu.

Olay hakkında incelemelerini tamamlayan yerel yetkililer, daha sonra bu iki Afgan'ın cesedini, dini inanışlarına uygun olarak gömülmeleri için kasabanın Müslüman halkına teslim etmek istedi. Ancak, olayın yarattığı infial nedeniyle Müslümanlar çok öfkeliydi. Bu olay nedeniyle zor durumda kalmışlar ve kentte sahip oldukları saygınlık zedelenmişti. Müslümanların önde gelenleri, "İslam toplumuna leke sürdükleri" gerekçesiyle bu iki Afgan'ın cesetlerini yetkililerden almadı. "Böyle bir katliam gerçekleştirenler Müslüman olamaz" dediler. Cesetler de kolluk kuvvetleri tarafından bir yere gömüldü. Nereye gömüldükleri de bilinmiyor...

Ne var ki, Broken Hill Katliamı, 90 senedir zaman zaman gündeme geliyor ve çoktan kapanmış olması gereken bu yara kasıtlı olarak kaşınarak hala Türkler'le ilişkilendiriliyor. Bu kaşımaların çoğu da ne yazık ki yine kendi insanımız tarafından yapılıyor. Örneğin; köşe yazıları ve "eğrisine doğrusuna bakmadan yazdığı Çanakkale kitapları" ile tanıdığımız Ergun Göze, yazılarında bu iki Afgan'ı "mücahit" ilan ederek, bir Avustralya seyahatinde Türk dinleyicilere bunlar hakkında konferanslar verdiğini ve mezarlarına hafız götürüp Kuran okuttuğunu iftiharla anlatıyor...

Ama, bir zamanlar Avustralya Büyükelçimiz olan Bilal Şimşir'in, görevi sırasında ve emekliliğinde yaptıkları daha da ibretlik... Tarih doktoru sıfatıyla piyasada birçok tarih kitabı olan Şimşir, Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Atatürk ve Çanakkale Savaşları Araştırma Merkezi'nin Mart 2004 tarihli yıllığında yayınlattığı "1915 Çanakkale Savaşı ve Türkiye-Avustralya İlişkileri" adlı bilimsel(!) makalesinde, hiçbir kaynak göstermeden ve hiçbir tarihi gerçeğe dayanmadan kaleme aldığı yazıda Broken Hill olayına değinerek; "Avustralya'da bulunduğum dönemde Broken Hill kasabasını ziyaret etmiş, orada ölen iki Türk anısına bir anıt diktirmek için Belediye Başkanı Mr. Black ile görüşüp anlaşmıştım. Belediye Başkanı masrafların bir kısmını, Avustralya Türk toplumu da diğer kısmını karşılayacaktı. Anıtın projeleri de hazırlanmıştı. Türk dernekleri birbiriyle anlaşmazlığa düştükleri, benim de Avustralya'daki görevim sona erdiği için bu proje gerçekleşemeden kaldı. Ben, Lozan Antlaşmasını öne sürmemiş, kişisel dostluk ilişkileriyle bu anıtı gerçekleştirmeyi düşünmüştüm. Fakat bu konu yeniden ele alınırsa, Avustralya hükümeti katında resmen girişimlerde bulunulabilir ve gerekirse Lozan Antlaşmasının mezarlıklar ile ilgili hükümlerine de dayanılabilir" diyor.

Bu ifadeden "Türk dernekleri maddi bakımdan birbiriyle anlaşamadı" gibi bir anlam çıksa da durum böyle değil. Şimşir'in yazısında açıklamaktan kaçındığı gerçek anlaşmazlık nedeni, aslında, Türk derneklerinin, adlarına anıt dikilecek bu kişilerin milliyeti konusunda anlaşamamış olmaları... Orada da tıpkı Türkiye'de olduğu gibi, Türk toplumu birkaç kampa bölünmüş durumda... Bu iki Afgan'ı "Türk şehidi" olarak benimseyenler siyasal İslamcılar, benimsemeyenler ise laik kesim... Tanrı yine Türk'e acımış olmalı ki, tartışmalar sırasında bu büyükelçimiz emekli edildi... Yoksa, bir de Lozan Antlaşması'nın mezarlıklarla ilgili maddelerinin ne için konulduğundan haberi olmayan bir TC büyükelçimiz olarak tarihteki yerini alacaktı.

Aynı emekli büyükelçinin, yukarıya alıntıladığım bilimsel(!) makalesinde sözünü ettiği "kişisel dostluk ilişkileri"yle sözkonusu olayın "İlk Şehitler" adıyla bir belgeselinin yapılması için devlet televizyonuna baskı yapmakta devam ettiği konuşuluyor...

Ne diyeyim, akl-ı selim yine galebe çalar inşallah...

Sinan Akyıldız
12.03.2007, 22:51
18 Mart 2006 Şahindere Şehitliği , Allah Onlardan Razı Olsun

http://img301.imageshack.us/img301/3013/1003389id4.jpg

Sinan Akyıldız
12.03.2007, 22:55
Kanlısırt Kahraman Mehmetcik Anıtı

http://img473.imageshack.us/img473/4729/goruntu249al0.jpg

Gökhan Bozyiğit
13.03.2007, 00:01
Aynı konu daha önce açıldığı için konular birleştirilmiştir.

antagonist
13.03.2007, 05:10
http://www.tsk.mil.tr/guncel/diger_faaliyetler/images/sehitlerianmahaftasi/1b.jpg

http://www.tsk.mil.tr/guncel/diger_faaliyetler/images/sehitlerianmahaftasi/2b.jpg

zafer6161
13.03.2007, 09:24
18 Mart 2006 Şahindere Şehitliği , Allah Onlardan Razı Olsun

http://img301.imageshack.us/img301/3013/1003389id4.jpg
arkadaşlar trt 1 de kınalı hasan diye bi dizi var kurtuluş savasını anlatıyor seyretmenizi tavsiye ederim ..
ALLAHIM bütün şehitlerimizden razı olsun mekanları cennet eylesin

atabaş
13.03.2007, 10:48
keşke bende onlarla beraber orda olsaydım
kım bu vatan ıcın bır damla kan doktuyse
allah hepsınden razı olsun mekanları cennet olsun

TSelif
13.03.2007, 11:19
Ruhunuz şad , mekanınız cennet olsun...
Şehitler ölmez ....

Külünkoğlu
13.03.2007, 11:35
Çanakkale bugün toz ile duman
Düşmanda imkan var Mehmet’te iman
Dünya görsün el mi , bey midir yaman
Burada son söz Türk’ün sözü olacak
Nefer şehit , ordu gazi olacak.
Çanakkale şahit, düşmandan azdık
Diş ile tırnakla siperler kazdık
Her siperde ayrı destanlar yazdık
Azmimiz şerefli mazi olacak
Nefer Şehit, Ordu Gazi olacak
Boğaz’da cihana karşı durmuştuk
Etten ve kemikten kilit vurmuştuk
Zabiti, neferi karar vermiştik
Vatan bugün bizden razı olacak
Nefer Şehit, Ordu Gazi olacak.

Türküsünü dinlemek için : http://www.youtube.com/watch?v=_FTK8TmYYs0

Sinan Akyıldız
13.03.2007, 12:34
Geçen Sene Conkbayırı Siperlerimiz

http://img301.imageshack.us/img301/4272/goruntu285kw9.jpg

antagonist
13.03.2007, 17:17
Ekmek Teknesi dizisinde Hasan Kaçan'ın okuduğu Çanakkale Şehitlerine "destan"ı

_FR6ZQR7HOE

Mustafa AYDIN
14.03.2007, 11:19
nRWXVQMFkLc

Adem Erdoğan
14.03.2007, 13:00
Yarın akşam(15.03.2007-perşembe) Çanakkale Şehitleri ile ilgili Bostancı Gösteri merkezinde program varmış arkadaşlar saat 7 gibi olması lazım.Bazı sanatçılarda katılacak bu programa.

Külünkoğlu
14.03.2007, 14:40
Kanlısırt’taki mitralyöz

Bir bölük kumandanının hatırat defterinden;
Kanlısırt’taki düşmanın ileri siperlerinden birinde tek bir mitralyözü vardı ki, fırkanın bütün cephesini taciz edip duruyordu. Daha ikmâl edilememiş siperlerden bazıları bu mitralyözün ateşi altında idi. Ara sıra acı haberler alıyorduk: Üçüncü bölüğün emir eri sipere gelirken vurulmuş. Dördüncü mangadan bir nefer şehit olmuş... Yüzbaşı yaralanmış, artık bu mitralyöz bizim için meşum olmaya başlamıştı.

Hatta bombalardan, torpillerden daha meşum! Çünkü bu silahların az çok mizacını biliyorduk. Mesela büyük torpil makinesi haftada iki gün bizim cephemizi ziyaret ediyordu. Bombalar daha ziyade akşamdan sonraki ziyaretçilerimiz meyânına dahildi. Velhasıl dâimi bir ülfet neticesi olarak harbin kendisine mahsus itiyatlarını öğrenmiş, ruhumuzda bir huzur ve sükûn tesis edebilmiştik. İşte Kanlısırt’taki melun mitralyöz bizim bu kıymetli asayişimizi ihlâl ediyordu. Gece toplanmış konuşuyorduk. Devamlı yaptığımız musahabe bu uğursuz nokta üstünde deveran ediyordu:

- Eey... Bu mitralyoz tahrip edilemeyecek mi?

- Siperler yakındır, topçu ateş edemez.

- Bir hücum yapsak!

- Kumandan müdâfaada kalmayı tercih ediyor.

- Sen ne dersin ha Mustafa Çavuş, can sıkmaya başlamadı mı bu mitralyöz? O, cevap vermedi. Derin derin düşünüyordu; fakat doğrusu ya en babayiğidimiz de kendisi idi. Bahis değişmek üzere iken Mustafa Çavuş bir heykel gibi karşımıza dikildi: “Ben bunu gidip getiririm!” dedi.

“Satmıyorlarmış galiba!..” diye lâtife ettik. Arkadaşımızın bu sözü ciddi söylediğine kânî değildik. Fakat o hiç tavrını bozmadı. Gülümsedik bile. Yalnız kendini siperin üstüne fırlattı. O zaman anladık ki hakikaten mitralyözü almak için gidiyor. Kendisini en çok seven iki hemşehrisi arkasından koştu. Biraz sonra bu üç asker, diğer bütün gecelerden daha korkunç, daha siyah bir gecenin enginlerine doğru kayıp gitmişlerdi.

Hepimiz asabiyetten, heyecandan sararmıştık. Avuçlarımızdaki tüfekleri sıkıyorduk. Şu dakika hücuma kalkmak için öyle dayanılmaz bir arzu duyuyorduk ki... Hey yâ Rabbi eğer gidenler gelmeyecek olurlarsa!.. Bu sefer orada kalsak bile ey Kanlısırt’taki düşman mitralyözü artık sen yerinden oynamıştın!

Ali_Aydın_29
14.03.2007, 17:13
rabbim bu vatan için seve seve canını feda edip şehitlik mertebesine ulaşan herkesten razı olsun..inşallah bizler onların bıraktığı mirası en iyi şekilde koruyup yaşatacağız..
KİM BU CENNET VATANIN UĞRUNA OLMAZ Kİ FEDA!!!

Harun-61
14.03.2007, 22:51
Ruhunuz şad , mekanınız cennet olsun...
Şehitler ölmez ....

amin
Allah $efaatlerine nail eylesin....

bizim halimize ne kadar üzülüyorlar acaba ????:(

CeSS
15.03.2007, 00:02
Bu vatani Canlari pahasına bizlere armağan eden Atalarimizi bir kez daha rahmetle aniyoruz. Mekanlari Cennet olsun.

Rabbim, onlarin eriştiği mertebeyi bizlerede nasip eylesin...

Kaya
15.03.2007, 00:22
18 Mart - ŞEHİTLER GÜNÜ

Şehit sözlükte; "bilen, gören, hazır olan, haber veren, muttali ve tanık olan" demektir. Şehit kelimesinin çoğulu şüheda ve eşhad'dır. Kur'an'da şehit kelimesi 35 defa, şüheda kelimesi ise 20 defa geçmektedir. Bu kavram Allah'ın, peygamberin, meleklerin ve insanların sıfatı olarak kullanılmıştır.

Şehitlik kelime itibariyle İslam dinine ait bir kavramdır. Dinimiz; vatan, millet ve devlet gibi değerleri kutsal saymakta ve bu uğurda ölenleri şehit olarak nitelendirmektedir. Nitekim Allah Teala Kur'an-ı Kerim'de; "Allah yolunda öldürülenlere 'ölüler' demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz." buyurmaktadır.

Şehitlik, bir mü'min için dünya hayatında elde edilebilecek en şerefli, en saygı değer mertebedir. Bunun içindir ki milletimiz, "ölürsem şehit, kalırsam gazi" inancına sahiptir. Bu anlayışa sahip olmak, Türk milletine yurt savunması karşısında metanet vermiş, karşılaşılan nice zorlukları aşmada yardım etmiştir. Hatta bu inanç sayesinde, kendilerinden sayı ve donanım bakımından çok üstün durumda bulunan ordulara karşı önemli zaferler elde etmiştir.

Devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının bundan 92 yıl önce 18 Mart 1915'te aynı inanca sahip ruhla, "Çanakkale Geçilmez Destanı"nın yazıldığı ve iki yüz elli bine yakın vatan evladının şehit olduğu bugün (18 Mart) ülkemizde "Şehitler Günü" olarak anılmaktadır.

Aziz vatanımızda can, mal ve namusumuzdan emin olarak bağımsız bir hayat yaşıyorsak, bunu şehit ve gazilerimize borçluyuz. Bu vesileyle tüm şehitlerimizi rahmet, gazilerimizi ise minnet ve şükran duygularıyla anıyoruz.

Harun-61
15.03.2007, 10:37
bir gazetede okumuştum
çocuklarımız örümcek adamın kahramanlıklarını biliyorlar
aslında örümcek adam hayali bir kahraman

neden çocuklarımıza koca Seyid i öğretmiyoruz da batililarin hayali kahramanlarıyla büyütüyoruz
yok örümcek adam yok süpermen
bizde gerçek kahramanlarımız o kadar çokkki
bir Halid Bn.Velid
Fatih Sultan Mehmet
Yavuz Sultan Selim...
aslında o kadar çok isim varki...............

................???......

trap_zone_61
15.03.2007, 16:52
Ruhunuz şad , mekanınız cennet olsun...
Şehitler ölmez ....


http://www.internetajans.com/img/news/7008/system/7008-MP.jpg

Tunga
15.03.2007, 23:39
Her aileden çıkmıştır muhakkak Çanakkale Şehidi. Az önce bu aşağıda bağlantısını verdiğim sitede bu şehitlerimiz bölge bölge verilmiş. Annemlerin köyünden çıkmış olan her şehidi gördükçe insanın duygulanmaması imkansız. Bir küçük ilin, bir küçük köyünden onlarca şehit çıkmışsa, varın siz düşünün...

Daha da acısı nedir biliyor musunuz? Bu şehitler, geride bazen bir isim dahi bırakmadan göçmüşlerdir. Her biri önemli, birer tarih kahramanı olsa da, "250 bin şehit" sözünün içine saklanmışlardır. Ayırt edilip tek tek yüceltilememişlerdir.

http://www.canakkalesehitleri.org/_sehit_ara.php?s=sehit_ara&adi=&baba=&subesi=bilecik&submit=Ara

Allah onlardan razı olsun, bize de bu derece zorluklar karşısında direnebilme ve ölüme rağmen gözünü karartabilme gücü versin.

kutoz
15.03.2007, 23:45
Çanakkale...

Emperyalist'le en iyi dersin verildiği yer...

oraya gitmeyen, oradaki havayı tenefüs etmemiş arkadaşlar var mı?

Mutlaka, oralar görülmeli arkadaşlar...

frango
15.03.2007, 23:50
bütün şehitlerimizin mekanı cennet olsun...

Adem Erdoğan
15.03.2007, 23:57
Bana 4 sene öncesinde bir yurt gezisinde nasip oldu Çanakkale ve o destan yazılan yerleri görmek.Rehberimizin de etkileyici anlatımıyla 90 yıl öncesini yaşamış gibi olduk ve herkesin gözleri dolu dolu olmuştu.Bugün halimize şükretmememiz için hiçbir neden yok.Her türk evladının gidip görmesi gereken bir yer.Fırsatım olursa yine giderim.

Salih Kara
16.03.2007, 14:13
http://www.evkd.org/arsiv/CANAKKALE/canakkale.exe

Bu sunumu indirip izlemenizi tavsiye ederim..

Emorfo
16.03.2007, 17:20
Allah gani gani rahmet eylesin.
Yazacak şey var aslında, sadece "Şehitler Ölmez, Vatan Bölünmez"

pReN@_61
16.03.2007, 17:26
Mekanları Cennet olsun...
konuyu açan ve konuya ekleme yapan arkadaşlara ayrıca teşekkürler

antagonist
16.03.2007, 17:27
Çanakkale Şehitleri ile ilgili güzel bir site,girmenizi tavsiye ederim:

http://www.canakkalesehitleri.org

antagonist
16.03.2007, 18:24
Yaşasın Türk(!!!) medyası...

http://aycu24.webshots.com/image/10223/2003647127608556798_rs.jpg

guci 29
16.03.2007, 18:58
amcamı çok özlüyorumm. O da bir şehit! :(

sweetrose
16.03.2007, 19:59
Yüzyılların şeref yükünü omuzlarında büyük bir gururla taşıyan 'Emsalsizler' ordusu, onur timsali büyük Milletim ve bizlere bugünleri ve tarif edilemeyecek kadar parlak bir gelecek bırakan şehitlerimiz; sizlerin önünde saygıyla eğiliyorum. Ruhunuz Şad Olsun.

Sinan Akyıldız
16.03.2007, 20:16
Vallaha biz 2005 ve 2006 da sınıf arakdaşlarımızla beraber gittik , okulla değil sınıf arakdaşlarımla 9 aklıevvel birleştik gittik :)

ilk seferinde arabayı merkezde bırakıp eceabata geçtik ve conkbayırına kadar yürüdük bide geri döndüm o kadar yolu , yaklaışık 50 km ye yakın bi yol küçümsemeyin :)

ilk senenin tecrübesiyle ikinci sene kadroyu aynen koruyarak tekrar gittik ama bu sefer araba 3 sefer bozuldu , ilki tekirdağda orda tamir ettirip Çanakkale'ye Allah'ın izni ile gittik tam gezinin son aşamasında conk bayırında tekrar bozuldu arabayı eceabata indirdik , nasıl diye sormayın 2 cilt kitap olur :D sonra arabayı çekiciyle İzmit'e yollayıp gecenin 3 ünde yolcu otobüsüyle İzmit' e döndük

Ama olsun ordaki havayı teneffüs etmek için bu kadar çilede çekmiş olsak değdi , henüz gitmemiş olan arakdaşlara tavsiye ediyorum

Ve mutlaka seneye bir BMN-Çanakkale org. için dümeye basılmasını rica ediyorum :) hem BMN-Çanakkale'ye de ziyaret yapmış oluruz ;)

sweetrose
16.03.2007, 20:22
döndük

Ve mutlaka seneye bir BMN-Çanakkale org. için dümeye basılmasını rica ediyorum :) hem BMN-Çanakkale'ye de ziyaret yapmış oluruz ;)

Bu konuda ülkemizin dört bir tarafından gelecek olan bütün BMN üyeleri ile seneye büyük bir sayı ile Kutsal Mabed-Çanakkale için bir organizasyon düzenlemeliyiz.

KUTADGU
16.03.2007, 20:28
Allah Mekanınızı Cennet Eylesin....

Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez....................

İleli
16.03.2007, 20:31
Bu vatanin gercek sahipleri onlar ruhunuz şad mekaniniz cennet olsun..

SEHITLER OLMEZ!

Ba®ış
16.03.2007, 20:32
Allah gani gani rahmet eylesin

OYılmaz
17.03.2007, 08:05
Bu konuda ülkemizin dört bir tarafından gelecek olan bütün BMN üyeleri ile seneye büyük bir sayı ile Kutsal Mabed-Çanakkale için bir organizasyon düzenlemeliyiz.

Böyle bir şey olursa katılım olur baya bende gelirim yaza doğru böyle bi organizasyon süper olur Her Türkün görmesi gereken yerler Vatanın kolay kazanılmadığını görmek lazım...Çanakkaleye gittiğimde gerçekten oraları gezerken ağlamaktan kendimi alamadım

Emiroğlu
18.03.2007, 00:53
Yarın burası bayram yerine dönecek hayırlısıyla arkadaşlar...Ve her sene olduğu gibi Türk Donanması Çanakkale açıklarını dev bayraklarla yine kapatacak...

Akşama doğru çektiğim fotoları upload ederim...

Şehitlerimizin ruhunu rahmetle...

Can basten
18.03.2007, 01:58
Allah hepsinden razı olsun, ruhları şad, mekanları Tanrıdağ olsun...

ihsanbayram
18.03.2007, 02:32
Çanakkale'de binlerce askerimizi şehit verdik. Ne güçlüklerle bu savaşı kazandık. Bunların hepsi bu videolarda gizli...GüncelManşetlerSondakika
İşte Çanakkale destanı
Sayısal Loto çekildi
Tartışmaya Topbaş yorumu
AK Parti Aleviliği nasıl anlatacak?
Irak işgali protesto edildi
Erdoğan'ın "Sayın Öcalan" SESİ
Türkçe tabelaya teşekkür
Alkolle gelen aile dramı
Kızıl Gezegen'de mağara girişleri!
Saddam'ı idam ettiren yargıç nerede
14 Yıldır bitmeyen baraj 2 yılda bitti
Çanakkale şehitlerine armağan
Dört dörtlük Fenerbahçe
Sezer'den Baykal'a ilginç davet
Sağlık dostu gıdalara dikkat!
İşte Çanakkale destanı
Ağar'ın başını ağrıtan kadınlar
İşte Şekerim'in orjinal klibi
Erdoğan Baykal'a dava açacak
Irak'ta korkunç saldırı yöntemi
Trabzonspor evinde kayıp
İşte hakemin maçı tatil nedeni
02:09 Diaz'a olan benzerliği işe yaradı!

01:38 Ahmedinejad BM’ye gidecek
01:15 Çanakkale şehitlerine armağan
00:42 Mersin'de Nevruz bahane
00:41 ABD askerinden vahşet itirafı
00:28 Eto'o attı Barça farklı kazandı
00:12 Dört dörtlük Fenerbahçe
00:11 Sezer'den Baykal'a ilginç davet
00:10 Sağlık dostu gıdalara dikkat!
00:08 İşte Çanakkale destanı
00:05 Ağar'ın başını ağrıtan kadınlar
Reklam


Çanakkale şehitlerine armağan

18 Mart 2007 Pazar 01:15
18 Mart 1915'te düşmanın Büyük Taarruz'u sabah saat 11.00 de başladı. 18 büyük zırhlı, birçok muhrip ve denizaltı mevcut idi . Toplam 506 topa karşılık savunmada toplam 150 top vardı. Sonuç aynı gün 17:45 te alınmıştı. İki İngiliz, bir Fransız zırhlısı battı. Bir İngiliz, iki Fransız zırhlısı ağır yara aldı, üç gemi karaya oturdu.

Kayıplarımız kırkdört şehit, yetmiş yaralı, sekiz top idi. Neticede, düşman boğazı denizden geçemeyeceğini anlamıştır. Avustralya'dan Kanada'ya kadar sömürgelerden toplanan askerler de savaşa sürülmüştür. Çok sayıda ANZAK(Australia and New Zealand Army Corp: Avustralya ve Yeni Zelanda askerleri)savaşa katılmıştır. 25 Nisan 1915 Çanakkale Savaşlarının en kanlı muharebeleri başlamıştır. Sabahın erken saatlerinde İngiliz ,Fransız ve ANZAK kara -deniz birlikleri, Seddülbahir ve Arıburnu'na, 70.000 kişi ile 109 harp gemisi, 308 taşıt gemisi desteğinde çıkarma yaptı. Aynı anda Fransız birlikleri Kumkale'ye yanıltıcı küçük bir çıkarma yaptılarsa da tutunamadılar.

Arıburnu'na çıkan ve Conkbayırı'na doğru ilerleyen İngiliz birliklerini, Mustafa Kemal'in komuta ettiği 19. Tümen karşıladı. Mayıs, Haziran, Temmuz ayları boyunca gögüs göğüse kanlı çarpışmalar oldu. 9 Ağustos ve 20 Ağustos'taki büyük saldırı ve geri püskürtülmeden sonra Çanakkale'yi karadan da geçemeyeceklerini anlayan İngiliz ve Fransızlar Kasım 1915'ten itibaren savaşı sona erdirmeye karar verdiler ve 9 Ocak 1916'da son düşman kuvvetleri de çekildi. Savaş boyunca 300.000 kadar İtilaf Devletlerinden, 250.000 kadar Türk askerinden kayıp oldu.

Güçlü bir devlet olan ve dünya dengelerini altüst eden Almanya'dan rahatsız olan İngiltere ve Fransa'nın, Birinci Dünya Savaşı'nda, Osmanlı Devleti'ne ait olan Çanakkale Boğazını ele geçirerek, müttefikleri Rusya'ya yardım götürmek ve İstanbul'u işgal ederek Osmanlı Devleti'ni savaş dışı bırakmak istemeleridir. Savaş 18 Mart 1915 tarihinde başlamıştır.

İngiltere ve Fransa ile Osmanlı ve Alman orduları arasında geçen ve iki taraftan toplam 500,000'den fazla insanın "kaybına" (ölüm, firar, esir, sakatlanma ve hastalıklar) neden olan savaşın ardından İtilaf Devletleri Çanakkale Boğazı'nı geçememiş, İstanbul'u işgal edememiş, Rusya'da zorda kalan çarlık rejimi devrilmiş ve I. Dünya Savaşı 2 yıl uzamıştır..

zisinoli
18.03.2007, 08:39
Çanakkale Şehitlerine

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyâda eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi.
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara’ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle 'bu: bir Avrupalı'
Dedirir-Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
Eski Dünyâ, yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi, mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşında,
Avusturalya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk:
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!
Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyle, sefil,
Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağamın yaktığı: Yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız teyyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlahi o metin istihkâm.

Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedi serhaddi;
'O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme' dedi.
Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar,
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın?
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
'Bu, taşındır' diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına,
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber.

Mehmet Akif Ersoy


Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber...

chakanga
18.03.2007, 09:02
dicek bişe bulamıyorum yukardaki siir herseyi en ıyı sekılde anlatmış zaten ,Allah bizede bu ımanı verir inşallah, bu vatanın kutsallıgı Canakkale savaşı ve diger savaşlarda ki insanlarımızın Allah ınancı ve millet sevgisinden kaynaklanır , bu inanc kaybolmasın yeter ki herseyi basarabılırız

Mustafa AYDIN
18.03.2007, 11:20
DUR YOLCU

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak,bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda
İstiklal uğruna, namus yolunda,
Can veren Mehmet'in yattığı yerdir.
Bu tümsek, koparken büyük zelzele
Son vatan parçası geçerken ele
Mehmet'in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanını kattığı yerdir.
Düşün ki haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek amansız çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir

yasemin_61
18.03.2007, 12:32
Tüm Şehitlerimzin MEkanı Cennet Olsun..Onalr bu vatan topraklarını korumak için herşeyi göze aldırlarr ama şuandaa yattıkları yerde kemikleri sızlıyordur...

TSelif
18.03.2007, 12:58
Hepsi nur içinde yatsın....

Külünkoğlu
19.03.2007, 11:48
Hey gidi gençlik hey 55 mesaj ha... Eyvahlar olsun eyvahlar...

antagonist
19.03.2007, 11:50
Hey gidi gençlik hey 55 mesaj ha... Eyvahlar olsun eyvahlar...

Eyvah ki ne ayvah...

frango
19.03.2007, 11:52
onlar oradaydı...mekanları cennet olsun...
bizler burada olalım diye...kıymetini bilelim arkadaşlar...

antagonist
19.03.2007, 12:25
Bir yanda bizim günde 3 kere kalkıp inen sofralarımız ve memleketin hali,diğer yanda...

http://img.blogcu.com/uploads/bildirgec_canakkale_1917_yemek_listesi.jpg

antagonist
19.03.2007, 12:27
Üsteğmen Zahid'in Vasiyeti

"Bu günlerde her zamankinden daha önemli muharebelere gireceğiz. Bilirsin , her muharebeye giren ölmez. Fakat eğer ben ölürsem sakın gam yeme... Beni ve seni yaratan Allah bizi nasıl dünyada birbirimize nasib etti ise , benden şehitlik rütbesini esirgemediği taktirde , elbette , ruhlarımızı da birbirine kavuşturur. Vatan yolunda şehit olursam bana ne mutlu. Ancak , sana bir vasiyetim var :

Birincisi benim için kat’iyyen ağlama...

İkincisi, eşyamın listesi ilişikte. Bunları sat , ele geçecek paradan "mihr-i muaccel" ve "mihr-i müeccel" ini al , üst tarafı ile bana bir mevlüt okut. Eğer bunlar sana borcumu ödemezse hakkını helal et ve ilk gece aramızda geçen sözü unutma..."

Ayrıca mektubun içinden kırmızı kordelaya bağlı bir de saç demeti çıkar. Saçın tazeliği bunun mini mini bir yavrunun başından kesilmiş olduğunu göstermektedir.

İşte o zaman herkes Zahid’in evli olduğunu ve Nadide isminde de bir yavrusunun varlığını öğrenir. Çünkü Zahid Üsteğmen cepheye gelirken arkasında evlad ü iyal düşüncesini de bırakmıştır. Ve savaş boyunca ne izin isteyerek evine gitmeyi düşünmüş ne de o konuda iki çift laf etmiştir.

Zahid , 9 Ocak 1916’da şehit olur.

Gümüşhane' nin Şiran ilçesinden Üsteğmen Zahid , Aziziye ilçesinin Kılıç Mehmet Bey köyünden Ahmet Efendi’nin kızı, eşi Hanife Hanım'a yazdığı ve vasiyetini bildirdiği mektubunu şu cümle ile bitirir :

“Bu vasiyetimi aldığınız zaman yüksek sesle ağlamanıza razı değilim.”

Harun-61
19.03.2007, 17:28
Rabbim bizlere, onlardaki Iman ve Vatan Sevgisini bah$etsin...

bugünlerde Kinali Kuzulara okadar ihtiyacimiz varki...
Büyük be Mübarek Efendilerimize sonsuz Sevgi, Muhabbet ve Minnetdarlik...
iyiki sizin Torununuz...

hayat61
19.03.2007, 19:26
Dün Siyaset Meydanında babası Çanakkale şehidi olan o günleri yaşamış Fatma Teyzenin:"Vatan hediye edilmişken;kan parası almadım,şehit parası almadım" sözleri beni çok etkiledi.
Ruhları şad olsun.Onlara layık nesiller yetiştirebiliriz inşallah.

OYılmaz
20.03.2007, 07:53
Hey gidi gençlik hey 55 mesaj ha... Eyvahlar olsun eyvahlar...

eyvah eyvah abi ne eyvah :( vatanımız kolay kazanılmadı ....unutmayalım

Mehdi
20.03.2007, 08:04
o duyguyu birebir yaşamak için siz değerli dostlarıma tek tavsiyem Çanakkale Şehitliğini ve Geliboluyu gezip o havayı orada yaşamanızdır.Mevzilerden boğaza baktığınızda,o koca Çanakkale Boğazının savaş esnasında kıpkırmızı aktığının düşünüdüğünüzde,kocaman bir nesilin orada canhıraş bir harp verdiğini birebir yaşayacaksınız ve gözyaşlarınıza hakim olamadığınızı hissedeceksiniz.

RUHLARI ŞAD OLSUN.

Allah Hepsine Gani Gani Rahmetler İhsan Eylesin.

Yeliz
20.03.2007, 10:07
Öyle bir neslin torunları olmaktan her zaman gurur duyduk ve duyacağız.RABBİM ruhlarını şad etsin. Cennette PEYGAMBER EFENDİMİZE komşu olmayı nasip eylesin.


Onlara layık torunlar olalım ama lafta değil yaptığımız her işte attığımız her adımda..Şanlı geçmişimize saygı duyarak..
Bu duyguların yanında şehit dayımın acısını her zaman yaşıyorum.

EY ŞEHİT OĞLU ŞEHİT İSTEME BENDEN MAKBER
SANA AĞÛŞUNU AÇMIŞ DURUYOR PEYGAMBER..

Sacit
20.03.2007, 12:30
bugun ki toplum öyle bi hale geldi ki nerdeyse tarihte böyle bi olay yaşanmışmıydı der gibi durum var orta da.özellikle gençlerimize bunları anlatmamız ve de o iman kuvvetini aşılamalıyız.18 Mart Çanakkale Zaferi Ve Şehitlerimizi Anma Günü denen bir gün olmasa yaşanan herşey unutulup gidecek.sadece 1 gün için hatırlamayalım bunu her gün yaşayalım ve ders alalım.

antagonist
20.03.2007, 12:43
Sadece bir gün hatırlamıyoruz,her zaman masamda;karşımdalar:

http://aycu06.webshots.com/image/11085/2002956090958019679_rs.jpg

zafer6161
20.03.2007, 15:31
Kınalı Kuzu



Yozgat’ın Sorgun kazasının Karayakup köyünden cepheye gelen Murat , bölükteki tıbbiye öğrencilerinden Şükrü’ye bir mektup yazdırır :

“Anacığım kardeşlerimi askere gönderirken başına kına koyma...Zabit efendi bana sordu cevap veremedim.Kardeşlerim de cevap veremeyip mahcup olmasınlar.”

Bir müddet sonra Murat’ın anasından cevabi mektup yetişir :

“Ey oğlum , gözümün nuru Murat’ım ! Zabit efendiye selam söyle...Biz kurbanlık koçları kınalar öyle kurban ederiz.Sen dört kardeşin arasında kurbansın.Sen İsmail’sin(as).Sen orada şehit olacaksın inşallah.Kurbanlık koçlar nasıl kınalanırsa , ben de onun için senin saçını kınalayıp gönderdim.”

Ve mektup Çanakkale’de Murat’a ulaştığında , Murat’ın kınalı başı çoktan Allah'ına kurban gitmiştir bile...

Harun-61
20.03.2007, 15:37
Kınalı Kuzu



Yozgat’ın Sorgun kazasının Karayakup köyünden cepheye gelen Murat , bölükteki tıbbiye öğrencilerinden Şükrü’ye bir mektup yazdırır :

“Anacığım kardeşlerimi askere gönderirken başına kına koyma...Zabit efendi bana sordu cevap veremedim.Kardeşlerim de cevap veremeyip mahcup olmasınlar.”

Bir müddet sonra Murat’ın anasından cevabi mektup yetişir :

“Ey oğlum , gözümün nuru Murat’ım ! Zabit efendiye selam söyle...Biz kurbanlık koçları kınalar öyle kurban ederiz.Sen dört kardeşin arasında kurbansın.Sen İsmail’sin(as).Sen orada şehit olacaksın inşallah.Kurbanlık koçlar nasıl kınalanırsa , ben de onun için senin saçını kınalayıp gönderdim.”

Ve mektup Çanakkale’de Murat’a ulaştığında , Murat’ın kınalı başı çoktan Allah'ına kurban gitmiştir bile...

asirlar gecsede sizler unutulmayacaksiniz...

demir
20.03.2007, 15:51
bız onların ogulaları onların torunlarıyız..! oyle asıl oyle kutsal ınanc ve seref bıraktılarkı bıze, allah herzman yanımızda olacaktır. Dunya tarıhının en asil toplumlarından bırısı olan bızler dunyada sadece 3 yerde olan kutsal amanetlere sahıbız ve bu emanetlerı korumak ılk once turk ınsanına sonrada bu topraklarda yasayan butun musluman kardeslerımıze nasıpdır.


bu vatanı ve toprakları kanıyla yıkayıp yınede kefereye emanet etmeyen dedelerımın ve emanetlerını bızlere bırakan yuce rabbımın uzerıne yemın ederımkı vucudumda kalan bır damla kanı dusmanın yuzune fıskırtmadan olursem yerım cehennem yurdum dusman ayakları olsun ve her bır gozyanının arkasında sonsuzluga ıtılen turk askerımede sunu dıyorum pkk imiş hıh ..! VATAN SAGOLSUN..!


hazır yazılmıs bıse yazmak ıcımden gelmedı sadece ıcımden gelenler bunlardı tesekkur ederım

OYılmaz
20.03.2007, 16:15
ÇANAKKALE SAVAŞININ ÇOCUK KAHRAMANLARI

http://www.hekimce.com/resimler/canakkale_cocuk.jpg

Onların futbol topları yoktu.Hele sizin gibi topları hiç olmadı.Çaputları birbirine dolayıp bezden bir top yapmışlardı belki.Onunla da kimbilir kaç kez oynama fırsatı bulmuşlardı? Sizce en büyük eğlenceleri neydi? Gökyüzünde salınan bir uçurtmaları olmuşmuydu? Gece yattıklarımda neyin hayali ile uyumuşlardı? Hayal kurmak için hiç fırsatları olmuşmuydu acaba? Bugünkü rahatlığımızı borçlu olduğumuz onlar: babaları cephede olduğu için birşeyler istemek şansına sahip değillerdi....Ve birgün hepsinin üstüne görev düştü: "VATAN İÇİN ÖLMEK..." Tereddüt etmeden gittiler. Öyle güzel, öyle güzeldi ki gittikler yerler. Gittiler ve bir daha geri dönmediler.


İvrindi nin Mallıca köyünden 104 yaşında vefat eden Azman Dede Çanakkale savaşına katılmış gazilerimizdendi. Gençliğinde iki metreyi aşkın boyu,dev görünümüyle insan azmanı sayılmış herkes ona azman demeye başlamış,soyadı kanunu çıkınca da Azman soyadını almıştı. Esas ismi adeta unutulmuştu.Yıllar önce bir yerel araştırma sırasında Mallıca köyü kahvesinde kendisiyle görüştüm. Kulakları ağır işitiyordu. Köylülerden biri yardımcı oldu.Benim sorduklarımı kulağına bağıra bağıra söyledi. Onun sesine alışkın olduğundan anladı. Sordukları mı cevapladı . Söz Çanakkale`ye geldiğinde o koca ihtiyar sarsıla sarsıla, hıçkırıklar içinde ağlamaya başladı. Kendi zor duyduğu için kan çanağına dönen gözleriyle bize de duyurmak için bağıra bağıra anlatmaya başladı :

-"Bir hücum sırasında bölük erimişti. Yüzbaşı telefonla takviye istedi. Gece yarısı siperleri takviye için istediğimiz askerler geldi. Hepsi askere alınmış gencecik insanlardı. Ama içlerinde daha çocuk denecek yaşta üç-dört asker vardı ki hemen dikkatimizi çekti. Bölüğü düzene soktum.Yüzbaşı gelenlerle tek tek ilgileniyor, karanlıkta el yordamıyla üstlerini başlarını düzeltiyor, sabah yapılacak olan süngü hücumuna hazırlıyordu. Sıra o çocuklara geldiğinde, o cıvıl cıvıl şarkı söyleyerek gelen çocuklar birden çakı gibi oldular. Yüzbaşı sordu; "Yavrum siz kimsiniz?",içlerinden biri; "Galatasaray Mektebi Sultanisi talebeleriyiz Vatan için ölmeye geldik!.." diye cevap verdi. Gönlüm akıverdi o çocuklara. Bu savaş için çok küçüktüler. Daha süngü tutmasını bile bilmiyorlardı. Onlarla ilgilendim. "Mermi böyle basılır. Tüfek şöyle tutulur. Süngü böyle takılır. Düşmana şöyle saldırılır!.." diye.

Onları karşıma alıp bir bir gösterdim. Siperlerin arkasında ay ışığında sabaha kadar talim yaptık.Gün ışımadan biraz dinlensinler diye siperlere girdik. Ortalık hafif aydınlanır gibi olunca hep yaptıkları gibi düşman gemileri gelip siperlerimizi bombalamaya başladılar. Yer gök top sesleriyle inliyordu.Her mermi düştüğünde minare gibi alevler yükseliyor birgün önce ölenlerin kol, bacak, el, ayak gibi parçaları havaya kalkan toprakla siperlere düşüyordu. Mermiler üzerimizden ıslık çalarak geçiyordu. Siperler toz duman içinde kalmıştı. Bir ara yüzbaşı "Azman yandık!.." diye siperin köşesini işaret etti. O şarkı söyleyerek sipere gelen, sanki çiçek toplarmış gibi neşeli olan o çocuklar siperin bir köşesinde sanki bir yumak gibi birbirine sarılmış tirtir titriyorlardı. Çocuklar harbin gerçeği ile ilk defa karşılaşıyorlardı.Ürkmüşlerdi. Yüzbaşı yandık demekte haklıydı. Muharebede bir ürküntü panik meydana getirebilirdi. Tam onlara doğru yaklaşırken içlerinden biri avaz avaz bir marş söylemeye başladı!..

Annem beni yetiştirdi bu yerlere yolladı

Al sancağı teslim etti Allah a ısmarladı.

Boş oturma çalış dedi hizmet eyle vatana

Sütüm sana helal olmaz saldırmazsan düşmana

-baktım hemen biraz sonra ona bir arkadaşı daha katıldı. Biraz sonra biri daha... Marş bitiyor yeniden başlıyorlar. Bitiyor bir daha söylüyorlar.Avaz avaz!.. Gözleri çakmak çakmak... Hücum anı geldiğinde hepsi süngü takmış, tüfeklerine sımsıkı sarılmış, gözleri yuvalarından fırlamış dişler kenetlenmiş bekliyorlardı . O an geldi. Birden yüzbaşı "Hücum!.."diye bağırdı. Bütün bölük, bütün tabur, bütün alay cephenin her yerinden fırladık. İşte tam o anda, tam o anda, o çocuklar kurulmuş gibi siperlerden fırlayıverdiler.İşte o an. Tam o an bir makineli yavruları biçiverdi. Hepsi sipere geri düştüler. Kucağıma dökülüverdiler.Onların o gül gibi yüzleri gözümün önünden gitmiyor. Hiç gitmiyor!.. İşte ben ona ağlıyorum, o çocuklara ağlıyorum!.."Azman dede ağlıyordu. Ben ağlıyordum. Kahvede kim varsa ağlıyordu.Kahveci gözyaşları içinde bize çay getirdi. Eğildi;"Azman dede hep ağlar. Niye ağladığını bugün ilk defa anlattı ." Dedi.
http://www.hekimce.com/resimler/canakkale_cocuklar.jpg


HeLaL OlSUN SİZLERE ...... :tr:

zafer6161
20.03.2007, 22:35
http://www.resimload.com/070628/6LX_kale1tbgt8.jpg
http://www.resimload.com/070628/nTB_3455mz2.png
http://www.resimload.com/070628/GkZ_muratttix473zbif2.jpg
http://www.resimload.com/070628/mx5_pic3xp2.jpg
http://www.resimload.com/070628/pCI_52iaap6.jpg

Külünkoğlu
21.03.2007, 09:11
http://www.resimload.com/070628/6LX_kale1tbgt8.jpg

Bu resimdekiler Şefik Aker komutasındaki 27. Alayın askerleri ve Çanakkale'de düşmana ilk saldıran birliktir. Daha sonra yardımına gelen 57. alay ile birlikte tamamı Şehit olmuştur.

Lapina
21.03.2007, 09:53
Son Delikanlılar..Ruhları şad olsun..

Adem Erdoğan
25.03.2007, 00:07
Bugün Çanakkale deydim.Öncedende gitmiştim ama öğrendiklerimi unutmuştum.Bugün bilgileri tazeledik rehber abimiz saolsun.Her Türk evladının kesinlikle gitmesi gereken bir yer.Orada çok şeyler olmuş çok destanlar yazılmış çok kalleşlikler yapılmış.Aynen bugün ortadoğuda yapılanlar gibi.Aklıma geldikçe orada anlatılanları size nakledeceğim.Fotolarda elime geçince buraya koyarım.

Adem Erdoğan
25.03.2007, 00:46
Trabzonlu arkadaşım Davut şehitler anıtına gittiğimizde benim dedemin dedesi burda şehit olmuş dedi.Yani öle zannediliyomuş.Gitmiş dönmemiş çünkü.Dedi işte kendi adı Yusuf babasının adıda Ahmetmiş diye.Yaşıda 35 40 arasıymış.Seferberlik ilan edilince oda orduya isteğiyle katılmış.Baya bi anıt vardı türkiyenin dört bir köşesinden 57bin tane isim.Aradık taradık Trabzonun şehitlerini bulduk.Sürmeneden oftan akçaabattan vs. hemen hemen heryerinden şehitler vardı.Tamda o sırada aradığımızı bulduk.

AHMETOĞLU YUSUF
TRABZON-AKÇAABAT
1877-1915

O anda Davut baya bi durgunlaştı bi iki foto çektik.Yolda yürürken gözlerinden yaşlar akmaya başladı ama gözü hala arkadaydı tekrar oraya gidelim der gibi.Annesini aradı böyle böyle diye başlamış anneside ağlamaya.Çünkü Davut o sülaleden ilk defa oraya ziyarete gelen insan.Şahsen bende baya etkilendim.
ALLAH ONLARDAN RAZI OLSUN.Oraya gidince göreceksinizki gerçektende bastığımız yerler sadece toprak değil.
Bu arada dikkatimi çeken 2 isim vardı.Fotolarını çektik elime geçince buraya koyacam 1 i sürmeneli 1 trabzonlu 2 tanede rum isim vardı.Bu vatan onlarada minnettardır.

antagonist
01.04.2007, 16:56
Böyle bir rezalet olmaz,olamaz!!!Utanalım şehitlerimizden,utanalım!!!

Yazık,o kadar dökülen kana,çekilen çileye,öksüz kalan çocuklara...

"Çanakkale geçilmez" deniliyor ya geçildi işte.Buyrun,ibretle,utanarak izleyin:

TzLdq1vqlNc

Adem Erdoğan
01.04.2007, 19:51
http://img519.imageshack.us/img519/199/davutex0300uj3.jpg

http://img525.imageshack.us/img525/9056/davutex0302om8.jpg

http://img47.imageshack.us/img47/488/davutex0281kd0.jpg

Geçen haftadan bazı kareler.

antagonist
18.03.2008, 01:42
http://aycu16.webshots.com/image/46855/2005733199280731325_rs.jpg

http://aycu06.webshots.com/image/47285/2005724645465677953_rs.jpg

http://img115.imageshack.us/img115/5918/sa550122is1.jpg

Tunga
18.03.2008, 02:01
Bir yerde görüp çok beğenmiştim bu resmi...

http://www.ataturktoday.com/Resim/Muze/CanakkalePanoramasiSeyitOnbasi.jpg

Toprağı vatan yapan tüm şehitlerimize şükranlarımzı sunuyor, rahmetle anıyoruz...

antagonist
18.03.2008, 02:05
Tunga abi,

Bu fotoğraf galiba Anıtkabir'de çekilmiş.Atatürk ve Kurtuluş Savaşı Müzesi içinde yer alan "Çanakkale Kara ve Deniz Savaşları panoraması" olması lazım.

Tunga
18.03.2008, 02:06
Benim bildiğim resimdeki Seyit Onbaşı..

antagonist
18.03.2008, 02:07
Benim bildiğim resimdeki Seyit Onbaşı..

Doğru diyorsunuz.

Ben tam anlatamadım. :o

28TS61
18.03.2008, 02:09
allah rahmet eylesin mekanlari cennet olsun

Tunga
18.03.2008, 02:19
Anladum Süleymancuğum, ben sadece diğer arkadaşlara bilgi olsun mahiyetinde şeyetmiştim :)

Ayaz
18.03.2008, 02:34
Şehitlermizin hakkını hiçbir şekilde ödeyemeyeceğimiz aşikar. Ecdadımıza yakışır bir şekilde yaşayıp, bu toprakları, bu vatanı, ebediyete kadar hür yaşanır halde bırakmaya ve torunlarımıza da bunu öğretmeye, öğütlemeye, ve onunda torunlarına Türkiye bilincini, Vatan bilincini ve tarihinde şanlı zaferlerin bulunduğunu içine işlemekten geçiyor.. Tabi önce kendi içimize..

Gökçebey
18.03.2008, 08:25
Bu vatan için şehit olmuş atalarımız. Affedin bizi.

Burçak
18.03.2008, 09:16
Bütün Şehitlerimizin ruhları Şad olsun. Rahmetle anıyoruz.

Nuray
18.03.2008, 09:20
kahramanlarımız mekanınız cennet olsun

Ebru
18.03.2008, 09:27
Ölümün en şerefli şekli can vermenin en güzel yeri
Dirinin illede ölüm dediği Şehidin cenk ettiği yerdi Çanakkale
Gidenin geri dönmediği düşenin tekrar kalkmadığı
Kundaklık bebenin şehit olduğu Öyle bir yerdi Çanakkale
Sevdalıların birbirinden ayrı düştüğü vatan sevdasının ağır bastığı
Ana kuzularının yara aldığı bir neslin feda edildiği yerdi Çanakkale
Tüysüz yetimlerin cephe kazdığı mermi karşısında süngü taktığı
Hücum denilince ölüme koştuğu öyle bir yerdi Çanakkale
Talebenin âlim’in silah kuşandığı İlimi bırakıp cenk’e daldığı
Zaferin ancak ölümle alındığı korkunun olmadığı yerdi Çanakkale
Atalarımızın destan yazdığı yedi düvele karşı durduğu
Türk ırkının kanıyla boyadığı öyle bir yerdi Çanakkale


Şehitlerimiz rahmetle ve şükranla anıyoruz.

Mehdi
18.03.2008, 09:28
Ruhunuz şad olsun.Size çok şey borçluyuz.

Külünkoğlu
18.03.2008, 09:45
Çanakkale Savaşları tarihimizde ve hepimizin gönlünde çok özel ve anlamlı bir yere sahiptir.

18 Mart aslında deniz zaferimizdir. Destansı Kara savaşları ise 22 Nisan'da Geliboluya çıkarma yapmaları ile tam olarak 25 Nisan 1915 günü başlayacak ve 9 Ocak 1916 tarihine kadar sürecektir.

İnanılmazların yaşandığı yerdir Çanakkale..

Düşmanın sonraları "en iyi geri çekilme harekatı" ve " hiçbir şey yapmadıysak dünya tarihini etkileyecek olan Türklerin yetişmiş ve yetişecek olan insan profillerine darbe vurduk" diyerek gurur duyduğu yerdir Çanakkale..

"Samimi bir dille vatan ve millet yolunda ölmenin büyük bir şeref olduğunu gösteren kıymetli bir hatırayı tekrar yad edeceğiz."

TSelif
18.03.2008, 09:47
Sayenizde varız rahatız huzurluyuz. Yeriniz cennet olsun .

AtalaY_BuğrA
18.03.2008, 09:54
Çanakkale Savaşları tarihimizde ve hepimizin gönlünde çok özel ve anlamlı bir yere sahiptir.
"Samimi bir dille vatan ve millet yolunda ölmenin büyük bir şeref olduğunu gösteren kıymetli bir hatırayı tekrar yad edeceğiz."

En anlamlı cümleler bunlar olsa gerek. Vatan size minnettar. Ruhunuz şâd olsun.

EMine_61
18.03.2008, 10:18
allah gani gani rahmet eylesin siz savaştınız biz şimdi rahatça oturuoz :(

Mayls
18.03.2008, 10:20
Tüm sehitlerimizin ruhu sad olsun.
Dün aksam bir dizide gecen replik:
"Türkiye'siz bir Ortadoguya tarih güler." Sizin sayenizde güler.

Külünkoğlu
18.03.2008, 11:26
http://aycu19.webshots.com/image/46498/2001307050458306832_rs.jpg (http://allyoucanupload.webshots.com/v/2001307050458306832)

ilhan
18.03.2008, 11:27
Ruhlarınız şâd olsun kahraman Türk askeri! Nur içerisinde yatınız..

Erbay
18.03.2008, 11:34
Mekanları cennet olsun.

Seda
18.03.2008, 11:39
Iki sene önce tasi topragi altin Istanbul'da adres sorma bahanesiyle düpedüz durdurulup acimasizca kursunlanan polis olan amcamdan sonra daha iyi anliyorum ben sehit yakinlarini, acilarini ama ayni anda da sevinclerini, dimdik ayakta durarak gösterdikleri gururu, ama icten ice kopan firtinalari..

Ruhunuz sad, mekaniniz cennet olsun; SEHITLER ÖLMEZ!

Süleyman50
18.03.2008, 11:41
Allah rahmet eylesin mekanları cennet olsun

Mustafa AYDIN
18.03.2008, 11:50
"SAĞ KOLUMU KAYBETTİM AMA SOL KOLUM VAR


Seddülbahir ve Conkbayır'ın büyük kahramanlarından biride Bombacı Mehmet Çavuş 'tu. Bu kahraman Anadolu çocuğu ,İngilizlerin siperlerimize fırlattığı el bombalarını korkusuzca hemen yakalar,karşı tarafa fırlatır ve zararını kendilerine dokundururdu. İngilizler bunu anlamış olacaklar ki bombaları bir kaç sayı saydıktan sonra fırlatarak Mehmet Çavuş 'un iadesini önlemeye çalışmışlardı. İşte böyle bir bomba Mehmet Çavuş 'un elinde patlayarak sağ elinin bileğinden kopmasına sebep olmuştu. Bu yiğit delikanlı vazife şuuruyla hastahaneden tabur kumandanına yazdığı mektupta şöyle diyordu:
"Sağ kolumu kaybettim, zarar yok,sol kolum var. Onunla da pekala iş görebilirim. Beni müteessir eden ve yüne kıtama iltihak edip düşmanla çarpışmama mani olan şey yaramın henüz kapanmamış olmasıdır.
Hastahaneden kurtularak halen harbe iştirak edemediğim için beni mazur görünüz ,affedeniz muhterem kumandanım.."


Ruhlarınız şaad olsun

Külünkoğlu
18.03.2008, 11:58
Geçen sene BMN olarak Çanakkale Şehitleri ziyaretimizde fotograf sanatçısı Amcaoğlu Resul Külünkoğlu'nun çektiği fotograf.. heykel de olsa sanki hala yaşıyor gibi yürüyor gibi..

Şehitler Ölmez !


http://aycu10.webshots.com/image/47009/2001341960706080239_rs.jpg (http://allyoucanupload.webshots.com/v/2001341960706080239)

eys_61
18.03.2008, 13:25
Rahmet ve minnetle anıyorum,ruhları şad olsun.

Burak Bıyıklı
18.03.2008, 13:32
şehitlerimizi unutmamalı ve bugün onlara bol bol dua etmeliyiz

Ertan 51
18.03.2008, 13:41
Gerçekten ne mutlu ki bizlere böyle Ataların evlatlarıyız
Allahım rahmet eylesin Peygamber Efendimize komşu olsunlar inşallah
tek üzüldüğüm sizlere yaraşır bir toplum olmaktan hızla uzaklaşıyoruz
kemikleriniz sızlıyordur biliyorum ama elimizden birşey gelmiyor
ben üzerime düşeni yapmaya çalışıyorum 3 tane evladım var rehberim sizlersiniz sizin maneviyatınız sizin vatan sevginiz bizim güneşimizdir ve o hedefle yetiştirmeye çalışıyorum aklım fikrim yettiği ve yetişebildiğim kadarıyla çocuklarımı.
sizleri unutmadık unutmayacağızda.

Koray
18.03.2008, 13:44
bizler onların sayesinde evimizde rahat uyuyoruz...
ruhları şad olsun...

POYRAZ
18.03.2008, 13:54
Aziz sehitlerimizin önünde saygi ile egiliyorum.

Eger Canakkale savaslari kazanilmamis olsaydi bugün Türkiye olmayacakti. Düsman ordularinin yaptigi plana göre Türkiye'ye Ic Anadolu'da son derece kücük bir toprak birakilip, baska ülkelerin mandasi yönetimi altinda serefsizce bir hayat sunulacakti. Tabi buna hayat denirse.
Canakkale savasi Türk ordusunun sayisiz kahramanliklarina sahit olmustur. Canakkale savasinda cok dramatik carpismalar yasanmistir. Hatta öyle ki, yerin altina kazilan tünellerde bile bogaz bogaza carpismalar olmustur. Cogu insan bunu bilmez,.
Türk ordusu 7 iklimin askerlerini her türlü zor sartlara ragmen dize getirip ahlaksiz düsman askerlerinden kadinlarimizin irzlarini, insanlik serefimizi, topraklarimizi, onurumuzu, insani var eden kutsal duygularimizi kurtarmistir. Cani pahasina bunu basarmistir.

Serefi ile ölmeyi beceremeyenler serefsizce yasamaya mecburdurlar.

Kahraman ve aslan yürekli aziz sehitlerimizin önünde yerlere kadar büyük bir saygiyla egiliyorum. Ruhlariniz sad, mekaniniz cennet olsun.

ÜNAL
18.03.2008, 14:04
Vatan size minnettar ... Ne kadar farkında olmayanların varlığı bulunsa bile....
Allah gani gani rahmet eylesin sizlere..

http://img210.imageshack.us/img210/3057/canakkalesehitleriabidenl6.jpg (http://imageshack.us)

Hüseyin Bağdat
18.03.2008, 14:14
ALLAH onlardan binlerce kez razı olsun.Ruhları şad olur inşALLAH.

Bizler onlara layık olabiliyormuyuz acaba?

Hala bu büyük günün önemini bilmeyen,bu büyük günü hatırlamayan bilmeyen gençlerimiz var maalesef...

ÜNAL
18.03.2008, 14:23
ALLAH onlardan binlerce kez razı olsun.Ruhları şad olur inşALLAH.

Bizler onlara layık olabiliyormuyuz acaba?

Hala bu büyük günün önemini bilmeyen,bu büyük günü hatırlamayan bilmeyen gençlerimiz var maalesef...
Şahsen çok çabalamama rağmen layık mıyım bilmiyorum.Ben de gencim..
Şimdiki gençliğimiz utanç verici..daha bugün yolda 16 yaşındaki bir çocuğa sordum ....cevap şu:18 Mart ta ne olmuş?

Mazisini tanımayan,ileriyi görmeyen bir gençlik...

Çağatay_
18.03.2008, 14:34
18 Martı duyunca tüylerim diken diken oluyor..

14-15 yaşında çocuk yaşta insanlar mermisi bitince birkaç işgal kuvveti öldürebilmek umudu ile kendini tepelerden aşağı atıyor..Yine mermisi bitenler öleceğini bile bile bombaların arasına süngü ile dalıyor..Tarihin en kanlı ve en zorlu savaşı..

Şehitlerimize , kurmay kadromuza , ve Mustafa Kemal Atatürk e minnettarız..Allah rahmet eylesin..

http://img527.imageshack.us/img527/5338/7903atamizindeyizby5hs7.jpg

Cem Balcı
18.03.2008, 15:32
ruhları şaad olsun...

Özge
18.03.2008, 15:46
Ruhunuz şad olsun.

pReN@_61
18.03.2008, 15:50
Aziz Şehitlerimizin Ruhu Şad Olsun.

onurkaradeniz
18.03.2008, 15:51
ruhları şad olsun...


ŞEHİTLER ÖLMEZ ve ASLA UNUTULMAZ !

Selman
18.03.2008, 16:19
Onlara ne kadar methiyeler düzsek az gelir.Bu Vatan'ın her karışın da alın terleri, kanları var.Tüm Şehitlerimizin ruhu Şad olsun.

OYılmaz
18.03.2008, 16:47
http://img212.imageshack.us/img212/8347/058ck.jpg

http://img101.imageshack.us/img101/7644/f235iz.jpg

http://img340.imageshack.us/img340/5868/canakkalegj7.jpg

http://www.vatanseverlerpartisi.org.tr/images/stories/hs/canakkaledenkesitler/bes/14.jpg

http://img297.imageshack.us/img297/2459/13ep4.jpg

http://www.yusufiye.net/haber/canakkale/image13.jpg

http://mada.blogs.com/madablogs/images/2007/03/18/ataturk_anafartalarda_madajpg.jpg






VATAN SAĞOLSUN ŞEHİTLERİMİZİN RUHLARI ŞAD OLSUN
:Bayrağımız:

Ömer SEVİNÇ
18.03.2008, 16:48
Allah rahmet eylesin hepsine. Bizim bu günlere gelmemiz için canlarını verdiler. Ama ölmediler, ölmeyecekler..

zafer6161
18.03.2008, 16:53
bütün şehitlerimize ALLAH tan rahmet dilerim mekanları cennet olsun

http://img216.imageshack.us/img216/2152/turk0gv8bb8jn4lr1qvjc3.gif

Çağatay_
18.03.2008, 17:20
Şehitler vurulunca değil , unutulunca ölürler..

Unutmayalım , unutturmayalım..

Cem Balcı
18.03.2008, 17:49
http://www.akman.de/canakkale/image/entrance.jpg

unutmayın;unutturmayın...

ÜNAL
18.03.2008, 17:52
http://www.akman.de/canakkale/image/entrance.jpg

unutmayın;unutturmayın...
Duyarlı,vatansever insanlar var olduğu sürece unutulmaz,unutturulamaz..
Unutturulmaya çalışılıyor..maalesef!


Baksanıza başlıktaki mesaj sayısına..
Yeterli mi böyle bir günde..?

Muhammed KOÇ
18.03.2008, 17:52
bu kahramanlıklar dünyanın başka bir yerinde yok ..

vurgun_kiz_61
18.03.2008, 17:54
rahmet ve minnetle aniyorum ruhlariniz sad olsun
VATAN sizin sayenizde rahat uyuyor

CANNAKALE GECILMEZ
TURK ORDUSU YENILMEZ
AY YILDIZLI BAYRAGIMIZ
SEMALARDAN HIC INMEZ...

ÖmerFarukYılmaz
18.03.2008, 18:09
ONLAR, AZIZ VE NECİP BİR MİLLETİN DEĞİŞİK DÜNYALARIN BAĞIRLARINA, KIVILCIMLAR GİBİ YAĞAN TORUNLARI

Aziz şehitlerimiz

Ruhunuz şad ola...

vurgun_kiz_61
18.03.2008, 18:28
Yakarışa geçivermişti hepsi de birden, İçini döküyordu Hakk’a herkes derinden ; Kuduruyordu mütegallipler kederinden … Ve emindi Mehmetçik yarın ki zaferinden

“…Üsteğmen Faruk, cepheye yeni gelen askerleri kontrol ederken, bir ara saçının ortası sararmış bir çocuk görür.


Adın ne senin evlâdım ?

Ali

Nerelisin ?

Tokat Zile’denim komutanım.

Peki evlâdım bu kafanın hali ne ?

Anam cepheye gönderirken kına yaktı komutanım.

Neden ?

Bilmiyorum komutanım.

Peki gidebilirsin ‘ Kınalı Ali ’

O günden sonra herkes ona ‘ Kınalı Ali ’ der. Herkes kafasındaki kınayla dalga geçer. Kısa sürede cana yakın ve cesur tavırlarıyla tüm arkadaşlarının sevgisini kazanır Kınalı Ali.

Bir gün ailesine mektup yazmak ister. Okuma yazması da yoktur. Arkadaşlarından yardım ister. Hep beraber başlarlar yazmaya. Ali söyler, arkadaşları yazar.

‘ Canım anam, canım babam mübarek ellerinizden öperim. Ben burada çok iyiyim, beni merak etmeyin’ diye başlar.

Kız kardeşini, erkek kardeşini sorar. Köyündekilerin burnunda tüttüğünü yazdırır.

‘ Biz varken, düşman bir adım bile ilerleyemez. Beni merak etmeyin’ der.

Gururla mektubu bitirir. Sonra aklına gelir. Mektubun sonuna, anasına not düşer :

‘ Anacağım kafama kına yaktın. Burada komutanlarım ve arkadaşlarım benle hep dalga geçtiler.Sakın askere gelecek kardeşim Ahmet’e de yakma. Onla da dalga geçmesinler. Ellerinden öptüm’ diye bitirir.

Bahattin Aydın
18.03.2008, 18:45
Allah hepsinden razı olsunki bu vatanı bizlere bıraktılar...mirasınızı kötü emellerine alet etmek isteyenler olsada bizler onlara müsade etmeyeceğiz...içiniz rahat olsun..ruhlarınız şaad mekanınız cennet olsun..NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE..!!!

guci 29
18.03.2008, 18:50
http://www.loadtr.com/b-52090-çanakklae.jpg

SDanışmaz
18.03.2008, 18:56
18 Mart Çanakkaler Zaferi dünya tarihinde yer almış en şanlı zaferlerden biridir. Bu zaferi bizlere yaşatan şehitlerimizden ve gazilerimizden Allah (c.c) razı olsun.

kelkitli29
18.03.2008, 19:52
Allah hepsinden, hepinizden, hepimizden razi olsun.

Hekimoğlu
18.03.2008, 20:00
aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.

atabaş
18.03.2008, 20:20
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker
Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.......

şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz...

Erkin
18.03.2008, 20:53
Yüce Türk Milletinin bu şanlı Çanakkale zaferini geçmişe, bugüne ve geleceğe kazıyan kahraman şehitlerimizi bir 18 Mart'ta daha saygıyla anıyoruz.. Allah hepsinden razı olsun.

Ömer SEVİNÇ
18.03.2008, 21:03
atabaş'ın izniyle şiirin hepsini yazmak istiyorum buraya..

Mehmet Akif Ersoy - Çanakkale Şehitlerine

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya-
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
Ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde -gösterdiği vahşetle- "Bu bir Avrupalı!"
Dedirir: Yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!

Eski Dünya, Yeni Dünya, bütün akvâm-ı beşer,
Kaynıyor kum gibi... Mahşer mi, hakikat mahşer.
Yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada!
Çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk.
Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
Hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ!
Ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,
Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
Medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
Öyle müdhiş ki: Eder her biri bir mülkü harâb.

Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,
Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
O ne müdhiş tipidir: Savrulur enkâz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
Boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlâhî o metin istihkâm.
Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
Bu göğüslerse Hudâ'nın ebedî serhaddi;
"O benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi.
Âsım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.
Şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar...
Vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"Bu, taşındır" diyerek Kâ'be'yi diksem başına;
Ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
Sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle,
Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddin'i,
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran...
Sen ki, İslâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât!
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.

Yasin N.
18.03.2008, 21:13
Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber.

Başka söze gerek yok sanırım hepsinden Allah razı olsun bu denli büyük bir savaştan onurlu, gururklu, zaferle çıkabilecek başka devlet başka millet başka ecdad yoktur.

Dursun Kaplan
18.03.2008, 21:14
Şurda şu mesajLarı yazmamızı onLara borçLuyuz.. SizLere minnettarız.. ;)

Cabri61
18.03.2008, 21:18
http://www.kilispostasi.com/spaw/images/canakkale-.jpg