Gülsen Nickli Üyeden Alıntı
Esimin nasil Trabzonsporlu oldugunu anlattigibir yazisi var. Bu kimlik konusuna da bir yaklasim getiriyor.. Asagidaki yaziyi aylar önce bir baska sitedeki arkadaslara yazi istediklerinde göndermistim.
Nasil TS?li Oldum[/i][/b][/i][/b]
Her velet gibi ben de babamin sempati duydugu futbol takimini tuttum.
6 yasindayim, okuma yazmayi yeni sökmüsüm. Babamin düzenli olarak eve getirdigi
Günaydin ve Tercüman gazetelerinden birinin spor sayfasini heceliyorum...
Galatasaray : 0 Fenerbahçe : 1
-Baba bu 0 ve 1 ne?
-Fenerbahçe bize bir gol atmis ve bizi 1-0 yenmis evladim.
-Ee niye yenilen takimi tutuyorsun baba?
-Yavrum bir kere yenildin diye takim degistirilmez.
Aradan bir sene geçti geçmedi ki aci gerçegi farkettim. Koskoca Rize?de babam ve benden
baska Galatasarayli yokmus.
O zamanlar Rizespor daha bilmem kaçinci ligde debelenip duruyor.
Kimsede köklü bir Rizespor sevgisi de yok anlayacaginiz...
Herkes; dayilarim, amcalarim ve onlarin çocuklari, Çayeli?nin alayi Fenerli...
Birkaç münferit Besiktasli hariç. Onlar da benim azinlik psikolojimi yasiyorlardi zaten.
Sanki Fenerbahçe Futbol Kulübü Rize?de kurulmus, sonra takimin merkezini Istanbul
Dereagzi?na tasimislar.
Çocuguz, top oynuyoruz tabi. Takimlar kuruluyor... Herkes tuttugu takimin adini vererek
ayni çati altinda toplaniyor.
-Hadi biz Fenerbahçe olduk, sen de takimini çek.
-Ne takimi çekicem be. Sadece ben varim Galatasarayli.
Bu Galatasaraylilik belasini basima saran babami kahveden çagiricam ama biliyorum
3 metre bile kosamaz.
Fenerbahçeliler?in karsisina hep bir iki eksikle çikiyorduk. Yenile yenile bir gün yenmesini
ögrendik. Az dayak yemedik bu arada. Tas, sopa, gazoz kapagi (bazen sisesi üzerinde)...
Normal biten maç yok zaten, hepsi ?Maraton?luk?...
Bu Fenerli güruhuna karsi makus kaderim dayak yemekti.
Bagira çagira yapilan tartismalari iyi idare ediyordum ama...
Gazetelerde, ?F.B, G.S ezeli rekabetinde son durum? adiyla hazirlanan köseleri hatmetmeye
baslamistim.
Metin Oktay, Mithatpasa?daki maçta, Gazhane tarafindaki Fener kalesinin aglarini, çektigi sutla
cart diye nasil yirtmisti... (Cart?i ben ekliyordum tabi. Çünkü Fenerliler?in ?cart?a acayip
uyuz oldugunu fark etmistim.) Papazin çayirinda Fener?i 7-0 nasil gole doyurmusuz... vs vs...
Ben bunlari ezberleyip mahalleye bir iniyorum ki, sanki Anti-Dühring?i okumusum.
Fenerliler?de lojistik destek yok, lavuklar bütün gün beni dövdükleri için okumaya
arastirmaya zamanlari kalmiyordu tabi.
?Kem küm... Lefter vardi... eee... sey...?
?Hadi lan, 3 sene üstüste kim sampiyon oldu? Kaleperoviç, Brian Birch?ün çiragi bile olamaz.?
Fenerliler bana uzayli gibi bakiyor... Ne diyo lan bu? Kafasina gelen taslarla kafayi
mi siyirdi acaba?
Entelektüel bir tartismayi beceremeyen Fenerliler tekrar tas ve sopaya sariliyorlardi...
(Simdi düsünüyorum da, bu beni dövenler de benim gibi 7-8 yaslarinda çocuklardi.
Hepsi de ya mahalle ya da okul arkadasimdi. Holigan olamazlardi. Daha anlamini bile
bilmiyorduk. Mutsuz bir evlilikleri, gicik olduklari patronlari, geçim sikintisi, gelecek
kaygisi... insani vandalizme, holiganizme itecek bir kinleri ve nedenleri de yoktu.
Peki bu ibneler beni niye dövüp duruyorlardi? Hala anlamis degilim!)
Neyse, en az 8-9 sene kahrini çektigim Galatasaray?i, Istanbul?a tasindigimiz ilk yillarda
hep kalbimde büyüttüm. Ama heyhat... Kabatas Erkek Lisesi?nde isler degisti.
Adanali, Karsli, Izmirli, Diyarbakirli... velhasil Türkiye?nin dört bir yanindan gelmis
ögrencilerden olusan Kabatas Erkek Lisesi?ndeki solcular, son günlerde bir Trabzon
geyigine sarmislardi... Ben önce yeni bir sol fraksiyon zannettim.
TKP-ML-TRABZON?u kurdular kesin, diye düsündüm. Soldaki bölünme nihayet sehir bazinda
olmaya baslamisti.
Sonra anladim olayi...
-Abi helal olsun ya, adamlarin antrenörü de, futbolculari da hepsi Trabzonluymus, Anadolu?nun
bagrindan kopup su Istanbul hegemonyasini yiktilar...
Lan bu bizim komsu sehir Trabzon?un takimi Trabzonspor be...
O zamanlar baskaldiri ve otoriteye karsi gelmek acayip prim yapiyor ama yine de
Trabzonspor?a karsi en ufak bir kipirti hissetmiyorum.
Bir gün siniftaki politize arkadaslardan biri bagirarak Trabzonspor?lu bir ajitasyon çekmisti;
-Asirlik geçmislerine, federasyondaki güçlerine, medyadaki agirliklarina, büyük mali olanaklarina
ve bütün bunlarin hakemler üzerinde dogurdugu baskiya ragmen gelip sen bunlarin
elinden sampiyonlugu al...
?Bunlar? dediklerinden birisi de benim Galatasaray?im... Ulan ne biçim konusuyorsun lavuk,
diyecem ama burasi Çayeli degil ve artik çocuk da degiliz. Yemiyo tabi.
Bir Fenerli arkadasin davetiyle Inönü?deki Fenerbahçe ? Trabzonspor kupa maçina gittim...
Deniz tarafindaki açiktayiz. Arkadasim layt Fenerli Allahtan. Benim de çok umurumda degil maç,
yesinler birbirini havasindayim.
Trabzonspor?un formasinin rengini bile bilmiyorum.
?Bu ne lan, visne çürügü lacivert forma mi olur?? diyorum.
Kapalinin bir bölümünde, bir türlü organize tezahürat yapamayan, ellerinde kemençelerle
horon tepen 5 bine yakin taraftar Trabzonspor?u destekliyordu.
Arkadasim tribünü göstererek, ?Vay lavuklar, nerdeyse bizimkiler kadar varlar? diyerek
tehlikenin büyüklügüne isaret etti.
Devamli hareket eden ve biktirici bir presle Fenerbahçe?ye illallah dedirten bu visne
çürügü ?lacivert renkli formali 11 kisi, defanstaki kivircik saçli adamin (Necati) attigi
golle Fener?i kupadan eledi. (Nur içinde yatsin, Islam Çupi ertesi gün Trabzonspor?u
Ingiliz takimlarina benzetmis ve Türkiye?de bu güne kadar böyle ölümüne yardimlasan,
böyle can havliyle oynayan bir takimi izlemedigini yazmisti.)
Kemençe sesi birden kulagima daha bir hos geldi.
Inönü?den çikarken aralarina karistim. Rize ile Trabzon?un farki neydi ki?
Tonlama farkimiz olabilirdi belki. ?Nasil Keçirduk, Nasil Geçurduk, Nasil Çeçurduk??
O senenin sonunda Tercüman gazetesinde tam sayfa bir fotograf gördüm.
Bu fotografla birlikte içimdeki son Galatasaray tersanesi de ele geçirilmisti.
Teslim bayragini çekiyordum.
Senol, Turgay Necati, Ali Kemal ve digerleri sampiyonluk kupasini elleri arasina almis,
Bogaz Köprüsü?nün tam ortasindan yürüyerek kupayi Avrupa?dan Asya?ya geçiriyordu.
?Trabzonspor Sampiyon!..?
Bir sonraki Galatasaray ? Trabzonspor maçindan gözyaslarimi gizleyerek çikmistim.
Galatasaray, sezon basinda Tuncay?in jübilesi için Trabzonspor?la oynuyordu ve 4-1 yenilmisti.
Galatasaray yenildi diye aglamiyordum ama, artik kendimi Trabzonsporlu hissediyordum.
Içimdeki solcu insaatin ilk harçlarini, oligarsiye kafa tutan Trabzonspor atti.
Trabzonspor zenginden alip bana veren Robin Hood?umdu. Amerika?nin burnunun dibinde
Küba?yi kurmak kadar zor bir isi becermisti. Trabzonspor benim devrimimdi.
Bir futbol takimi olmaktan çok öte anlam tasidi ve tasiyor.
Simdiki veletlerde is yok. Kim güçlüyse, kim kazaniyorsa onu tutuyorlar. Nerde bizim gibi tuttugu takima bu kadar anlam yükleyen veletler...