GİRİŞ
Dünya basınından takip ettiğimiz, ortadoğuda yaşanan zulmün bir benzeri, ama çok daha büyüğü, uzun yıllardır Çin Halk Cumhuriyeti içerisinde yer alan Sinkiang (Doğu Türkistan) eyaletinde Uygurlara karşı acımasızca yürütülmektedir. Ancak gerek dünya basınının mağdur ve mazlum olan Türk olunca ses çıkarmaması gerekse Çin'in kapalı bir kutu olması dolayısıyla bu hadiselerden çoğumuz bihaber kalmaktayız. BMN camiası olarak, Serbest Kürsü'müzde bu mevzuya değinmemek olmazdı. İzninizle başlığı açıyorum. Ricam, lütfen konuya ideoloji ve partiler bağlamında siyaset bulaştırılmamasıdır. Tepkilerimizi şu ya da bu fikirden olduğumuz için değil, Türk ve insan olduğumuz için verelim.
Beş Balık, Urumçi, Turfan, Kumul gibi kadim Türk yerleşimlerini içeren Doğu Türkistan bölgesi ve o bölgede yaşayan Uygurlar bugün Çin yönetimi altında yaşamakta, daha doğrusu yaşamaya çalışmaktadırlar. İşkence yöntemleri ve vahşilikleri ile dünyada bir ekol olmayı başarabilen Çinliler, yöredeki Uygurların kendilerine Türk yahut Uygur demesini dahi yasaklamışlardır. Kendilerini ancak "müslüman" şeklinde tanımlayabilen Uygurlar, milli benlikleri gibi dinleri konusunda da baskı altında kalmaktadırlar.
Çinlilere karşı işin en başından beri yiğitlikle ve cesaretle karşı koymuşlardır. Defalarca kanlı savaşlar, isyanlar yaşanmıştır. Gelin görün ki, kendilerinden onlaca kat kalabalık olan ve ekonomik/teknolojik olarak daha ileri düzeyde bulunan Çinlilere güç yetirmeleri mümkün olmamıştır.
OSMAN BATUR
Doğu Türkistan direnişçilerinin en meşhuru Osman Batur'dur. Kendisi Altay Kazaklarından olup asıl adı İslamoğlu Osman'dır. "Batur" kahraman demektir kendisine bir ünvan olarak verilmiştir. 12 yaşında Kazak Türkleri'nin büyük kahramanı Böke Batur, ondaki yeteneği görüp yanına aldı. Ona savaş taktiklerinin inceliklerini öğretti. Aynı zamanda Rus ve Çin kinini aşıladı. İki yıl sonra Böke Batur'un büyük bir yenilgisi oldu ve bunun üzerine Osman'a, "Benim işim bitti, ama ileride Türk Milleti'nin sana ihtiyacı olacak, benden ayrıl." diye buyruk verdi. Böke Batur yenilgiden sonra Türkiye'ye gelmek için Tibet'ten geçerken yakalandı ve başı kesilerek şehit edildi.
İkinci Dünya Savaşı'nın karışık günlerinde Doğu Türkistan Türkleri zulüm altında eziliyorlardı. Osman Batur savaştan başka bir yol olmadığına inanmıştı. Yavaş yavaş Altaylar bölgesini Çinlilerden temizlemeye başladı.
22 Temmuz 1943'te Altaylar'da canlı Çinli kalmamıştı. Bulgun'da yapılan bir törende Osman Batur Altay Kazak Türkleri'nin Han'ı ilân edildi.
Osman Batur'un savaştığı yıllarda, 1944-1945'te Tanrı Dağları'nın kuzeyindeki bütün Doğu Türkistan toprakları, birkaç şehir haricinde kurtarılmıştı. Fakat sonrasında komünist ordunun baskılarıyla Altaylar ve Tarbagatay dağları yavaş yavaş elden çıktı. 1949 yılında Osman Batur daracık bir dağ bölgesine sıkışmıştı.
Başlangıçta 30 bin Türk'ten oluşan kuvveti 1950'de kadın ve çocuklar dahil 3-4 bine inmişti. Buna rağmen yılmadan savaşmaya devam ediyordu.
1951 yılının şubat ayında Çinliler Osman Batur'u Kanambal Dağları eteklerinde kuşatıp yakaladığında yanında sadece birkaç düzine aile kalmıştı. Osman Batur yakalanarak Urumçi'ye götürüldü. Orada korkunç işkencelere mâruz kaldı ve günlerce Urumçi sokaklarında Çinliler arasında dolaştırıldıktan sonra 29 Nisan 1951 günü kulakları ile kolları kesildi, ardından da şehit edildi.
BUGÜN
21. yüzyılda, medeni zannettiğimiz bu dünyada Doğu Türkistanlılar hâlen akla hayale gelmeyecek işkencelere maruz kalmaktadırlar. Milli bir his sahibi olduğunuzu gösterecek ufak bir açık verirseniz, polis tarafından alınıp hepse gönderilirsiniz. İşin kötüsü Çin'de hapse gitmek demek, sadece hepse gitmek demek değildir. Ne demek midir?
Doğu Türkistan hapishanelerinde uygulanan ceza ve işkence türleri:
1. Tırnak altına iğne batırma,
2. Erkek mahkumların cinsel organına çubuk sokma,
3. Mahpusları ağaç kazığa oturtma,
4. Sol elini masaya [metal çiviyle] çakıp, sağ eliyle itirafname yazdırma,
5. Çemberle kafatasını sıkıştırma,
6. "Gang'za"ya bastırma,
7. Buruna biber suyu akıtma,
8. Çıplak bedene kızdırılmış yağ saçma,
9. Aşık kemiği ezme,
10. Aşil tendonunun kesilmesi,
11. Mahpusların ayak bileklerine (yıllarca) 10 kg ağırlığında pranga takma cezası.
12. Mahpusların ellerine kelepçe takma cezası. Bu cezalarda üç çeşit kelepçe takılır:
a. Eller önde,
b. Eller arkada,
c. Bir el omuz üstünden, bir el omuz altından alınarak çapraz bir durumda bağlanma,
13. Su gölçekineçılaş(boğazına kadar soğuk suya sokma),
14. "Buz koğuşuna" koyup dondurma,
15. Sopalama,
16. Telle kaplanmış kamçılarla çıplak bedeni kırbaçlama,
17. Çivi kakılmış tahta [düzlem] üzerinde durdurma,
18. Küçük kömür ve cam parçaları üzerinde dizlendirme,
19. Boyu eni bir buçuk metre koğuşlara hapsetme cezası.
20. Aç bırakma cezası.
21. Sert emek cezası.
22. Birinci bağlak cezası.
23. Asmak işkencesi. Üç çeşittir:
a. Eller yukarıda asılmak;
b. Eller arkadan bağlayarak asılmak (Filistin askısı) ;
c. Baş aşağı asılmak.
24. "Küreş kılmak". Binlerce insan önünde "küreş" kılınır, özeleştiri yapmaya zorlamak; bazen de aşağılık bir şekilde dö-vülmek.
25. Emek işkencesi: Kamplarda (yazın) 12 saat çalıştırılır. Bundan başka kişi başına 1000 kg gübre, 1000 kg yem-haşek(saman, ot), 500 kg iğde, 500 kg buya yıltizi toplama cezası verilir. Bütün bunlar iş vaktinin dışında yapılması zorun-lu emeklerdir.
26. Uykusuz bırakarak, sorgulama işkencesi.
27. Gündüzleri koğuşlarda istirahat ettirmeden suçunu düşünmeye zorlama işkencesi.
28. Hastayı tedavi etmeme cezası.
29. Amburla [kerpeten] tırnak çekme işkencesi.
30. Kışları koğuşa sıcak hava vermeme cezası.
Devam edecek......
"Trabzonluluktan aldığım zevki hiçbir şeyden almadım. Belki FM... Ama yok lan, Trabzonluluk daha güzel..."
"Trabzonluluktan aldığım zevki hiçbir şeyden almadım. Belki FM... Ama yok lan, Trabzonluluk daha güzel..."
"Trabzonluluktan aldığım zevki hiçbir şeyden almadım. Belki FM... Ama yok lan, Trabzonluluk daha güzel..."
en az lübnan,filistin veya insanlığın ayaklar altına alındığı herhangi başka bir yer kadar duyarlı olmamız gereken bir konu (üstelik bu insanlar soydaşlarımız) fakat hiç cevap yok,yazık...
Her daim TRABZONSPOR!Türkiye Kyoto'yu imzaladı"7"
ne denilebilir ki; insanın elinden kin kusmak geliyor ancak. zulm ile abad olan kahr ile berbad olsun inşallah.
türkiye cumhuriyeti hükümeti ile kendini türk kabul eden devlet hükümetleri el birliği ile çinin bu acımasız ve insanlık dışı uygulamalarına son vermesi için bir araya gelmeli...
çinin türklere iyi davranmadığını biliyordum ama dediğiniz gibi orası kapalı bir kutu olduğu için tam olarak nelerin yaşandığını bilemiyorduk.. yazınız için teşekkürler.
''Ben kulüp tutmam, çocuk... Çünkü hepsi benimdir. Hem; sivil veya asker toplumun tamamına hizmet veya kumanda edenler bir kulübü tutsalar bile -görev sırasında- bunu açıklamazlarsa isabet ederler. Aksi halde, otoriteleri sarsılır ve tartışılır. Tefrika (ayrımcılık, nifak) yaratmış olurlar. O nedenle dikkatli olmalarını tavsiye ederim." Mustafa Kemal Atatürk (2 Aralık 1933)
feneri "ampül" aydınlatır ancak "güneş" kendiliğinden ışık verir !
Bu konunun duyarsız kalması şuna dalalet etmektedir. Türk Milleti, başkanıyla halkıyla birlikte, ne idüğü belirsiz milletlere destek çıkmakta ancak kendi soyundan gelen kardeşlerine ise bir nebze olsun sahip çıkmamaktadır. Bugün başkanımız en azından bu konu üzerine bir konferansında birkaç cümlelere yer verebilir. Gerçi, ne önemi varki Lübnan da onlarca kişi ölüyor. Peki ya D. Türkistan da ?
BMN TRABZON
uygur.org'dan alıntı bir bildiridir:
MİLLİ MÜCADELE
Hoten, Baren ve Gulca ayaklanmasında verdiğimiz Şehidlerimizi Rahmetle anıyoruz. Ruhları Şad olsun.
Zamanımızda, dünyanın dört bir yanında bulunan soydaşlarımızla birlik içinde milli mücadelemiz sürüyor, Doğu Türkistan'ın bağımsızlığına kadar sürecek Allah'ın izniyle. Yapılan toplantılar, yürüyüşler, konferanslar ve dahi internet faaliyetlerimiz ana yurdumuzda olamasak da hızla devam ediyor.
Yapılan her türlü engellemelerin, bizi yıldırmak şöyle dursun, aksine gücümüze güç kattığı, daha çok bilendiğimiz bilinmelidir!
Saygılarımızla.
"Trabzonluluktan aldığım zevki hiçbir şeyden almadım. Belki FM... Ama yok lan, Trabzonluluk daha güzel..."
allah türklere ve müslümanlara yardımcı olsun
...anti-klişe timi...
çin devlet başkanının fransa gezisi sırasında insan hakları ihlalleri hatırlatıldığında " insan hakları sizin değerleriniz. çin'de ise başka kanunlar ve değerler var" demişti. biz susmaya devam ettikçe dünyadaki hiçbir zulüm sona ermeyecek! lafla peynir gemisi de yürümüyor ne yazık ki..
Helal olsun Moyunçur takdir ettim herkesin sırf araplara ağladığı şu günlerde Çin zulmüne dikkat çekmen çok güzel.
Kahrolsun şerefsiz Çin!
gokbayrak.com sitesinden alıntıdır:
Komünist Çin birlikleri, Doğu Türkistan’ı kademeli olarak 1949 yılına kadar işgal ettiler ve zulüm idaresi başlatmak için ilk tedbirlerini almaya aldılar:
1. Ürünleri, hayvanları ve toprağın izinsiz satılması yasaklandı.
2. Halkın günlük kazancı, işyerlerine gelen banka görevlileri tarafından zorla alınarak bankaya yatırılmaya başlandı.
3. Vatansever, yüksek ahlaklı, itibar sahibi kimseler, düşük ahlaklı, zaaf sahibi insanlar belirlendi. Birinciler yok edildi, ikinciler ise halkın başına getirildi.
4. Her ailenin başına kötü ruhlu olan kimse, o seçilerek ailenin reisi tayin edildi.
5. Her şahıs, üç günde bir polis idaresine giderek üç gün içinde ne yaptığını anlatmak zorunda tutuldu.
6. Bir kimsenin başkasını ziyaret edeceği zaman polise baş vurması, ne zaman ve ne maksatlı gideceği, ne konuşacağı hakkında bilgi vermesi mecburi hale getirildi. İzin almadan bir köyden bir şehre veya başka bir köye taşınmak tamamen yasaklandı.
7. Herkes, birbirinin casusu haline getirildi. Ana-baba, çocuğunu; çocuklar, ana-babasını ispiyon etmekle vazifeli tutuldular. Kimsenin kimseye güveni kalmadı. İki kişinin bir araya gelmesi “Komünist aleyhtarı hareket”, üç kişinin bir araya gelmesi “isyan hazırlığı” sayıldı.
8. Postahanelerde yerleştirilen Çinli Komünistler, mektupları sıkı bir sansüre tabi tuttular. En küçük bir işaret veya okunaksız yazı, şifre kabul edilerek sahipleri cezalandırıldı.
9. Şeref ve haysiyetten yoksun, milli şuurdan habersiz, şefkat, merhamet, vicdan, din, insanlık gibi kavramlardan uzak, mevki ve zevk düşkünü, kumarbaz ve hain ruhlu, katil, esrarkeş olanlar toplanarak kurslara tabi tutuldular. Bunlara cinayet, zulüm ve işkence metotları öğretildi.
"Trabzonluluktan aldığım zevki hiçbir şeyden almadım. Belki FM... Ama yok lan, Trabzonluluk daha güzel..."
Çin Devlet Başkanına Devlet nişanı veren "Devlet" Utansın
Uygur Türkleri yüzyılı aşkın bir süredir kendi yurtlarında ciddi bir soykırıma maruz bırakılmaktadır. Doğu Türkistan'daki Türk nüfus her geçen gün azalmakta, yaşayanların da dillerini, dinlerini, kültürlerini yaşatmalarına izin verilmemektedir.
Türk kültürünün gerçek merkezi olan Doğu Türkistan'da yaşanan soykırımı, katıksız Türk soyundan olan Uygurların çektiklerini çevremize elimizden geldiği ölçüde duyurmak, bu konuda kamuoyu oluşturmaya çalışmak Türk olarak üzerimize düşen vazifedir. Herksi bu vazifesini yerine getirmeye çağırıyorum.
Örnek olarak vermek gerekirse bu başlık İsrail başlığından daha az mesaj almamalıdır diye düşünüyorum.
Futbolcuyla taraftar el ele versin, şampiyonluk kupası TRABZON'a gelsin!!!
7 7 7 7 7 7 7 7 7....
Bir de Gökbayrak bulup asmak lazım aslında Avni Aker'e.
Malumunuz, bir genelge ile Gökbayrak asman yasaklandı..
Bir hukukçu olarak böyle bir yasal hükmü zerrece dikkate almayacağımı beyan ederim.
"Trabzonluluktan aldığım zevki hiçbir şeyden almadım. Belki FM... Ama yok lan, Trabzonluluk daha güzel..."
çin devletiyle yürüttüğümüz iyi(!) ilişkiler çerçevesinde verilmiş bir taviz olsa gerek.Benzer tavizleri kıbrıs için de veriyoruz ya sonumuz hayrola...
Her daim TRABZONSPOR!Türkiye Kyoto'yu imzaladı"7"
zaten taviz vermekten vreck bişyimiz kalmadı özellkle d bu son hükümet döneminde iyice tavizler aldı başını gidiyo yakında türküm demk de yasaklanır ab yasaları bilmemneyl iyi ilişkiler abdyle iyi ilişkiler çerçevesinde israile laf kondurmama..telkomda satıldı zaten bak sinirlendim....
Alper PEKEN
Trabzon/Çarşıbaşı/Kavaklı......Kocaeli/Gölcük/Kavaklı
Bağımsızlıkçı Uygurlar terörist ya(!), Gökbayrak da terörist örgüt bayrağı ya(!), Türkiye de tüm teröristlere karşı ya(!), Çin ise bizim kadim dostumuz ve müttefikimiz ya(!)...
İşte bu ve benzeri sebeplerden.
Bir de bu katil, kızıl, alçak devletin başkanının ülkemizden alınma pırıl pırıl bir madalyası var. Milliyetçi(!) bir birader takmıştı.
Gece gece çıldıracağım. La havle..
"Trabzonluluktan aldığım zevki hiçbir şeyden almadım. Belki FM... Ama yok lan, Trabzonluluk daha güzel..."
Tarihte Bugün
---------
Bugün,
Yaptığı Medeniyet(!) İnkılâbı ile (1966-1976) Uygurların dilini, müziğini, dinini değiştirmeye çalışan, Uygur Türkleri'ni (ve diğer birçok kişiyi) çalışma kamplarında günde 20 saat çalıştıran zalim Mao Dung'un ölüm yıldönümüdür.
Kutlu olsun.
"Trabzonluluktan aldığım zevki hiçbir şeyden almadım. Belki FM... Ama yok lan, Trabzonluluk daha güzel..."
moyunçur kardeşim öncelikle verdiğin bilgilerden dolayı teşekkürler..
kardeşlerimizin uyguladığı bu zulüm karşısında ne diyeceğimi bilemiyorum..ama sadece şunu söylemek istiyorum hep TÜRKİYE CUMHURİYETİ taviz veriyor...kıbrıs, türkistan, kuzey ırak(kerkük-musul), batı trakya...bu işin sonu nereye varacak Allah sonumuzu hayretsin
Burada Tekrardan Bu kadar Zülm ve işkenceyi yapan Cin hükümet Başkanına Devlet Üstün hizmet Madalyası Veren sayın Bahçeli-Ecevit-Yılmaz Hükümetini de Tekrar Şükranla Anıyorum
dünya üzerindeki türkleri korumak en büyük türk devleti olan türkiyenin en önemli görevi olmalıdır. madi manevi her zaman yanlarında olmalıyız. uygur türkleri ilk devlet olan türk ulusudur. yani bizim bu günlere gelmemizdeki en büyük pay sahiplerindendirler. en azından futbol açısından türkiyenin diğer türk devletlerinden aldığı oyuncular yabancı statüsünde sayılasa bu onların ekonomisine bir katkı olacaktır.
KAHROLSUN LİG TV !!!
Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)