Elızabeth Adler - Vasiyet
Tess Gerrıtsen - Kan Gölü
Harlan Coben - Asla Vazgeçme
Son okuduklarım arasında olan kitaplar.Üçünü de önerebilirim sırasıyla.
Ergenlik çağında çocuğu olanlar Asla Vazgeçme'yi kesin okusunlar
Elızabeth Adler - Vasiyet
Tess Gerrıtsen - Kan Gölü
Harlan Coben - Asla Vazgeçme
Son okuduklarım arasında olan kitaplar.Üçünü de önerebilirim sırasıyla.
Ergenlik çağında çocuğu olanlar Asla Vazgeçme'yi kesin okusunlar
La - Sonsuzluk Hecesi
Bir gün Sabâ Melikesi Belkıs’tan, Âdem’le Havva’nın hikâyesini anlamanın bütün bir insanlığın da hikâyesini anlamak manasına geldiğini öğrendim. İnsanın bütün halleri Âdem’de gizliydi ve bütün macera onun hikâyesinde özetlenmişti.
Bu cümleyi yıllarca içimde gezdirdim de bir türlü kalemi elime alamadım, anlatmaya kalkışamadım
Ne zaman ki, kalmaiçin değil uğrayıp geçmek için kadem bastığımız, kök attığımız değil kısa bir gölge saldığımız şu dünyada bir cennet sürgünüyle yazgılandığımı anladım ve Kelimeler Kitabı-çift isimler sahifesinde, Âdem’le Havva’nın yanına bir de Habil’le Kabil’i ekledim. O zaman anladım anlatma zamanının geldiğini.
Hikâyenin ismi düştü dilime bir gece: LÂ.
İLLÂ, dedim.
Bir ömür boyu aradığım hece harfinin LÂ olduğunu bildim.
Bir Nazan Bekiroğlu(Trabzon) klasiği daha . Harika bir edebi yön ve muhteşem bir kitap eğer edebiyat sever ve Hz. Adem in başından geçenleri farklı bir yönde görmek isterseniz tavsiye ederim .
" Hayatının anlamı senin bakış açında gizlidir. "
Ejder yılında doğmuş bir kız. Devrim öncesi ve sonrası Çin. Vaadler, hayaller ve gerçeker. Yokluk ve yoksulluk yıllarında ücra bir mezrada doğan idealist bir kızın akılara zarar otobiyografisi... Dahası... Okuyun!
Ne zamandır peşinde koştuğum bir projeydi, en uygun başlık burasıdır sanırım.
Bir aksilik olmazsa, sahaf açıyorum.
"İzin ver Selim biraz,Hegel,Fichte diyelim,
Felsefeyle ilişkin bir de ekmek yiyelim."
Hayırlı olsun. İstanbul'a geldiğimizde uğrarız
Eşimle en büyük hayalimiz kitap cafe açmak...
İnsanların kitap almaya geldiklerinde oturabilecekleri,kitap,dergi okuyabilecekleri aynı zamanda da çay, kahve içebilecekleri bir yer açmak hayalimiz...
Belki bir gün kısmet olur...
Aşkname - İskender Pala
Daha önce kısaca bahsetmiştim bu kitaptan ama üç beş satırla geçiştirmenin aşıklara ve sanatçının emeğine saygısızlık olacağını düşündüğümden hikayelerden kısaca bahsetmek ihtiyacı hisettim.
Birinci Hikaye ( Şehnaz Beste ) : Hayal Hatun ile Şairin bir türlü keşismeyen aşk öyküsü. Geç giden bir mektup. Ve sonucunda aşkı biraz geç bulan Şairin hazin ölümü anlatılıyor. Ve bu acıyı özetleyen bir şiir bırakıyor geride.....
Feryad ki feryadıma imdad edecek yok.
Efsus ki gamdan beni azad edecek yok.
İkinci hikaye ( Pervanenin Kanatları ) : Herkesin bildiği ama hikayesi bilmedi bir söz vardır. " Kırk yıllık Kani olurmu yani" Bu sözün acıklı hikayesi anlatılıyor.
Kani Ebubekir Efendi ile Hristiyan üstelik Papazın kızı Tiryandafilanın aşkı. Sevdası uğruna kendini kilisenin kapısına zincirleyen kızın üstünden geçmesi için ayakları altına ya da Ebubekir Efendi ısrarına dayanamadığı babasının teklifini kabul etmez. Bu teklif kızı karşılığı dinini değiştirmektir. Seneler sonra yine yolları kesişir ve bu fedakarlığının karşılığını sevgilisi Tiryandafila en değerli varlığı canı ile öder.
Üçüncü Hikaye ( Denizler Boyu Aşk ) :Şair Ali Ruhi Ruhsar isimli bir kıza , Gemide subay olan Yusuf Nafi Efendi de Zehra isimli bir kıza vurulmuştur. İkiside sevdaları yüreklerinde uzun bir gemi yolculuğuna çıkarlar. Bu yolculuk biribini tanımaları kadar aşkı tanımalarına da yardımcı olur. Ve sevgilerini delicesine yaşamaya ve sevdiklerine aktarmaya karar verirler. Ama aşklarıda hayatlarıda Japon Denizinde son bulur.
Dördüncü Hikaye ( Aşk ve Şiir) : Gül bahçesinde başlayan vuslat ümdiyle devam eden ama tam kavuşacakken ayrılıkların en büyüğüyle biten İlyas ile Cemilenin aşkı hikayesi. Çeşitli belalardan sonra sevgilisiyle geçirilen sadece 3 yıldan sonra ayrılık oduna yakalanıyorlar. Aşkları Cemil Efendinin hazin sonuyla son buluyor.
Beşinci Hikaye ( Yollarda) : Ceyda ile Sadi Sadettin Efendinin hikayesi. Dervişlik yaparken güzel bir sesin büyüsüne kapılan bu büyüyle başlayan bir aşk. Karşılıkta bulur. Ancak aşık olduğu bir Paşa kızıdır ve Paşa onları düzmeceyle uzak bir yere gönderir. Sadece buda değil ayrılıklarına bir de saltanat ayrılığı eklenir.
Kız II. Bayezidin yanına giderken Sadi Efendide Cem Sultanla diyar diyar dolanır. Ona mektuplar yazar. Cevabınıda alır....
Daha doğrusu aldığını sanır . Bazı Sadinin öldüğünü yazarken Sadidende kızın ağzından mektuplar yazarak bilgiler alır. Sadide aşkın büyüsünden bu düzmeceyi anlamaz. Ve sonu Marmaranın serin sularında ölmek olur. Ceyda Sultan bu sondan habersiz başkasıyla evlenmiştir.
Hikayeler kısaca bu kadar. Okuduğumda bir sürü not aldım... Ama buraya yazamadım. Geçmişte yaşanan aşkların duruluğu , sadakati ve içtenliği var bu kitapta....
Aşkı tanımak isteyenler mutlaka okusun....
Güzel bir kitap okumak isteyenler de...
Ne mutlu Türk olana değil , Ne mutlu Türk'üm diyene !
"Cahilin karşısında kitap gibi sessiz ol." Mevlana
Veysel abi bekleriz meydanımıza
Bir eylem ikram ederim sana )
Ben Marmara mezunuyum..
O zamanlar kampüs Bahçelievler'de idi(şimdi Tarabya'da)
Ama kitaplarımızın çoğu,Filiz kitabevinden çıkardı..
Fakat adam gibi bir türlü çıkmazdı,
Hocanın ,eylülde alın dediği kitap,
Mart,nisan ayında elimize geçerdi bazen..
Zırt,pırt ver elini Beyazıt..
Laleli'den Beyazıt'a ,kitapların her zamanki gibi henüz basılmadığını öğrenip,
Doğruu,Eminönü'ne belediye otobüsüne,bazan çarşının içinden..
Sahaflar turu,simit filan derken..
Bi dakka ya,burası kitap başlığıy dı..
Çok pardon..
İlk Türk Pozitivist ve Natüralisti Orhan OKAY; Beşir Fuad (Genişletilmiş II. Baskı)
İlk baskısını okuduğumda lise talebesiydim. Aradan yıllar geçti ve kitap yepyei bilgiler ve belgelerle ikinci kz basıldı.
Osmanlı'da ilk aydın intiharı.
Müthiş bir tecessüs ve dizginlenemz bir zekâ. İngilizce,Fransızca ve Almanca'yı çok kısa sürede öğretim kitapları yazacak derecede öğrenebilen bir adam ve dünyada eşine rastlanmayan bir intihar.
Bileğine ve boğazına kokain zerk edip damarlarını keserek ölüm anına kadar hissettiklerini yazan bir adam.
"Ameliyatımı icra ettim; hiçbir acı duymadım."
"Kan sızmaya başladı. Daha çok aksın diye kolumu hırsla kaldırdım. Baldızım içeri girmek istedi yazı yazıyorum diye başımdan savdım. Yavaş yavaş tatlı bir baygınlık geliyor. Bundan daha güzel bir ölüm tasavvur edemiyorum."
Bri devrin bitişine, bir medineyetin değerler sistemindeki çöküşe bir insanın trajedisinden tanıklık. Kılı kırk yaran bir dikkatle yapılmış bir araştırmanın sonucu ortaya çıkan biyografik bir şaheser.
"Bize neler oluyor?" sorusuna cevap arayanların mutlaka okuması gereken bir kitap.
Hocam Meşhurların Son Anları diye bir kitap okudum. Orada bu yazarında ölüm hikayesi vardı...... Çok ilginç gelmişti bana.... Adını hatırlayamadığım bir yazarda böyle bir şeye kalkışmıştı.....
Ne mutlu Türk olana değil , Ne mutlu Türk'üm diyene !
"Cahilin karşısında kitap gibi sessiz ol." Mevlana
Beşir Fuad'ın trajedisi çok yönlü.
Annesinin yaşadığı akıl hastalığının ırsî olduğundan bir gün kendi başına da geleceğinden endişeli. Doktoru sefalet ve eğlence tavsiye ediyorlar ki bu da başına yeni belalar açıyor. Bir tarafta eşi diğer tarafta Fransız asıllı metresi. Rahatlayacağına bunalıyor.
Fikri boyutu daha da karanlık ve karışık. Beşir Fuad bilimi putlaştıran tamamen inançsız bir insan. Vasiyetinde cesedinin kadavra olara istimailini istiyor. İslâm ve Hristiyanlık gibi intiharı kat'i birşekilde yasaklamış dinlere mensup birine gre inanmayan bir insan kedi hayatına son verirken şüphesiz daha serbest karar verir.
Sonuç malum.
Japonya'da aydınların intihar edişi sıradan bir hadise. Zira gelenek ve değer yargıları intihara bir misyon yüklüyor. Ama Türkiye ve Rusya'daki aydın intiharlarına aynı gözle bakamayız.
Faik Abi, Gamze, Veysel Abi, Hüseyin Abi, Olcay Abi teşekkürler..
Bu hafta sonu mekan sahibiyle görüşeceğiz, fiyatta anlaşabilirsek oldu bu iş.
Kadıköy'de Bahariye Caddesi'nde açılacak.
Ben okula yoğunlaştığım için pek ilgilenemeyeceğim hafta içi.
Hem mühendis hem sahaf olmak zor zanaat .
Kitapları nereden sağlayacağımız konusunda biraz sıkıntı var şimdilik.
Ama halledeceğiz.
Satmayı düşündüğünüz kitaplarınız varsa, her daim bekleriz.
"İzin ver Selim biraz,Hegel,Fichte diyelim,
Felsefeyle ilişkin bir de ekmek yiyelim."
Valla bendeki kitaplar çok sayıda değil ve enfazla 30- 40 yıllık çoğu..... Osmanlıca bir kaç kitapta var ama onlarda çok eski değil sanırım.....
Hem ben kitap vermek için değil kitap almak için sevindim sahaf açmana
Ne mutlu Türk olana değil , Ne mutlu Türk'üm diyene !
"Cahilin karşısında kitap gibi sessiz ol." Mevlana
Semih, çok sevindim...Çok ama çok...Kitap temini konusunda yardımcı olabilirim...Kendi kitaplarımı vermem ama arkadaşlardan çalarız biraz
Bu arada Hüseyin hocam kitap Cafe fikri harika
Son olarak İskender Pala 'nın "iki Darbe arasında" ve Cengiz Aytmatov un "Gün Olur Asra Bedel" ini bitirdim...Cemil Meriç in Mağaradakiler i ve Antony Gidens ın Sosyoloji sini okumaya çalışıyorum...
Trabzonspor taşralı olmaktan gelen ezikliğin, merkez karşısında ikinci derecede veya gölgede bırakılmış olmaktan sıyrılmak isteyen kompleksli yaranma tutumunun değil, otantik inisiyatifin sembolüdür İsmet Özel
Nurefşan çağlaroğlu: İlk namaz...
Bir yazarın,doktorun,sosyoloğun,ressamın,felsefecinin kıldıkları ilk namazları anlatıyor...
Hikaye tarzında değil. Yazar farklı bir üslüpla kılınan ilk namazları anlatmış...
Cumhuriyet dönemi Öncesinde Türkler isimli kitabı okumaya başladım...(içeriğini bitirince yazarım)
'Ejderha dövmeli kızı' aldım inşallah verdiğim paraya değer
Elektrikte Edison,futbolda Trabzon,Araplarda petrol ,Trabzon'da Futbol...
Bu kitabı her yerde duyuyorum, okuyucu yorumlarını okudum, herkes kitabın ilk 60-70 sayfasında sıkıldıklarını ama daha sonra kitaba kendilerini kaptırdıklarını anlatıyor.
Sadece biraz geniş bir sülale öğrenmek zorunda kalıyormuş okuyucular galiba
Elimde İskender Pala'nın İki Darbe Arasında kitabı var, bittiğinde bu kızın kitabına geçeceğim inşallah
Clive Cussler'ın hemen hemen bütün kitaplarını okuyan varmı. Ben sadece Kusursuz Plan'ı okudum ve beğendim diğerleride aynı güzelliktemi diye soracaktım.
Mario Alberto Kempes - El Matador
Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)