Sayfa 9 Toplam 9 Sayfadan BirinciBirinci ... 7 8 9
Toplam 219 adet sonuctan sayfa basi 201 ile 219 arasi kadar sonuc gösteriliyor

Konu: Güzel Yazılar

  1. #201

    Üyelik tarihi
    06.08.2006
    Nereden
    Trabzon
    Mesajlar
    2,226

    Standart

    Alıntı LazAnisT Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster

    "Kiz evinun önine
    Sereceğum kilimi"
    bu yazı çok güzel ve etkileyiciymiş

  2. #202
    guci 29 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    30.11.2006
    Nereden
    Ankara
    Yaş
    36
    Mesajlar
    1,786

    Standart

    Karar ver artık kimi daha çok sevdiğine
    Kararsız olma sen üzme herkesi
    Kalbinde kim var o mu yoksa ben miyim
    Bilmek isterim yolumu çizeyim
    Sen de üzgünsün bu hayattan hem de nasıl
    Bir kalpte iki kalp nasıl yaşanır
    2 kişi seven iki defa ölürmüş
    Bir kalp yalnız bir kalbi düşünürmüş..
    Sen üzgün ben üzgün o da üzgün yapma herkes çok üzgün..
    Gözler onu arar kalbin beni düşünür
    Tercih yap sonra 3 kalp birden ölür
    Görülmemiştir böyle aşk inan dünyada
    Ne biçim sevgi 3 kalp bi arada..
    Bir bordon var bir de mavin
    Sevgin ömrünü yedi senelerin...


  3. #203
    Harun-61 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    29.05.2004
    Nereden
    Trabzon
    Yaş
    41
    Mesajlar
    18,198

    Standart

    AyAkLaRi ŞiŞiNcEyE kAdAr NaMaZ KiLaN PeYgAmBeRiN,
    gÖzLeRi ŞiŞiNcEyE KaDaR uYuYaN üMMeTiYiZ!!!



    ...
    *
    * Ağızdan çıkan söz muallakta kalmaz, ya sağ tarafa yazılır ya da sol tarafa *

    ~Tasavvuf, Dünya adamını ALLAH adamı yapma Sanatı'dır ~

  4. #204
    Fatih Ersoy - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.02.2005
    Nereden
    Ankara
    Mesajlar
    4,068

    Standart

    Zulmü alkislayamam, zalimi asla sevemem,
    Gelenin keyfi için geçmise kalkip sövemem.
    Biri ecdadima saldirdi mi hatta bogarim..
    - Bogamazsin ki!
    - Hiç olmazsa yanimdan kovarim.

    Üç buçuk soysuzun ardinda zagarlik yapamam;
    Hele hak namina haksizliga ölsem tapamam.

    Yumusak basli isem, kim dedi uysal koyunum?
    Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynum.


    Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta cigerim,
    Onu dindirmek için kamçi yerim, çifte yerim.
    Adam aldirmada gec git, diyemem, aldiririm
    Çignerim, çignenirim, hakki tutar kaldiririm.



    Mehmet Akif Ersoy
    Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu ?
    **Latocan**



  5. #205
    ÜNAL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.09.2007
    Nereden
    Ankara
    Mesajlar
    6,246

    Standart Farkında olmalı insan..

    Farkında Olmalı İnsan...
    Kendisinin, Hayatın Olayların, Gidişatın Farkında Olmalı.
    Farkı Fark Etmeli, Fark Ettiğini De Fark Ettirmemeli Bazen...
    Bir Damlacık Sudan Nasıl Yaratıldığını
    Fark Etmeli.
    Anne Karnına Sığarken Dünyaya Neden Sığmadığını
    Ve En Sonunda Bir Metre Karelik Yere Nasıl Sığmak Zorunda
    Kalacağını
    Fark Etmeli.
    Şu Çok Geniş Görünen Dünyanın, Ahirete Nispetle Anne Karnı Gibi
    Olduğunu Fark Etmeli.
    Henüz Bebekken "Dünya Benim!"Dercesine Avuçlarının Sımsıkı Kapalı
    Olduğunu, Ölürken De Aynı Avuçların "Her Şeyi Bırakıp Gidiyorum İşte!"
    Dercesine Apaçık Kaldığını
    Fark Etmeli.
    Ve Kefenin Cebinin Bulunmadığını Fark Etmeli.
    Baskın Yeteneğini
    Fark Etmeli Sonra.
    ! Azraillin Her An Sürpriz Yapabileceğini,
    Nasıl Yaşarsa Öyle Öleceğini
    Fark Etmeli İnsan
    Ve Ölmeden Evvel Ölebilmeli. ?
    Hayvanların Yolda Kaldırımda Çöplükte
    Ama Kendisinin Güzel Hazırlanmış Mükellef Bir Sofrada Yemek Yediğini Fark Etmeli.
    Eşref-İ Mahlûkat (Yaratılmışların En Güzeli) Olduğunu
    Fark Etmeli.
    Ve Ona Göre Yaşamalı.
    Gülün Hemen Dibindeki Dikeni Dikenin Hemen Yanı Başındaki Gülü
    Fark Etmeli.
    Evinde 4 Kedi 2 Köpek Beslediği Halde
    Çocuk Sahibi Olmaktan Korkmanın Mantıksızlığını
    Fark Etmeli.
    Eşine "Seni Çok Seviyorum!" Demenin Mutluluk Yolundaki Müthiş
    Gücünü
    Fark Etmeli.
    Dolabında Asılı 25 Gömleğinin Sadece Üçünü Giydiğini
    Ama Arka Sokaktaki Komşusunun O Beğenilmeyen Gömleklere Muhtaç
    Olduğunu
    Fark Etmeli.
    Zenginliğin Ve Bereketin Sofradayken Önünde Biriken Ekmek
    Kırıntılarını Yemekte Gizlendiğini
    Fark Etmeli.
    FARK ETMELİ.
    Ömür Dediğin Üç Gündür,
    Dün Geldi Geçt! i Yarın Meçhuldür,
    O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür, O Da Bugündür.



    Konu ÜNAL tarafından (15.04.2008 Saat 18:55 ) değiştirilmiştir.

  6. #206
    ÜNAL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.09.2007
    Nereden
    Ankara
    Mesajlar
    6,246

    Standart İnsana Saygi

    Profesör Üstün Dökmen, Hayvan dergisinde yayimlanan röportajinda, "Yere düsen ekmegin üstüne basan insan görmedim ama yere düsen insani tekmeleyen çok kisi gördüm" diyor... Saygili olmaktaki kusurlarimizi söyle anlatiyor:
    - Birbirimize saygili olma konusunda 3 tip temel hatamiz var...
    Avrupa'da yasayan vatandasimiz, orada yerlere çöp atmiyor ama Kapikule'den girer girmez yerlere tükürmeye, çöp atmaya basliyor. Niye burada böyle yapiyorsun diye soruldugunda, herkes böyle yapiyor diyor. Kendi fikri olmayan insanin duruma göre hareket etmesidir bu.
    Ikinci hatamiz, adama göre davranmamiz. Karsimizdaki adam iri yariysa, 'Buyur Abi', diyoruz, ufak tefekse, 'Ne var lan!' diyoruz. Oysa ki, insanlarin onuru birbirine esittir.
    Üçüncü hata, keyfimize göre davranmak. Keyfimiz yerindeyse eve girerken 'Merhaba millet' diyoruz, degilse surat asiyoruz. Oysa keyfimiz yerinde olsun olmasin insanlara saygili davranmak zorundayiz.
    Diyorum ki, yerdeki ekmege saygili olma konusunda ülkemde mutabakat var, kimse basamaz, ayagiyla dürtüklemez ya da öper, koyar bir kenara.
    Ekmek nimettir kabul, peki insan nimet degil mi?



  7. #207
    ÜNAL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.09.2007
    Nereden
    Ankara
    Mesajlar
    6,246

    Standart Öğrendim ki...


    ÖĞRENDİM Kİ

    Öğrendim ki...
    Kimseyi sizi sevmeye zorlayamazsınız.
    Kendinizi sevilecek insan yapabilirsiniz,
    Gerisini karşı tarafa bırakırsınız.

    Öğrendim ki...
    Güveni geliştirmek yıllar alıyor,
    Yıkmak bir dakika.


    Öğrendim ki...
    Hayatında nelere sahip olduğun değil
    Kiminle olduğun önemli.

    Öğrendim ki...
    Sevimlilik yaparak 15 dakika kazanmak mümkün
    Ama sonrası için bir şeyler bilmek gerek.

    Öğrendim ki...
    Kendini en iyilerle kıyaslamak değil
    Kendi en iyinle kıyaslamak sonuç getirir.

    Öğrendim ki...
    İnsanların başına ne geldiği değil
    O durumda ne yaptıkları önemli.

    Öğrendim ki...
    Ne kadar küçük dilimlersen dilimle
    Her işin iki yüzü var.

    Öğrendim ki...
    Olmak istediğim insan olabilmem
    Çok vakit alıyor.

    Öğrendim ki...
    Karşılık vermek
    şünmekten çok daha basit.

    Öğrendim ki...
    Bütün sevdiklerinle iyi ayrılman gerek
    Hangisi son görüş
    me olacak bilemiyorsun.

    Öğrendim ki...
    'Bittim' dediğin andan itibaren
    Pilinin bitmesine daha çok var.

    Öğrendim ki...
    Sen tepkilerini kontrol edemezsen
    Tepkilerin hayatını kontrol eder.

    Öğrendim ki...
    Kahraman dediğimiz insanlar
    Bir şey yapılması gerektiğinde
    Yapılması gerekeni
    Şartlar ne olursa olsun yapanlar.

    Öğrendim ki...
    Affetmeyi öğrenmek deneyerek oluyor.

    Öğrendim ki...
    Bazı insanlar sizi çok seviyor
    Ama bunu nasıl göstereceğini bilemiyor.

    Öğrendim ki...
    Ne kadar ilgi ve ihtimam gösterseniz
    Bazıları hiç karşılık vermiyor.

    Öğrendim ki...
    Para ucuz bir başarı.

    Öğrendim ki...
    En iyi arkadaşla sıkıcı an olmaz.

    Öğrendim ki...
    Düştüğün anda seni tekmeleyeceğini düşü
    ndüklerinden bazıları
    Kaldırmak için elini uzatır.

    Öğrendim ki...
    İki insan aynı şeye bakıp
    Tamamen farklı şeyler görebilir.

    Öğrendim ki...
    Aşık olmanın ve aşkı yaşamanın çok çeşidi vardır.

    Öğrendim ki...
    Her şartta kendisiyle dürüst kalanlar
    Daha uzun yol yürüyor.


    Öğrendim ki...
    Hiç tanımadığın insanlar,
    iki saat içinde,
    senin hayatını değiştirir.

    Öğrendim ki...
    Anlatmak ve yazmak ruhu rahatlatır.

    Öğrendim ki...
    Duvarda asılı diplomalar
    İnsanı insan yapmaya yetmez.

    Öğrendim ki...
    Aşk kelimesi ne kadar çok kullanılırsa, anlam yükü o kadar azalır.

    Öğrendim ki...
    Karşısındakini kırmamak ve inançlarını savunmak arasında çizginin
    nereden geçtiğini bulmak zor.

    Öğrendim ki...
    Gerçek arkadaşlar arasına mesafe girmez.
    Gerçek aşkların da!

    Öğrendim ki...
    Tecrübenin kaç yaşgünü partisi yaşadığınızla ilgisi yok,
    Ne tür deneyimler yaşadığınızla var.

    Öğrendim ki...
    Aile hep insanın yanında olmuyor.
    Akrabanız olmayan insanlardan ilgi, sevgi ve güven öğrenebiliyorsunuz.
    Aile her zaman biyolojik değil.

    Öğrendim ki...
    Ne kadar yakın olursa olsunlar
    En iyi arkadaşlar da ara sıra üzebilir.
    Onları affetmek gerekir.

    Öğrendim ki...
    Bazen başkalarını affetmek yetmiyor.
    Bazen insanın kendisini affedebilmesi gerekiyor.

    Öğrendim ki...
    Yüreğiniz ne kadar kan ağlarsa ağlasın
    Dünya sizin için dönmesini durdurmuyor.

    Öğrendim ki...
    Şartlar ve olaylar,
    Kim olduğumuzu etkilemiş olabilir.
    Ama ne olduğumuzdan kendimiz sorumluyuz.

    Öğrendim ki...
    İki kişi münakaşa ediyorsa,
    Bu birbirlerini sevmedikleri anlamına gelmez.
    Etmemeleri de sevdikleri anlamına gelmez.

    Öğrendim ki...
    Her problem kendi içinde bir fırsat saklar.
    Ve problem, fırsatın yanında cüce kalır.

    Öğrendim ki...
    Sevgiyi çabuk kaybediyorsun, pişmanlığın uzun yıllar sürüyor.

    ATAOL BEHRAMOĞLU

  8. #208
    esmertr - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    26.06.2007
    Nereden
    Trabzon
    Yaş
    37
    Mesajlar
    1,052

    Standart

    Hayat kısa gelen bir battaniye gibidir.
    Yukarı çekersin ayak parmakların isyan eder.Aşağı çekersin omuzların titrer.
    Ama yine de,neşeli insanlar dizlerini karınlarına çeker.
    Rahat bir uyku uyumayı başarır.
    Her başarılı insanın bir planı.
    Her başarısız insanın bir mazereti vardır...

  9. #209
    ilhan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    21.01.2007
    Nereden
    İzmir
    Mesajlar
    19,991

    Standart

    Bende kaldı hep gidişlerin..
    Biriktirdim bütün gidişlerini , Artık ben gidiyorum!
    Terkedişlerimi bırakıyorum..
    Yağmurla ve karanlıkta agladım..
    Önce yağmur taneleri sonra gecenin siyahı sakladı gözyaşlarımı!
    Sana ait olan ruhumu bıraktım..
    İçinde sen olan hiçbir roman yok artık geçmişimde,
    Ben mi?
    Ölü çocukların ellerinde siyah beyaz film gibiyim şimdi..

    25.12.2006 / ilhan

    ( Nostaljik bir yazı benim için )
    Türkçe, Turkche olmasın! Dilimizi koruyalım! Türkçeye 29 harf yeter!

    “Ben basit bir '
    iyi futbol dilencisiyim'. Elimde şapkam, dünyanın dört bir yanını geziyor ve stadyumlarda yalvarıyorum:
    “Tanrı rızası için, güzel bir maç lütfen!”
    Eduardo Galeano


    "İhaneti severim, ama hainlerden nefret ederim." Cesar

  10. #210
    Emirhan Makul - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    05.11.2006
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    34
    Mesajlar
    23,616

    Standart

    AŞK?

    Aşk aşık oldunuz he çook geçmiş olsun yazık eğer gerçekten tespitiniz doğru gerçekten aşık oldu iseniz haliniz çok kötü tabi ki bu yakalandığınız aşk insana karşı duyulan aşk ise başka bir nesneye aşık olduysanız kolay kolay bişe olmaz. Bu hastalık türü çok kötüdür ister karşılığını alın ister almayın .Tarif etmek gerekirse aşk bir tür hastalık türüdür .Ama ilacı yoktur hastalığın ağırlaşmasında öncülük eden nedenler ayrılık,uzak kalmak ve karşılık alamamaktır .Bu hastalığı iyileştiren ise……..pardon böyle bişe yok,yani tıp bulamadı.Hastalığın belirtilerini anlatmak gerekirse kısaca ayvayı yediniz uzunca hayatınızın bir anlamı olur,işinize dört kolla sarılırsınız,yaşamanın anlamı olur,insan gibi yaşarsınız,kendinize bakarsınız,üç aydır giydiğiniz elbiseyi değiştirir hatta artık her gün farklı elbise giyersiniz,hiç fırçalamak zor gelen dişleriniz bile fırçalanır ,hiç bilmediğiniz kokular üstünüzde püfür püfür kokar .Tabi bunlar iyi yönleri kötü yönleri yemek yerken bile aşkınız aklınıza gelse yemeği bırakırsınız hatta daha hiç yemek bile istemesiniz mideniz bile bulanır .Öyle unutkan ve dalgın olursunuz ki isimizi sorsalar hatırlamasınız .Başkalarını birbirini severken görseniz onu öldürmek gelir içinizden içeriden kendinizi yer bitirisiniz .Hayatınızın en önemlileri olan anne babayı bile yok sayarsın, Bu aşk hastalığı sırasında öyle salakça düşünürsünüz ki aşkınızla hayallerde uzak diyarlar gidip onunla evlenip hatta çocuk bile yaparsınız. Kendinizi onun için her tehlikeye atabilirsiniz o size öl dese ölürsünüz çünkü düşünceniz öbür dünyada yine onunla buluşmaktır hani siz hastasınız ya yaparsınız,gözünüze hiç bir şey korkulu gelmez cesaret gelir.O ne yaparsa yapsın onun kötü yönlerini görmezsiniz.Bu hastalığın ne alçak ne yüksek dozajlarını öneririz.Fakat şunu söyleyebilirim bu hastalık daha ileri gidildiğinde ya sizde ya da başkalarında önemli maddi veye manevi kayıplar hatta can kayıpları bile görülmüştür .Bu yaşın etkilerinden çok yaşıda önemlidir çünkü etkilerini azaltacak veye çoğaltacak olan yaş dır. Eğer insan bu aşk hastalığına 60-65 yaşında yakalandı ise bu normal değil ama kesin bir ihtimal kurtulursunuz tabi yaşlılıktan ölmeseniz,eğer 35-40 yaşlarında yakalanıyorsa kesin kurtulursunuz çünkü insanın en aklı başımda olduğu dönem bu dönemdir.Ancak eğer 15-20 yaşları arasında yakalandı iseniz Allah yardımcınız olsun her şey olabilir korkulacak bir durum.Eğer bu yaşta rastladıysanız bu hastalığın adı aşktan çok deli dana hastalığı olarak da adlandırılır.Dikkatli olun bu hastalıktan kaçış olmadığını bildirir ve unutabilirseniz unutmanızı ve sonra kendinizi Allah aşkına ve ailenize duyduğunuz aşka çevirmeyi deneyin o ilgiyi ona gösterin tabi ne kadar unutabilirseniz hastalığın tek kalıcı etkileribıraktığı izdir ama vücutta değil kalbinizde.Şimdilik geçmiş olsun.AŞKOLOJİ


    EMİRHAN MAKUL
    bütün yazı hakları bana aittir
    Konu Emirhan Makul tarafından (09.05.2008 Saat 17:14 ) değiştirilmiştir.
    Trabzonspor, Ona Hayat Verenlerin Hayatıdır.

  11. #211
    ÜNAL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.09.2007
    Nereden
    Ankara
    Mesajlar
    6,246

    Standart

    Güzel yazı olmuş
    Konu ÜNAL tarafından (09.05.2008 Saat 17:14 ) değiştirilmiştir.

  12. #212
    Emirhan Makul - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    05.11.2006
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    34
    Mesajlar
    23,616

    Standart

    aşıksıııınnn
    Trabzonspor, Ona Hayat Verenlerin Hayatıdır.

  13. #213
    Trabzonspor Kongre Üyesi

    Serdær - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    20.10.2006
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    37
    Mesajlar
    11,460

    Standart

    Emirhan,

    İyi hoşta neden büyük büyük yazdığını anlamadım

    Bakın ben yazdım gözünüze girsin mi demek istiyorsun
    Büyük Takım Büyük Futbolcularla Olur !..
    Real Madrid
    Manchester United
    twitter.com/TSerdarSx

  14. #214
    Emirhan Makul - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    05.11.2006
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    34
    Mesajlar
    23,616

    Standart

    Emirhan,

    İyi hoşta neden büyük büyük yazdığını anlamadım

    Bakın ben yazdım gözünüze girsin mi demek istiyorsun
    tamam küçülttüm şimdi birader okudun mu yazıyı nasıl sence
    Trabzonspor, Ona Hayat Verenlerin Hayatıdır.

  15. #215
    ÜNAL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    10.09.2007
    Nereden
    Ankara
    Mesajlar
    6,246

    Standart

    Alıntı ilhan Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    Bende kaldı hep gidişlerin..
    Biriktirdim bütün gidişlerini , Artık ben gidiyorum!
    Terkedişlerimi bırakıyorum..
    Yağmurla ve karanlıkta agladım..
    Önce yağmur taneleri sonra gecenin siyahı sakladı gözyaşlarımı!
    Sana ait olan ruhumu bıraktım..
    İçinde sen olan hiçbir roman yok artık geçmişimde,
    Ben mi?
    Ölü çocukların ellerinde siyah beyaz film gibiyim şimdi..

    25.12.2006 / ilhan

    ( Nostaljik bir yazı benim için )

    ''Ölü çocukların ellerinde siyah beyaz film gibiyim şimdi..''

  16. #216
    mehmet_35 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    26.09.2006
    Nereden
    İzmir
    Yaş
    36
    Mesajlar
    206

    Standart

    ADALET

    yaşlı kadın yatağından kalktı. sabah ezanının insan ruhuna huzur veren sesi oda içinde yankılanıyordu. 88 yaşından beklenmeyecek bir çeviklikle pencereye doğru yöneldi. pencereyi açması ile birlikte odaya ezan sesi ile birlikte baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu. penceresinden gözüken kurtuluş parkına bakarak yaşlı ciğerlerine sabahın ılık esintisi ile doldurdu. abdestini aldı, sabah namazını kıldı. mutfağa yöneldi. çayla birlikte bir iki lokma bir şeyler atıştırdı. oturma odasına yöneldi. eski bir fiskos masasının yanındaki koltuğuna ilişti. masanın üstü çerçeveler ile doluydu. bir tanesine uzandı, camının üzerinde titreyen parmaklarını dolaştırdı. çerçevenin içindeki fotoğrafta istiklal madalyalı kara yağız bir adamla, makyajsız olmasına rağmen güzelliği göz alan bir kadın birbirlerine bakarak gülümsüyorlardı. yaşlı kadın 'günaydın anne, günaydın baba' dedi. usulca yerine koyduğu çerçeveye bir bakış daha attıktan sonra başka bir çerçeveyi eline aldı. bu siyah beyaz fotoğrafta da subay üniformalı bir adamla bir gelin yan yana duruyorlardı. yaşlı kadın çerçeveyi titreyen dudaklarla öptü. 'günaydın kocacığım' dedi. kadın bu çerçeveyi de bıraktıktan sonra üçüncü ve son çerçeveye uzandı. artık gözlerinden yaş damlıyordu. fotoğraftaki biri erkek diğeri kız çocuklara bakıp 'günaydın evlatlarım' dedi. tüm çerçevelere kısaca göz atıp 'sizleri, hepinizi çok özledim' dedi.
    gözlerinde biriken yaşları sildi. artık ağlamak için bile yaşlı hissediyordu kendini. ağır ağır doğrulduğu koltuğundan eski telefonuna doğru yöneldi. ağır ağır numaraları çevirdi. karşısına çıkan adama 'bir taksi istiyorum' dedi ve adresi verdi. kapısını kilitleyip, apartman merdivenlerine yöneldi. yıllarca çekmediği zorluk kalmamıştı ama şimdi bu merdivenler hayatının en büyük engeli olmuştu. ağır ve dikkatli bir biçimde iniyordu. sabırsızlanan taksi şoförünün çaldığı korna sokağı inletiyordu. 'patlama be adam' dedi. nihayet taksiye binebildi. 'teyze hoş geldin' dedi 25-30 yaşlarındaki şoför. 'nereye gidiyoruz?' kadın kısa bir sessizliğin sonunda 'tüm bir gün beni taşırmısın?' diye sordu. 'sana 500 lira veririm.' adam küçümser bir gülümseme ile, 'mal sahibi benden her gün 500 lira istiyor teyze' dedi.
    kadın gülümsedi
    'o zaman sana 650 lira vereceğim ne dersin?'
    'kurtarmaz ama senin güzel hatırını kırmayayım. ilk önce nereye gideceğiz?'
    'anıtkabir'e'
    'anıtkabir'e mi?
    'evet'
    'tamam teyzeciğim'
    'yaş kaç teyzeciğim?'
    'seksen sekiz'
    'maşallah allah uzun ömür versin teyzeciğim'
    'allah sağlıklı mutlu ömür versin oğlum'
    'haklısın teyzecim'
    taksi anıtkabir'in kapısına gelmişti. şoför 'teyzeciğim geldik' dedi. dalgın görünen kadın 'evladım burada yardımına ihtiyacım var' dedi. 'benimle gel' adam şaşırmıştı. 'tabii teyze' dedi. kuşkulu gözlerle 'bizi buraya alırlar mı?' diye sordu.
    o ana kadar dalgın ve yorgun görünen kadın, bir anda irkildi. gözlerinden ateş fışkırarak 'ne demek almamak? sen daha önce hiç gelmedin mi buraya?' dedi
    'hayır'
    'kaç yıldır ankara'da yaşıyorsun?'
    'ben ankaralıyım teyze. doğma büyüme'
    'ee o zaman'
    'ne bileyim bir kez okulla gelmiştik bayramda. bayram olmayınca burası kapalı sanıyordum ben'
    kadın sinirli bir şekilde kafa salladı.
    şoför utanmıştı. mozoleye çıkan mermer merdivenlere kadar konuşmadılar. merdivenlere geldiklerinde şoför kuşkulu bir şekilde
    'nasıl çıkacaksın teyze?' diye sordu.
    'her ay nasıl çıkıyorsam öyle'
    'her ay geliyormusun?'
    'evet'
    uzun bir uğraşla merdivenleri çıktılar. mozoleye doğru ağır ağır ilerlediler. içerisi çok serindi. şoför büyük bir azimle yürümeye çalışan kadının koluna girmişti. kadının nefes alışları sıklaşmıştı. nihayet mozolenin önüne geldiler. kadın şoförün kolundan ani bir hareketle kurtuldu. çantasını açtı. tek bir karanfil çıkardı. mozoleye doğru ilerledi. çiçeği mozoleye koydu. şoför şaşkınlıkla olayı seyrederken kadının ağzından şu sözlerin döküldüğünü fark etti. 'hayatım boyunca sana verdiğim sözü tutmak için çalıştım' ağır ağır geriye çekilen kadın ellerini açıp fatiha okumaya başladı. şoför kısa bir şaşkınlığın ardından ona katıldı. kadın bir anlık suskunluktan sonra 'hadi gidelim' dedi.
    geldiklerinden çok daha ağır bir şekilde arabaya döndüler. şoför kadının durumundan endişelenmeye başlamıştı. 'yoruldun mu teyze' dedi.
    kadın sustu. bir süre suskunluktan sonra 'evet hem de çok yoruldum' diye cevapladı.
    'nereye gidiyoruz?'
    'bankaya'
    şoför arabasındaki kadının herhangi biri olmadığını anlamıştı. bu yaşlı kadının atatürk'e verdiği söz ne olabilirdi? en sonunda dayanamadı.
    'teyzeciğim bir şey sorabilirmiyim?'
    'sor bakalım evladım'
    'anıtkabir'de atatürk'e bir söz verdiğinizi söylemiştiniz. o söz nedir?'
    'uzun hikaye evladım'
    'olsun be teyze anlat ne olur'
    'ben lisedeyken bizim okulumuza gelmişti atatürk. beni de ona çiçek vermek için seçmişlerdi. çiçeği verdiğimde bana ismimi sordu. bende 'adalet' dedim. bunun üzerine 'ne güzel ismin varmış' dedi. 'okulu bitirince ne olacaksın' dedi bana. hemşire dedim. oda 'güzel meslek ama bence sen hakim ol ismine çok yakışır' dedi. ben kadından hakim olmaz ki dedim. kaşlarını çattı, 'sen istedikten sonra olur. senden söz istiyorum hakim olacaksın' dedi .'
    'sen ne dedin peki?'
    'mustafa kemal emretmiş ne denir? söz verdim.'
    'peki olabildin mi adalet teyze?'
    'evet ben cumhuriyetin ilk kadın hakimlerindenim.'
    'vay be. sende ne hikaye varmış adalet teyze'
    'herkesin bir hikayesi vardır evladım. herkesin hikayesi de kendine göre değerlidir. eğer insanların hikayelerini bilip anlayabilirsen insanlara daha anlayışlı davranabilirsin'
    'haklısın adalet teyze. bu bankamı gelmek istediğin'
    'evet'
    'yardım edeyim mi? bende geleyim mi?'
    'hayır. sen burada bekle lütfen.bu arada adın neydi evladım'
    'osman teyzeciğim'
    'tamam osman. beni 45 dakika kadar sonra buradan al olur mu?'
    'tamam teyzeciğim'
    adalet hanım bankadan içeri girdi. osman öğlen saatinin geldiğini fark edip yemeğe gitti. yemek boyunca adalet hanımı düşündü. 'kim bilir neler yaşamış, neler görmüştür' diye düşündü. tam vaktinde bankanın önündeydi. adalet hanım 15 dakikalık gecikme ile geldi.
    'hoş geldin hakim teyze'
    'çok uzun zamandır bana hakim denmemişti.'
    'hoşuna gitmediyse söylemeyeyim?'
    'yok aksine hoşuma gitti. sağol'
    'nereye gidiyoruz?'
    'seyranbağlarına'
    'tabii'
    'hakim teyze çok yer gezmişsindir sen'
    'tüm anadolu'yu karış karış gezdik rahmetli kocamla'
    'ne iş yapardı amca?'
    'subaydı.'
    'ne zaman vefat etti?'
    '1952′de'
    'çok olmuş.gençmiş'
    'kore savaşında şehit oldu.'
    'allah rahmet eylesin hakim teyze'
    ' sağol'
    'seyranbağları'na geldik nereye gideceğiz?'
    'sağa sap. ikinci binanın önünde dur.'
    'tamam.buyur hakim teyze.geleyim mi ben'
    'yok bekle burada'
    osman beklemeye başladı. bir ara merak etti. binanın uzaktan görünen levhasına baktı. 'seyranbağları kız yetiştirme yurdu' yazısını okudu. anlam veremedi. 'bu kadın burada ne yapar ki?' diye düşündü.
    yarım saat sonra adalet hanım göründü. yanında orta yaşlı kibar bir hanım vardı. adalet hanımı arabaya ağır ağır bindirdi. kadın 'adalet hanım size ne kadar teşekkür etsek azdır. her zaman yanımızdasınız. kızlarda sizi çok seviyor. ne olur arayı çok uzatmayın. yine gelin' dedi.
    adalet hanım, buğulu gözlerle 'inşallah. kızlara selamımı söyleyin. bende onları çok seviyorum. onlara iyi bakın' dedi.

    araba hareket etti.
    'nereye hakim teyze?'
    'hemen iki sokak öteye'
    osman iki sokak ötede bu sefer başka bir binanın önüne park etti. bu binada da 'ankara seyranbağları huzurevi' yazıyordu.
    'bekle beni'
    'tabii hakim teyze'
    yine 1 saate yakın bir bekleyişin sonunda bu sefer etrafında bir çok yaşlı kadın ve adamla çıkageldi adalet hanım. sarılıp öpüştükten sonra oradan ayrıldılar. osman dikiz aynasından adalet hanım'ın gözlerinden akan yaşları fark etti.
    'iyi misin hakim teyze'
    'iyiyim osman. eski dostları görünce insan bir hoş oluyor'
    'nereye gidiyoruz?'
    'cebeci asri mezarlığına'
    'tamam'
    'teyze nerelisin sen?'
    'aydın sökeliyim. babam orada pamuk ekerdi. annem ev hanımıydı. sonra kurtuluş savaşı oldu. babam savaşa gitti. söke işgal oldu. biz dağlara kaçtık annemle. saklandık dağ köylerinde. savaş bitince söke'ye döndük. allah'a şükür babam'da sağ salim döndü savaştan.'
    'sonra ne oldu?'
    'liseye aydın'a gönderdi babam. orada atatürk'le karşılaştım. sözümü tutmak için istanbul'a gittim. hukuk fakültesine girdim. orada rahmetli eşimle karşılaştım. o harbiye'de okuyordu o zaman. mezun olunca evlendik..'
    'çocuğunuz var mı?'
    'bir kızım bir oğlum vardı.'
    'neredeler şimdi?'
    'oğlum dışişlerinde çalışıyordu.'
    'ne güzel'
    '1978′de fransa'da ermeniler öldürdüler.'
    'üzüldüm hakim teyze. başın sağ olsun. o da babası gibi şehit oldu yani'
    'evet. şehit babanın şehit oğlu. allah kimseye evlat acısı vermesin.'
    'amin. ya kızın?'
    'o eşi ve çocukları ile izmit'te yaşıyordu. öğretmendi. 1999′da depremde hepsi vefat ettiler.'
    'allah rahmet eylesin.boş boğazlığımla üzdüm seni hakim teyze kusura bakma'
    'sanki sormasan aklımdan çıkıyorlar mı evladım.sen üzülme sağol'
    'geldik teyze'
    'tamam evladım. al işte paran artık gidebilirsin.'
    'hakim teyze buradan nasıl döneceksin? ben seni bekleyeyim eve bırakayım.'
    'yok beni alacaklar buradan'
    'hakim teyze bu para fazla. kusura bakma ben sana yalan söyledim. taksinin sahibi benden 350 lira bekliyor. affet beni. 350 'yi ona veririm. gerisi kalsın. bende para istemem. bugün senden aldığım hayat dersinin parasal karşılığı yok zaten.'
    'çocukların var mı?'
    'iki tane ellerinden öperler.' taksinin güneşliğinden çocuklarının resimlerini çıkarıp gösterdi.
    'adları nedir?'
    'kemal ve ayşe'
    'oğlumun adı da kemaldi.'
    sessizliğin ardından osman'ın elindeki parayı ittirdi adalet hanım..
    'onlara bir şeyler al benim için. onları okut. ama yalansız, dolansız, çok çalışarak helal lokma ile büyüt ve okut. atatürk'ün bana yaptığı gibi içlerindeki gücü fark etmelerini sağla. bir de vatanını, milletini sevmelerini öğütle onlara.'
    osman adalet hanımın ellerine sarılıp öptü. ona iyi evlatlar yetiştireceğine söz verdi. adalet hanım mezarlığın kapısından ağır ağır içeri girerken; osman yaşlı gözlerle onu izliyordu. hayatının en büyük dersini kendisi küçücük, yüreği yaşadığı acılara rağmen kocaman ve güçlü bu yaşlı kadından almıştı. osman arabasını mal sahibine götürmeye karar verdi. bu gün daha fazla çalışamazdı.
    ertesi gün ankara'da garip bir yağmur yağıyordu. sanki gök delinmişti. osman taksiyi mal sahibinden almış, durağa gelmişti. çay ocağının yanında duran gazeteyi aldı. ilk sayfadaki haberlere göz gezdirdi. siyaset doluydu gazete. hiç anlamazdı. sıkılıp adli olayların yer aldığı üçüncü sayfayı açtı. taksiciler arkadaşları ile ilgili kötü haberleri genellikle oradan alırlardı. göz gezdirirken bir haber dikkatini çekti.
    'dün gece geç saatlerde cebeci asri mezarlığında bulunan cesedin cumhuriyet tarihinin ilk kadın hakimlerinden adalet yılmaz'a ait olduğu belirlendi. adalet yılmaz'ın bulunduğu yerdeki mezarların eşine ve oğluna ait olduğu belirlendi. yılmaz vefat ettiği gün bankadaki tüm parasını çektiği, bu parayı ikiye bölerek seyranbağları'ndaki bir kız yetiştirme yurdu ile bir huzurevine bağışladığı belirlendi. polis, adalet yılmaz'ın mezarlığa ölmek için gittiğini düşünüyor.'
    osman bir anda sarsıldı. gözyaşlarına engel olamıyordu. taksici arkadaşları hiçbir şey anlamadılar. bir daha da hiç anlatmadı osman bu yaşadıklarını. herkesin tek bildiği osman'ın bardaktan boşanırcasına yağan yağmur altında 'gökler bile sana ağlıyor' diyerek ağladığı…

  17. #217
    TheCrow - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    03.08.2004
    Nereden
    Ankara
    Mesajlar
    4,361

    Standart

    Equilibrium filmini izleyenler bilir,rahip Preston,Erroll Partridge'yi öldürmeden hemen önce Partridge'nin elinde William Butler Yates'in bir kitabı vardır ve kitaptaki bir şiirden mısralar söyler...O kadar etkilenmiştim ki,şiirin tamamını ve bir Can Yücel çevirisini buldum...

    "he wishes for cloths of heaven"

    had i the heavens' embroidered cloths,
    enwrought with golden and silver light,
    the blue and the dim and the dark cloths
    of night and light and the half-light,
    i would spread the cloths under your feet:
    but i, being poor, have only my dreams;
    i have spread my dreams under your feet;
    tread softly, because you tread on my dreams.


    ***


    "göğün kaftanlarında gözü"

    benim olsaydı göğün sırmalı kaftanları,
    o kah altın kah gümüş ışıklarla dokunmuş,
    o kah mavi kah açık kah koyu kaftanları,
    güneşin ayın gecenin ipliğiyle dokunmuş
    kaftanları sererdim ayaklarının altına.
    bense züğürdün biri, varım rüyalarımdır.
    rüyalarımı serdim ayaklarının altına,
    usulca bas, zira bastığın rüyalarımdır.
    Yelkenimizdeki rüzgarı çaldılar, yılmadık...

  18. #218
    Trabzonspor Kongre Üyesi
    Külünkoğlu - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik tarihi
    16.07.1999
    Nereden
    İstanbul
    Yaş
    51
    Mesajlar
    14,662

    Standart

    Özellikle 30 yaş üzeri için çok ama çok bizden bir yazı.

    MAHALLE


    Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, çok güzel bir ülkede, mahalleler varmış.

    Bu mahallelerin çocukları birbirlerini çok severlermiş. Dışarıdan gelen parolalı bir ıslığa uçarak aşağı iner, beraber olacakları anları iple çekerlermiş. Kavga da etseler kin tutmaz, her gün yeniden dünyalar kurarlarmış. Herkeste sevgi, paylaşma ve arkadaşlarını kollama duygusu yavaş yavaş gelişirmiş.

    O zamanlar, çocuklar evden okula servis ile değil, buluşarak giderlermiş. Onların yolunu gözlemezmiş; evdeki bilgisayar, şehrin en iyi dershanesi, hazırlık kursları.

    Bilmezlermiş; hamburgeri, 3 G’yi, play station’u, facebook’u.

    Bilirlermiş duvarların üzerinde sohbeti, anket defterleri doldurup, sevgileri keşfetmeyi
    Horoz şekercisini, elleri leş gibi macuncunun, tornavida ile koyduğu rengarenk macunu
    Eve gitmeyi unutmayı, hava kararınca dayak yemeyi, sonra da bir ıslıkla tekrar aşağıya, kukalı saklambaca kaçmayı
    O hakkında türlü şeyler söylenen evdeki garip adamdan korkmayı
    Küsmeyi, aynı kıza asılmayı, torbalarla misket toplamayı, gıcır köstek ayırmayı, değiş tokuşu, kaybedince kapışı (o muhteşem "kapış"ı)
    Teksas'ı, Tommiks'i, Konyakçı'nın dişlerini
    Paramparça Red Kid'leri
    İç içe konan naylon topları, taştan kale direklerini
    Üç korner bir penaltıyı
    Üzerine apartman yapılan top sahalarını, sonra o apartmana taşınan yeni dostları ve onları kapma yarışını
    Taşınanların kırmızı kamyonlarını
    İlk ergenliği, boyların ölçülmesini
    Hey dergisini
    Otobüsteki biletçinin lastik sarılı kalemini
    Yoğurtçuyu, kalaycıyı, hallacı
    Evlerin arkasındaki odun kömür depolarını
    Yakan topun yakışını
    Adam alırken, adım hesabını, iki çocuğu en iyi arkadaşla takası
    Mantarlı gazoz kapaklarını, yaldız kazımayı
    Yandaki mahalle ile alınan kavgayı, her kavganın çıkarttığı kahramanı – ödleği
    Kan kardeşliğini
    İp atlama, lastiğe basma, topaç virtüözlüğünü
    Çelik çomağı, kırılan camları - toplanan paraları
    Açık hava sinemalarını, frigo buzu
    Silik seksek çizgilerini...

    Sonra zamanla, bu güzel ülkede durumlar değişmeye başlamış. Yaşlar ilerledikçe, bu birliktelik, kollama, koruma duyguları, bu mahallelerin çocuklarının başlarına çok işler açmış.
    Daha sonra işsizlik, enflasyon, köşeyi dönme, adamını bulma, malı götürme falan derken, herkes yüzünde soluk bir bakış, içinde hayatın yenilgisi, çaresizlikleri, tatminsizlikleri ile baş başa kalmış.

    Çocukları mı? Çocukları şimdi koca koca apartmanların arasında, nefes alınmaz bir havada, evlerinde, sanal bir dünyada, emniyet içerisinde yalnız yaşıyorlar.
    Anneleri-babaları onları çok seviyor. Beta kapmasın diye kalabalık ortamlara hiç sokmuyor.
    Hafta sonları hep beraber hiper alışveriş merkezlerindeler.
    Okul servisi çocukları neredeyse yataklarından alıyor.
    Çocuklar, trafik kaygısıyla, köşedeki markete dahi gönderilmiyor.
    Babalar şirketlerin bilançolarını, çocuklar da dershane reytinglerini izliyorlar.
    Hepsi birer test uzmanı, sayısal-sözel yuvarlanıp gidiyorlar.
    Seksek oynamayı değil ama taban puanları çok iyi biliyorlar.
    Hayata açılan pencereleri "Windows” işletim sistemi, onlar ekrana, ekran onlara bakıyor ve koca bir hayat dışarıda akıp gidiyor.

    Ve şehrin dışında ağaçlar, tırmanacak, salıncak kuracak, kalp kazıyacak mahalle çocuklarını bekliyor.

    Paylaşmayan, yalnız, bencil, kafesler içerisinde, gürbüz, güvenlikteki çocukları.

    Hiç sopa yememiş, ağaçtan düşmemiş, topu yandaki bahçeye kaçmamış,
    dizlerinde bir metrekare kabuklar olmamış çocukları...

    Düş Hekimi Yalçın Ergir
    Trabzonspor √
    Hüseyin Avni Aker|Hayri Gür|Halit Ziya Kurbetçi|Şamil Ekinci|Dozer Cemil|Şenol Güneş|
    İki Renk ve Asalet √
    BordoMavi.Net √

  19. #219
    Cezalı Üye
    Üyelik tarihi
    21.12.2009
    Mesajlar
    943

    Standart

    Harabat ehlİnİ hor gÖrme zakİr onda defİneye malİk ne nİce vİraneler var

Konu Bilgileri

Bu Konuya Gözatan Kullanıcılar

Şu anda 1 kullanıcı bu konuyu görüntülüyor. (0 kayıtlı ve 1 misafir)

Benzer Konular

  1. sizce dünyanin en güzel stadi hangisi?
    Konu Sahibi 61 POWER Forum Türk Futbolu
    Cevap: 61
    Son Mesaj : 23.04.2006, 02:57
  2. En Güzel Söz..
    Konu Sahibi MeKanSiZ Forum Ganita
    Cevap: 48
    Son Mesaj : 15.04.2006, 18:39
  3. Güzel bir test
    Konu Sahibi TURHAN Forum Ganita
    Cevap: 45
    Son Mesaj : 14.08.2005, 12:32

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok
  •