Tarihe Düşülen Notlar...

[Gökhan KAN]

Yugoslavya'nın parçalanışında mezhepler mi ön plandaydı ?

[Armağan Dere]

Koca Yusuf



Koca Yusuf, Yusuf İsmail, Korkunç Türk (d. 1857, Şumnu, Bulgaristan - ö. 4 Temmuz 1898 Atlantik Okyanusu), Deliormanlı efsanevi Türk güreşçidir.

Mindere çıkan ve grekoromen güreşi yapan ilk Türk pehlivanı olduğu sanılmaktadır. 1885 yılında Kırkpınar başpehlivanı olmuş; 1894 yılından itibaren Avrupa ve ABD'de devrin en ünlü güreşçileri ile güreşmiştir. 144 kilo sikletindeki sporcu, 1.88 metre boyundaydı. ABD turnesinden ülkesine dönerken bir gemi kazasında yaşamını yitirdi.




Filiz Nurullah


Filiz Nurullah, asıl adı Ali Nurullah Hasan, (d. 1870 Karaali, Şumnu - 1912 İstanbul) Türk güreşçisi

175 kilogram, 2.18 m. boyu nedeniyle Filiz lakabıyla anılıyordu. ününü Türkiye'de yaydıktan sonra, 1900 yılında Fransa'ya giderek Paris'te düzenlenen altın kemer turnuvasına katıldı. Avrupa'nın en önemli güreşçilerinin yer aldığı bu turnuvada şampiyon olduktan sonra ABD'ye, daha sonra da 1902 yılında İngiltere'ye geçti. Londra'da bir ay içinde yaptığı kırka yakın karşılaşmayı tuşla kazanıp, Macarların ünlü güreşçesi Çaya'yı da yendikten sonra, 1911 yılında güreşi bıraktı.


Gaddar Ali Pehlivan


27 yıl üstüste kırkpınar güreşleri başpehlivanı olan ünlü pehlivandır...

padişah Aliço'ya sorar:
- bir oturuşta bir testi ayranla bir koyun yiyebilir misin?
aliço biraz müsaade ister. yarım saat sonra gelir. "yiyebilirim!" der ve oturup yer.
padişah ilk baştaki tereddüdünün sebebini sorunca kel Aliço der ki:
- size mahçup olmamak için önce bir denedim öyle geldim.

[Gökhan KAN]

Gaddar Ali Pehlivan

27 yıl üstüste kırkpınar güreşleri başpehlivanı olan ünlü pehlivandır...

padişah Aliço'ya sorar:
- bir oturuşta bir testi ayranla bir koyun yiyebilir misin?
aliço biraz müsaade ister. yarım saat sonra gelir. "yiyebilirim!" der ve oturup yer.
padişah ilk baştaki tereddüdünün sebebini sorunca kel Aliço der ki:
- size mahçup olmamak için önce bir denedim öyle geldim.

[Oğuzhan İnce]

kel aliço koca yusuf'un yenemediği tek pehlivaNdır ayrıca.
Çırağı adalı halil pehlivanı hasta haliyle 65 yaşındayken(adalı halil 25 yaş ufaktır) yenmiştir.
pek çok kere,kırkpınarda rakibi çıkmadığı için başpehlivan seçilmiştir...
Ayrıca bugün ahmet taşçı da yıllar sonra bu denli efsaneleşecektir.

[Oğuz ZEYTİN]

20 Temmuz 1974 günü KIBRIS adasındaki TÜRK gasp hakkını tam olmasa da geri almaya and içtiğimiz gündür.

Sizlerle o dönemde Ada'da TÜRKLERE yapılan mezalimi, yabancı kaynaklarda yer alan haberlerle paylaşmak istiyorum:

* 24.07.1974, UPI Ajansı Kıbrıs Muhabiri (ABD): “Yunanlılar, Limasol’da birçok kadın ve çocuğu öldürdü. Yol üstünde 20 çocuk cesedi gördüm. Yunanlı askerler evlerine girip kadın öldürmek için akbabalar gibi beklemektedirler.”

* 30.07.1974 Washington Post Gazetesi Muhabiri (ABD): “Larnaka Alaminos köyünde yaşları 25 - 55 olan 14 Türk öldürülmüş ve cesetleri buldozerlerle bir çukura doldurulmuştur. Limasol yakınında küçük bir Türk köyüne Rumlar’ın yaptığı bir baskın sonucu 200 kişiden 36’sı öldürülmüştür.”

* 29.01.1974, CBS Televizyonu Muhabiri (ABD): “Lefkoşa’da bir çöplükte 88 Kıbrıslı Türk’ün cesedi bulundu. Bu Türklerin tümü Rum ve Yunanlılarca kurşunla delik deşik edilerek öldürülmüş ve öldürülmeden önce tellere bağlanmış. Cesetlerden kiminin başı gövdeden koparılmış.”

* 1.08.1974, David Lancashinge, AP Ajansı Muhabiri (ABD): “Muratağa köyü dışında 20’den fazla Kıbrıslı Türk erkek, kadın ve çocuğun bulunduğu toplu bir mezar açılmıştır. Bu, Kıbrıs’taki harbin bitiminden bu yana tespit edilen sivillere karşı yapılmış en büyük mezalimlerden biridir.”

* 30.07.1974, Almanya’nın Sesi Radyosu: “İnsanlık aklı, Yunanlıların Kıbrıs’ta yaptığı bu cellatlığı asla kabul edemez. Türk evlerine giren Yunan-Rum Milli Muhafızları, kadın ve çocuklar üzerine mermi yağdırıyor, büyükleri boğazlıyor ve yakaladıkları Türk kadınlarının ırzına geçiyorlardı...”

* 24.07.1974, Kurt Lariken, Die Welt Gazetesi Muhabiri (Alm.): “Rum ulusal birlikleri Türk köy ve kasabalarda kadın, çoluk, çocuk bütün sivil halkı gaddarca öldürüyorlardı.”

* 24.07.1974, France Soir Gazetesi Muhabiri (Fransız): “Son derece utandırıcı olayları kendi gözlerimle gördüm. Rumlar Türk camilerini yaktılar ve Mağusa civarındaki köylerde bulunan Türk evlerini ateşe verdiler. ”

* 11.02.1974, Bernard Nicolas, AFP Ajansı Muhabiri (Fransız): “Atlılar köyünde bir çukura doldurulmuş, Rumlarca katledilen Türklere ait cesetler çıkarılmıştır.”

* 30.09.1974, John Akass, The Sun Gazetesi Muhabiri (İngiliz): “Muratağa köyünün Türk sakinleri 16 Ağustos’ta katledilmişlerdir. Bunlar Türk taarruzunun ikinci gününde komşu köylerdeki üniformasız Rumlar tarafından öldürülmüşlerdir”

* Ekim 1974 Lars Harkanson, BM Barış Gücü Kıbrıs Temsilcisi: “Rumların yaptığı Atlılar köyü Katliamı... Ömrüm boyunca böyle bir facia, böyle bir barbarlıkla karşılaşmadım. ”

* 11.02.1974 Cunnar Hilson Expressen Gazetesi Muhabiri: “Muratağa, Yunan askerleri ile Kıbrıslı Rumların geçen Ağustos’ta 83 Türk erkek, kadın ve çocuğu öldürdükleri katliam köyünde bugün sadece 15 kişi yaşıyor. Muratağa’da kalan 15 kişi için artık hayat yok.”

[Oğuz ZEYTİN]

Yazar Afet ILGAZ'dan (21.07.2010 tarihli YENİÇAĞ Gazetesi)...

Mesela Kıbrıs’ın hâlâ bizim mülkümüz olduğunu biliyor muydunuz? Musul, Kerkük’teki gibi bir durum. Ne yazık ki, hezimetle sonuçlanan 93 harbinden sonra (1878) Kars, Ardahan, Batum’un Ruslar tarafından iadesi halinde İngilizler de adayı Türklere terk edeceklerdi. Birinci Dünya Harbinin sonundaki Osmanlı hezimeti sırasında İngilizler 1914’de adayı istila ettiler. Buna karşı çıkacak mecalimiz yoktu. Lozan’da da bu işe netlik kazandıramadık. Bunu bırakın bir tarafa, garantörlük haklarımızın savunmasını bile yapamıyoruz. Abdülhamid Han anlaşmaya:

“Adanın mülkiyeti, hukuk şahanemde kalmak üzere İngilizlere icara (kiraya) verilmiştir.” diye not düşüyor.

[Oğuz ZEYTİN]

Örnek 1:
Benden eğerimi isteyin vereyim,
atımı isteyin vereyim,
çadırımı isteyin vereyim,
fakat vatanımdan hiç kimse bir karış toprak istemesin
vermem, veremem

Mete Han'a atfedilen bir destansı bi olay...

Büyük Hun İmparatoru Mete Han'ın doğu sınırında bulunan düşmanı Tunguzlar Mete'den ünlü bir atını isterler. Mete Kurultayı toplar ve devlet büyüklerine sorar. Herkes bu soruya atın verilemeyeceği cevabını kesin olarak bildirir. Ancak, Mete (yine belki de zaman kazanmak için) gelen elçiye atını verip gönderir. Yine Tunguzların elçisi gelir ve Mete'nin bir cariyesini(karısını) ister. Mete,hiç düşünmeden cariyesini de elçiyle gönderir(Sırf ülkesinin huzur ve ferahı bozulmasın diye). Tunguzların elçisi, üçüncü kere gelir, çorak ve küçük bir toprak parçasını ister. Mete yine Kurultayı toplar. Devletin ileri gelenlerinden bazıları, bu değersiz toprak parçasının düşmana verilmesinden yana olur. Bunun üzerine Mete Han, gürleyip, şöyle der: "At ve kadın benim malımdır. Onun için verdim. Ancak toprak devletin malıdır. Toprağı hiç kimse başkasına veremez!" Toprağı verelim diyen devlet adamlarını da cezalandırır.

[Oğuz ZEYTİN]

Örnek 2:

Selçuklu Devleti dönemi... 1171 sonrası...

II. Kılıç Arslan Malatya'ya sefer düzenler.

Suriye Meliki Nureddin Mahmut, Danişmendli Şahinşah, Mardin ve Harput Artuklu melikleri ve Kral Mleh, Kılıç Arslan'a karşı ittifak oluşturur. Selçuklu liderinden ele geçirdiği toprakları terk etmesini isterler.

Kılıç Arslan, elçiye; elindeki esirleri serbest bırakacağını ancak bir karış toprağı terk etmeyeceğini bildirir.

[Oğuz ZEYTİN]

Örnek 3:

Sırp kralı Milan, Sultan Abdülaziz'le görüşmek için İstanbul'a gelir. Sultan'dan, Sırbistan'a biraz yer verilmesini ister.

Cevap:" ... Arazi terkine gelince, istediğimiz yerlerin her karışı nice efrad-ı milletin kanı bahasına alınmış olmağla anı ihsan itmeğe ve salahiyetim yoktur!"

[Oğuz ZEYTİN]

Örnek 4:

1896 ve 1902 yılları arası beş kere İstanbul'a gelen Yahudi lideri Dr. Teodor Herzl, II. Abdülhamid'den Filistin'de bir toprak parçası ister.

Sultan, doktora iletmesi için Newlinski adlı elçiye:

" Ben bir karış toprağı dahi olsa satmam, zira bu vatan bana değil milletime aittir. Milletim bu imparatorşuğu kanlarını dökerek kazanmışlar ve yine kanlarıyla mahsuldurlar. O bizden ayrılıp uzaklaşmadan, tekrar kanlarımızla örteriz. TÜRK imparatorluğu bana ait değildir, yüce TÜRK milletinindir. Ben, onun hiçbir parçasını vermem."

[Oğuz ZEYTİN]

Örnek 5:

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, 29 Ekim 1937 tarihinde Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında Fransız büyükelçisine:

"... Ben TBMM Kürsüsünden milletime söz verdim. Hatay’ı alacağım. Çünkü orası TÜRK toprağıdır. Milletim bana inanır. Eğer sözümü yerine getiremezsem bir daha milletimin huzuruna çıkamam. Bulunduğum makamda da kalamam..."

[Gökhan KAN]

Bu bilgileri biliyordum ama tekrar okumak güzel oldu.

[Adil ÖZGÜR]

Tarih, Tarih, Tarih.

“Türk gençliği ecdâdını tanıdıkça kendinde yeni bir varoluş gücü bulacaktır.” (Mustafa Kemal ATATÜRK)

Ecdatımız geçmişte ne yaptı? Yakın Tarihimizde neler oldu? Şu anda neredeyiz? Yarınlarımızı nasıl yapmalıyızki Tarihe damgamızı vurabilelim?

Tarihe nasıl bakmalıyızki okuduğumuz bilgileri sağlıklı filitre edebilim. Burası çok önemlidir. Eğer tarihi doğru öğreneceksek bakış açımızında doğru olması lazımdır. Bunun için;

Yer, Zaman, Olay,

Bu üç ana temel felsefesiyle tarihi incelemeliyizki, aradığımız Tarihi bulalım. Bunun harici düşünceye tarih diyemeyiz.

Yer Trabzon, 1967, Trabzonsporun kuruluşu gibi.

Eğer tarihimizi Emin OKTAY gibi devşirme yazarlardan öğrenmektense, İlber ORTAYLI gibi orta yolu takip eden tarihcilerimize taht yapmak gerekir.

T.C. tarihinin kuruluşundan günümüze kadar gelen tarihlerin çarpıtıldığı mevzular vardır. Önemli olan bu mevzuları tespit etmek, orjinal tarihi ile buluşturmak tarihtir.

Ben tarihi böyle seviyorum. Devşirmelerin komplo tarihine lanet ediyorum.

Tarihe yalan söyletenleri lanetniyorum.

Felsefemde TARİH YALAN SÖYLEMEZ.




Ecdadımızın güzel taraflarını bulup deşifre ederek, tarihe iade etmek herkesin görevidir.

[Cem Akyüz]

İlk konuyu ben açayım o zaman. Metin abinin önerdiği kitabı daha okuyamadım ama okumadan bana Cengizhan'ın kim olduğunu anlatırmısınız.

Cengiz Han benim insanlık tarihinde hayranlık duyduğum 3 liderden biridir...Gökhan bildiklerimi ve okuduklarımı paylaşayım..Doğduğunda bir elinin yumruk şeklinde olduğu ve içinin kan pıhtılarıyla dolu olduğu rivayet edilir..O zaman ki bilginler bunun çok kan akıtacağına dair bir işaret olduğunu söylerler ve zaman onları haklı çıkarır..Eşini seçtiği boydan geri dönerken babasının yolda zehirlenmesi üzerine genç yaşta boyu onu terk eder ve amcası tarafından öldürülmek istenir..Ancak Moğol inançlarında çocukların öldürülmesi yasaktır bunun üzerine amcası onuda peşine takar ve büyümesini bekler..cengiz han kaçar ve sonradan kardeşim diyeceği Camoka'nın yardımıyla hayatta kalır(Daha sonra savaşacaklar)..Yıllar sonra seçtiği eşini bulur lakin eşi kaçırılır ve bunu hiç bir zaman unutmaz..Eşini kaçıran boya Camoka'nın da yardımı ile saldırır ve savaşı kazanıp eşini kurtarız..Daha sonra bir ipte 2 cambaz oynamaz misali Camoka ile savaşmak zorunda kalır. ve camoka'yı mağlup eder..Dünyanın yarısı fethetti ordusunu inanılmaz bir disiplinle kontrol ediyor ve bir kaç küçük çarpışma dışında hiç savaş kaybetmemiştir..Hayvan avlamaya bütün ordusu ile beraber bir savaşa gider gibi büyük bir disiplinle giderdi..Kendisinin yazdığı bir anayasa ile insanları yönetir..Mezarı halen daha bilinmemektedir..Gömüldükten sonra mezarının üzerinde atlar gezdirilip dümdüz yapılmıştır..Gömenler dönüş yolunda gördükleri her canlıyı öldürmüşlerdir..Boylarının yanına geldiklerinde onlarda öldürülmüşlerdir..Elimde daha bir çok araştırma var kendi bilgisayarımı tamir ettikten sonra o bilgileride paylaşırım..Sorun var ise cevaplayabilirim Gökhan..Harold Lamb'ın Moğolların Efendisi adlı kitabını okumanı tavsiye ederim

[Gökhan KAN]

Cengiz Han hakkında bir kitap okudum Cem aynı bunlar yazıyordu. Sadece bazı kesimlerin onu cani gibi göstermesine karşılık yazar o günkü şartların getirdiği durumlara göre öyle davranmalıydı gibi anlatmış Cengiz Han'ı.

[Cem Akyüz]

Cengiz Han hakkında bir kitap okudum Cem aynı bunlar yazıyordu. Sadece bazı kesimlerin onu cani gibi göstermesine karşılık yazar o günkü şartların getirdiği durumlara göre öyle davranmalıydı gibi anlatmış Cengiz Han'ı.

Nasıl gerekiyorsa öyle davrandı başka türlü davranması düşünülemezdi.Anayasasında çok mantıklı maddeler var

[Oğuz ZEYTİN]

Benim birde Genç Osman hakkında fazla bilgim yok onları tartışırsanız iyi olur.

Şöyle bir düşünelim:

Fatih Sultan Mehmed > II. Bayazıd ve Cem Sultan > Yavuz > Kanuni Süleyman

Böylesine parlak bir asır...

Ardından;

II. Selim: Sadece Yemen-Tunus-Kıbrıs alınıyor (Sokullu'nun iradesiyle).

III. Murad: ?

III. Mehmed: Babası ve dedesinden farklı bir yapıdaydı. Haçova Savaşı'nda Almanları yendi, 1597'de Eğri'yi fethetti.

I. Ahmed: Saltanatta veraset usulünü değiştirdi. 27 yaşında ölmüş.

I. Mustafa: Hastaydı.

Ve Genç Osman: Mükemmel bir dönemin ardından boşa geçen yıllar bu atamızın başında patladı. Onun yaradılışında kahramanlık varmış. 14 yaşında tahta çıkmış, 17 yaşında Lehistan seferine gitmiş.

Yeniçerilerin bozukluğunu ilk gören o.

Meyhaneleri kapatmış, aylıkları azaltıp disiplini sağlamış.

Eğer ki şehit edilmeseymiş, devleti en şanlı günlerine döndürebilecek bir yapıya sahipmiş.

Allah hepsinden razı, mekanları cennet olsun.

[Oğuz ZEYTİN]

Sultan Abdülmecid dedinde aklıma geldi. Arkadaş ne kadar israfçı bir adammış. Saraydan giden altınların haddi hesabı yok. Cariyeler har vurup harman savurmuş. Onun döneminden çok borç kalmış galiba. Abdülhamit birazını ödemiş yanılmıyorsam. Hatta İsrail'in Filistin'de toprak karşılığında borçların büyük bölümünü karşılayabileceğini söylemiş. Sonra araya başka bir çözüm yolu girince öyle borçların bir bölümü kapanmış. Hatta bu borçların bir bölümü 1970 80 lere kadar sarkmış galiba. O dönemde ödenmiş.

Sultan Abdülmecid zamanında birçok okul açılmış. İlk defa onun zamanında, Avrupalı müttefikler edinilmiş, Ruslara karşı işbirliğine gidilmiş.

I. Abdülhamit'in en büyük şanssızlığı Kaynarca Andlaşması imiş.

II. Abdülhamit'e ise Kızıl Sultan demek gafletlerin en büyüğüdür. Büyük bir dahiymiş.

Öncelikle, kendine bağlı eşsiz bir teşkilat kurup Avrupa'ya göndermiş. Bu teşkilat üyeleri, Avrupa devletlerinin iç işlerine karışıp birlik olmalarını engellemiş.

Sultan Abdülaziz zamanındaki borçların üçte ikisini ödemiş.

Açtığı okullar ve onun zamanında basılan bilim eserlerin sayısı hayli fazladır ( Sicilli-i Osmani, Kamus ül_alim, Kamus-i Türki, Lehce-i Osmani... gibi).

Meclis-i Mebusan'ı kapatmasına karşı oluşan tepkiye gelirsek...

30 milyonluk imparatorluğun nüfus yapısı: 10 milyon Türk, 12 milyon müslüman (Türk olmayan), 8 milyon hristiyan... Bu dağılımdaki meclisin çalışmalarının sonucu, kaybedilen topraklarda görülebilir.

Ona Kızıl Sultan diyenler kimlerdir bakalım: Ermeniler, Rumlar, Yahudiler!

Osmanlı Bankası'nı basıp ülke ekonomisini batırmak isteyen Ermeniler,

Filistin'de gözü olan Yahudiler,

1897'de II. Abdülhamit tarafından tepelenen Rumlar ona Kızıl demişler.

Halbuki, o olması gerekeni yapmış.

Mithad Paşa ve arkadaşlarının idam kararlarını kaldırtmış bir insana eli kanlı diyenler var ne yazık ki...

O, GÖK SULTAN'dır.

[EmreYavuz61]

renktaşlar bende sizlere bir soru sorsam tarih ve ts hakkında.ts hakkında arkadaşlarımla yaptığım hiçbir muhabette altta kalmam.fakat ben onlara kahpe bizans veya bjklilere yunanların kardeş takımı dediğimde ee sizde rumsunuz o zaman diyolar.ne alaka ya felan filan vs geçiştiriyorum ama tam net bir cevap veremiyorum.yani ne zaman onlara bizans desem onlarda bana rum diyor mesela tarihten bir not düşermisiniz buraya ...

[Oğuzhan İnce]

renktaşlar bende sizlere bir soru sorsam tarih ve ts hakkında.ts hakkında arkadaşlarımla yaptığım hiçbir muhabette altta kalmam.fakat ben onlara kahpe bizans veya bjklilere yunanların kardeş takımı dediğimde ee sizde rumsunuz o zaman diyolar.ne alaka ya felan filan vs geçiştiriyorum ama tam net bir cevap veremiyorum.yani ne zaman onlara bizans desem onlarda bana rum diyor mesela tarihten bir not düşermisiniz buraya ...

söylediklerinin aksine karadeniz türklerinin hepsi asi isyankar deli diye anılan çepni türklerinden seçilmişlerdir ki bunun sebebi de karadenizde rum halkın egemenliğine son vermek.
bugün karadeniz insanının yapısı siniri seriliği acelesi de genlerinden gelir (:

[Oğuz ZEYTİN]

Rumluk filan bilmiyorum kardeşim...

Sana onu söyleyenlere, "Fatih'in fethettiği, Yavuz'un sancak beyi olduğu, Kanuni'nin doğduğu kutsal topraklar TRABZON" dersin!

Rumluk, Ermenilik, Araplık, Kürtlük demokrasidir ama TÜRK'üm demek faşistlik sayılır bu ülkede. Buna rağmen;

Trabzonluyum, TÜRK'üm! Gurur duyuyorum!

EK: Şalpazarı / Ağasar tarihine ilişkin birçok kaynak vardır. Toroslar'daki Yörük Türkmenler ile Ağasar civarı Çepni Türklerinin benzer gelenekleri hala yaşattıklarına dair yaşayan izler var. Mesela yazın yaylaklara çıkmadan önce büyükbaş hayvanların denizde yıkanması, arındırılması. Bugün Trabzon/Beşikdüzü'nde bu saf Türk töresi yaşatılıyor.

Daha birçok örnek var...

[EmreYavuz61]

söylediklerinin aksine karadeniz türklerinin hepsi asi isyankar deli diye anılan çepni türklerinden seçilmişlerdir ki bunun sebebi de karadenizde rum halkın egemenliğine son vermek.
bugün karadeniz insanının yapısı siniri seriliği acelesi de genlerinden gelir (:

yani ...
rum değiliz bi kere onu biliyorum..rumlarıda sevmeyiz bende sevmem...ama dediğim gibi 3 eziklere mesela atıyorum bi gs bi bjk bi fb -ts maçlarında bugün bizansı fethedicez felan şeklinde bizanslılar dediğimde onlarda doğal olarak rum diyorlar yani kökene giriyoruz ikimizde..ben onlara bizans dediğimde o bana cevap veremiyor o bana rum dediğinde ben ne alaka diyorum ama oda bizans için ne alaka diyor.yani acaba biz 3 eziklere bizans derken bir hatamı yapıyoruz yoksa biz onlara bizans dedikten sonra onlar bize rum dediklerinde kendimizi ne ile savunmalıyız ?

[EmreYavuz61]

Rumluk filan bilmiyorum kardeşim...

Sana onu söyleyenlere, "Fatih'in fethettiği, Yavuz'un sancak beyi olduğu, Kanuni'nin doğduğu kutsal topraklar TRABZON" dersin!

Rumluk, Ermenilik, Araplık, Kürtlük demokrasidir ama TÜRK'üm demek faşistlik sayılır bu ülkede. Buna rağmen;

Trabzonluyum, TÜRK'üm! Gurur duyuyorum!

EK: Şalpazarı / Ağasar tarihine ilişkin birçok kaynak vardır. Toroslar'daki Yörük Türkmenler ile Ağasar civarı Çepni Türklerinin benzer gelenekleri hala yaşattıklarına dair yaşayan izler var. Mesela yazın yaylaklara çıkmadan önce büyükbaş hayvanların denizde yıkanması, arındırılması. Bugün Trabzon/Beşikdüzü'nde bu saf Türk töresi yaşatılıyor.

Daha birçok örnek var...

onu zaten her zaman dile getiriyorum.fatihin fetğettiği.yavuzun yönettiği,kanuninin doğrudu yer diye.ama bende onlara bizans dediğimde oda aynı şeyi diyor burayıda bizans aldı felan diyor ve konuyu ben açtığım içinde haksız duruma düşüyorum en iyisi ben bidahakine bizans kahpe bizans bizansı fethedicez felan derken ciddi değilde espri manasında söyleyeyim

[Oğuz ZEYTİN]

Niye Bizans olsunlar!? Sen de deme öyle bir şey

İstanbul, Türk medeniyetinin kültür merkezidir. Siyasi/resmi başkentimiz Ankara'dır.

Taraftarlarımızın, rakiplerimize öyle hitap etmesi, yakıştırmadır. Yoksa kimin Rum kim başka bir şey olduğu 2010'da çok da anlam ifade etmiyor çünkü tesbiti neredeyse imkansız. Buna gerek de yok. Senin kendini ait hissetmendir mühim olan.

Mesela bize laz diyorlar, hiçbir alakası yok!!!

(Tabii ki Türklükle gurur duymak gerekir.)

[EmreYavuz61]

Niye Bizans olsunlar!? Sen de deme öyle bir şey

İstanbul, Türk medeniyetinin kültür merkezidir. Siyasi/resmi başkentimiz Ankara'dır.

Taraftarlarımızın, rakiplerimize öyle hitap etmesi, yakıştırmadır. Yoksa kimin Rum kim başka bir şey olduğu 2010'da çok da anlam ifade etmiyor çünkü tesbiti neredeyse imkansız. Buna gerek de yok. Senin kendini ait hissetmendir mühim olan.

Mesela bize laz diyorlar, hiçbir alakası yok!!!

(Tabii ki Türklükle gurur duymak gerekir.)

tabiki türklüke mustafa kemal atatürkün kurduğu cumhuriyette yaşadığımdan dolayı gururluyum.sadece o hani biz 3 eziklere bizans şeklinde laf atarız ya o anlamda burda bu başlığıda yeni gördüm yazayım dedim sağolun cevaplarınız için...