Arkadaslar Kazim'in ölümünün üzerinden belli bir süre geçti artik. Simdi sakin kafayla düsünme zamani. Önümüzde iki seçenek var. Birincisi bu ölüme '' mukadderat '' deyip sineye çekip susmaya devam edecegiz; Ikincisi bu ölümü siradan bir ölüm degil '' cinayet '' olarak algilayip sorumlulardan hesap soracagiz.
Çernobil patlamasi'nin oldugu yillarda birçok bilimadami '' 20-30 yil sonrasini düsünmek bile istemiyorum '' diyordu. Kimi siyasetçi de televizyonlarin karsisinda igrenç salyali agzini sapirdatarak çay içiyordu. Kanser artik karadenizin gerçegidir,bunu kimse inkar edemez. Orta anadolu'da bi sehirde çalisiyorum. Is arkadaslarimla- ki 35-40 kisi var - sohbetlerimde bu konuyu konustugumda bakiyorum da ailelerinde kanser hastasi olan çok az insan var. Kendime bakiyorum ; dayimin oglu 24 yasinda ileri derecede kanser hastasi, iki teyzem de kanser hastasi, halamin oglu kanser hastasi. Bunlarin disinda da var tabii. Niye ben diye düsünmemek elde degil, çünkü ben KARADENIZLIYIM. Suçumuz bu.
Simdi ya bu olaya susup izleyecegiz, bir bir cenazelerimizi kaldiracagiz; ya da harekete geçecegiz. Aklima ilk gelenler çernobil konusundaki duyarsizliklarindan dolayi dönemin siyasetçilerinin ve gazetecilerinin yargilanmasi ve cezalandirilmasi. Daha sonra Kazimin cenazesinde de deginildigi gibi '' Karadenize bir kanser arastirma hastanesi kurulmasi''.
Geçtigimiz senelerde TRABZON DERNEKLER BIRLIGI bu konuyla çok ilgiliydi. Hatta Volkan ve Kazimin da destekleri vardi bu arkadaslara. Onlarla da iletisime geçilebilir. Ama biseyler yapmamiz gerektigine inaniyorum.
Bu olay KARADENIZIN NAMUSUDUR - KAZIMIN VASIYETIDIR ARTIK...Edited by: mahir_kuzey