PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Şiir Defteri "...Bakakalırım Giden Geminin Ardından"



Sayfa : 1 2 3 [4] 5

yakarcı
05.01.2010, 23:00
Ey özünün sırlarına akıl ermeyen;
Suçumuza, duamıza önem vermeyen;
Günahtan sarhoştum, ama dilekten ayık;
Umudumu rahmetine bağlamışım ben.

Büyükse de isyanım, kötülüklerim,
Yüce Tanrı'dan umut kesmiş değilim;
Bugün sarhoş ve harap ölsem de yarın
Rahmete kavuşur elbet kemiklerim.

Tanrım bir geçim kapısı açıver bana;
Kimseye minnetsiz yaşamak yeter bana;
Şarap içir, öyle kendimden geçir ki beni
Haberim olmasın gelen dertten başıma.

Rahmetin var, günah işlemekten korkmam;
Azığım senden, yolda çaresiz kalmam;
Mahşerde lutfunla ak pak olursa yüzüm
Defterim kara yazılmış olsun, aldırmam.

Derde gama yatkın yüreğime acı;
Bu tutsak cana, garip gönlüme acı;
Bağışla meyhaneye giden ayağımı,
Kızıl kadehi tutan elime acı.

yakarcı
05.01.2010, 23:00
Akıl bu kadehi övdükçe över;
Alnından sevgiyle öptükçe öper;
Zaman Usta'ysa bu canım nesneyi
Hem yapar hem kırıp bin parça eder.

Ey zaman, bilmez misin ettiğin kötülükleri?
Sana düşer azapların, tövbelerin beteri.
Alçakları besler, yoksulları ezer durursun:
Ya bunak bir ihtiyarsın, ya da eşeğin biri.

Her sabah yeni bir gün doğarken,
Bir gün de eksilir ömürden;
Her şafak bir hırsız gibidir
Elinde bir fenerle gelen.

Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim;
Ceyhun nehri kanlı göz yaşımızdır bizim;
Cehennem, boşuna dert çektiğimiz günler,
Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim.

Yaşamanın sırlarını bileydin
Ölümün sırlarını da çözerdin;
Bugün aklın var, bir şey bildiğin yok:
Yarın, akılsız, neyi bileceksin?


İçin temiz olmadıksan sonra
Hacı hoca olmuşsun, kaç para!
Hırka, tespih, post, seccade güzel;
Ama Tanrı kanar mı bunlara?

yakarcı
05.01.2010, 23:09
Var mı dünyada günah işlemeyen söyle:
Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle;
Bana kötü deyip kötülük edeceksen,
Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle.

Felek ne cömert ne aşağılık insanlara!
Han hamam, dolap değirmen, hep onlara.
Kendini satmıyan adama akmek yok:
Sen gel de yuh çekme böylesi dünyaya!

Bilgenin yüreğinde her dilek,
Anka kuşu gibi gizli gerek.
Damla nasıl inci olur denizde:
Sedefler içinde gizlenerek.

Ovada her kızıl lalenin teni
Bir padişahın kanıyla beslendi.
Yerden biten şu mor menekşe yok mu?
Bir güzelin yanağındaki bendi.

Mal mülk düşkünleri rahat yüzü görmezler,
Bin bir derde düşer, canlarından bezerler.
Öyleyken, ne tuhaftır, yine de övünür,
Onlar gibi olmayana adam demezler.

Gül verme istersen, diken yeter bize.
Işık da vermezsen, ateş yeter bize.
Hırka, tekke, post most olasa da olur,
Kilise çanları bile yeter bize.

Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
Ne yapacağımı da yazmışın önceden.
Demek günah işleten de sensin bana:
Öyleyse nedir o cennet cehennem?

İnsan bastığı toprağı hor görmemeli:
Kim bilir hangi güzeldir, hangi sevgili.
duvara koyduğun kerpiç yok mu, kerpiç?
Ya bir Şah kafasıdır, ya bir vezir eli!

a d bacan
06.01.2010, 19:28
Var mı dünyada günah işlemeyen söyle:
Yaşanır mı hiç günah işlemeden söyle;
Bana kötü deyip kötülük edeceksen,
Yüce Tanrı, ne farkın kalır benden, söyle.

Felek ne cömert ne aşağılık insanlara!
Han hamam, dolap değirmen, hep onlara.
Kendini satmıyan adama akmek yok:
Sen gel de yuh çekme böylesi dünyaya!

Bilgenin yüreğinde her dilek,
Anka kuşu gibi gizli gerek.
Damla nasıl inci olur denizde:
Sedefler içinde gizlenerek.

Ovada her kızıl lalenin teni
Bir padişahın kanıyla beslendi.
Yerden biten şu mor menekşe yok mu?
Bir güzelin yanağındaki bendi.

Mal mülk düşkünleri rahat yüzü görmezler,
Bin bir derde düşer, canlarından bezerler.
Öyleyken, ne tuhaftır, yine de övünür,
Onlar gibi olmayana adam demezler.

Gül verme istersen, diken yeter bize.
Işık da vermezsen, ateş yeter bize.
Hırka, tekke, post most olasa da olur,
Kilise çanları bile yeter bize.

Beni özene bezene yaratan kim? Sen!
Ne yapacağımı da yazmışın önceden.
Demek günah işleten de sensin bana:
Öyleyse nedir o cennet cehennem?

İnsan bastığı toprağı hor görmemeli:
Kim bilir hangi güzeldir, hangi sevgili.
duvara koyduğun kerpiç yok mu, kerpiç?
Ya bir Şah kafasıdır, ya bir vezir eli!

belki bir şiir deyip geçebilirsin ama
burada yazılanları dikkatlice süzerek yazmalısın.

ne dediğini bilmeden yazma nedediğini kulakların iyice duysun.

lütfen yazdıklarını dikkatli olarak tekrar okuyup düzenle

Semih
06.01.2010, 20:42
Bu sayfalarda Ömer Hayyam'ı görmek aklımın ucundan dahi geçmezdi.

Vay be.

:)

İskender66
06.01.2010, 20:50
Bende yeni fark ettim Ömer Hayyam'ın şiirlerinin eklendiğini :) Bu öncedende serbestmiydi? yoksa artık açılım mı var :)

Soytürk
06.01.2010, 21:11
buraya kendi şiirlerimizi mi yazıoruz unlü şairlerimi?yada unsuz:D

yakarcı
06.01.2010, 21:14
belki bir şiir deyip geçebilirsin ama
burada yazılanları dikkatlice süzerek yazmalısın.

ne dediğini bilmeden yazma nedediğini kulakların iyice duysun.

lütfen yazdıklarını dikkatli olarak tekrar okuyup düzenle
ne demek istiyosun sen :rolleyes:

Semih
06.01.2010, 22:01
Bende yeni fark ettim Ömer Hayyam'ın şiirlerinin eklendiğini :) Bu öncedende serbestmiydi? yoksa artık açılım mı var :)

Bilemiyorum abi.

Ben sadece daha önce görmediğim için değindim. :)

İskender66
06.01.2010, 23:21
buraya kendi şiirlerimizi mi yazıoruz unlü şairlerimi?yada unsuz:D
İster kendinin ister başkasının paylaşabilirsin bizlerle. Ünlü ve ünsüz farketmez. Yazabilirsin her türlü :)

a d bacan
16.01.2010, 20:48
UTANSIN

Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!

Hey gidi küheylan, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!

Eski çınar şimdi noel ağacı;
Dallarda iğreti yaprak utansın!

Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın!

Ölümden ilerde varış dediğin,
Geride ne varsa bırak utansın!

Ey binbir tanede solmayan tek renk;
Bayraklaşamıyorsan bayrak utansın!
N.F.K.

a d bacan
16.01.2010, 20:50
AÇIK DİLEKÇE

Görmediğim bir bambaşka durum var
Sizin şehrin kızlarında savcı bey.
Yaklaşanı tâ yürekten vururlar
Kan kokuyor gözlerinde savcı bey.

Gayeleri gönül kırmak dal gibi
Bakışları çifte faul bal gibi
Ülkeler fethetmiş bir kral gibi
Gurur dolu pozlarında savcı bey.

Kaş yaparken, göz çıkarır elleri
Çok silâhtan tesirlidir dilleri
Hayret ettim, bir tuhaf ki hâlleri,
Poyraz eser yüzlerinde savcı bey! .

Derviş olup çıktım tığsız, tebersiz
İlk görüşte avladılar habersiz
Pişirdiler beni tuzsuz, bibersiz
Kebap oldum közlerinde savcı bey! .

Bölüştüler gönlüm ile aklımı
Davacıyım, ara benim hakkımı...
Bir yol göster, haksız mıyım, haklı mı?
A.KARAKOÇ

ozayarda
20.01.2010, 19:05
Bidenem! Bu satırları yazmak zor gelecek bana biliyorum….Belki gözyaşlarım damlayacak kalemimin üstüne..Kalemi mi ıslatacağım gözlerimden fışkıran yürek yangınlarıyla..


Demem o ki Bidenem! Bu satırları yazmak için mutlu bir yürek olmalı…Rabbim geçinden versin,bana göstermesin fakat sen ölmüş olsan tutacağım yas şu an yokluğunun yasından daha yıkıcı daha yakıcı daha parçalayıcı olamaz inan..İnan Bidenem! Yaşarken ölmenin ne olduğunu sensiz geçen bu zamanlar da o kadar iyi anladım ki…Anladım ki kabullendim ki,
itiraf etmek gururuma her ne kadar zor gelse de bu aşk da kaybeden ben olacağım..Bu benim ilk kaybedişim bu kendimi ilk heba edişim belki de bu ölüme böyle cesurca ilk gidişim olacak kim bilir….


Sensiz nefes almanın adı yaşamaksa yaşıyorum işte!! Hiç kimselere faydası zararı dokunmayan tane tane yollara savrulmuş,her yağmurda kütlesinden parçalar kopan,
parmak uçlarına sığan küçük kepek taşlar gibi……………..


Bidenem! Ben bu büyük sevgimle senin o küçücük yüreğine sığamadım.Aşkın ben de büyüdükçe sanki ben senin gözünde küçülüyorum.Gurur neymiş onur neymiş hiç birinim anlamını bilmek istemiyorum şimdiler de ,biliyosun; bu şimdiler sensizlikle başladı ve ben de biliyorum Bidenem! Hiçbir vakit de bitmeyecek.Sen de ben de çok iyi biliyoruz ki benim yerimde bir başkası olsa; tek taraflı bitmesi muhtemel sevdanın ardından;hele ki bu sevda da kendisinin bir tek hatası olmadığını bile bile,kadere kan kusup lanetler yağdırmak ya da pusuyup bir köşeye çekilmek yerine hâlâ kalemin boynunu kalemtraşa vurduruyorsa;Söylermisin Yâr benim Mecnun’dan,Kerem’den,Ferhat’dan farkım ne? Bir bunu; senin Leyla ile Aslı ile Şirin ile benzeşen yanların oldumu hiç? bir de bunu düşün…..Yine sen biliyorsun Yâr; Ben çokça yeminler ettim,belki çokça da günaha girdim, senin ve aşkının yüzünden belki de Rabbimle aram bozuldu ama ben her sözümün arkasında durup hepsinin bedelini ödemeye razı olacak kadar çok sevdim seni be……


Hayat ikimizi farklı yollara sürüklese de şu an düşünmesi bile ölümden beter yazması beterden de beter yani sen bir başkasının olsan da ,dudakların bir başkasının dudakların da titrese de ben ömrümün sonuna kadar hep ama heplerin ötesinde senin kalacağım..
Belki beni bazen yeniden gülerken hayal edeceksin,unutmuşmudur diyeceksin ama hayallerinde dahi olsa her gülüşümün yüreğimin yangınlarından ibaret olduğunu bil emi Karakızım!


Her gün sana duygularımı yazdığım bu koskoca binaya sensizliği sığdırmaya çalışıyorum ama bütün duvarlarını senin o güzeller güzeli yüzün kaplıyor.Bu dört yanı beton bina da geçirdiğim soğuk günlerde parmaklarımı sana yazarak,yüreğimi senin hayalini kurarak ısıtmaya çalıştım Bidenem! Havalar ısınsa da hâlâ bedenimin dört de üçünde don olayları görülmek de,yalnız kalbim hâlâ aşkınla sımsıcak, hâlâ içimin bir yerlerine karlar yağıyor,
hâlâ gönül evime çığlar düşüyor,hâlâ sana yazdığım kelimelerin bütünlüğünde ben hep yarım kalıyorum..


Bilmem Bidenem! Senin aklına gelir miydi bir gün birisinin sana bu kadar tutkun aşık olacağı,delicesine tutulacağı;İnan benim aklıma gelmezdi bir gün birisine böyle tutulacağım,bağlanacağım dahası bağlanıp bir daha çözülemeyeceğim ve o birisinin sevdası altında ezileceğim…Şimdi o birisi bana dese ki ‘’beni unut,istesen başarırsın’’ne kadar da kolay söylersin..Bir yaşasan bir hissetsen benim sevdamın ateşinde ki gönül serinliğini;seni unutmanın mümkünsüzlüğünü idrak edebilirsin…..


Bidenem! O kadar çok şey yazdım ki, o kadar çok duygularımı sana aktardım ki sanırım hiçbir seven benim gibi sevdiğine umutsuz da olsa bile bile bu kadar özveride bulunmamıştır.Bazen diyorum ki! Kendin söyleyip kendin dinliyorsun ama olsun belki de bir dosta ihtiyacım var derdimi dinleyecek,senden gayrı kimseye de dökmem dökemem derdimi,
anlatamam sevdamı hasretliğimi…Meğer bu dünyada çekeceğim çile senmişsin.Olsun be Bidenem! Ben böyle çileye İbrahim’in bıçağı altında İsmail olurum. Sen yeter ki çilem ol,ben her daim çekmeye razı oğlu razıyım…


Ah be Bidenem! Ben senin çimen gözlerinin bir tek parıltısı için neleri göze alabilirim sen gözlerini benden alsan bile. …Söyle nerelere kırılıp dökülüyor o parmaklarımı girdabına adadığım, sanki Zonguldak madenlerine sürttüğün saçların!
Söyle de, gideyim de sensiz ısırıp da kanattığım dudaklarıma merhem diye süreyim. Ondan sonra sana dokunmak için can attığım ellerimi ayaklarının altına adımların için yol diye vereyim…


Yâr Yâârr Yârrrr ah be Yâr! Böylemi olacaktı daha başı yazılmadan bu aşk hikayesinin sonu
Ayrılık sözcüklerinden ibaret miydi bu hikayede konu,ben bilmem Bidenem!onu bunu,
dinlemem şunu bunu’sevmiyorum, sevmedim hiç hoşlantıydı gelip geçti diyerek hikaye anlatma ne yüreğine ne bana:masallarla büyüyen bu çocuk yürekli aşık sevdanın da imkansızlığın da anlamını biliyor artık.Niye sevdim ki seni demem hiç,niye daha önce görmedim,tanımadım,sevmedim niye daha fazla avuçlarını tutmadım diye hayıflanırım..Sanki Adem’den Havva’dan bu yana seviyorum seni,Sanki Rabbim ‘’gâlû belâ’’da ben sizin Rabbiniz değilmiyim diye sorduğunda ben seni görmüş senin gözlerine bakıp senin gözlerine dalıp ‘’evet sen benim AŞKIMSIN’’
demişim.Rabbim beni kendisine isyan eden şeytanla bir mi tutuyor ki,bu yüzden mi ki bu dünyada sensizliği ceza diye çekiyorum.Seni çok sevmek O’na isyan mı ki bana bu derdi verdi.Yoksa o yasak elmadan bende mi yedim??????


Offf sıkılmadım mı hasretinden,yorulmadım mı sanıyorsun sensizlikten,bunalmadım mı sanıyorsun nefessizlikten,sensizlikten.Bensiz aldığın her nefeste benim yüreğimden binlerce oksijen eksildiğini bilmelisin Bidenem! Her andan her saniyeden kısa bir zaman diliminde seni düşünüyorum.Düşündükçe sana düşkünlüğüm daha da çok,çok daha çok artıyor.Hayalin şimdiler de uyku diye tattığım dalıp gitmelerde bile gözlerimin perdesini yırtıyor.Gayrı gözbebeklerim hayallerin göğsünden emiyor varlığını.Nasıl,neden,niçin sevmişim seni ?
Ne çok sevmişim be! Kurallarımı ,ilkelerimi bir bir yıkmışım bu sevda namına,vay anasını ben bu hallere de mi düşecektim.Hele ki bir kız uğruna!!,yoo yoo yanlış anlama sakın Bidenem! Asla şikayetçi değilim aksine seni sensiz dahi sevebilmenin mutsuzluğunda soyut kalmış bir kaç parça mutluluğun içerisinde karşılıksız kalan aşkın lezzetini tadıyorum,acı da olsa.


Kendi düşen ağlamaz derler ya hani Bidenem! Tövbe billah yalanmış,yokmuş öyle bir şey,
senin aşkına düşüp de sonra seni kaybedip de ağlamamak akıl kârı değilmiş….
Senin için ağlamak da güzel be Herbirşeyim! Hiç olmazsa gözyaşlarımın bile sana akması ne güzel kanımca.
Bilseydim daha önceden;çocukluğum dahil hiç ağlamazdım,gözyaşlarımı biriktirir nehir nehir,ırmak ırmak sana dökerdim kirpiklerimin arasından yanaklarımın deryasına hem de canımca…Al işte yine doldu gözlerim! Ne mutlu seni sensiz dahi ölümüne sevebiliyorum diyebilene’’SENİ ÖLÜMÜNE SEVİYORUM’’……………………………………..
Ah be Bidenem!


Unutma Bidenem! ‘’ömür boyu bu aşkın azizi olarak aşkınla tutuşan kalbimin sevda manastırına kapanıp,resminin önünde diz çöküp senli hatıralara ibadet edeceğim’’


Ö.Kaan Karakuş(münhasıran)

ApoCaN28
20.01.2010, 19:56
YANILSAMA

Hiç görmediğim gökler vahşi yeşil
Ağır şehirler oturmuş altına
İçinden sular geçiyor erimiş cam
Parıltıdan göz gözü görmez olmuş

Bu kız sevdiğim o kız değil
Bir başka yüz takmışlar suratına
Kendisiyle kavgalı sabah akşam
Kirpikleri maviymiş dudakları mormuş

İnsanlarla yanılmış eski sahil
Şarkılar asılı günün her saatıne
Hangi rastladığıma kimi sorsam
Kimin kim olduğunu bilmiyormuş

Denizin üstü yıldız çil çil çil
Dağların arkasında saklı fırtına
Kötü bir rüyadaymışız tamam
Ne yapsan bir sona ermiyormuş

ATTİLA İLHAN

Egemen Yılmaz
23.01.2010, 15:56
Sözgelimi

Sözgelimi
bir cenaze törenine
katılır gibi yürüyorum sokaklarda
ve iğneyle tutturulmuş
çocukluk fotoğrafım
gülümsüyor ceketimin
yakasında

Son dileği
asılacağı ipin üstünde
yürümek olan
bir cambazım sözgelimi
cellatın düğümleyerek
boynuma geçirdiği ip
düşürüyor sonunda beni
her gösteride alay ettiğim
yaşamdan

Bir mehteranım sözgelimi
çalgılar arasında
yürürken savaş alanına
üç adımda bir
geriye döner
ve yaşlı gözlerle anarım
sevgilimi...


Sunay Akın

Mehmet Fatih Silik
07.02.2010, 22:41
http://img14.imageshack.us/img14/8287/969648163390vn4.jpg



Karadeniz'in Yüreği


Salmışım gönlümü karadenizin mavi derinliklerine,
Anlattım derdimi balıkçılara, kıyıda oturan sevdalılara...

Yosun tumuş şimdi yüreğim...
Çıkmaz çoçukluğum kokan derelere,
Boglumuş girdap dolu dalgalar arasında...

Ve ben yüzmeyi bilmeyen bir küçük hamsi gibi,
Vururum kendimi kıyıdan kıyıya...

Ya yüzmeyi öğrenir çıkarırım o deniz kokan kalbi derinliklerden,
Ya da yaşarım seni yalan dünya, bir son veririm çırpınmaya...


Kral Memocan
22.09.09 20:50

ilyas BAHADIR
16.02.2010, 12:30
Sen yaşadığım kadar beklediğimsin ve yaşayamadıklarım kadar sevdiğim

Yüreğimde saklı kalan duygularımın keşfiyle başladı her şey..

Ve ben seni sevmekle başlayan bir ömrün ve bitmesine ihtimal verilmeyen bir aşkın
gizlendiği bir yüreğin sahibiyim sayende..

Sen; yaşadığım kadar beklediğimsin..

Ve yaşayamadıklarım kadar sevdiğim...

Seni tanıdıktan sonra,

Etrafıma yaydığım gülücüklerin artması ve içime bir yaşama sevincinin dolması neden
acaba?

Her şey orada başladı işte, hani farkına varıp güldün ya şimdi, aynen orada..

Anlamsız hayatımın anlatıldığı bir cümleye konulan noktadan sonra, hani..

'Aşk,mutluluk,güzellik' kelimelerinin toplandığı bir işlemin sonucunda buldum
sevgini..

Ve o üç kelimeyi ölümsüzleştirmek için gidilebilecek tek yer artık, yüreğimin
haritasındaki aşkının iz düşümü..

Adım kadar yalansız sana olan sevgim..

Ve hiç bir yere sığmayacak kadar büyük, bir o kadar da..

Sadece;

Durduk yere gülme istekleri var içimde..

Bir sevginin yan etkileri..

İçindeki güzelliği görebilecek kadar iyi olsa da gözlerim, senden başkasını
görmeyecek kadar da kördür aslında..

Dört yapraklı yonca gibi nadir bulunur sana olan aşkımın benzeri..

Ve sadece sen biliyorsun;

Yüreğimin en güzel köşesine saklanmış eşi benzeri olmayan o büyük sevdanın adresini..

Sen bu yüreğime gelmeden önce yaşanan anıların anlamsızlaşması niye acaba?

Kim bilir, bu niye sorusuna verilebilecek cevap gözlerinin hayatıma kattığı anlamdır
belki ?

Nedense, zoruma gitmiyor seni düşünürken uykusuz kalmak..

Gözlerim kapalıyken daha rahat konuşabiliyorum,

Başka bir perde açılıyor birden..

Ve içimde aşırı bir hoşnutluk yaratıyor, seninle ilgili enteresan hayaller kurmak..

Sonsuz sevginin sığacağı kadar büyük olsa da yüreğim, senden başkasını
sığdıramayacak kadar da küçüktür aslında..

Gül yüzünü görebilme ihtimali, her sabah içimi aynı heyecanla dolduran..

Ve o güzelliği başkalarının da görebilecek olması, yüreğimi bir kıskançlık
duygusuyla kavuran..

Kalbimin;

Sevinçten durma ihtimaline önlem olarak, ben yanındayken kısa aralıklara böl, fazla
uzun tutma gülümseyişlerini..

Kimse çıkaramaz artık, dar yüreğime sığan uçsuz bucaksız sevgini..

Her kalp atışıyla katlanan ve katlandığı oranda ölümsüzleşen bir sevgin var bende..

Ve senle geçen günlerimin verdiği mutluluk, sensizken yaşanmayan bir ömrün kanıtıdır
şimdi..

Ömrümün sahibine....

Anderun mastisi seni çok seveyirum :)

magicyattara
24.02.2010, 09:51
ÇOCUKLUĞUM
------------------
Ve en çok seni özledim ben.
Karşı komşunun sokağa çıkacağı zamanı beklemeni.
Her teyzeyi annem gibi sevmeni.
Sanki ayıpmış gibi kimselere söylememeni.
Ve o bisikleti ilk gördügünde koşuşunu.
Yağmurlu bir günde annenin elinden yediğin ekmeği.
Islanan sokaklara bakıp duygulanmanı.
Yaz akşamlarında oturdugun kaldırımı.Seni bir kez daha görmek isterdim...
hiç konuşmadan
kısa pantolonlu siyah beyaz halini...
bir lokma boyunu....
Diz çöküp yere sımsıkı... ama çok sıkı
sarılmak sana...
Göz yaşlarımı omuzlarına bırakıp gitmek istiyorum şimdi
sana kim oldugumu söylemeden...Arkama bakmadan
ağladığımı sana göstermeden
seni çok özledim
ama çok özledim
çocukluğum!!!
Nerdesin??

Ceyhun YILMAZ

Adil ÖZGÜR
24.02.2010, 14:31
Oğlum yirmi yaşında bir tane,
Hayrola; Askerlikmi geldi yine,
Bugünlerde neşelimi neşeli,
Asker ocağına yolculuk kiminle,
*-*
Yarın onunla Mamak yolundayım,
Neşeli olsada, hüzünlü farkındayım,
Annesi, kardeşlerine çok düşkün,
Teskere mi?, şimdi saymayayım.
*-*

Kader KORELİ
26.02.2010, 00:07
Belki Bir Gün

Sana bu pembe bulutları göstermek istiyorum gecede.
Ama görmüyorsun. Gece olmuş -insan neyi görebilir ki?

Artık senin gözlerinle görmekten öte bir seçeneğim yok,
diyor,
demek ki yalnız değilim, yalnız değilsin. Gerçekten de
bir şey yok sana gösterdiğim yerde.

Sadece bir araya gelmiş yıldızlar, yorgun,
bir kır eğlencesinden kamyonla dönen insanlar gibi,
hayal kırıklığına uğramış, aç, hiç biri türkü söylemeyen,
terli avuçlarında ezik yaban çiçekleri.

Ama ben direteceğim, diyor, görmekte ve sana göstermekte
çünkü sen görmezsen, sanki ben de görmemiş olacağım-
hiç değilse senin gözlerinle görmemekte direteceğim-
ve belki bir gün buluşacağız başka yönlerden gelip.


Y. R.

Kader KORELİ
26.02.2010, 00:11
Görülmemiş Bir Çiçek Açma

Haykırmak istiyordu
Daha fazla dayanamayacaktı
Sesini duyabilecek kimse yoktu orada
Kimse duymak istemiyordu.
Kendisi de korkuyordu sesinden
İçinde boğuyordu sesini.
Patlamak üzereydi susuşu.
Birden,
Havaya uçtu gövdesinin parçaları
Özenle, sessizce toplayacaktı bu parçaları,
Hepsini bir bir yerine yerleştirecekti
Delikleri kapamak için.
Ve rastgele bir gelincik, bir sarı zambak bulursa,onlarıda toplayacak,
Kendisinin bir parçasıymış gibi gövdesine yapıştıracaktı
Böyleydi,
Delik deşik,
Görülmemiş bir şekilde çiçek açıyordu işte.




Y. R.

Hüseyin Bağdat
04.03.2010, 14:04
hadi yüreğim kalk gidelim
buralar bize göre değil
biz zaten hüzün kaplıyız
bu kasvetli ortam
bu karanlık yerler
seni hepten hüzünlendirir
biz çekilelim köşemize
sessizliğimize gömülelim
sessizce içimizden ağlayalım
kimseyi rahatsız etmeden
hadi yüreğim kalk gidelim...

H.B.

Adil ÖZGÜR
10.03.2010, 22:58
Bak yine erikler çiçek açtı gelecek yaz,
Annemin yüzüne benziyorlar bembeyaz,
Tülbenti gibi yaşmak yaşmak her taraf,
Çiçekli yeşil motifimi, oğlum şiirine de yaz,
*-*
Yanından ayırmaz, hadi çarşıya gidelim derdi,
Tülbent alacaksa Annem illaki yeşilini isterdi,
Anam kazak örecek yumağı yeşilliyi seçerdi,
Rüyada gördüğü motifleri yapmayı da severdi.
*-*
Anneannemin mezarında saatlerce ağlardı,
Doktor Ali Dedemin mezar toprağını okşardı,
Ezber okur Yarbay Mehmet Ali abisine yollardı,
Ağlayarak okurdu, 10 yaşımda başımıda okşardı.
*-*
Fındık ayı, annem sevinçle torununa fındık dizerdi,
Arifi nazar olmuş, kucağında okur okur üflerdi,
Ey oğlum, büyüyüpte asker olacakmısın derdi,
Mart ayı torununu babası büyüttü asker eyledi,
*-*
Mart ayı içimi buram buram yakan aydır ey Annem,
Numunede iyileştiremedik seni bizden aldı bir tanem,
Bak yine mart ayı, eriğin çiçek açtı, gözümde nem,
Ramazan ortası Anam ölmüş, dilimle söylemem,
*-*
Annem için gözümden yaşlar hala akıtırım,
Hasreti dağladığında için için, gizli gizli ağlarım.
Geçmiş hatıralarını ilmek ilmek düşünür,
Sevgisini anlatır, hasret satırlarımı sıralarım.
*-*
Annem herkesi severdi, ona kötülük yapanlar için,
Dargınlığı olmazdı, hakkı varsa halaldi Allah için,
Bakıyorum dengine, hınç ile saldırmak kimin için,
Kırk kere hacı olsan, temizlenirmi senin için...
*-*
Anam ölende gurbetteydim, bir telefon öldü dediler,
Ramazanda Cuma sabah vakti abdest aldı öldü dediler,
Hemen yola çıktım, ben yolda iken acaba yetişirmi dediler,
Soğuk yüzünü göremedim, Cuma vakti gömüldü dediler...
*-*
Herkesin Annesi sevgilidir, çok seviliyor.
Bilirim onlarda benim gibi annesini özlüyor,
Ama benim Annem varya, o benim Annem,
Onu tanıyanlar aynen benim gibi söylüyor.
*-*
Nur içinde yatsın herkesin Anneleri,
Yaşayanlara uzun olsun geçirdiği günleri,
Hep sevgi ile kalsınlar, geçirsin seneleri,
Nur içinde yat Annem, çok özledim ben seni.

Adil ÖZGÜR
29.03.2010, 10:43
BİR AĞAÇ BİR CAN, BİR CAN BİR TRABZONSPOR


Tohumu toprağa vermeyen,
Yağmuru ondan esirgeyen,
Doğayı zehirleyen,
Herkese eyvah olsun !!!
*-*
Komşusu aç, tok gezen,
Sevgi nedir bilmeyen,
Sevinçten nasiplenmeyen,
Herkese eyvah olsun !!!
*-*
Küçüğünü sevemeyen,
Gençliğe eziyet veren,
Kendisini beğenen,
Herkese eyvah olsun !!!
*-*
Fidanı siyaset yapan,
Tohumu izm anlayan,
Şehidi hortlak sanan,
Herkese eyvah olsun !!!
*-*
Nefret nehirinde yüzen,
Kindar mescidini bilen,
Kendisini bilmeyen,
Herkese eyvah olsun !!!

isimsiz_61
29.03.2010, 15:23
bende fatih tekke ye yazdım ilk deneyimim:D

ONUN TEK BİR SUÇU VARDI
TRABZONSPORU SEVMEK
NE KADAR GELMEK İSTEDİYSEDE
ALMADI ONU O SADRİ ŞENER


GOLLERİNİ ATTI MİLLİ TAKIM İÇİN
AMA GÖZÜNE GİREMEDİ O TERİMİN
GÖZÜNE GİRMESİ İÇİN EY TERİM
KAÇ TAKLA ATMASI GEREKİYORDU FATİHİMİN...

Kader KORELİ
04.04.2010, 16:25
RTtjZMAYZH8

Sen beyaz bir kadınsın

Asıl büyük sarhoş benim
uzaktaki
ben ki tek damla şarap içmedim
ekmeğin beyaz zeytinin siyah
olduğunu biliyorum
asıl büyük sarhoş benim
uzaktaki
benim kusturucu sarhoşluğum
yoksulluğum
yüzüme bakmasan da
yağmura düşürsen de gözlerini
gözlerime bakmasan da ne kadar
o kadar aydınlığın gökyüzüme uzanıyor
uykularımda nefesinin sıcaklığı
o kadar
hangi akşam kapımı çalan sen değilsin
sen değil misin gizli bir kıvılcım gibi
gözbebeklerimde duran
umutsuzlandığım her akşam
senin rüzgârın almıyor mu
uğultulu yorgunluğumu
yoksulluğun eşiğinde kapaklandığım zaman
ellerimden sımsıkı tutmuyor mu senin
iyimserliğin
ben bu tezgâhı kurdumsa senin için kurdum
senin için dokuduğum basma ve pazen
denizin yeşilinden süzdüğüm balık
göğün mavisinden çaldığım kuş
senin için
felsefe okudumsa
iktisat okudumsa gece yarıları
boğazım kurumuş içim bir kalabalık
sıcacık mısralar okudumsa yunus´ dan
senin için okudum
geceyarıları
sen beyaz bir kadınsın
uzaktaki
GÖZLERİN AKLIMDAN ÇIKMIYOR
sen beyaz bir kadınsın
karanlıkları dinleyen
uzaktaki
sarmaşıkları duyuyor musun rüzgârda
yorgun başını
üşümüş yastığına koyuyor musun
uyuyor musun

A. I.

Fatih Ersoy
08.04.2010, 19:33
AYRILIK VAKTİ

Akşamı getiren sesleri dinle
Dinle de gönlümü alıver gitsin
Saçlarımdan tutup kor gözlerinle
Yaşlı gözlerime dalıver gitsin.



Güneşle köye in, beni bırak da
Küçüle, küçüle kaybol ırakta
Şu yolu dönerken arkana bak da
Köşede bir lahza kalıver gitsin.



Ümidim yılların seline düştü
Saçının en titrek teline düştü
Kuru yaprak gibi eline düştü
İstersen rüzgara salıver gitsin...

Necip Fazıl Kısakürek

Adil ÖZGÜR
02.05.2010, 23:39
Gözleri yorulmuş, yaşları şeffaf değil,
Kalbi kırık, aortu daraldı farkında mı değil,
Haraketi donuk, tüyleri dik ve dikenli,
Yine malüp oldular, agresifleşmiş kendinde değil,
*-*
Dopingli sanki, uçan Nadia Kommeniceydi hep en iyisi,
Bu yeşil sahalarda görülmemiş ustaların ustası en iyisi,
O gözler çizgi üzerinde parante attırıran Günen'li İskenderi,
Şimdi seyredemiyor, sahada kalmamışki sahanın en iyisi,
*-*
Yedi düvelle savaşan gazilerimizi seyretmeyi çok seven o idi,
Halit Kıvanç'ın dudaklarını uçuklatan Karadeniz delikanlısı o idi,
Anlata anlata bitiremezdi efsanesini, Unutulmaz kaptanı o idi,
Haraketsiz dudaklardan yenildik be, diyemeyen yine o idi,
*-*
Gökyüzüne doğru bakıp çoşarak, nara atmak içinden geçiyor,
Geçtiği yerleri görmüyor, zifiri karanlığı yarıp kayan yıldız geçiyor,
Yenildik diyemiyor, düğümlü gırtlaktan ses gelmeyen ses telleri geçiyor,
Bir türlü kendini tarif edemiyor, halini anlatamıyor, seneler geldi geçiyor.
*-*
Arıyor kaybettiği değerleri, sarraf bilir geçmişin hünerlerini,
Suriye Altını gibi sırıtıyor vitrinde, göremiyorum hünerlerini,
Iztırap çekiyor, vicdanına sığmıyor gördüğü manzaranın hünerlerini,
Anlıyor, yiğit pazarında, Malkaralı, Maskaralı kayan yıldızların hünerlerini,
*-*
O hep açı çekmeye alışık olan sevgilidir.

M.S.SOFU
03.05.2010, 01:10
yılmaz erdoğan'ın şiirlerini çok beğeniyorum ben,oldukça güzeller ve gerçekçilik var,bir kaç şiirini paylaşmak istiyorum
mesela pek meşhur olmayan şiirlerinden yeni bir kimlik beyanı şiiri çok güzeldir.hemen paylaşmak istiyorum

belli bir rakımının üstünde doğdum.
seslerin önce kayalara vurup sonra
kulaklara aktığı bir yerde çıplak.

uzak. yüksek.
kışın çok yağışlı yazın seyrek ..

uzun anlattım uzaktaki yakın ve
yakın doğunun uzak günlerini...
uzatmayalım...aydım çıplak ..yürüyorum çıplak.

yüksek.
kışın çok yağışlı,yazın seyrek.
doğdum büyük bir hadise olarak geçmedi kayıtlara.
büyüdüm yalınayak.
ve yüksek!
kışın çok yağışlı yazın seyrek.

içindeki her şeyin pahalı değil
değerli olduğu evlerin hep soğuk
sularla sulanan akşamüstlerinden geçtim ..
vesikalık için taktığım çok
oldu fotoğrafçı gravatlan....
saçlarım ıslak..üstümde önlük...
ve (evet)
yüksek!
kışın çok yağışlı yazın seyrek.
bir otobüs yolculuğudur ki bitmez
hala aklımda bazen hayat sanki elazığ malatya arasında
bir uzun uzun yayla molasında..

evet yüksek!
kışın çok yağışlı yazın seyrek
bir hayatta kalma mücadelesidir aslında yoksun doğmak.
çok yoksun kaldığımız oldu ama çok şükür hiç yoksul olmadık
alabileceğimiz şeylerin sayısı bulabildiklerimizden
birazcık daha olsa fazla idi canım.
yani şehirde her daim limon olsa niye almayaydık ama yol uzun
zap vadisi yokuşa sürüyor ve bazen alıp gidiyor
koca koca kara parçalarını..
ve dedik ya yüksek kışın çok yağışlı yazın seyrek...

herkese kısmet olmuyor maalesef
her yoksun öğünden tok kalmak üzerine eğitilmek!
yüksek kışın çok yağışlı yazın seyrek...

burada benim şahsım için önemli olan bazı dizeler var.onlarıda paylaşmak istiyorum

''doğdum büyük bir hadise olarak geçmedi kayıtlara. ''
aslında çok toplumsal bir mesaj var burada benim kendi yorunlamama göre.
herkes dünyanın kendi etrafında döndüğünü zannediyor ama sonuçta sende bu ülkede bir vatandaşsın ve vatandaşsın bu kadar basit.ve ben kendi adıma bu ülkede bir sade vatandaş olmaktan gurur duyuyorum :)


''bir hayatta kalma mücadelesidir aslında yoksun doğmak.
çok yoksun kaldığımız oldu ama çok şükür hiç yoksul olmadık''
bu dize çok hoşuma gidiyor
belkide azlığa sabredebilmenin haklı gururunu yaşayan insanları anlatıyor.
çok etkiliyor beni bu dize.
biraz şükredebilmek ve bu şükürden dolayı hep içinde bulunulan o mütevazı havadan çıkıp bu durumun gururunu yaşayabilmek.
ne zaman köye gitsem memleketimin insanlarının yüzünde hep bu ifadeyi görürüm.

herkese kısmet olmuyor maalesef
her yoksun öğünden tok kalmak üzerine eğitilmek!

yine yoksulluk ve yoksunluk üzerine yazılmış olan iki muhteşem dize daha
günümüz aç maymunu kapitalist insanının hayat içerisinde bulunduğu sürüncemeden kafasını kaldırtabilecek kadar etkileyici bir dize.
aç kalmayı bilmeyen hatta hayatında hiç aç olmamış,hayatı sadece internette gırgır geçip,gezip tozmak,herhangi bir şeyin yoksunluğunu görmemiş,bunun için çalışmamış,insanları sadece sevmek için değil parası için sevmiş,beyni aşşşağısınıdan başka bir şeye çalışmayan,aslında beyni olmayan bazı vatandaşlarımızın anlayamayacağı bir dizedir :) velhasılı.

Fatih Ersoy
07.05.2010, 23:05
Ben bende değil, belki sendedir
Sende hem sen hem ben…
Ben hem seninim hem benim…
Bir garip hale düştüm bilmiyorum…
Sen mi bensin ben mi senim…

Mevlana Celaleddin Rumi

Abdülkadir Kılıç
08.05.2010, 00:24
Bana Hapishane şiirleri hakkında yardımcı olabilecek biri var mı? Şimdiden teşekkür ederim.

Fatih Ersoy
08.05.2010, 00:32
Bana Hapishane şiirleri hakkında yardımcı olabilecek biri var mı? Şimdiden teşekkür ederim.

ZİNDANDAN MEHMEDE MEKTUP

Zindan iki hece Mehmed'im lafta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de geri adam,boynunda yafta...

Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
Kavuşmak mi?..Belki ..Daha ölmedim!

Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yol da tutuktur hapse düşeli...

Git ve gel... Yüz adım...Bin yıllık konak
Ne ayak dayanır buna ,ne tırnak!

Bir alem ki, gökler boru içinde.
Akıl almazların zoru içinde
Üstüste sorular soru içinde.

Düşün mü,konuş mu, sus mu ,unut mu?
Buradan insan mı çıkar,tabut mu?

Bir idamlık Ali vardı,asıldı
Kaydını düştüler,mühür basıldı.
Geçti gitti,birkaç günlük fasıldı

Ondan kalan,boynu bükük ve sefil;
Bahçeye diktiği üç beş karanfil...

Müdür bey dert dinler,bugün"maruzat"!
Çatık kaş...Hükumet dedikleri zat...
Beni Allah tutmuş kim eder azat?

Anlamaz;yazısız,pulsuz,dilekçem...
Anlamaz!ruhuma geçti bilekçem!

Saat beş dedi mi,bir yırtıcı zil
Sayım var, maltada hizaya dizil!
Tek yekun içinde yazıl ve çizil!

Insanlar zindanda birer kemmiyet;
Urbalarla kemik,mintanlarla et.

Somurtuş gibi bıçak,nara gibi tokat;
Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...
Yalnız seccademin yönünde şefkat

Beni kimsecikler okşamaz madem
Öp beni alnımdan,sen öp seccadem!

Çaycı getir ilaç kokulu çaydan!
Dakika düşelim,senelik paydan!
Zindanda dakika farksız aydan

Karıştır çayını zaman erisin
Kopuk kopuk,duman duman erisin!

Peykeler,duvara mihli peykeler
Duvarda,başlardan yağlı lekeler
Gömülmüş duvara,bas bas gölgeler...

Duvar,katil duvar yolumu biçtin
Kanla dolu sünger... Beynimi içtin

Sukut...Kıvrım kıvrım uzaklık uzar
Tek nokta seçemez dünyada nazar
Yerinde mi acep,ölü ve mezar?

Yeryüzü boşaldı habersiz miyiz?
Güneşe göç varda ,kalan biz miyiz?

Ses demir,su demir ve ekmek demir...
İstersen demirde muhali kemir.
Ne gelir ki elden,kader bu,emir...

Garip pencerecik,küçük daracık;
Dünyaya kapalı,Allah'a açık

Dua,dua eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış
Gözyaşı bir tarla,hep yoncalanmış

Bir soluk,bir tütsü,bir uçan buğu
İplik ki incecik,örer boşluğu

Ana rahmi zahir ,şu bizim koğuş
Karanlığında nur,yeniden doğuş....
Sesler duymaktayım;Davran ve boğuş!

Sen bir devsin,yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa,dimdik doğrul ve sevin!

Mehmed'im,sevinin ,başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin,eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

Yarın elbet bizim,elbet bizimdir!
Gün doğmuş ,gün batmış ,ebed bizimdir

Necip Fazıl Kısakürek

onur-ts
11.05.2010, 21:05
ADAM OLMAK

Çevrende herkes şaşırsa,
bunu da senden bilse,
sen aklı başında kalabilirsen eğer,
herkes senden kuşku duyarken hem kuşkuya yer bırakır,
hem kendine güvenirsen eğer,
bekleyebilirsen usanmadan,
yalanla karşılık vermezsen yalana,
kendini evliya sanmadan
kin tutmayabilirsen kin tutana.
Düşlere kapılmadan düş kurabilir,
yolunu saptırmadan düşünebilirsen eğer,
ne kazandım diye sevinir, ne yıkıldım diye yerinir,
ikisine de vermeyebilirsen değer,
söylediğin gerçeği eğip büken düzenbaz,
kandırabilir diye safları, dert edinmezsen,
ömür verdiğin işler bozulsa da yılmaz,
koyulabilirsen işe yeniden.
Döküp ortaya varını yoğunu,
bir yazı turada yitirsen bile,
yitirdiklerini dolamaksızın dile
baştan tutabilirsen yolunu.
Yüreğine, sinirine dayan diyecek
direncinden başka şeyin kalmasa da,
herkesin bırakıp gittiği noktada,
sen dayanabilirsen tek.
Herkesle düşüp kalkar, erdemli kalabilirsen,
unutmayabilirsen halkı, krallarla gezerken,
dost da düşman da incitemezse seni,
ne küçümser, ne büyültürsen çevreni
her saatin her dakikasına
emeğini katarsan hakçasına
her şeyi ile dünya önüne serilir,
üstelik oğlum, adam oldun demektir...


Rudyard Kipling
( 1865-1936 )

İskender66
23.05.2010, 12:02
Bir Erkeği Ağlatmak..! (http://www.facebook.com/album.php?aid=174869&id=335828763840&ref=mf)

Bir erkeği normalde de ağlatması zordur.
Bir erkek duygularını göstermez belli etmez onları.
Kendi içine atar orada sindirir bitirir.
Kendi duygularının kendi paratoneridir bir nevi.
Ama bir erkek ağladığında asla sahte olmaz gözyaşları.
Bir erkek ağladığında yürekten ağlar.
Acısını ta derinlerde yaşıyordur artık içine atamayacağı kadar yoğun hissediyor demektir.
Pişmandır demektir.
Suçluluk duygusu üzüntü kaybetmişlik hepsi bir aradadır.
Çünkü bir erkek sadece;
gerçekten değer verdiği hayatından büyük bir parçası koparsa ağlar.
Erkekler; çocuktan farksızdır…
Ve çocuklar.. En sevdikleri şey elinden alınınca ağlar..
Hıçkıra hıçkıra ağlar..................!

Adil ÖZGÜR
28.05.2010, 18:34
Katremizden hisse al bî-gâr-ı derya olmuşuz.
Cümle halka bir bakışla çeşm-i bînâ olmuşuz.
Gerçi zahirde lisân-ı nâs ile güftârımız.
Mânâ yüzünden soyunup hep muarrâ olmuşuz.

Validem merhume açmıştı bize bir kutlu fâl,
Ravzâ-i Pâk-i ziyarette demişti: ‘Ey Kerîmü-l Müteâl’
Bu Habîbin hürmetine ver bana ferzend bî-melâl
Ândan aldığı libâsı bunda iksâ olmuşuz.

Tâ ezelden intisabım âlemin Seyyidine,
Düştüm aşkına anın geleliden bu ânasır bendine
Çok aradım ağladım yüz tutup Hakk’ın kendine,
Âlemi devrân içinde Hubb-u Mevlâ olmuşuz.

Künhümü bilmek dilersen sırr-ı Hâkidir özüm.
Anın edvârıncadır dâim özüm ve sözüm
Her neye baksa basar Hâkidir bakan gözüm,
Zîrâ evvelden anınla tek-ü tenhâ olmuşuz.

Bir acep sırrı Tâki’den aldığım ders-i iber,
Anı bilmek dilersen sana vereyim haber,
Her ûlûmi almıştı pîrimden O şeyh-i muteber,
Biz anda mahvolup bezm-i ferda olmuşuz.

Çünkü kıtmîr olalıdan bu kapıda bu hakîr,
Her işin sırrın ezelden bildim Takdîr-u Kadir,
Ol sebepten işimiz cümleye tazim ve tekrimdir.
Böylelikle halk içinde Hakk-ı rânâ olmuşuz.

Bu tarîkat âleminde olmak istersen sû-dimend,
Sen de bu halde olup halktan lisânı eyle bend,
İşte budur âcizânem Hubb-u fi’llâh sana pend,
Hayr-u hakanı cihan Simurğ-u Anka olmuşuz.

Bunca ilm-ü fazl ile bilmez imiş nûr-i basar,
Her işi eden ettiren Allah değil mi ver haber?
Leyk hulûli ittihazdan eyle gayetle hazer,
Biz hakâyık âşiyân içre mîmâr olmuşuz.

Emr-i mâ’rûf münkeri bilmez miyiz?
Anlar ile biz amel kılmaz mıyız?
İsr-i Pâk-i Ahmed-i bilmez miyiz?
Şimdi izmâr eyleyü biz râh-ı mânâ olmuşuz.

Herkesin miktarı ihlâsınca fiili eder zuhur.
Sen çalış ol muhlisândan çıkmasın senden kusur,
Gayride görsen hatâyı setredüp andan al huzur,
Bunu âdet edinip bir dürr-i yekta olmuşuz.

İbtilâ âlemde var ikmâldir etme cedel,
Her kula nasip etmez ânı Huda izz-ü ve cel,
Başa gelse bil ânı devlet ve nimet bî-bedel,
Biz anı görmüş ve geçirmiş pâk-i musaffa olmuşuz.

Hakk’ı her şeyde âyân görmüş ve bilmişlerdeniz.
Ol sebepten halk katında Hubb-u Mevlâ gözleriz.
Kahr-u lütfün cümlesin bir bildim ve tuttum ey-azîz,
Hamdülillâh biz bu lutfa mazhâr-ı mücellâ olmuşuz.

Bilmediler zevkimi cümle ins-ü cin melek,
Derdine düştüm bana neler çektirdi felek,
Hâl-i Hakkı bulmaya beyim zikrin dâim gerek,
Zikr-i Hakk, seyr-ü sebakla ders-i yekta olmuşuz.

İhramcızade İsmail Hakkı TOPRAK (ks)

İhramcızade İ.Hakkı TOPRAK Hz.leri Sivas Evliyaullahlarındandır. Vekili Mevlut Baba ile tanışma şerefiyle şereflendim. Ellerini öpmek bana nasip oldu. Mevlüt Baba'nın anlattığı İsmail Hakkı TOPRAK Hazretlerini bu güzel şiiri vesilesi sizlere anlatıp, sizleride onun kerameti ile şereflendirmek istiyorum.

Sivas Ulu Camii bahçesinde o vakit için abdest alıyordum, Mevlüt Baba da orada idi. Ona Hackalı Hoca Babanın yanında mezarı bulunan Toprak Ana'nın mezarından bahsettim, İsmail Hakkı Toprak Hazretleri ile Toprak Ananın bir akrabalığı varmı diye sordum?

Mevlüt Baba ise evliyaullahtan hocasına güneşli bir havada, öğlen vakti Evliyaların nasıl biri olduğunu sormuş ve aldığı cevapta.

Mevlüt gökyüzüne bakarmısın, orada ne görüyorsun dedi.

Gökyüzüne bakan Mevlüt Baba, iki tane bulut görüyorum dedi.

İ.Hakkı Toprak Hz; Peki o bulutların arkasındaki yıldızları göremiyormusun?

Mevlüt Baba; Hayır onları göremiyorum dedi.

İ.Hakkı Toprak Hz; Peki beni nasıl görüyorsun, bana bakarmısın dedi,

Mevlüt Baba; Hocam'a baktığımda, ayakları Ulu Camiinin minaresinin tepesinde mübarek başları Arş-ı Ala'ya vurduğunu gördüm. Bana hocam kerametini gösterdiğini anladım, ayaklarına kapandım. Demişti.

Bana şöyle demişti; Onlar Evliyaullahlardandır. Onların dereceleri Ali'dir, Yücedir.


Her iki kişiyede Allah (C.C.)den rahmet diliyorum, mekanları cennet olsun, ruhları için Fatiha istiram ediyorum.

Emirhan Makul
28.05.2010, 18:55
Seninle buluşmamız ne kadar zor olsa da,
Senden sadece beni sevmeni istiyorum.
Beş dakika baş başa kalmamız suç olsa da
Senden sadece beni sevmeni istiyorum.

Çağırsam bile gelme,yorulma ne olursun,
Sen üzülme,incinme,kırılma ne olursun,
Beni yanlış anlama,darılma ne olursun,
Senden sadece beni sevmeni istiyorum.

Bir gün bensiz kalsan da benimle yaşamanı,
Aşkımın değerini sır gibi taşımanı,
Nemli bakışlarınla resmimi okşamanı
Senden sadece beni sevmeni istiyorum.

Senden tek dileğim var,özel imtiyaz değil,
Kulun başka bir kula ibadeti farz değil,
Haşa! Yaratan gibi beş vakit namaz değil,
Senden sadece beni sevmeni istiyorum.


Cemal Safi

Yuh ! Dağlandım.

Adil ÖZGÜR
02.06.2010, 23:15
http://sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc3/hs549.snc3/30045_399104124758_345649859758_3979399_3417018_n. jpg

Bir güne sabırsızlanıyorum, elbet gelecek o gün,
Asker olacak bu çocuk, edecek sizi sürgün,
O gün dağılmış it sürüleri ağaca taşa gizlenin,
Karşılaştığımız zaman, tüfeğinde de olsun süngün.
*-*
Hastaya kelepçe vurmak ancak İsraile yakışır,
Elinde otomatik tüfek ile küçük askerimle bakışır,
Onları tanı! Yaser Arafat onlara Küçük Generallerim dedi,
O gün Küçük Generaller Türklerin yanında savaşır.

Fatih Ersoy
04.06.2010, 00:37
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak...

...Sular sarardı... yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...

Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller,
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?

Bu bir lisân-ı hafidir ki ruha dolmakta
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...


-AHMET HAŞİM-

Samet Türkmen
05.06.2010, 00:27
Sen ki, gül bahçesinde kalbimin mâhurusun
Bir de hüzzâm yerine bana nihâvendi sun
O kâbus günlerin matemi unutulsun
Gülümse de ruhumun gözyaşları kurusun
Sen ki, gül bahçesinde kalbimin mâhurusun
Bir de hüzzâm yerine bana nihâvendi sun

Sevdamızı duyunca aynalar coştu bugün
Hayalimde efsunlu yüzün bir hoştu bugün
Seni gören ağaçlar, kuşlar sarhoştu bugün
Söyle niye penceren yine bomboştu bugün
Sen ki, gül bahçesinde kalbimin mâhurusun
Bir de hüzzâm yerine bana nihâvendi sun
---
Burası sanırım dinlediğim parçaya sonradan eklenmiş.

Kuşlar sarhoştu bugün
Yüzün bir hoştu bugün
Söyle niye penceren
Yine bomboştu bugün ?

N.Genç

esra61
25.06.2010, 21:56
BAĞLANMAYACAKSIN
Bağlanmayacaksın bir (http://forum.vatan.tc/index/Bir.html) şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela.
O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin o'nu sevdiğinden...
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir (http://forum.vatan.tc/index/Bir.html) şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir (http://forum.vatan.tc/index/Bir.html) şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneş (http://forum.vatan.tc/index/Güneş.html)i, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak (http://forum.vatan.tc/index/Olacak.html).
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka (http://forum.vatan.tc/index/Mutlaka.html) sana ait olmasını istiyorsan bir (http://forum.vatan.tc/index/Bir.html) Şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak (http://forum.vatan.tc/index/Olacak.html).
İlle de bir (http://forum.vatan.tc/index/Bir.html) şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya ya da pembeye
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp (http://forum.vatan.tc/index/Kayıp.html) gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat (http://forum.vatan.tc/index/Hayat.html).
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...


CAN YÜCEL

Sadullah KAPICIOĞLU
25.06.2010, 22:18
bende fatih tekke ye yazdım ilk deneyimim:D

ONUN TEK BİR SUÇU VARDI
TRABZONSPORU SEVMEK
NE KADAR GELMEK İSTEDİYSEDE
ALMADI ONU O SADRİ ŞENER


GOLLERİNİ ATTI MİLLİ TAKIM İÇİN
AMA GÖZÜNE GİREMEDİ O TERİMİN
GÖZÜNE GİRMESİ İÇİN EY TERİM
KAÇ TAKLA ATMASI GEREKİYORDU FATİHİMİN...

Harikasın sen ya :)

Sadullah KAPICIOĞLU
25.06.2010, 22:23
Sen ki, gül bahçesinde kalbimin mâhurusun
Bir de hüzzâm yerine bana nihâvendi sun
O kâbus günlerin matemi unutulsun
Gülümse de ruhumun gözyaşları kurusun
Sen ki, gül bahçesinde kalbimin mâhurusun
Bir de hüzzâm yerine bana nihâvendi sun

Sevdamızı duyunca aynalar coştu bugün
Hayalimde efsunlu yüzün bir hoştu bugün
Seni gören ağaçlar, kuşlar sarhoştu bugün
Söyle niye penceren yine bomboştu bugün
Sen ki, gül bahçesinde kalbimin mâhurusun
Bir de hüzzâm yerine bana nihâvendi sun
---
Burası sanırım dinlediğim parçaya sonradan eklenmiş.

Kuşlar sarhoştu bugün
Yüzün bir hoştu bugün
Söyle niye penceren
Yine bomboştu bugün ?

N.Genç

Ateş semazenlerinden mi?

Sadullah KAPICIOĞLU
25.06.2010, 23:01
Şiir köşesi en son sayfada,
Şairde şiir mi kalmadı kafada,
Şimdi şiir yazma akşamında,
Şair ruhlular başlasın mı hasada
*-*
Şiir bırakılırmı nasad'a?

ben bırakıyorum. :)

Kader KORELİ
26.06.2010, 00:42
Haiku tarzı şiirleri çok severim.


Güzle sevişen
erik ağacı
soyunsan da güzelsin.

Kadir Aydemir


Küçük dere -
denize ulaşınca,
şaşırır işte.

Oruc Aruoba


Gemliğe doğru
denizi göreceksin;
sakın şaşırma.

Orhan Veli Kanık


Ölüm:
Kapının önünde
Ne çok ayakkabı!

Kadir Aydemir

Kader KORELİ
16.07.2010, 11:00
Nazım Hikmet - Mikrokozmoz

Gözüme altın bir damla gibi akan yıldızın ışığı
ilk önce boşlukta deldiği zaman karanlığı
Toprakta göğe bakan
Bir tek göz bile yoktu
Yıldızlar ihtiyardılar
Toprak çocuktu...

Yıldızlar bizden uzaktır
ama ne kadar uzak, ne kadar uzak
Yildızların arasında toprağımız ufaktır
ama ne kadar ufak, ne kadar ufak..

Ve Asya ki toprakta beşte birdir
Ve Asya'da bir memlekettir Hindistan
Kalküta Hindistan'da bir şehirdir
Benerci Kalküta'da bir insan..

Ve ben,
haber veriyorum ki size
Hindistan'in Kalküta şehrinde
bir insanın yolu üstünde durdular
Yürüyen bir insani zincire vurdular...

Ve ben,
tenezzül edip
başımı ışıklı boşluklara kaldırmıyorum
Yıldızlar uzakmış
Toprak ufakmış
Umurumda değil
Aldırmıyorum...

Bilmiş olun ki benim için
daha hayret verici, daha kudretli
daha esrarlı ve kocamandır
Yolu üstünde durulan
Zincire vurulan
İnsan.

Sadullah KAPICIOĞLU
19.07.2010, 18:42
AYRILIK VAKTİ

Akşamı getiren sesleri dinle
Dinle de gönlümü alıver gitsin
Saçlarımdan tutup kor gözlerinle
Yaşlı gözlerime dalıver gitsin.



Güneşle köye in, beni bırak da
Küçüle, küçüle kaybol ırakta
Şu yolu dönerken arkana bak da
Köşede bir lahza kalıver gitsin.



Ümidim yılların seline düştü
Saçının en titrek teline düştü
Kuru yaprak gibi eline düştü
İstersen rüzgara salıver gitsin...

Necip Fazıl Kısakürek


Üstad'ın böyle bir şiiri olduğunu bilmiyorum. Veda şiiri var. Ki o da şöyledir;


Veda

Elimde, sükutun nabzını dinle,
Dinle de gönlümü alıver gitsin!
Saçlarımdan tutup, kor gözlerinle,
Yaşlı gözlerime dalıver gitsin!

Yürü, gölgen seni uğurlamakta,
Küçülüp küçülüp kaybol ırakta,
Yolu tam dönerken arkana bak da,
Köşede bir lahza kalıver gitsin!

Ümidim yılların seline düştü,
Saçının en titrek teline düştü,
Kuru bir yaprak gibi eline düştü,
İstersen rüzgara salıver gitsin!

1923

Necip Fazıl Kısakürek (http://www.siirderyasi.com/sair-Necip-Fazil-Kisakurek-2853.html)

Benzerliği fark edebiliyorsunuz.

Sadullah KAPICIOĞLU
19.07.2010, 18:50
ANLADIM

Bunca zaman bana anlatmaya
çalıştığını,kendimi
bulduğumda anladım.

Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu
varmış,

Kendi yolumu çizdiğimde anladım..

Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat,
okuyarak,dinleyerek değil..

Bildiklerini bana neden
anlatmadığını, anladım..

Yüreğinde aşk olmadan geçen hergün
kayıpmış,

Aşk peşinden neden yalınayak
koştuğunu anladım..

Acı doruğa ulaştığında
gözyaşı gelmezmiş gözlerden,
Neden hiç ağlamadığını
anladım..

Ağlayanı güldürebilmek,ağlayanla
ağlamaktan daha değerliymiş,

Gözyaşımı kahkaya çevirdiğinde
anladım..

Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir
tek en çok sevdiği acıtabilirmiş,

Çok acıttığında anladım..

Fakat,hakedermiş sevilen onun için dökülen her
damla gözyaşını,
Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler
terkettiğinde anladım..

Yalan söylememek değil, gerçeği
gizlememekmiş marifet,

Yüreğini elime koyduğunda anladım..

''Sana ihtiyacım var, gel ! ''
diyebilmekmiş güçlü olmak,

Sana ''git'' dediğimde anladım..

Biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum''
diyebilmekmiş sevmek,

Git dediklerinde gittiğimde anladım..
Sana sevgim şımarık bir
çocukmuş,her düştüğünde zırıl
zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı
sarıldığında anladım..

Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye
haykırmak istemekmiş pişman olmak,

Gerçekten pişman olduğumda anladım..
Ve gurur, kaybedenlerin,acizlerin maskesiymiş,

Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,

Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..

Ölürcesine isteyen,beklemez,sadece umut edermiş
bir gün affedilmeyi,

Beni afetmeni ölürcesine istediğimde
anladım..

Sevgi emekmiş,

Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak
kadar sevmekmiş...

Can YÜCEL

Sadullah KAPICIOĞLU
19.07.2010, 19:03
BOĞAZA KARŞI

Serin sularında gezinedursun balıklar,
Bakıp boğaza karşı, hayallere dalayım...
Nazlı dalgalarınla dans etsin kayıklar...

Gökyüzünde birbirini kovalasın martılar,
Boğaza karşı dertli bir türkü tutturayım.
Ayaklarıma dolansın ılık rüzgarlar...

Pamuk şekerleriyle hep şen olsun çoçuklar,
Boğaza karşı kızıl ufuk, seyre dalayım...
Hüzün, keder, mutlu, garip suratlar, hayatlar...

Geceleyin ışıklarıyla karada kandildir yalılar...
Boğaza karşı acı bir çay, yudumlayayım.
Mehtaplı abiyesiyle bir nefestir akşamlar...

Sadullah KAPICIOĞLU

Sadullah KAPICIOĞLU
19.07.2010, 19:08
HAKİKAT


İman cevheri, ruhta ve bedende.
Zaman, kuruyan solan eskiyen
Her tohum yeni birer umut, yeşeren
Allah bir diyerek arşa doğru yükselen.

Gemiler birer mecnun ve meczup
Yelkenler açılır, varmak içen gayeye.
Rüzgar ardınsıra savurur durur
Hakikat denen gerçek payeye.

Dünya dönerken kendi ekseninde,
Dönen bir alem var nurlu Yörüngede.
Yıldızlar semada yazarken hece hece.
Canlar kavrulur dırahşan mefkûrede.

Gemiler birer mecnun ve meczup
Yelkenler açılır, varmak içen gayeye.
Rüzgar ardınsıra savurur durur
Hakikat denen gerçek payeye.

Sadullah KAPICIOĞLU

Sadullah KAPICIOĞLU
19.07.2010, 19:11
İNSAN

Yollar kıvrılır gider ömrünce...
Yaşamak! Neden, nasıl, ne için?
İnsan bÎhaber ruhundan...
İnsan ne büyük sırra gebe!..

Aldanma! Bu dönen devran keyfince,
Tasasız bir ömür sürmek için.
İnsan büyük hazineye memur;
İnsan... Ne büyük sırra gebe...

SADULLAH KAPICIOĞLU

Sadullah KAPICIOĞLU
19.07.2010, 19:14
UKDE

Afakım acizdir, dizimde yok dermanım,
Koşsamda nafile, uçtu kır atlı kervan.
Yandı ruhu revanım...

Topraklarım çatladı, kurudu yediverenler,
Kuyuya düşen taş; dalgalandı hicranım...
Doğdu sancılı haber.

Bu soluduğum hava, kesik kesik nefesler...
ŞAk! Eyledi sine, koptu tufan derinden.
Bedenimi boşlukta titreten ürperişler...

SADULLAH KAPICIOĞLU

ApoCaN28
19.07.2010, 21:06
Güzel şiirler Takdir ediyorum seni Sadullah =)

Oğuzhan İnce
19.07.2010, 21:09
Ey Benito Musolini! Ey gayet yüce,
italyanlar başvekili muhterem Duçe!
Duydum ki, yelkenleri edip de fora
Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora.
Buyursunlar... Bizim için savaş düğündür;
Din Arab'ın, hukuk sizin, harp Türklüğündür.
Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa
Türk eri de öyle gider kanlı savaşa.
Hem karadan, hem denizden ordular indir!
Çarpışalım, en doğru söz süngülerindir!
Kalem, fırça, mermer nedir? Birer oyuncak!
Şaheserler süngülerle yazılır ancak!
Çağrı Beğle Tuğrul Beğ'in kurdugu devlet
italyali melezlerden üstündür elbet;
Bizim eski uşakları alda yanına
Balkanlardan doğru yürü er meydanına;
Çelik zırhlı kartalları göklere saldır...
Fakat zafer sizin için söz ve masaldır...
Dirilerek başınıza geçse de Sezar
Yine olur Anadolu size bir mezar.
Belki fazla bel bağladın şimal komşuna,
Biz güleriz Cermenliğin kudurusuna,
Tanıyoruz Atila'dan beri Cermeni,
Farklı midir Prusyalı yahut Ermeni?
Senin dostun Cermanyaya biz Nemse deriz,
Bir gün yine Beç önünde düğün ederiz.

Söyle, kara gömlekliler etmesin keder;
Ölüm-dirim savaş bir gun mukadder!
Gerçi bugun eskisinden daha cok diksin;
Fakat yine biz Osmanlı , sen Venediksin!
Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir,
Hayal bütün insanlarda olan bir haldir.
Bu hayaller zamanları hızla aşmalı,
Gök Türklerle Romalılar karşılaşmalı !
Görmüyorsan gönlümüzün içini, körsün!
Kılıçlarımız kınlarından çıkmaya görsün!

Top sesleri, bomba sesi bize saz gelir;
17'ye karşı 44 milyon az gelir.
Arnavudu yendim diye kendini avut,
Yiğit Türkle bir olur mu soysuz Arnavut?
Kayalara çarpmalıdır korkunç türküler!
Dalmalıdır gövdelere çelik süngüler!
Sert dipçikler ezmelidir nice başları !
Ecel kuşu ayırmalı arkadaşları!
En yiğitler serilmeli en önce yere!
Kızıl kanlar yerde taşıp olmali dere!
Ulku denen nazli gelin erde san ister!
Büyük devlet kurmak icin büyük kan ister.

Damarında var mı senin böle bol kanın?
Türkün kanı bir eşidir lavlı volkanın!
Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir,
Kurulacak yeni Roma boş bir hayaldir,
Karşısında olmasaydı şanlı 'Türk BudunBelki gerçek olacaktı bir gün umudun,

İnsan oğlu ümitlerle dolup taşmalı,
Aryalarla Turanlılar karşılaşmalı.
Tabiatın yürüyüşü belki yavaştır;
Hız verecek biricik şey ona savaştır!
Keskin olur likörlerden ayranla kımız,
Karnera'yı yere serer Tekirdağlımız.
Yurdumuzun çok tarafı olsa da kuru
Makarnadan kuvvetlidir yine bulguru...
Biz güleriz Façyolarin felsefesine,
Dayanır mı kırkı bir tek Türk efesine?
Bizim yanık Fuzuli'miz engin bir deniz!
Karşısında bir göl kalır sizin Dante'niz!
Bizler ulu bir çınarız, sizler sarmaşık!
'General'ler 'Paşa' larla atamaz aşık!..
Ey italyan başvekili! Ey Musolini!
iki irkin kabarmali asirlik kini...
Hesabını göreceğiz elbette yarın
Yedi yüzlü , yedi dilli italyanların!

Irkınızı hiçe saydı Hazreti Fatih.
Biraz daha yaşasaydı Hazreti Fatih
Ne Venedik kalacakti, ne Floransa...
Hos geldiniz diyecekti bize Fransa!
Haydi, hamle kafirindir... ilkonce sen gel
Ecel ile zaman bize olmadan engel!
Burda tanklar yürümezse etme çok tasa;
Süngülerle çarpışmadır savaşta yasa.
Olma böyle sinsi çakal, yahut engerek!
Bozkurt gibi, kartal gibi döğüşmek gerek!

Kılıç Arslan öldü sanma, yaşıyor bizde!
Atila'nın ateşi var içimizde!
Kanije'nin gazileri daha dipdiri!
sınırdadır Pilevne'nin kırk bin askeri!
Edirne'de Şükrü Paşa bekliyor nöbet!
Dumlupınar denen şeyi bilirsin elbet!
Şehitlerden elli milyon bekcisi olan
Aşılmaz bir kayadır bu ebedi Vatan!


Nihal Atsız..

Sadullah KAPICIOĞLU
20.07.2010, 01:09
Güzel şiirler Takdir ediyorum seni Sadullah =)

sağolasın.:)

Tayyip Bosnalı
20.07.2010, 14:36
Mırıldanmalar

I

içimden dedim beraber yürüyelim olur mu
varsın gemilerimizi taşıyamasın sular
varsın yarı yolda uyuya kalsın
bize gönderilen bahar
içimden dedim beraber yürüyelim olur mu
varsın gölgemiz olsun hüzün
dilediği gibi uzatsın canevimize ayaklarını
varsın annemiz olsun tütün
hayat daha sert vursun yumruklarını

II

içimden dedim ilmeği kaçmış bir hayat bizimkisi
nedir alnımızdan öpmek için izimizi süren
kalmış mıdır kalesi düşmüş bir şehrin cazibesi
nedir yalnız bize yakışan bu serüven
bu serüven ki
bizden biri yaptı sırtımızdaki hançeri
ve terketti bizi huzur denen sevgili
kalakaldık, şaşkınlığın avuçlarında
billur bir kuş gibi

III

içimden dedim gömülü bir ırmağın yalnızlığıdır bu
beraber yürüyelim olur mu…

İbrahim Tenekeci

Tayyip Bosnalı
20.07.2010, 14:40
Allah'ım bana kaldırımların kalbinden tak; yürüsünler gitsinler sesim çıkmasın..

İbrahim Tenekeci

.....
22.07.2010, 03:10
ALTIN HIZMA

altin hizma mulayim
seni haktan dileyim
yaz gunu temmuzda
sen terle ben sileyim

yildiz bir gokte guzel birde ayrilikta
ay bir yildizla guzel birde bayrakta
dusman pusuda guzel dost yanimda
kan damarda guzel intikam yakinda
ask yurekte guzel dua dudakta
kavga ayakta guzel olum yatakta
cay bardakta su irmakta sevda irakta
testi urgupte guzel gonul kerkukde
her yol bagdata cikar her dert fizana
yagli kursun azdir gulom haddi asip azana
ihanet yalan otede guzel dogru beride
yigit gider birgun ismi kalir geride

yildiz bir gokte guzel birde ayrilikta
ay bir yildizla guzel birde bayrakta
dusman pusuda guzel dost yanimda
kan damarda guzel intikam yakinda yakinda

altin hizma incidir
gomlegi nar incidir
benim lal olmus dilim
ne dedim yar incidin

altin hizma incidir
gomlegi nar incidir
benim lal olmus dilim
ne dedim yar incidin

Oğuzhan İnce
23.07.2010, 20:40
Soruyorum her lahza
ey can nasıl bu kadar çekicisin
Adımı alıpta ağza
En az ben kadar iticisin

Derdim bakıp lava
Sükut_u alem anısın
Der bakıp bana
sükut beni ansın...

Sözüm sana
varolukça yok mu olduk
var oluşu yoklukta mı bulduk
acep varoluş gayesini mi bulduk

Dönüp bana;
varlıkta yokluk saklı
Yoklukta kardır fani aklı
Gaye Basit,karışık fani aklı..


Bu da benden olsun (:

U.Sadıkoğlu
24.07.2010, 01:15
Bu günleri görerek yazmış adeta üstad :)

Zindan iki hece Mehmetim lafta !
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de geri adam boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed' im!
Kavuşmak mı?... Belki... Daha ölmedim!

Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yolda tutuktur hapse düşeli...
Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak.
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak

Bir alem ki, gökler boru içinde!
Akıl almazların zoru içinde.
Üstüste sorular soru içinde:
Düşün mü, unut mu, sus mu, konuş mu?
Buradan insan mı çıkar, tabut mu?

Bir idamlık Ali vardı, asıldı
Kaydını düştüler, mühür basıldı.
Geçti gitti, bir kaç günlük fasıldı.
Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
Bahçeye diktiği üç beş karanfil...

Müdür bey dert dinler bu gün 'maruzat'!
Çatık kaş... Hükümet dedikleri zat...
Beni Allah tutmuş kim ede azat?
Anlamaz; yazısız, pulsuz dilekçem...
Anlamaz ruhuma geçti bilekçem!

Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil;
Sayım var, maltada hizaya dizil!
Tek yekün içinde yazıl ve çizil!
İnsanlar zindan da birer kemiyet
Urbalarla kemik, mintanlarla et.

Somurtuş ki bıçak, nara ki tokat;
Zift dolu gözlerde kat kat...
Yalnız seccademin yüzünde şefkat;
Beni kimsecikler okşamaz madem;
Öp beni anlımdan, sen öp seccadem!

Çaycı, getir ilaç kokulu çaydan!
Dakika düşelim senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan.
Karıştır çayını zaman erisin;
Köpük köpük, Duman duman erisin!

Peykeler duvara mıhlı peykeler;
Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,
Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler
Duvar katil duvar, yolumu biçtin!
Kanla dolu sünger... beynimi içtin!

Sükut... kıvrım kıvrım uzaklık uzar;
Tek nokta seçemez Dünyadan nazar.
Yer yüzü boşaldı, habersiz miyiz?
Güneşe göç varda kalan biz miyiz?

Ses demir, su demir ve ekmek demir...
İstersen demirde muhali kemir,
Ne gelirki elde kader bu emir...
Garip pencerecik, küçük, daracık;
Dünyaya kapalı, Allah'a açık.

Dua dua, eller karıncalanmış;
Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış...
Bir soluk, bir tütsü bir uçan buğu
İplik ki incecik, örer boşluğu.

Ana rahmi dahi şu bizim koğuş;
Karanlığındadır, yeniden doğuş...
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa dim dik doğrul ve sevin!

Mehmed'im sevinin başlar yüksekte!
Ölsekte sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu teker kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!

N.F.K

sancakbeyi_61
27.07.2010, 00:50
Dağ Rüzgarı

Kaderde senden ayrı düşmek de varmış
Doğrusu bunu hiç düşünmemiştim...
Seni tanımadan
Hele seni böyle deli divane sevmeden
Yalnızlık güzeldir diyordum
Al başını, kaç bu şehirden
Ufukta bir çizgi gibi gördüğün dağlara
Rüzgarın iyot kokularını taşıdığı denizlere git
Git gidebildiğin yere git diyordum
Oysa ki, senden kaçılmazmış
Yokluğuna birgün bile dayanılmazmış.
Bilmiyordum...

Yine de dayanmağa çalışıyorum işte
Bir kır çiçeği koparıyorum gözlerine benzeyen
Geçen bulutlara sesleniyorum ellerin diye
Rüzgar güzel bir koku getirmişse
Saçlarını okşayıp gelmiştir diyerek avunuyorum
Yaşamak seninle bir başka zamanı
Bir başka zamanda seni yaşamak
Herşeyden önce sen
Elbette sen
Mutlaka sen
İster uzaklarda ol
İster yanıbaşımda dur
Sen ol yeter ki bu zaman içinde
Ben olmasam da olur
Seni bir yumağa sarıyorum yıllardır
Bitmiyorsun
Çaresizliğim gün gibi aşikar
Su olup çeşmelerden akan güzelliğin
İnceliğin ışık ışık yüzüme vuran
Sen güneş kadar sıcak
Tabiat kadar gerçek
Sen bahçelerde çiçekler açtıran
Sudan, havadan, güneşten yüce varlık
Sen, o tek sevgi içimde
Sen görebildiğim tek aydınlık

Bir nefes de benim için al
Havasızlıktan öldürme beni
Bulutlara, yıldızlara benim için de bak
Susadım diyorsam
Bir yudum su içmelisin
Ben yorulduysam sen uyumalısın
Ellerim sevilmek istiyor
Saçlarım okşanmak istiyor
Dudaklarım öpülmek istiyor
Anlamalısın.

Ağaçların yeşili kalmadı
Gökyüzünün mavisi yok
Bu dağlar o dağlar değil
Rüzgarında kekik kokusu yok
Kim bu çaresiz adam
Bu kan çanağı gözler kimin
Kaç gecedir uykusu yok
Gündüzü yok
Gecesi yok
Yok
Yok
Anladım
Sensiz yaşanmaz bu dünyada
İmkanı yok.

Ümit Yaşar OĞUZCAN

Tayyip Bosnalı
29.07.2010, 17:17
AŞKIN AY HALİ


Yusuf ile Züleyha
bu gece ay görmelisin
yoksa ışımaz yüreğin


I.


rivayet odur ki:
bir gece
bilge bir kişi çaldı kapısını
ve ona
"bu gece ay görmelisin
yoksa ışımaz yüreğin"
dedi
ve gitti
işte her şey o gece başladı
o gece
diğer gecelerden farksız bir gece
"bu gece ay görmeliyim
yoksa ışımaz yüreğim"
dedi
ve düştü çöle
/züleyha!
ay çöle düşerse
çöl nere düşer/
bu
aşkın ay haliydi
bunu bildi



II.


ve
o gece
çölde
nice bin yıl yol aldı
en sonunda
bir kuyuya erişti
susadı
su almaya uzandı
ve işte o an
ansızın
önündeki kuyuya
gökten bir ay düştü
birden
ışıdı yüreği
sanki ay
kuyuya değil
yüreğine düşmüştü
hayal miydi düş müydü
gerçekten görmüş müydü
anlayamadı
anlayan da bulunmazdı
çünkü o an
çölde
yapayalnızdı
ama
bir şeyi anlamıştı
bu
aşkın ay haliydi
bunu bildi
/işte
bu
aşkın ay halinin hikayesi
ve şimdi karar senin
hikaye böyle mi başlasın/
başlayacaksa bu hikaye
gözlerinle başlasın


III.


başlayacaksa bu hikaye
gözlerinle başlasın
gözlerin hem kaderin
hem kederin
gözlerin
yakub kadar hüzün
yusuf`un atıldığı
çöldeki kuyu kadar derin
gözlerin
beni benden eden
en mahrem yerin
gözlerin
yusuf`a can
yusuf`a vatan
yusuf`a zindan
gözlerin mısır`a sultan
şimdi ben gözlerinde sürgünüm
her gece zindanda
düşümde gözlerini görüyorum
sonra uyanıp
gözlerini
acıyan yanlarıma sürüyorum
/züleyha!
gözlerin bana
ne çok dolunay/
yusuf
çöldeki kuyudan daha derin
gözlerine düşecektir
züleyha`nın


IV.


yazgı kesin:
"yusuf
çöldeki kuyudan daha derin
gözlerine düşecektir
züleyha`nın"
ve sıcak
ve kurşuni
bir çöl akşamında
yusuf`un gözleri
züleyha`nın gözlerine değdi
ve yusuf
boynunu büküp
yazgısına boyun eğdi
ve bıraktı kendini
züleyha`nın nemli gözlerine
böylece yazgı yerine geldi
yusuf
züleyha`nın gözlerine düştü
işte o an
kurtarmak züleyha`ya düştü
yusuf`u
çöldeki kuyudan daha derin
gözlerinden
çünkü
kervan geçmezdi züleyha`nın
gözlerinin civarından
yükleri arasında
bir yusuf taşımayan
/züleyha!
yusuf`a saraydır
nemli gözlerin/
yusuf
dokununca yandı
saçlarına züleyha`nın


V.


züleyha
saçlarını düşürdü
gözlerinin üstüne
yusuf tutunup çıksın diye
yusuf
dokundu saçlarına
züleyha`nın
yusuf
dokununca yandı
saçlarına züleyha`nın
işte o an
bir rüzgar esti
çölün derinliklerinden
züleyha`nın saçlarıyla birlikte
yusuf`u da savurdu
züleyha`nın saçları
yusuf`u yaktı kavurdu
/züleyha!
yusuf saçlarını okşasa
saçların yıldızlanır mı
de bana
yusuf züleyha`yı
saçlarından tanır mı/
yusuf`un
ay kadar aydınlık sözleri
ışıttı geceyi


VI.

yusuf
aşkın yaktığı bir yüz
hüznünü gizleyemediği bir göz
ve her kelimesi
züleyha’nın içine işleyen bir söz
ile başladı konuşmaya
o an
gök sustu
yer sustu
rüzgar sustu
nil sustu
gece sustu
ve sustu züleyha
bir tek yusuf konuştu
ne gök duydu yusuf`u
ne yer duydu
ne rüzgar duydu ne nil duydu
yalnızca
geceyle züleyha duydu
ve gece ışıdı birden
tıpkı çölde
yusuf`un
ay düşen yüreği gibi
bir anda
yusuf`un
ay kadar aydınlık sözleri
ışıttı geceyi
/züleyha!
yusuf’un sözleri
ışıtmaz mı geceyi/
ben yusuf
ben ki mâh-ı kenan`ım
ezelden
seninle birlikte yazıldı adım


VII.

ey çölde aradığım ay
ey bana bağışlanan saray
ey
uğrunda zindanlarda yattığım
ve aşkı
kendisiyle tattığım leyla
ey yırtık gömleğimdeki koku
ey
sıcak yaz akşamlarında
ay nil`de çoğalırken
dinlediğim ölümsüz şarkı
ey beni benden eden
mısır`a sultan eden züleyha
gözlerine düşüp
saçlarına tutunduğum
ey ulaşmak için
çöller aşıp
gökte ararken
yerde bulduğum
dinle beni!
ben yusuf
ben ki mâh-ı kenan`ım
ezelden
seninle birlikte yazıldı adım
/züleyha!
yusuf konuşursa
züleyha konuşmaz mı/
ravi üç nokta koydu burda
züleyha`nın susuşuna


VIII.

züleyha
konuşmak için yutkundu
ve sustu
"..."
konuşursa
yusuf`un gömleğinin yeniden
yırtılmasından korktu
ravi üç nokta koydu burda
züleyha`nın susuşuna
üç nokta...
çöl kadar sıcak
ay kadar parlak
nil kadar uzak
üç nokta...
bu hikaye
bitmesin diye...
/züleyha!
üç nokta yetmez mi anlatmaya
yusuf`a olan aşkını/
"..."


IX.

yusuf: ...
züleyha: ...
ravi: ...
"züleyha!
ne çok anlatıyor
üç nokta seni bana"

Mustafa Yıldız

Tayyip Bosnalı
01.08.2010, 15:07
SEN

En güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
Ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
en güzel günlerimin bu üç mel' un adamını
yer yer tırnaklarımla kazıdım
hatıralarımın camını..
En güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
Biri sensin,
biri o,
biri ötekisi..
Düşmanımdır ikisi..
Sana gelince...
Yazıyorsun..
Okuyorum..
Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
insanın
bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
Ne yazık!..
Ne kadar
beraber geçmiş günlerimiz var;
senin
ve benim
en güzel günlerimiz..
Kalbimin kanıyla götüreceğim
ebediyete
ben o günleri..
Sana gelince, sen o günleri -
kendi oğluyla yatan,
kızlarının körpe etini satan
bir ana gibi satıyorsun!.
Satıyorsun:
günde on kaat,
bir çift rugan pabuç,
sıcak bir döşek
ve üç yüz papellik rahat için...
En güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
Biri sensin,
Biri o,
biri ötekisi...
Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...

Sana gelince...
Ne ben Sezarım,
Ne de sen Brütüssün...
Ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün..
Artık seninle biz,
düşman bile değiliz..


Nazım Hikmet Ran

Tayyip Bosnalı
05.08.2010, 03:04
“uygarlık ve barbarlık kardeştir.”

-Havel
dünya
sığmıyor insana havel
yüzlerdeki, yüreklerdeki maske
parada kir, suda klor, havada nem
yüksek borsa, alçak basınç
ve kanun hükmünde ihanetler, sahtekâr jestler
/insan, sığmıyor insana havel!/
ve her şey:

şey!
mesela o takvimler, o günler
her biri şimdi kim bilir neredeler
yalancıdır aynalara gülümseyen o muhteşem gençlikler
bir yaz yağmuru gibi çabucak geçecekler
bize kalan kurt kapanı sözleşmeler
ve iş akdi kıvamında morarmış evlilikler
oysa insanı büyüten yalnızlık mıdır havel?
biz bu kentlerde
bu ömürlerin gecelerinde çürüsek bile
şimdi eski dağlarda vakur bir şafak yırtılmaktadır
ve dışarıda üşüyen bir haziran
kalbimde yılların tufanından artık bir hazan
(kalbimde hazan
ve şairdir elbet
sözcüklere rus ruleti oynatıp yazan!)


dışarıda üşüyen bir haziran
kanımda nikotin cehennemi
kısa kibrit uzun duman
yaan!
yine yaan! yine yaaaan!
yan ki yangınlar bile yansın
haklıdır içindeki abdal bırak ağlasın…
bırak ağlasın artık gündüzlerin ışığında aşk
gecelerin sularında yakamozlar yok
ve kuşlar konsun diye gerilmiyor balkonlara
çamaşır ipleri
duyuyorsun işte şiir de yazıyorlarmış iğfal şebekeleri(!)
dışarıda üşüyen bir haziran
dışarıda aşksız aşk, aids, hepatit b
dışarıda hormonlu sevinçler, kokmayan güller
viagra cinsellikler, çıldırtan günler!
ve dışarıda dostluğun, puştluğun kolunda gülümsemesi
ama öğrendim karanlıklardan ışık destelemeyi
ve baka baka irkilmiş gözlerine hayatın
inatla!
inatla gülümsemeyi
öğrendim içimdeki abdalı hünerle gizlemeyi…
(herkes fanusuna asmış kendini
bu yüzden beklemiyorum farklı kıyametleri…)


dışarıda üşüyen bir haziran
dışarıda öldü insan
öldü insan
hiçbir kitaba yakışmadan!
ben de yaza yaza çürütüp dünlerimi
her gün bu cehennemden çalıyorum kendimi
bu yüzden her şey:


şey!
havada hava, günlerinde gün, evlerde sarmısak soğan;
hepsi bu işte basit, olağan
her şey şey’dir; inandıklarımızdır belki de yalan
abarttığımızdır,
kül’dür herkesin payına kalan…
.
.
Yılmaz Odabaşı

Tayyip Bosnalı
08.08.2010, 21:26
en uzak mesafe ne afrİka'dir
ne Çİn, ne hİndİstan,
ne seyyareler
ne de yildizlar gecelerİ iŞildayan....
En uzak mesafe İkİ kafa arasindakİ mesafedİr.
Bİrbİrİnİ anlamayan.

Can Yücel

Tayyip Bosnalı
12.08.2010, 18:50
İBRAHİM

ibrâhîm
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim

güneş buzdan evimi yıktı
koca buzlar düştü
putların boyunları kırıldı
ibrâhîm
güneşi evime sokan kim

asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
buhtunnasır put yaptı
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
güzeller bende kaldı
ibrâhîm
gönlümü put sanıp da kıran kim



Asaf Halet Çelebi

KUTADGU
13.08.2010, 14:14
O kızı nerede nasıl görsem
aklımı başından alır ağzı
saçları şıra köpüğü desem
kaşları bıçak izi kırmızı

yakut pulları mı / bu ne görkem
kanlı gözbebeklerindeki yazı
beni nasıl büyüledi bilmem
kirpikleri örümcek kırmızı

kızıl demirden bir ünlem
salınması yangın yalazı
korkmasam öpmeye eğilsem
dişleri elektrik kırmızı

çarpılmışım başım sersem
sevdim jilet yiyen kızı
göğsündeki kumrulara değsem
gagalar zehirli kırmızı

içerse kezzap içer / hem
sarhoş da olmaz / azıp bazı
yasak bölgelerine insem
tüyleri ısırgan kırmızı

gece gündüz tek düşüncem
kasıklarımdaki ince sızı
artık kimseyle sevişemem
anladım sevişmek kırmızı

jilet yiyen kız merih'li gecem
birlikte bulacağız belamızı
sonumuz kuşkusuz cehennem
kırmızı kırmızı kırmızı


"Atilla İlhan"

Oğuz ZEYTİN
13.08.2010, 15:06
Sanma gönül dinlenir,
Ufukta gün batınca.
Bunalırım kederle,
Gece gelip çatınca.

Bakışlarım puslanır,
Gönül dağım sislenir,
Göz pınarım ıslanır,
Sevgi kuşu ötünce.

Sevgi, yaman bir gerçek,
Yar uzakta bir çiçek.
Sevgim sürüp gidecek,
Ta dirliğim bitince.

Bir güzeli özleyiş,
İşte en güzel deyiş!
Ömür tüket, gönül deş,
Sevgi seni tutunca.

Yari her bir anışım,
Bir ölümdür tanışım!
Belki diner yanışım,
Son uykuya yatınca

H. Nihal ATSIZ

Tayyip Bosnalı
15.08.2010, 23:13
Sen

Koku, tad, sıcak, sende her aradığım vardı;


seni soğuk bulanlar, ısıtamayanlardı...

Arif Nihat Asya

Tayyip Bosnalı
22.08.2010, 06:19
Çocuk


Kolay mı
Çocukla konuşmak

...Otur dersin
Hayır der

Çıra dersin
Çamur der

Çiçek dersin
Yaprak der

Bulut dersin
Yağmur der

Ders dersin
Küstüm der

Seni seni dersin
Yapma der

Oysa kolay
Çocukla konuşmak
Masal de bak
Evet der

Cahit Zarifoğlu

.....
28.08.2010, 13:15
Üstada Sorarlar Sevgi mi Nefret mi Diye Nefret Diye Cevap Verir ve Ekler: Çünkü Onun Sahtesi Olmaz..!

Great White
28.08.2010, 14:17
Bu başlığın şairler ile ilgili bir başlık altına alınması daha iyi olur. Ya da o tip genel bir başlık açılarak içerisine konabilir..

Bu şairi seven var sevmeyen var. Dahası Nazım' ı var, şusu var, busu var..

Her şaire bir başlık açılması uygun değildir bana kalırsa..

Adil ÖZGÜR
01.09.2010, 00:04
Eyi gidi Ramazan,
Günahlar kazan kazan,
Bu sevabıda yazan,
Oruclu gün yaşayan.
*-*
Ramazandan atayım,
İftar topu tutayım,
Gün boyu oruç tutup,
İftarla su yutayım.
*-*
Oruc tutan yaşasın,
Sevabını anlasın,
Kendini arif bilsin,
Müminlere anlatsın,
*-*
Dünyayı dillendirsin,
Güneşi ferlendirsin,
Ay'ıda fitillesin,
Ramazan çok güzelsin,
*-*
Sahurda mahmurlansın,
Zeytinle oruçlansın,
Bir yutumda su alsın,
Kulağı ezanlansın.
*-*
Mukabele dinlesin,
Camiler şereflensin,
Salavatı söylesin,
Sabah namazı kılsın,
*-*
Tesbihini unutma,
Niyetsiz oruç tutma,
Günahlardan sakınıp,
Kefareti hiç yapma,
*-*
Salavat çekecesin,
Ya Muhammet Nebisin,
Peygamberi özlersin,
Vakit öğleyin dersin.
*-*
Kur'anını okursun,
İmam dinleye dursun,
Müezzinle okusun,
Secde cemaat olsun.
*-*
Hararet bu vakitte,
Sabır düşmez dillerde,
Peygamber gönüllerde,
Göz ikindi vaktinde,
*-*
Akşam güneş batınca,
Birde top patlayınca,
Orucu anlayınca,
Bismillahla açınca.
*-*
Teravihim ne tatlı,
Kıl vaktinde süratlı,
Sevabı katlı katlı,
Dualar Nebi hatlı.
*-*
Oruç tutalım Gençler,
Hep rahmettir geceler,
Adil söyler heceler,
Orucun tut kardeşim.

HERKESİN RAMAZANI MÜBAREK OLSUN KARDEŞLERİM.

bASTURk
01.09.2010, 00:10
4+3 vurgulu 7li hece ölçüsüyle yazılmış.

Sizin mi bu?

Adil ÖZGÜR
01.09.2010, 00:12
4+3 vurgulu 7li hece ölçüsüyle yazılmış.

Sizin mi bu?
Acizane ancak bu kadar.

bASTURk
01.09.2010, 00:28
Acizane ancak bu kadar.
Çok beğendim elinize sağlık.Kim bilir ne kadar uğraşmışsınızdır:)

Adil ÖZGÜR
01.09.2010, 00:37
Çok beğendim elinize sağlık.Kim bilir ne kadar uğraşmışsınızdır:)
Herkes böyle sanmaz.
Tanıyanlar yani.:)

Adil ÖZGÜR
14.11.2010, 22:04
KALDIRIMLAR

Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında;
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık.
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

***
İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler.

***

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

***

Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

***
Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer takı, gölgeden taş kemerler.

***
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

***
Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir kuyuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi..

NECİP FAZIL KISAKÜREK

Adil ÖZGÜR
14.11.2010, 22:24
ARKADAŞIM BADEM AĞACI

Sen ağaçların aptalı
Ben insanların
Seni kandırır havalar
Beni sevdalar
Bir ılıman hava esmeye görsün
Düşünmeden gelecek karakış..
Acarsın çiçeklerini ..
Bense hayra yorarım gördüğüm düşü...
Bir güler yüz bir tatlı söz..
Açarım yüreğimi hemen
Yemişe durmadan çarpar seni karayel
Beni karasevda
Hem de bilerek kandırıldığımızı
Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza
Koş desinler bize şaşkın
Sonu gelmese de hiç bir aşkın
Açalım yine de çiçeklerimizi
Senden yanayım arkadaşım
Havanı bulunca aç çiçeklerini
Nasıl açıyorsam yüreğimi
Belki bu kez kış olmaz
Bakarsın sevdan düş olmaz
Nasıl vermişsem kendimi son sevdama
Vur kendini sen de bu güzel havaya

AZİZ NESİN

Adil ÖZGÜR
17.11.2010, 08:44
Horozlu 7.7.7
http://sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc4/hs932.snc4/74504_160073127362578_100000796762204_252173_86315 9_n.jpg (http://www.facebook.com/photo.php?pid=252174&id=100000796762204)

Horoz gibi bakarız, horoz'landık rakibe,
Pençemizde amansız, rakip gelmez takibe,
***
Yedik bitirdik onu, ismini koyduk deby,
Öyle biçtik Bursa'yı, gören sandı gıreby,
***
Horoz görmeyen Şuster, başlar gıdaklamaya,
Trabzondan yer gaga, başlar viyaklamaya,
***
Şusterin gözü mavi, dehşet salar stada,
Horoz bakışlı uşak, yetişecek imdada,
***
Horozlu şampiyonluğa, diyeceğum ben yedi,
Şampiyon Trabzonum horoz gibi öterdi,
***

Ceyhun Öncü
18.12.2010, 01:24
Çiçeğim, bir mesel var, eski bir atasözü
Zararın neresinden dönersen kâr, çiçeğim.
Senin hayat çağının henüz baharı, yazı
Benim ömür bahçeme kar düştü, kar çiçeğim…

Baktığım her aynada aldığım tek uyarı
Terk etmen yakın diyor dünya denen diyârı.
Renk düştü gurubuma altın saçından sarı,
Menekşe gözlerinden mor düştü, mor çiçeğim…

Sebebini ararsan ağlamaklı sesimin,
Elveda bestesidir sana olan hissimin!
Bahçeleri süslerken senin kiraz mevsimin,
Benim ömür payıma nar düştü, nar çiçeğim…

Hiç sevip sevilmedim derken şansım değişti.
Gönlümün imdadına bakışların yetişti.
Senin lâle devrine billûr jaleler düştü.
Benim kasımpatıma kır düştü, kır çiçeğim…

Uyanıp bir rüyanın rengârenk yatağından
Ayrılmak ne kadar zor sımsıcak kucağından
Dünyadan giderayak öptüğüm dudağından
Yüreğime aşk denen kor düştü, kor çiçeğim…

Seninle gezemedim çıkmadım bir tarafa
Dile düşeriz diye görünmedim etrafa
Utancım mâni oldu aşkımı itirafa
Yüzüme ateş düştü ar düştü ar çiçeğim…

Faik Yılmaz
26.12.2010, 12:12
ÇAY VE YARİM

Yarimlen buluşmaya
Yaya giderim yaya
O ne kadar güzeldir
Benzer demli bir çaya

Yarimin saçlarını
Tatlı bakışlarını
Çayımı içer iken
Tuttum avuçlarını

Abisi gördü bizi
Düştü koştu peşime
Çayımı bırakmaksa
Hiçte gelmez işime

Lakin canda tatlıdır
Çaydaki şeker gibi
Kaçarken potinlerin
Aldı yerlere dibi

Hem çaydan hem yarimden
Bir anda ayrı kaldım
Yarsız çaysız olurmu
Soluğu evde aldım

İçtim bir demlik çayı
Anca gördüm dünyayı
Aradım telefonlan
Yare hatır sormayı

Yarimin kokusu
Çayım kadar severim
Ona iltifat için
Çay çiçeğimsin derim

Konuşurken yarimlen
Birden sesi kesildi
Zannettim çayı bitti
Onu almaya gitti

Dedim telefon neden
Arada takirdayi
Meğer anasi dinler
Çay gibi fokurdayi

Dedim ona teyzecum
İstersen anam derum
Hemde nazlı kızını
Balla çayla beslerim

Çayımda kaşık gibi
Neler Salladı bana
Bir Yudumda bitirdim
Bardağı yana yana

Ama dedim teyzecum
Ben kızını severim
Verirsen onu bana
Güzel çaylar demlerim
Sadece Ömür değil
Sonsuza dek beklerim

Demli çay gibi derler
Güzel kızın adına
En sonunda biz erdik
Yarimlen muradına


Faik Yılmaz
Ekim 2010

mda61
05.01.2011, 23:01
Mevlana'nın babasının ölümü üzerine yazdığı Ağıt'ı paylaşmak istiyorum. Beni benden alıyor her okuyuşumda.

Ağıt

Göz gamın ne olduğunu bilseydi,
gökyüzü bu ayrılığı çekseydi,
padişah bu acıyı duysaydı;
göz gece demez gündüz demez ağlardı,
gökler yıldızlara, güneşle, ayla
gece demez gündüz demez ağlardı.
padişah bakardı ününe,
tacına, tahtına, tolgasına, kemerine,
gece demez gündüz demez ağlardı.

Gül bahçesi güzün geleceğini duysaydı,
uçan kuş avlanacağını bilseydi,
gerdek gecesi bu özlemi görseydi;
gül bahçesi hem güle hem dala ağlardı,
uçan kuş uçmaktan vazgeçer ağlardı,
gerdek gecesi öpüşmeye, sarılmaya ağlardı.

Zaloğlu bu zülmü görseydi,
ecel bu çığlığı duysaydı,
cellâdın yüreği olsaydı;
Zaloğlu savaşa, yiğitliğe ağlardı,
ecel bakardı kendine ağlardı,
cellât, yüreği taş olsa, ağlardı.

Kumru, başına geleceği duysaydı,
tabut, içine gireni bilseydi,
hayvanlarda bir parça akıl olsaydı;
kumru selviden ayrılır ağlardı,
tabut omuzda giderken ağlardı
öküzler, beygirler, kediler ağlardı.

Ölüm acılarını gördü tatlı can,
koyuldu işte böyle ağlamaya.
Olanlar oldu, gitti dostum benim.
şu dünya bir altüst olsa, aülasa yeri var.
öylesine topraklar altında kalmışım.
Mevlana Celaleddin Rumi

bASTURk
07.01.2011, 01:45
Cemal Süreyya'nın sağ gösterip sol vuran şiiri.Sanırım Üvercinka'daydı bu.

Sokağımsan
Ben anahtarı çevirdiğim zaman
Kapanan evin kapısı değil,
Senin kapın olsun açılan.

Adresimsen,
Mektuplarım doğru dürüst gelsin;
İki kişi telefonla konuşurken
Olmayalım hemen üç kişi.

Kentimsen,
Başka kentler de girsin araya;
Daha bir sevinçle katılayım,

Şenliğimsen.
Herşeyi yaz tarihimsen,
Ama her bir şeyi;

Dilimsen,
Sen de koru biraz dilliğini.

Düşüncemsen,
Kızkardeşim pencereyi açsın;
Sorguçlu bir ışık aracılığıyla
Günyenisi dolsun içeri.

Uzat saçlarını Frigya,
Yarimsen,
Yurdumsan;
Söz ver Anadolu

Kader KORELİ
07.01.2011, 02:03
Bir kırgız bana Cengiz Aymatov'un bir şiirini okutmuştu. Birine hediye edecekti, o ara bende gözden geçirmiştim. Tek bir şiirden oluşan bir kitaptı hediyesi, ama bu şiir kitapta çeşitli dillerde yazılıydı. Beni çok etkilemişti, ama tekrar okumak isteyince araştırdığımda bulamadım o şiiri. Cengiz Aymatov'dan şiir bileniniz var ise veya herhangi bir kitap veya internet sitesi bileniniz var ise ve buraya yazabilirse sevinirim.

mda61
07.01.2011, 10:58
Cemal Süreyya'nın sağ gösterip sol vuran şiiri.Sanırım Üvercinka'daydı bu.

Sokağımsan
Ben anahtarı çevirdiğim zaman
Kapanan evin kapısı değil,
Senin kapın olsun açılan.

Adresimsen,
Mektuplarım doğru dürüst gelsin;
İki kişi telefonla konuşurken
Olmayalım hemen üç kişi.

Kentimsen,
Başka kentler de girsin araya;
Daha bir sevinçle katılayım,

Şenliğimsen.
Herşeyi yaz tarihimsen,
Ama her bir şeyi;

Dilimsen,
Sen de koru biraz dilliğini.

Düşüncemsen,
Kızkardeşim pencereyi açsın;
Sorguçlu bir ışık aracılığıyla
Günyenisi dolsun içeri.

Uzat saçlarını Frigya,
Yarimsen,
Yurdumsan;
Söz ver Anadolu

Üvercinka değil bunun adı. Üvercinka şiiri '' Bütün kara parçalarında, Afrika dahil. '' dizeleriyle meşhurdur :)

Kader KORELİ
07.01.2011, 15:10
Üvercinka değil bunun adı. Üvercinka şiiri '' Bütün kara parçalarında, Afrika dahil. '' dizeleriyle meşhurdur :)

Arkadaşın dediği Üvercinka şiiri değil, Cemal Süreyya'nın aynı ismi taşıyan Üvercinka şiir kitabı.

LazAnisT
09.01.2011, 08:44
Bugün köye çiktum eski evuma,
Kapidan içeri baktum ağladum.
Anam babam geldi gene akluma,
Dertli yüreğumi yaktum ağladum..

...Rütübetli, çürük, eski halilar,
Ne eskemi kalmiş ne de palilar,
Paslanmiş kuzina, islak çalilar,
Nemli kibritleri çaktum ağladum..

Her tarafi sarmiş örümcek aği,
Ahirinde kalmiş siğirun baği,
Ateşluğun bitmiş küli, ocaği,
Zinciri yukari taktum ağladum..

Duvarda asili babamun mesi,
Kedilere kalmiş tavuk kümesi,
Karşiladi beni yağmurun sesi,
Kirilmiş camlara aktum ağladum..

Baktuğum yerlere gözlerum daldi,
Hatira eşyalar yillari çaldi,
Viran odalarun sesleri kaldi,
Oturduğum yerden kalktum ağladum..

Herkes bi tarafa ayrilmiş, gitmiş,
Sahipsuz kalinca çati akitmiş,
Köydeki hayatum ne çabuk bitmiş,
Bütün anilari yiktum ağladum..

Yillar önce burda kimler yaşarmiş?
Evun etrafini dikenler sarmiş,
Demekki kaderde ayriluk varmiş,
Kahrumdan boynumi büktüm ağladum..

Maziyi anlatsam kelime yetmez,
Çocukluk günlerum aklumdan gitmez,
Köyüme hasretum ebedi bitmez,
Yüreğumden bir of! çektum ağladum..

Ne insanlar burda yaşamiş, elmiş,
Bu hasret herkesun bağrini delmiş,
Köydeki evumuz ne hale gelmiş,
Böyle yaşamaktan korktum ağladum..

Sanki bu ev bana feryat ediyor,
Baba ocaği bu! “Gitme kal” diyor.
Şehirun çilesi beni bekliyor,
Kapidan dişari çiktum ağladum..

Kabir taşlarini otlar kapatmiş,
Bütün rahmetliler yan yana yatmiş,
Habu yalan dünya bizi aldatmiş,
Mezarun başine çoktum ağladum.

Köyümden ayrildum dertli, yarali,
Kaderum gülmedi, bahtum karali,
Çok zoruma gitti dünyanun hali,
Yaşumi yollara döktüm ağladum.

Adem İmdat Kesici

LazAnisT
10.01.2011, 18:31
ÇOCUKLARIMA

Diyelim ıslık çalacaksın ıslık
Sen ıslık çalınca
Ne ıslık çalıyor diye şaşacak herkes
Kimse çalamamalı senin gibi güzel

Örneğin kıyıya çarpan dalgaları sayacaksın
Senden önce kimse saymamış olmalı
Senin saydığın gibi doğru ve güzel
Hem dalgaları hem saymasını severek

De ki sinek avlıyorsun sinek
En usta sinek avcısı olmalısın
Dünya sinek avcıları örgütünde yerin başta
Örgüt yoksa seninle başlamalı

Say ki hiçbir işin yok da düşünüyorsun
Düşün düşünebildiğince üç boyutlu
Amma da düşünüyor diye şaşsın dünya
Sanki senden önce düşünen hiç olmamış

Dalga mı geçiyorsun düşler mi kuruyorsun
Öyle sonsuz sınırsız düşler kur ki çocuğum
Düşlerini som somut görüp şaşsınlar
Böyle bir dalgacı daha dünyaya gelmedi desinler

Dünyada yapılmamış işler çoktur çocuğum
Derlerse ki bu işler bişeye yaramaz
De ki bütün işe yarayanlar
İşe yaramaz sanılanlardan çıkar





Aziz NESİN (http://siir.gen.tr/siir/a/aziz_nesin/index.html)

Bilâl ÇOBAN
15.01.2011, 21:03
Uçurtmamı rüzgâr yırttı dostlarım!
Gelin duvağından kopan bir rüzgâr...
Bu rüzgâr yüzünden bulutlar yarım;
Bu rüzgâr yüzünden bana olanlar...

O ceviz dalları, o asma, o dut,
Gül gül, mektup mektup büyüyen umut...
Yangından yangına arda kalmış tut.
Muhabbet sürermiş bir rüzgâr kadar.

Sezai KARAKOÇ

Mustafa Önder
15.01.2011, 21:22
Tanya

zoe’ydi adı
ismim tanya dedi onlara
(tanya;
bursa cezaevinde karşımda resmin
bursa cezaevinde,
belki duymamışsındır bile bursa’nın ismini
bursa’m yeşil ve yumuşak bir memlekettir.
bursa cezaevinde karşımda resmin
sene 1941 değil artık, sene 1945
moskova kapılarında değil artık
berlin kapılarında dövüşüyor artık seninkiler
bizimkiler
bütün namuslu dünyanınkiler..
tanya;
senin memleketini sevdiğin kadar ben de seviyorum memleketimi
seni astılar memleketini sevdiğin için
ben memleketimi sevdiğim için hapisteyim
ama ben yaşıyorum
ama sen öldün
sen çoktan dünyada yoksun
zaten ne kadar az kaldın orada
on sekiz senecik...
doyamadın güneşin sıcaklığına bile...
tanya;
sen asılan partizan, ben hapiste şair
sen kızım, sen yoldaşım
resmin üstüne eğiliyor başım
kaşların incecik, gözlerin badem gibi
renklerini fotoğraftan anlamam mümkün değil
fakat yazıldığına göre koyu kestaneymişler.
bu renk gözler çok çıkar benim memleketimde de...
tanya;
saçların ne kadar kısa kesilmiş
oğlum memet’inkinden farkı yok
alnın ne kadar geniş, ay ışığı gibi
rahatlık ve rüya veriyor insanın içine.
yüzün ince uzun, kulakladır büyücek biraz,
henüz çocuk boynu boynun
henüz hiçbir erkek kolu sarılmamış anlıyor insan.
ve püsküllü bir şey sarkıyor yakandan
süsünü sevsinler mini mini kadın.
arkadaşları çağırdım bakıyorlar resmine;
_tanya
senin yaşında bir kızım var.
_tanya
kız kardeşim senin yaşında
_tanya
senin yaşında sevdiğim kız
bizim memleket sıcaktır
bizde kıslar tez kadınlaşır..
_tanya
senin yaşında kızlarla
okulda, fabrikada, tarlada arkadaşız
tanya;
sen öldün ne kadar namuslu insan öldü
ve öldürülmekte
ama ben,
söylemesi ayıpmış gibi geliyor bana
ama ben yedi yıldır kavgada
hayatımı tehlikeye koymadan
hapiste de olsa da yaşıyorum)
sabah oldu tanya’yı giydirdiler
ama çizmeleri, şapkası, gocuğu yoktu
iç etmişlerdi onları
torbasını giydirdiler
torbada benzin şişelesi, kibrit,
kurşun, tuz, şeker....
şişelesi boynuna astılar
torbasını verdiler sırtına
göğsüne bir de yazı yazdılar
“partizan”
köyün meydanına kuruldu darağacı
atlılar çekmiş kılıcı
halka olmuş piyade askeri
zorla seyre getirdiler köylüleri
iki sandık üst üste
iki makarna sandığı
sandıkların üstüne yağlı urgan sallanır
urganın ucunda ilmik
partizan kaldırılıp çıkarıldı tahtına
partizan
kolları bağlı arkadan
durdu urganın altında dimdik..
nazlı boynuna ilmiği geçirdiler
bir subay fotoğrafa meraklı
bir subay elinde makine; kodak
bir subay resim alacak
tanya seslendi kolhozlulara ilmiğin içinden
“ _ kardeşler üzülmeyin gün yiğitlik günüdür.
soluk aldırmayın faşistlere
yakın, yıkın, öldürün....”
bir alman vurdu ağzına partizanın
genç kızın beyaz, yumuk çenesine aktı kan
fakat askerlere dönüp devam etti partizan:
“_ biz iki yüz milyonuz
iki yüz milyon asılır mı?
gidebilirim ben
ama bizimkiler gelecekler
teslim olun vakit varken...”
kolhozlular kan ağlıyorlardı,
cellat çekti ipi
boğuluyor nazlı boynu kuğu kuşunun
fakat dikildi ayaklarının ucunda partizan
ve hayata seslendi insan
“_ kardeşler
hoşça kalın
kardeşler
kavga sonuna kadar
duyuyorum nal seslerini geliyor bizimkiler...”
cellat bir tekme attı makarna sandıklarına
sandıklar yuvarlandılar
ve tanya sallandı ipin ucunda...
nazım hikmet ran
.

Nazım Hikmet Ran

Adil ÖZGÜR
18.01.2011, 23:07
http://t2.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcTeA6Nc1XgB3FNlF7VDb5fasnwaYrGJc jxGEKDs4HWHAzaCchNUtQ
http://images.gittigidiyor.com/157/OSMANLI-KALYONU-OZEL-KARTPOSTAL__1576780_0.jpg

Fatihin Torunları işte böyledir.

Fatih'in şehridir, benim ciğerim,
Kanuni'yi yetiştiren şehirim,
Yavuz Sultan'lar olur hemşerim,
Trabzon Sancağı benim memleketim,
*-*
Fırtınalı hava'da sefere çıkmayı seven,
Şehzade GADIRGA'sından seslenen,
1861 yılı armasıyla ünlenen,
Trabzon GADIRGASI neferi bunlar,
*-*
Büyük kaptan GÜNEŞ gibi parlıyor,
Savaş büyük, seferi hesaplıyor,
Ekipler, Leventler top başı yapmış,
Bütün hedefi gözüne kestiriyor.
*-*
Kalesi Burc'u Onur'lu, Tolga'lıymış,
Selçuklarla orta meydanı almış,
Serkan savaşa Egemen olmuş,
Burak kaleyi top'a tutturmuş.
*-*
Amansız geçecek ikibinin on biri,
Savaşçıları kahramandır her biri,
Deniz dalgalı, Alan görülmez zifiri,
Okyanusları geçti, görülmüyor benzeri,
*-*

Mert Oğuzlu61
28.01.2011, 23:32
http://img2.blogcu.com/images/y/o/r/yorumyap2/okyanus.jpg





Yolunu Kaybetmiş Bir Kaptanım Ben


Yolunu kaybetmiş bir kaptanım ben,
Okyanusun ortasında çaresiz, yapayalnız bir kaptan.
Sevdiklerim özlemle döneceğim günü beklerken,
Pusulasını kaybetmiş, rotasını akıntının çizdiği bir kaptanım ben.


Yolunu kaybetmiş bir kaptanım ben,
Okyanusun ortasında, maviye aşık olmuş bir kaptan.
Okyanus esintisi saçlarımı okşarken,
İçinde fırtınalar kopan bir kaptanım ben.


Yolunu kaybetmiş bir kaptanım ben,
Okyanus ortasında, dalgaların yorduğu bir kaptan.
Yelkenlerim yırtılmış, gemim su alırken,
Gözleri ufuk çizgisinde olan bir kaptanım ben.



Emin Mert KIRARSLAN

Adil ÖZGÜR
05.02.2011, 21:25
http://a1.sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc6/hs245.snc6/179346_1818681984402_1160717001_2087617_6552040_n. jpg

İn aşağı uradan, tansiyonun düşecek,
Dizde derman kalırmı, bir de başın dönecek,
*-*
Ahanda gördüm seni, dizlerin bak kırıldı,
Heral korktu uşağım, bir de taşa sarıldı,
...*-*
Dedim kendi kendime, bakayi ucuruma,
Sırttaki paraşütle inecek kaldırıma,
*-*
Etma eylema ula, kıyma tatli canina,
İmam gizlendi abim, başladi duasina,
*-*
Herkes kortu bağırır, Sıkı tutun tü dedim,
Yapma soğuk şakalar, uşaklar kalır yetim,
*-*
Ey Allahım ne olmuş, uşak dağa tırmanmış,
Kafasi çok bozulmuş, uçurumdan atlamış,
*-*
Eygidi Neca abi, bak kaldığın hallara,
Sağada akıl olsun, İzin verma dağlara....
*-*
İn aşşa aşşağa,
Baksana bu uşşağa....

(Not: Erkan KOYUN, Amca oğlu, Özel Harekatta Polis Memuru, Neca Abi de babası, Facebook'taki yorumu mu sizlerlede paylaşmak istedim.)

Enes Başkaya60
05.02.2011, 21:43
http://a1.sphotos.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc6/hs245.snc6/179346_1818681984402_1160717001_2087617_6552040_n. jpg

İn aşağı uradan, tansiyonun düşecek,
Dizde derman kalırmı, bir de başın dönecek,
*-*
Ahanda gördüm seni, dizlerin bak kırıldı,
Heral korktu uşağım, bir de taşa sarıldı,
...*-*
Dedim kendi kendime, bakayi ucuruma,
Sırttaki paraşütle inecek kaldırıma,
*-*
Etma eylema ula, kıyma tatli canina,
İmam gizlendi abim, başladi duasina,
*-*
Herkes kortu bağırır, Sıkı tutun tü dedim,
Yapma soğuk şakalar, uşaklar kalır yetim,
*-*
Ey Allahım ne olmuş, uşak dağa tırmanmış,
Kafasi çok bozulmuş, uçurumdan atlamış,
*-*
Eygidi Neca abi, bak kaldığın hallara,
Sağada akıl olsun, İzin verma dağlara....
*-*
İn aşşa aşşağa,
Baksana bu uşşağa....

(Not: Erkan KOYUN, Amca oğlu, Özel Harekatta Polis Memuru, Neca Abi de babası, Facebook'taki yorumu mu sizlerlede paylaşmak istedim.)


Harikasın Adil abi....

exuu
07.02.2011, 16:43
Son Mektup
(Şairin cesedinin yanında bulunmuştur)



Hepinize! ..

İşte ölüyorum. Kimseyi suçlamayın bundan ötürü. Hele

dedikodudan, unutmayın ki, merhum nefret ederdi.

Anacığım, kardeşlerim, yoldaşlarım! Bağışlayın beni. İş

değil bu, biliyorum (kimseye de öğütlemem) , ama benim

için başka bir çıkar yol kalmamıştı.

Lili, beni sev.

Hükümet Yoldaş! Ailem: Lili Brik, anam, kız kardeşlerim

ve Veronika Vitoldovna Polonkaya’dan ibarettir; yaşamlarını

sağlarsan, ne mutlu bana...

Bitmemiş şiirleri Brik’lere verin, ne lâzımsa onlar yapar.

“Bir varmış bir yokmuş“

derler hani:

Aşkın küçük sandalı

hayat ırmağının akıntısına kafa

tutabilir mi!

Dayanamayıp parçalandı işte sonunda...

Acıları

mutsuzlukları

karşılıklı haksızlıkları

hatırlamayabiledeğmez:

Ödeşmiş durumdayız kahpe felekle.

Ve sizler mutlu olun

Yeter.


Vladimir Vladimiroviç Mayakovski

mda61
07.02.2011, 21:59
Mevlana'nın babasının ölümü üzerine yazdığı '' Ağıt '' adlı şiir. Bir başka geldi bana bu şiir

Göz gamın ne olduğunu bilseydi,
gökyüzü bu ayrılığı çekseydi,
padişah bu acıyı duysaydı;
göz gece demez gündüz demez ağlardı,
gökler yıldızlara, güneşle, ayla
gece demez gündüz demez ağlardı.
padişah bakardı ününe,
tacına, tahtına, tolgasına, kemerine,
gece demez gündüz demez ağlardı.

Gül bahçesi güzün geleceğini duysaydı,
uçan kuş avlanacağını bilseydi,
gerdek gecesi bu özlemi görseydi;
gül bahçesi hem güle hem dala ağlardı,
uçan kuş uçmaktan vazgeçer ağlardı,
gerdek gecesi öpüşmeye, sarılmaya ağlardı.

Zaloğlu bu zülmü görseydi,
ecel bu çığlığı duysaydı,
cellâdın yüreği olsaydı;
Zaloğlu savaşa, yiğitliğe ağlardı,
ecel bakardı kendine ağlardı,
cellât, yüreği taş olsa, ağlardı.

Kumru, başına geleceği duysaydı,
tabut, içine gireni bilseydi,
hayvanlarda bir parça akıl olsaydı;
kumru selviden ayrılır ağlardı,
tabut omuzda giderken ağlardı
öküzler, beygirler, kediler ağlardı.

Ölüm acılarını gördü tatlı can,
koyuldu işte böyle ağlamaya.
Olanlar oldu, gitti dostum benim.
şu dünya bir altüst olsa, aülasa yeri var.
öylesine topraklar altında kalmışım.

Mevlana Celaleddin Rumi

İlyas BAHADIR
23.02.2011, 13:29
Varlığına açken, muhtaçken bir lahza görmeye seni.
ellerim üşürdü, üşürdüm ve doyardım yokluğuna.
donardım,martılar göç ederdi,
...demirlerdi tüm gemiler limana,boşalırdı deniz
yürüyüp çıkardı balıklar tuzlu bir yaşamın soluk aralarından.
Seni düşünürdüm... Su olurdum, toprak olurdum, kuş olurdum ama
yaşam olmayı beceremezdim.
Sensizliğinde acemi bir ölümü karşılardım,
beceremezdim ölmeyi...


Ali Ulurasba

İlyas BAHADIR
23.02.2011, 13:31
Oturdum başka bir İstanbul düşündüm
Daha çok sen olan daha bir seninle
Yeşili daha yeşil, mavisi daha mavi
O, her şeyi daha güzel yapan ellerinle
...
Sildim bütün yıldızları gökyüzünden
Yerine gözlerini koydum, gözlerini
Serdim saçlarını üstüne İstanbul'un
Dudaklarının rengine boyadım her yerini

Şimdi İstanbul aydınlık, öyle pırıl pırıl
Estirdiğim senin kokundur denizlerden
Senin güzelliğinle süsledim bahçeleri

Seni İstanbul yaptım, İstanbul'u sen
Her sokağına şiirini yazdım satır satır
Şimdi bütün semtleri bu şehrin seni anlatır.

Ümit Yaşar OĞUZCAN

Sadullah KAPICIOĞLU
25.02.2011, 09:34
Fazla değil üç mısra...

"ama senin
daha nen olayım isterdin
onursuzunum senin"

Cemal SÜREYA.

Adil ÖZGÜR
27.02.2011, 00:17
Alıntı:
Emirhan Uludüz tarafından yazılan http://forum.bordomavi.net/images/buttons/viewpost.gif (http://forum.bordomavi.net/showthread.php?p=1917463996#post1917463996)
Özeldir orası. Bordo Mavi den daha güzel duruyor hem teknede. Koyu mavi - Koyu bordo işte :D Karar benim olsaydı sadece ben bordo mavi yapardım da böyle gerekti işte :D

Rota belli değil şuanda :) İnşallah batmaz :D:D

http://t1.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcT9iO9zQhkeyR-z2cxSCIPna8rCruEFswZfjQOg2oFfi-reXa7trg

Yüzme biliyormusunuz bari?
Eyvah eyvah,
*-*
Eline aldi fırçayı, sanki boyayi takayii,
Kıç başında delikten, eyvah batayii batayii,
*-*
İçinde iki kişi, kafa ugari bakayii,
Biri batti gideyii, biri kulaç atayii,
*-*
U nasi bağıriyi, yapma uşak şakayii,
Olduğu yerde durup, dalgalara çarpayii,
*-*
Batanı ben olayım, Emirhan KARA arayii,
Olsa dalgıçlı imdat, cankurtaran bakayii,
*-*
Rotasi belli değil, O da liman sorayii,
Bordo-Mavi mahallem, bilmezmisin sotkayii,
*-*
Rotasız takımlara, Trabzon gol çakayii,
Oynamayı bilmeyen, orda horon oynayii,
*-*
Rotalı Emirhan'ım, Trabzon yolu sorayii,
Takayi yapan uşaq, KOLBASTİYİ oynayii,
*-*
Adil der Emirhanım, espiriden anlayii,
Emirhanın Taka'si, Bordo-Mavi yanayii... :)
*-*

Not: Eğer taka batarsa, bu şiiri okursun :)
Hemde şiir köşesinde paylaşalım bu espiriyi...

Paksoy
11.03.2011, 03:23
hep yanıldı ve yenilgilere uğradı
ama atıldı yine de serüvenlere
vakti olmadı acıların hesabını tutmaya
durup beklemeye, geri dönmelere vakti olmadı.

yangınlarla geçti ömrü ve hep yalnızdı
- ki onlar daima birer yalnızdılar

nerde doğmuştu ve ne zaman kopup
gitmişti o kentten anımsamıyor artık
hangi sokaktaydı ilk sevgili ve hala
sürüp gider mi ilk öpüşmenin esrikliği
gizlice buluşmaya gelen ve ölürcesine
korkular geçiren o kız nerededir şimdi
sensiz olursam yaşayamam diyen
o liseli kız hangi kentte kaldı
ve o sarışın
o afeti devran bekler mi hala
atlas yataklara sererek yaşamanın anlamını

üşüten bir acıydı belki her ayrılık
her yolculuk yangınların başladığı yereydi
ama vakti olmadı hesabını tutmaya
aşkların, ayrılıkların ve acıların

istese de kalamazdı vakti gelince
geyik sesleri yankılanınca yamaçlarda
yürek burkulması ve hüzün ve keder
aralıksız doldururdu acıların bohçasını
dudaklarında öpüşlerin gül esmerliği
içinde kıpırdanıp durur ufuk çizgisi
ay bile soğuktur o zaman
bir buz parçasıdır
çaresiz çıkılacaktır o yolculuklara
ki bir ömrün karşılığıdır serüvenler

biraz da serüvendi yaşamak
belki yatkındı büyük yolculuklara
ki serüvenler daima büyük aşklar
ve büyük yolculuklarla başlar

anıları aşkları ve bir kenti
bırakıp gidebilirdi apansız
apansız başlardı yolculuklar
hangi saatinde olursa günün
ve hep kar yağardı nedense
durmadan kar yağardı yol boyunca
ve nasılsa yok olup giderdi hüzün
kent görünmez olunca arkada
ne bir veda sözcüğü dökülürdü dudaklarından
ne de dönüp bakardı geriye bir kez olsun

ne zaman yollara düşse biterdi acılar
gül yüzlü sular fışkırırdı toprağın karnından
kavaklarsa oynak bir çingene kızı
her kıpırdanışında açılıverir uzun ince bacakları

mekan tutmak ve her akşam aynı ufukta
güneşin batışını seyretmek ölümdür biraz
ölümdür biraz hep aynı yatakta
aynı kadınla sevişerek sabaha varmak
kitapları hep aynı raflara sıralamak

aynı eşyayı kullanmak eskimektir biraz
soluk soluğa yaşamalı insan
her sabah yeni bir şeyler görebilmeli
ve cehenneme dönse de bir ömür
mutlaka bir şeyler değişmeli her/gün

ey o büyük yolculukların ürperten heyecanı
okyanus dalgalarının sesleriyle dol bu ömre
ölüme ve aşka durmadan kement atan
serüvenlerle geçsin yaşamak

buz tutmuş bir dünya ortasında
yollara düşerdi o hep aynı ıslıkla
önünde dağlar, uçurumlar
sarsılan gök, yarılan toprak
çelik uğultularla burgaçlanırken
yaşamak işte öylesine kucaklardı onu
ve her nasılsa keklik sekişli
bir aşkın sevinci dolardı yüreğine
çıkarıp atardı o zaman deli bir ırmağa
ne kalmışsa bir önceki serüvenden

soluk soluğa yaşadı kentleri, aşkları
bağlanacak kadar kalmadı hiçbirinde
pervasız bir acemi, bir çılgın
soyu tükenen bir bilgeydi belki de...

o yalnız kaybetmesini öğrendi ömründe
avucundan dökülen kum taneleriydi her şey
ne bir serseriydi ne de yılgın bir savaşçı
ama kendi kafasıyla düşünen ve hakkında
ölüm fermanları çıkartılan biriydi belki
sevince deli gibi severdi
pervasız severdi sevince
dövüşmek ancak ona yakışırdı
ona yakışırdı aşklar ve yolculuklar
yoktu bağlandığı herhangi bir şey
bulutlar gibi çekilip giderdi seslerin arasından

ne bilir ömrün değerini bir çılgın
yalnızca kendini yaşamayı nereden bilebilir
ve başarısız eylemler çağında o
kaçabilir mi binlerce kez ölmekten

yerleşik yargıları olmadı hiç
kurmadı güzel gelecek düşleri
nerede bir yangın, nerede tehlike
o mutlaka oradaydı birdenbire
dinsizdi, özgür sayılırdı belki
ama bağlanmazdı özgürlüğe de
hiçbir yerde yeterinden çok kalmadı
beklemedi anılar sarnıcının dolmasını
şikayetsiz yaşadı yaşadığı her günü
yoktu yüreğinde pişmanlıkların izi

ayrıntıların izi kalmamış artık
üst üste yaşanmakta ayrılıklar
ve bir bulut gibi sıyrılıp gidilmiştir
Dağların,denizlerin üzerinden

geride kalan ne varsa soluktur şimdi
titreyen kandiller gibi sönmek üzeredir
o eski konaklar gibidir anılar
gül bahçeleri, sessiz koru ve orman
belki sağanak boşanır apansız
yüzyıllık bir yağmur başlar
ve sinsi bir hastalığa dönmeden alışkanlıklar
yok olup gider her şey, belki kül olur

Hırçın bir okyanustur yürek
dar gelir ufuk ve mutluluklar çevreni
anılarsa birer çıban izidir
yaşanmaz onların ölgün gölgesinde

Durgun bir su gibi aktı mı yaşamak
ve zaman uysal bir kısrak gibi dinginleşti mi
anısız kalınmıyor artık ne yapılsa
kuşatıyor yolları, aşkı ve ömrü
bekleyişleri kemiren çakal sesleri
oysa bütün köprüler yakılmalı ayrılık vakti
ve herhangi bir şeyle eşit olmaksızın
yollara düşülmeli habersiz ve sessiz
çürük bir diş gibi kanırtıp kentleri
dünyanın ağzını kanlar içinde bırakmalı

bir ömrün olgunlaştıramayacağı
acemilikler toplamı ve bir çılgın
boyun eğmedi kendine bile
seçme zorunda kalmadı yaşamayı

nasıl bağlanmadıysa yere ve zamana
bağlanmadı kendine de ömür boyu
dağlara tırmana atlar gibi
soluk soluğa yaşamak istedi dünyayı
bir şahin gibi bulutlara kurdu
dumanlı sevdaların yörük çadırını
sıradan bir gezgin değildi hiç
dövüşür gibi yaşadı yolculukları
belki korkusuz sayılmazdı büsbütün
korkardı korkulara düşmekten zaman zaman

ve bütün gemileri yakıp
yollara düşerdi o hep aynı ıslıkla
mutlu muydu, hiç düşünmedi böyle şeyleri
umutlardansa nefret etti daima

hep yanıldı ve yenilgilere uğradı
ama atıldı yine de serüvenlere

pervasız bir acemi
soyu tükenen bir bilgeydi belki de

ama bir şey vardı yine de
başarısız ihtilallerden kendine kalan

Paksoy
11.03.2011, 03:41
"burada yağmur yağıyor ama sen
şemsiyeni almadan gel yine de
özletiyor bu çılgın sağanak seni
sırılsıklam özletiyor biliyor musun"

ApoCaN28
11.03.2011, 14:50
"burada yağmur yağıyor ama sen
şemsiyeni almadan gel yine de
özletiyor bu çılgın sağanak seni
sırılsıklam özletiyor biliyor musun"

Bu çok güzel :)

Sibel
12.03.2011, 12:28
DAYAN KALBİM

Seni dağladılar, değil mi kalbim,
Her yanın, içi su dolu kabarcık.
Bulunmaz bu halden anlar bir ilim;
Akıl yırtık çuval, sökük dağarcık.

Sensin gökten gelen oklara hedef;
Oyası ateşle işlenen gergef.
Çekme üç beş günlük dünyaya esef!
Dayan kalbim üç beş nefes kadarcık!

Necip Fazıl

ilyas BAHADIR
05.05.2011, 14:13
Çağlayan bir suyun ırmağa doğru,
Akması demektir sana kavuşmak…
Bir ölümsüz sevdâ nârının bağrı,
Yakması demektir sana kavuşmak…

Sende güç bulması yorgun bileğin,
Ve aşılması bir zorlu tümseğin,
Gece gök yüzünde mavi şimşeğin,
Çakması demektir sana kavuşmak…

Ne gezer bencillik ne gezer kibir,
Bereket onunla birlikte gelir,
Bulutların yere rahmeti bir bir,
Dökmesi demektir sana kavuşmak…

Gün senin, ay senin, çağ senin çağın,
Müsaade et, virân olmasın bağın,
Gecenin ardından nurlu şafağın,
Sökmesi demektir sana kavuşmak…

Gurur mu tanır hiç aşk denen oyun?
Kurdu kuzu eder, aslanı koyun,
Bir deli aşığın maşuk’a boyun,
Bükmesi demektir sana kavuşmak…

Bilmezsin sen gülüm bu âdetinin,
Ne çoktur kıymeti o dâvetinin,
Üstüme mutluluk rehâvetinin,
Çökmesi demektir sana kavuşmak…

http://www.facebook.com/#!/video/video.php?v=199826933386689&oid=115719971813868&comments (http://www.facebook.com/#%21/video/video.php?v=199826933386689&oid=115719971813868&comments)

Linke tıklayıp müzik eşliğinde ruha şifa niyetine keyifle dinleyin :)
edit : ve tabi okuyun :)

Sibel
05.05.2011, 23:14
SENSİZ
Sensiz de denizi seyredebiliyorum.
Hem dalgaların dili seninkinden açık.
Ne kadar hatırlatsan kendini boş.
Sensiz de seni sevebiliyorum.
Hep boş konuşurduk hatırlar mısın, bula bula,
Karşılaştığımız zamanlarda.
Sen, sevgiden şımaran çocuk,
Ben şaşıran budala.

Özdemir Asaf

Fatih Özkan
05.05.2011, 23:22
Hadi Git
Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git!

Git de şen şakrak geçen günlerine gün ekle,
Beni kahkahaların sustuğu yerde bekle.

Git ki siyah gözlerin arkada kalmasınlar,
Git ki gamlı yüzümün hüznüyle dolmasınlar.

Mademki benli hayat sana kafes kadar dar,
Uzaklaş ellerimden uçabildiğin kadar.

Hadi git, benden sana dilediğince izin,
Öyle bir uzaklaş ki karda kalmasın izin.

Kahrımın nedenini söylesem irkilirler;
Çünkü herkes beni Kays, seni Leyla bilirler.

Sanırlar ki sen beni biricik yar saymıştın;
Oysaki hep yedekte, hep elde var saymıştın.

Hadi git, ne bir adres, ne bir hatıra bırak,
Zannetme ki, pişmanlık, mutluluk kadar ırak!

Sanma ki fasl-ı bahar geldiğim gibi gitmez,
Sanma ki hüsranını görmeye ömrüm yetmez.

Her darbene tahammül edecektir bedenim,
Gururum mani olur perişanıma benim.

Yari Ferhat olanın ellerle ülfeti ne?
Şirin ol katlanayım dağ gibi külfetine.

Henüz layık değilken tomurcuk kadar aşka,
Sana gül bahçesini kim açar benden başka!

Hercai arılara meyhanedir çiçekler,
Kim bilir şerefinden kaç kadeh içecekler!

Mademki aşk tablosunun takdirinden acizsin,
Git de çağdaş ressamlar modern resimler çizsin.

Ne vedaya gerek var, ne de mektuba hacet,
Git de Allah aşkına bir selama muhtaç et!

Güllere de aşk olsun gene sen kokacaksan!
Fallara da aşk olsun gene sen çıkacaksan!

Kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm!
Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm.

Korkulu düşlerimi yorumdan kaçırıyorum;
Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum!

Git iş işten geçmeden, çok geç olmadan vakit,
Günahıma girmeden, katilim olmadan git! ...


Cemal Safi

Sibel
05.05.2011, 23:42
KUM
Sen kum nedir bilmezsin
Deniz görmedin ki.
Yum gözlerini zamanı düşün,
Deniz bir gözünde
Kum bir gözündedir.
Sen taş nedir bilmezsin
Dağa çıkmadın ki.
Yürü ufuklara doğru,
Dağ bir ayağında
Taş bir ayağındadır.
Sen kül nedir bilmezsin
Ateş yakmadın ki,
Uzat ellerini gökyüzüne,
Ateş bir elinde
Kül bir elindedir.
Sen kan nedir bilmezsin
Ölmedin, öldürmedin ki.
Yat toprağa boylu boyunca,
Ölüm bir yanında
Kan bir yanındadır.
Sen aşk nedir bilmezsin
Beni sevmedin ki.
Ağla, ağlayabildigin kadar,
Bütün güzellikler sende
Aşk bendedir.

Ümit Yaşar Oğuzcan

Fatih Özkan
05.05.2011, 23:44
Sensiz de denizi seyredebiliyorum.
Hem dalgalarin dili seninkinden açık.
Ne kadar hatırlatsan kendini boş.
Sensiz de seni sevebiliyorum.
Hep boş konuşurduk hatırlar mısın, bula bula,
Karşılaştığımız zamanlarda.
Sen, sevgiden şımaran çocuk,
Ben şaşıran budala.

Cem Akyüz
06.05.2011, 00:04
Uyandık sabahın ilk ışığıyla
Karıştık gecenin son yıldızına

Sibel
11.05.2011, 19:30
Sakarya

İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.

Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.

Herşey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar, birinden kir.

Akışta demetlenmiş, büyük-küçük kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!

Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;

Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

Rabb’im isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakarya'nın, Türk tarihi vurulur.

Eyvah eyvah, Sakarya’m, sana mı düştü bu yük?
Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük! ..

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal;
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal.

Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan;

Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu an;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!

Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?

Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?

Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!

Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.

Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

Kafdağı’nı assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!

Sakarya, saf çocuğu, masum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!

Sen ve ben, gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!

Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!

Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, son Peygamber kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ..

Necip Fazıl Kısakürek

ApoCaN28
12.05.2011, 17:14
Uğur Arslan yorumuyla Sakarya şiirini dinlemeyenlere tavsiye edebilirim .

Fevkalade çünkü .

ilyas BAHADIR
19.05.2011, 19:32
Duyguların dili;

Bazen yürekten dökülen kelimelerle

Bazen bir itirafla,

Bazen bir şiir,

Bazen bir anı,

Bazen sevgiliye bir mektup,

Bazen hüzünlendiren bir fotoğraf,

Bazen de yalnızca hepsine Mim koymakla olur

م

ilyas BAHADIR
07.06.2011, 17:16
Bir dağbaşı yalnızlığı yaşıyorum yeniden.,
Dağbaşı yalnızlığı ölümden beter.
Hiç kimse aramasa sormasa beni
Sen gelsen yeter..

Huzur ellerinin güzelliğidir.
Gözlerin karşımda mutluluk denizi.
Her sabah soframızda ekmeğimizi
Sen bölsen yeter..

Yüreğim seninle yaylalar kadar serin
Ne bir çizgi hasret, ne bir nokta gam
Yayla dumanı gibi gözlerime her akşam
Sen dolsan yeter..

Bende çaresizlik sonsuz kördüğüm.
Bende sabır sende naz..
Gündüzünden vazgeçtim düşümde biraz
Bir yüz görümlüğü sen olsan yeter..

Duymasa da hiç kimse şâir gönlümün,
Sende karar kıldığını...
Ve içimin şerha şerha yarıldığını,
Sen bilsen yeter..

Bir gün duysan bittiğimi, tükendiğimi..
Çıkıp gelsen uzaklardan korkulu ürkek..
Bir incecik dal gibi üzerime titreyerek,
Eğilsen yeter...

Yavuz Bülent Bakiler...

mda61
08.06.2011, 10:15
Bu şiirler beni benden alıyor. Ne zaman başım dara girse, kötü hissetsem, iki güzel söz duymayıvereyim hemen tüm sıkıntım geçiyor.

.....
20.06.2011, 00:05
Siyah ve Karanlık


Kur’an okurdu babam bazen,
Galiba kadir gecelerinde.
Onun inanmış sesiyle biz çocuklar
Daha küçülürdük odanın en uzak bir yerinde.

Müteessir olurduk kışı gören kırlangıçlar gibi,
Garip sedalarda hiçbir şey anlamadan.
Henüz mektebe giden ablam, bilgiç bilgiç:
‘Arapça’ derdi, nefesiyle o zaman.

Arapça. Uzak karanlıklarda,
Siyah ve lâmba sönmüş gibi… uzar.
Ve çocuk kalplerimizi mâtemiyle kaplardı
Meçhul ölülere âit mezarlar.

Arapça’dan nefret ederdik, lâkin,
Okşardı babamın okuduğu şey, muhayyilemizi.
Korkudan ve hayretten bir yeni dünya içinde
Muhakkak ki iman zaptederdi bizi.

Bir sesten sonra muhakkak bir başka ses gelirdi,
Ama nasıl başka, anlatılmaz.
Babamın sonsuz âhengi arasında
Olurdu yaşamalar daha az.

Ve olurdu vücûdumuzdaki tarif edilmez çocukluk,
Nedense, daha uzun.
Uyanırdı karanlık hücrelerde,
Bütün yâdigârlığı, ruhumuzun.

Ve babamın nefesleri yavaşlardı, hep aynı seslerle,
Tevekkül ve akıl dolu gelirdi bize, her taraf.
Babamın elleri büyürdü ve büyürdü babamın ellerinde
MUSHAF

… ve nelerden sonra ben hatırlıyorum,
Bazı geceler, yani her gece.
Babamın ve başka sevgililerin arapçasını
Tesellisiz şeyler düşündükçe.

Fâzıl Hüsnü DAĞLARCA

.....
20.06.2011, 00:06
Ezberledim şiiri bu sene :)

axelman
24.06.2011, 00:14
İşsizler İçin Şiir
bütün gün kahvede oturdum yedek kulübesinde
ve bir kardeşim saf dışı kalsın diye
çay söyledim kahveden.

işsizim ya
ismi naz oldu herkesin
temiz bir sopa istiyor şu serçe bile
isterse yalan desin.

hiçbir şey gitmiyor da gücüme

şimdi tıklım tıklım pariste pastaneler
kürkün içinde kadın, kadının içinde vaşak
birlikte tatildeler.

oysa tatil dediğin şımarık bir çocuktur
yapışır yakamıza biraz güneş görünce
hem sermaye istiyor pişti oynamak bile.

İbrahim Tenekeci

Ahmed'
25.06.2011, 14:34
KAFİYELER

Ne diye,
Bu şuna,
Şu, buna,
Kafiye?
Başa taş,
Aşa yaş,
Hey'e ney,
Tuhaf şey!

Kafiye
Mantığı,
O mantık!
Hediye
Sandığı,
Bu sandık!
O mantık,
Bu sandık-
ta sandık,
Ve yandık .
Ne yandık!

Hendese,
Kümese
Tıkılmak.
Hadise
Kırkayak.
Adese,
Oyuncak.
Vesvese,
Gökbayrak.
Ölümse,
Gel dese;
Tak, tak tak!
Mu-hak-kak!

Sorular
Sordular;
Neden çok,
Nasıl yok,
Niçin var?

Sanatsız
Papağan,
Neden çok;
Ve atsız
Kahraman,
Niçin yok?


Çok ve yok,
Yok ve çok,
Aç ve tok,
Tok ve aç;
Tut ve kaç!
Saklambaç.

Neden çok,
Nasıl yok,
Niçin var?

Niçin'i
Boğarken
Piçini,
Yatakta
Bastılar,
Şafakta
Astılar.

Ve derken:
Nasıl yok
Niçin var?
Bir varmış,
Bir yokmuş.
Karamış
Ve kokmuş
Dünyamız.
Rüyamız
Kapkara.
Manzara:
Gebeler
Döşeksiz.
Ebeler
Isteksiz.
Kubbeler
Desteksiz.
Habbeler
Süreksiz.
Türbeler
Meleksiz.
Tövbeler
Gerçeksiz.
Cübbeler
Yüreksiz.
Cezbeler
Şimşeksiz.
Izbeler
Emeksiz.
Heybeler
Ekmeksiz.

Kafiye,
Hikâye!
Dava tek:
Ölmemek!
Peygamber!
Ne haber?
Bir batan
Var: Vatan!
Kandil loş,
Ocak boş;
Ve dağ dağ
Elveda!

Gitme kal!
Nefes al!
Emir tez,
Bekletmez!
Ve o nur
Bulunur!
İşte iz!
Geliniz!
Toprak post,
Allah dost...

necip fazıl kısakürek

Kader KORELİ
25.06.2011, 14:35
Terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça...
Ve ellerim, kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni...

Ahmed Arif

7 AHMET 7
25.06.2011, 15:28
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!
Bir âlem ki, gökler boru içinde!
Akıl, olmazların zoru içinde.
Üstüste sorular soru içinde:
Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?
Buradan insan mı çıkar, tabut mu?

nfk

Kader KORELİ
25.06.2011, 15:30
Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Agaç isem dalımsın salkım saçak
Petek isem balımsın a gülüm
Günahımsın, vebalimsin.

Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın.

Bedri Rahmi Eyüboğlu


Video iyi değil ama mutlaka dinleyin. Şiir daha da hoşunuza gidecektir:

Zsm7pxLRTbU

Kader KORELİ
25.06.2011, 15:34
Daha önce paylaştığım Karadut'tan sonra en çok sevdiğim şiirlerinden biri de Nazım Hikmet'e ithafen yazdığı ve Zülfü Livaneli tarafından bestelenmiş 'Zindanı Taştan Oyarlar' şiiri, ama sanırım daha çok 'Yiğidim Aslanım' olarak biliniyor ve Uğur Mumcu ile bağdaştırılıyordur.

***

Sılanın ufak tefek yolları
Ağrıdan sızıdan tutmaz elleri
Tepeden tırnağa şiir gülleri
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor

Bugün efkarlıyım açmasın güller
Yiğidimden kötü haber verirler
Demirden döşeği taştan sedirler
Yatak diken diken yastık batıyor
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor

Bir şubat gecesi tutuldu dilin
Silaha bıçağa varmadı elin
Ne ana ne baba ne kız ne gelin
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor

Ne bir haram yedin ne bir cana kıydın
Ekmek kadar temiz su gibi aydın
Hiç kimse duymadan hükümler giydin
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor
Döşek melil mahzun yastık batıyor

Mezar arasında harman olur mu
Onüç yıl hapiste derman kalır mı
Azrail aç susuz canın alır mı
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor
Döşek melil mahzun yastık batıyor

Zindanı taştan oyarlar
İçine bir yiğit koyarlar
Sağa döner böğrü taşa gelir
Sola döner çırılçıplak demir
Çeliğin hası da yiğidim aman böyle bilenir
Döşek melil mahzun yastık batıyor
Yiğidim aslanım aman burda yatıyor

Dilimde dilimi bulduğum, gücüne kurban olduğum
Anam babam gibi övdüğüm
Dayan aslan ustam yiğidim dayan
Dayan hey gözünü sevdiğim
Bugün efkarlıyım açmasın güller
Yiğidimden kötü haber verirler

Sana kökü dışarda diyenlerin kökleri kurusun
Kurusun murdar ilikleri dilleri çürüsün
Şiirin gökyüzü gibi herkesin
Sen Kızılırmak'çasına bizimsin
En büyük demircisi dilimizin
Canımız ciğerimizsin

Bugün burdaysa şiirin yarın Çin'dedir
Bütün hışmıyla dilimiz
Kökünden sökülmüş bir çınar gibi yüreğimiz içindedir

Bugün burdaysa şiirin yarın Çin'dedir
Acısıyla sızısıyla alnının kara yazısıyla
Bir yanı nur içinde tertemiz
Bir yanı sızım sızım sızlayan memleketimiz içindedir

Bugün burdaysa şiirin yarın Çin'dedir
Bütün hışmıyla dilimiz
Kökünden sökülmüş bir çınar gibi yüreğimiz içindedir

Bedri Rahmi Eyüboğlu


Lcq-hX84WnM

Ahmed'
25.06.2011, 15:40
SON SIĞINAK

Hayat perdenin arkasında;
Hayatın öte yakasında.

Şu gaflet yükü insana bak;
Kendinden varlık cakasında.

Ve aşksız yobaz... İşi gücü,
Namazla Cennet takasında.

Tam dört asırdır Müslümanlık,
Cansız etiket markasında.

Ku'ran kalbi kör ezbercide,
Din, üfürükçü muskasında.

Batı, Batı der çırpınırlar,
Batı tükürük hokkasında.

Makine dimdik demirden put,
İnsanoğlu ruh lâçkasında.

Hürriyet nerde söyleyeyim:
Hakka esaret halkasında.

Zamanda herşey kopuk, kesik;
Biçkisi kader makasında.

Ey insan, sana son sığınak,
Son Peygamberin hırkasında!

necip fazıl kısakürek

.....
25.06.2011, 16:05
Uğur Arslan yorumuyla Sakarya şiirini dinlemeyenlere tavsiye edebilirim .

Fevkalade çünkü .

Aynen Uğur Arslan ın şiir tarzı şarkıları çok hoşuma gidiyor.

.....
26.06.2011, 19:09
ZULMÜ ALKIŞLAYAMAM

Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.



Biri ecdadıma saldırdımı,hatta boğarım!...
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.



Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.



Doğduğumdan beridir aşkım istiklale,
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!



Yumuşak başlı isem, kim dedi koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!



Kanayan bir yara gördümmü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!



Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!



Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticanın şu sizin lehçede ma'nası bu mu?

Mehmet Akif Ersoy(1873 - 1936)

Ahmed'
26.06.2011, 19:13
ZULMÜ ALKIŞLAYAMAM

Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.



Biri ecdadıma saldırdımı,hatta boğarım!...
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.



Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.



Doğduğumdan beridir aşkım istiklale,
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!



Yumuşak başlı isem, kim dedi koyunum?
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!



Kanayan bir yara gördümmü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!



Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!



Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticanın şu sizin lehçede ma'nası bu mu?

Mehmet Akif Ersoy(1873 - 1936)

ne güzel bir şiir...

7 AHMET 7
26.06.2011, 23:31
Çocuk Olsam Yeniden.. Birtek Düştüğüm İçin Acısa İçim,
Ve Kalbim; Çok Koştuğum Zaman Çarpsa Sadece...

Mehmet Yusuf
26.06.2011, 23:36
telaşlı bulutlar ayrılığın uzamasına direniyor...
oysa ben bir yasemin hüznü kadar çok sevdim seni.
yüreğimdeki gül kırmızısı söküp atmak gerek seni..
dağ eteklerinde susarak çığlık çığlığa...
oysa gülün kırmızısından çok sevdim seni.....

esra61
26.06.2011, 23:48
BAĞLANMAYACAKSIN


Bağlanmıcaksın bir şeye öle körü körüne ''O'' olmassa yaşayamam demiceksin demiceksin.

İşte yaşarsın çünkü öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki çok sevmiceksin.

Mesela o daha az severse kırılırsın ve zaten genellikle o daha az sever.

Seni senin onu sevdiginden zaten çok sevmessen çok acımassın.

Çok sahiplenmeyince çok ait de olmassın hem çalıştıgın binayı, masanı,telefonunu ,karvizitni hatta elini,ayagını bile çok sahiplenmiceksin.

Senin degillermiş gibi davranacaksın.

Hem hiç bir şeyin olmassa kaybetmekten de korkmassın onlarsızda yaşabilirmişsin gibi davranacıksın.

Çok eşyan olmıcak mesela evinde paldur küldür yürüceksin evinde illede bişeyleri sahipleneceksen eger çatıların gökyüzüyle birleştigi.

Yerlegi sahipleneceksin gökyüzünü sahipleneceksin.

Güneşi,ayı,yıldızları mesela kuzey senin yıldızın olacak.

Mesela o benim diyeceksin mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bişeylerin..

Mesela gökkuşagı senin olacak illede bişeye ait olacaksan renklere ait olacaksın


Mesela turuncuya yada pembeye yada cennete ait olacaksın

Çok sahiplenmeden çok ait olmadan yaşıcaksın

Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi hemde hep senin kalacakmış gibi

Hayat girişik yaşından yaşıcaksın ucundan tutarak

CAN YÜCEL(en çok beğendiğim şiirlerden biri)

7 AHMET 7
26.06.2011, 23:52
UYUMAK İSTİYORUM



İki yıldız arası göğe asılı hamak...
Uyku, uyku... Zamansız ve mekansız, uyumak.
Uyumak istiyorum; başım bir cenk meydanı;
Harfsiz ve kelimesiz düşünmek Yaradanı.
İlgisizlik, herşeyden kesilmiş ilgisizlik;
Bilmeyiş ki, en büyük ilme denk bilgisizlik.
Usandım boş yere hep gitmeler, gelmelerden;
Bırakın uyuyayım, yandım kelimelerden!
Göz kapaklarımda gün, kapkara bir kızıllık;
Kulağımda tarihin çıkrık sesi, bin yıllık.
Bir yurt ki bu, diriler ölü, ölüler diri;
Raflarda toza batmış Peygamberlerden bildiri.
Her gün yalnız namazdan namaza uyanayım;
Bir dilim kuru ekmek; acı suya banayım!
Ve tekrar uyuyayım ve kalkayım ezanla!
Yaşaya dursun insan, hayat dediği zanla...

necip fazıl

Kader KORELİ
27.06.2011, 00:19
yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

insan saatlerce bakabilir gökyüzüne
denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
yasamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
kopmaz kökler salmaktır oraya

kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir tas gibi dinleneceksin

insan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
insan balıklama dalmalı içine hayatın
bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
fakat ne kadar sevinç varsa yasamak özlemiyle dolmalısın

ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
dolaşmalı damarlarında hayatin sonsuz taze kani

yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına
çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana

Ataol Behramoğlu

7 AHMET 7
28.06.2011, 15:56
Gecelerden bir gece..
Hüzün yılındayız Mekke’nin.
Amca Ebu Talip’in desteğinin kesildiği.
Sadık eş Hatice’nin nefesinin tükendiği
Hüzün yılında, gecenin dudağında
Bir peygamber nefesi.

Derken bir ümit çiçeği.
Bir haber iniyor göklerden.
Yeryüzüne iniyor semâ sanki.
Rahmet çağlayanı köpürüyor.
Ebedî bir bûse, gecenin göğsünde.
Pırıl pırıl sevinç…
Çölün susuz yüreğinde.

Kâbe’nin bir köşesinde geceyi dinliyor Peygamber.
Dağılmış yıldızları topluyor gözlerinde.
Yüz üstü sürünen sevmelerin elinden tutuyor tebessümüyle.
Umutların hepsi yüzüne koşuyor En Sevgili diye..
Öksüz vakitlerin avucuna bin Gül bırakıyor nefesi.
Yumuşacık, sıcacık..

İşte o an…
Gelip dayanıyor;
Müjdelerin hepsini, umutların cümlesini, sevmelerin en sevmesini,
Bir mavi gök eyleyip indiriyor Peygamberin yüzüne.
O’nun yüzünden
Ebedî bahar düşüyor nasibimize…
“Subhandır O Allah ki, kulunu Mescid-i Haram’dan… Mescid-i Aksa’ya taşıdı.”
Mekke’nin gecesinde bizim için ağlıyor hüzünlerimizin sadık bekçisi.
Peygamberimiz.
Bizi en çok sevenimiz.
Bizi en çok sevindirmek isteyenimiz.
Bizi en çok Rabbimize sevdirmek isteyenimiz.
Bizi bizden çok sevenimiz.
Kâbe’nin hüzünlü gecesini Mescid-i Aksa’nın gözbebeğine taşıyor.
En Sevgilimiz.
Mescid-i Aksa ki, En Güzel Kulları ağırladı çevresinde.
Mescid-i Aksa ki, Peygamberlerin geçidi.
Mescid-i Aksa ki, Hz. Süleyman şehri.
Mescid-i Aksa ki, mukaddes Kudüstür çevresi.
Kudüs, tertemizlerin beldesi.
Hz.Meryem’in adanış çilesi.
Hz. İbrahim’in ateşten kurtuluş ertesi.
Gök kubbesinde yankılanır gibi bir Davut sesi..
Müslümanların ilk secdesinin adresi.
Son Peygamberin ilk kıblesi.
Kudüs ki, Peygamberler bahçesi..
Göklere çağrılan o kul.
İşte o kul…
Mescid-i Aksa’da…
“Çevresi mübarek kıl”ınan Mescid-i Aksa’da…
Mübarek Kudüs
İmanın ana kucağı Kudüs
Duanın otağı Kudüs
Sabrın durağı Kudüs
Peygamberler ocağı Kudüs

Kudüs ki bir okul..
Sabrın rahlesi sabredenlere..
Şükrün alfabesi şükredenlere…
Kudüs işte o okul..
Ve Kudüs’te o kul…
Yüreğindeki kutsal emanetle
Kâinatın rengini değiştirecek nur; yüreğinde
Sonsuz mutluluğun kapısını açacak anahtar; elinde.

Kudüs bayram etmekte.
Mescid-i Aksa’nın çevresine bereketler inmekte.
Çünkü.
İbrahim’in duası, evlatların en hayırlısı Muhammed [asm] Kudüs’te
İsa’nın müjdesi, kardeşlerin en salihi Ahmed [asm] Kudüs’te
Musa’nın ümidi, kulların bir incisi, seçilmiş Mustafa [asm] Kudüs’te
Yusuf’ları kuyudan çıkaran, Yakub’ların gönlünü açan gül kokulu Muhammed Mustafa [asm] Kudüs’te.

Harman yeri Kudüs…
Ekinlerin cennet diye yeşerdiği yer Kudüs.
Meyveye duruyor insanlığın ubudiyeti…
Göğe eriyor secdelerin başı.
Kutlu bir kabullenişin serin kucağına düşüyor
Yakarışların sancısı…
Yücelerden kapı açılıyor insanlığın şaşkın yürüyüşüne.

Ve mirac.
başlıyor.
O kul, çağrılıyor bizim yerimize..
“Kalk ya Muhammed, insanlık müjdeni beklemekte..”
“Aç gözlerini ey Ahmed, varlık Senin gözlerinden teselli emmekte…
“Yürü ya Mustafa, biçare Yunus’lar yüzünü izine sürmekte..”
“İşit ey sevgili kul, çölde susuzlar sözlerini içmekte…”
“Gel ey Muhammed Mustafa, yeryüzü ve gökler senin yüzünü özlemekte..”

İçimizden biri
Bizim gibi..
Bizi bizden daha çok esirgeyen…
Yükselişin eşiğinde..
Ardı sıra bıraktığı izle bizi de kurtuluşa götürmek için.
Kurtuluşumuzun haritası elinde.
Ayağa kaldırıyor ümitlerimizi.

En çok sevilmek istediğimize sevdiriyor bizi.
Bir kul olarak miracın eşiğine koyuyor her birimizi..
Sevildiğimizi biliyoruz bir bir…
Secdelerimizin başı göğe eriyor.
Yakarışlarımızın sancısı bir Kutlu Bakış’ın kucağına düşüyor.
Yumuşacık….
Gül oluyoruz zamanın avuçlarında…
Tazecik…
Cennet bahçesine buyur ediyor
En günahkârımızı bile..
Başının secdeye değdiği o yerde.
Tutuyor yüreğimizden
Yüzümüzü kaldırıyor yerden.
Rüku rukû doğrultuyor eğriliklerimizi.
Secde secde cennete taşırıyor yüreklerimizi.
Yeryüzü seccadesinde bir inci eyliyor bedenimizi.
Miraca katıyor nefeslerimizi.

Senai Demirci..

http://www.videoislami.com/view/5589/senai-demirci-mira/

Fatih Özkan
28.06.2011, 16:02
Çocuk Olsam Yeniden.. Birtek Düştüğüm İçin Acısa İçim,
Ve Kalbim; Çok Koştuğum Zaman Çarpsa Sadece...

Çok hoş...

7 AHMET 7
28.06.2011, 16:07
MİRÂÇ

İsrâ... «Gece giden»... Kur’ânda ismi;
Bir yolcu... İsrâ...
Zamandan, mekândan azattır cismi;
İlâhî ibrâ...

Seven, sevilenle buluşmak diler;
En mahrem meclis...
«Geceleyin beni alıp gittiler...»
Ne güzel hadîs!..

Çıktı, çıktı... Ahenk ahenk merdiven...
Her katta bir iş...
Döndürüp yıldızlar üstünde düven,
Kat kat yükseliş...

Yanında Cebrâil, altında Burak,
O yere vardı.
O yerde, son nokta, son iz, son durak,
Bir ağaç vardı.

Melek dedi: «Burda tamam sınırım;
Ve akıl tamam!
Davranmak istersem yanar kalırım!
Kıpırdayamam!»

Sordu: «Artık nasıl erişmek kabil?
Yok mu bir destek?...»
Kendini aşka sal, dedi Cebrâil;
Aşk erdirir tek...

Aşka teslim oldu. Nurdan çağlayan...
Engelsiz geçit...
Her kayıttan uzak, O’nu bağlayan,
Allah’a şahit...

O erişti, nasıl erişsin tabir?..
Had ötesi had...
Bir O, tek kul, bir de sayı üstü BİR
Allah ki, ehad...


(N-F-K)

Ahmed'
29.06.2011, 20:03
TANE CAN

Bir kum tanesiyim ama
Çölün derdini taşıyorum
Rüzgâr
Her sabah ayrı bir şarkıyla geliyor
Atım vefadadır
Hiç kımıldamıyor
Ben varım rüzgârla harab
Ben varım çöl yerinde kalıyor

Sevgilim
Gücümü ölçme benim



Mevlana İdris Zengin

Bayraktaroğlu
30.06.2011, 17:11
Aysel Git Başımdan


aysel git başımdan ben sana göre değilim
olümüm birden olacak seziyorum
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
aysel git başımdan istemiyorum
benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
dağıtır gecelerim sarışınlığını
uykularımı uyusan nasıl korkarsın
hiçbir dakikamı yaşayamazsın
aysel git başımdan ben sana göre değilim
benim için kirletme aydınlığını
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

Islığımı denesen hemen düşürürsün
gözlerim hızlandırır tenhalığını
yanlış şehirlere götürür trenlerim
ya ölmek ustalığını kazanırsın
ya korku biriktirmek yetisini
acılarım iyice bol gelir sana
sevincim bir türlü tutmaz sevincini
aysel git başımdan ben sana göre değilim
ümitsizliğimi olsun anlasana
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

sevindiğim anda sen üzülürsün
sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş
uzak yalnızlık limanlarına
aykırı bir yolcuyum dünya geniş
büyük bir kulak çınlıyor içimdeki
çetrefil yolculuğum kesinleşmiş
sakın başka bir şey getirme aklına
aysel git başımdan ben sana göre değilim
ölümüm birden olacak seziyorum
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
aysel git başımdan seni seviyorum

Atilla İlhan

Bayraktaroğlu
30.06.2011, 17:17
Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz:
Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz!
İnsanlığın bütün ufukları kapkaranlıkken,
Işık olup fışkırmışız ta karanlığın koynundan;
Yarmışız anarşi dönemlerinden kalma en uzun geceleri;
Yarın fikri doğmadan yağdırmışız yarınları!
Öyle yarınlar ki:Alemi baştan başa kaldırmış;
Gözler daimi sabah aydınlığı nedir yakından tanımış.
Yirmibeş yıl, yirmibeş bin yıl kadar bereketli imiş!
Bak ne ani bir gelişme!Bak ki tarihler
Onun olağanüstü hatırasından hala şaşkınlığa düşmekteler;
O müthiş ilerlemenin benzerini görmemiş, hem görmez insanlık.
Bir taraftan dinimiz, ahlâkımız, irfanımız;
Bir taraftan kılıçla desteklenen adaletimiz, cömertliğimiz;
Yükselip akın akın gelen kavimleri kucaklamış;
...

Mehmet Akif ERSOY- Safahat

Bayraktaroğlu
30.06.2011, 17:21
Biz bu zulmetler içinden çıkarız bir gün olur;
Şarka garba yıldırımlar çakarız bir gün olur.
Kara bulutlar içinden parlayıp şimşek atar,
Gök gürler, dolular yağar; bakarız bir gün olur.
Kafkas, Buhara, Kırım'dan çevrilen hisarları,
Vurur millî külünk ile yıkarız bir gün olur.
Türkistan'ın güneşinden alırız bir kıvılcım;
Cehennem olur cihanı yakarız bir gün olur.
Anadol'dan Hindistan'a geçeriz Temür gibi,
Himalaya dağlarını çalkarız bir gün olur.
Dağıstan, Kırım, Kazan'ı; İran, Turan, Kaşgar'ı,
İttihadın zinciriyle sıkarız bir gün olur.
Bizi boğmak için yurda akan acı selleri,
Dinimizin kuvvetiyle tıkarız bir gün olur.
Türk doğarız, Türk gezeriz, Türk yaşarız dünyada;
Devrilen Moskof elinden çıkarız bir gün olur.
Der Zülâlî, Volga, Tuna, Ceyhun, Araslar gibi
Tuğyan eder deryalara akarız bir gün olur.



Şiirin seslendirilmiş hali http://www.ferhataslan.com/2008/05/120-bir-gn-olur-trk-doarz.html

7 AHMET 7
02.07.2011, 05:14
-Nerelisin sen?
-Ölümlü.
-İçinden mi?
-Yok dışından.
-İnsanı bilir misin? Oralıdır.
-Ölüm büyüktür. Kimse kimseyi bilmez .
-İnsan insanı bilmez mi hiç?
-Asıl insan insanı bilmez.

__________Gökhan Özcan

7 AHMET 7
02.07.2011, 05:45
Ne yandan gelirse gelsin
Ne yandan sarılırsa sarılsın ölümün kolları
Okşar onları vurulup düşenleri
Yüzlerini Mekke'ye çevirir öyle kor toprağa başlarını
Aaah ki uzaklarındayız senin
Nasıl da geliyor kokun
Nasıl da acımış bileklerin
İyileşiyor evimiz hadi dayan hadi büyü hadi yeşer
Hadi biraz daha
Bir kılıç daha çek
Bir mızrak daha sür
Senin için yazdığımı bil bilme ne olur.

____________Cahit Zarifoğlu

ApoCaN28
02.07.2011, 12:39
Daha az seviyorum seni..
Giderek daha az..
Unutur gibi seviyorum..
Azala azala..
Aramızdaki uzaklığın karanlığında..

Geceler kısalıp..gündüzler uzuyor öyle olunca..
Daha az seviyorum seni..
Kendini iyileştiren bir yara gibi..
Daha az..
Ve zamanla..

Sen geceyi tutuyorsun..ben nöbetini..
Uzak dağ kışlalarında..
Görmüyoruz birbirimizi..
Usul usul sis iniyor..
Kopmuş yollara..
Işığı hafif..uykusu ağır koğuşlarda üzerini örtüyorum senin..
Bir çığ gibi büyüyorsun rüyalarımda..
Sevgilim sevgilim
Yıldızları daha büyüktür bazı gecelerin
Nöbet kadar yalnızken öğreneceksin bunu da..

Artık daha az seviyorum seni..
Unutur gibi..ölür gibi daha az..
Yeniden ödetiyorum kendime
Onca aşkın öğretemediğini..
Kolay değildi..
Yalnızca sevgilimi değil..evladımı da kaybettim ben..
Kaç acı birden imtihan etti beni..
Bir tek gece vardır insanın hayatında..
Ömür boyu sürer nöbeti..
Bu da öyleydi..
İyi ol..
Sağ ol..
Uzak ol..
Ama bir daha görme beni..


Murathan Mungan

7 AHMET 7
03.07.2011, 05:47
Üzülme!..
Dert etme can!..
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan…
...Ne mutlu sana!.. Elinde olmayanları söyleme bana…
Elinde olanlardan bahset can!… Üzülme!..
Geceler hep kimsesiz mi geçecek?..
…Gidenler dönmeyecek mi?..
Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede..
Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış…
Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta…
Gel Git’lerin olmadığı bir hayat düşünebilir misin?..
“Hüzün olgunlaştırır” …“Kaybetmek sabrı öğretir”…

Hz. Mevlana

7 AHMET 7
03.07.2011, 05:59
Unuttuk...


"Anımsamaz mı insan ki,
bir zaman anılmaya değer bir şey değildi."

İnsan Suresi 1




Ne çabuk unuttuk, ne çok unuttuk...
Dünya kalınası değildi,
yeryüzünde karar kılamazdık ki.
Geldik ve nihayet dönecek değil miydik?
Şimdi hatırladığımız bu..
Ve hiç unutmayacağımız...

Ne çok unuttuk, ne çabuk unuttuk
Bizden önce gelenleri ve bizden önce gidenleri
Güzel atlara binip giden güzel insanları
Sırf ölümünü güzel eylemek için yaşayanları
Ölümünü 'düğün gecesi' gören güzel bakışlıları

Ne çok uyuduk göklerden habersiz.
Ne çok unuttuk semaya yüz dönmeyi
Ayağımızı yere sabit belledik
Elimizdekileri sahiplendik
Değil elimizdekilerin,
elimizin bile elimizde olmadığını hatırlamak zamanı şimdi.
Çok hatırlamak ve çabuk hatırlamak zamanı.

Unuttuk;
dünya bir gölgelikti oysa
Yolcu olduğumuzu unuttuk,
yolumuzun buradan geçtiğini sadece
Sadece uğradığımızı şu dünyaya
Yükümüzü yeğni tutmayı bilemedik.
Biriktirdik, çoğalttık, artırdık ve saydık
Geriye ne kaldı?
Şimdi hatırladık
Sermayemiz yokluktu, servetimiz acizlikti
Şimdi hesapladık.

Unuttuk,
Yüzümüzde Rahmanın nakşı vardı
Gözümüzde Cemalin bakışı vardı
Gönlümüzde Bekanın aşkı vardı
Şimdi, yüzümüz yerde kaldı
Gözümüz yaşta kaldı
Gönlümüz darda kaldı
Hatırladık ve anladık ki,
Bu dünyanın ötesi vardı

Gelin, burada kalmayalım.
Yüzümüzü Rahmanın vechine döndürelim,
Gözümüzü Gufranın tecellisine çevirelim,
Gönlümüze 'neylerse güzel eyleyen' Mevlamızın tesellisini devşirelim.

Hatırlayalım, hatırlayalım ki,
'Hatırlamaya değer bir şey bile değil'ken
Yüze geldik, varlığa vardık, dile geldik, ışığa vardık
Kimsenin bizi bilmediği, kendimizi de bilmediğimiz
Derin bir unutuştan alındık
Hatırlandık, hatırı sayılır olduk.

Fakat ne çok unuttuk ve ne çabuk unuttuk
Unutuşun çocuğu olduğumuzu
Varlığın uçarı kuşu olduğumuzu
Kanatlarımız olduğunu,
yerde kalanlardan ve arza bağlananlardan uzakta
Kaderimiz olduğunu
Gelip gitmenin, konup göçmenin,
Ondan gelip Ona gitmenin
Ne güzel olduğunu

Hatırlayalım hatırlayalım ki
Unutuştan alınmış
ve çokça unutmuştuk

Unutmayalım ki
Hep hatırlandık, hep hatıra kaldık
İşte o zaman enkaz altından çıkarabiliriz ruhumuzu

Ve o zaman yüreğimizdeki yangın yeri
İbrahimvari bir gülşene döner

Ve biliriz ki,
Mazlumlar mahzun olmazlar
Masumlara hüzün erişmez asla
Ve korku yoktur şehidlere...

Senai Demirci

7 AHMET 7
03.07.2011, 06:28
Unutmak ne dipsiz bir şeydir...

Unutmak ne dipsiz bir şeydir ki, unutanlara unuttuklarını bile unutturur.
Unutulmak ne acı şeydir ki, unutulanın unutuluşuna ağlayışını kimse hatırlamaz.
‘Nisyan’dan unutuluştan çıkarıldık her birimiz.
Yüzümüz gün yüzüne değeli, tenimiz güneşe erişeli beri unutulmaktan alındık, unutmaktan sakındık.
Hatırı sayılır olduk.
Ne var ki, unutmak yaşamak kadar elimizin altında ve unutulmak ölüm kadar yanı başımızda.
Ölüm bizi geldiğimiz yere, ‘nisyan’a götürüyor tekrar.
Ölüm unutuşlara gömüyor yüzümüzü; tenimizi tanıdıklarımıza yabancı kılıyor.
Yaşarken ölümü anmıyoruz o yüzden.
Yaşarken ölümle aramıza sahte uzaklıklar koyuyoruz.
Unutulmak korkusu bu…
Galiba en çok unutulacağımızı unutuyoruz.
Ve herkesin unuttuğu anlarda, “hatırlanmaya değer olmadığımız zamanlarda hatırımızı tek sayanın
Yaratıcımız olduğunu unutuyoruz.
Sen ki hiç unutmadın ve hiç unutmazsın bizi, bize senin zikrini unutturma Rabbim.
....

senai demirci

7 AHMET 7
05.07.2011, 13:49
Benim adım Filistin!

Benim adım Filistin!
Adı tüm meydanlara yazılan Filistin!
Adı beni saran ve kuşatan Filistin!
Ruhumun en derinliklerine işleyen Filistin!
Topraklarının beni, benim de onu tanıdığım Filistin!
Onu değil beni parçalayın dediğim vatanım!
Geçmişten beni her an çağıran Selahattin..
Beni, binlerce esiri ve mahkumuyla;
Her zaman yardıma çağıran Mescid-i Aksa.
Ey Aksa, ümmetin ilk kıblesi..
Siyonistleri kahreden edanla paramparça et..
Siyonistlerin ruhunu söndüren akşam,
Gökyüzünü Filistin bayrağıyla donat..
Filistinim.. Filistinim.. FİLİSTİNİM!


iszbLbUf-OA&feature=BFa&list=PLB121857B672119BC&index=10

7 AHMET 7
07.07.2011, 06:44
Adalet

İnsansız adalet olmaz
Adaletsiz insan olur mu?
Olur, olmaz olur mu!
Ama, olmaz olsun


Özdemir Asaf

Fatih Özkan
16.07.2011, 03:59
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
avuçlarımda camdan bir şey gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya
çıldırasıya...
Erkek kadına dedi ki:
-Seni seviyorum,
ama nasıl,
kilometrelerle derin, kilometrelerle dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beş yüz,
yüzde hudutsuz kere yüz...
Kadın erkeğe dedi ki:
-Baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
Şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana..
Ve ben artık
biliyorum:
Toprağın -
yüzü güneşli bir ana gibi -
en son en güzel çocuğunu emzirdiğini..
Fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olan parmaklarına
başımı kurtarmam kabil
değil!
Sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak..
Sen
yürümelisin,
beni bırakarak...
Kadın sustu.
Sarıldılar.
Bir kitap düştü yere...
Kapandı bir pencere...
Ayrıldılar..

esra61
25.07.2011, 17:49
Beni Bağışla, Seni Seviyorum

Beni bağışla aşkım, aşkımı hoşgör artık
Beni hoşgör, beni bağışla, seni seviyorum.

Yolsuz yordamsız bir kuş gibi öksendeyim
Yüreğim tir tir, örtüsünden kurtulmuş
Şimdi yoksul, şimdi çırılçıplak, şimdi soyunuk
Acını esirgeme benden, ko sarınsın yüreğim
Ko giyinsin, ko kuşansın, ko örtünsün. Sonra
Beni bağışla aşkım, beni hoş gör, seni seviyorum.

Eğer bir lokmacık bile sevemezsen beni,
Hiç mi hiç sevemezsen eğer
Acımı bağışla, beni hoşgör, seni seviyorum.

Bana öyle eğri bakma, ırak durma ellerden
De, kuytuma çekilirim, de karanlığa kavuşurum
Sımsıkı tutarım ellerimle utancımı
Sarıp sarmalarım, dürüp bükerim
O an yüzün eğ benden aşkım, kaçır benden
Beni hoşgör, beni bağışla, seni seviyorum

Gün gelir, hayalin erişir karanlık yiter
Meyil verirsin bana, gün gelir
Şimdi çaresizim, yalnızım, kolum kanadım kırık
Beni bağışla aşkım, beni hoşgör, seni seviyorum

Seni seviyorum, yüreğim mutluluk selinde
Kapıp koyveriyor kendini gurbetlere varıyor
Gülme bu korkulu gidişime, gülme bağışla aşkım
Beni bağışla, beni hoşgör, seni seviyorum.
Rabindranath Tagore
http://www.facebook.com/video/video.php?v=146938002041640

esra61
25.07.2011, 17:58
Vatan İçin

Neler yapmadık şu vatan için!
Kimimiz öldük;
Kimimiz nutuk söyledik.


Orhan Veli Kanık(kısa ama öz)

Çağdaş DENİZ
25.07.2011, 18:30
Vatan İçin

Neler yapmadık şu vatan için!
Kimimiz öldük;
Kimimiz nutuk söyledik.


Orhan Veli Kanık(kısa ama öz)

ilk aldığım şiir kitabıydı orhan veli...
SONUÇ: şiirden soğudum:(

esra61
25.07.2011, 21:31
ilk aldığım şiir kitabıydı orhan veli...
SONUÇ: şiirden soğudum:(

:):)kötü olmuş ama şiirden soğuma bnce aksine şiire sıkı sıkı tutun çünkü şiir insanı farklı dünyalara götürüyor...

7 AHMET 7
17.08.2011, 12:20
Biter

Kalkılır bir yerde, kalır oyuncak,
Kurgular biter.
Ölüm... O geldi mi ne var korkacak?
Korkular biter.

Fikir, açmaz artık beyinde kuyu;
Burgular biter.
Unuturuz hayat adlı uykuyu,
Uykular biter.

Biter, her şey biter; ses, şekil ve renk,
Kokular biter.
Kabir sualiyle kapanır kepenk,
Sorgular biter.

Necip Fazıl Kısakürek

7 AHMET 7
18.08.2011, 04:07
Kara gözlerini deviripte bakma öyle çocuk;
hepsinin yönü doğruda,bir tek sen şaşırmışsan ne çıkar
kaçının kalbi seninki kadar derûni parlar gözlerinde..

Al al benim yüreğimi de koy yüreğinin eşiğine
büyütmekten yoruldum,
birazcık çocuk kalsın seninle...

7 AHMET 7
18.08.2011, 15:29
sensizlik

benim şiirim....


_______________Cahit Zarifoğlu

7 AHMET 7
19.08.2011, 05:33
O ÇOCUK


Bahçeden çocuk sesleri geliyor
Hayatı dinliyorum
İçim yoruluyor, ruh yoruluyor

Büyük gözlü çocuk
İnsanın içine kadar bakıyor
Sorar gibi
- Nerede benim babam

Kendimi şöyle görürüm düşümde
İki ata birden binmişim
Biriyle kuzeye saldırıyorum
Ötekiyle
Alkan lalelerin
Kıpkızıl tutuştuğu sulara

Nerede babam
Karşısında yapayalnızsın
Duvar gibi dikilen
Bu sorunun

Okşuyorsun başını
Şehit çocuğunun

Bahçeden kuş sesleri geliyor
Sabahı dinliyorum
Bu sefer bezgin

Bir vakit
Darağaçları kurdum
Elimden fırlayıp gidiyor cellatlar
Silah olarak
Bir tek soru var elimde
Nerede babam, nerede

_______________Cahit Zarifoğlu

esra61
27.08.2011, 17:27
‎-Birini çok sevdiğinizde o sizi çok üzse de,
Yine onun yanında ağlamak istersiniz.

-O size korkunç bir şey yapsa da,
Yine onun kollarında teselli bulmak istersiniz.

-Birini çok sevdiğinizde size bin kere de yalan söylese,
Yine de herkesten çok ona inanmak istersiniz.

"Sakın tek bir kelime daha etme!
Sakın tek bir yalan daha söyleme.
Niye biliyor musun?
Çünkü yine inanırım.."


*Oscar Wilde

7 AHMET 7
30.09.2011, 20:40
korku salardı inceliğin acıman tevazuun
dünya ve insan çıkmazlarına yumuşak bakışın

nur sarnıçları ballar koydun çöllere ruh eşiklerine
senden kaynıyordu yine sana kapılıyor ırmakların

yamalı ve tertemiz elbiselerim olunca
her gece mutlak uyanıp adını anınca

bir gün elbette sofraya birlikte çökeriz
sen dağ gibi kurul ben zerre bir yer tutayım

sura vardıkça gövdelendim soyundum aşk duasına
atılıyorum sırlarına açılıyor hücrelerim

menzili çoktan geçtim ün saldı kayboluşum
kendi kuytumda çalkıyor şerbetini ağzım

______________cahit zarifoğlu

7 AHMET 7
02.10.2011, 22:10
dostum
üşüyorum dedin
üşüme
korkuyorum-korkma
kaçıyorum-kaçma
ürperiyorum düşünceden
ürper

| cahit zarifoğlu

7 AHMET 7
08.10.2011, 20:25
Bir kalbiniz vardır onu tanıyınız/
Bir şehir kadar kalabalıktır bazıları/
Bir dehliz kadar karanlıktır bazıları/
Konuşurlar/ İsterler/ Susarlar/

cahit zarifoğlu

'ACZ'

7 AHMET 7
08.10.2011, 21:35
Asrımızın zarif düşünceli gençlerinden biri
Kederli elini
Temiz alnına koyarken fikretmek için
Çocukların susması
Kuşların ve kedilerin uzaklaşması
Haritaları üzerine bezlerin atılması
Lambaların kısılması
Kadınların bir vakit konuşmadan
Yaşaması gerekebilir

'acz'

7 AHMET 7
10.10.2011, 22:23
Ve bak, asıl ölen, yaylalar, villalar, tok karınlar
Hissiz dudaklar, gayretsiz kalbler
Asla değil kavruk çölde yatan kadavralar...

'acz'

7 AHMET 7
11.10.2011, 18:45
Okumaktan az uyumaktan mı
Kan gölü gözlerin
Her an karanlığını giyinecek gibisin
Ne kadar uzun sürüyor
Ta içinden gözlerine gelmesi dikkatin
Karnın ne kadar küçük ve içerde
İnce belin-
Fazla kabarık değil kemiklerinden etlerin
Biliyorum ancak sen
Bu kadarla yetindikçe ve ekmeği
Böyle mübarek tuttukça
doyar karnı çinin hindistanın amerikanın
Sen olabilirsin çaresi
Su içinde susuzluk hissinden ölen kimselerin

'acz'

mda61
16.10.2011, 16:22
Bugün yaşamdan dakikalarda Sunay Akın çok güzel bir şiir okudu ama internette bulamıyorum :( Belki izleyen vardır aramızda. İsmail Dumanlar-Bırak Beni şiirin adı.

7 AHMET 7
18.10.2011, 23:58
HAYKIR

Ya Allah de; ve yıldız yıldız fezada atla,
Oraya ne füzeyle çıkılır ne kanatla..

(N.F.K. - 1974)

7 AHMET 7
19.10.2011, 00:00
TEK CÜMLE

Her cümlenin başında söylenmeye müstehak,
Tek cümle tanıyorum; "Allah bir, Resulü Hak!"

(N.F.K. - 1975)

7 AHMET 7
19.10.2011, 00:01
Anladım işi, sanat Allah'ı aramakmış.
Marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış...

necip fazıl

Ahmed'
21.10.2011, 00:12
O ÇOCUK


Bahçeden çocuk sesleri geliyor
Hayatı dinliyorum
İçim yoruluyor, ruh yoruluyor

Büyük gözlü çocuk
İnsanın içine kadar bakıyor
Sorar gibi
- Nerede benim babam

Kendimi şöyle görürüm düşümde
İki ata birden binmişim
Biriyle kuzeye saldırıyorum
Ötekiyle
Alkan lalelerin
Kıpkızıl tutuştuğu sulara

Nerede babam
Karşısında yapayalnızsın
Duvar gibi dikilen
Bu sorunun

Okşuyorsun başını
Şehit çocuğunun

Bahçeden kuş sesleri geliyor
Sabahı dinliyorum
Bu sefer bezgin

Bir vakit
Darağaçları kurdum
Elimden fırlayıp gidiyor cellatlar
Silah olarak
Bir tek soru var elimde
Nerede babam, nerede

_______________Cahit Zarifoğlu


.................................................. .........

musty3461
26.10.2011, 13:38
Ey hayat,
Bu son yazışım sana..
Dün yargılandım..
Ve bir kağıda,
Sevdamın ölümünü yazdım...
Davalı benim..Davacı ben...
Duruşmanın yargıcı da ben...
Kırdım kalemimi.!
Şimdi ipimi çekecek,
Celladımı bekliyorum...

musty3461

mda61
29.10.2011, 11:40
Benim için en anlamlı şiirlerden bir tanesi. İnsanın boğazına bir şeyler düğümleniyor okuyunca.

Sevgileri yarınlara bıraktınız
Çekingen, tutuk, saygılı.
Bütün yakınlarınız
Sizi yanlış tanıdı.

Bitmeyen işler yüzünden
(siz böyle olsun istemezdiniz)
Bir bakış bile yeterken anlatmaya her şeyi
Kalbinizi dolduran duygular
Kalbinizde kaldı.

Siz geniş zamanlar umuyordunuz
Çirkindi dar vakitlerde bir sevgiyi söylemek.
Yılların telaşlarda bu kadar çabuk
Geçeceği aklımıza gelmezdi.

Gizli bahçenizde
Açan çiçekler vardı;
Gecelerde ve yalnız.
Vermeye az buldunuz
Yahut vaktiniz olmadı.

Behçet Necatigil

Bilâl ÇOBAN
31.12.2011, 04:41
vakit geldi kunâla
dünyayı göreli çok oldu
tam kırk yılda seni buldum kunâla
bu can tenden geçmeden
bu dünyadan göçmeden
bir kerecik sevmek çok değil

simsiyah saçların var kunâla
kemiklerine yapışık etlerin var
bir gün dökülecek
kunâla kuşu gibi gözlerin var
bir gün sönecek
kunâla
bu etlerin arkasında güzelliklerin var
benden başka kimse bilmeyecek

bu can içimde kuştur kunâla
seni görünce titrer
bu can gözümde muhabbettir kunâla
seni görünce yanar
bu can burnumda soluk olur kunâla
uçar gider

bu can benden geçmeden
bu dünyadan göçmeden
bir tek seni sevmek
çok değil

ApoCaN28
05.01.2012, 22:47
Unutmayı Unuttum

Gittiğin gün
Bütün ayrılıkların hesabı benden soruldu
Bütün acılı şarkıların
Bütün hazin sevdaların
Gittiğin gün
Her çiçeğe bir gözyaşı
Her kelebeğe bir ağıt
Bana da yüzlerce şiir düştü
Yazmaya mahkum
Gözlerin için...

Ben ki
Dönüşüne hasret yaşadım bütün nisanları
Ve gülüşüne hasret bütün baharları
Gel gör ki
Bir dağa çarpar gibi çarptı yüreğim yokluğuna
Bir ben bilirim
Gururumu hangi taşlara vurduğumu
Başımı hangi duvarlara
Ve hangi uçurumlara köprüler kurduğumu
Bir sana kavuşmak için

Sen gideli
Bütün yollarımın yolları kesik
Bütün dallarımın dalları kırık
Kaç geceye bekçi
Kaç sabaha nöbetçi
Ve kaç uykusuz trene biletçi oldum
Gelmedin
Oysa hep karlar içinde sakladım umutlarımı
Yağmurlar içinde kuruttum göz yaşlarımı
Ve kanatarak açtım gölgene avuçlarımı
Bir sana sarılmak için

Bir ucu kalbimde kaldı bu sevdanın
Bir ucu ellerinde
Bir adımı sende kaldı sonumun
Bir adımı sabrımda
Çünkü
Bulutlara çizilmiş
Yıldızlara yazılmış
Ve yüreğime kazılmış bir kara sevdaydı bu
Günlerce
Kışlardan güneş
Karlardan ateş topladım
Ve bütün ölümleri erteledim
Bir sana dokunmak için

Oysa daha gittiğin gün
Uykularımı çaldım göz bebeklerimden
Dizlerimde uyuttum
Acılarımı kopardım yüreğimden
İzlerinde avuttum
Ve sözümü de tuttum
Yanarak için için
İşte bugün
Unutmayı da unuttum
Bir tek seni
Unutmamak için....

Ahmet Selçuk İlkan

Uzun bir aradan sonra okudum , özlemişim şiiri , paylaşmak istedim ;)

Mert Oğuzlu61
18.02.2012, 19:58
Sensizlik...


bir gülüşün ısıtır içimi sorma gerisini
düşünürüm yağmur altında seni ve sensizliği
usulca ağlarım, bir damla yaş düşer küfredercesine,
bakarım boş boş gecelere, dinlerim sensizliği...


isyan ederim, küfrederim o gecenin karanlığına
tutamam kendimi, bağırırım ıslanmış sokaklara
lanet şehir bana gülüyor, umrumda mı sanki
bilsem derman olacak, tutar yakarım bu şehri...


geçmişim feleğin çemberinden elimde hançer
vururum, vururum o hançerle buz kaplamış yüreğimi
derim acısı benimdir, yüreğimindir geçer gider,
gitmez, gitmez deler geçer kalbimi orta yerinden...


acıtmaz o hançer yüreğimi senin acı bir sözün kadar
mutlu etmez beni hiçbir şey tatlı bir gülüşün kadar
anla artık şu halimi oynama benimle kanatma yüreğimi,
artık gücüm kalmadı, zehirleme zayıf düşmüş bedenimi...


olur ya hasret dayanır cana, delilik vurur başa,
işte o an bulursun karşında bedenimi korkusuzca
tek bir isteğim olur senden iyi dinle beni
gözlerinde kaybolurken sadece sus ve dinle yüreğimi
o vakit anlayacaksın geçte olsa sana değer vereni.


Emin Mert KIRARSLAN

Delibas
17.03.2012, 00:19
9uXPz_gOMr0&feature=related

Heydar Baba'ya Selam

Heyder Baba, ıldırımlar şakanda,
Seller, sular şakkıldayıb akanda,
Kızlar ona saf bağlayıb bakanda,
Selâm olsun şevkatize, elize,
Menim de bir adım gelsin dilize.

Heyder Baba, kehliklerin uçanda,
Göl dibinden dovşan kalkıb, kaçanda,
Bahçaların çiçeklenib açanda,
Bizden de bir mümkün olsa, yâd ele,
Açılmayan ürekleri şâd ele.

Bayram yeli çardakları yıkanda,
Novruz gülü, kar çiçeği çıkanda,
Ağ bulutlar köyneklerin sıkanda,
Bizden de bir yâd eyleyen sağ olsun,
Derdlerimiz koy dikkelsin dağ olsun.

Heyder Baba, gün dalıvı dağlasın,
Üzün gülsün, bulakların ağlasın,
Uşaklarun bir deste gül bağlasın,
Yel gelende ver getirsin bu yana,
Belke menim yatmış bahtım oyana.

Heyder Baba, senin üzün ağ olsun,
Dört bir yanın bulak olsun, bağ olsun,
Bizden sora senin başın sağ olsun,
Dünya kazov-kader, ölüm-itimdi,
Dünya boyu oğulsuzdu, yetimdi.

Heyder Baba, yolum senden keç oldu,
Ömrüm keçdi, gelenmedim geç oldu,
Heç bilmedim gözellerin neç oldu,
Bilmezidim döngeler var, dönüm var,
İtginlik var, ayrılık var, ölüm var.

Heyder Baba, igit emek itirmez,
Ömür geçer efsus bere bitirmez,
Nâmerd olan ömrü başa yetirmez,
Biz de vallah unutmarık sizleri,
Görenmesek helâl edin bizleri.

Heyder Baba, Mir Ejder seslenende,
Kend içine sesden-köyden düşende,
Aşık Rüstem, sazın dillendirende,
Yadındadır ne hövlesek kaçardım,
Kuşlar tekin kanad çalıb uçardım.

Şengülava yurdu, aşık alması,
Gâh da gedib orda konak kalması,
Daş atması, alma-heyva salması,
Kalıb şirin yuhu kimin yadımda,
Eser koyub, ruhumda her zadımda.

Heyder Baba, Kuru gölün kazları,
Gediklerin sazak çalan sazları,
Ket kövşenin payızları, yazları,
Bir sinema perdesidir gözümde,
Tek oturub, seyr ederem özümde.

Heyder Baba, Karaçemen caddası,
Çovuşların geler sesi, sedası,
Kerbelâ’ya gedenlerin kadası,
Düşsün bu aç, yolsuzların gözüne,
Temeddünün uyduk yalan sözüne.

Heyder Baba, şeytan bizi azdırıb,
Mehebbeti üreklerden kazdırıb,
Kara günün ser-nüviştin yazdırıb,
Salıb halkı bir-birinin canına,
Barışığı beleşdirib kanına.

Göz yaşına bakan olsa, kan akmaz,
İnsan olan hancer beline takmaz,
Amma hayıf, kör tutduğun burakmaz,
Behiştimiz cehennem olmakdadır,
Ziheccemiz meherrem olmakdadır.

Hazan yeli yarpakları tökende,
Bulut dağdan yenib kende köçende,
Şeyhülislam gözel sesin çekende,
Nisgilli söz üreklere deyerdi,
Ağaçlar da Allah’a baş eyerdi.

Daşlı bulak daş-kumunan dolmasın,
Bahçaları saralmasın, solmasın,
Ordan keçen atlı susuz olmasın,
Deyne bulak, hayrın olsun, akarsan,
Ufuklara humar-humar bakarsan.

Heyder Baba, dağın daşın seresi,
Kehlik okur, dalısında feresi,
Kuzuların ağı, bozu, karası,
Bir gedeydim dağ-dereler uzunu,
Okuyaydım: 'Çoban, kaytar kuzunu'.

Heyder Baba, Sulu yerin düzünde,
Bulak kaynar çay çemenin gözünde,
Bulakotu, üzer suyun üzünde,
Gözel kuşlar ordan gelib keçerler,
Halvetleyib bulakdan su içerler.

Biçin üstü sünbül biçen oraklar,
Ele bil ki, zülfü darar daraklar,
Şikarçılar bildirçini soraklar,
Biçinçiler ayranların içerler,
Bir huşlanıb, sondan durub biçerler.

Heyder Baba, kendin günü batanda,
Uşakların şamın yeyib yatanda,
Ay bulutdan çıkıb kaş-göz atanda,
Bizden de bir sen onlara kıssa de,
Kıssamızdan çoklu gam u gussa de.

Karı nene gece nağıl deyende,
Külek kalkıb kap-bacanı döyende,
Kurd keçinin Şengülüsün yeyende,
Men kayıdıb bir de uşak olaydım,
Bir gül açıb ondan sora solaydım.

‘Emmecan’ın bal bellesin yeyerdim,
Sondan durub üs donumu geyerdim,
Bahçalarda tiringeni deyerdim,
Ay özümü o ezdiren günlerim,
Ağac minib, at gezdiren günlerim.

Heçi hala çayda paltar yuvardı,
Memmed Sadık damlarını suvardı,
Heç bilmezdik dağdı, daşdı, divardı
Her yan geldi, şıllak atıb aşardık,
Allah, ne koş, gamsız-gamsız yaşardık.

Şeyhülislam münâcatı deyerdi,
Meşed Rahim lebbâdeni geyerdi,
Meşdâceli bozbaşları yeyerdi,
Biz hoş idik, hayrat olsun, toy olsun,
Fark eylemez, her n’olacak, koy olsun.

Melik Niyaz verendilin salardı,
Atın çapıb kıykacıdan çalardı,
Kırkı tekin gedik başın alardı.
Dolayıya kızlar açıb pencere,
Pencerelerden ne gözel menzere.

Heyder Baba, kendin toyun tutanda,
Kız gelinler hena, pilte satanda,
Bey geline damdan alma atanda,
Menim de o kızlarında gözüm var,
Aşıkların sazlarında sözüm var.

Heyder Baba, bulakların yarpızı,
Bostanların gülbeseri, karpızı,
Çerçilerin ağ nebatı sakkızı,
İndi de var damağımda, dad verer,
İtgin geden günlerimden yad verer.

Bayram idi gece kuşu okurdu,
Adaklı kız bey çorabın tokurdu,
Herkes şalın bir bacadan sokurdu,
Ay ne gözel kaydadı şal sallamak,
Bey şalına bayramlığın bağlamak.

Şal istedim men de evde ağladım,
Bir şal alıb tez belime bağladım,
Gulam gile kaçdım, şalı salladım,
Fatma hala mene çorab bağladı,
Han nenemi yada salıb ağladı.

Heyder Baba, Mirzemmed’in bahçası,
Bahçaların turşa şirin alçası,
Gelinlerin düzmeleri, tahçası
Hey düzüler gözlerimin refinde,
Heyme vurar hatıralar sefinde.

Bayram olub, kızıl palçık ezerler,
Nakış vurub, otakları bezerler,
Tahçalara düzmeleri düzerler
Kız-gelinin fındıkçası, henası,
Heveslener anası, kaynanası.

Bakıçının sözü, sovu, kağızı
İneklerin bulaması, ağızı,
Çerşenbenin girdekânı, mövizi
Kızlar deyer: “Atıl-matıl, çerşenbe,
Ayna tekin bahtım açıl, çerşenbe”.

Yumurtanı göyçek, güllü boyardık,
Çakkışdırıb sınanların soyardık,
Oynamakdan birce meğer doyardık,
Eli mene yaşıl aşık vererdi,
İrza mene novruz gülü dererdi.

Novruz Ali hermende vel sürerdi,
Kâhdan enib küleşlerin kürerdi,
Dağdan da bir çoban iti hürerdi,
Onda gördün ulak ayak sahladı,
Dağa bakıb kulakların şahladı.

Akşam başı nahırçılar gelende,
Kodukları çekib, vurardık bende,
Nahır keçib gedib yetende kende,
Heyvanları çılpak minib kovardık,
Söz çıksaydı, sine gerib sovardık.

Yaz gecesi çayda sular şarıldar,
Daş kayalar selde aşıb, karıldar,
Karanlıkda kurdun gözü parıldar,
İtler gördün, kurdu seçib ulaşdı,
Kurd da gördün, kalkıb gedikden aşdı.

Kış gecesi tövlelerin otağı,
Kentlilerin oturağı, yatağı,
Buharıda yanar odun yanağı,
Şebçeresi, girdekânı, iydesi,
Kendi basar gülüb-danışmak sesi.

Şücâ haloğlunun Baki savgati,
Damda kuran samavarı, söhbeti,
Yadımdadı şestli keddi, kameti,
Cünemmegin toyu döndü, yas oldu,
Nene Kız’ın baht aynası kâs oldu.

Heyder Baba, Nene Kızın gözleri,
Rakşende’nin şirin-şirin sözleri,
Türki dedim, okusunlar özleri,
Bilsinler ki, adam geder ad kalar,
Yahşı-pisden ağızda bir dad kalar.

Yaz kabağı gün güneyi döyende,
Kend uşağı kar güllesin sövende,
Kürekçiler dağda kürek züvende,
Menim ruhum ele bilin ordadır,
Kehlik kimi batıb kalıb, kardadır.

Karı Nene uzadanda işini,
Gün bulutdan eyirerdi teşini,
Kurd kocalıb, çekdirende dişini,
Sürü kalkıb dolayıdan aşardı,
Badyaların südü aşıb-daşardı.

Hecce Sultan emme dişin kısardı,
Molla Bağır emoğlu tez mısardı,
Tendir yanıb, tüstü evi basardı,
Çaydanımız arsın üste kaynardı,
Kovurkamız saç içinde oynardı.

Bostan pozub getirerdik aşağı,
Doldurardık evde tahta tabağı,
Tendirlerde pişirerdik kabağı,
Özün yeyib, tohumların çıtlardık,
Çok yemekden lap az kala çatlardık.

Verzeğan’dan armud satan gelende,
Uşakların sesi düşerdi kende,
Biz de bu yandan eşidib bilende,
Şıllak atıb bir kışkırık salardık,
Buğda verib armudlardan alardık.

Mirza Tağı’ynan gece getdik çaya,
Men bakıram selde boğulmuş aya,
Birden ışık düşdü otay bahçaya,
”Eyvay dedik, kurddu”, kayıtdık, kaşdık,
Heç bilmedik ne vakt küllükden aşdık.

Heyder Baba, ağaçların ucaldı,
Amma hayıf cevanların kocaldı,
Tokluların arıklayıb acaldı,
Kölge döndü, gün batdı, kaş kereldi,
Kurdun gözü karanlıkda bereldi.

Eşitmişem yanır Allah çırağı,
Dayır olub mescidüzün bulağı,
Râhat olub kendin evi, uşağı,
Mensur Han’ın eli kolu var olsun,
Harda kalsa, Allah ona yar olsun.

Heyder Baba, Moll’ İbrahim var, ya yok?
Mekteb açar, okur uşaklar, ya yok?
Hermen üstü mektebi bağlar, ya yok?
Menden ahonda yetirersen selâm,
Edebli bir selâm-ı mâ lâkelâm.

Hecce Sultan emme gedib Tebriz’e,
Amma ne Tebriz ki, gelemmir bize,
Balam durun, koyak gedek evmize,
Ağa öldü, tufakımız dağıldı,
Koyun olan yad gediben sağıldı.

Heyder Baba, dünya yalan dünyadı,
Süleyman’dan, Nuh’dan kalan dünyadı,
Oğul doğan, derde salan dünyadı,
Her kimseye her ne verib alıbdı,
Eflatun’dan bir kuru ad kalıbdı.

Heyder Baba, yaru yoldaş döndüler,
Bir-bir meni çölde koyub, çöndüler,
Çeşmelerim, çırahlarım, söndüler,
Yaman yerde gün döndü, akşam oldu,
Dünya mene harâbe-i şâm oldu.

Emoğluynan geden gece Kıpçağ’a,
Ay ki çıkdı, atlar geldi oynağa,
Dırmaşırdık, dağdan aşırdık dağa,
Meşmemi Han göy atını oynatdı,
Tüfengini aşırdı, şakkıldatdı.

Heyder Baba, Kara gölün deresi,
Hoşgenâb’ın yolu, bendi, beresi,
Orda düşer çil kehliğin feresi,
Ordan keçer yurdumuzun özüne,
Biz de keçek yurdumuzun sözüne.

Hoşgenâb’ı yaman güne kim salıb?
Seyyidlerden kim kırılıb, kim kalıb?
Amir Gafar dam daşını kim alıb?
Bulak gene gelib gölü doldurur,
Ya kuruyub, bahçaları soldurur.

Amir Gafar seyyidlerin tacıydı,
Şahlar şikar etmesi kıykacıydı,
Merde şirin, nâmerde çok acıydı,
Mazlumların hakkı üste eserdi,
Zalimleri kılıç tekin keserdi.

Mir Mustafa dayı, uca boy baba,
Heykelli, sakkallı, Tolustoy baba,
Eylerdi yas meclisini, toy baba,
Hoşgenâb’ın âb-ı rûsu, erdemi,
Mescidlerin, meclislerin görkemi.

Mecdüssâdât gülerdi bağlar kimi,
Guruldardı, buludlu dağlar kimi,
Söz ağzında erirdi yağlar kimi,
Alnı açık, yakşı, derin kanardı,
Yaşıl gözler çırağ tekin yanardı.

Menim atam süfreli bir kişiydi,
El elinden tutmak onun işiydi,
Gözellerin âhire kalmışıydı,
Ondan sonra dönergeler döndüler,
Mehebbetin çırağları söndüler.

Mir Sâlih’in deli sevlik etmesi,
Mir Aziz’in şirin şahsey getmesi,
Mir Memmed’in kurulması, bitmesi,
İndi desek, ahvâlâtdı, nağıldı,
Keçdi getdi, itdi batdı, dağıldı.

Mir Abdül’ün aynada kaş yakması,
Çövçülerinden, kaşının akması,
Boylanması, dam-divardan bakması,
Şah Abbas’ın dürbini, yâdeş behayr,
Hoşgenâb’ın hoş günü, yâdeş behayr.

Sitâr’ emme nezikleri yapardı,
Mir Kadir de her dem birin kapardı,
Kapıb, yeyib, dayça tekin çapardı,
Gülmeliydi onun nezik kappası,
Emmemin de, ersininin şappası.

Heyder Baba, Amir Heyder neyneyir?
Yakın gene samavarı keyneyir,
Day kocalıb, alt engiynin çeyneyir,
Kulak batıb, gözü girib kaşına,
Yazık emme, havâ gelib başına.

Hanım emme Mir Abdül’ün sözünü,
Eşidende eyer ağzı, gözünü,
Melkâmıd’a verer onun özünü,
Da’vaların şuhlugılan katallar,
Eti yeyib, başı atıb yatallar.

Fizze hanım Hoşgenâb’ın gülüydü,
Amir Yahya em kızının kuluydu,
Ruhsâre artist idi, sevgiliydi,
Seyid Hüseyn Mir Salih’i yansılar,
Amir Cefer geyretlidir, kan salar.

Seher tezden nahırçılar gelerdi,
Koyun kuzu dam bacadan melerdi,
Emme Can’ım körpelerin belerdi,
Tendirlerin kavzanardı tüstüsi,
Çöreklerin gözel iyi, istisi.

Göyerçinler deste kalkıb uçallar,
Gün saçanda kızıl perde açallar,
Kızıl perde açıb, yığıb kaçallar,
Gün ucalıb, artar dağın celâli,
Tebietin cevanlanar cemâli.

Heyder Baba, karlı dağlar aşanda,
Gece kervan yolun aşıb çaşanda,
Men hardasam, Tehran’da, ya Kâşan’da,
Uzaklardan gözüm seçer onları,
Hayâl gelib, aşıb keçer onları.

Bir çıkaydım Damkaya’nın daşına,
Bir bakaydım keçmişine, yaşına,
Bir göreydim neler gelib başına,
Men de onun karlarıylan ağlardım,
Kış donduran ürekleri dağlardım.

Heyder Baba, gül konçesi handandı
Amma hayıf, ürek gazası kandı,
Zindegânlık bir karanlık zindandı,
Bu zindanın derbeçesin açan yok,
Bu darlıkdan bir kurtulub kaçan yok.

Heyder Baba, göyler bütün dumandı,
Günlerimiz birbirinden yamandı,
Birbirizden ayrılmayın, amandı,
Yakşılığı elimizden alıblar,
Yakşı bizi yaman güne salıblar!

Bir soruşun bu karkınmış felekden,
Ne isteyir bu kurduğu kelekden?
Deyne, keçirt ulduzları elekden,
Koy tökülsün, bu yer üzü dağılsın,
Bu şeytanlık korkusu bir yığılsın.

Bir uçaydım bu çırpınan yelinen,
Bağlaşaydım dağdan aşan selinen,
Ağlaşaydım uzak düşen elinen,
Bir göreydim ayrılığı kim saldı?
Ölkemizde kim kırıldı, kim kaldı?

Men senin tek dağa saldım nefesi,
Sen de kaytar, göylere sal bu sesi,
Baykuşun da dar olmasın kefesi,
Burda bir şîr darda kalıb bağırır,
Mürüvvetsiz insanları çağırır.

Heyder Baba, gayret kanın kaynarken,
Karakuşlar senden kopub kalkarken,
O sıldırım daşlarıynan oynarken,
Kavzan, menim himmetimi orda gör,
Ordan eyil, kâmetimi darda gör.

Heyder Baba, gece durna keçende,
Köroğlunun gözü kara seçende,
Kıratını minib, kesib biçende,
Men de burdan tez matlaba çatmaram,
Eyvaz gelib çatmayıncan yatmaram.

Heyder Baba, merd oğullar doğginan,
Nâmerdlerin burunların oğginan,
Gediklerde kurdları dut boğginan,
Koy kuzular ayın şayın otlasın,
koyunların kuyrukların katlasın.

Heyder Baba, senin könlün şad olsun,
Dünya varken ağzın dolu dad olsun,
Senden keçen yakın olsun, yad olsun,
Deyne menim şâir oğlum Şehriyâr,
Bir ömürdür gam üstüne gam çalar.


Şair Şehriyar


y8OmCcmTNcM

IJGXrf0qsOM&feature=related

the king
21.03.2012, 12:21
Dünya Şiir Günü Kutlu olsun..

Delibas
21.03.2012, 15:59
Bilmiyordum bak, demek Şiir günü de vamış, güzel :) Herhalde tam da ilk baharın ilk günü oluyor, bilerek mi öyle seçmişler acaba

Mert Oğuzlu61
08.04.2012, 01:08
Hayaller



sarhoştum istanbul un kirli sokaklarında
elimdeki dost olmuştu bana, mutluydum gecenin karanlığında
düşünüyordum dostumu yudumlarken, tertemiz hayaller kuruyordum
masum hayallerdi, bir bebek kadar saf ve temiz hayallerdi,
aldığım her yudumda umutlanıyordum istanbul un sahte sokaklarında...


sarhoştum istanbul un ıslanmış sokaklarında
yağmur ıslatıyordu bedenimi, ıslak bir bankta dostumla hayallere daldım
belki bir gemim olurdu, açılırdım masmavi bir sonsuzluğa
düşünmek istemezdim başka birşey, hayallerimi anlatırdım martılara,
üşüyordu bedenim ama mutluydum dostumla istanbul un karanlık sokaklarında...


sarhoştum istanbul un yalancı sokaklarında
gücüm kalmamıştı titriyordu bedenim, dayanamıyordum artık
boğuyordu beni karanlık ama hayallerimi çalamıyordu
bu şehre son kez bakıyordum belki ama mutluydum
dostum elimden kayarken, kendimi bıraktım istanbul un alçak sokaklarına...


Emin Mert KIRARSLAN

Kader KORELİ
25.04.2012, 18:53
Erik...


Sevecen gülüşlerin
erik ağacında aceleci tavırlar…
Olgunlaşmadan aşırılan meyve gibi /
ağzında kemirdiğin…
Bir dondurmaya eriyip bittiğin /
çocukluğun…
Ve en sevdiğin külahın dibini
zevkle yediğin günler..
Yenisi sipariş edilince yalamaya koyulduğun /
büyük bir iştahla kakaosuna yumulduğun /
yumuk yumuk ellerin…

Çok sonraları kapatınca çocukluğunun kapılarını /
yetişkin bir aşka sunulduğun / günler…
Ardında çocukça bakışmalar..
ebelemeler / sobelenmeler…
Hala erken koparılınca dalından…
ekşidir erikler /
Ama çocukluğumda
yediğim erikler…
Dahada bir ekşidirler gibi geliyor bana /
hala…
Aşka yumuluyor çocukluğum büyük bir iştahla…
yok burada bir mübalağa…
Aşkın ağacından erik aşırıyor çocukluğum /
hala…


The Ciks

Kader KORELİ
25.04.2012, 18:55
Gül

Fevkalade bir aleladelik
sünepe bir zaman…
Buluğ çağına ermiş dervişler
salıncakta sallanan gözler /
heyecana asılmış bekliyor
Bir anne arkadan itekliyor
şefkatini doğurganlığına…
Çatılarda gezinen emek
yuva kuruyor…
Yok oluyor zaman
günün içinde…
Ertesi gün yeniden doğuyor
küllerinden…
Hesabını tutmayan bir çetele
ölüm /
aniden kapısını çalan zamanın …
Güzel bir edebiyatı yapmanın
tek çaresi
ölüm…
Daha ‘da yaklaşmaktır
allaha /
gülüm…
Gülümden devşirdiğim
ölüm…
Kırmızı bir yalnızlık
dölüm…
Birde yanında
gülüm…
gül
dudaklım…



The Ciks

Kader KORELİ
25.04.2012, 18:58
The Ciks'in çok güzel şiirleri var, birkaç tanesini okudum az önce. En beğendiğim iki tanesini paylaştım, bir de mücadele şiiri var beğendiğim. Burdan diğer bazı şiirlerine ulaşmanız mümkün: http://theciks.blogcu.com/

Özgür Hacıosmanoğlu
11.05.2012, 23:02
Sana mutluluk vaadetmiyorum ki ben
Bir ömür savaşmalısın benimle.
Bir lokma da olsa,
ortağı olmalısın aşımın
Teselli vermelisin, en zayıf anımda.
Sevgi tutmalı bizi ayakta
o sevgi için yaşamalıyız.
Dik olmalı başın, yalnız omuzlarımda ağlamalısın.
“Yalnız beni sev” demiyorum, yalnız benim olmalısın!
Seni,
Seni sen yapan kişiliğin sevdirdi bana
Hayalimden gitmeyen yüzünde değilim.
Sana dokunmak değil, seni hissetmek istiyorum,
Seninle ağlamak, seninle gülmek derdim.
Sana mutluluk vaadetmiyorum ki ben,
İkimiz için
sonsuz bir huzur istiyorum.


Hasan Ercan ABASLI

Mert Oğuzlu61
18.05.2012, 18:57
SEN SEN SEN...


hava boşalmış yağmur yağıyor
marmara kudurdu, aklımda sen
kayıklar kıyıya vurmuş, martılar kaçışıyor
gönlüm kudurdu, aklımda yine sen


balıklar donmuş, deniz anası ağlıyor
şiddetli fırtına istanbul u vurdu, aklımda sen
karanlık çökmüş yeditepeye, insanlar kaçışıyor
fırtına çok pis vurdu, aklımda yine sen


güneş yok olmuş, istanbul güneşi bulamıyor
şimşek dakka başı çakıyor, aklımda sen
sen benim afetim olmuşun, gözlerim seni arıyor,
fırlattığın ok şimşek gibi girdi bedenime, aklımda yine sen


M.K

:D

anhro
06.06.2012, 10:29
http://www.gizemlikapi.com/images/smilies/25.gif
Terör; sahiptir hep saklı bir cebre.
Bilinçli, bilinciz uyuyan hücre
Olaylar rüyadır, yorumlar şerre
Adı tescillidir; uyuyan hücre.

Bukalemundan güçlü kamuflesi
Bin bir motifli hayat suflesi.
Kendisinden bile saklı öfkesi
Adı tescillidir Uyuyan hücre

Şeffaftır, berraktır içinde kini
Bundan anlamak zor içindekini
Sempatik görünür, kandırır seni
Gizliden gizlidir Uyuyan Hücre

Havanla, suyunla o büyümüştür,
Büyüdükçe ruhu da çürümüştür.
Uyurgezer halinde yürümüştür
Bin bir yıl şeklini koruyan hücre.

İki gözünü kan bürüsün, dursun
‘‘Yakarım, yıkarım’’ hayali kursun.
Karşında hep güçlü Türk’ü bulursun
Uykuna devam et; Uyuyan Hücre

ORHAN AFACAN

Kader KORELİ
06.09.2012, 02:12
Sen bana elma yerdin eskiden
Ben kocaman bir bardak su sana mutfaktan
İki buğulu ağaç olalım, ben sana
iki serin taş, demiştim, daha o zaman
yan yana, ses veren, yağmur alan.

Sen şimdi oradan,
eteğimdeki taşları çatlatan
sözcükleri getir, yan yana getir.


Birhan Keskin

Kader KORELİ
25.10.2012, 23:34
canım benim sarı kara bir sansar
olmak mı iyi bir tilki mi?
ya da o lacivert rüzgarlarla basmak
gönül yelkenini o bizim denizlerin?
yağmuruyla, karıyla ve güneşiyle
sevmek mi doğuşu ve nice güzelmiş demek mi?
yorulup yaşamak mı sarmaş dolaş
zorlu havalar sonrası
kuytu koy dinginliğinde, beraber türküler söylemek mi?
yalnız yakın ve kolayı sevmek mi murat?
ne bu yangın yeri geride kalan demek mi?
canım benim seni böyle özlemek mi özlememek mi?

Nazım Hikmet

qamqVj5UBSg&feature

ilhan
26.10.2012, 01:37
sonra dedim ki kendi kendime; "iyi ki Trabzonsporluyum be..."

Samet Türkmen
01.01.2013, 20:50
KIRK İKİNDİ YAĞMURLARI

Sabahları aşık değilim dedim
Hakikaten de öyleyimdir
Her sabah rahat, neşeli olurum
Hatta sesime bakmadan türkü söylerim
Herkes gibi işime giderim bende
Çalışmak sanki özlediğim bir şeydir
Sonra yavaş yavaş o aklıma gelir
Havam bulutlanır gitgide
Peşinden koşmaktan yorgun düşerim
Çekilmez olur artık şehir
Bilirim şimdi kırlarda
Bir hayvan sakince suya eğilmiştir
Trenler geçip giderken küçük kuşlar
Durmadan yer değiştirir telgraf tellerinde
Gitsem gezinsem derim limanda
Rıhtım kahvelerinden birinde otursam
Bir şey içsem ve dönsem
Değiştirsem elbisemi,
Yahut uzanıp saatlerce uyusam
Belki bu dertten kurtulurum
Derim ama akşam olur
Gene kapına düşer yolum.

Necati CUMALI

Sibel
01.01.2013, 21:24
Bir Büyük Sır Söyleyeceğim Sana



Bir büyük sır söyleyeceğim sana zaman sensin.
Kadındır zaman sevilmek özlemi duyar.
Aşıklar eteğinde otursun ister.
Bozulacak bir entaridir zaman,
Perçemdir sonsuz taranmış.
Bir aynadır buğulanan, buğuları dağılan soluklarla.
Zaman sensin uyuyan uyandığım şafakta.
Sensin bıçak gibi geçen boynumu.
Geçmek bilmeyen zamanın işkencesi
Mavi damarlardaki kan gibi durmuş zamanın işkencesi
Hep doyumsuz arzudan daha da beterdir bu.
Sen odada yürürken gözlerin susuzluğundan korkarım hep bozulur diye büyü.
Daha da beterdir bu senle yabancılaşmaktan.
Başın kaçak dışarda ve yüreğin başka bir çağda oluşu...
Sözcükler ne ağır Tanrım anlatırken bunları.
Arzunun ötesinde erişilmez yerlerde bugün aşkım,
Sen şakağımda vuran duvar saatisin.
Sen solumazsan eğer ben boğulurum...
Duraksar ve tenime konar adımın.

Bir büyük sır söyleyeceğim sana
Dudağımdaki her söz dilenen bir yoksulluktur.
Bir yoksulluktur ellerin için bakışında kararan bir şeydir.
Bundandır sana sık sık seni seviyorum demem.
Boynuna takacağın bir tümcenin saydam kristalinden yoksunum.
Şu sıradan sözlerimi hor görme,
Onlar sade bir sudur ateşte o sevimsiz gürültüleri
yapan...

Bir büyük sır söyleceğim sana.
Beceremem ben sana benzer zamandan sözetmeyi.
Senden sözetmeyi beceremem ben.
İnsanlar vardır hani istasyonlarda,
El sallayan tren kalktıktan sonra,
Yani ağırlığıyla göz yaşlarının
Kolları yana düşer onlara benzerim ben.

Bir büyük sır söyleyeceğim sana.
Korkuyorum
senden
Korkuyorum ikindilerde seni pencerelere götüren
şeyden
Korkuyorum davranışlarından söylenmedik
sözcüklerden.
Hızlı ve usul geçen zamandan korkuyorum.
Bir büyük sır söyleyeceğim sana kapıları ört,
Ölmek sevmekten daha kolaydır...
Bundandır yaşamanın sancılarına yönelmem...


Louis Aragon

Samet Türkmen
02.01.2013, 00:16
TEREDDÜD

Sarahaten, acaba, söylesem darılmaz mı?
Darılmak adeti, bilmem ki çapkının naz mı?
Desem ki: 'Ben, seni...' ,yok, dinlemez ki, hiddet eder!
Niçin? Bu sözde ne var? Sanki hiddet etse ne der?
Desem ki: 'Ben, seni pek...' Ya kızar, konuşmazsa?
Derim: 'Bu çektiğim insaf edin, eğer azsa...'
Desem ki: 'Ben, seni pek çok...' hayır, kızar bilirim,
Tereddütüm acaba hiddetinden az mı elim?
Desem ki: 'Ben, seni pek çok...' Sakın gücenme emi,
Sakın gücenme, eğer anladınsa sevdiğimi...

Orhan Seyfi Orhon

Mollasalihoğlu
02.01.2013, 01:04
YiqhuICe0Y4

Samet Türkmen
02.01.2013, 12:01
Işıklar sönerken bir bir şehrin gecelerinde
Derin bir sensizlik çökerken bu yüregime
Ve ruhumun ışıkları tarumar olmuşken ya Rab
Anladımki kimsenin özledigi degilim artık

Tamiri yok yüregimde açan bu yaraların
Yıldızlar kadar uzak bana senin duaların
Ve içimde büyürken sana olan özlemim ya Rab
Anladımki kimsenin özledigi degilim artık


Hazan sarısı hüzünleri taşırken bedenim
Şimdi sevgiden eser kalmadı kalbimde
ve rüzgar misali sürüklenirken sana ya Rab
Anladımki kimsenin özledigi degilim artık

Şükrü Karataç

Samet Türkmen
02.01.2013, 23:46
Artık olan oldu bize
Gelsen de bir gelmesen de
Gelemeyiz biz yüz yüze
Gelsen de bir gelmesen de

Hep kendini çektin naza
Yok bahara yahut yaza
Bıktım gayrı yaza yaza
Gelsen de bir gelmesen de

Bir candır bu bir andır bu
Dağ taş değil insandır bu
İki kapılı bir handır bu
Gelsen de bir gelmesen de

Göreceğim bir boş kafes
Ceset kalmış çıkmış nefes
Nerde o can nerde o ses
Gelsen de bir gelmesen de

Osman Yüksel Serdengeçti

Ve özellikle bu tamamen beni anlatıyor

Hastayım, yalnızım, seni yanımda;
Sanıp da bahtiyâr ölmek isterim.
Mahmûr-u hülyânım, câm-ı leb'inden;
Kanıp da bahtiyâr ölmek isterim.

Bir olmaz emelin koştum peşinden,
Vuruldum hüsnünün şen güneşine,
Güzel gözlerinin aşk ateşine,
Yanıp da bahtiyâr ölmek isterim.

Tâliin kahrı var her hevesimde,
Boğulmuş figânlar titrer sesimde,
O güzel ismini son nefesimde;
Anıp da bahtiyâr ölmek isterim

Samet Türkmen
03.01.2013, 18:59
Ben, eski zaman aşığıyım
Sevda çeker, düşünürüm, ağlarım
Bazen tilki kadar kurnaz, bazen akılsız
Bazen çocuk gibiyim, bacak kadarım

Herkes aşık olur, sevdalanır
Bir yolu var gönül çekmenin de
Benim ki sevda değil ateşten gömlek
Bir kar düşmüş, ışıl ışıl yanar içimde

Ama ben eski zaman aşığıyım
Sevmek kadar katlanmak da gelir elimden
Gece hayalimde gündüz fikrimde
Ela gözlü o yar çıkmaz gönülden

Oktay Rıfat Horozcu

Tolga
03.01.2013, 19:48
Edepli bir edebiyat hayatım hiç olmadı :)

Enes Ünal Kaya
03.01.2013, 19:55
Şiir Türkiyede Yazılır Okunmaz Sözü Geldi Aklıma :)

Samet Türkmen
03.01.2013, 20:43
Şiir Türkiyede Yazılır Okunmaz Sözü Geldi Aklıma :)

Durumu bu kadar yanlış yorumlayan bir söze karşılık hiçbir söz gelmiyor aklıma :)

Samet Türkmen
04.01.2013, 15:07
Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın,
Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git...
Bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın
Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git!

Yavrusunun yoluna dalan bir dul bakışı
Andırıyor ışıksız evinde pencereler.
Biraz yeşermek için beklesin artık kışı
Çağlayansız yamaçlar,suyu dinmiş dereler.

Bir sarı yaprak gibi düştü gönlüm yoluna,
Buğulu gözlerimden geçmediğin gün olmaz:
Benim kadar titremez hiç bir yiğit oğluna,
Hiç bir ana kızına bu kadar düşkün olmaz.

Bin fersahtan duyarım kimle gülüştüğünü,
Alnından öz kardeşim öpse ben irkilirim.
Değil yalnız ardına kimlerin düştüğünü,
Kimlerin rüyasına girdiğini bilirim.

Gözlerimi gün gibi kamaştıran yüzünü
Daha candan görürüm senden uzaklaşınca.
Sararırsın dönüşte görünce öksüzünü:
Bir gelinlik kız olur aşkım senin yaşınca.

Elimi beş yerinden dağladı beş parmağın,
Bağrımda da yanmadık bir yer bırakmadan git.
Bir yarın göçtüğünü,çöktüğünü bir dağın
Görmemek istiyorsan ardına bakmadan git!

Faruk Nafiz Çamlıbel

Kadir Yeter
11.01.2013, 01:29
FAROZ LİMANI’NA

Son kez geçtim dolmadan, o ölü köhne yoldan,
Araç lâstikli ağaç, yaprakları solmadan,
Yaprağından bir bûse! usulca koparırken,
Fotoğrafınla yaşa, dalların kül olmadan...

Çekiciler geçiyor, eyvah! Karşıdan sessiz,
Konuş’ur ak martılar, her taraf (http://www.edebiyatdefteri.com/araf/siirleri/) çöl ve ıssız,
Geri çekilen deniz (http://www.edebiyatdefteri.com/deniz/siirleri/), hasret o sâhiline,
Ağaçlar çifte sıra, öksüzler çöplüğünde...

Hayat küskünlerinin, aşk (http://www.edebiyatdefteri.com/ask/siirleri/)ı; Faroz Limanı,
Altmışlık balıkçıyı, alın-çizgiyle tanı,
Kıyı- bucak gezinir, iç çeker- öz ezilir,
Bak! Yaşlı göz (http://www.edebiyatdefteri.com/goz/siirleri/)lerine, benden fazla üzülür...

Kayıkhâneler hani, bir-bir yıkılmış “Dam”lar!
Mendirek yol duvarı, feryâdlar- ah’lar- gamlar!
Duvarla yere inmiş, körpe üzüm salkımlar,
Dalında incirini, henûz vermiş fidânlar...

Aydınlatma direği, boşa aydınlatmasın,
Karanlık zâten gönlüm, ışık; utanç saçmasın,
Ötede Akasyamı, bekliyor ansız kader,
Yanyana yaşayanlar, ayrı yönlerde yiter!..

Sökülmüş kaldırımlar, târih kokan parkeler,
Altındaki kumları, yetim beklemekteler,
Ayva dibinde tuğla, uzamış nar dalları,
Misâfirim son defâ, Faroz: Gözümde anı...

Karayemiş ağacı, solda fındık fidânı,
Sarışmışlar incirle, karşımda; Torasan’ı,
Yolda kim kaldı yazık, taşınsa da limanı,
Bir hâzan bahçe derdim; Faroz’la kaybolanı.

Kadir Yeter. TRABZON.

Cihad Varlı
11.01.2013, 01:54
Çok iyi Kadir abi. Eline , kalemine sağlık .

Kadir Yeter
12.01.2013, 01:00
Şair Pusulası

Kaderine terkedilmiş gemide,
Bir düzine insan ile yalnızım,
Kırılmış direğin pot yelkeniyle,
Pusulada mıknatısa şartsızım...

Kalafattan su dolar içeriye,
Dönüp baksam gözüm dalar geriye,
Hayatım tuz, suyu göre- eriye,
Kurtuluşa, hükmü âlâ kartsızım…

Kaya almış tabanıma doldu su,
Kızgın deniz karanlığın sorgusu,
Karıncaya değdi cansu korkusu,
Zincirlenmiş çıpadan bed bahtsızım.

İbrahim’ce odun olur yanarsa,
Suda ölen; balık olur doğarsa,
Söyleyince su insanı boğarsa,
Piyasada değer görmez kulpsuzum.

Kadir Yeter.
12.01.2013- Merkez İlçe- TRABZON.

forum.bordomavi.net

Öznur61
16.01.2013, 16:41
Durakta üç kişi
Adam kadın ve çocuk
Adamın elleri ceplerinde
Kadın çocuğun elini tutmuş


Adam hüzünlü
Hüzünlü şarkılar gibi hüzünlü
Kadın güzel
Güzel anılar gibi güzel


Çocuk
Güzel anılar gibi hüzünlü
Hüzünlü şarkılar gibi güzel
Hüzünlü şarkılar gibi güzel

CEMAL SÜREYYA

Samet Türkmen
22.01.2013, 09:27
Artık demir almak günü gelmişse zamandan,Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan... Arkada ne sallanan bir mendil ne de bir kol ...

Kadir Yeter
23.01.2013, 02:49
Yılan Gömleği

Bir devlet gösterin bana, vakti gelip çökmemiş,
Altı toprak, üstü yaprak; şahinini örtmemiş!
Gömleğinden zor sıyrılan, yılan kadar çekmemiş.

İnsan devlet, insan (http://www.edebiyatdefteri.com/insan/siirleri/) şahin, insan (http://www.edebiyatdefteri.com/insan/siirleri/) yılan!.

Kadir Yeter.
23.01.2013- TRABZON.

Samet Türkmen
25.01.2013, 22:59
Belki şiir değil ama ...
-----------

Çocuk olmak güzeldi,

Çocukken elimizdekilerle mutlu olmasını becerebilmek güzeldi,

Sahip olduklarımızın bizleri çoğu kez havaya uçurabilmesi güzeldi,

Çocukluk umutları güzeldi,

Aslında şimdiki çocuklarla kıyaslandığına çok şeyimiz yoktu…

Bilgisayar,mp4,DVD, atarimiz, sepet sepet oyuncaklarımız yoktu…

Her çocuğun odası yoktu…

Yediklerimiz ve giydiklerimiz bu zamanla kıyas dahi edilmezdi…

Ama mutluyduk…

Stressiz bir hayata sahiptik…

Hayaller kurardık ve tüm hayallerin sınırlarını zorlardık.
Anne ve babalarımızın her zaman yanımızda kalacağını

Ve hep mutlu olacağımızı sanırdık.

Acaba yarın ne olacak diye bir sorunumuz yoktu…

Hiçbir şeyi umursamazdık.

Çıkarsız gerçek dostluklar kurardık.

Ve yaşanan bunca güzelliklere rağmen

Nedense hemen büyümek istedik.

Zaman neden çabucak geçmiyor diye üzülürdük.

Büyümeye olan özlemin sebebi neydi bilmiyorum.

Belki de büyüyünce özgür olacağımızı düşünüyorduk.

Ama bilemedik!

Büyüyünce hayatın derin karanlıklarının özgürlüğümüzü çalacağını,

Ve Çocukluktaki özgürlüğün tozlu raflardaki anılarda aranacağını…

Ve

Şimdilerde Günler haftalar ne çabuk geçiyor diye üzülüyoruz.

Tekrar küçük olmak istiyoruz.

Galiba büyüyünce çok şey kaybettik.

Elimizdekilerle mutlu olmasını beceremedik.

Daha çok istedik.

En önemlisi umutlarımızı kaybettik…

Ama o yıllara dönüş yok!

Hayat denen hiçliğin gölgesinde;

Kimi zaman normal nefes alarak,

Kimi zaman da suni solunumla var olma savaşı vererek

Daha da büyüyeceğiz…


Mehmet Orhan Durdu

Kadir Yeter
28.01.2013, 10:53
Zor Biri

Ay gibi kör karanlık, iki yüzünden biri,
Döndüğüne dolunay, öbür yüzün zor biri.

Kadir Yeter.
28 OCAK 2013- TRABZON.

Kadir Yeter
29.01.2013, 10:27
Kasapta Gör Bıçağı

Dökülmeyen yaprak mı, var; ununu elemeyen?
Kasapta gör bıçağı sen, bilenip- incelmeyen;
Varsın, geri dönmesin!... gençliği tükenmeyen,
Ne gam; giderse- gitsin, geçmişini bilmeyen!.

Şiir: Kadir Yeter.
29.01.2013 Sâlı. Merkez İlçe- TRABZON.

forum.bordomavi.net

Faik Yılmaz
30.01.2013, 09:06
Cânıma bir merhaba sundu ezelde çeşm-i yâr
Şöyle mest oldum ki gayrın merhabâsın bilmedim”

“Ezel gününde sevgilinin gözü bana bir merhaba lûtfetti. O gün bu gündür, o bakışın mestliğiyle başka birinin merhabasını hiç tanımadım.”

Ahmet Paşa

Halit M. MOLLASALİHOĞLU
30.01.2013, 10:17
Başlığımızın yeni ama keskin kalemli yeni sakini Kadir Bey'e güzel şiirlerini paylaştığı için teşekkür etmek lazım. :)

Kadir Yeter
30.01.2013, 11:06
Başlığımızın yeni ama keskin kalemli yeni sakini Kadir Bey'e güzel şiirlerini paylaştığı için teşekkür etmek lazım. :)


Sadece; bir, Trabzon Gönüllüsü... doğuştan beri...

Millî Hafızamızı canlı tutmamız lâzım... Atatürk'ün yolunda.

Sağolun...

Kadir Yeter.
30.01.2013

Faik Yılmaz
30.01.2013, 14:58
Karacaoğlan adı üzerinde biraz esmer bir kişi imiş.

Bir kıza tutulmuş....

Kız : " senin gibi bir Karacaoğlanamı tutulacağım" mealinde laflar söylemiş....

Bu Karacaoğlan'ını gücüne gitmiş.... Şu şiiri yazmış.....


BANA KARA DİYEN DİLBER

Bana kara diyen dilber
Gözlerin kara değil mi
Yüzünü sevdiren gelin
Kaşların kara değil mi

Güzel, ben seni isterim
Seni koynumda beslerim
Yüzünü, güzel, göreyim
Zülüfün kara değil mi

Boyun uzun, belin ince
Yanakların olmuş gonca
Salıverirsin kolunca
Beliğin kara değil mi

Utanırsın akar terin
Güzellikte yok benzerin
En sevgili makbul yerin
Saçların kara değil mi

Beni kara diye yerme
Mevlâ'm yaratmış, hor görme
Ala göze siyah sürme
Çekilir, kara değil mi

Hind'den, Yemen'den çekilir
İner Bağdad'a dökülür
Türlü taama ekilir
Biber de kara değil mi

Göllerde kuğular olur
Göğüs ak, kara benlidir
Mısır'da çok zengin vardır
Kölesi kara değil mi

Pınara konan kuğunun
Kanadı beyaz çoğunun
Çöldeki Arab beyinin
Çadırı kara değil mi

İller de konup göçerler
Lâle sünbülü biçerler
Ağalar, beyler içerler
Kahve de kara değil mi

Evlerinde sular akar
Güzelleri göze bakar
Hublar yanağına sokar
Sünbül de kara değil mi

Karac'oğlan der, inşallah
Görenler desin maşallah
Kara donlu Beytullah
Örtüsü kara değil mi

KARACAOĞLAN


Eminim kız bu şiiri duymuşsa " hay ağzıma ne diyim nerden derdim o lafı" demişmidir bilmiyoruz tabi :) :)

Kadir Yeter
01.02.2013, 09:17
http://img33.imageshack.us/img33/2848/1zbeydehanm185.jpg (http://imageshack.us/photo/my-images/33/1zbeydehanm185.jpg/)





ÇOCUK KARYOLALARI

Atıldı kapılara,
Çocuk karyolaları,
Ne bebekler uyutup,
Büyüttün çocukları...

Formika- tahta ile
Oymalı kenarlıklar,
Gece- gündüz onlarda,
Uyur küçük varlıklar...

İshaller, ateş, sancı,
Nice telâşlı günler,
Şimdi, boyumca oldu,
O yaramaz düğümler!...

Yatıyor parça- parça!
Bugün kapı önünde,
Bilinmez ne olacak,
Bu hâtır son gününde!...

Abladan- er kardeşe,
Nihâyet son numara,
Evde doğum bitince,
Gidici uzaklara!...

Kadir, yokluk içinde,
İkibinbeşyüz’e aldı,
Yirmibeş yıl sonra da
Şiirle uğurladı...

Beşikler, salıncaklar,
Çocuk karyolaları,
Kıymet bilmeyen nesil,
Arayacak O’nları!.

Kadir Yeter.
01 ŞUBAT 2013- TRABZON.

Samet Türkmen
01.02.2013, 15:09
Kadir Bey hoşgeldiniz. BMN'de sizin gibi birisini görmek gerçekten heyecan verici. Hoşgeldiniz,yazılarınızın devamını dilerim :)

Kadir Yeter
01.02.2013, 16:02
http://img217.imageshack.us/img217/793/p1020686i.jpg (http://imageshack.us/photo/my-images/217/p1020686i.jpg/)


Beypazarı Kurusu

Çayı döktüm bardağa, üstüne de duru su,
Şekerleyip- ısırdım: “Beypazarı Kurusu”.

Akşam Çayı Sohbetiniz Şen Ola...

Foto, düzenleme ve söz: kadiryeter Kadir Yeter.
01.02.2013- TRABZON.

Kadir Yeter
01.02.2013, 16:06
Kadir Bey hoşgeldiniz. BMN'de sizin gibi birisini görmek gerçekten heyecan verici. Hoşgeldiniz,yazılarınızın devamını dilerim :)


Sizin bu aslanın sakız çiğnemesine bayılıyorum... moral veriyor... "hayat, her şeye rağmen güzel" demek istiyor herhalde...

Hoş Bulduk... teşekkür ederim; Samet Türkmen...

Kadir Yeter.
forum.bordomavi.net/
01.02.2013

Öznur61
01.02.2013, 16:09
http://img217.imageshack.us/img217/793/p1020686i.jpg (http://imageshack.us/photo/my-images/217/p1020686i.jpg/)


Beypazarı Kurusu

Çayı döktüm bardağa, üstüne de duru su,
Şekerleyip- ısırdım: “Beypazarı Kurusu”.

Akşam Çayı Sohbetiniz Şen Ola...

Foto, düzenleme ve söz: kadiryeter Kadir Yeter.
01.02.2013- TRABZON.



valla süper yazıyosun abi kendine kitap çıkar ilk alan ben olacam söz :D

Kadir Yeter
01.02.2013, 16:13
valla süper yazıyosun abi kendine kitap çıkar ilk alan ben olacam söz :D


Trabzon Gönüllüsünde para işlemez... kültür alanında herşey bedâva ve telif hakkı yok...

Kadir Yeter.
01.02.2013

Öznur61
01.02.2013, 16:14
Trabzon Gönüllüsünde para işlemez... kültür alanında herşey bedâva ve telif hakkı yok...

Kadir Yeter.
01.02.2013

Utandım valla haklısın abi ..

Öznur61
01.02.2013, 16:29
ORHAN VELİ KANIK - Anlatamıyorum

Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda ;
Dokunabilir misiniz ,
Gözyaslarıma,ellerinizle

Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.

Bir yer var biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum!!

Orhan Veli KANIK

ilyas BAHADIR
01.02.2013, 19:15
Ne demiş kitap :
Her açtığın yaradan
Hesap sorar yaradan

Kadir Yeter
06.02.2013, 20:42
[/URL]
[URL=http://imageshack.us/photo/my-images/834/fotorafkadiryeter240115.jpg/]http://img834.imageshack.us/img834/9180/fotorafkadiryeter240115.jpg (http://imageshack.us/photo/my-images/585/fotorafkadiryeter.jpg/)



Asâlet Nedir?...

Asâlet denilen yüce dağ,
Hem çıkılır hem inilir;
Aslıyla bağlı her bağ,
Hem bükülür hem çözülür…

Ağzı geniş açılmış ağ,
Hem toplanır, hem delinir;
Kandan gelen yüzkızarma,
Hem terletir hem kirletir…

Sütte eriyik her yağ,
Hem birliktir hem bana ne!?
Orkestrada tek sestir o,
Hem nağme hem cırt kemâne…

Senden değil; tâ, dededen,
O’ndan da evvel nineden,
Yetmişyedi sülâlenden,
Kandan gelen; asâlettir…

Tek belgesi dildir; susar,
Has davranış: Adâlettir.

Şiir ve fotoğraf: Kadir Yeter.
06 ŞUBAT 2013- TRABZON.

İlker Yazıcıoğlu
07.02.2013, 01:37
Kardeşiyle sokaklarda hep bir örnek giydirilen sen,
nasıl sevmezsin eşitliği
yürürken düşen çoraplarını aynı hizaya getirmek için
annen değil miydi önünde diz çöken

Sunay Akın

Kadir Yeter
08.02.2013, 17:40
http://img26.imageshack.us/img26/5975/fotokadiryeter.jpg (http://imageshack.us/photo/my-images/26/fotokadiryeter.jpg/)


Kavşak Çınarı

Ne dal ne yeşil yaprak, seni de aldı toprak!
Yaş kesenin gözünü, doyurmaz kara toprak;
Son kavşağı bekledin, soğuk- sıcak, güz- *orak,
Seni de kestiler ya, ağlasın yaslı yaprak!...

Susturdular sesini, gölgenden hevesini,
Rüzgârda türkü tutan, oksijenli sesini,
Bize lâyıktır beton; lâyık, karbon- monoksit,
Asit yağmuru düşsün, eksik etsin besini!...

Dikilen fidanları, çocuklara benzetin,
Yirmi- otuz çağında, kesin de yeyin etin’!
Millet ağaçsız olmaz, tarla doğurmaz ekin,
Utanın! hızar eller, testere gasp- giyotin!…

Bir kesmeden beş dik ki, bedeli olsun peşin,
Çağlasın ırmakları, Hürriyetkâr Milletin.

*Orak: Temmuz ayının diğer bir adı.
(Kiraz, Orak, Ağustos)

Foto-şiir: Kadir Yeter. 08.02.2013- TRABZON.

Öznur61
08.02.2013, 19:45
SEN BENİM HİÇBİR ŞEYİMSİN

Yazdıklarımdan çok daha az
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Lüzumundan fazla beyaz
Sen benim hiçbir şeyimsin
Varlığın yokluğun anlaşılmaz

Galiba eski liman üzerindesin
Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
Dudaklarınla cama çizdiğin
En fazla sonbahar otellerinde
Üniversiteli bir kız uykusu bulmak
Yalnızlığı öldüresiye çirkin
Sabaha karşı öldüresiye korkak
Kulağı çabucak telefon zillerinde

Sen benim hiçbir şeyimsin
Hiçbir sevişmek yaşamışlığım
Henüz boş bir roman sahifesinde
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Ne çok çığlıkların silemediği
Zaten yok bir tren penceresinde

Sen benim hiçbir şeyimsin
Yabancı bir şarkı gibi yarım
Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Uykumun arasında çağırdığım
Çocukluk sesimle ağlayarak

Sen benim hiçbir şeyimsin


ATTİLA İLHAN

Kadir Yeter
08.02.2013, 22:43
"ATTİLLA İLHAN" İsmi öyle değil...

"ATTİLA İLHAN" Şimdi doğru.

Kadir Yeter
09.02.2013, 15:01
http://img20.imageshack.us/img20/4607/1fotokadiryetertava0601.jpg (http://imageshack.us/photo/my-images/20/1fotokadiryetertava0601.jpg/)



Yarı Seyyardan Balık Tava

Çatlak su bardağı boş, hizmet ammeye açık,
Kaynak ne kâr eylesin, taban dehlizi balçık,
Şambiyel hava tınmaz, süpab özründen kaçık,
Porsiyon yedibuçuk, tava; seyyanen kılçık…
Pişirt, sardır- paketlet, acele davran al çık.


Foto ve şiir: Kadir Yeter. 09.02.2013

FÂTİH, KÂNÛNÎ SULTAN SÜLEYMAN, ATATÜRK VE TRABZONSPOR ŞEHRİ: TRABZON.

aslı
11.02.2013, 09:17
FETİH MARŞI

Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek

Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın ?
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Sen ne geçebilirsin yardan, anadan, serden....
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...

Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...
Göster : Kabaran sular nasıl yıkar bendini ?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini

Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır.
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır.
Haydi artık uyuyan destanını uyandır.!

Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.!

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan !
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan ....

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin !
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...

Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın ?
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Arif Nihat Asya

Öznur61
11.02.2013, 15:21
YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİRŞEY VAR


Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana


Ataol BEHRAMOĞLU

Kadir Yeter
11.02.2013, 16:02
FETİH MARŞI

Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek

Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın ?
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Sen ne geçebilirsin yardan, anadan, serden....
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...

Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...
Göster : Kabaran sular nasıl yıkar bendini ?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini

Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır.
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır.
Haydi artık uyuyan destanını uyandır.!

Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.!

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan !
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan ....

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin !
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...

Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın ?
Fatihin İstanbulu fethettiği yaştasın.!

Arif Nihat Asya


Okudum...
Teşekkürler "aslı" teşekkürler... çok değerli bir eser ekledin... Sağolasın.

Kadir Yeter
12.02.2013, 00:33
Şair, Halil Şakir Taşçığlu'na...

Yorgun gözler, dimâğ yorgun, yok artık geri dönüş,
İnmekte bütün çabalar, gereksiz gaz- fır dönüş!
Kan yavaşlar sinir gergin, ince elenir her iş,
Tâne- tâne gider dostlar, bell'olur son görünüş!.

Kadir Yeter. 12.02.2013- TRABZON.

Öznur61
18.02.2013, 21:57
Nietzsche’nin sevgilisi Lou Salome’ye gönderdiği bir mektuptan :

Öyle bir hayat yaşıyorum ki ,
Cenneti de gördüm , cehennemi de
Öyle bir aşk yaşadım ki
Tutkuyu da gördüm ,pes etmeyi de.

Bazıları seyrederken hayati en önden,
Kendime bir sahne buldum oynadım.
Öyle bir rol vermişler ki ,
Okudum okudum anlamadım.

Kendi kendime konuştum bazen evimde,
Hem kızdım hem güldüm halime,
Sonra dedim ki "söz ver kendine"

Denizleri seviyorsan, dalgaları da seveceksin,
Sevilmek istiyorsan, önce sevmeyi bileceksin,
Uçmayı seviyorsan, düşmeyi de bileceksin.
Korkarak yaşıyorsan, yalnızca hayatı seyredersin.

Öyle bir hayat yaşadım ki ,
son yolculukları erken tanıdım
Öyle çok değerliymiş ki zaman,
Hep acele etmem bundan, anladım...

İlker Yazıcıoğlu
18.02.2013, 23:08
Zaman Çözülmez düğüm,
Uyku zamanda yitmek,
Her uykuda gördüğüm,
Uzak yerlere gitmek....

İsmi lazım değil.

Öznur61
25.02.2013, 16:11
Gönül dedi: Ben neyim ki, bir damla sadece;
Ben nerde, görmediğim koca deniz nerde!
Böyle diyen gönül denize kavuşunca
Baktı kendinden başka şey yok görünürde.

Ömer Hayyam

Öznur61
27.02.2013, 15:49
ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ŞİİRİ

Gözlerin gözlerime değince
Felaketim olurdu, ağlardım
Beni sevmiyordun, bilirdim
Bir sevdiğin vardı, duyardım
Çöp gibi bir oğlan, ipince
Hayırsızın biriydi fikrimce
Ne vakit karşımda görsem
Öldüreceğimden korkardım
Felaketim olurdu, ağlardım
Ne vakit Maçka'dan geçsem
Limanda hep gemiler olurdu
Ağaçlar kuş gibi gülerdi
Sessizce bir cigara yakardın
Parmaklarımın ucunu yakardın
Kirpiklerini eğerdin, bakardın
Üşürdüm, içim ürperirdi
Felaketim olurdu, ağlardım
Akşamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felaketim olurdu, ağlardım

Attilâ İLHAN

Öznur61
28.02.2013, 20:18
YALNIZLIĞIM

Ilık bir su gibidir içimde yalnızlığım,
Yalnızlığım, ruhumda uzak bir ses gibidir.
Her sabah ufuklardan mavi şarkılar gelir,
Ve her sabah ürperir içimde yalnızlığım

Güneşim aydan sarı, yarınım dünden zorsa,
Sarsın artık ömrümü tunç kandillerin isi
Üşüyen ellerimden tutmalıydı birisi,
Eğer benim gözlerim onları görmüyorsa.

Bir camın arkasında açılıyor güllerim,
Havuzum pırıl pırıl... yıkar bakışlarımı.
İşler temiz ziyalar suya nakışlarımı;
Ruhumun dünyasından eser tahayyüllerim

Rüya rüzgarlarında bir yaprak yalnızlığım
Düşüncem bir neydir ki ürperir perde perde
Belki bu mısralarım esecek gönüllerde
Fakat herkese uzak kalacak,yalnızlığım.

Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

Samet Türkmen
03.03.2013, 23:36
"Derman arardım derdime,derdim bana derman imiş"

İlerleyen kısımda

"Ben taşrada arar idim, ol can içinde can imiş"

Samet Türkmen
04.03.2013, 19:16
Bir yol varmış uzaklarda giden olmazmış,
Bir dağ varmış tepesinde güller açarmış
Hayat bu ya biraz gerçek biraz masalmış
Ya hayallarden çok uzak ya da yakınmış.

Ömrüm benim başucumda
Ne sağımda ne solumda
Karda kışta bırakıpda
Gidecek misin?

Ömrüm böyle yapayalnız
Garip kalmış savunmasız
Gitmeler kadar zamansız
Gidecek misin?

Yürümüşüz adımları nasır bağlamış
Sığmamışız vagonlara alan olmamış
Ömür kokan bu bahçede güller kararmış
Saatler zamandan kopmuş, son tren kalkmış...

Öznur61
19.03.2013, 21:15
Beklenen

Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.

Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme, artık neye yarar?

Necip Fazıl Kısakürek

Öznur61
23.03.2013, 16:35
Ben Senden Önce Ölmek İsterim

Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi,beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
ki içinde beni görebilesin
Fedakarlığımı anlıyorsun
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yaşarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
Bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde?
İçimden bir şey :
belki diyor…

Nazım Hikmet Ran

Samet Türkmen
24.03.2013, 23:03
ADAM KADINI ÇOK SEVİYORDU...

Kadın adamı çok seviyordu...
Yemyeşil ovalarını verdi adama
Yaşam fışkıran.
Beni seviyor musun?
Evet, dedi adam...
Güneşini, ayını verdi kadın
Yıldızları taktı bir bir adamın omuzlarına...
Beni seviyor musun?
Tabii, dedi adam...
Kadın çağladı
Gürül gürül akan pınarını verdi adama.
Beni seviyor musun?
Elbette, dedi adam...
Kadın bağlandı
Yaşam ipini adama verdi,
Bir oldular tek oldular adamla.
Beni seviyor musun?
Biliyorsun, dedi adam...
Kadın dağlarını verdi adama
Tırmandılar doruklara.
Beni seviyor musun?
Aşağılara baktı adam zirveden
Başkalarını gördü
Sustu adam...
Ağladı kadın...
Gözyaşını verdi adama
Almadı adam...
Kadın onurunu verdi adama
Şaşırdı adam...
Sordu yine usulca kadın
Beni mi seviyorsun?
Onu da seviyorum seni de, dedi adam...
Sustu kadın, sustu
Verecek bir şeyi kalmadığında...
Senin yüreğine ihtiyacım var, dedi adam
Başkasını sevebilmek için...
Çıkarıp yüreğini verdi kadın.
Korktu adam...
Beni sevmiyor musun, dedi adam.
Sesi yoktu kadının söyleyemezdi.
Gözleri yoktu kadının ağlayamazdı.
Kalbi yoktu kadının sevemezdi.
Onuru yoktu kadının yaşayamazdı...

Nurdan Ünsal
-----------

Aynen öyle... Eklenecek bir söz bile bırakmamış.

Öznur61
29.03.2013, 19:57
Sevgilim,Bir Günün..

Sevgilim, bir günün ortası şimdi
Taşıtlar hızla gelip geçiyor, her yer kalabalık,
Ben seni düşünüyorum bir bodrum kahvesinde
Uzat bana uzat ellerini
İzinli askerler görüyorum, kırıtarak yürüyen işçi kızlar
İstanbul her günkü yaşantısı içinde, uğultulu,
Güvercinler güneşten bir sessizliği biriktiriyor

Ben seni düşünüyorum seni
Hani tıpkı o ilk günlerdeki gibi
Kalbim diyorum kalbim
Daha dün tezgâhtan çıkmış bir su sayacı gibi
Aşkı anılar besliyor düşler kadar
Bu yüzden diyorum ki aşk eskidikçe aşktır
Sevgi eskidikçe sevgi.

Günümüz ekmeğimiz, türkümüz
Çoluğumuz çocuğumuz
Binalar yan yana yükselip gidiyor
Vapurların ağzı köpük içinde
Uzaklarda ne kapılar açılıyor
Tirenin biri bir istasyona varıyor
Ordan çıkıyor biri.

Her şey biliyor her şey
Sen biliyor musun bakalım
Seni nice sevdiğimi?
Üstüne titrrediğimi?

Geldiğimi?
Gittiğimi

Hadi!

Cemal SÜREYA

Sibel
30.03.2013, 00:00
AYRI AYRI
Kaçamak bakışlarımız dokunurdu birbirine.
Şuçlu suçlu yürürdük...
Gülmeyi konduramadan dudaklarımıza,
Acılarla delik deşik bir olgunluk izlerdi gölgelerimizi...
Yağmur ıslatırken kaçak evi,
Kimsesizliğimiz ayrı ayrıydı...

Aslında yakamıza yapışmasaydı aşk,
Sahtekârlar cennetinde çakışmasaydı yollarımız,
Sen ve ben,
pekala kandırabilirdik kendimizi,
Mutluluk oynayarak ayrı ayrı...
Yas içimizde uzun yolculuğa çıkmış olurdu,
Ve bitmemiş olurdu takas...

A.KADÝR BÝLGÝN

Kader KORELİ
30.03.2013, 00:52
Hayat kısa.
Kuşlar uçuyor.

C. Süreya

Kader KORELİ
30.03.2013, 00:53
Hayat kısa.
İnsanlar savruluyor.


Bu da benden.

Öznur61
30.03.2013, 16:04
Kabuksuz Yara

Daha kaç kez ölür insan
Adına aşk denen bu intiharda

Nasılsa her cinayete bir katil bulunur
Sesimin gülen yanına bir ölüm daha sus

Hiç gelmeyenin gidişine inanmışsın
Kendinle arandaki köprüleri atmışsın

Tutunacak bir dil aramışsın dilsizlik değil
İçine akşam kaçmış sonbaharlar'a uyanmışsın

Öldürülmüş yanlarına astığın nazalık
Ağır bir uykusuzluk geçirmekte

Günü geçmiş günler satmışsın günsüzlüğüne
Dön gel oruçlarından bir suskunluk borcun kalmış
Adressiz bir gün daha geçmiş kapından
Bir kendine harammış iyi yanın

Hiç bir silah kendini vurmaz
Bu yaradan sana kabuk çıkmaz

Ve daha kaç kez ölür insan
Adına aşk denen bu intiharda.....

Kahraman Tazeoğlu

Samet Türkmen
10.04.2013, 16:15
UÇURTMA (mumkunse muzigiyle dinleyin)

Sen hiç ellerindeki uçurtmalara ipine takılıp göklere ağan çoçukları gördün mü?
Bir bebeğin avuçlarında vahaların kokusunu aldın mı hiç?
Ayrılık çölünün ortasında gül gibi kokladın mı saçlarını yarin?
Uzak uçurumların tepesinde kuru dal gibi tutundun mu ihtiyarların benekli ellerine?
Senin hiç buğulu gözlere banıp banıp ıslanan kirpiklerin göğsünde bıraktığı kılıç yarasını hatırladığın oldu mu?


Zaman geçip gitti değil mi yüzünü yalıyarak hatırlamadın, durup dinlemedin, varıp göremedin ve tutunamadın zamana.
Sen iyisimi dondur karelerini ömrün
Göğe ağan çoçuklar göğüste kılıç yaraları kuru dallar bir resim olup asılı kalsın odana
Sen sabahları kaç güneşi karşıladın gözlerinle?
Kızılca kıyamet ufukları,tomurcuk, tomurcuk açılan ışıkları, rengarenk kırlangıçları,ilk kez görürmüş gibi gördün mü hiç?


Puslu aynalar da gençliğini arayan solgun yüzleri hatırladığın olur mu
Rüzgar dokunuşunu yanağında, yağmurun sesi alnında, suyun serin akışını damağında tutabildin mi?
Ahh Yusufçuk kuşu peşinde koşmaları, taze yosun kokusunu ellerinde hatıra defteri gibi ellerinde dürmek istediğin oldu mu?
İlk balıkların oltadaki duruşunu, namaz sonrası ilk huzuru bir daha içmek istediğin olmuyor mu?


*****


Sancılı günler, sınavlı aylar, hesap sorulan yıllar hemen geçip gitmeliydi
Sonralarda saklıydı mutluluk, büyük adam dediğin kişi ancak yılları yutarak büyüyebilirdi
Huzur uzaklardaydı ertesi günlere pusu kurmuştu huzurun nefesi
Sonra belki daha sonra belki daha daha sonra kusursuz bir kelebek çıkacaktı çoçukluğunun kozasından
nereden bilirdi kanatlarını yırtacağını zaman rüzgarının,
hiç açmasaydın keşke kanatlarını sarılıp bekleseydin ibram dedenin boynuna
Hayat içimden bide sen geçtin diye mutlu mu oldu dersin
Üzerinde bir sen daha olunca başı göğe mi erdi dünyanın dersin,
Bu beden bu toprak beden seni içinde ağırladı diye topraktan uzak mı kalacak dersin


Sonraya sonraya hep sonraya koştun
Şimdinin billur sularına kalmadın
Anın serin yamaçlarına yaslanmadın sen
Emeller besledin ecelinden habersiz
Hırslar büyüttün kalbinde, amansız
Boyunun ölçüsünü toprağa bıraktın
Sen durup kalmadın sana ait olan anda, hep acele ettin,
Hiç ölmüyecekmiş gibi yaşadın ve hiç yaşamamış gibi öldün………




Bir kor gibiyim yanarım eririm...
Bu son demidir ömrümün bilirim...
Hayallerim ümitlerim geride kaldı...
Karanlığın ortasında seni beklerim...

S.Demirci

Anlaşılamayan insanlara tercüman olmuş bu güzel gönül insanı.

Öznur61
16.04.2013, 16:04
Ölünün Odası

Bir oda, yerde bir mum, perdeler indirilmiş;
Yerde çıplak bir gömlek, korkusundan dirilmiş.
Süt beyaz duvarlarda çivilerin gölgesi;
Artık ne bir çıtırdı, nede bir ayak sesi....
Yatıyor yatağında, dimdik, upuzun, ölü;
Üstü boynuna kadar bir çarşafla örtülü.
Bezin üstünde ayak parmaklarının izi;
Mum alevinden sarı, baygın ve donuk benzi.
Son nefesle göğsü boş, eli boş uzanmış yana;
Gözleri renkli bir cam, mıhlı ahzap tavana.
Sarkık dudaklarının ucunda bir iz var;
Küçük bir çizgi, küçük, titreyen bir an kadar.
Sarkık dudaklarında sılı titrek bir an;
Belliki birden bire gitmis çarpınamadan.
Bu benim kendi ölüm, bu benim kendi ölüm..
Bana geldiği zaman, böyle gelecek ölüm..

Necip Fazıl Kısakürek

Sibel
17.04.2013, 00:15
Modası geçmiş bir şarkı bilirim,
Eski günlerin hatırasını taşır.
O şarkı ki yalnız senin
Dudaklarına yaraşır.

En ümitsiz ve yalnız gecelerimde,
O şarkıyı duyar gibi olurum.
O şarkı söylensin üst üste beş defa
Deli olurum.

Ah öyle bir şarkı ki
Hatıralar boyu geniş.
Bir şarkı ki vaktiyle
Dudaklarından düşmezmiş.

Bir şarkı ki unutulmuş
Yaşanmamış gecelerin ötesinde.
Benim için o şarkıyı söyle ne olur
Son nefesinde...

Simdi çok uzaklarda onu
Simsiyah rüzgarlar söylüyor.
Şu mor dağların ardından
Yar söylüyor...

Elbet her şarkı gibi o da
Bir gün unutulacaktır.
Sesim güzel değil ki ben söyleyeyim,
Ömrüm seni sevmekle nihayet bulacaktır...

Ümit Yaşar Oğuzcan

Samet Türkmen
19.04.2013, 20:08
Beni candan usandırdı,cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı ahımdan, muradım şem'i yanmaz mı

Diye gider Fûzuli'nin mısraları...

İlker Yazıcıoğlu
20.04.2013, 03:11
Ben Senden Önce Ölmek İsterim

Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi,beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
ki içinde beni görebilesin
Fedakarlığımı anlıyorsun
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orada beraber yaşarız
külümün içinde külün
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
biri sen
biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama ,çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
Bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bugünlerde?
İçimden bir şey :
belki diyor…

Nazım Hikmet Ran

Buna bir sigara yakarım ben.Ne yaptın sen Öznur????

Öznur61
20.04.2013, 12:37
Buna bir sigara yakarım ben.Ne yaptın sen Öznur????

yakma sigara felan abi birdaha da yazmam buraya şiir :p
işin şaka tarafı hakkaten güzel şiir ama :)