PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Şiir Defteri "...Bakakalırım Giden Geminin Ardından"



Sayfa : 1 2 [3] 4 5

Sadullah KAPICIOĞLU
07.08.2008, 16:32
tebrikler şafak.

safakkocbıyık
07.08.2008, 16:33
tebrikler şafak.

teşekkür ederim

Sacit
07.08.2008, 16:35
şafak, az kısa yazsaydın barii.. :D

manas'ı geçti bu :D

Tayyip Bosnalı
07.08.2008, 16:42
Şifa istemem balından
Bırak beni bu halımdan
Razıyım açan gülünden
Yeter dikenin batmasın

Gece gündüz bu hizmetin
Şefaatin kerametin
Senin olsun hoş sohbetin
Yeter huzurum gitmesin

Taşa değmesin ayağın
Lale sümbül açsın bağın
İstemem meth'eylediğin
Yeter arkamdan atmasın

Kolay mı gerçeğe ermek
Dost bağından güller dermek
Orda kalsın değer vermek
Yeter ucuza satmasın

Sonu yoktur bu virdimin
Dermanı yoktur derdimin
İstemem ilaç yardımın
Yeter yakamdan tutmasın

Nesimi'yem vay başıma
Kanlar karıştı yaşıma
Yağın gerekmez aşıma
Yeter zehirin katmasın

Nesimi Çimen

dinlemeyenler varsa bu şiiri ilkay akkaya çok muazzam söylüyor gerçekten
şiddetle tavsiye edilir arkadaşlar

Tayyip Bosnalı
07.08.2008, 16:52
Beni Anlamayışına
Sana bir uygarlığı getirdim; anlamadın
Yavuz kahramanları, şiirin burçlarını
Ayak ucuna koydum gecenin saçlarını
Urganmış boynumda taşıdığın gerdanlık
Sana hükümdarlığı getirdim; anlamadın

Sevda suya karışır, sızar kan dağlarına
Köpüren yüreğimde zıpkınlanır umutlar
Yüzün tunç gibi çöker ülkemin bağlarına
Irmaklar bilmediğin kadar hülyalı akar
Her vadi bir yanıyla senin yüzüne bakar
Bir yanında münzevi hıçkıran Leyla kuşu
Sen henüz tanımadın sevda denen yokuşu
Sen henüz yorulmadın yokuşta devler gibi
Yıkılmak üzre olan çaresiz evler gibi
Sen henüz vurulmadın uçarken göklerinde
Sen henüz bir oltaya takılmadan derinde
Karalar bağlamadın; beni anlayamazsın
O kalp sende oldukça gülüm, ağlayamazsın

Seni bir yıldız gibi koyacağım göklere
Her gece ışığını ruhumdan alacaksın
Aldanma gururunu okşayan çiçeklere
En güzel güllerini ruhumla alacaksın

Kopacak sanıyorsun bu ip ince yerinden
Bu ipin her çizgisi yaralı bir dev gibi
İnecek sanıyorsun bu bayrak gönderinden
Bu sevda tükenecek sönen bir alev gibi

Sen hala anlamadın sevginin en hasını
Sen hala çözemedin ırmağın dünyasını
O, coşkun bir denizin sularına yürürken
Sen hasta bir çeşmeden doldurmuşsun tasını
Gittiği her iklime sevdanı götürürken
Gözyaşı çukuruna gömmüşsün deltasını

Henüz bir tokat gibi inmedi yüzüne aşk
Kalbine çivilerle gömülmedi ayrılık
Görmedin bir arslanın can çekişen resmini
Yalnızlık kitabında okumadın ismini
Bir takvim yaprağında yanmadı bakışların
Dökülen tüylerine tutunmadın kuşların
Karanlık köşelerde acı acı gülmedin
Sen henüz kovulduğun kapılarda ölmedin
O Celali uykudan uyanmadın, uyanma
Düşlerimin rengine boyanmadın, boyanma

Bir kuş gibi çırpınan kalbimin kafesine
Bir avuç yem bıraksan ölür müsün, a gülüm
Feryadı kayaları parçalayan sesine
Ömür boyu yabancı kalır mısın, a gülüm
Sen henüz bir zindanın küflü duvarlarına
Çarpmadın gözyaşıyla boğulan gözlerini
Sen henüz diken diken saplamadın göğsüne
Dudağında kuruyup dağılan sözlerini
Sen henüz dokunmadın yalnızlığa kan gibi
Acıyı kaynatmadın içinde volkan gibi
Karalar bağlamadın beni anlayamazsın
O kalp sende oldukça gülüm, ağlayamazsın
Nurullah Genç

günümüzde en beğendiğim şair

üniversitede işletme bölümümüzün hocası oldugu için tanıma şerefine eriştim
kişiliği kalemindende güçlü mükemmel bir insan gerçekten
hele Peygamberimize (a.s.v) yazdıgı yağmur adlı bir şiir varki akıllara zarar gerçekten

Tayyip Bosnalı
07.08.2008, 17:04
Veda Şiiri
Hiçbir sey degismez korkma
Dolmabahçe’deki Saat Kulesi durmaz mesela
Marmara Denizi küsüp Istanbul'a
Alip sularini gitmez dilini bilmedigi uzaklara
Iki çift lafim var giderken, dinle!
Bir günese bir de annemle babama...
Her sabah yüzümü sicacik öpen
Istanbul günesi
Bir süre yatagim bos
Dogdugunda beni bulamazsan sasirma
Duyamam sesini, çagirma beni bir süre
Her sabah söz verdigi saatte dogan
Selamimi alan Istanbul günesi
Bekle beni!
Ve babam! …
Çocuk ellerimle silemedigim burnumu
Cebinden çikarttigi mendille silen
Hem de dag kadar boyunu hiçe sayip
Önümde diz çöken, kocaman babam!
Merak etme, en gurur duydugun yerde oglun…
Annem!
O eski Türk filmleinin aglatmaktan bikmadigi
Gözlerin sahibi annem, canim annem!
Bak, artik toplu olacak daginik oglunun odasi
Üzülme sen de…
Herkes gittigim kadar dönecegimi de bilecek
Teskere diye bir sevgilim var
Bir buçuk yil sonra, söz verdi, gelecek…
Ceyhun Yılmaz

ceyhun yılmazın best fmdeki radyo programlarını hiç kaçırmazdım küçükken
ama bence kendine yanlış meslek seçenlerden çok güzel şiirleri var

tavsiye ederim

Tayyip Bosnalı
07.08.2008, 17:07
Kimlikteki Resim
Hani ölenlerin resmi çıkar ya gazetelere
Kimi çatık kaşlı olur
Asabiymiş rahmetli dersin
Kimide güleryüzlü ve mütebessim olur
Sanki bütün ömrünü mutlu geçirmiş sanırsın ya
Kişilik okunmaya çalışılırya o bir tek vesikalıkta
Karar verdim sırıtarak çıkmalıyım o kafakagıdına
Çünkü kimse anlamamalı gidişinin verdiği hüznü bana
Ve vesikalıkta şahitlik etmemeli yüzümdeki ızdırabıma
Tayyip Bosnalı

buda bizim bu günlük haracımız olsun bu bölüme :D

Sadullah KAPICIOĞLU
07.08.2008, 17:14
abi nurullah genç gerçekten benimde beğendiğim şairlerden. Eklediğin şiirler için teşekkürler bir tane de ben kendimden ekleyeyim ve üstaddan.

+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+* +*+*+*+*+

UKDE


Afakım acizdir, dizimde yok dermanım,
Koşsamda nafile, uçtu kır atlı kervan.
Yandı ruhu revanım...

Topraklarım çatladı, kurudu yediverenler,
Kuyuya düşen taş; dalgalandı hicranım...
Doğdu sancılı haber.

Bu soluduğum hava, kesik kesik nefesler...
ŞAk! Eyledi sine, koptu tufan derinden.
Bedenimi boşlukta titreten ürperişler...

Sadullah KAPICIOĞLU


*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+ *+*+*+*+*+*+*+*+*

MUHASEBE

Ben artık ne şairim, ne fıkra muharriri!
Sadece beyni zonk zonk sızlayanlardan biri!
Bakmayın tozduğuma meşhur Babıalide!
Bulmuşum rahatımı ben de bir tesellide.
Fikrin ne fahişesi oldum, ne zamparası!
Bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası?
Evet, kafam çatlıyor, güya ulvi hastalık;
Bendedir, duymadığı dertlerle kalabalık.
Büyük meydana düştüm, uçtu fildişi kulem;
Milyonlarca ayağın altında kaldı kellem.
Üstün çile, dev gibi gelip çattı birden! Tos!!
Sen cüce sanatkarlık, sana büsbütün paydos!
Cemiyet, ah cemiyet, yok edilen ruhiyle;
Ve cemiyet, cemiyet, yok eden güruhiyle...
Çok var ki, bu hınç bende fikirdir, fikirse hınç
Genç adam, al silahı; iman tılsımlı kılınç!
İşte bütün meselem, her meselenin başı,
Ben bir genç arıyorum, gençlikte köprübaşı!
Tırnağı en yırtıcı hayvanın pençesinden,
Daha keskin eliyle, başını ensesinden,
Ayırıp o genç adam, uzansa yatağına;
Yerleştirse başını, iki diz kapağına;
Soruverse: Ben neyim ve bu hal neyin nesi?
Yetiş, yetiş, hey sonsuz varlık muhasebesi!
Dışımda bir dünya var, zıpzıp gibi küçülen,
İçimde homurtular, inanma diye gülen...
İnanmıyorum, bana öğretilen tarihe!
Sebep ne, mezardansa bu hayatı tercihe?
Üç katlı ahşap evin her katı ayrı alem!
Üst kat: Elinde tespih, ağlıyor babaannem,
Orta kat: (Mavs) oynayan annem ve aşıkları,
Alt kat: Kızkardeşimin (Tamtam) da çığlıkları;
Bir kurtlu peynir gibi, ortasından kestiğim;
Buyrun ve maktaından seyredin, işte evim!
Bu ne hazin ağaçtır, bütün ufkumu tutmuş!
Kökü iffet, dalları taklit, meyvesi fuhuş...
Rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım!
Mukaddes emanetin dönmez davacısıyım!
Zamanı kokutanlar mürteci diyor bana;
Yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana.
Zaman, korkunç daire; ilk ve son nokta nerde?
Bazı geriden gelen, yüzbin devir ilerde!
Yeter senden çektiğim, ey tersi dönmüş ahmak!
Bir saman kağıdından, bütün iş kopya almak;
Ve sonra kelimeler; kutlu, mutlu, ulusal.
Mavalları bastırdı devrim isimli masal.
Yeni çirkine mahkum, eskisi güzellerin;
Allah kuluna hakim, kulları heykellerin!
Buluştururlar bizi, elbet bir gün hesapta;
Lafını çok dinledik, şimdi iş inkılapta!
Bekleyin, görecektir, duranlar yürüyeni!
Sabredin, gelecektir, solmaz, pörsümez Yeni!
Karayel, bir kıvılcım; simsiyah oldu ocak!
Gün doğmakta, anneler ne zaman doğuracak?

ÜSTAD NECİP FAZIL KISAKÜREK

Tayyip Bosnalı
07.08.2008, 17:21
abi nurullah genç gerçekten benimde beğendiğim şairlerden. Eklediğin şiirler için teşekkürler bir tane de ben kendimden ekleyeyim ve üstaddan.

+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+* +*+*+*+*+

UKDE


Afakım acizdir, dizimde yok dermanım,
Koşsamda nafile, uçtu kır atlı kervan.
Yandı ruhu revanım...

Topraklarım çatladı, kurudu yediverenler,
Kuyuya düşen taş; dalgalandı hicranım...
Doğdu sancılı haber.

Bu soluduğum hava, kesik kesik nefesler...
ŞAk! Eyledi sine, koptu tufan derinden.
Bedenimi boşlukta titreten ürperişler...

Sadullah KAPICIOĞLU


*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+*+ *+*+*+*+*+*+*+*+*

MUHASEBE

Ben artık ne şairim, ne fıkra muharriri!
Sadece beyni zonk zonk sızlayanlardan biri!
Bakmayın tozduğuma meşhur Babıalide!
Bulmuşum rahatımı ben de bir tesellide.
Fikrin ne fahişesi oldum, ne zamparası!
Bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası?
Evet, kafam çatlıyor, güya ulvi hastalık;
Bendedir, duymadığı dertlerle kalabalık.
Büyük meydana düştüm, uçtu fildişi kulem;
Milyonlarca ayağın altında kaldı kellem.
Üstün çile, dev gibi gelip çattı birden! Tos!!
Sen cüce sanatkarlık, sana büsbütün paydos!
Cemiyet, ah cemiyet, yok edilen ruhiyle;
Ve cemiyet, cemiyet, yok eden güruhiyle...
Çok var ki, bu hınç bende fikirdir, fikirse hınç
Genç adam, al silahı; iman tılsımlı kılınç!
İşte bütün meselem, her meselenin başı,
Ben bir genç arıyorum, gençlikte köprübaşı!
Tırnağı en yırtıcı hayvanın pençesinden,
Daha keskin eliyle, başını ensesinden,
Ayırıp o genç adam, uzansa yatağına;
Yerleştirse başını, iki diz kapağına;
Soruverse: Ben neyim ve bu hal neyin nesi?
Yetiş, yetiş, hey sonsuz varlık muhasebesi!
Dışımda bir dünya var, zıpzıp gibi küçülen,
İçimde homurtular, inanma diye gülen...
İnanmıyorum, bana öğretilen tarihe!
Sebep ne, mezardansa bu hayatı tercihe?
Üç katlı ahşap evin her katı ayrı alem!
Üst kat: Elinde tespih, ağlıyor babaannem,
Orta kat: (Mavs) oynayan annem ve aşıkları,
Alt kat: Kızkardeşimin (Tamtam) da çığlıkları;
Bir kurtlu peynir gibi, ortasından kestiğim;
Buyrun ve maktaından seyredin, işte evim!
Bu ne hazin ağaçtır, bütün ufkumu tutmuş!
Kökü iffet, dalları taklit, meyvesi fuhuş...
Rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım!
Mukaddes emanetin dönmez davacısıyım!
Zamanı kokutanlar mürteci diyor bana;
Yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana.
Zaman, korkunç daire; ilk ve son nokta nerde?
Bazı geriden gelen, yüzbin devir ilerde!
Yeter senden çektiğim, ey tersi dönmüş ahmak!
Bir saman kağıdından, bütün iş kopya almak;
Ve sonra kelimeler; kutlu, mutlu, ulusal.
Mavalları bastırdı devrim isimli masal.
Yeni çirkine mahkum, eskisi güzellerin;
Allah kuluna hakim, kulları heykellerin!
Buluştururlar bizi, elbet bir gün hesapta;
Lafını çok dinledik, şimdi iş inkılapta!
Bekleyin, görecektir, duranlar yürüyeni!
Sabredin, gelecektir, solmaz, pörsümez Yeni!
Karayel, bir kıvılcım; simsiyah oldu ocak!
Gün doğmakta, anneler ne zaman doğuracak?

ÜSTAD NECİP FAZIL KISAKÜREK


Alttaki şiire yorum bizi aşar zaten :D

gözlemleyebildiğim kadar şunu söyleyebilirimki sadullah

eğer panoda yazan yaş doğruysa :) yaşına göre gerçekten iyi kelime haznen var

ve kendine şiir için hep uhrevi agırlıklı ve gerçekten ağır konuları seçmişssin ama

maşallah yinede gayet güzelce yazmışssın

ben otursam 10 yılda düşünsem fatih cami ile ilgili bir şiir yazamazdım herhalde mesela :D

yahu genç adamsın mecazi aşkla ilgili şiirlerin yok mu hiç sadullah :D

onlardan koysana mübarek buraya :)

milletin içi bayılmasın :)

EMine_61
07.08.2008, 17:23
tebrikler şafak cüzel yazmışun tabiki de diğer arkadaşlarımız da aramızda şairler varmış yaww..:D
(bi de erkeklere duygusuz derler ahan işte şairlerimiz hep erkek :D - asıl duygusuz kızlar kabul ediyorum bende içinde :D :D :D)

Sadullah KAPICIOĞLU
07.08.2008, 17:24
tamam yahu birazda aşktan dem vuralım :D:)

Tayyip Bosnalı
07.08.2008, 17:26
tebrikler şafak cüzel yazmışun tabiki de diğer arkadaşlarımız da aramızda şairler varmış yaww..:D
(bi de erkeklere duygusuz derler ahan işte şairlerimiz hep erkek :D - asıl duygusuz kızlar kabul ediyorum bende içinde :D :D :D)

bunu günün özeleştirisi olarak kabul ediyorum ve bu kadar tsiranın oldugu bir mekanda böyle

bir sözü söyleme cesaretini gösterebildiğin için seni tebrik ediyorum :D

şiir yazmak çile çekmeyi hissetmeyi gerektiriyor emine

e çileyi kim çekiyor :D biz erkekler tabiki

dolayısıyla şaşırılacak bir durum yok bence :D

Sadullah KAPICIOĞLU
07.08.2008, 17:26
Alttaki şiire yorum bizi aşar zaten :D

gözlemleyebildiğim kadar şunu söyleyebilirimki sadullah

eğer panoda yazan yaş doğruysa :) yaşına göre gerçekten iyi kelime haznen var

ve kendine şiir için hep uhrevi agırlıklı ve gerçekten ağır konuları seçmişssin ama

maşallah yinede gayet güzelce yazmışssın

ben otursam 10 yılda düşünsem fatih cami ile ilgili bir şiir yazamazdım herhalde mesela :D

yahu genç adamsın mecazi aşkla ilgili şiirlerin yok mu hiç sadullah :D

onlardan koysana mübarek buraya :)

milletin içi bayılmasın :)

abi bütün şiirlerin hikayeleri var. Ben fatihte doğdum büyüdüm. Ahbablığım ordan gelir. Dur başka şiirler ekleyim:) Yaşım 17 kemik testi yapılır :) ehehe

Sadullah KAPICIOĞLU
07.08.2008, 17:43
GEÇMİŞ GELECEK

Şafakla birlikte başlar esinti,
Maveradan belirir gibi hoş günler...
Ruhum, ayaklarında pranga, esirdi.
Eski, tozlu resimlerde hürdü dünler...

Her lahza anılardan kalan bir iz;
Geçmiş gelecek akisler belirdi.
Şimdilerde sade bir fısıltı, sessiz!..

Hergün doğacak ve batacak o ses;
Günden güne eskiyen puslu zaman.
Berhava! tükenirken bir bir nefes;
Şahlanarak hakikat, çarpacak o an!..

SADULLAH KAPICIOĞLU

Sadullah KAPICIOĞLU
08.08.2008, 08:50
tebrikler semih bravo...

Sadullah KAPICIOĞLU
08.08.2008, 09:58
teşekkür ederim sadullah, zahmet etmiş yorum yazmışsın:)
:p..................

Tayyip Bosnalı
08.08.2008, 20:03
Zambaklar yeniden açar / Bosna
Zambaklar yeniden açar
En karanlık gecenin sabahında
Güvercinler yeniden barış türküleri uçurur
Mavi gök kubbenin altında
Ümitler yeniden yeşerir eller semayı bulur
Gözlerde ışık olur ve kalplerde sürur

Zambaklar yeniden açar
Zulme ve zalime olan inadına
Kapanır inayetiyle hakkın en derin yaralar
Neretva öpücükler kondurur Mostarın yanağına
Ve gelinliği kirletilmiş kızlar
Geleceğe tertemiz sayfalar açar

Zambaklar yeniden açar
Çıkmaz denilen bir sokağın sonunda
Bosna özgürlüğe sevdalı bir kuş olur
Bilge kralın avuçlarında
Mostarı mermiler değil ayın gölgesi bulur
Delikanlıları sniperlar değil bir çift mavi göz vurur

Zambaklar yeniden açar
Kör ve sağır Avrupa’nın tam ortasında
Çöldeki susuzluk son bulur
Özgürlüğün altın kaplı kırbasında
Gülen dudaklar keyifli sevdalinkalar tutturur
Küçük bebeler özgürlüğe uçurtmalar uçurur

Zambaklar yeniden açar
Bir zafer muştusunda
Nemrut ateşleri gül bahçesi olur
Tuzlada,Saraybosnada Mostarda
Gül yüzlü nineler içten dualar okur
İşte mutluluğun resmi budur
Tayyip Bosnalı

Tayyip Bosnalı
08.08.2008, 20:05
Gözlerin İstanbul Oluyor Birden
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden.
Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım
Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen
Durgun sular gibi azalacağım
Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen.
Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince
Yalnız gözlerime bak diyeceksin.
Ellerim usulca ellerine değince
Kaybolup gideceksin
Bir elim seni çizecek bütün pencerelere
Bir elim seni silecek.
Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere
Senin için yeni baştan can kesilecek.
Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde
Sonra seni kaybetmek hemen her yerde
Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak
Yapayalnız kalmak iskelelerde.
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden.
Yavuz Bülent Bakiler

Tayyip Bosnalı
10.08.2008, 22:58
Soğuk Gece


Ellerim üşüyor, bu gece soğuk olacak
Seni kaybettiğim gün düşüyor aklıma
Hani yağmurlara tutunduğum bahar…
Çocuklar oynuyordu sokaklarda -hatırlarsın-
Çamurluydu sokaklar
Bense çocukça ıslanıyordum…
Hala bıraktığın gibiyim;
Sırılsıklam…

Seninle gitti güneşim
Sensiz sensiz donuyorum
Donuyorum işte…

Dönmeyeceğini biliyorum aslında
Ne gözlerin susturacak beni
Ne de kelamın vuracak gözümden
Biliyorum gülmeyeceksin eskisi kadar
Sebepler caydıracak seni
Belki yerinde saydıracak…
Kapılar açılmayacak
Tek adım atılmayacak…
Bense safça yazacağım
Geldiğini ve gidişini zamansız

Yine de bir şeyler bekliyorum
Ne bileyim
Döneceksin sanıyorum
Sanıyorum işte…

Nasıl istiyordum bilirsin bu şehri
Seninle bir gün yaşamak
Sen ve ben, yalnız ikimiz…
İstanbul’da beraber erimek…
Bir simit yetmez miydi sıcak
Kapanamaz mıydık ayaklarına bu koca şehrin?
Ne olurdu
Denizin kokusuna karışsaydı kokun
Sen koksaydın ellerimde
Yanımda sen olsaydın…
Şimdi daha kırgınsın İstanbul kadar
Ben ise seni özlemekteyim

Düşlerimde yıldız olup gece
Saçlarına konuyorum
Konuyorum işte…

Birkaç sözcük biriktirdim son zamanlar
Her yaylalara vuruşumda kendimi
Serinliğini aradım
Ve her ağustosta sıcaklığını
Ne dağlara
Ne sensiz zamanlara açtım derdimi
Seni okudum, seni yazdım.
Her gün biraz daha çoğaldın bende
Umutlar yükledim zor heveslere
Sen gittikçe varlığına inandım.
Öldükçe yaşadığımı hatırladım
İyi temenniler saklayarak
Renkli hayallere boyandım…
Bu gece de seni düşlemekteyim
O yağmurlu günkü gibi
Gülüşün geliyor aklıma…

Kirpiklerinden düşen damlalarda boğuluyor
Ufak tebessümüne kanıyorum
Kanıyorum işte…

Fatih GÜLAÇTI
15.03.2008

bugünkü şiirde bizim kankamızdan gelsin :)

esmertr
20.08.2008, 10:53
Kim demiş Emine duygusuzuz diye. Al bakalım en duygulusundan bi tane:) Bundan sonra bidaha ilham gelmedi:)

Ankara ıslak bu gece
Sokaklar soluk ışıklarda yorgun
Sabahı bekleyen yürekler sessiz-hüzünlü
Gece uzun; kedere dem katarcasına acı
İçimdeki kuşu uçuramayan ben miyim…
Gidişine olmasın bu yağmurlar!
Ben dökeyim ardından gözyaşlarımı
Sen yanımda olma bu kez Ankara
Bu acı içimi yaksa da yalnız olayım
Sen sarma beni Ankara
O da gitti ya alma beni kalabalıklarına
Ben kuytu bir köşede acıma kadehler kaldırayım
İçimdeki hıçkırıkları susturmadan ağlayayım
Yüreğime gerçeği ben anlatayım
O gitti demek ki değmez tesellisini vereyim
Bırak Ankara bu kez sabahı sensiz karşılayayım

Ankara’yı özledim ya…

TSelif
20.08.2008, 11:00
Emine mi yazmış bu şiiri . Çok güzel olmuş :)

61viya
20.08.2008, 12:43
"Sonra farkettim ki
Su akıyor rüzgar esiyor
Yağmur yağıyor.
Herşey yine ve aynı şekilde oluyor.
Öyle bir yere geldim ki sıcak ve soğuk aşk ve nefret,savaş ve barış,
üşümek ve sonra ısınmak gibi...
Gitsem ayrılık olur,
kalsam çöl
Gidersem bende hasret olur ve belki beni sevenler de özler ama
anladım ki özlemden de hiç kimse ölmüyor...
Ama ben ölüyorum....
Nefes alıyorum önemsiyorum ve gitmek istiyorum .
Anladım ki hasret yeni bir aşka kadar sürüyor
sevdiklerim ve beni sevenler
bağışlayın,
su akıyor ve ben gidiyorum..."

Tuncay Akdoğan.

EyüpKILIÇ61
20.08.2008, 19:49
Kim demiş Emine duygusuzuz diye. Al bakalım en duygulusundan bi tane:) Bundan sonra bidaha ilham gelmedi:)

Ankara ıslak bu gece
Sokaklar soluk ışıklarda yorgun
Sabahı bekleyen yürekler sessiz-hüzünlü
Gece uzun; kedere dem katarcasına acı
İçimdeki kuşu uçuramayan ben miyim…
Gidişine olmasın bu yağmurlar!
Ben dökeyim ardından gözyaşlarımı
Sen yanımda olma bu kez Ankara
Bu acı içimi yaksa da yalnız olayım
Sen sarma beni Ankara
O da gitti ya alma beni kalabalıklarına
Ben kuytu bir köşede acıma kadehler kaldırayım
İçimdeki hıçkırıkları susturmadan ağlayayım
Yüreğime gerçeği ben anlatayım
O gitti demek ki değmez tesellisini vereyim
Bırak Ankara bu kez sabahı sensiz karşılayayım

Ankara’yı özledim ya…


Ankara'nın bu kadar duygu yüklü bir şehir olduğunu bilmiyordum :) "Vay be Ankara, sen neymişsin" diyesim geldi :D

Tayyip Bosnalı
20.08.2008, 20:45
Bir ankara şiiride Bedirhan Gökçenin Dostu Ali Uluraspadan Gelsin o zaman :)

Ankara


Hey gidi ankara hey!
Benide benzettin ya kendine!
Astin suratimi,resmilestirdin beni
Hey gidi ankara hey!
Benide benzettin ya kendine
Yüzümde bürokrat gülümsemesi
Içimde politik çikmazlar
Kaçinci askti tattigim aksamlarinda
Kizilay'da yürüyemeden elele
Bir gecelik duygu esnemesinde
Yalnizligimla kendimi evime attigim
Tadamadan mevsimlerini doya doya.

Kaybettim kendimi;
Herhangi bir sokagin,herhangi bir ayriminda
Geçerken ömrüm giris katlarinda
Üsüdüm,titredim;
Otuz yasima girerken bir yaz aksaminda
Bekar evlerinin soluk aydiliginda
Kötü aliskanliklar edindim
Hiçbir kiza yalan söylemedim ankara
Ama bir ebruli aksamda
Ezan seslerine karisti çigliklarim
Oyaliyormusum meger kendimi geçici heveslerle
Kirçiçekleri açiverdi yüregimde
Sen ask de buna,ben çikmaz sokak
Ankara!

Delik olan cebime koyacaktim tüm hüzünleri
Yine siirler çalip;
Sairlerin soluk nefesli kitaplarindan
Sarkilar,sarkilar düzecektim ona
Ve ankara;
Çelik renkli gecelerine dagittigim asklarimdan
Taç yapacaktim sari saçlarina
Gözlerindeki yesilden sürecektim antik yalnizligima
Ikimizinde paylasak birseyi olacakti hayatta
Anlarsin ya!sen ankara,ben ve o...
Üç kisilik bir dünya kuracaktik
Gözyaslarinin kahkahaya karistigi su dünyada;
Duygu sevinecekti
Telefon edip zeynep'e
"Evleniyormus" diyecekti

Ve çankaya'dan bir rüzgar esti
Kiskandin ya bizi!
Helal olsun sana
Su ölümlü dünyada
Kendin gibi bir dünya görmeden
Bogacaksin öyle mi kalabalik kaldirimlarinda beni?
Hüzne doyacagim öyle mi?
Senin gibi gecekondularinda
Benim gibi bozkir çocugu
Meram aksamlarinda;
Çiçeklerin nasil olgunlastigini bilirim ben
Çözmüsken tamda sifresini hayatin
Korkma ankara,korkma!
Yazilmamis bir siirin okundukça çogalan ilk kelimesinde
Akip giderken kaderimiz iki ayri yöne
Mutlak bulusacak vuslat denizinde
Ankara korkma!
Okudugu dualari anamin ikimizide kurtaracak
Hiç ummadigin birgünde
Söyle günes burcundayken sevinçlerin
Sen bana alisacaksin bende sana...
Ankara

EMine_61
22.08.2008, 10:49
Kim demiş Emine duygusuzuz diye. Al bakalım en duygulusundan bi tane:) Bundan sonra bidaha ilham gelmedi:)

Ankara ıslak bu gece
Sokaklar soluk ışıklarda yorgun
Sabahı bekleyen yürekler sessiz-hüzünlü
Gece uzun; kedere dem katarcasına acı
İçimdeki kuşu uçuramayan ben miyim…
Gidişine olmasın bu yağmurlar!
Ben dökeyim ardından gözyaşlarımı
Sen yanımda olma bu kez Ankara
Bu acı içimi yaksa da yalnız olayım
Sen sarma beni Ankara
O da gitti ya alma beni kalabalıklarına
Ben kuytu bir köşede acıma kadehler kaldırayım
İçimdeki hıçkırıkları susturmadan ağlayayım
Yüreğime gerçeği ben anlatayım
O gitti demek ki değmez tesellisini vereyim
Bırak Ankara bu kez sabahı sensiz karşılayayım

Ankara’yı özledim ya…



diyecek söz bulamıyorum :alkış::alkış::alkış: tebrikler canımcığım
Duygusuz değilim sadece bazen hayatı gırgıra almak hoşuma gidiyor bi an olsun bazı şeyleri düşünmemek insanın işine mi geliyor ne acaba?
madem duygusuz ilan edildim eve gidince arşivden eklicem bende :rolleyes:

EMine_61
22.08.2008, 10:50
Emine mi yazmış bu şiiri . Çok güzel olmuş :)

yok kız ben yazmadım Esmer hanım ın yüreğine sağlık Ankarayı çok özlemiş en yakın zamanda kavuşması dileğiyle :)

EMine_61
22.08.2008, 10:54
bunu günün özeleştirisi olarak kabul ediyorum ve bu kadar tsiranın oldugu bir mekanda böyle

bir sözü söyleme cesaretini gösterebildiğin için seni tebrik ediyorum :D

şiir yazmak çile çekmeyi hissetmeyi gerektiriyor emine

e çileyi kim çekiyor :D biz erkekler tabiki

dolayısıyla şaşırılacak bir durum yok bence :D


çile belki çekmedim ama senelerdir bende bi beklenti içindeyim ya da hasret diyelim adına
hem bi kere hala erkeklerin hayat ve geçim sıkıntısı konusunda başka bir çile çekmediğine hala eminim :D
bu msjdan sonra gelecek cevapları düşünemiyorum :D

Şeykan
22.08.2008, 16:34
Güzel paylaşımlar Emine sen de espirili günündesin :D

Sadullah KAPICIOĞLU
23.08.2008, 16:32
BİRAZDAN GÜNEŞ DOĞACAK...

Beton duvarlar arasında bir çiçek açtı
Siz kahramanısınız çelik dişliler arasında
Direnen insanlığın
Saçlarınız ıstırap denizinde bir tutam başak
Elleriniz kök salmış ağacıdır zamana
O inanmışlar çağının.
Zaman akar yer direnir gökyüzü kanat gerer
Siz ölümsüz çiçeği taşırsınız göğsünüzde
Karanlığın ormanında iman güneşidir gözünüz
Soluğunuz umutsuz ceylanların gözyaşına sünger.
Gün doğar rüzgar eser bulut dolanır
Rahmet şarkısı söyler yağmurlar
Alnınız en soylu isyandır demir külçelere
Gürültü susar ses donar sevgi tohumu patlar
Sessiz bir bombadır konuşur derinlerde.
Ey bizim sabır yüklü toprağımızın kutsal ağacı
Sen bize hayatsın umutsun mezarlar kadar derin
Bizi tutan bir şey varsa dirilten o sensin
Üzerinde uyuduğumuz yavru kuşların
tüy renkli sıcaklığı.
Ey damarlarımızda donan buz yüklü heykeller
beldesinden
Yıkıntılar sonrası sarındığım şefkat anası
Ey dağları yerinden oynatan ses ey mermeri toz eden
rüzgar
Ey alemi donatan ışık toprağa can veren el.
Gün olur toprak uyanır ağaç uyanır uyanır böcekler
Sarı bozkır titrer çıplak ağaçlar yeşerir gök yıkanır kirli
dumanlardan
Su coşar deniz kabarır canlanır ölü şehirler
Yemyeşil bir rüzgar eser yıldızlar arasından.
Şimdi siz taşıyorsunuz müjdenin kurşun yükünü
Çatlayacak yalanın çelik kabuğu
Sizin bahçenizde büyüyecek imanın güneş yüzlü çocuğu.

Sadullah KAPICIOĞLU
23.08.2008, 16:37
Diriliş Saati

Ey bir emre hazırlanan simsiyah gecede
Karanlığı emip emip de gebe kalan
Ey her depremden sonra biraz daha doğrulan
Herkesin
Veba girmiş bir şehrin hem halkı
Hem seyircisi olduğu bir günde
Ey düştüğü yerden kalkmaya hazırlanan ülke.
Her damlası bir zafer müjdecisi
Bir posta eri gibi
Yağmur yüzümüze değince
Çıkacağız yola.
Çıkacağız yola
Hesap günü gelince
Yağmur yüzümüze değince
Güneş bir mızrak boyu yükselince.

Ankara - 1967
Erdem Bayazıt (http://www.siirdefteri.com/?sayfa=sair&sair_id=76&sair=Erdem%20Bayaz%C4%B1t)

Sadullah KAPICIOĞLU
23.08.2008, 16:38
Mohaç Türküsü

Bizdik o hücûmun bütün aşkıyla kanatlı;
Bizdik o sabah ilk atılan safta yüz atlı.

Uçtuk Mohaç ufkunda görünmek hevesiyle,
Canlandı o meşhûr ova at kişnemesiyle!

Fethin daha bir ülkeyi parlattığı gündü;
Biz uğruna can verdiğimiz yerde göründü.

Gül yüzlü bir afetti ki her bûsesi lâle;
Girdik zaferin koynuna, kandık o visâle

Dünyâya vedâ ettik, atıldık dolu dizgin;
En son koşumuzdur bu! Asırlarca bilinsin!

Bir bir açılırken göğe, son def'a yarıştık;
Allaha giden yolda meleklerle karıştık.

Geçtik hepimiz dört nala, cennet kapısından;
Gördük ebedî cedleri, bir anda yakından!

Bir bahçedeyiz şimdi şehidlerle berâber;
Bizler gibi olmuş o yiğitlerle berâber.

Lâkin kalacak doğduğumuz toprağa bizden;
Şimşek gibi bir hâtıra nal seslerimizden.

Yahya Kemal Beyatlı (http://www.siirdefteri.com/?sayfa=sair&sair_id=246&sair=Yahya%20Kemal%20Beyatl%C4%B1)

Sadullah KAPICIOĞLU
23.08.2008, 16:40
Aşk İki Kişiliktir

Değişir yönü rüzgarın
Solar ansızın yapraklar;
Şaşırır yolunu denizde gemi
Boşuna bir liman arar;
Gülüşü bir yabancının
Çalmıştır senden sevdiğini;
İçinde biriken zehir
Sadece kendini öldürecektir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk, iki kişiliktir.
Bir anı bile kalmamıştır
Geceler boyu sevişmelerden
Binlerce yıl uzaktadır
Binlerce kez dokunduğun ten;
Yazabileceğin şiirler
Çoktan yazılıp bitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına.
Aşk, iki kişiliktir
Avutmaz olur artık
Seni bildiğin şarkılar;
Boşanır keder zincirlerinden
Sular tersin tersin akar;
Bir hançer gibi çeksen de sevgini
Onu ancak öldürmeye yarar:
Uçarı kuşu sevdanın
Alıp başını gitmiştir;
Ölümdür yaşanan tek başına.
Aşk, iki kişiliktir.
Yitik bir ezgisin sadece
Tüketilmiş ve düşmüş gözden;
Düşlerinde bir çocuk hıçkırır
Gece camlara sürtünürken;
Çünkü hiç bir kelebek
Tek başına yaşamaz sevdasını,
Severken hiç bir böcek
Hiç bir kuş yalnız değildir;
Ölümdür yaşanan tek başına,
Aşk, iki kişiliktir.

Temmuz 1993
Ataol Behramoğlu (http://www.siirdefteri.com/?sayfa=sair&sair_id=31&sair=Ataol%20Behramo%C4%9Flu)

Adem Erdoğan
25.08.2008, 19:19
Kahramanlık Türküsü

Şanlı kitap önderimiz kılındı
İman sancak gönderimiz kılındı
İklim-i Rum,minderiniz kılındı
Ol mindere kavi diz verilmeli.

Barak Baba,Sarı Saltuk orada,
Hacı Bektaş Veli,Taptuk orada,
Bir mübarek vatan yaptık orada,
Ki,bir can dilerse bin verilmeli.

Töre,nizam,yol ve yordam her kula
Ulus,erkan,edep,erdem her kula,
Yirmidört saatte her dem her kula,
Allah ın buyruğu uz verilmeli.

İnatla girmeyin soy sop faslına
Kurtsa kurt itse it döner aslına
Rum ülkelerinde Oğuz nesline
Peygamber kavlince öz verilmeli.

İçinde olanlar bir nebze iman
Gönlünü mazluma eder süt liman
Halkı ayırmadan kafir müslüman
Açsa aş,açıksa bez verilmeli.

Bu kılıçlar iller fethi içindir.
Bu kitaplar diller fethi içindir.
Türküler gönüller fethi içindir.
Cümle ozanlara saz verilmeli.

Kartal yuvasıdır Söğüt te burçlar,
Devletin zırhıdır sınırda uçlar,
Gazi Osmanlara zağlı kılıçlar
Yunus Emrelere söz verilmeli...


Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu

Sadullah KAPICIOĞLU
25.08.2008, 19:28
Niyazi yıldırım GENÇOSMANOĞLU arkadaşımın dedesidir.

Ahmet Faruk
25.08.2008, 20:04
Çok beğendiğim bir şiiri koyuyorum.
İstanbulun yeri benim için ayrı olduğundan bayağı haz alıyorum bu şiirden



Sen İstanbul Kokardın
Martıların gözlerinden dinledim
İstanbul'un boğazı yanmış dün gece
Yıldızlar şahitlik etmiş, güya suçlu benmişim
Oysa can, yemin olsun yanağımdan süzülen denize
Ben bu şehre yüreğimi içirmedim

Göklerden hicran yağdı, İstanbul'lu bir geceydi
Yere düşen her damlanın yüreğinde sen vardın
İsmin dudaklarımda idamlık bilmeceydi
Yalansa kahrolayım, sen İstanbul kokardın

Sevda dediğin gülüm bir busedir dudağımda
Bıçak gibi, yasak gibi, kan gibi...
Utanır, intihar ederdi ölüm,
Hayata rest çekip ağladığımda,
Korkak gibi, tutsak gibi, yaşanmamış an gibi...
Ben lal olmuş bülbülüm, sen deli gülsün bağımda
Toprak gibi, yaprak gibi, candan özge can gibi
Kuş uçmaz kervan geçmez dağımda,
Kah aşkı yağan kar tanesi
Kah Leyla tüten rüzgardın
Zambak gibi leylak gibi,
Sigaramda duman gibi
Sevdiceğim, sen İstanbul kokardın

Dayadım ondörtlüyü İstanbul'un şakağına
İstediğim gül içmekti gözlerinden bir yudum
Seni sordum gündüzlerce bu şehrin her sokağına
Söylemedi, inat ettim gece seni uyudum

Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim
Ayla toprak şahittir, şahittir denizle gece
Sensizken, İstanbul'da bir kez olsun gülmedim
Yıllar kapımı çaldı, ellerinde vur emri
Yokluğun var sen yoktun, ölüm geldi ölmedim
Ağladım yüreğimde sen, sende divane İstanbul
Aşkından hatıra dedim göz yaşımı silmedim
Ben bir sana, bir bu şehre gül dedim
Belki de can ben bu şehri güller için çok sevdim

Gözlerimden dökülen yaş denizi ıslatıyor
Sevda kilim, hasret nakış, gönül derdi dokuyor
Çatlayası deli yürek 'sen sen' diye atıyor
Oy gece gözlüm oy, İstanbul SENİ kokuyor
Serdar Tuncer

Sadullah KAPICIOĞLU
28.08.2008, 21:54
TABUT

Tahtadan yapılmış bir uzun kutu;
Baş tarafı geniş, ayak ucu dar.
Çakanlar bilir ki, bu boş tabutu,
Yarın kendileri dolduracaklar.

Her yandan küçülen bir oda gibi,
Duvarlar yanaşmış, tavan alçalmış.
Sanki bir taş bebek kutuda gibi,
Hayalim, içinde uzanmış kalmış.

Cılız vücuduma tam görünse de,
İçim, bu dar yere sığılmaz diyor.
Geride kalanlar hep dövünse de,
İnsan birer birer yine giriyor.

Ölenler yeniden doğarmış; gerçek!
Tabut değildir bu, bir tahta kundak.
Bu ağır hediye kime gidecek,
Çakılır çakılmaz üstüne kapak?

NFK

melâl
29.08.2008, 21:15
Aşksız Şiir

SINIRLARDA YAŞARIM SEVDAMI
BAZEN CESURCA KİMİ ZAMAN KORKAK
YOLCUSU OLDUĞUM YOL BİR ÇIKMAZ SOKAK
BEN SEFİL BİR DİLENCİ
AVUÇ AÇARIM AĞLAYARAK...

UÇLARDA HAYAT BULURUM BEN,
BAZEN BİR KELEBEK,BAZEN BİR KÖPEK OLURUM
UÇAMAM,KANAT ÇIRPAMAM AMMA,
SABAHLARA DEĞİN ULURUM.

KÖŞE BUCAK KAÇARIM GERÇEKTEN
GERÇAK BANA ZALİM BEN ONA DÜŞMAN,
BAL ALMAK GİBİ TÜRLÜ ÇİÇEKTEN,
BEN KÜÇÜK BENCİL BİR ARI...
YALANA SIĞINIRIM,GÖZYAŞIMI GİZLEMEKTEN...

melal

Sadullah KAPICIOĞLU
01.09.2008, 01:04
şairin isminide yazarsan iyi olur melal.

Sadullah KAPICIOĞLU
01.09.2008, 03:37
Ne iştir, yarı iman, yarı inkâr giderler;
Güneşe var derler de ışığına yok derler..

Sadullah KAPICIOĞLU
01.09.2008, 20:36
Sen içerdeyken ben
Sinemalara gittim
Bütün filmlerini seyrettim
O sevdiğimiz artistin
Sen içerdeyken ben
Vita kutularında çiçek yetiştirdim
Sokakta top oynadım çocuklarla
Ayakkabılarımı eskittim
Güneşe karşı durdum sabahları
Geceleri bir başıma yıldızları bekledim
Annenin gönlüne su serptim
Aldırma dedim aldırma
Bir şarkı söyle bir dilek tut herkes için
Bir ada rüzgarı gibi
Sürtünerek geç hayata
Bir sarmaşık gibi tutun
Ve değer ver hatıralara
Aldırma dedim
Sen annesin, aldırma
Sen içerdeyken ben
Kiramı ödedim pijamalarımı giydim
Haber bültenlerini izledim
Gazetelerden kupon kestim
Sen içerdeyken ben
Sigara içtim, öksürdüm
Otobüse bindim
Fotoğraflarımıza baktım
Acıyan yanlarımı körelttim
Deniz kıyısında yürüdüm
Manavdan soğan aldım
Yeni çıkan şarkıları dinledim
Kafeste beslediğimiz kuşu saldım
Islık çaldım
Sen içerdeyken ben
Hep uyandım, sayıkladım
Kanadım boyuna
Takvimlur aldım
Her gün bir yaprağını kopardım
Deli ayrılığın
Sen içerdeyken ben
Gömleğimi ütüledim
Sobada elimi yaktım
Bir şiir yazdım
Bir hercai menekşe aldım çiçekçiden
Hani o alnına kader değmiş
Hani o dudaklarına deniz tuzu dokunmuş
Hani o erken vurulmuş
Gençliğimiz gibi dağıldım
Sen içerdeyken ben
Bir adını söyleyemedim
Şöyle bağıra bağıra
Bir yüzünü göremedim
Görüş günlerinde
Bir de eline değemedim
Bir de yüreğine
Şöyle kucaklayamadım bir de
Ölümüne
Sen içerdeyken ben
Kapı kapattım, pencere açtım
Mutfakta oyalandım
Kanepede yattım
Hatta bir yolluk aldım odaya
Çok ta kulak asmadım
Çokta koymadı bu bana
Alt tarafı içerdeydin
Alt tarafı bir yanımı alıp götürmüştün
Bir yanımı
Yani adamlığımı
Yani gözlerimin ferini
Yani canımı
Alt tarafı şarkılar ölecekti
Alt tarafı kanayacaktı kalbim
İşte sensiz
İşte nefessiz
İşte kimsesiz bir sesti alt tarafı
Her tarafım
Yıldızlar yine oradaydı oysa
Yazdıklarım
Gözden kaçan o defter yapraklarında
Boşver yüzyirmisekiz
Hayat bir gemi
Yürüt onu göreyim seni
Boşver yüzyirmisekiz ha...
Boşveriyor ya
Aldırma reis
Reis aldırmıyor ya
Bir adını söyleyemedim
Şöyle bağıra bağıra
Bir yüzünü göremedim
Görüş günlerinde
Bir de eline değemedim
Bir de yüreğine
Şöyle kucaklayamadım bir de
Ölümüne
Sen içerdeyken ben
Vitrinlerin önünden geçtim
Minibüs duraklarında bekledim
Simitçilerle yarenlik ettim
Üstüme bir ceket aldım
El tezgahlarında kitaplara baktım
Sen içerdeyken ben
Hiç oturup ağlamadım
Hiç karartmadım umudu
Hiç bulandırmadım onuru
Öyle dimdik durdum ortada
İşte burada ulan işte burada
Böyle burada
Hiç yıkılmadan
Hiç utanmadan
Ve hiç unutmadan
Sen içerdeyken ben
Gülen resmimi yaptırdım
Sokaktaki ressama
Her zaman yaptığım gibi
Buzdolabını ayağımla kapadım
Parkların banklarına adını kazıdım
Adını kazıdım duvarlara
Adını, adımın yanına yazdım
Hiç unutmadım, utanmadım
Korkmadım.

İ. SADRİ

Sadullah KAPICIOĞLU
01.09.2008, 20:38
İman cevheri, ruhta ve bedende.
Zaman, kuruyan solan eskiyen
Her tohum yeni birer umut, yeşeren
Allah bir diyerek arşa doğru yükselen.

Gemiler birer mecnun ve meczup
Yelkenler açılır, varmak içen gayeye.
Rüzgar ardınsıra savurur durur
Hakikat denen gerçek payeye.

Dünya dönerken kendi ekseninde,
Dönen bir alem var nurlu Yörüngede.
Yıldızlar semada yazarken hece hece.
Canlar kavrulur dırahşan mefkûrede.

Gemiler birer mecnun ve meczup
Yelkenler açılır, varmak içen gayeye.
Rüzgar ardınsıra savurur durur
Hakikat denen gerçek payeye.

S.KAPICIOĞLU

okg_53
01.09.2008, 21:07
Kahpe Moskof füzeleri,
Dehşet saçarken Kafkaslarda,
Elinde tüfeği,
Siper etmiş göğsünü meydan okuyor cihana.
Şaha kalkmış bir dağ gibi,
Vuruyor kafire sarsılmaz bir imanla.
Titriyor tepeler,
Tekbir sesleri yükselirken göklere.
Bir yıldız gibi kayıyor mücahitim,
Siperden sipere.
Kelimeyi şahadettir,
Söylediği ilk ve son kelime.
Dünya farkına varmasa da,
İnsanlık olsa da sağır.
Yıldıramaz onu hiçbir şiddet.
İman dolu yüreği,
Yumrukları vatanı kadar ağır.

Adem Karagöz

Sadullah KAPICIOĞLU
05.09.2008, 23:43
Çok güzel. Teşekkürler arkadaşım.

Sadullah KAPICIOĞLU
05.09.2008, 23:45
Yirminci yüzyılın ablak yüzlü pilotu
Buldun mu Ay yüzünde ölüme çare otu ?

Bir odun parçasına at diye binen çocuk
Başında çelik kulaf, sırtında plastik gocuk.

Uzakları yenmiş Fatih edasındasın !
Dipsizliğin dibini bulmak sevdasındasın...

Allah'a dil çıkarır gibi küstah bir yarış...
Farkında değilsin ki, Ay Dünya'ya bir karış.

Fezada milyarlarca ışık, yol, mesafe;
Seninki, saniyelik zafer, ilmi hurafe.

Kavanozda, kendini deryada sanan balık;
Ne acı vahşet, mağrur ilimdeki kalabalık;

Fezada 'Allah diye bir şey yok' iddiası
Gel gör, kaç füzeye denk, bir mü'minin duası;

Rafa kaldırmak için ruhlarını dürdüler;
Güneş diye kalpteki güneşi söndürdüler.

Bilmediler; kalptedir, kalptedir asıl feza;
Kalptedir, olumsuzluk kefili kutsi imza.

Sayıdan sonsuzluğa sınıf geçirtecek not;
Bizdedir ve bizdedir Arş'a giden astronot,

Ve mekandan arınmış ve zamandan ilerde,
Fezayı teslim alma sırrı bizimkilerde.

Bizimkiler ışığa gem vururda binerler;
Yerden göğe çıkmazlar, gökten yere inerler..

http://www.siirperisi.net/images/sair.gif NECİP FAZIL KISAKÜREK (http://www.siirperisi.net/sair.asp?sair=70)

Ahmet Faruk
05.09.2008, 23:49
Ben Necip Fazılı elime alıp okumam.
Sevmediğimden değil, bana hitap etmiyor.

Bir arkadaşıma Necip Fazılı sormuştum "Beni şiirlerinden başka bir şey ilgilendirmiyor" demişti.

Beni şiirleri de pek ilgilendirmiyor, ama güzel yazıyor :)

Sadullah KAPICIOĞLU
05.09.2008, 23:52
Necip Fazıl > Fikir ve çilesi > Şiirleri, kitapları, aksiyonu, ideali, mefkuresi...

Arkadaşın ahmet faruk, Necip Fazıl'ı anlayamayanlardan...

Tayyip Bosnalı
06.09.2008, 00:47
Necip Fazıl > Fikir ve çilesi > Şiirleri, kitapları, aksiyonu, ideali, mefkuresi...
:alkış::alkış::alkış:

birtanede biz ekleyelim

BİRİSİ

Bir şey var aramızda
Senin bakışından belli
Benim yanan yüzümden
Dalıveriyoruz arada bir
İkimizde aynı şeyi düşünüyoruz belki

Gülüşerek başlıyoruz söze
Bir şey var aramızda
Onu buldukça kaybediyoruz isteyerek

Fakat ne kadar saklasak nafile
Bir şey var aramızda
Senin gözlerinde ışıldıyor
Benim dilimin ucunda

Nahit Ulvi AKGÜN

Kaya
07.09.2008, 12:45
Mansur

Mercan mercan, uçuk dudağında kan,
İnci inci, soluk şakağında ter.
Ne baş yedi, ne kan içti bu meydan
Bu meydan aşıktan canını ister.

Tatlıydı akrebin sana kıskacı,
Acıya acıda buldun ilacı;
Diyordun, geldikçe üstüste acı:
Bir azap isterim bundan da beter.

Sana taş attılar, sen gülümsedin,
Dervişin bir çiçek attı, inledin,
Bağrımı delmeye taş yetmez, dedin,
Halden anlayanın bir gülü yeter..

Necip Fazıl

Sadullah KAPICIOĞLU
07.09.2008, 14:28
İşte şiir... Çok teşekkürler Kaya abi. Sanırım Es-selam'dan bu şiir evet Es-selam... Durun bende ekleyeyim ve biraz Es-selamdan bahsedeyim.

Es-selam Nazım bir siyer özelliği taşıyor. 63 şiir mevcut yanlış hatırlamıyorsam. Peygamber efendimiz(sav) her yaşına bir şiir. Ve son şiiri ekliyorum kitabın..

ESSELÂM

-63-

Göklerde son ilâm:
Allah bir; bir, İslâm...
Lâmelif, Eliflâm;
Amanın ya Mevlâm!
Esselâm, Esselâm!...

Ben Mecnun, O Leylam.
Hasreti Kerbelâm,
Ateşi incilâm,
Bâkisi hep melâm...
Esselâm, Esselâm!...

Düşünce iptilâm,
Kelime heyűlam.
Lisansız vaveylâm;
Ne bir harf, ne kelâm,
Esselâm, Esselâm!...

a d bacan
07.09.2008, 14:30
Mansur

Mercan mercan, uçuk dudağında kan,
İnci inci, soluk şakağında ter.
Ne baş yedi, ne kan içti bu meydan
Bu meydan aşıktan canını ister.

Tatlıydı akrebin sana kıskacı,
Acıya acıda buldun ilacı;
Diyordun, geldikçe üstüste acı:
Bir azap isterim bundan da beter.

Sana taş attılar, sen gülümsedin,
Dervişin bir çiçek attı, inledin,
Bağrımı delmeye taş yetmez, dedin,
Halden anlayanın bir gülü yeter..

Necip Fazıl

Hallac-ı mansur hazretlerine atfen yazmış olduğu bir şiir.

Necip Fazıl bir başkadır...

a d bacan
07.09.2008, 14:39
BEKLEYEN

Sen, kaçan ürkek ceylânsın dağda,
Ben, peşine düşmüş bir canavarım!
İstersen dünyayı çağır imdada;
Sen varsın dünyada, bir de ben varım!

Seni korkutacak geçtiğin yollar,
Arkandan gelecek hep ayak sesim.
Sarıp vücudunu belirsiz kollar,
Enseni yakacak ateş nefesim.

Kimsesiz odanda kış geceleri,
İçin ürperdiği demler beni an!
De ki: Odur sarsan pencereleri,
De ki: Rüzgâr değil, odur haykıran!

Göğsümden havaya kattığım zehir,
Solduracak bir gül gibi ömrünü,
Kaçıp dolaşsan da sen, şehir şehir,
Bana kalacaksın yine son günü.

Ölürsün... Kapanır yollar geriye;
Ben mezarla sırdaş olur, beklerim.
Varılmaz hayale işaret diye,
Toprağında bir taş olur, beklerim...

NECİP FAZIL KISAKÜREK (http://www.siirperisi.net/sair.asp?sair=70)

Kaya
07.09.2008, 14:46
Dayak

İster misin ellerimizi birleştirelim,
Sen iki vur, ben iki daha,
Çalmış mı,
Emmiş mi alın terini ulusunun,
Sen dört vur, ben dört daha.

Gemi seçmeye mi gitmiş 20 kişi, çay bulmaya mı yollanmış
30 kişi,
Dışbakan olmuş da yüzde mi almış.
- Saçı bitmedik çocuklarım aç iken kerpiç köylerde,
Bebek kızlarım gecelerce aklığını satarken-
Sen yedi vur, ben yedi daha.

Ha, ister misin ellerimizi birleştirelim,
Değeri 8 iken, 208'e mi vermiş bir tabak fasulyayı,
Dilekçeni görür görmez deve boynunu sallamış, 500 mü
koparmış senden,
Saylav seçilmiş de geleceğine yatırım mı yapmış,
devrimi çiğneyerek,
Sen dokuz vur, ben dokuz daha.

Fazıl Hüsnü Dağlarca

Sadullah KAPICIOĞLU
07.09.2008, 14:49
Alemin küfre göre hem başı hem sonu hiç
İki hiç arasında varlık olur mu ki hiç?

NFK

Kaya
07.09.2008, 14:51
Alemin küfre göre hem başı hem sonu hiç
İki hiç arasında varlık olur mu ki hiç?

NFK

Uzun süre imzamda yer alıyordu...

Yeni değiştirdim.

a d bacan
07.09.2008, 22:44
İsyanlı Sükût
Gitmişti makama arz-ı hâl için
'Bey' dedi, yutkundu, eğdi başını.
Bir azar yedi ki oldu o biçim..
'Şey' dedi, yutkundu, eğdi başını.

Kapıdan dört büklüm çıktı dışarı
Gözler çakmak çakmak, benzi sapsarı...
Bir baktı konağa alttan yukarı
'Vay' dedi, yutkundu, eğdi başını.

Çekti ayakları kahveye vardı
Açtı tabakasın, sigara sardı
Daldı.. neden sonra garsonu gördü
'Çay' dedi, yutkundu, eğdi başını.

İçmedi, masada unuttu çayı
Kalktı ki garsona vere parayı
Uzattı çakmağı ve sigarayı
'Say' dedi, yutkundu, eğdi başını.

Döndü, gözlerinde bulgur bulgur yaş
Sandım can evime döktüler ateş
Sordum: 'memleketin neresi gardaş? '
'Köy' dedi, yutkundu, eğdi başını.

Yürüdü, kör-topal çıktı şehirden
Ağzına küfürler doldu zehirden
Salladı dilini.. vazgeçti birden,
'Oy' dedi, yutkundu, eğdi başını.


Abdurrahim Karakoç


En beğendiğim şiirlerinden bir'i

Sadullah KAPICIOĞLU
08.09.2008, 06:40
çok güzelmiş. Abdurrahim karakoç'u okurum ama anımsıyamadım bu şiiri.

Tayyip Bosnalı
09.09.2008, 18:12
çok güzelmiş. Abdurrahim karakoç'u okurum ama anımsıyamadım bu şiiri.

Sadullahım bu şiiri birde ugur ışılak yorumuyla dinle deli söylüyor gerçekten

Abdürrahim Karakoçun bide mini etekle ilgili bi şiiri var ama :D

Forum o şiiri sindiremez :) o yüzden koymuyorum :D

ApoCaN28
09.09.2008, 18:17
Hüzün Adres Değiştirir

Yakışmıyor cepheyi terk edişin,
Mert dayanır, namert kaçar sevdiğim.
Fazla sürmez hatanı fark edişin,
Hüzün eken, hüsran biçer sevdiğim.


Adet ettin aşk dersini asmayı,
Hüner saydın sırra kadem basmayı,
Yetti artık çok denedim susmayı,
İsyan eden bayrak açar sevdiğim.


Nice avcı bende silah sınadı,
Geri tepti,sineleri kanadı,
Kırılsa da yüreğimin kanadı,
Yine açar, yine uçar sevdiğim.


Bir resmimiz bile yoksa başbaşa,
Revamıdır ben yanayım,sen yaşa,
Aşk sunacak sakimi yok sarhoşa,
Yine bulur, yine içer sevdiğim.


Aynaların farkı kalmaz düşmanla,
Tanışırsın doğduğuna pişmanla,
Hüzün adres değiştirir zamanla,
Benden geçer,sana göçer sevdiğim.


Üzerime yar sevdiğin sahi mi?
Kalp çalmakta senin gibi dahi mi?
Ağlama der dosta aşık Daimi,
Bu da gelir,bu da geçer sevdiğim
Cemal Safi

Sadullah KAPICIOĞLU
09.09.2008, 19:18
Sadullahım bu şiiri birde ugur ışılak yorumuyla dinle deli söylüyor gerçekten

Abdürrahim Karakoçun bide mini etekle ilgili bi şiiri var ama :D

Forum o şiiri sindiremez :) o yüzden koymuyorum :D

O şiirin içeriğini biliyorum abi :D

a d bacan
09.09.2008, 23:27
VASIYET
imansiz askerin,korkak paşanin
Bir boyuna,bir de enine tûkûr.
Kaçarken vurulup yere dûşenin
Bir leşine,bir de kanina tûkûr.

Ölursen de hak yedirme,hak yeme
Aka kara,karayada ak deme
Adaletten ayrilirsa mahkeme
Bir hakime,bir de kanuna tûkûr.

ilaç olsa içme dûşman tasindan
Sakin taş attirma dost arkasindan
Kim iki yûzlûyse tut yakasindan
Bir yûzûne,bir de canina tûkûr.

Millet parasindan verdirme parsa
Edirne'den Van'a,Mugla'dan kars'a
Nerede bir sahte kahraman varsa
Bir resmine,bir de şanina tûkûr.

Kesmekle kisalmaz cômertin eli
Yigitin adina eklerler deli
Baban olsa bile Allahsiz ôlû
Bir ruhuna,bir de sinine tûkûr.

Birak hesabini ôlûm-kalimin
inanmişa zulmû neki zalimin
Mànayi reddeden sôzde àlimin
Bir ilmine,bir de fennine tûkûr.

ABDURRAHIM KARAKOÇ

Bu'da en manidar bulduğum şiirlerinden

Kaya
10.09.2008, 23:24
Namık Kemal ile devam edelim...

Vatan Şarkısı

Amalimiz afkarımız ikbal-i vatandır
Ser-haddimize kal'e bizim hâk-i bedendir
Osmanlılarız ziynetimiz kanlı kefendir
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz

Kan ile kılıçtır görünen bayrağımızda
Can kokusu geçmez ovamızda dağımızda
Her gûşede bir şîr yatar toprağımızda
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz

Osmanlı adı her duyana lerze-resândır
Ecdâdımızın heybeti ma'rûf-i cihandır
Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz

Top patlasın ateşleri etrafa saçılsın
Cennet kapısı can veren ihvâna açılsın
Dünyada ne bulduk ki ölümden de kaçılsın
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz.

a d bacan
11.09.2008, 13:05
Namık Kemal ile devam edelim...

Vatan Şarkısı

Amalimiz afkarımız ikbal-i vatandır
Ser-haddimize kal'e bizim hâk-i bedendir
Osmanlılarız ziynetimiz kanlı kefendir
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz

Kan ile kılıçtır görünen bayrağımızda
Can kokusu geçmez ovamızda dağımızda
Her gûşede bir şîr yatar toprağımızda
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz

Osmanlı adı her duyana lerze-resândır
Ecdâdımızın heybeti ma'rûf-i cihandır
Fıtrat değişir sanma bu kan yine o kandır
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz

Top patlasın ateşleri etrafa saçılsın
Cennet kapısı can veren ihvâna açılsın
Dünyada ne bulduk ki ölümden de kaçılsın
Gavgaada şehadetle bütün kâm alırız biz
Osmanlılarız can veririz nâm alırız biz.

Eski(meyen)dilimiz'le şiir daha bi başka okunuyor,
helede destansı bir şiir'se burada'ki gibi, insanın tüylerini kıyam'a kaldırıyor..
Teşekkürler eklediğin için Kaya

a d bacan
11.09.2008, 13:25
BAŞIBOŞ

Vatanımda sular akar başıboş;
Herkes birbirini kakar, başıboş.

Bozkırlardan topal bir tren geçer;
Çocuk, merkep, öküz bakar, başıboş.

Yanmaz da yürekler, ateşe atsan!
Bir kibrit bir orman yakar, başıboş.

Tarih, kutuplara kaçmış bir fener,
Buz denizlerinde çakar başıboş.

Yirmidokuz harflik sözde aydınlar,
Yafta yazar, isim takar, başıboş.

Allah'ım, sen acı bu saf millete!
Akşam yatar, sabah kalkar, başıboş.

Necip Fazıl Kısakürek


Demekki hala çok birşey değiştirememişiz..

poetricus
11.09.2008, 14:19
Bunca şiirin arasında Râsih'ten bir gazel olmazsa ayıp olur:


Süzme çeşmin; gelmesin müjgân müjgân üstüne,
Urma zahm-ı sîneme peykân peykân üstüne.

Rîze-i elmâs eker her açtığı zahma o şûh,
Lutfu var olsun; eder ihsân ihsân üstüne.

Dilde gam var şimdilik; lutfeyle gelme ey sürûr,
Olamaz bir hânede mihmân mihmân üstüne.

Yârdan mehcûr iken düşdük diyâr-ı gurbete,
Dehr gösterdi yine hicrân hicrân üstüne.

Hem mey içmez hem güzel sevmez demişler hakkına;
Eylemişler Râsih'e bühtân bühtân üstüne.

Faruk Akhan
11.09.2008, 18:27
sensizligi sana eskimisliği bana deryayı sonsuzluğa AŞK ı ikimize ayırdım sevgilim
(SpeedyKuRaF TAMAMEN BENIM ESERIM)

Çağatay_
11.09.2008, 19:03
En sevdiğim şiirlerden birisini paylaşayım :)



ben uyurken
duvarıma tırmandın,
güllerimi yoldun.
ve bütün şikayetin,
sen uyurken
bahçene girenlerden

Özdemir Asaf

Bilâl ÇOBAN
11.09.2008, 19:05
LEKE
Namus lekesi değil alnımda gördüğünüz, Vurulmuşum, vurulmuş düşmüşüm güpe gündüz. Sakağımdaki kansa, o benim gülüşümdür,

Namert sürünmektense, erkekçe ölüşümdür.
Şaşırmayın, korkmayın, ürkmeyin ey yiğitler,
Bakin etrafımızı nasıl sarıyor kızıl itler!
Zaten faydası yoktur korkaklığın ecele,
Yasamak hakkin lakin istiklalinle bile.

İhtirama zaman yok, merasime ne hacet?
Size düsen daha çok vazifeler var. Evet...
Evet!.. Böyle sürerse bu eşkıya kanunu,
Müebbet felakettir milletimin sonu .....

Size selam gönderdi kırk yiğidiyle KÜRSAD
Sizden haber bekliyor yüz milyon; imdat! İmdat!
Hala tevekkülde mi kararlısın yoksa?
Sükût neyi halleder, yaran oyuk oyuksa?

Tevekkül Allah adir zillete katlanılmaz!
Ya hayat ya ölüm! Bunun ötesi olmaz.
Namus lekesi değil alnimdaki bu leke,
Asırlardır karşıma çıkmazken tek teke

Önümüzde dalkavukluk, meddahlık edenleri,
Simdi iyi tanı, gör neymiş hünerleri...
Mütefekkirler echel, realistler yalancı,
Hayret! Dünkü yabancı, bugün bu handa hancı...

Dağdan bağa inenler, yoluma kül döküyor
Benim ayak izlerim taşralı gözüküyor
Farkına yeni vardım, suçluymuşum ben meğer
Otağımda cellâtlar... Kaçmak!.. Bu neye değer!

Ne papyon kravatlı, ne rugan pabuçluyum
HALİSANE TÜRK'ÜM BEN, onun için suçluyum.
Suçluyum, hainleri gözlerinden tanırım ben.
Bir intizar dinlerim su toprağın kalbinden.

O ses der ki: -Ey oğul, yazıklar olsun sana!
Mezarımı kirleten, su mahlûka baksana!
Baktım gafiller düşmüş hainlerin peşine
Dedim Bozkurtların yurdunda, çakalların isi ne?

Fırlamışım yayımdan, ok hedefi mutlaka bulur
Son kale, son akında, ancak böyle kurtulur.
Namus lekesi değil, kursun yarasıdır O.
Asrin adaletine, bir yüz karasıdır bu!

Arz-i endam etsinler... Mütebessim, mutantan.
Sonra da sulhseveriz, deyiversinler YALAN
Yalandır ne söyleseler, beseriyyet namina,
Hanümanlar yıkılır, bu ser riyet namına.

Adi cinayetlerle küllenir asil yara
Can yakar, göz yaşarır, alır yürür bu sara
Sokaktan okullara, okuldan minareye
Bu kıvılcım saçarken bekçiler uyur, niye?

Kimdir bu uyanıklar, niçin uyur uyuyan?
Bes kit a birbirine dokunur zaman zaman
Bayraklar indirilir, paçavralar sallanır
İşte bu kızıl itler, bu sayede yollanır.

İnsan denmez bir avuç yal için sürünene
İnsan denmez sesimden ürküp, dev görünene
İnsan denmez iltifat, iltizam edenlere
İnsan denmez yenilen ve önde gidenlere
İnsan denmez gözyaşı döküp, ter dökmeyene
İnsan denmez hedefi görüp diz çökmeyene

Ben şüheda nesliyim, başkaya varmaz dilim
Belki mağdurum ama asla meyus değilim.

Gök bayrak Albayraga bir gün çizerken ufuk
O büyük kurtuluşa yürürken çoluk çocuk
Bu nefes bu bedeni terk edip de gitsede
Ruhum at koşturacak, o büyük hengâmede.

Namus lekesi değil, artik bilinmeli bu!
Asil leke bellidir, kökten silinmeli bu!

Bir isyan cinnet gibi, bir günkü kâbus gibi
Karsımda tomsonlular, yunan gibi Rus gibi

Ey gönüllü bayraktar, ey devşirme dölleri!
İleri, biraz daha, biraz daha ileri.

İhanet oyununda, peşrev çekenler bu kez
Bilsinler ki bu toprak, hainleri hiç sevmez!

Bugün sabreyleyenler, bir gün bezecekler
Tutup başlarını, taslarla ezecekler.

Atalarımız bize, böyle ferman buyurdu
Ey ecdat sevgisiyle tasan kahraman ordu

Bu hâkimler veremez, hükmünü bu celsenin
Hazır olun Bozkurtlar! Hüküm sırası sizin...

Bilâl ÇOBAN
11.09.2008, 19:10
Bu da nişanlımla benim şiirimiz, paylaşmak istedim :)

Ruhun mu ateş,yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem,bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan,kendini gizler mi alevden?
Sen istedin,ondan bu gönül zorla tutuştu..

Gün senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay secde edip çehrene,yerlerde sürünse;
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...

Ey sen ki,kul ettin beni onmaz yakışınla,
Ey sen ki,gönüller tutuşur her bakışınla!
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince

Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki,birer parçasıdır senden ilah'ın,
Gözler ki,senin en katı zulmün ve silahın,

Vur şanlı silahınla,gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de,vururken de güzelsin!
Bir başka füsun fışkırıyor sankı yüzünden,
Bir yüz ki,yapılmış dişi kaplanla hüzünden...

Hasret sana,ey yirmi yılın taze baharı,
Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
Dinmez!Gönülün,tapmanın,aşkın sesidir bu!
Dinmez!Ebedi özleyişin bestesidir bu!

Hasret çekerek uğruna ölmek kolaydı,
Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı..
Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
Tek bendeki volkanları söndürse denizler!

Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma "Kaabil",
İmkanı bulunsaydi,bütün ömre mukabil
Sırretmeye elden seni,bir perde olurdum.
Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.

H. Nihal Atsız

Sadullah KAPICIOĞLU
19.09.2008, 06:29
maşallah başlık çoşmuş ya bende görmemişim. Ekleyen herkeze teşekkürler. Sık sık uğrayınız :)

Selami Gürpınar
22.09.2008, 05:21
KARADENİZ KİZLARI

Güzelliği yazılır, dağa, taşa, yaylaya
Biraz cesaret ister laz kızına bakmaya
Mis gibi çay kokar, çiçek kokar yazları
Sözleriyle öldürür karadeniz kızları

Kimi siyah kimi sarı dalgalıdır saçları
Bembeyaz martı olur dolaşır yamaçları
Bir of çekse yerinden koparır ağaçları
Deli bir rüzgar gibi karadeniz kızları

Laf atanı affetmez hemen silahı çeker
Mangal yürekli olur karadeniz kızları
Gülüşü ömre bedel, muhabbeti çok şeker
Baldan da tatlı olur karadeniz kızları

Kara kazan içinde suları kaynatırlar
Kemençenin sesiyle dağları oynatırlar
Kaçkar eteklerinde seyreder yıldızları
Cennetten inen melek karadeniz kızları

Adamı bir hoş eder cilveleri, nazları
Yaylada otururlar çoğunlukla yazları
Sünneti eksik etmez kaçırmazlar farzları
Dinine bağlı olur karadeniz kızları

Başına taç ederler gökteki yıldızları
Keşan, peştamal takar karadeniz kızları
Eşine sahip çıktı kovdu nataşaları
Anlatmakla bitmiyor karadeniz kızları.

Sadullah KAPICIOĞLU
22.09.2008, 05:47
Tek Hece

Var mı beni içinizde tanıyan?
Yaşanmadan çözülmeyen sır benim.
Kalmasa da şöhretimi duymayan,
Kimliğimi tarif etmek zor benim...

Bülbül benim lisanımla ötüştü.
Bir gül için can evinden tutuştu.
Yüreğime Toroslar'dan çığ düştü.
Yangınımı söndürmedi kar benim...

Niceler sultandı, kraldı, şahtı.
Benimle değişti talihi bahtı,
Yerle bir eylerim tac ile tahtı,
Akıl almaz hünerlerim var benim...

Kamil iken cahil ettim alimi,
Vahşi iken yahşi ettim zalimi,
Yavuz iken zebun ettim Selim'i,
Her oyunu bozan gizli zor benim...

Yeryüzünde ben ürettim veremi.
Lokman Hekim bulamadı çaremi.
Aslı icin kül eyledim Kerem'i.
İbrahim'in atıldığı kor benim...

Sebep bazı Leyla, bazı Şirin'di.
Hatrım için yüce dağlar delindi.
Bilek gücüm Ferhat ile bilindi.
Kuvvet benim, kudret benim, fer benim...

İlahimle Mevlana'yı döndürdüm.
Yunus'umla öfkeleri dindirdim.
Günahımla çok ocaklar söndürdüm.
Mevla'danım, hayır benim, şer benim...

Kimsesizim hısmım da yok, hasmım da
Görünmezim cismim de yok, resmim de
Dil üzmezim, tek hece var ismimde
Barınağım gönül denen yer benim

Benim için yaratıldı Muhammed
Benim için yağdırıldı o rahmet
Evliyanın sözündeki muhabbet
Embiyanın yüzündeki nur benim

kimsesizim hısmımda yok hasmımda,
görünmezim cismimde yok resmimde,
dil üzmezim tek hece var ismimde,
barınağım gönül denen yer benim.

Cemal Safi

Uzunoğlu
24.09.2008, 03:27
Bu başlık amacından sapmış gibi

Sadullah KAPICIOĞLU
24.09.2008, 10:07
neden ? :S :S

Uzunoğlu
24.09.2008, 10:56
Siir hakkinda konusalim ve begendigimiz siirletri buraya koyalim.Turabozan'in açtigi basliktan farkli bir baslik olarak açiyorum burayi.Tartisma basligi olarak.Sizce siir anlasilmaz oldugu zaman mi daha degerlidir yoksa çok açik oldugu zaman mi?Ideolojileri içermeli mi içermemeli mi?Konu sinirlamasi olmali mi yani?Enis Batur,Cemal Süreyye ya da Küçük Iskender mi? Nazim Hikmet,Necip Fazil ya da Cahit Sitki mi?Kisacasi siir sizce nasil olmali ve iste siir dedirten siirler.


neden ? :S :S

Bu konunun ilk mesajı ve kalınlaştırdığım yerler açıklıyor her şeyi sanırım

Sadullah KAPICIOĞLU
24.09.2008, 11:06
biz şuan şiir ekliyoruz. Şiir hakkında fikir sahibi olanlar paylaşabilir. Yanlış birşey yok. Burası tartışma başlığı değildir, sadece şiir eklenir. durumu yoktur.

magicyattara
02.10.2008, 16:37
Korkmak..
İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.
Düşünmekten korkuyor sorumluluk getireceği için.
Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.
Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.
Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğin kıymetini bilmediği için.
Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi birşey vermediği için.
Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için..
W. Shakespeare

.....
02.10.2008, 18:36
Aşk, sevgi , vuslat böyle şiirleri olanlar paylaşırsa çok makbule gecer

Tayyip Bosnalı
02.10.2008, 19:09
Bu başlık amacından sapmış gibi

Sadullah bikaç defa farklı bölümler açmaya çalışmıştı (kendi şiirlemiz vs.)
ama hepside moderatörler tarafından konu kirliliği olmasın diye kitlendi
dolayısıyla bahsettiğin konuyla alakalı yada alakasız :) şiire dair ne varsa
burada olmak zorunda :)

Tayyip Bosnalı
02.10.2008, 19:49
Sen Yusuf Olamazsın

Hükmü zâil düşlere konuk olunca ece
Bir bulut huzmesinden toprağa isyan ağar
En süflî duyguları örtse de yorgun gece
Yıldız yıldız parlayan göklerden katran yağar

Aşk ki Hayy'ın ruhuna üflediği nefesken
Birkaç yalan cilveyle sen soluk alamazsın
Dardır, O'nsuz dimağa kainat olsa mesken
Kabuğuna mahkumken sen aşkı bulamazsın

Leyla'yı ötelerde aramaksa aşk eğer
Çölde kavrulmak varken seraba kanmak niye
Hem uğruna yaşanıp, hem de ölmeye değer
Duyguları horlayıp, boşa harcanmak niye

Aşk ki dokunduğu yer daima olur ezher
Onda güle dönüşür cehennem özünde nar
Kirlenmez kirli elde, olunca tözü cevher
Ellerin değdi diye beyaz yağmasın mı kar

Uyan şeytan daha çok üzerine çökmeden
Ecel vaktine kadar gaflette kalamazsın
Dilinde sakız olan, yüreğini yakmadan
Her çukura dolsan da, deryaya dalamazsın

Artık çek kalemini aşk dolu mısralardan
Sevdanın gölgesinde zerreden bile azsın
Öyle uzak ki ruhun gerçeğe meftun ardan
Gömleğin önden yırtık, sen Yusuf olamazsın


Elif Beyza Yiğit

Geçenlerde öyle rastgele şiir okurken denk geldim
Çok hoşuma gitti sizlerlede paylaşmak istedim

.....
02.10.2008, 19:58
mukemwell gerçekten mükemmel olmuş :alkış:

Tayyip Bosnalı
02.10.2008, 20:03
mukemwell gerçekten mükemmel olmuş :alkış:

Bu kardeşimizin antolojideki diğer şiirleride çok müthiş
kuvvetli bir kalemi var gerçekten
boş bi vaktinde girip okursan pişman olmazsın :)

Tayyip Bosnalı
02.10.2008, 20:06
buda bizden olsun :)

*İntikamım Kelimelerimledir*

Yanlızlığımı seviyorum artık
Mezarımı çoktan hazırladım
Artık çok rahatım
İçimdem bir parça kopartacak
Gözlerimi arkada bırakacak biri kalmadı
Üzgünüm belki bilmiyorsundur bu tiyatroda
Altında aşk oynanan son perdede kapandı

En güçsüz zamanlarında dayanacağın bir asa değilim ben
Batmakta iken aman dileyeceğin bir musa değilim ben
Beni seveceksen şimdi sevmelisin
Bu en güçsüz en çaresiz halimle
Yanlızca gözyaşlarımı silmek için gelmelisin
O Pamuk ellerinde nakkaşı sen olan bir mendille


Erosun aşk oklarına dayanıklı
Kuşandıgın zırhlarla
Hele birde kirpiklerini ok niyetine kullanıyorken sen
Ne en beyaz gülüşlerin bir şansı var sana karşı
Ne de en ipeksi dokunuşların
Sen Profesyonel Cellat beni kalbinden uzağa kurdugun
Bu Darağacında kaç defa daha sallayacaksın?


Kaç belde kaç kale fethedilirdi?
Paranoyaklıgın ülkesi kuşatılacağına
O naatlarla ne taşlar erirdi?
Yanlış tarafa haykırılacağına


Kalkıyorum artık
Kazananı çok önceden belli bu kumar masasından
İşim yok artık hileli attıgın aşk zarlarıyla
İşim yok artık yalan kokan masallarla
Ötesi yok bunun
Senin doğurduğun bütün çocukların adı
ya dert olur ya keder olur ya kader olur
Gül dağıtsan sen şu ömrümce
Senden payıma düşen sivri bir diken olur


Karşılıgı yok kafandaki soruların
Hiç bir çok bilinmeyenli denklemde
En büyük profesörlerin bile
Ellerini çarezilikten iki yana açtıran
İlerleyen Aşk biliminin çaresizliği olursun
Paranoya ülkesinin kimliğini taşısanda
Ölmeden bari meleklere güveniver nolursun


Kelimelerim benden daha çok ağlar halime
İsyanımı bayrak yapıp diktiler tozlu defterlere
Sen Kapı önüne koydugun vicdanını
ne zaman İçeri alacaksın benimle birlikte?


Yeminlerin En büyüğü dilimde artık
Ellerim Kitabı Mukaddese Uzandı bile
Son gemiyide yakmaya gidiyorum ben
Kalbimdeki Aşkın ateşiyle
Lugatimden Vuslatı çıkardım attım
Kula Kulluk Tedavülden kalktı artık
Ver Güle oynaya verdiğim İplerimi
Sana Tiyatrolar Kuklalık yok artık
Celali İsyanlarımı kutlamaktayım
Şimdi Ben En demli meylerle
Yıkmak için gönül evimi
Gözlerine geliyorum
Ebreheden miras fillerle


Ve Gözlerimden 3 damla yaş düşer bu masalın sonunda
Biri Kalbime Kalbimdeki yangını söndürmeye yetmesede
Biri Kalbine Kalbindeki katılıgı çözmeye yetmesede
Biride bu şiiri yazdıgım sayfanın tam üzerine
Kıymet Bilmez Adın Öylece silinir Gider belki diye


Tayyip Bosnalı

Tayyip Bosnalı
02.10.2008, 20:07
Valiz

Çiçekleri dökülüyor yavaş yavaş sevdamın
Yine çıplak karanlık yerini alıyor anıların.
Bizi bir arada tutan, tutacak her şey
Tel tel kopuyor/korkarım..
Önceleri hep ‘biz’ idik
Şimdi yalnız ‘sen’ ve ‘ben’ kaldık
Sanırım biz tuzla buz olduk
Ayrılık boy gösteriyor/korkarım..
Yalnızlığım mı şu durmuş bana gülümseyen?
-artık kendimi tanıyamıyorum
Yoluna koymaya çalıştığım şeyleri
Bir bir yoldan çıkarıyorum.
Olduğum yerde duramıyorum
Kaldığım gibi yapamıyorum
Başucumda hep hali hazırda bir valiz
Gitmeyi kendiliğimden beceremiyorum..


Ahu Taneri

Tayyip Bosnalı
02.10.2008, 20:09
Sinemde Su Yangını - I

Toprak anladı beni, ölüler ve diriler
Köstebekler hüzünle gülümsüyor derinde
Ruhumu aldatıyor yüzün diye periler
Uzak bir seyyarenin karanlığında kaldın
Yoksa bir Hint fakiri miyim hecelerinde
Sinemde su yangını, saman yolunda adın

İlk harfi yazdığımda yollarındaki izler
Dumanlı bir İstanbul getirdiler öteden
Fotoğraflarında mı gizleniyor denizler
Mor dikenler büyüdü şakaklarımda bile
Hatıralar yurdunun o uzak mabedinden
Bir sen gelmedin; geldi gidenler sevda ile

Ovalardan, dağların arasından bivefa
O pervasız, buyurgan gözlerindir süzülen
Bilemezsin, her sabah umudumla kaç defa
Çiğdem gibi büyüttüm bembeyaz ellerini
Yaralı bir kartalım doruklarda büzülen
Atlılar kuşatıyor kirpiklerinden beni

Ne yana dönsem siyah, sessiz, bitkin ve ırak
Kalbe dokunduğunda her akşamüstü ölüm
Kırıldı hüzne karşı taşıdığım son mızrak
Meçhul bir mimar yıktı içimin sarayını
Bu yangının sonunda arşa savrulur külüm
Göğümden aldı bahar güneşini, ayını

Ey üzgün yalnızlığım, sineme bir baksana
Ne münzevi bir kaygı, ne de mahrem bir resim
Kaç zavallı dilenci elini açmış sana
Omuzlarımda mağrur bir devin ağırlığı
Aynaları arıyor yokluğunda adresim
Kim duyar bir fanusun içindeki çığlığı

Çöl kuşları geliyor, fırtına bedesteni
Hatıranı bir rüya sandığında saklarım
Atlılar kuşatıyor tenhalarında beni
Yüzünden artakalan bir muamma, bir zindan
Kapının eşiğinde kıvranan ayaklarım
Bir işaret bekliyor sisli bakışlarından


Nurullah Genç

Tayyip Bosnalı
02.10.2008, 20:11
Sinemde Su Yangını - II

Beklemiyorum artık yıldızları ve seni
Avuçlarımda yorgun bir ıstırap, bir kalem
Yollarına bıraktım bozulan mihengimi
Girsem yer kabuğuna, kahrın kuytularına
Bağbozumu gözlerin görsün diye rengimi
Karışsam çöllerinden sızan Nil sularına

Sensiz olduğun günün akşamında, bakarsın
Yanı başında duran bir elçidir varlığım
Nasıl tutuşturursa kum saatini hicran
Ya da son bir serçenin minyatür kanatları
Oynatırsa yerinden dağların yüreğini
Anlarsın ki sinemde gök siyah, toprak sarı

Alevleri ağlayan bir yangındır bu iklim
Anlattım gün ışığı tebessümlerle, mağrur
Bir yangın ki, ışıksız, kıvılcımsız ve derin
Bir deprem, bir kıyamet bu inkisar evinde
Anladı sefil baykuş, âmâ ve dilsiz ölüm
Bu yangın bir kez olsun gülmedi alevinde

Duymuş olmalı ceylan, kaktüs, kervancı başı
Her birinde bu şarkı kırılgan ve kederli
Titreyerek sarsılan bir çölün ortasında
Öyle bir düşürdün ki ardıma gölgeleri
Vaktin ne olduğunu öğrettin de, saatim
Asla yanılmayacak ne ileri, ne geri

Benzemez başkasına bir akrep, bir yelkovan
Hiç kimsenin zamanı aynı renge boyanmaz
Acının paylaşılmaz bir yangına dönüşüp
Taşı da, korkuyu da erittiği bir günde
Yıktın mağaramdaki çocuğun evrenini
Minnettarım sana bu muamma denizinde

Takvimlere bakınca çöküyor can kalesi
Günlerin boynu bükük, ay yaralı içimde
Öyle bir kanattın ki, dakikalar ve hüzün
Ateşten damlalarla yakıyor ellerimi
Öyle bir öğrettin ki, ne olduğunu vaktin
Beklemiyorum artık yıldızları ve seni


Nurullah Genç

a d bacan
03.10.2008, 12:19
Sen Yusuf Olamazsın

Hükmü zâil düşlere konuk olunca ece
Bir bulut huzmesinden toprağa isyan ağar
En süflî duyguları örtse de yorgun gece
Yıldız yıldız parlayan göklerden katran yağar

Aşk ki Hayy'ın ruhuna üflediği nefesken
Birkaç yalan cilveyle sen soluk alamazsın
Dardır, O'nsuz dimağa kainat olsa mesken
Kabuğuna mahkumken sen aşkı bulamazsın

Leyla'yı ötelerde aramaksa aşk eğer
Çölde kavrulmak varken seraba kanmak niye
Hem uğruna yaşanıp, hem de ölmeye değer
Duyguları horlayıp, boşa harcanmak niye

Aşk ki dokunduğu yer daima olur ezher
Onda güle dönüşür cehennem özünde nar
Kirlenmez kirli elde, olunca tözü cevher
Ellerin değdi diye beyaz yağmasın mı kar

Uyan şeytan daha çok üzerine çökmeden
Ecel vaktine kadar gaflette kalamazsın
Dilinde sakız olan, yüreğini yakmadan
Her çukura dolsan da, deryaya dalamazsın

Artık çek kalemini aşk dolu mısralardan
Sevdanın gölgesinde zerreden bile azsın
Öyle uzak ki ruhun gerçeğe meftun ardan
Gömleğin önden yırtık, sen Yusuf olamazsın


Elif Beyza Yiğit

Geçenlerde öyle rastgele şiir okurken denk geldim
Çok hoşuma gitti sizlerlede paylaşmak istedim


Çok süper demekle güzelligini tarif edemeyeceğim bir şiir
çok hoşuma gitti
N.F.K. Tarzı bir şiir yazandan'da ekleyenden'de Allah razı olsun
devamını bekliyoruz...

Anıl Caner
04.10.2008, 04:09
akdeniz neden tuzlu bilir misin
teri düşer
sıcakta çalışan işçilerin
eli nasırlı köylülerin
ve umarsız eğlenmelerin
oysa
karadenize sadece gözyaşı dökülür
arkasından
dönmeyen denizcilerin
unutulmuş rejimlerin
ve kaybolmuş kardeşlerin
orası
birikintisidir kapkara hüzünlerin

.....
04.10.2008, 04:16
Sen Yusuf Olamazsın

Hükmü zâil düşlere konuk olunca ece
Bir bulut huzmesinden toprağa isyan ağar
En süflî duyguları örtse de yorgun gece
Yıldız yıldız parlayan göklerden katran yağar

Aşk ki Hayy'ın ruhuna üflediği nefesken
Birkaç yalan cilveyle sen soluk alamazsın
Dardır, O'nsuz dimağa kainat olsa mesken
Kabuğuna mahkumken sen aşkı bulamazsın

Leyla'yı ötelerde aramaksa aşk eğer
Çölde kavrulmak varken seraba kanmak niye
Hem uğruna yaşanıp, hem de ölmeye değer
Duyguları horlayıp, boşa harcanmak niye

Aşk ki dokunduğu yer daima olur ezher
Onda güle dönüşür cehennem özünde nar
Kirlenmez kirli elde, olunca tözü cevher
Ellerin değdi diye beyaz yağmasın mı kar

Uyan şeytan daha çok üzerine çökmeden
Ecel vaktine kadar gaflette kalamazsın
Dilinde sakız olan, yüreğini yakmadan
Her çukura dolsan da, deryaya dalamazsın

Artık çek kalemini aşk dolu mısralardan
Sevdanın gölgesinde zerreden bile azsın
Öyle uzak ki ruhun gerçeğe meftun ardan
Gömleğin önden yırtık, sen Yusuf olamazsın


Elif Beyza Yiğit

Geçenlerde öyle rastgele şiir okurken denk geldim
Çok hoşuma gitti sizlerlede paylaşmak istedim



Renkdaş çok güzel bir paylaşım.
saolasın.

.....
04.10.2008, 04:21
Düşünüyorum da gönül ikliminde dört mevsimi de görmüşüm.
Ben ki;
Mecnun’la
Ferhat’la yarışmışım
Nice sırlar düğümleyip
Kırklara karışmışım.
Ne çok ağlamışım ben
Ne çok gülmüşüm
Ve
Ne çok yaşamışım
Ne çok ölmüşüm…
Şimdi hüznün istilasında tüm bedenim. Yağmur bekleyen bir kent gibiyim. Yalnızlığın, ıssızlığın, terk edilmişliğin tortusu var tüm sokaklarımda.
Ufkumu kara bulutlar sarmış.
Ve sen düşüyorsun aklıma sen…
Arpacıktan on ikiye dikmişsin gözlerini, öylece bakıyorsun.
Sen ki; suyu ıslatıyor, ateşi yakıyorsun…
Ne yağmur kalıyor
Ne bulut
Ne hüzün kalıyor
Ne hicran
Koca bir gülümseme
Ve koca bir umut…
Özlemişim seninle konuşmayı. Ne çok şey söylüyorum anlamsız ve bilsen ne şarkılar okuyorum makamsız.
“ Ateş değdi yanmadı
Su değdi ıslanmadı
Şu benim deli gönlüm
Sevmekten uslanmadı..”
Sonrası tam bir aşk, tam bir vecd hali…

Deliyim
Divaneyim
Ateşe düştüm
Pervaneyim..
Neden sonra gözüm telefona ilişiyor. Yazmak istiyorum sana tüm kaygılardan uzak. Uzatıyorum elimi ama, ateşe dokunmuş gibi çekiyorum hızla. İyi bir fikir gibi gelmiyor nedense.
Korkuyorum, yanlış bir zamanda yazmaktan. Ve korkuyorum daha çok yanlış bir şeyler yazmaktan.
Ama bilirsin bir kez ateş düşmüşse yüreğe, tutuşması kaçınılmazdır. En büyük yangınlar hep küçük bir kıvılcımla başlamaz mı zaten?
Ve yine bilirsin ki.. Duramam… Tutamam kendimi..
Önce bir selam..
Ve yüreğimi ısıtan sıcak bir merhaba… Kısa ve örtülü sözcüklere sığan bunca zamanlık özlem.
Sonrası sen…
Sonrası ben..
Sonrası biz…

Masum değiliz…

alper*
04.10.2008, 04:43
Bugün çıktım bir yola
Gezdim oradan oraya
Düştü çatından bir kiremit kafaya
Dedim ula ne işim var burada.

Aldım elime tencere
Döndüm saga bakkal fikret'i görünce
Yemiş olduk kalayı iş işten geçince
Bu hafta 3 puan benim.

Gel gidelim yukarı
Yukarı Mukarı
Topla tası tarağı
Dön bir aşağı bir yukarı

Duygusal şiirler yazarım ben
Ne sen anlarsın ne Kelemen (Bursanın eski kalecisi,inanmayan googledan baksın)
Gerçi o efendi uşak idi
Sen ben ona sövmeden

Bu gece işim yok kaldım avare
Ne okul var ne meşgale
Bu gidişle alırım ben
Diplomayı seneye

Ne yazdım ben ne yaptım
Hepininizin vaktini çaldım
Oh olsun günlerimi bu forumda harcadım
Olacak o kadar artık

(siz siz olun boş kalmayın)

.....
04.10.2008, 04:48
Bugün çıktım bir yola
Gezdim oradan oraya
Düştü çatından bir kiremit kafaya
Dedim ula ne işim var burada.

Aldım elime tencere
Döndüm saga bakkal fikret'i görünce
Yemiş olduk kalayı iş işten geçince
Bu hafta 3 puan benim.

Gel gidelim yukarı
Yukarı Mukarı
Topla tası tarağı
Dön bir aşağı bir yukarı

Duygusal şiirler yazarım ben
Ne sen anlarsın ne Kelemen (Bursanın eski kalecisi,inanmayan googledan baksın)
Gerçi o efendi uşak idi
Sen ben ona sövmeden

Bu gece işim yok kaldım avare
Ne okul var ne meşgale
Bu gidişle alırım ben
Diplomayı seneye

Ne yazdım ben ne yaptım
Hepininizin vaktini çaldım
Oh olsun günlerimi bu forumda harcadım
Olacak o kadar artık

(siz siz olun boş kalmayın)

ula şöyle duygusal bi şiir yazda bizde okuyalım.

Görüyosun biçare olduk :)

Tayyip Bosnalı
04.10.2008, 06:39
Bugün çıktım bir yola
Gezdim oradan oraya
Düştü çatından bir kiremit kafaya
Dedim ula ne işim var burada.

Aldım elime tencere
Döndüm saga bakkal fikret'i görünce
Yemiş olduk kalayı iş işten geçince
Bu hafta 3 puan benim.

Gel gidelim yukarı
Yukarı Mukarı
Topla tası tarağı
Dön bir aşağı bir yukarı

Duygusal şiirler yazarım ben
Ne sen anlarsın ne Kelemen (Bursanın eski kalecisi,inanmayan googledan baksın)
Gerçi o efendi uşak idi
Sen ben ona sövmeden

Bu gece işim yok kaldım avare
Ne okul var ne meşgale
Bu gidişle alırım ben
Diplomayı seneye

Ne yazdım ben ne yaptım
Hepininizin vaktini çaldım
Oh olsun günlerimi bu forumda harcadım
Olacak o kadar artık

(siz siz olun boş kalmayın)

Alper ağlamaktan helak oluyordum kardeşim azkaldı :D:D:D
Şaka biyana grup vitaminden eksik kalır biyanın yok maş :)

Adil ÖZGÜR
04.10.2008, 11:34
Şiiri eldeki kalem yazmaz, kafadaki siyah akım olmazsa beyaz akım,
Her eli kalemli ile pazara gidenden bayandan olurmu farkım,
Okul çağları leylek havada, stada girersen olurmu hamsi tavada,
Kokusu matlaşır, kalem isyanda, bulamazsın bir hiçi manasında,

musty3461
04.10.2008, 22:06
Ben Şehit Oldum Anne...

Demiştim sana anne;
Demiştim sana;
Bugün dağlara çıkacağız,
Karlı dağlara,
Sarp ve yüce dağlara,
Karanlık ve hain dağlara,
Pusu kokan, ölüm kokan dağlara.

Demiştim sana anne;
Demiştim sana;
Bugün dağlara çıkacağız;
Kar beyazı elbiselerimizle,
Vatan için atan bu kalbimizle,
Sırtta çantamız, elde silahımızla,
Bir rüzgar misali hızla, hızla,
Bu gün dağlara çıkacağımızı söylemiştim sana,
Söylemiştim anam.

Bir de şunu da eklemiştim;
Şehit düşersem eğer;
Sakın ha! Ağlama!
Yüreğini dağlama!
Kara bağlama!
Sevinmesin düşmanlar,
Hainler sevinmesin.
Sakın ağlama anne,
Sakın ağlama.

Her şey vatan için.
Her şey vatan için.
Sende öyle derdin ya anam,
Anacığım,
Sende öyle derdin ya!

Şimdi sıkı dur anne!
Şimdi sıkı dur;
Kulak ver bana,
Anlatacaklarım var sana;

Bak!
Görüyor musun?
O bayrakla sarılı tabut var ya!
O Ay Yıldızlı Al Bayrakla sarılı tabut var ya!
Hani o arkadaşlarımın itinayla,
Omuzlarında taşıdıkları;
O tabut var ya!
İşte o benim anne!
İşte o; senin Mehmed’in anne!
İşte o; senin kınalı kuzun!
Ciğer paren,
Biricik oğlun anne,
Annem.
Ama sakın öldüğümü zannetme ha!
Çünkü ben ölmedim;
Ben ölmedim anne,
Ben şehit oldum.
Sende bilirsin;
Şehitler ölmez anne.
Şehitler ölmez, vatan bölünmez.
Ben şehit oldum anne,
Vatan sağ olsun,
Bayrak sağ olsun,
Türkiye’m sağ olsun.

ABDURRAHMAN TÜMER

Sadullah KAPICIOĞLU
05.10.2008, 16:02
maşallah başlık iyi durumda. Teşekkürler hepinize.

UTANSIN

Tohum saç, bitmezse toprak utansın!
Hedefe varmayan mızrak utansın!
Hey gidi küheylân, koşmana bak sen!
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!
Eski çınar şimdi Noel ağacı;
Dallarda iğreti yaprak utansın!
Ustada kalırsa bu öksüz yapı,
Onu sürdürmeyen çırak utansın!
Ölümden ilerde varış dediğin,
Geride ne varsa, bırak utansın!
Ey binbir tanede solmayan tek renk,
Bayraklaşmıyorsan bayrak utansın!

NFK
1964

Sadullah KAPICIOĞLU
08.10.2008, 21:34
Mehmed'im,sevinin ,başlar yüksekte!
Ölsek de sevinin,eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!

Yarın elbet bizim,elbet bizimdir!
Gün doğmuş ,gün batmış ,ebed bizimdir

OLCAY ÇAKIR
13.10.2008, 00:13
Bir annedir Kız Kulesi
Elinde fırından yeni çıkmış
Yanmış şeker ve un kokan
Bir kekle yanımıza gelir akşamüstleri
İçine şiirinizi koyun.

,Turgay Fişekçi

Erdal
13.10.2008, 00:20
akdeniz neden tuzlu bilir misin
teri düşer
sıcakta çalışan işçilerin
eli nasırlı köylülerin
ve umarsız eğlenmelerin
oysa
karadenize sadece gözyaşı dökülür
arkasından
dönmeyen denizcilerin
unutulmuş rejimlerin
ve kaybolmuş kardeşlerin
orası
birikintisidir kapkara hüzünlerin

Kimindir bu? Beğendim, çok beğendim...

Bilâl ÇOBAN
13.10.2008, 05:35
Ne gözünde yaş olsun, ne sahte hüzün takın
Vedalarla silinmez, kalpte hançer izleri
Dayanamam bilirsin, kapımı çalma sakın
'Pişman olur da birgün dönersen bana geri'
.....Sürseydi omuzunda ta haşre kadar nazım
.....Heyhat! Bu nasıl serap, hoşçakal alınyazım


Hani ayrılık yoktu ne hayat, ne ölümde
Sunduğun sevda gibi verdiğin söz de yarım
Denizle gök elele raksederdi gönlümde
'Nasıl geçti habersiz o güzelim yıllarım'
.....Olurdu gökkuşağı alım, mavim, beyazım
.....Tek rengim oldu turap, hoşçakal alınyazım


Ilgıt ılgıt ruhuma süzülürdü güldeste
İçli bir güfte gibi hatıra kaldı mazim
Adının her hecesi çağlardı beste beste
Sevgili 'Bana sensiz cihanda can ne lazım'
.....Aşkının huşûsuyla sâbâya ramken sazım
.....Hüzzam çalıyor mızrap, hoşçakal alınyazım


Kayboldu âfakım yâr, med ve cezir cenginde
Neden, nasıl el oldun bilmedim, bilinmesin
Oynaşsa da hayaller gözlerinin renginde
'Bana ait çizgiler dikkat et silinmesin'
.....Bakışın sonsuz bahar, tebessümündü yazım
.....Şimdi iklimler harap, hoşçakal alınyazım


Varsın delirtsin beni, bırak bu müzmin sâra
Geri dönme cansızım, desem de 'gel sen yeter'
Sanma ki deva bulur gangrene dönen yara
'Böyle bir kara sevda kara toprakla biter'
.....O'na her el açışta, ebedeydi niyazım
.....Yıkıldı artık mihrap, hoşçakal alınyazım




ve cızırtılı plak ses vermeye başlar;


Şimdi Uzaklardasın... Gönül Hicranla Doldu...
Hiç Ayrılamam Derken, Kavuşmak Hayal Oldu...

Bilâl ÇOBAN
13.10.2008, 05:38
Bitti ah,üzerinden bin sene geçmiş gibi
Yüreğimde çarpan kuş elimden uçmuş gibi
Sanki balın üstüne zehiri içmiş gibi
Ayrılık badesine doluverdi sevdamız


Aşkın iksirini biz kaf dağında bulmuştuk
Mecnundan ilham alıp,çöllerde kavrulmuştuk
Bülbüle hayat veren kan ile yoğrulmuştuk
Gül dalına konmadan ölüverdi sevdamız


İlkbahar muştusuydu gözden gönüle akan
Bir kor olup yürekte hem çoğalıp hem yakan
Savurup umutları,irem bağını yıkan
Bir hazan rüzgarında soluverdi sevdamız


Seven yari buldumu kovulsa da gitmezdi
Ummana koşacaktık, nehir bize yetmezdi
Hani ölümsüz idi, ölsek bile bitmezdi
Bizden önce mezarı buluverdi sevdamız




Elbet Bir Gün, Buluşacağız...
Bu Böyle Yarım, Kalmayacak...

antagonist
14.10.2008, 22:20
Bir küçük dünyam var içimde benim
Mihnetim ziynetim bana kafidir
Görenler dar görür geniştir bana
Sohbetim ülfetim bana kafidir

İstemem dünyanın saltanatını
Süslü giyimini Arap atını
Bilirsem Türklüğüm var kıymetini
Vatanım milletim bana kafidir

İsterdim hayatta düşmanla savaş
Milletime kurban olaydı bu baş
Nasip değil imiş şehitlik kardaş
İmanım niyetim bana kafidir

Dünya geniş olsun ister dar olsun
Yeter ki kalbimde iman var olsun
Her zaman milletim bahtiyar olsun
Rütbemle mesnedim bana kafidir

İçimde beslerim bir büyük ordu
Çiğnesin düşmanı yükseltsin yurdu
Azmi zihniyeti Veysel´in derdi
İşte bu niyetim bana kafidir

Aşık Veysel ŞATIROĞLU

a d bacan
27.10.2008, 16:28
Sen Yusuf Olamazsın

Hükmü zâil düşlere konuk olunca ece
Bir bulut huzmesinden toprağa isyan ağar
En süflî duyguları örtse de yorgun gece
Yıldız yıldız parlayan göklerden katran yağar

Aşk ki Hayy'ın ruhuna üflediği nefesken
Birkaç yalan cilveyle sen soluk alamazsın
Dardır, O'nsuz dimağa kainat olsa mesken
Kabuğuna mahkumken sen aşkı bulamazsın

Leyla'yı ötelerde aramaksa aşk eğer
Çölde kavrulmak varken seraba kanmak niye
Hem uğruna yaşanıp, hem de ölmeye değer
Duyguları horlayıp, boşa harcanmak niye

Aşk ki dokunduğu yer daima olur ezher
Onda güle dönüşür cehennem özünde nar
Kirlenmez kirli elde, olunca tözü cevher
Ellerin değdi diye beyaz yağmasın mı kar

Uyan şeytan daha çok üzerine çökmeden
Ecel vaktine kadar gaflette kalamazsın
Dilinde sakız olan, yüreğini yakmadan
Her çukura dolsan da, deryaya dalamazsın

Artık çek kalemini aşk dolu mısralardan
Sevdanın gölgesinde zerreden bile azsın
Öyle uzak ki ruhun gerçeğe meftun ardan
Gömleğin önden yırtık, sen Yusuf olamazsın


Elif Beyza Yiğit

Geçenlerde öyle rastgele şiir okurken denk geldim
Çok hoşuma gitti sizlerlede paylaşmak istedim



gerilerde kalmasına gönlüm razı olmadı

manalarla dolu bir şiir....

Adil ÖZGÜR
04.11.2008, 01:38
Boşuna mı günde beş vakit Trabzonspor TV profesyonel ve adam gibi bir kadroyla bir an önce hayata geçirilsin diyoruz?

Sinek küçüktür ama mide bulandırır.
Sinek sürüsü küçük değildir, mide bulandırır ve hasta eder, hatta öldürebilir bile.

İlk Aşama:
Başarısızlığı bekle...
Denendi o günler geldi ama kısa sürede geçti.

İkinci Aşama:
Başarıyı küçümse, memnuniyetsizlik duygusu yaratmaya çalış, tahkir et, ithamda bulun, karala...

Üçüncü aşama:
Bu sefer hedef yönetim!
Bedava bilet dağıttıklarını ya da bir galon benzin içip ateşe tükürecek cinsten kişileri devreye sokarak takımı sabote et. Sahaya bir şeyler atılsın, adam girsin, bir şekilde kulübe zarar verilsin. Kopntrol kaybedilsin.

Dördüncü ve Son Aşama:
Perde arkasındaki "kurtarıcılar" ortaya çıksın.

Şu an ikinci aşamadayız.
Hadi hayırlısı...


**************BU GÜZEL YORUMU, ŞÖYLE İFADELERLE AÇMAK**************

Birinci aşamayı okudum, aklıma komşunun kuçusu geldi, sinsi sinsi,
Sahibine dedim, arkadaş bu kuçu arkadan ısırıyor nedir bunun cinsi,
Ben harbi kuçu isterim, bağını uzun tutarım, bunun ismi çok aksi,
Bu şıkka dur diyen olmazsa, Olamayız Ligimizin BİRİNCİSİ !!!
***
Başarı aşağılanmaz, altın olur, çamura mı? Yakışmaz,
Memnuniyetsizlik, nankörlük olur, Trabzonla bağdaşmaz,
Tahkir etmek nerede, orta çağa gerilerden bakılmaz,
Karalama yapanların, eğrisine değil, doğrusuna BAKILMAZ !!!.
****
Hedefi yönetim göstereme, elimde kılaç, omuzumda tüfek ile beklerim,
Yan gözle bakılmasın sakın, SAMPİYONLUK hedefini görmenizi isterim,
Galon benzin, sahaya tükürme, yakanırlar o zaman da ben gülerim, :D !!!
Kopntrol'ü medyaya verdik, güzel futbolla ve gol ile şiirleri süslerim.
***
Yiğit merttir, perde arkasına yakışmaz, er oğlu er MEYDANDA,
Eden bulur arkadaş, nağmetler gösterilir, gözler kalır TAVANDA,
Son aşama sahte kurtarıcılar güzel bir kongre ister, hayal olur İSTEĞİ
ŞAMPİYON yapar takımı yönetim, Trübünden alıyor DESTEDİĞİ !!!:D

Allah aşkına arkadaşım men bu takımı desteklersem böyle desteklerim.
Kimsenin moralinin bozulmasını istemem,:D
__________________

Şiir farklı bir bakış açısını tersinden ve düzünden, bazen içli ve dışlı, bazen acılı ve sevinçli, bazende benimseyerek konuyu açmak, bütün okurlara deşifre etmek, yalın ifadelerle söyleyeceğini çekinmeden, eleştireceğini mertçe eleştirmek, sevdiğini de ölesiye sevmektir.

Muhalif
02.01.2009, 23:59
Fotoğraf

Resmine baktığım güzel kız, genç kız
Unuttum, Unuttum, Unuttum seni..
Eski bir albümde durursun yalnız
Unuttum, Unuttum, Unuttum seni..

İki harf, bir imza, bir tarih; garip!
Besbelli üçü de mutsuz, muzdarip
Aklımı zorlama karşımda durup
Unuttum, Unuttum, Unuttum seni..

Bilemem aradan geçti kaç sene
Memleketin nere, kimsin, adın ne?
'Hatırla' diyerek bakma yüzüme
Unuttum, Unuttum, Unuttum seni..

Abdurrahim Karakoç

Adil ÖZGÜR
03.01.2009, 00:32
Frikik atılacak, statda çıt yok Hami geçti yine başa,
Nefes tutulurken, gözler açıkta, kirpik girerse kaşa,
Spiker pozisyonu anlatırken ballandırdı işini satışa
Tv başındaki Maganda, eli tetikte başlamışken atışa,

***
Milli maç bu, Hami güzel bir gol attı,
Diğeri düğününde neşeye neşe kattı,
Dedesi torunun sünnetine mi çattı?
Maganda katil oldu hapishanede yattı ?!

***
Bir canımız ölecekse; Hami o golü atma !
Gelinliğe kan vurur; Şenol o topu tutma !
Maganda olup hemen silahına sarılma !
Katil olma boşuna gidip hapiste yatma !?

musty3461
03.01.2009, 01:52
Hüzün dolu bir aşktı bu
Bir yanım bittiğini kabul etse de
diğer yanım
"Belki yapılacak bir şey daha vardır?"
diyordu sürekli.
Seni, gözlerini gördüğümde
kıpırdayamıyor,
tek bir adım bile atamıyordum.
Öylece durup
gözlerinin içine bakıyor,
bana yine de "Gel"
demeni bekliyordum.
"Ben de senden ayrılamam"
demeni bekliyordum.
Ama o iki kelime
hiç çıkmadı ağzından,
duymuyordum.
Gururluydum,
istenmediğim yerde duramazdım.
"Evet, bence de bitmeliydi bu aşk"
diye sözcükler çıkıyordu ağzımdan.
Ama buna ben bile inanmıyordum.
Gururum oyun oynamaya başladı bana önce
"Belki biraz zaman vermeliyiz birbirimize" diyerek
gururumu ucundan köşesinden yemeye başlıyordum.

Öyle bir an geldi ki
"Ne olur ayrılmayalım"
diye karara vardım.
Bu sözleri nasıl söylediğime inanamıyordum.
Alışmıştım senin sıcaklığına,
hiç kimsede bulamayacağımı biliyordum.
Kimse senin gibi gülemez,
kimse senin gibi dokunamaz,
kimseyi senin kadar sevemeyeceğimi düşünmeye başlamıştım.
Bunlar içimi sıkıyor, nefes alamıyordum.
Ne uykular uyku,
ne geceler gece.
Birkaç dakika huzurlu uykuya hasrettim artık.

Uyuyamıyordum.
Senden gelecek haberi,
küçücük bir ışığı umutsuzca bekliyordum.
Telefon yanımda kaç gece sabahladığımı hatırlayamıyorum.
Tek haber bile yoktu,
beklemek ölüm gibi geliyordu.
Aslında ölüm fikri bile pek garip değildi artık.
Öylesine umutsuz kaldım ki
ölümle ilgili planlar yaparken
senin tekrar geri dönme olasılığını
hiç çıkaramıyordum aklımdan,
o yüzden ölemiyordum.

Hayat devam ediyordu.
Ama birşeyler hep yarımdı,
hep eksikti.
Yüreğim asla eskisi gibi atmıyor,
başka aşklar beni kandıramıyordu.
Kiminle beraber olursam olayım,
seni her zaman hatırlıyordum.
Yıllar sonra bile olsa
bir gün bana
"Gel" dersin ümidiyle
nerede ve kiminle olursam olayım
arkama bakmadan sana koşamaya hazırdım.
Bu gerçeği bilmek çok acı veriyordu.
Katlanıyordum
çünkü
acı benim kardeşimdi.
Sen kiminle hangi hayatın içinde,
yeni aşkının tadını çıkartıyordun belki de.
Bunu da biliyordum
biliyordum ama...
Ayrılamıyordum !

Yasin Berber
03.01.2009, 03:07
Bendende acizane bir şiir dostlar.....

VATAN BÖLÜNMEZ

Şehitler düşer, kan akar, analar ağlar
Vatan aşkımın yanında, küçüktür dağlar
Savaş dursun, yerini alsın beyaz karlar
Bu vatanım bölünmez bu böyle biline

Yaşlar sel olur, milletim sokağa dökülür
Şehit ölmez, tabuta al bayrağım örtülür
Dalgalanan bayrağım, ta fizandan görülür
Adımdır türkiye,mehremin olsun diline

Koca yiğit, tüfek elinde ülkeni korursun
Kan görmeyeyimde tüm sular durulsun
Hakedene sevgi, haketmeyen vurulsun
Zafer bizimdir,dönüşsün sevgi seline

Baba ana dua eder, her günün hatırına
Bu yürek çağlamış, dünlerimin yarınına
Çocuğum ölmüş, taş basarım bağrıma
Silahı belinde yakışır, su dökemez eline

Destanlarla yazıldı bu parlayan geçmiş
Açtılar,susuzdular, can bırakmadı derviş
Al sancak aşkı düşmanı denizlere sermiş
Kelimeler yetmez kırık sazımın teline



YaSiN bErBeR

Adil ÖZGÜR
08.01.2009, 23:26
Bakın kar yağıyor, kelebeklere nispet yaparcasına,
Poyraz esintisine nazlanıyor, paraşütünü açarcasına,
Ilık bulutta oluşmuş, gelinliğine acı acı bakarcasına,
Ağlıyor inemiyor Gazze'ye, Poyrazdan korkarcasına,
***

melâl
10.01.2009, 11:01
[İ]ben iceri düstügümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya.
ona sorarsanız : "lafı bile edilmez, mikroskobik bir zaman."
bana sorarsanız : "on senesi ömrümün."
bir kur$un kalemim vardı ben içeri düştügüm sene.
bir haftada yaza yaza tükeniverdi.
ona sorarsanız: "bütün bir hayat."
bana sorarsanız : "adam sen de, bir iki hafta."
katillikten yatan osman,
ben içeri düştügümden beri,
yedi buçuğu doldurup çıktı,
dolaştı dışarlarda bir vakit,
sonra kaçakçılıktan tekrar düştü içeri,
altı ayı doldurup çıktı tekrar,
dün mektup geldi, evlenmiş,
bir çocuğu doğacakmı$ baharda.
şimdi on yaşına bastı,
ben içeri düştüğüm sene, ana rahmine düşen çocuklar.
ve o yılın titrek, ince, uzun bacaklı tayları,
rahat , geniş sağrılı birer kısrak oldular çoktan.

fakat zeytin fidanları hala fidan, hala çocuktur.
yeni meydanlar açılmış uzaktaki şehrimde ben içeri düştüğümden beri.
ve bizim hane halkı bilmediğim bir sokakta görmediğim bir evde oturuyor.

pamuk gibiydi, bembeyazdı ekmek
ben içeri düştüğüm sene.
sonra vesikaya bindi,
bizim burda,içerde, birbirini vurdu millet
yumruk kadar, simsiyah bir tayın için.
şimdi serbestledi yine,
fakat esmer ve tatsız.

ben içeri düştüğüm sene ikincisi başlamamıştı henüz.
daşav kampında fırınlar yakılmamış,
atom bombası atılmamı$tı hiro$ima'ya.
bogazlanan bir cocugun kanı gibi aktı zaman.
sonra kapandı resmen o fasıl,
şimdi üçüncüden bahsediyor amerikan doları.
fakat gün ı$ıdı her $eye rağmen ben içeri düştüğümden beri.
ve "karanlığın kenarından onlar ağır ellerini kaldırımlara basıp doğruldular" yarı yarıya...
ben içeri düştüğümden beri güneşin etrafında on kere döndü dünya.
ve aynı ihtirasla tekrar ediyorum yine,
ben içeri düştügüm sene onlar için yazdığımı :
"onlar ki toprakta karınca, suda balık, havada ku$ kadar çokturlar,
korkak,cesur, cahil, hâkim ve çocukturlar,
ve kahreden yaratan ki onlardır, şarkılarımda yalnız onların maceraları vardır."

ve gayrısı, mesela benim on sene yatmam, lâfü güzaf.[/İ]


[İ]Nazım Hikmet
[/İ]

Dursun Kaplan
10.01.2009, 11:19
Nazım Hikmet'in yüreğine sağlık.

Değerini bilemediklerimizden oda.

Bilâl ÇOBAN
10.01.2009, 11:45
[SİZE=3]Kahramanların Ölümü[/SİZE]
(İşaf)
(Şehit tayyareci Kurmay yüzbaşı Kami’nin büyük hatırasına)

Gerilir zorlu bir yay
Oku fırlatmak için;
Gece gökte doğar ay
Yükselip batmak için.
Mecnun inler, kanını
Leyla’ya katmak için.
Cilve yapar sevgili
Gönül kanatmak için.
Şair neden gam çeker?
Şiir yaratmak için.
Dağda niçin bağırılır?
Feleğe çatmak için.
Açılır tatlı güller
Arılar tatmak için.
Tanrı kızlar yaratmış
Erlere satmak için.
İnsan büyür beşikte
Mezarda yatmak için.
Ve...........................
Kahramanlar can verir
Yurdu yaşatmak için...
1931
Hüseyin Nihal Atsız

Bilâl ÇOBAN
10.01.2009, 11:51
[SİZE=3]Muhasebe[/SİZE]
Ben artık ne şairim, ne fıkra muharriri!
Sadece, beyni zonk zonk sızlayanlardan biri!
Bakmayın tozduğuma meşhur Bâbıâlide!
Bulmuşum rahatımı ben de bir tesellide.
Fikrin ne fahişesi oldum, ne zamparası!
Bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası?
Evet, kafam çatlıyor, gûya ulvî hastalık;
Bendedir, duymadığı dertlerle kalabalık.
Büyük meydana düştüm, uçtu fildişi kulem;
Milyonlarca ayağın altında kaldı kellem.
Üstün çile, dev gibi gelip çattı birden! Tos! ! !
Sen, cüce sanatkârlık, sana büsbütün paydos!
Cemiyet, ah cemiyet, yok edilen ruhiyle;
Ve cemiyet, cemiyet, yok eden güruhiyle...
Çok var ki, bu hınç bende fikirdir, fikirse hınç!
Genç adam, al silâhı; iman tılsımlı kılınç!
İşte bütün meselem, her meselenin başı,
Ben bir genç arıyorum, gençlikle köprübaşı!
Tırnağı, en yırtıcı hayvanın pençesinden,
Daha keskin eliyle, başını ensesinden,
Ayırıp o genç adam, uzansa yatağına;
Yerleştirse başını, iki diz kapağına;
Soruverse: Ben neyim ve bu hal neyin nesi?
Yetiş, yetiş, hey sonsuz varlık muhasebesi?
Dışımda bir dünya var, zıpzıp gibi küçülen,
İçimde homurtular, inanma diye gülen...
İnanmıyorum, bana öğretilen tarihe!
Sebep ne, mezardansa bu hayatı tercihe?
Üç katlı ahşap evin her katı ayrı âlem!
Üst kat: Elinde tesbih, ağlıyor babaannem,
Orta kat: (Mavs) oynayan annem ve âşıkları,
Alt kat: Kızkardeşimin (Tamtam) da çığlıkları.
Bir kurtlu peynir gibi, ortasından kestiğim;
Buyrun ve maktaından seyredin, işte evim!
Bu ne hazin ağaçtır, bütün ufkumu tutmuş!
Kökü iffet, dalları taklit, meyvesi fuhuş...
Rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım!
Mukaddes emanetin dönmez dâvacısıyım!
Zamanı kokutanlar mürteci diyor bana;
Yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana.
Necip Fazıl Kısakürek

Adil ÖZGÜR
11.01.2009, 17:13
Hadi gidelim artık, aşura günü tarihte oldu tekerrür
Masumlar yine şehid oldu, Yahudi silahı ile yürür,

Bir savaşki insanlık alemine ibretleri tet tek sunuyor,
Tarihin içine masum kanları dökenleri dünya seyrediyor,

Birleşmiş Milletler karar bile alamadı, yaptırımlar nerede,
Ölenler Hristiyan olsaydı, sessiz kalmazdı siyasileride,

Tarihe bakalım Birleşmiş Milletler onlara Birleşmiş,
Müslümanlar arka koltuklara, sessizliğe yerleştirmiş,

Bilinsinki Çin, İngiltere, Fransa, ABD, İsrail laf dinletir,
Masumları Gazzede evine hapseterek siyonistler inletir,

Silah onlarda, teknoloji ve para ile hala korkaktır o kahpe,
Kalbine iman girmiyorki, kefere halishane yapsın bir dövbe...

Korkuyor imandan şeytanı ağır, bahanesi Hamas ile Hizbullah,
Kutsal kitapta yazılı gizlensede ağaça, sonu gelecek İnşaallah...

Tayyip Bosnalı
11.01.2009, 19:28
[SİZE=3]Sacit Onan Mükemmel Okuyor Bu Şiiri [/SİZE]
[SİZE=3]Şiir Sevdalılarına Duyrulur[/SİZE]
[SİZE=3][/SİZE]
[SİZE=3]seni de vururlar bir gün ey acı
filistin'de sapan taşlı çocuklar [/SİZE]
[SİZE=3]dalın, kolun, fidelerin, budanır [/SİZE]
[SİZE=3]kuru bir kütükle kalakalırsın [/SİZE]


[SİZE=3]Acı [/SİZE]
[SİZE=3]seni de vururlar bir gün ey acı [/SİZE]
[SİZE=3]uçuşup durduğun kanatlarından [/SİZE]
[SİZE=3]sazın sözün türkülerin tükenir [/SİZE]
[SİZE=3]ellerin koynunda kalakalırsın [/SİZE]

[SİZE=3]şakaklarına kar yağıyor bilesin ey acı [/SİZE]
[SİZE=3]gül açan yüzlerimizde [/SİZE]
[SİZE=3]göğeriyor rengin senin de [/SİZE]

[SİZE=3]biz seni [/SİZE]
[SİZE=3]tâ eskiden tanırız hani [/SİZE]
[SİZE=3]göğüslerimize taş olur inerden [/SİZE]
[SİZE=3]avuçlarımızda hira dağıydın [/SİZE]

[SİZE=3]al atların tan yerine ayarlanmış yelelerinde [/SİZE]
[SİZE=3]akdeniz rüzgarlarına karışan sendin [/SİZE]

[SİZE=3]biliyorum [/SİZE]
[SİZE=3]hiçbir tarıh yazmayacak ve bir [/SİZE]
[SİZE=3]sır gibi kalacak yakılan kitaplarda [/SİZE]
[SİZE=3]göbek bağı anasından henüz çözülmemiş [/SİZE]
[SİZE=3]bebelerimize mitralyözlerin okyanus ötesinden [/SİZE]
[SİZE=3]ayarlandığını [/SİZE]

[SİZE=3]seni de yakarlar bir gün ey acı [/SİZE]
[SİZE=3]bir taptuk kul gözlerinden vurursa [/SİZE]
[SİZE=3]parmakların eğri ağaç tutmaz [/SİZE]
[SİZE=3]çığlıkların çağlar aşar duymazsın [/SİZE]

[SİZE=3]ve ben biliyorum [/SİZE]
[SİZE=3]örümceği, mağarayı, güvercini, asâyı [/SİZE]

[SİZE=3]ve ibrahim'in baltasını [/SİZE]
[SİZE=3]biliyorum [/SİZE]

[SİZE=3]nereden başladı bu kesik dans [/SİZE]
[SİZE=3]ve bu dansa karşı afyonlanmış hecin yüzlü [/SİZE]
[SİZE=3]insanlar kim? [/SİZE]

[SİZE=3]kim kimin yanında [/SİZE]
[SİZE=3]kim kimin karşısında [/SİZE]

[SİZE=3]meclis kürsüsünden konuşan bu adam kim [/SİZE]

[SİZE=3]üsküdür kız lisesinde okuyan genç kız [/SİZE]
[SİZE=3]çantasında kimin fotoğrafını taşıyor [/SİZE]

[SİZE=3]kadıköy vapurunda sigara tüttüren delikanlılar [/SİZE]
[SİZE=3]neden gülüyorlar ki [/SİZE]

[SİZE=3]seni de vururlar bir gün ey acı [/SİZE]
[SİZE=3]filistin'de sapan taşlı çocuklar [/SİZE]
[SİZE=3]dalın, kolun, fidelerin, budanır [/SİZE]
[SİZE=3]kuru bir kütükle kalakalırsın [/SİZE]

[SİZE=3]öyle bakmayın balkonlarınızdan [/SİZE]
[SİZE=3]fırat nehri ayrılık çıbanına tutuldu, [/SİZE]
[SİZE=3]damarlarımızı yırtıyor [/SİZE]
[SİZE=3]tuna nehri, onulmaz boşnak sızıları [/SİZE]
[SİZE=3]pompalıyor yüreğimize [/SİZE]

[SİZE=3]pilevne türküleri ağıtlara dönüşürken, [/SİZE]
[SİZE=3]çeçenya'da yiğitler [/SİZE]
[SİZE=3]inancın emeğin/ve aşk'ın [/SİZE]
[SİZE=3]kılcal damarlarına ulanıp sustular... [/SİZE]
[SİZE=3]ve ne bağdat'tan [/SİZE]
[SİZE=3]ne şam'dan [/SİZE]
[SİZE=3]ne mekke'den [/SİZE]
[SİZE=3]ne diyarıbekir'den [/SİZE]
[SİZE=3]ne istanbul'dan [/SİZE]
[SİZE=3]ne buhara'dan [/SİZE]
[SİZE=3]bunca telefon direğine rağmen kimse kimseyi [/SİZE]
[SİZE=3]duymuyor [/SİZE]

[SİZE=3]seni de vururlar bir gün ey acı [/SİZE]
[SİZE=3]halepçe'de soldurulmuş gül gibi [/SİZE]
[SİZE=3]bu sevdaya düşsen, sen de yanarsın [/SİZE]
[SİZE=3]suskun, sıcak, uzun yaz geceleri [/SİZE]

[SİZE=3]ve siz [/SİZE]
[SİZE=3]ey analar, [/SİZE]
[SİZE=3]hani siz, gecelerinizi böler, çocuklarınıza ninniler [/SİZE]
[SİZE=3]söylerdiniz [/SİZE]

[SİZE=3]hani siz, fatihler doğururdunuz... [/SİZE]

[SİZE=3]gelin-kızların giysileri kirletildi [/SİZE]
[SİZE=3]çocuklar hep yetim kaldı [/SİZE]

[SİZE=3]'elem yecidke yetimen feava' [/SİZE]

[SİZE=3]ve ben biliyorum [/SİZE]
[SİZE=3]ben biliyorum [/SİZE]
[SİZE=3]istanbul'un [/SİZE]
[SİZE=3]bağdat'ın [/SİZE]
[SİZE=3]diyarıbekir'in [/SİZE]
[SİZE=3]mekke'nin [/SİZE]
[SİZE=3]buhara'nın [/SİZE]
[SİZE=3]birbirine nasıl bağlandığını, nasıl çözüldüğünü/sonra [/SİZE]
[SİZE=3]ey insan [/SİZE]
[SİZE=3]ey insanlık [/SİZE]
[SİZE=3]ayağa kalk [/SİZE]

[SİZE=3]kolları ve bacakları budanmış delikanlıları [/SİZE]
[SİZE=3]boyunları gövdelerinden ayrılmış insanları [/SİZE]
[SİZE=3]gözleri uyur gibi kapanmış, kan pıhtıları içindeki bu [/SİZE]
[SİZE=3]çocukları [/SİZE]

[SİZE=3]gelişmiş laboratuarlarınızda dikkatle inceleyin [/SİZE]
[SİZE=3]ve bir gün [/SİZE]
[SİZE=3]bu dünya [/SİZE]
[SİZE=3]gül bahçesine dönecek [/SİZE]
[SİZE=3]bunu böyle bilin/ ve [/SİZE]

[SİZE=3]unutmayın[/SİZE][SİZE=2].[/SİZE]

[SİZE=3]Ferman Karaçam [/SİZE]


[SİZE=3](Radyo 7 nin şair genel yayın yönetmenidir)[/SİZE]

Tayyip Bosnalı
11.01.2009, 19:37
Bu Bir Şiir Değil Dua Aslında Ama Acının Yaşattığı Duygularla
Şiir Gibi Edilmiş Bir Dua

Şeyh Ahmet Yasin / Rabbe Yöneliş

ALLAH’ım! Ümmetin suskunluğunu Sana şikayet ediyorum!
Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!..
Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!..
Ben ki saçları ağarmış, ömrünün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belalarının estiği biriyim!..




Tek isteğim benim gibi, Müslümanların zaaf ve aczinden müteessir olanların yazmasıdır!..
Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helak olmuş ölüler!..
Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felaketler karşısında?..
Bir halk yok mu? Hiç mi kimse yok,ALLAH için ve ümmetin namusu için kızacak?..
Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak!..
Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken? ..


Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken!..
Omuzlarımıza el verecek ve göz yaşlarımızı silecek bir bakış!..
Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilatları ve bariz şahsiyetleri,ALLAH için kızmaz mı!? Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye;
Ey RABBimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mümin kullarına yardım et! diye çağıramaz mı!?..
Buna da mı gücünüz yetmiyor!?..
Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak:
Bizler direndik! İleri atıldık ve kaçmadık!..




Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek!..
Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız!..
Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin!..
Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz. Bırakın savaşçı onuruyla ölelim!..
Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, öcümüzü sizden her biri boynuna taksın!..
Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin! ..




Temennimiz, ALLAH’ın, emaneti savsaklayan herkesten kısas almasıdır!..
Umarız bizim aleyhimize olmazsınız! ALLAH aşkına, bari aleyhimize olmayın!..
Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları!..
ALLAH’ım! Sana şikayette bulunuyorum Sana şikayette bulunuyorum..
Sana şikayette bulunuyorum..
Gücümün azlığını, imkanımın yetersizliğini ve insanlara karşı zaafımı sana şikayet ediyorum..
Sen mustazafların RABBisin Sen bizim RABBimizsin Bizi kime bırakıyorsun?..
Bize cehennem olacak uzaklara mı? Veya düşmana mı?..


ALLAHım! Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve ifsad edilmiş ekinler aşkına sana şikayette bulunuyorum…
Sana şikayette bulunuyorum! Gücümüz dağıldı ve Birliğimiz bozuldu Yollarımız ayrıldı Halkımızın zaafını ve ümmetimizin bize yardım edip, düşmanı yenmedeki aczini Sana şikayet ediyoruz…

Sadullah KAPICIOĞLU
14.01.2009, 22:01
Gönülle Başbaşa

Dudakları bir dal ateş, mercan gibi
Bakışları masum bir heyecan gibi
Yürürken titriyen o narin endamı
Pembe bir gül açmış taze fidan gibi
Fark edemiyorum gözle gördüğümü
Saçlarında bağlı aşkın kör düğümü
Bir tatlı rüya mı, bir canlı büyü mü?
Elim dokunuyor, fakat yalan gibi...

Akif ERSOY

Fatih Ersoy
17.01.2009, 03:31
Bende geçenlerde rastladığım ve hoşuma giden bir şiiri paylaşmak istiyorum sizle..

Yalan Sevişmeler Mevsimi

Dokunma bana
Sakın ellerin değmesin ellerime
Bir daha sıcaklığını duymamalıyım
Bedenimde
Yalancı öpüşler istemiyorum
İstediğin kalbim değil
Tenimse eğer
Neyim ben
Söylesene bana
Yalancı sevişmeler büyüttük
En saklı anlarımızda
Bana dokunan ellerin değil
Ruhun olsun isterdim
Beni ellerinle değil
Sevginle okşa
Yalancı sevişmeler büyüttük seninle
Ben seni seviyordum
Kalbimi kalbinde var edişimi
Ama sen bedenimi istiyordun
Bense içimi acıtan ruhunu
Şimdi bedenim geçmiş karşıma
Ruhumla alay ediyor
Yendim seni
Tensel zevkler var artık bu dünyada
Aşk dediğin nedir ki
Biter hepsi başka birinin
Yatak odasında
İnanamıyorum bu laflara
Mecnun Leyla’nın ellerini bile tutmamıştı
Çöllere düştüğünde
Ferhat hiç dokunmamıştı Şirinine
Güldü bedenim onlar eskide kaldı
Artık beden yoksa ruh boş kalıyor
Benim tüm bedenleri cezbeden
Aşk yatakta başlıyor
Ve orda son buluyor
Ve baktım gözlerine ellerin kirli
Yüzünde yalancı bir gülüş
Seni seviyorum derken
Yenildik artık
Bu çağ aşk çağı değil
Yalancı hazlara teslim olduk
Artık sevme beni
Sakın dokunmabana
Git yalancı aşkını başka bedenlere
Sakla


Burcu Akkanlı

m@rdi
18.01.2009, 13:18
Sebeb-i Telif

Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
yaprakla yağmurun aşkı meselâ
kim olsa serpilen coşturuyor bizi
imreniyoruz başkalarının mahvına.
Yağmur mahvoluyor çarparak
kendini parçalıyor mâşukunun açılan kıvrımında
yaprak dirimle irkiliyor nazlı ve mağrur
silkiniyor vuran her damlayla.

Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
bakıp başkasının başkayla kurduğu bağlantıya
aşka dair diyoruz ilk anı bu olmalı
ilkönce damarlarımızda duyuyoruz çağıltısını
uzak iklimlerin
kokusu gitmediğimiz şehirlerin önceden
bir baş dönmesiyle kabarıyor hafızamızda
sonra ayrılıklar düşüne dalıyoruz:
Bize ait olan ne kadar uzakta!

Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
başkalarının düşünceleriyle değil.
“Üstümde yıldızlı gök”demişti Königsberg’li
“içerimde ahlâk yasası”.
Yasa mı? Kimin için? Neyi berkitir yasa?
İster gözünü oğuştur,istersen tetiği çek
idam mangasındasın içinde yasa varsa.
Girmem,girmedim mangalara
Yer etmedi adalet duygusu
içimde benim
çünkü ben
ömrümce adle boyun eğdim.
Yıldızlı gökten bana soracak olursanız
kösnüdüm ona karşı
onu hep altımda istedim.

Başkalarının aşkıyla başlıyor hayatımız
ve devam ediyor başkalarının hınçlarıyla
düşmanı gösteriyorlar,ona saldırıyoruz
siz gidin artık
düşman dağıldı dedikleri bir anda
anlaşılıyor
baştan beri bütün yenik düşenlerle
aynı kışlaktaymışız
incecik yas dumanı herkese ulaşıyor
sevinç günlerine hürya doluştuğumuzda
tek başınayız.

Diyorum hepimizin bir gizli adı olsa gerek
belki çocuk ve ihtiyar,belki kadın ve erkek
hepimiz,herbirimiz gizli bir isimle adaşız
yoksa şimdiye kadar hesapların tutması lâzımdı
hayatımıza kendi adımızla başlardık
bilmediğimiz bu isim,hesaptaki bu açık
belki dilimi çözer,aşkımı başlatırım
aşk yazılmamış olsa bile adımın üzerine
adımı aşkın üstüne kendim yazarım.


İsmet Özel

HcqCKBRiF4s&feature

Fatih Ersoy
20.01.2009, 19:53
Sensizlik...

Kabuslerım gerçekmiş meğer
Sensiz, sancılı günlere gebeymiş her sabah
Ve çok zormuş sensiz yaşamak...
Sensiz nefes almak..


Gün geçtikçe unuturuz birbirimizi demiştin,
Olmadı, olmadı çünkü ben unutamadım.
Sensizliğin vurduğu şu yüreğimden
Seni çıkartıp atamadım...


Lato95 / 23.12.2008

a d bacan
20.01.2009, 20:40
ŞARKIMIZ
Kırılır da bir gün bütün dişliler
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim
Gökten bir el yaşlı gözleri siler
Şenlenir evimiz barkımız bizim

Yokuşlar kaybolur çıkarız düze
Kavuşuruz sonu gelmez gündüze
Sapan taşlarının yanında füze
Başka alemlerle farkımız bizim

Kurtulur dil, tarih, ahlak ve iman
Görürler nasılmış, neymiş kahraman
Yer ve gök su vermem dediği zaman
Sular her tarlayı arkımız bizim

Gideriz nur yolu izde gideriz
Taş bağırda, sular dizde gideriz
Bir gün akşam olur biz de gideriz
Kalır dudaklarda şarkımız bizim

NECİP FAZIL KISAKÜREK

Yasin Berber
20.01.2009, 21:01
YILLANMIŞ DÜNYA

Yıllanmış bir dünyaya / taze aşk gerek
Ben dalınca rüyaya / sen sev eserek
Kalb muhtac papatyaya / gün tükenerek
Sen emret ben kahyaya / kalb sömürerek

Emanetsin sırrıma / ebedi saklar
Konmasaydın dalıma / saçdaki aklar
Gitmen gider ağrıma / gül suçu paklar
Bakmadın aşk yanıma /kalb resim koklar

Savaşalım yıllarla/ kini gül etsin
Hayalimiz kırlarla/ızdırap bitsin
Ayrılamadım yarla/ tatlı bir dertsin
Aşk sembolü kuşlarla/tüm detler gitsin

Yarınına bir sen bak/umut yok bende
Başaramadım sen yak/tek derman sende
Sensiz her adım batak/bu kalb sevende
Aşksız günlerim ıslak/tek suç gidende

Heceli şiirdir .........

Emre Bekar
20.01.2009, 21:46
Diyorum hepimizin bir gizli adı olsa gerek
belki çocuk ve ihtiyar, belki kadın ve erkek
hepimiz, herbirimiz gizli bir isimle adaşız
yoksa şimdiye kadar hesapların tutması lâzımdı
hayatımıza kendi adımızla başlardık
bilmediğimiz bu isim, hesaptaki bu açık
belki dilimi çözer, aşkımı başlatırım
aşk yazılmamış olsa bile adımın üzerine
adımı aşkın üzerine kendim yazarım.” İsmet Özel

LazAnisT
06.02.2009, 15:03
bilemem kimim, neyim, benden ne kalır yarına

Bilmiyorum cennetmi düşer cehennemmi payıma


sevgili, şarap, müzik, yetişir bana bunlar

gerisi senin olsun, al cenneti çal başına


-Omar Khayyam

Sadullah KAPICIOĞLU
13.02.2009, 19:51
SEVGİLİ

Yağmur o kadar sık yağıyor ki
Buğulu bir cam Gökyüzü.
Göremiyorum hayallerimin arasından
Uzanan mercan gözlerini.

Yaramaz çoçukların
Tozlu araba camlarına yazdığı gibi.
Canı yansada bir ağacın
Kazınırken mutluluk bedenine.
Bende bir maske çiziyorum gökyüzüne.
Yansada canım uğraşıyorum usanmadan.
Güzel gözlerine denk getirebilmek için...

Seyrek saçlarımın arasından sızan
Yağmur suları değince dudaklarıma.
O zaman anlarım ve hissederim,
Çatlayan sevgi sözcüklerinin
Sana ne kadar susadığına...

Sen öylece dalarsın
Hüzünlü yüzün bir dramadır beyaz perdede.
En önden yerimi aldım, süzüyorum...
Juliet'in romeo'ya uzanan kadife sesiyle uyanıyorsun
Birden. Hiç konuşmasanda benimle;
Yüzündeki kopya kağıdımdan biliyorum...

Sadullah KAPICIOĞLU

Kadir
13.02.2009, 19:54
şu an yazıyorum klavyeyle foruma
ders çalışmam lazım olmuyor böyle ama
hayat çok garip be aga
bekle bizi geliyoruz karga

içimden geldi yazdım sanat değeri yoktur :D

Miraç Atalay Çiftçi
13.02.2009, 20:05
MügeM'e...

Ey aşk!
Al beni süründür, yak ateşlerde
Ben gönüllü köleyim...
Sahibim sensin...
Kanat beni ballı zehirden dişlerinde
Sen her şeye rağmensin...
Ebediyensin...

onur-ts
23.02.2009, 20:28
AYSEL GİT BAŞIMDAN
http://www.e-sehir.com/siirler/images/503bar.gif

Aysel git başımdan ben sana göre değilim
Ölümüm birden olacak seziyorum.
Hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
Aysel git başımdan istemiyorum.

Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün
Dağıtır gecelerim sarışınlığını
Uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Benim için kirletme aydınlığını,
hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

Islığımı denesen hemen düşürürsün,
gözlerim hızlandırır tenhalığını
Yanlış şehirlere götürür trenlerim.
Ya ölmek ustalığını kazanırsın,
ya korku biriktirmek yetisini.
Acılarım iyice bol gelir sana,
sevincim bir türlü tutmaz sevincini.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim.
Ümitsizliğimi olsun anlasana
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.

Sevindiğim anda sen üzülürsün.
Sonbahar uğultusu duymamışsın ki
içinden bir gemi kalkıp gitmemiş,
uzak yalnızlık limanlarına.
Aykırı bir yolcuyum dünya geniş,
Büyük bir kulak çınlıyor içimdeki.
Çetrefil yolculuğum kesinleşmiş.
Sakın başka bir şey getirme aklına.
Aysel git başımdan ben sana göre değilim,
ölümüm birden olacak seziyorum,
hem kötüyüm, karanlığım biraz, çirkinim.
Aysel git başımdan seni seviyorum...


Atilla İLHAN

Sadullah KAPICIOĞLU
07.03.2009, 10:45
Eminönü - Kadıköy hattı.

Şehiriçi hatları vapurunda
Gidip gelmelerdi beni mutlu eden.
Hani deniz de durgundu o gün.
Masmavi rüzgarları getirmişti sana.
Benden esen…
Ne zaman yolum düşse
Eminönü – Kadıköy hattına
Sahil boyu çiçek satan çingene kadına.
5 Lira karşılığı Kırmızı güle.
Bir yıldız gibi parladığın yere
Hasretle bakar dalarım…
Martılarla göz göze gelirim.
Çünkü Şahididir onlar ayrılığın
İskeleye her dayandığında merdiven…

Sadullah KAPICIOĞLU

m@rdi
09.03.2009, 23:41
Umuda bin kurşun sıksa da ölüm
Unutma umuda kurşun işlemez gülüm
Alsa da çukuruna bizi ölüm
Hatırla ki fidanlar çukar da büyür gülüm

Nazım Hikmet

Adil ÖZGÜR
09.03.2009, 23:46
Kaybolmayan izleri silmeye çalışan,
El titremesi, soluğundan anlaşılan,
Yüz ifadesi ve gözündeki bakıştan,
Hatıralar silinmez içindeki aşkın'dan

m@rdi
15.03.2009, 17:29
PERGEL

Sevgili, seninle ben pergel gibiyiz
İki başımız var, bir bedenimiz
Ne kadar dönersem döneyim çevrende
Er geç başbaşa verecek değil miyiz?

Ömer Hayyam

Ba®ış
15.03.2009, 17:45
Felek

Yamansın her zaman aldattın beni,
Kâh düşürdün kâhi kaldırdın felek!
Mecnun'sun diyerek Leylâ peşinden,
Issız vâdilere saldırdın felek!

Rehbersin dedin ben ise kördüm,
Elimle başıma çok çorap ördüm.
Kendimi bıraktım âlemi gördüm,
Hesapsız günahlar aldırdın felek!

Şifadır dedin zehir tatdırdın,
Gençliğin okunu boşa attırdın,
Körlerin yurdunda ayna sattırdın,
Çıkmaz sokaklara daldırdın felek!

Barışmadı gönlüm merd ile zenle,
Ne bir iş bilenle, ne boş gezenle
Hicran köşesinde bozuk düzenle,
NEYZEN'e her telden çaldırdın felek!


Neyzen Tevfik

Tayyip Bosnalı
17.03.2009, 14:00
"ey dil hele alemde bir adam yoğ imiş
var ise de ehl-i dile mahrem yoğ imiş
gam çekme hakikatte eğer arif isen
farz eyle ki el'an yine alem yoğ imiş.."

Rivayetlere Göre Nefi Bu Şiiri İdam
Edilmek İçin Götürülürken Yazmış

Mealide tam olarak bu oluyormuş arkadaşlar

(ey gönül! hele şu dünyada adam gibi bir adam yokmuş. var ise de gönülden anlayan bir sırdaş bulunmuyormuş. eğer bilge isen, şu dünya için asla gam çekme ve tut ki dünya diye birşey de zaten yokmuş..)

Tayyip Bosnalı
17.03.2009, 14:05
BİR YASTIKTA

Seni akşam ilk defa beklemek
Bütün yıldızları
Gökyüzünün tamamını
Bir ömür beraber paylaşacağımız anıları da getirmeni beklemek
Yemeği yapmış olmak
İçinde özlemin, içinde hasretin ve bir daha bırakıp gitmeyişin
Yarım ekmeğin yetmesidir bize
Bir küçük yoğurt alman gelirken, belki biraz meyve
Telli duvaklı ilk soframızın üstüne
Senin gelişini koymak önce
Çorbayı nasıl sevdiğini daha bilmemek
Daha bilmemek, birlikte bir kahve içer miyiz yemek bitince
Pencerelerde tutuklu kalmak
Sen gelirsin, belki misafir de gelir,
Karşılıklı oturup konuşmak ordan burdan
Her zaman baktığın gibi kaçamak bakman gözlerime
Tanıştırayım, eşim demen
Yüzümün al al olması,
martıların uçuşması saçlarımda
Hatırla
Benimle evlenir misin derken, bir şey olması İstanbul’a
Bir yerlerden denizin gelip omzumuza konması,
Bir kader çiçeğinin yavaşça aramıza sokulması,
Eğer istersen gelirken yanında hiçbir şey olmaması
Kapı çalması
Kapıda senin olman
Gözlerinde buradayım çiçekleri açması
İki oda bakla sofa
Bütün fotoğrafların tamamlanması
Yaz gelince kavun kokusu nasıl yayılırsa her yere
Yaz gelince üstten iki düğmesini nasıl açarsan gömleğinin
Yaz gelince denize karpuz kabuğu nasıl düşerse
Akşam sen gelince öyle yaz gelmesi gözlerime
Nasılsın bu akşama
İyiyim diyebilmek, sadece
Sadece senin yanında iyi olmak
Ne olacaksa senin yanında,
Ne gelecekse seninle birlikte korkmamak
Duvara bir çiviyi doğru dürüst çakamamana gizlice gülerken,
Değme ustalara değişmemek seni
Hiçbir pahaya alıp satmamak
Telli duvak
Yıllar sonra
Sararmış birkaç fotoğrafta nikâh masasını anmak
Bak bu Hayri Amca
Bak Nermin Yenge
Seni akşam ilk defa beklemek
Bütün yıldızları
Gökyüzünün tamamını
Bir ömür beraber paylaşacağımız anıları da getirmeni beklemek
Kapı çalması
Kapıda senin olman
Gözlerinde buradayım çiçekleri açması
İki oda bakla sofa
Bütün fotoğrafların tamamlanması
Bir yastıkta…

İbrahim Sadrinin 14 Şubat Sevgililer Gününde Çıkardığı
Aşk 29 Harftir İsimli Albümünden Bayıldıgım Bir Şiir
Albüm Çok Güzel Olmuş Fakat Yeni Olarak 1-2 Parça
Var Diğer Parçalar Önceki Albümlerinden En Beğenilen
Eserlerden Oluşuyor.

Sadullah KAPICIOĞLU
23.03.2009, 15:44
edit......

LazAnisT
24.03.2009, 13:35
VATAN HAİNİ

"Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

NAZIM HİKMET (http://www.siirperisi.net/sair.asp?sair=69)

melâl
29.03.2009, 22:35
Trabzon…
Sevdalandığım şehir…
Ne ana sütü gibi helalsin bana... ne de ben helalinim senin…
O ki kanımda taşısaydım seni…
içseydim yaylalarının suyunu kana kana

O ki ciğerlerim patlasaydı senden aldığım bir nefesle…
O ki ıslansaydım yağan yağmurun altında…
O ki vursaydı sende doğan güneş bir kerecik yüzüme…
Daha ne isterdim… ne isterdim daha…
Bir kerecik olsaydın helalim …
Bir kerecik baksaydım yüzüne doya doya…

Sen bilmezsin..ne bekledim seni…
Neler göze aldım; ne savaşlar açtım yel değirmenlerime…
Ne dualar ettim kırık kilitli zindanlarımda
Benim Yüreğime uğramasa da güneş…
sende açmıştı yayla çiçekleri renk renk
Ne çok istedim seni…ne çok ağladım
Ne meydanlar okudum cesur şovalyelerime

Trabzon…
Sevdalandığım şehir…
Uzunsokağına kaç defa baktım hatırlamıyorum
Kaç defa iç geçirdim senin için
Kaç lanet okudum içimden imkansızlıklara
Kaç umut çiçeği büyüttüm o yüksek yaylalara
Kaç hayal kurdum senle başlayan
Kaç kere sus dedim içimdeki şeytana…
Zihnimi bulandıran;
bana cenneti andıran şehrim
Gelin püskülü gibi ışıl ışıl…
Bir yeniyetme gibi telaşlı
Aç bir çocuk kadar huysuz
Bir eşraf gibi keyifli memleketim…

Trabzon…
Sevdalandığım şehir…
Kıskandım seni karadenizden…
Her gece ışıl ışıl olup da o azgın hırçın denize kur yapardın ya hani
İzlerdim seni boztepeden kıskanarak
Hiç mi üşümezdin hiç mi ürpermezdin bilmem…
Hep ağlatırdı o deniz seni…
Azıcık güneş açsa mutlu olurdum mutluluğuna…
Çok gecikmez
Peşine bardaktan boşanırcasına gözyaşların…
Kaç kere taşladım karadenizi…
Kaç kere aldım intikamını kendimce…



Ulu şehrim memleketiim…
Bordonun mavisiz
altı nın bir siz bir anlamı yoktu sende…
ne yürekler çarptı koynunda…
ne coşkular yaşadık kucağında…
ne kupalar getirdik… senin ışıl ışıllığına rakip…
şimdi küfür kıyamet ortalık
bakma ne olur bana öyle suçlarcasına…
ben hep senin yanındayım…
sana aidim
senden bir parçayım…

bir tek sana…bir tek sana itaat etmek hoşuma gidiyor
dizinin dibine uzanıp öylece baksam sana…
saçlarını tararcasına okşasam rüzgarlarını
bassan beni bağrına öz üvey demeden
ve ben sana en içten en derinden
memleketim desem…
“anne” der gibi

Gamze Melal Tokay

SDanışmaz
29.03.2009, 22:47
Acılar Denizi

Ben acılar denizinde boğulmuşum
İşitmem vapur düdüklerini, martı çığlıklarını
Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni
Duyarım yosunların benim için ağladıklarını

Ölüyüm çoktan, bir baksana gözlerime
Gör, içindeki o kanlı cam kırıklarını
Bu ne karanlık, bu ne zindan gece böyle
Bütün gemiler söndürmüş ışıklarını

Ben acılar denizi olmuşum, yaklaşma
Sularım tuzlu, sularım zehir zemberek
Baksana;herkes içime dökmüş artıklarını

Bu karanlık bitse artık, bir ay doğsa
Bir deli rüzgar çıksa; alıp götürse
Yılların içimde bıraktıklarını...

Ümit Yaşar Oğuzcan

tugay_98
29.03.2009, 23:12
biricik aşkıma

bir gül açsın
rengi kırmızı olsun
dudakların gibi
ve öyle bir gülki
sevda koksun senin gibi

musty3461
30.03.2009, 00:02
Sana önceden yazdığım dizeler yalan söylüyordu;
Seni bundan daha çok sevemem diyenler hani;
Ama o zamanlar aklım bir türlü almıyordu,
İçimdeki alevin daha da parlak yanabileceğini.
Oysa zaman, kralların fermanını bile değiştirir,
Yeminler arasına girer, milyonlarca oyunuyla,
Kutsal güzelliği karartır, sivri niyetleri köreltir;
Nice dik başları değişimin çarkına uydurur sonunda;
Heyhat! Ben de zaman denen zorbanın korkusuyla,
'En çok şimdi seviyorum seni,' diyemez miyim;
Aşkımdan kuşku duymadığım, en emin olduğumda,
Geleceği unutup, o güne taç giydiremez miyim.
Aşk bir bebek olduğuna göre,
hayır, bunu diyemem,
Büyümesini sürdüren şeyi,
büyümüş gibi göremem.

William Shakespeare

irfanb
30.03.2009, 00:08
Hayatim !
Sevdigime pismanim seni sevdim niye ben
Derdindeyim her saat,saat ne saniye ben
Hayalimdesin sen hep islenen bir suc gibi
Günahmi ettim bilmem seviyordum diye ben.

Fatih Ersoy
30.03.2009, 00:19
SEVGİLİ

Yağmur o kadar sık yağıyor ki
Buğulu bir cam Gökyüzü.
Göremiyorum hayallerimin arasından
Uzanan mercan gözlerini.

Yaramaz çoçukların
Tozlu araba camlarına yazdığı gibi.
Canı yansada bir ağacın
Kazınırken mutluluk bedenine.
Bende bir maske çiziyorum gökyüzüne.
Yansada canım uğraşıyorum usanmadan.
Güzel gözlerine denk getirebilmek için...

Seyrek saçlarımın arasından sızan
Yağmur suları değince dudaklarıma.
O zaman anlarım ve hissederim,
Çatlayan sevgi sözcüklerinin
Sana ne kadar susadığına...

Sen öylece dalarsın
Hüzünlü yüzün bir dramadır beyaz perdede.
En önden yerimi aldım, süzüyorum...
Juliet'in romeo'ya uzanan kadife sesiyle uyanıyorsun
Birden. Hiç konuşmasanda benimle;
Yüzündeki kopya kağıdımdan biliyorum...

Sadullah KAPICIOĞLU


Eminönü - Kadıköy hattı.

Şehiriçi hatları vapurunda
Gidip gelmelerdi beni mutlu eden.
Hani deniz de durgundu o gün.
Masmavi rüzgarları getirmişti sana.
Benden esen…
Ne zaman yolum düşse
Eminönü – Kadıköy hattına
Sahil boyu çiçek satan çingene kadına.
5 Lira karşılığı Kırmızı güle.
Bir yıldız gibi parladığın yere
Hasretle bakar dalarım…
Martılarla göz göze gelirim.
Çünkü Şahididir onlar ayrılığın
İskeleye her dayandığında merdiven…

Sadullah KAPICIOĞLU


Trabzon…
Sevdalandığım şehir…
Ne ana sütü gibi helalsin bana... ne de ben helalinim senin…
O ki kanımda taşısaydım seni…
içseydim yaylalarının suyunu kana kana

O ki ciğerlerim patlasaydı senden aldığım bir nefesle…
O ki ıslansaydım yağan yağmurun altında…
O ki vursaydı sende doğan güneş bir kerecik yüzüme…
Daha ne isterdim… ne isterdim daha…
Bir kerecik olsaydın helalim …
Bir kerecik baksaydım yüzüne doya doya…

Sen bilmezsin..ne bekledim seni…
Neler göze aldım; ne savaşlar açtım yel değirmenlerime…
Ne dualar ettim kırık kilitli zindanlarımda
Benim Yüreğime uğramasa da güneş…
sende açmıştı yayla çiçekleri renk renk
Ne çok istedim seni…ne çok ağladım
Ne meydanlar okudum cesur şovalyelerime

Trabzon…
Sevdalandığım şehir…
Uzunsokağına kaç defa baktım hatırlamıyorum
Kaç defa iç geçirdim senin için
Kaç lanet okudum içimden imkansızlıklara
Kaç umut çiçeği büyüttüm o yüksek yaylalara
Kaç hayal kurdum senle başlayan
Kaç kere sus dedim içimdeki şeytana…
Zihnimi bulandıran;
bana cenneti andıran şehrim
Gelin püskülü gibi ışıl ışıl…
Bir yeniyetme gibi telaşlı
Aç bir çocuk kadar huysuz
Bir eşraf gibi keyifli memleketim…

Trabzon…
Sevdalandığım şehir…
Kıskandım seni karadenizden…
Her gece ışıl ışıl olup da o azgın hırçın denize kur yapardın ya hani
İzlerdim seni boztepeden kıskanarak
Hiç mi üşümezdin hiç mi ürpermezdin bilmem…
Hep ağlatırdı o deniz seni…
Azıcık güneş açsa mutlu olurdum mutluluğuna…
Çok gecikmez
Peşine bardaktan boşanırcasına gözyaşların…
Kaç kere taşladım karadenizi…
Kaç kere aldım intikamını kendimce…



Ulu şehrim memleketiim…
Bordonun mavisiz
altı nın bir siz bir anlamı yoktu sende…
ne yürekler çarptı koynunda…
ne coşkular yaşadık kucağında…
ne kupalar getirdik… senin ışıl ışıllığına rakip…
şimdi küfür kıyamet ortalık
bakma ne olur bana öyle suçlarcasına…
ben hep senin yanındayım…
sana aidim
senden bir parçayım…

bir tek sana…bir tek sana itaat etmek hoşuma gidiyor
dizinin dibine uzanıp öylece baksam sana…
saçlarını tararcasına okşasam rüzgarlarını
bassan beni bağrına öz üvey demeden
ve ben sana en içten en derinden
memleketim desem…
“anne” der gibi

Gamze Melal Tokay


Hayatim !
Sevdigime pismanim seni sevdim niye ben
Derdindeyim her saat,saat ne saniye ben
Hayalimdesin sen hep islenen bir suc gibi
Günahmi ettim bilmem seviyordum diye ben.

Ellerinize sağlık...
Devamını bekliyoruz...

SDanışmaz
30.03.2009, 21:22
Bir Şiir Yazmak İstedim

Bir şiir yazmak istedim
Adı sen olan, içi beni anlatan

Bir şiir yazmak istedim
Sessizliğe seni haykıran

Bir şiir yazmak istedim
Zifiri karanlığı aydınlatan

Bir şiir yazmak istedim
Beni benden alan..

SDanışmaz..

15 dk durduğum sınavda bu kadar yazabildim.. Sınav sayılsal bir sınavda onuda belirteyim. Bu halime güleyim mi ağlayayım mı bende bilemiyorum.. (Şiiri düzenlememe yardımcı olan lato95'e saygılarımı sunuyorum =))

UmutBaykan
30.03.2009, 21:49
Selami boş işlerle uğraşma sen bu gidişle bu seneyide yakarsın dostum...

Burak_52
30.03.2009, 23:14
................................. beceremedim yazmayı neyse

Fatih Ersoy
30.03.2009, 23:22
Seni düşünüyordum.....


Seni düşünüyordum..
Sensiz geçmek bilmeyen günlerde
Seni düşünüyordum
Karanlığın en zifiri yerinde


Her şeyi unutmaya çalıştığım bir anda
Sen geliyordun yine aklıma
Seni düşünüyordum..
Buğulu camların ardında

Bende diyordun;
Bende sensiz yaşayamam
Hayalimdeki gözlerinin mavisinde kayboluyordum
Ve yine seni düşünüyordum..



Lato95 // 10.01.09

Adil ÖZGÜR
31.03.2009, 01:46
Dost'un gönül pençeresi açık,
Yine nükteler yerli yerine perçinleşiyor,
Sevgi ile Selamı birleştirip son mitingden ayrılmış,
Sonsuzsuzluk Aleminin Sultanına sevenlerini emanet ediyor,
*-*
Dost'un gönül pençeresi açık,
Şiirini kendisi içten içten okuyor,
Sevgi ve Selamı samimiyetle iletip,
Sonsuzluk Aleminin Helikopterine biniyor,
*-*
Dost'un gönül pençeresi açık,
Şiirini üşüyerek titrek tikrek okuyor,
Sivas şair memleketi, sevgiden anlar diyerek,
Sonsuzluk Alemi Sultanı'na hasretini bildiriyor,
*-*
Dost'un gönül pençeresi açık,
Sevenlerine tez kavuşmayı istiyor,
Sevgi ve Selamını Yozgat'a söylemek için,
Sonsuzluk Aleminin son bineği ile havalanıyor,
*-*
Dost'un gönül pençeresi açık,
Aman Ya Rap, hava soğuk, tipi var tipi,
Göz gözü görmüyor, dağı pilot farketmemiş,
Sonsuzluk Aleminin kaza'sı olmuş, işte sebebi,
*-*
Dost'un gönül pençeresi açık,
Demokrasi için yaşadığı soğuk zindan betonları,
İşkençeler inancı yıldırır zanneden görsün,
Sonsuzluk Alemini özleyen MUHSİN Kahramanları,
*-*
Dost'un gönül pençeresi açık,
Demokrasinin Şehidi, onu tarif eder,
Muhsin gibi davasına sadık bir kahraman,
Sonsuzluk Alemine inanarak, kendine yakışır biçimde gider,
*-*
Yüce Allah. C.C. Rahmet Eylesin.

Sadullah KAPICIOĞLU
01.04.2009, 20:02
Ellerinize sağlık...
Devamını bekliyoruz...

Sağolasın eyvallah.

Sadullah KAPICIOĞLU
01.04.2009, 20:07
Evet Sunay AKIN. En sevdiğim şiirlerindendir bu. Çok güzeldir. Yalnız son kısmı ben hep arkasına katlarım... Böylesi daha güzel.

Çekmece

Büyüklerle ben yapamıyorum
çocuklar da almıyor beni oyunlarına
devlet dairesinde
yangından kurtarılmayacak
sıkışmış bir çekmece gibiyim
açılamıyorum sana

Kardeşiyle sokaklarda hep
bir örnek giydirilen sen
nasıl sevmezsin eşitliği
yürürken düşen çoraplarını
aynı hizaya getirmek için
annen değil miydi önünde diz çöken

Öpüşme sahnesinin tam ortasında
içeri girdiğin yazlık sinemanın
yer göstericisiyim
yürüyorsun fenerimin ışığında
yer: Kız Kulesi
ve sonu ayrılıkla bitecek
hüzünlü bir aşk filmini oynuyor
beyaz duvarında

Bir kez olsun çıkmazken ağzından
seni sevdiğimi
her gün söylememi yadırgama
bil ki bu şehirde
iskelenin verilmesini
beklemeden atlarım vapurlara

Son karesi gibi Red Kit'in
batan güneşe doğru
sürerken atımı
gitme kal demeni bekliyorum
ama yalnızca
rüzgar çekiştiriyor atkımı

Sunay Akın

Tayyip Bosnalı
17.04.2009, 14:58
Dost'un gönül pençeresi açık,
Yine nükteler yerli yerine perçinleşiyor,
Sevgi ile Selamı birleştirip son mitingden ayrılmış,
Sonsuzsuzluk Aleminin Sultanına sevenlerini emanet ediyor,
*-*
Dost'un gönül pençeresi açık,
Şiirini kendisi içten içten okuyor,
Sevgi ve Selamı samimiyetle iletip,
Sonsuzluk Aleminin Helikopterine biniyor,
*-*
Dost'un gönül pençeresi açık,
Şiirini üşüyerek titrek tikrek okuyor,
Sivas şair memleketi, sevgiden anlar diyerek,
Sonsuzluk Alemi Sultanı'na hasretini bildiriyor,
*-*
Dost'un gönül pençeresi açık,
Sevenlerine tez kavuşmayı istiyor,
Sevgi ve Selamını Yozgat'a söylemek için,
Sonsuzluk Aleminin son bineği ile havalanıyor,
*-*
Dost'un gönül pençeresi açık,
Aman Ya Rap, hava soğuk, tipi var tipi,
Göz gözü görmüyor, dağı pilot farketmemiş,
Sonsuzluk Aleminin kaza'sı olmuş, işte sebebi,
*-*
Dost'un gönül pençeresi açık,
Demokrasi için yaşadığı soğuk zindan betonları,
İşkençeler inancı yıldırır zanneden görsün,
Sonsuzluk Alemini özleyen MUHSİN Kahramanları,
*-*
Dost'un gönül pençeresi açık,
Demokrasinin Şehidi, onu tarif eder,
Muhsin gibi davasına sadık bir kahraman,
Sonsuzluk Alemine inanarak, kendine yakışır biçimde gider,
*-*
Yüce Allah. C.C. Rahmet Eylesin.

Eyvallah Üstadım Kalemine Zeval Gelmesin
Bende Yazmaya Başladım Muhsin Başkana Ama
Ne Yazsam Onun Kalitesine Yakıştıramıyorum
Silip Silip Duruyoruz Bakalım Ne Zaman
Bitirebileceğiz

Tayyip Bosnalı
17.04.2009, 15:01
Düş ve Dua

yağmura,nisana ve yaşıma aldanıp
uçurumları kıyı sanarak
ve dağlar erişilmeyince acı verir
sözünü unutarak
kaf dağına gitmek istedim

ırmak inadıyla yürüdüm uzaklara
bir derviş olup yürüdüm uzaklara

yanıldı denektaşım geriye döndüm
Kutsal Sözler Panayırı'na sığınıp
ipeksi bir sessizliğe büründüm:

bir hayat,mahçup ve duru
Tanrım,gülleri
ve sessiz harfleri koru.


İbrahim Tenekeci

m@rdi
19.04.2009, 23:30
SANA ŞAKA GELİYOR


Yanık bıraktın beni türbede bir mum gibi
Eriyorum diyorum, sana şaka geliyor
Kapattın bir zindana ebedi bir mahkum gibi
Çürüyorum diyorum, sana şaka geliyor
.........

Cemal Safi


Not: Volkan Konak yorumuyla bu şarkı sözlerini dinlemenizi tavsiye ederim.

Adil ÖZGÜR
19.04.2009, 23:37
Eze Eze,
Eze Eze yenelim,
Birde keyiflenelim,
Semaverdeki çaya,
Arada üfleyelim,:yumruk:
*-*
Eze Eze yenelim,
Çayda çıra diyelim,
Şampiyon marifeti,
Sivasta bilenelim.:yumruk:
*-*
Eze Eze yenelim,
Türküler söyleyelim,
Horonu da edelim,
Kolbastı izleyelim:yumruk:
*-*
Eze eze yenelim,
Resital bu diyelim,
Halttirik Alanzinho,
Birde senlen gülelim,:yumruk:
*-*
Eze eze yenelim,
Nerde benim fenerim,
Galatayı unutma,
Beşiktaşı geçelim,:yumruk:
*-*
Eze eze yenelim,
Serkanı dinleyelim,
Tony betondan duvar,
Alanzinho diyelim.:yumruk:
*-*
Eze eze yenelim,
Yeneceğiz bilelim,
Sivası alt edelim,
ŞAMPİYONUZ DİYELİM.:dansmuz::dansmuz::dansmuz:

Adil ÖZGÜR
22.04.2009, 01:23
İşte gidiyorum mazeret gösteremem,
Bahanesi hazır bil de anla söylemem,
Öyle hatıralarki miyop gözle bakılmaz.
Mazeretim haklıdır nazıyla anlatılamaz.
*-*
Dede dili ile ah-ı figan belki püsküllü bela,
Yeni nesil umursamaz, eski ah'lar ne ala...
Bazı çevre suskun kalır, aşk-ı ayla findasla,
Kimi aldırmaz, neşeli kaydesi iki tarafa yasla,
*-*
Doktoru ukâlâ tedavisi kel başa şimşir tarak,
Hocası kuvvetli, maharetinde ibret al öyle bak,
Hemşiresi insaflı, ben eder adam der, iğneyi kırak,
Savcı Al-i Devletçi, içmalen nemayı anlatarak,
*-*
Hakim şahit dese de, mübaşirin avazındaki nefret,
Daktilo yazmıyor, şeriti bitti, buna hele bir sabret,
Komutan içtimada, er çorbasında kaşığına da emret,
Derdim nice olmuş, ah-ı figan us'da gülmeye namzet,
*-*
Fuzuliyi rüyada görsem, bilirimki Bektaşi'ye akıl verir,
Ahmedi hakim olsa, darağacını hakem için gösterir,
Necip Fazıl Şampiyonluğa devran döner, gün gelir,
Abdurrahim Karakoç püskülü tartar taraya'da ekledir,
*-*
Kimyacı formülü buldu, dedi götür aktara,
Aktarımız bakmıyor işte hava çiva laflara,
Fizikçi kuvvet noktası bildi lafı arka duvara,
Ressam çizgileriyle karikatür manzara.
*-*
Sıkıntı, dert, tasa olmuş ŞAMPİYONLUK meşgale,
Savunamadım, müdafada herkes olamaz Cale,
Madem çok kuvvetli filelere neden yapılır Kale,
İşte statda futbolun tedavisi gelir bir galibiyetle,

ApoCaN28
22.04.2009, 09:29
BAŞ EDEMEZSİN

İş işten geçmeden, gel de söz dinle,
Sen benim aşkımla baş edemezsin.
Ben sarhoş gezerken senin derdinle,
Sen kendi gönlünü hoş edemezsin.


Gül sefa sürse de bülbül çilerken,
Bin pişmen olmaz mı rengi solarken,
Ben sana dört mevsim bahar dilerken,
Sen benim yazımı kış edemezsin.


Fırtına biçersin ey rüzgar eken,
Borcunu faizle öder geciken,
Sen benim gezdiğim yolları diken,
Yattığım yatağı taş edemezsin.


Gülersin aşığı yedekte sayıp,
Yetmez mi ağrından verdiğin kayıp,
Kınalı kekliğim elde var deyip,
Sen beni kafeste kuş edemezsin.


Kapılma hayalin renk akışına,
Ağlarsın gerçeğin can yakışına,
Ben kurban olurken bir bakışına,
O canım gözleri yaş edemezsin.


Aklını başına topla da vazgeç,
Beni dinle de vuslata gün seç,
Sen benim elime mecbursun er geç,
Bahtımı Mecnun’a eş edemezsin.


CEMAL SAFİ



Çok hoş bir şiir bence...

Tayyip Bosnalı
23.04.2009, 14:37
Cemal Safinin Varisi Olarak Görülen Ali Erdinçten Devam Edelim :)

SEN GİDİYORSUN...


Daha ne desem de durdursa seni?
-Biterim- diyorum, gidiyorsun sen...
Onulmaz cefaya zorlama beni
-Beterim- diyorum, gidiyorsun sen...

Gözyaşım cismimden önde görünür
Güldüğüm son resim dünde görünür
Yangının lûgatı tende görünür
-Tüterim- diyorum, gidiyorsun sen...

Mazinin hatrına birazcık acı
Bir düşün nereye varacak ucu?
Ardından bir ömür ölüm orucu
Tutarım diyorum, gidiyorsun sen...

Nereden çıktı ki bu vedâ böyle?
Bırak şu bavulu gel insaf eyle.
Dünyayı elimin tersiyle şöyle
İterim diyorum gidiyorsun sen...

Gözlerin bendeyken gitmek olur mu?
Şeytana koz verip tutmak olur mu?
Diriyken mezarda yatmak olur mu?
Yatarım diyorum, gidiyorsun sen...

Tamam git... Ufkuma makberi döşe!
Haber sal, doğmasın artık güneşe.
Vallahi dünyayı sensiz beleşe
Satarım diyorum, gidiyorsun sen...



Ali ERDİNÇ

Sadullah KAPICIOĞLU
23.04.2009, 16:32
Bir yorgan gibi önce soğuktur
Mehtapli gece sefaları.
Alışırsın ince rüzgarlara,
Savrulan kayıklarla birlikte
Sessizliğe, suskunluğa...

Kayıp gider içinden
Limanlara yanaşmaz kimse
Isınır sular, Sahil boyu ısınır.
Martılar bir desen boyu süzülür,
Yıldızlar süsler boğazı,
Gece mahyadır inciden.

Suya vurur hüznün raksı,
Gördün mü uçuşan perileri?
Cılız dalgalar yorulmuşluktur,
Deniz de yorulur.
Gökyüzüne buğusunu veren;
Suda süzülen aşıkların,
Filtresiz delikanlı sigaralarıdır.

Galata kulesinden uzattım
Elimi, Belki dokunur diye.
Ürkek utangaç bir kız iken kız kulesi,
Teşekkür ederim mehtaba,
Muazzam büyüsüyle sarhoş,
deli divane, Kız kulesinin koynunda
Mavi, derin bir soluk gibiydi gece...


Sadullah KAPICIOĞLU...

Adil ÖZGÜR
23.04.2009, 23:33
Haboyle Oynayalum.
Ben bu hafta Sivası Yeneceğimizi umuyorum.
Yeneceğiz, ancak aklen ve mantıken şöyle düşünüyorum.

Tek forvet olarak oynayalım,
Forvet Gökhan'la başlayalım,
Yattaradan bol çalım,
Orta Saha kuralım,

Orta Saha dinamik, devamlı baskı kursun,
Seri paslar yapalım, herkes herkese baksun !!!
Paslar yerini bulsun, İsabetli pas olsun,
Sivasspor şaşırsın, bizim pasla PASLANSUN....:D

Orta saha baskılı, Gökhan çok pres yapsın,
Sivasın topçuları işte burda şaşırsın,
Onlar Gökhanla meşkale yapsın,
Yattarayı unutsun, Yattara kara yılan, iyide depar yapsın,
Sağdan Yattara yırtsın,
Soldan Alanziyo isabetli şut vursun,
Bir makine misali çok güzel oyun olsun,
Şaşıran Sivas olsun,
Galip gelen biz olsun,:)

Orta sahadan bol şut, Colman merhem bir şifa,
Ceyhun arada girsin, vuracak topa kafa,
İşte bu oyun varya, seyretenden bize şifa,
Sivasın topçusunda karışacak çok kafa.:):)

(Not: Genel Bölüme yazdım ancak, bu köşe de de dursun)

Adil ÖZGÜR
25.04.2009, 12:13
http://i134.photobucket.com/albums/q99/cileq/IMG_8435.jpg

Ölümüne Oynayın,

İşte yazalım; hem tanırım sincabı ve kartalı ben,
Av ile avcı neşeli şekilde kırlarda oynar iken,
Yine rakım yüksek, kırlarda kaplan bakınırken,
Sincap neşeli, bir tepe üzerindeyken,
*-*
Bakmış sincap, kaplan aslan kartal aşağıda,
Olduğu tepe zirve, poyraz çıkmadı dağında,
Poyrazın dalgalarından gelen hırs var kaplanda,
Gözü kartalda, sincapta ve mecalsiz aslanda,
*-*
İşte yazıyorum, bugün büyük gün Sivas'ta,
Derman olurmu gözü morarmış, ayağı sakatta,
Saldırı zamanını iyi bilen usta avcı kaplan'da,
Ortalardan saldırır Selçuğu'da, Colman'da,
*-*
İşte yazıyorum, avcıyı da tanırım avı da,
Avcıyız diyorum, galibiz Sivasın sınavında,
Yeterki saldıralım, kavururuz onları tavında,
Maç sonu gelecek Sivasın sesi kedi miyavında,
*-*
Miyavdan sonra, bu sitede duyun siz kükremeyi,
Asalete uygun haraket edin, bırakın titremeyi,
Cesaret bordo mavim, seninle bilirim şükretmeyi,
Sivas hayal etsin, ligi Şampiyon bitirmeyi.

Adil ÖZGÜR
25.04.2009, 22:59
Kocuman ve Enstürman,


Son galibiyette takımın soyunma odasına direk gitmesine trübün alınmıştı.
Bu bir protesto mu acep, galibiyette oynanan KOLBASTI'ya alışmıştı.
Sonra tezahürat yapıldı, Egemen çıktı geldi, bir üçlü çektirmişti,
Serkan TRT AVAZ gibi bağırdı, Kolbastı haftaya Sivas'ta demişti.
*-*

Bir futbol seyir ettik sahada ürkeklik üzerimizde KOCUMAN,
Bir türlü saldıramıyor takım, etkisiz orta saha ile COLMAN,
Eskiden o bölgelerde resital sunardı kaptan Ünal KARAMAN,
Maç sonu hayallerim hüsran, Kolbastıya bulamadık ENSTÜRMAN,
*-*
Bir futbol seyrettik sahada kaleye şut çekemedik KOCUMAN,
Sahada koşamadılar, bir ikisi hariç ne hal var ne de DERMAN,
Selçuğun yanındaki Yattara kitlendi, tekleyenide COLMAN,
Maç sonu hayallerim hüsran, Kolbastıya bulamadık ENSTÜRMAN,
*-*
Bir futbol seyrettik iki pas yapan eski takımı göremedik KOCUMAN,
Hezimete uğramış kızılderili kampı gibi olduk, Sivastan çıktı DUMAN,
Kara bulut oluştu, ateşsiz ve sesi çıkmadı, yanan sanki de SAMAN,
Maç sonu hayallerim hüsran, Kolbastıya bulamadık ENSTÜRMAN,
*-*
Bir futbol seyrettik, 3-0 malubuz, rakip oyuncu değiştiriyor KOCUMAN,
Sende değiştirsene, tel tel dökülüyoruz, futbolcuda kalmadı DERMAN,
Bir ara kamerada seni gördüm, durgundun çok garip geldi bana SUSMAN,
Maç sonu hayallerim hüsran, Kolbastıya bulamadık ENSTÜRMAN,
*-*
Bir futbol seyrettik, Urfa acısı gibi geliyor artık sistem, sistemin KOCUMAN,
Alanzinyo 26 dakikada dışarda, Umut ile çift santraforla Sivası VURMAN,
Song sağ kanatı koridor yaptı, çok garibime gitti Girayı oyuna ALMAMAN,
Maç sonu hayallerim hüsran, Kolbastıya bulamadık ENSTÜRMAN,
*-*
Bir futbol seyrettik, iki top yapamadık el aleme rezil olduk KOCUMAN,
Benim Trabzonun saldırgandır, Kaplandır, Fırtınadır, futbolcusu KAHRAMAN,
İstikrarla sustuk, sessizliğe sebat ettik, zor mu oldu ANLAMAN,
Maç sonu hayallerim hüsran, Kolbastıya bulamadık ENSTÜRMAN,
*-*
Ben ezelden beridir alışığım saldırmaya KOCUMAN,
Hür yaşadım, Avrupanın büyüğünden tanıyanlarsa ALMAN,
Öğrenmek istiyorsan çok zor değil, müzenin kapısını ARALAMAN,
Maç sonu hayallerim hüsran, Kolbastıya bulamadık ENSTÜRMAN.

Adil ÖZGÜR
05.05.2009, 21:19
AÇI MERCEĞİ,

Bir bakıştaki ışıltının marifeti,
Gözümün namusu ve iffeti,
Hayat çizgisindeki anlamlı ileti,
Bilki; Açı'yı ayarlama mahareti,
*-*
Bir düşüncedeki mananın kerameti,
Feryatın acısını vurgulama zahmeti,
Belki de sevginin gizlendiği buketi,
Bilki; Açı'yı ayarlama mahareti,
*-*
Hal icabı Nisanın allerjik konjuvikti,
İşte Nisa'daki manayı anlama vakti,
Hakim çizgiye odaklanma saati,
Bilki; Açı'yı ayarlama mahareti,
*-*
Düğümü pratikten çözmek matematikti,
Çözülmez problemde düşüncesiz bitikti,
Makaralı Parabellum sesiyle mi dikti,
Bilki; Aç'yı ayarlama mahareti,
*-*
O çok konuşmayı marifet zannetti,
Kötü rollerin karakteri Falkonetti,
Bıçağı kınından öyle hışımla çekti,
Bilki; Açı'yı ayarlama mahareti,
*-*
Doktor acil ilaç almasını emretti,
Fakirdi, eczçacıyı gördü sabretti,
Kıskanması, kiniyle sevgiyi gebertti,
Bilki; Açı'yı ayarlama mahareti,
*-*
Salgını Belediyeden anons etti,
Kuzu ayında kuzumuzu telef etti,
Saka kuşu üremeden yuvayı tek etti,
Bilki; Açı'yı ayarlama mahareti,
*-*
Hocam Açı' nın önlemi nasıl alınırı öğretti,
Sevgiyi gönlüne hapsedeni meth etti,
Kilitsiz anahtarı zindana mahkum etti,
Bilki; Açı'yı ayarlama mahareti.

Adil ÖZGÜR, 04.05.2009

ApoCaN28
05.05.2009, 21:24
Ya Eşimsin Ya Katilimsin



İçimde sen söyler sen konuşursun,


Sen Aşkı anlatan şiir dilimsin,


Aklına ne sorar ne danışırsın,


Ya benim eşimsin ya katilimsin.




Düşün ki bu sevda kaç senenindir,


Ya kara toprağın; ya sinenindir,


İnsaf et diyemem tercih senindir,


Ya benim eşimsin, ya katilimsin.




Sen varsan mutluluk; yoksan elemsin,


Sen varsan neşemsin; yoksan çilemsin


Aşkımı müebbet yazan kalemsin.


Ya benim eşimsin, ya katilimsin.




Gözyaşı dilersen gelme yanıma,


Ağlamak yakışmaz benim şanıma,


Ya erdir murada, ya kıy canıma,


Ya benim eşimsin, ya katilimsin…




Cemal Safi

ApoCaN28
05.05.2009, 21:27
Şiir dinletisi yapacağız okulda ve ben bu şiiri okuyacağım...:)

Tanju
05.05.2009, 21:28
ben de askerde yazdığım şiirlerden bir tanesini paylaşayım :)...

SONBAHAR

Yağmurlar hiç bu kadar farklı yağmamıştı...
Uçuşan yapraklar bir bir elime tutuşurken,
Hiç hatırlamadığım bir rüzgar sen kokuyor,
Sonbahar hiç bu kadar tatlı olmamıştı.

Sanki sel olup götürecek beni bu yağmurlar,
Rüzgar fırlatıp atacak beni bu diyardan...
Ben gidince buralar bembeyaz kar tutacak,
Ben ise senin yanında sımsıcak...

Yollar bitmez, durağım yakın olsun,
Sessiz bir gecede kendi mahallemde olayım,
Elimde bira şişesi gözlerimde sen,
Onbeş ay geçti haydi uyan desen...

17,10,2006 Diyarbakır Çatakköprü karakolu
şafak 27 ..ne günlerdi ya... :)

Adil ÖZGÜR
09.05.2009, 22:30
BATY ve ÇIKY,

Takımım nostalji, neden eskisi gibi olamıyor Enerj’y,
Geçen Çeyrek yılda Karadenizde Şampiyondu Kaplan’y,
Şanı dünyada manşet, Anadolunun ilk Şampiyon’y,
Yıllar geçertiğinde nostaljide Trabzonspor devamla Çık’y,
*-*
Şimdi ise;
Deforme, demode bilgisayar gibi sanki istiyor Reset’y,
Kahraman, vefalı dost, büyük insan, Başkanımız Şener’y,
Avrupaya gitmek için 35 transferle şereflenen de Ersun’y,
Yıllar akarken, Trabzonsporum bir baty, eh bir de çık’y,
*-*
Yağız siyah delikanlı, 5 dakika oynayarak efsane olan Faty,
Kara yazılım, talihsizim mümkün mü kesebilir mi, Kaptan’y
Yumurta tipli, parmak çocuk sevildi, Kocaeline attığı golü trilyon’y,
Yıllar akarken, Trabzonsporum bir baty, eh bir de çık’y,
*-*
Kara uşak, kara bela, rakibini yatırıp kaldıranı Yattar’y,
Büyük şef’di?, 3 haftada kayıp puan sebebi, oldu Song’y,
Alabora rüzgarlara kapılan, iki büklüm istifa Ersun’da Stop’y
Yıllar akarken, Trabzonsporum bir baty, eh bir de çık’y,
*-*
Yandı keten helva, hani takımın hedefi, nerede Europ’y
Şah-ı Şeyh’ler ihtilal yaptı, herkes bizim uşak Ahmet’e ÖZEN’y
Medyada, Yerel’de ve Görselde fırtınanın kokusu belli oldu Bal’y
Yıllar akarken, Trabzonsporum bir baty, eh bir de çık’y,
*-*
Emaneti ehline vermek lazım, tartışmada kimisi yerli hoca ary,
Bir grup kazan kaldırıp, altına od yakıp, onlarda yabancı hoca ary,
Pastırma suçuk diyarındaki öz evlat Tolunayı bazısıda telefonla ary,
Yıllar akarken, Trabzonsporum bir baty, eh bir de çık’y,
*-*
Kimine göre; Kutup kaydı, bu kez GÜNEŞ Seul’den çık’y,
Kimine göre; Burçlar karıştı, Van Gaal Güneşin önüne çık’y,
Kimine göre; Karamanın koyunu, Apo ile Mandıralı’ya çık’y,
Yıllar akarken, Trabzonsporum bir baty, eh bir de çık’y
*-*
İşte böyle, kimileri bir şeyler görerek yazy,
İşte böyle, kimileri kulağını tıkarken sağıry,
İşte böyle, kimileri yazılan aşkı okuyan oly,
Yıllar akarken, Trabzonsporum bir baty, eh bir de çık’y,

hatice_61
12.05.2009, 20:27
hepiniz çok güzel yazmışsınız bende bunların zerresi yok

Sadullah KAPICIOĞLU
12.05.2009, 20:38
hepiniz çok güzel yazmışsınız bende bunların zerresi yok

Belki vardır. Böyle düşünmemeli.

hatice_61
13.05.2009, 16:09
Belki vardır. Böyle düşünmemeli.

hiç başardığımı görmedim o yüzden böyle düşünmem normal

Yasin Berber
13.05.2009, 22:54
YILLANMIŞ DÜNYA

Yıllanmış bir dünyaya / taze aşk gerek
Ben dalınca rüyaya / sen sev eserek
Kalb muhtac papatyaya / gün tükenerek
Sen emret ben kahyaya / kalb sömürerek

Emanetsin sırrıma / ebedi saklar
Konmasaydın dalıma / saçdaki aklar
Gitmen gider ağrıma / gül suçu paklar
Bakmadın aşk yanıma /kalb resim koklar

Savaşalım yıllarla/ kini gül etsin
Hayalimiz kırlarla/ızdırap bitsin
Ayrılamadım yarla/ tatlı bir dertsin
Aşk sembolü kuşlarla/tüm detler gitsin

Yarınına bir sen bak/umut yok bende
Başaramadım sen yak/tek derman sende
Sensiz her adım batak/bu kalb sevende
Aşksız günlerim ıslak/tek suç gidende


YaSiN bErBeR

Tayyip Bosnalı
13.05.2009, 23:32
Günaydın Ey İnsanlık / Por Ahora


Günaydın Ey İnsanlık
Uyanda Balığa Gidelim Seninle Şöyle Gazze Kıyılarında
Haybeye Kürek Çekelim
Dur Diyerek
Nedamet Bekleyerek
Kana Susamış Timsahlardan

Ey İnsanlık
Çevreye Verdiği görsel ve işitsel
Zarardan Ötürü özür diler Gazze sizlerden
Kahkanızı bölmek istemezdi gerçekten
Komedi filminin arasına giren haberlerdeki
Kanlar İçindeki bir bebekle
Lokmanızı bogazınıza tıkmak gibi
Bir düşünceside yoktu inanın Gazzenin
Show must go on
Siz keyfinize devam edin
Yiyin İçin
Zıplayın ve tepinin

Günaydın Ey İnsanlık
Uyanda Balığa Gidelim Seninle Şöyle Gazze kıyılarında
Havanda Su Dövelim
Yapma Diyerek
El Aman Bekleyerek
Kan Kokan Vampirlerden

Ebu tevfik öldü onun karısı öldü
Ebu salih öldü onun oğlu öldü
Muhammed ibrahim öldü diyordu
Sedyedeki çocuk
Diğer ölüleri saymaya
Vakti var mıydı?
Allah bilir
Şayet Yaşarsa
Böyle bir depremin izlerini
Gencecik bu delikanlının
Aklından hangi kuvvet silebilir?


Cemreden önce bombalar düşer bu şehre
Havaya toprağa suya
Ve Hayallere


Günaydın Ey İnsanlık
Uyanda Balığa Gidelim Seninle Şöyle Gazze kıyılarında
Bir balayı düşleyelim
Kardeşlik diyerek
Barış bekleyerek
Kanla Sevişen Cellatlardan


Soğan Soyarken ağlamaz sadece
Gazzede Analar
Onların Gözyaşları hep fazla mesaidedir
Harap Metruk Yıkık Bir Evde
Elleri Duada Bir Ana
Seccadesinin Üstünde
Endişeli ve düşünmektedir
Acaba Bugün Sevgili Oğullarından
Hangisini Kaybedecektir?

Günaydın Ey İnsanlık
Uyanda Balığa Gidelim Seninle Şöyle Gazze Kıyılarında
Birlikte İzleyelim Bir Masum Çocugun vuruluşunu
Birlikte İzleyelim Bu Naklen İnsanlık Suçunu
Belki Uyanırsın diyerek
Kan uykularından


Bebeklerden Kopan Her Bir Kol
Oy'a Dönüşmekte Golyatın Vatanında
Okulları Camileri Ambulansları
Tam onikiden vuran bombaların
Marka değerleri tavan yapmakta
Çünkü Kanla Büyüyen Borsalarında
İnsanlık Filistin Askılarında


Şehadet Göbekbağı Adeta İnsanlara bu şehirde
Cennet Mescidi Aksadan
Dahada yakın Belkide Gazzelilere


Günaydın Ey İnsanlık
Uyanda Balığa Gidelim Seninle Şöyle Gazze kıyılarında
Maskeli yüzlerle öpüşelim
Dost ve Müttefik ülke diyerek
Samimiyet bekleyerek
Kana boyanmış bukalemunlardan


Elektrik olmayan bu şehirde
Çocuklara Kesildi tüm Fatura
Kuşların cıvıltıları yerine
Bebek feryatları hediye ediliyor kulaklarımıza
Yöresel ve Folklorik ezgiler niyetine
Barış türküleri bilinmiyor bu şehirde
Mersiyelerse HER DEM çok moda
Her Kayan yıldızda bir yenisi Söyleniyor
Acının yanıklaştırdığı feryatlarla


Günaydın Ey İnsanlık
Uyanda Balığa Gidelim Seninle Şöyle Gazze kıyılarında
Barış türküleri söyleyelim
Kurtlar ve Kuzular Yanyana
Emin Olalım birşeycikler olmaz diyerek
Kanlı Pençesini gizlemiş kurtlardan


Yoklukların Şehri yok olmakta
Şeytanın Arkadaşları Haritaları
İçindeki insanlarla birlikte parçalanmakta

Hayalleri Suya Düştü
Özgürlüğe Sevdalı Kuşların
Aydınlık Gelecekler
Başka Bahara
Tüm İnsanlık ve Gazze Kaybetti Bu Savaşı
Por Ahora


Tayyip Bosnalı

Tayyip Bosnalı
13.05.2009, 23:33
KAYLULE SULARI
Toprak döşek, taş yastık
Huzme emziren ağaç
Dünyayı dala astık
Bir saatlik bir ilaç

Oruç bozmayan su
Peygamber uykusu
Peygamber uykusu

Büründük gölgemize
Güneş bakarken dimdik
Uzandığımız göze
Gönül dağında geldik

Yar eteğinden su
Peygamber uykusu
Peygamber uykusu

Birkaç pamuk bulutla
Sarılır göz yaramız
Ten kavgasına mola
Dalıp dolmak sıramız

Rüzgar yüzdüren su
Peygamber uykusu
Peygamber uykusu
Ömer Lütfi Mete

Tayyip Bosnalı
13.05.2009, 23:44
Kendimi Senin Hayatından Kovuyorum
Bu zamana ağlamak ve kanarcasına hasret.
Tutamadığım hayallerin kıyısında,
Gözlerin gibi büyük bir ummana dalarken
Yitirdim ayık hüsranları.
Ardımdan kalan; susuşun kadar kahreden,
Gülümseyişin kadar gözü yaşlı
Ve benliğimin üstüne insafsızca yıkılan
Harabeydi.
Sözlerinin altında can çekişen bir aşk
Nihayetinde.

Velev ki;
İnan ki,
Çok deli sevmiştim ben seni,
Ziyadesine rıza ile…
Hiçbir âdemoğlunun aşkından
İcazete tahammül etmezcesine.
İhanetsiz…

Biliyorum ki; güzel olacak her şey senin hesabına,
Biliyorum ki; senin için hayat benden ötede saklı,
Biliyorum ki; sen büyüksün, çok büyüksün.
Sen aşksın, sevdiğim kadarsın.

Velev ki;
Seni, dün olduğu gibi yarında seviyorum.
İnan ki;
Uzaktan ve üzmeden sevmek için,
Kendimi senin hayatından kovuyorum.
Selman Faris Karaköse

Ömer TOPAL
14.05.2009, 01:23
özgeme...

Özlemim hasretim geleceğimsin
Zalim dünyayı sevdirensin
Geçmişi sildiren yüzümü güldüren
Evvelim sen Ahirim sen...!

Sadullah KAPICIOĞLU
14.05.2009, 08:37
"Cemreden önce bombalar düşer bu şehre
Havaya toprağa suya
Ve Hayallere"

Yürekten tebrik ederim abicim... Ellerin dert görmesin.

sümela61
22.06.2009, 16:31
"bunun son sevişmemiz olduğunu söyleseydin,
sevişmeyi bir kenara bırakır, sadece seni seyrederdim...
belki yine titrerdi bedenim, sebebi ızdırap olsa da...
belki yine bir sigara yakabilirdim, efkardan da olsa..."

Fatih Ersoy
22.06.2009, 22:54
Tayyip müthiş olmuş ellerine sağlık...

Emirhan Ömeroğlu
23.06.2009, 11:30
Evet bu başlığı bulduğum iyi oldu :)

Sadullah KAPICIOĞLU
23.06.2009, 11:39
Evet bu başlığı bulduğum iyi oldu :)

Başlığı canlandıralım. Tayyib abi de yok kaç zamandır zaten :(

Adil ÖZGÜR
23.06.2009, 12:38
Şairi Kalp,

Kalbi Şiir.

Fatih Ersoy
23.06.2009, 16:33
Sen Yoksan

Nefesini hissetmeliydim nefesimde,
Dinmeliydi bu can ağrısı,

Ey yar, ey yaren yoruldum!

Duy artık, duy ve gel sesime...
Dindir içimdeki fırtınaları.
Uzat elini, tut yüreğimden.
Ve kurtar beni ateş çemberimden!

O ateştir ki lime lime eder bedenimi
Yanar canım, kanar ruhum
Ölürüm..

Sen yoksan, dokunmazsan
Olmazsan ve sarmazsan
Sönemem,
Ölürüm...

Ölürüm işte!

Şiirin hikayesini okumak ve sesli dinlemek için : Tıkla (http://www.edebiyatdefteri.com/siir/208889/sen-yoksan)

Adem Erdoğan
23.06.2009, 16:40
Fatih sen iyice aşmaya başladın.:)

Bordolu da Gamze anladığım kadarıyla.:rolleyes:

Adil ÖZGÜR
23.06.2009, 18:58
Lato kardeş döktürdün,
Şiirinde tansiyon düşürdün,
Ateşini söndürdün,
Çok güzelde düşündün,

Tebrik ederim.

Açıldı gönül kapısı,
Tarifininin yarısı,
Ölürümün tarifi,
Dinlediler Arif'i.

Tebrikler.

Fatih Ersoy
23.06.2009, 22:08
Fatih sen iyice aşmaya başladın.:)

Bordolu da Gamze anladığım kadarıyla.:rolleyes:

Evet. Bahsi geçen şiirde sitemiz üyeleri gamze ve sedanın payı oldukça büyüktür :) Kendilerine tekrar tekrar teşekkür ediyorum..


Lato kardeş döktürdün,
Şiirinde tansiyon düşürdün,
Ateşini söndürdün,
Çok güzelde düşündün,

Tebrik ederim.

Açıldı gönül kapısı,
Tarifininin yarısı,
Ölürümün tarifi,
Dinlediler Arif'i.

Tebrikler.

Gel dese ardımdan durmam giderim
Her işi, deyişi güzeldir ben bilirim
Teveccühü ile sevinir gülümserken
Kendisine hayli teşekkür ederim..

DKaraduman
24.06.2009, 01:03
En sevdiğim şiir:

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif...
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü...

Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin...
Yaşadıklarını kar sayma
Yasadığın kadar yakınsın sonuna
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün...

Gülebildiğin kadar mutlusun Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma herşeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin...

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana değer verdiği kadar inansın...

Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissettiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin...

İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak!
Bunu hatırladığın kadar yaşarsın

Bunu unuttuğunda
Aldığın her nefes kadar yalnızca üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar
Çabuk unutulursun

Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve her şeyi öğrendiğin kadar Bilirsin...
Bunu da öğren,
“Sevdiğin kadar sevilirsin”

Can YÜCEL

Adil ÖZGÜR
24.06.2009, 14:46
Evet. Bahsi geçen şiirde sitemiz üyeleri gamze ve sedanın payı oldukça büyüktür :) Kendilerine tekrar tekrar teşekkür ediyorum..



Gel dese ardımdan durmam giderim
Her işi, deyişi güzeldir ben bilirim
Teveccühü ile sevinir gülümserken
Kendisine hayli teşekkür ederim..

Eyvallah;

Sevgiyi arıyor anladım şiirden,
Sohbet ve şöhret geliyor şiirden,
Arkadaşlık olursa gönülden,
Şair olduğun anlaşılır sözünden.

Gamze
01.07.2009, 00:10
Bir Garip Serzeniş

Dalgalanıyor deniz ve yorgun yoldaşlarım...
Martılar bülbül olmuş, sarhoşum döner başım!
Elimde kadehim var, içinde sıcak çayım
Mezesi simit olmuş, kederli bir aşığım!

Şu sevgililer yok mu, yana yana bakarım...
Elleri kenetlenmiş, göz göze düşmanlarım!
Biçareyim, gördükçe içten içe ağlarım
Ah pek de mutludurlar, vicdansız haspalarım!

Yoruldu yine şehrim, bitmez ki mesaisi!
Caddeleri arşınlar, benim gibi nicesi...
Bir günahın hazzıyla değişir hep çehresi
Üzerinde sevdanın o büyülü gölgesi...

Tamam, yeter bu kadar, kurtulmalı bu dertten
İki satır yazıyla, vedalaşıp erkenden...
Yarın yepyeni bir gün, yepyeni bir şehirden
’Doğdum yine arkadaş’ diyerek en derinden...

Gamze, 19 Aralık 2008

**

Şiirde minicik nükteleri seviyorum.
Sanırım Karadenizin atışma geleneğinden bu. :)

Adil ÖZGÜR
02.07.2009, 21:47
(1)
Bugün oğlumun doğum günü 19 bitti,
Küçük kızım sevinçliydi, önümü kesti,
Unutma baba, biricik abimin doğum günü,
Kızımın çırpınışı sevgi bağlarından esti.
*-*
Bugün sevinçli günümdeyim, Temmuzun ikisi,
Oğlumun arife gününde dünyaya gelişi,
Doğumhanede bir uyana bir buyana gidişim,
Hatıraların arasından şiirime dökülüşü,
*-*
(2)
Kızım sayılacak kadar sevdiğim yakınımın dün evden kaçması,
Kaçışının öyküsündeki masumiyeti, sevgisini kamçılaması,
Oğlumun doğumunda bu duyguları ile çakışması,
Düğünün çok kutsal bir cemiyet oluşunun böylece anlaşılması,
*-*
İşte bu kızlarım gibi sevdiğim kardeşlerim var bu sitede,
Serzenişlerdeki samimiyeti bile teşhis, dermansa derde,
Korkumuz sevginin büyümemesi, kem göz yakışır namerde,
Rahmet, şefkat, sevgi dostlaradır, acizane yakıştırılıyor şiirde,
*-*
Yaş elliye bir iki merdivense, merdivene nefes dar gelir,
Oğlumuzun yaş gününde, kızlarımın çırpınışı izlenir,
Komşumun zor gününe düğün yakıştırmak düşlenir,
Sevgi, komşu, zor gün, iyi günler beklenir...
*-*
Bugün sevinçliyim, yarın Cuma, tan yerini izleyin,
Öğlen vakti bayramsa, siz dostlarım dinleyin,
Kaçanın Kaderi ile bahtı açık olsun diyeyim,
Sitedeki arkadaşlarım içinde aynı duygular içindeyim.

Mehmet Fırat
02.07.2009, 21:49
Şu sevgililer yok mu, yana yana bakarım...
Elleri kenetlenmiş, göz göze düşmanlarım!
Biçareyim, gördükçe içten içe ağlarım
Ah pek de mutludurlar, vicdansız haspalarım!


Şu dörtlük çok hoşuma gitti. :)

Adil ÖZGÜR
02.07.2009, 22:08
Temmuz gecesinde fırıl fırıl rüzgarla voltalamak,
Düşünce darağıncığıyla mırıldanarak konuşmak,
Rüzgarın yüz okşamasını cennetle yormak,
Rahmetindeki ulviliği sinemizle doyurmak.
*-*
Sabah ezanı okunduktan sonra kızaran tan yeri,
Bülbülün ötüşü, kırlangıcın keskin paranteleri,
Bulutları kızıla boyayan Ressamı,
Ezan ile Selam gönderdi, alınmazmı Selamı...

Sadullah KAPICIOĞLU
17.07.2009, 15:35
....................

Muhalif
03.08.2009, 22:50
İNCİTME
Gölgesinde otur amma
Yaprak senden incinmesin.
Temizlen de gir mezara
Toprak senden incinmesin.

Yollar uzun yollar ince
Yol kısalır aşk gelince
Yat kurban ol İsmail’ce
Bıçak senden incinmesin.

Burdayım de ararlarsa
Doğru söyle sorarlarsa
Tabutuna sararlarsa
Bayrak senden incinmesin.

İl göçsün göçtüğün vakit
Yol yansın geçtiğin vakit
Suyundan içtiğin vakit
Kaynak senden incinmesin.

Toz konmasın sakın sana
Hakkı geçer halkın sana
Gücenmesin yakın sana
Uzak senden incinmesin.

Abdurrahim Karakoç

shade6161
16.08.2009, 19:36
Nops - Peri Kızı




Dünümü verin bana bu günümün anısını kaldıramaz yüreğim
Beyaz umutlarımı kaybettim kinimi sineye çekemedim
Yardım edin bana kefenimi görür oldum siyah renkte
Bir umut ol bana göz yaşı kalmadı
Boş yere ağladı mezarını kendisi kazdı bu ( içimdeki çocuk )
Aynada kendini görememenin nedeni ne olabilirki yoksullukdan başka bir anlamı varmıki
Yalnızsın yalnız yaşicaksın diyenlere inat yalnızdım yalnız yaşadığım her günümün akşamında
Yalvardım Tanrı’ya kulak asmadı kudret kalmadı kapına dayandım.
Her acının bedelini çekenmi ödemelidir yoksa çektiren mi ? ölümüme neden olacak belkide
Masumca umduğum bi aşktı benim isteğim, Tükendim !
Bayat ekmek misali suya banınca dağılırsın Bu hayata gelmeseydim demek için çok geç gidiyorsun bile.
Siyah kefenime yaklaştım geride bıraktığım insanlara baktım, gözlerinde yaş vardı annemin cansız bedenime doğru bakarken
Farkına vardım, çok geçti, yolum açık olsun hayallerim sonunda burda noktalandı
Dalsız ağaç misali, konacak kuş yok.
Bak saatine son vaktini oyna, akrep yelkovanla birleşince başka bir filmin başrolü olacaksın
Figüran yok bu sefer.
Senarist Tanrı, Azrail startı verince başlar çekim ve replik yok kendini oyna
Dıramatik bir öyküyü canlandır.
Hayat bu boş beyinle bir yer etse gölge misali
Ve ben yanımda kimseyi görememenin acısını saklayarak
Yarınıma bir adım daha yaklaşamıyorum
Katma değer vergisi olmayacak bir yaşamın üzerine gitmek ne derece doğruki
Allah’a yalvarmanın başka bir yolu yok sanırım.
Vişne tadındaki mutluluğun sebebini anlat bana sol tarafındaki sancıyı dindirebilecek güce sahipsen resmimi yırt at
Sarı lalelerle dolacak mezarıma kırmızı gülü dikebileceksen hadi gel bir masalda başrolü üstlenmek kolaymı sandın.
Yaşam bu tonları güzel olsada içinde bir çizikle mahvedilecek insanlar görülür
Depozitosunu ver Tanrı’m 18 yılımı serdim yollarına
Metaneti olmayacak ölümün, borcumu ödedim sana senetimi yırt at
Ruhumu bir çocuğun bedenine ver
Gözündeki ışık yeşil olsun.
Boşver hadi saatin yaklaştı son mesajını çek hayata kısa olsun
Kendini öyle anlat zaten bir mektuba sığacak kadar anı varmı ki ?
Yum gözlerini dal hayallere zaten bir orda mutlusun sadece
Son istek nedirki peri kızıyla mutlu bir yaşammı sürecek sandın.
Tek dostun var oda kalemin içindekileri gizlemeden kağıta döken
Sayfalarca dert anlatıp bir şiir haline getiren bu masalı.
Belliki sona erecek bu yaşam
Dar ağacında bir masalla övünen bu bedenin
Aklına gelemeyecek soruları sormanın anlamı varmı ki ( yok )
Gel gör yine kaderin öbür yüzü çok kötü çaresi yok ölümün
Herkez gibi er yada geç yaşıyorum o günü eli kolu bağlı boş bakışla.
Azraili görür oldum gözlerinde yaş vardı yaklaşırken
Elinde beyaz bir gül vardı, bana uzattı, al dedi
Canımı alırken.

.....
10.09.2009, 05:49
harika şiirler devamını bekliyoruz.

Sadullah KAPICIOĞLU
22.09.2009, 13:26
``Telgrafın tellerini kurşunlamalı’’
Öyle değildi bu türkü bilirim
Bir de içime
-Her istasyonda duran sonra tekrar yürüyen-
Bir posta katarı gibi simsiyah dumanlar dökerek
Bazan gelmesi beklenen bazan ansızın çıkagelen
Haberler bilirim mektuplar bilirim.

Gamdan dağlar kurmalıyım
Kayaları kelimeler olan
Kırk ikindi saymalıyım
Kırk gün hüzün boşaltan omuzlarıma saçlarıma
Saçlarının akışını anar anmaz omuzlarından
Baştan ayağa ıslanmalıyım
Gam dağlarına çıkıp naralar atmalıyım.

İçimde kaynayan bir mahşer var
Bu mahşer birde annelerinin kalbinde kaynar
Çünkü onlar yün örerken pencere önlerinde
Ya da çamaşır sererken bahçelerinde
Birden alıverirler kara haberini
Okul dönüşü bir trafik kazasında
Can veren oğullarının.

Bir de gencecik aşıkların yüreklerini bilirim
Bir dolmuşta yorgun şoförler için bestelenmiş
Bir şarkıdan bir kelime düşüverince içlerine
Karanlık sokaklarına dalarak şehirlerin
Beton apartmanların sağır duvarlarını yumruklayan
Ya da melal denizi parkların ıssız yerlerinde
Örneğin Hint Okyanusu gibi derin
İsyanın kapkara sularına dalan.

Nice akşamlar bilirim ki
Karanlığını
Bir millet hastanesinde
Dokuz kişilik kadınlar koğuşu koridorunda
Başını kalorifer borularına gömmüş
Beyaz giysilerinden uykular dökülen tabiplerden
Haber sormaya korkan
Genç kızların yüreğinden almıştır.

Bir de baharlar bilirim
Apartman odalarında büyüyen çocukların bilmediği bilemeyeceği
Anadolu bozkırlarında
İstanbul’dan çıkıp Diyarbekir’e doğru
Tekerleri yamalı asfaltları bir ağustos susuzluğu ile içen
Cesur otobüs pencerelerinden
Bilinçsiz bir baş kayması ile görülen
Evrensel kadınların iki büklüm çapa yaptıkları tarla kenarlarında
Çıplak ayakları yumuşak topraklara batmış ırgat çocuklarının
Bir ellerinde bayat bir ekmeği kemirirken
Diğer ellerinde sarkan yemyeşil bir soğanla gelen.

Yazlar bilirim memleketime özgü
Yiğit köy delikanlılarının
İncir çekirdeği meselelerle birbirlerini kurşunladıkları
Birinin ölü dudaklarından sızan kan daha kurumadan
Üstüne cehennem güneşlerde göğermiş mor sinekler konup kalkan
Diğeri kan ter içinde yayla yollarında
Mavzerinin demirini alnına dayamış
Yüreği susuzluktan bunalan
İçinden mahpushane çeşmeleri akan
Ansızın parlayan keklikleri jandarma baskını sanıp
Apansız silahına davranan
Nice delikanlıların figüranlık yaptığı
Yazlar bilirim memleketime özgü

Güzler bilirim ülkeme dair
Karşılıksız kalmış bir sevda gibi gelir
Kalakalmış bir kıyıda melül ve tenha
Kalbim gibi
Kaybolmuş daracık ceplerinde elleri
Titreyen kenar mahalle çocukları
Bir sıcak somun için, yalın kat bir don için
Dökülürler bulvarlara yapraklar gibi.

Kadınlar bilirim ülkeme ait
Yürekleri Akdeniz gibi geniş, soluğu Afrika gibi sıcak
Göğüsleri Çukurova gibi münbit
Dağ gibi otururlar evlerinde
Limanlar gemileri nasıl beklerse
Öyle beklerler erkeklerini
Yaslandın mı çınar gibidir onlar sardın mı umut gibi.

İsyan şiirleri bilirim sonra
Kelimeler ki tank gibi geçer adamın yüreğinden
Harfler harp düzeni almıştır mısralarında
Kimi bir vurguncuyu gece rüyasında yakalamıştır
Kimi bir soygun sofrasında ışıklı sofralarda
Hırsızın gırtlağına tıkanmıştır.

Müslüman yürekler bilirim daha
Kızdı mı cehennem kesilir sevdi mi cennet
Eller bilirim haşin hoyrat mert
Alınlar görmüşüm ki vatanımın coğrafyasıdır
Her kırışığı sorulacak bir hesabı
Her çizgisi tarihten bir yaprağı anlatır.

Bütün bunların üstüne
Hepsinin üstüne sevda sözleri söylemeliyim
Vatanım milletim tüm insanlar kardeşlerim
Sonra sen gelmelisin dilimin ucuna adın gelmeli
Adın kurtuluştur ama söylememeliyim
Can kuşum, umudum, canım sevgilim.


Erdem Beyazit

Sadullah KAPICIOĞLU
22.09.2009, 13:36
Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Biri ecdadıma saldırdımı,hatta boğarım!...
-Boğamazsın ki!
-Hiçolmazsa yanımdan kovarım.
Üçbuçuk soysuzun ardından zağarlık yapamam;
Hele hak namına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir, aşığım istiklale;
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lale!
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum!
Kanayan bir yara gördümmü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!
Zalimin hasmıyım amma severim mazlumu...
İrticanın şu sizin lehçede ma'nası bu mu?

Mehmet Akif Ersoy

Sadullah KAPICIOĞLU
22.09.2009, 13:49
Seninle buluşmamız ne kadar zor olsa da,
Senden sadece beni sevmeni istiyorum.
Beş dakika baş başa kalmamız suç olsa da
Senden sadece beni sevmeni istiyorum.

Çağırsam bile gelme,yorulma ne olursun,
Sen üzülme,incinme,kırılma ne olursun,
Beni yanlış anlama,darılma ne olursun,
Senden sadece beni sevmeni istiyorum.

Bir gün bensiz kalsan da benimle yaşamanı,
Aşkımın değerini sır gibi taşımanı,
Nemli bakışlarınla resmimi okşamanı
Senden sadece beni sevmeni istiyorum.

Senden tek dileğim var,özel imtiyaz değil,
Kulun başka bir kula ibadeti farz değil,
Haşa! Yaratan gibi beş vakit namaz değil,
Senden sadece beni sevmeni istiyorum.


Cemal Safi

Sadullah KAPICIOĞLU
22.09.2009, 13:55
Çay bardağında
Bırakılan dudak payı
Kadar bile
Uzak kalamam
Gözlerine

Yakın olsun isterim
Ellerime ellerin
Yanındaki beton binaya
Yaslanması gibi
Köhne bir evin

Seni bir çivi
Gibi çaktım
Çünkü beynime
Ve toplayıp
Bütün kerpetenleri
Attım denize


Sunay Akın

Sadullah KAPICIOĞLU
22.09.2009, 14:00
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya

Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana

Ataol BEHRAMOĞLU

Sadullah KAPICIOĞLU
22.09.2009, 14:26
Ey toprak!
Ey yüce toprak.
Ne küheylanlar fışkırdı bağrından...
Ne dırahşan sineler büyüttün aşkla.
Dört nala koştular hiç durmadan.
Körpe fidanlar uğruna, iştiyakla

Her koştuğu yere sevgi tohumları ekerek,
Bekleyerek semeresini çileli günlerinin...
Muştusu vardı yüreklerde, o nur saçan neslin.
Yiğidim, durma bekleyenlerin var senin.

Daha feth edilecek gönüller var,
Sevgiden, sevgiliden bihaber binlerce insan.
Devredilecek bir sancak var.
Nur saçan neslin, ve ekilecek binlerce tohum.
Ve Her tohumda billurlaşan bir iman.

Yıllardır seni bekler, gözler yaşlıdır ufukta,
Ufakta bekleyen yaşlı gözlere müjde;
Diriliş şafakta!..
Dört bir yanda açan körpe fidanlara selam olsun,
Selam sanada yiğidim, gazan mübarek olsun.

Sancak şimdi sendedir dünkü körpe fidan.
Bugün durmadan koşan dırahşan sineli küheylan..
İşte sen o muştusun, o mübarek semere.
Seninde muştun bu olsun, sevgi ek gönüllere.
Durma yiğidim, bekleyenlerin var senin...
Durma ki, aydınlık gelecek senin...

Sadullah KAPICIOĞLU

Muhalif
22.09.2009, 16:32
YALNIZLIK KÖŞKÜNDE YAŞAYAN ADAM

Yalnızlık köşkünde yaşayan adam
Doğan her güneşten umut devşirir.
Alır yüreğine saçar bir tutam,
Benliğini sabır ile pişirir…

Köşkün avlusunda güller, çiçekler
Başkaları için dikilmiştir hep
Adam ki köşkünde ölümü bekler;
Mutluluğu için yoktur tek sebep…

Çıkıp çarşı pazar dolaşmak ister
Korkar yığınlardan, vazgeçer hemen.
Tek başına arşa ulaşmak ister,
Yazık ki hep kısa kalır merdiven…

İçinde sonsuzluk ateşi yanar
Dışına cehennem alevi vurur.
Düşlerinde aşka, sevgiye kanar
Başucunda yalnızlığı oturur…

İzler insanlığın komedyasını
Sımsıkı kapalı penceresinden
Haykırsa kimseler duymaz ki onu
Kendisi ürperir kendi sesinden…

Ömür boyu gizli çileler çeker,
Ne düşmanı bilir, ne dostu bilir
Adam kaderine boynunu büker
Yalnızlık köşkünde yaşar ve ölür…

Muhalif (2000)

İskender66
26.09.2009, 14:37
Yozgat İnsanı

Yozgat’ın her yanı buz gibi çeşme
Kimisi kullanır bahçede eşme
Yozgat deyince dur hemence geçme
Namuslu ve merttir Yozgat insanı

Her yanı yemyeşil temiz havası
Tandırda yapılır meşhur yufkası
Geçinmektir insanının çabası
Yiğittir asildir Yozgat insanı

Bozok yaylasıdır tarihte adı
Her yerde bilinir namı ve şanı
Haritada Türkiye’nin ortası
Paylaşmayı bilir Yozgat insanı

Meşhurdur çamlığı gelin kayası
Deli deli eser ferah rüzgarı
Nohutlusu kel tepesi çeşkası
Sevmesini bilir Yozgat insanı

Plakası atmış altı Yozgat’ın
Hercaiyim biraz delidir kanım
Kim ne derse desin Yozgat vatanım
Sen başını dik tut Yozgat insanı

İskender66
29.09.2009, 19:34
CANIM YOZGATIM

Yozgatım adını yazdım kalbime
Damarımda coşan kanım Yozgatım
Güzel sürmelini kazdım kalbime
Değişmez bir sevgi canım Yozgatım

Yozgatım düsmüş karlar üstüne
Güneş yakar şavkı, parlar yüzüne
Yazında, kışında benzer güzüne
Dört mevsim bir cennet canım Yozgatım

Destanlar, şiirler sana yazılmış
Türküler hep seni söyler Yozgatım
Geçmişinde sana mezar kazılmış
Yıkılmadın hep dik durdun Yozgatım

Yozgatım ben seni asla değişmem
Gözlerini alıp, kaşla değişmem
Yalan dünya beni taşla, değişmem
Uğruna ölürüm canım Yozgatım

Sadullah KAPICIOĞLU
30.09.2009, 12:10
Selam Trabzonuma!
Dört köşe kalesine,
Kargalakli yaylasına
Maranzul incirine,
Dutuna, karayemişine
Yokuşuna, inişine, selam!
Selam Trabzonuma!

Dizi dizi küleklerine
Evleklerine, mereklerine
Anderin kaybanasina
Enüklerine selam!
Selam Trabzonuma!

Dolamaç dolamaç yollarına
Tel tel kuymağuna
Hamsili kayganasina,
Lazuttan bazlamasina
Kumuluna, kanzilisine,
Zanusuna, zinosuna, ziziline selam!
Selam Trabzonuma!

Trabzonun uşağuna
Kaytanina, kuşağina
Zipkasina, mintanina, kukulasina
Çülkisine, çapulasina
Horonina, kemençesine, yayina
Funduğuna, misirine, çayina selam!
Selam Trabzonuma!

Gönülde yaşatıp göremediğim
Yoluna bakıp gidemediğim
Hali nicedir bilemediğim
Damına, tarabasina,
Ayasina, marabasina
Kara kaşlisina, gözü yaşlisina
Erine, yiğitine, kocamışina
Sakali tel tel, saçi yeni bitmişine
Yedisinden yetmişine
Yürek dolusu selam!

Mahmut GOLOĞLU

İskender66
01.10.2009, 19:34
*** BIZ YOZGAT'LIYIZ ***



Asırlardır Yozgatlı olmaktan gurur duyduk övündük

İlçelerimizde kahpe düşman koymadık sürdük süpürdük

Ceza yedik küsmedik kaderimiz dedik boynumuzu büktük

Hiç gücenmedik, yüzlerce binlerce yiğit çapanoğlu büyüttük


Herkesin memleketi kendine aslandır şahandır

Yozgat bizim gönlümüzün sultanı başımızın tacıdır

Yurdun dört bir yanını besleyen verimli topraklarıdır

Duymazlarki feryatları gözümüzden akan yaş şehit kanıdır


Kurbanlar kestik mehmetciklerimizi vatana feda ettik

Yürekler yandı ocaklar söndü hiç kimseden aman dilemedik

Gelinlerimiz yavrularımız öksüz kaldı şehit ünvanını verdik

Biz YOZGAT'lıyız harama el sürmedik namerde göz dikmedik

İskender66
01.10.2009, 19:41
Hasretim Yozgat
Güzel Türkiye’min tam ortasında.
Başkent Ankara’nın doğu yanında.
Vatan perverlik var yiğit kanında.
Ben senin yoluna ölürüm Yozgat.

Yozgat’ın çamlığı Yozgat’ın farkı.
Çamlık Türkiye’min ilk milli parkı.
Başının dumanı dillerde şarkı.
Senin her haline aşığım Yozgat.

Vatana adamış onu anası.
Saçına yakmıştı asker kınası.
Yiğitler harmanı Bozok yaylası.
Şehit kanlarına kurbanım Yozgat.

Sobasız ısınır ulu camisi.
Yozgat’ın simgesi saat kulesi.
Geçmişi anlatır lise caddesi.
Senin tarihine kurbanım Yozgat.

Arabaşı senin milli yemeğin.
Hamur yutulur mu? Sakın demeyin.
Çorbasına banıp bir yol deneyin.
Sen benim ağzımın tadısın Yozgat.

Yozgat ayranının köpüğü kaçmaz.
Testi kebabına canlar dayanmaz.
Yozgat’a varıpta yemezsen olmaz.
Yoğurtun vatanı yurdusun Yozgat.

Çekmiş gözlerine Rabb’im sürmeyi.
Onur sayar vatan için ölmeyi.
İsyan etmez çeker derdi çileyi.
Vefalı halkına kurbanım Yozgat.

Asma gül yüzünü gül n’olur. Bana.
Gurbetteyim şimdi hasretim sana.
Alda selamı mı ver Dambasan’a.
Öldürüyor beni hasretin Yozgat.

yazar: servet Erbaş

İskender66
01.10.2009, 19:45
Gelin Kayası'nda lalenin hası,
Burcu burcu kokar ne hoş havası.
Çamlığında kızıl şahin yuvası
Yavrusuna kucak açar YOZGAT,ım.

Eser yükseğinde rüzgarı serin,
Tadına doyulmaz baharı şirin,
Çamlık eteği de bir nazlı gelin,
Ellerinde çiçek saçar YOZGAT,ım

Nohutlu Baba'dan seyret sisini,
Gel çamlığa dağıt gönül yasını,
Ozanların ile duyur sesini,
Şairlerin serden geçer YOZGAT,ım.

Mehmedim kışlada günleri sayar,
Vatan için başın ortaya koyar,
Binlerce şehide olmuşsun diyar,
Analar bağrında naçar YOZGAT,ım.

Yaradanım bilir devri devranı,
Bozok Yaylası'dır yiğit harmanı,
Yetimi'nin bir gün kalkar kervanı,
Bozok Yaylası'ndan göçer YOZGAT,ım.


yazar:Ahmet Yetim

ApoCaN28
01.10.2009, 20:04
Bugün senin doğum günün
Belki en özel mutlu günün
Sevdiklerinin yanında olduğu gün
Bugün senin en mutlu günün


Yeni yaşın getirsin her güzelliği
Sevgilinden hiç kopartmasın seni
Tüm dostların yakınında olsun
Doğum günün kutlu olsun


Hayatım geçiyor diye üzülme
Dolu dolu yaşa hayatı gönlünce
Daha çok doğum günü gelir ömrüne
Mutlu olmanın keyfini çıkar doğum gününde

Arkadaşların yanında bugünde
Yalnız bırakmayacaklar her günde
Sana uzak ama yakın olacaklar
Hep hatırlanacaksın doğum gününde


Daha yazardım ama
Şimdilik yeter sana
Doğum günün kutlu olsun
Diyor ApoCaN sana =)

Arkadaşıma yazmış olduğum anlık bi şiir denemesi . . . =)

Sadullah KAPICIOĞLU
07.10.2009, 21:29
KALDIRIMLAR 1

Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum.
Yolumun karanlığa saplanan noktasında,
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık;
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar.
İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık;
Biri benim, biri de serseri kaldırımlar.

İçimde damla damla bir korku birikiyor;
Sanıyorum, her sokak başını kesmiş devler...
Üstüme camlarını, hep simsiyah, dikiyor;
Gözüne mil çekilmiş bir âmâ gibi evler.

Kaldırımlar, çilekeş yalnızların annesi;
Kaldırımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Kaldırımlar, duyulur ses kesilince sesi;
Kaldırımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.

Bana düşmez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum!
Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum!

Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
İki yanımdan aksın, bir sel gibi fenerler.
Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.

Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
Gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
Islak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim;
Örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.

Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Ölse, kaldırımların kara sevdalı eşi...


(1927) N.F.K

Sadullah KAPICIOĞLU
31.10.2009, 11:41
İNSAN VE DENİZ
Sen, hür adam, seveceksin denizi her zaman;
Deniz aynandır senin, kendini seyredersin
Bakarken, akıp giden dalgaların ardından.
Sen de o kadar acı bir girdaba benzersin.

Haz duyarsın sulardaki aksine dalmaktan;
Gözlerinden, kollarından öpersin; ve kalbin
Kendi derdini duyup avunur çoğu zaman,
O azgın, o vahşi haykırışında denizin.

Kendi âleminizdesinizdir ikiniz de.
Kimse bilmez, ey ruh, uçurumlarını senin;
Sırlarınız daima, daima içinizde;
Ey deniz, nerde senin o iç hazinelerin?

Ama işte gene de binlerce yıldan beri
Cenkleşir durursunuz, duymadan acı, keder;
Ne kadar seversiniz çırpınmayı, ölmeyi,
Ey hırslarına gem vurulamayan kardeşler!




Charles BAUDELAIRE

Atılay
31.10.2009, 11:42
Bağlanmayacaksın

Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin o'nu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini...
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden,
Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın.
Ucundan tutarak...

CAN YÜCEL

Sadullah KAPICIOĞLU
31.10.2009, 13:46
GÖZLERİ

Sanki hiçbir şey uyaramaz
İçimizdeki sessizliği
Ne söz, ne kelime, ne hiçbir şey
Gözleri getirin gözleri.

Başka değil, anlaşıyoruz böylece
Yaprağın daha bir yaprağa değdiği
O kadar yakın, o kadar uysal
Elleri getirin elleri
Diyorum, bir şeye karşı koymaktır günümüzde aşk
Birleşip salıverelim iki tek gölgeyi.

EDİP CANSEVER

hatice_61
31.10.2009, 14:03
teşekkür sadullah çok güzelmiş

Semih
31.10.2009, 14:07
Sadullah, Baudelaire'e geçiş yapmışsın. Tebrikler:)

Yeni bir feyz alemi...

Sadullah KAPICIOĞLU
31.10.2009, 18:26
teşekkür sadullah çok güzelmiş

Ben teşekkür ederim ilgin için.


Sadullah, Baudelaire'e geçiş yapmışsın. Tebrikler:)

Yeni bir feyz alemi...

Semih, yeni yeni diyelim. İlgilemedim hiç. Ömer Hayyam'a da sardım bir anlık. :)

Sadullah KAPICIOĞLU
31.10.2009, 18:33
Semih Albayrak anısına :p

AŞIKLARIN ÖLÜMÜ

Yatağımız olacak ,hafif kokuyla dolu,
Divanımız olacak ,bir mezar gibi derin;
Bizim için açılmış, en güzel iklimlerin
O garip çiçekleri süsleyecek konsolu.

Son sıcaklıklarını sarfederek hovarda,
Birer ulu meşale olacak kalplerimiz;
Çifte ışıklarından gidip gelecek bir iz
İkimizin ruhunda, o ikiz aynalarda.

Pembe, lahuti mavi bir akşam saatinde,
Veda'la dolu, uzun bir hıçkırık halinde
Yanacak aramızda bir tek şimşeğin feri;
Nihayet kapıları biraz aralayarak,
Sadık ve şen bir melek gelip uyandıracak
Buğulu aynaları ve ölmüş alevleri

CHARLES BAUDELAİRE (http://www.siirperisi.net/sair.asp?sair=43)

Sadullah KAPICIOĞLU
31.10.2009, 18:45
Hiçliğin Tadı



Ey hüzünlü ruhum.
İhtiyar budala.
Kanının kanatlarında hırçın bir kıvılcım yanardı,
Umudun mahmuzu yavaşça dokunsa şaha kalkardın.
Ey şimdi her adımda derin derin soluyan hasta
İşe yaramaz beygir
Uzan olduğun yere dayanmasını bil.
Sönmeyen yanı var mı dünyanın...

Ruhum, acılarını örtün.
Ağır mermer tabutlarda uyanacak zamandır.
Yenilmiş yaralar içindesin kocamış bunak
Artık ne kavganın tadı
ne de aşkın dinmeyen fırtınası ulaşmaz sularına.
Elveda kavalın türküsü
Flütün iççekici elveda
Somurtkan ve karanlık kapılarımı çalmayın artık
Ey hazların derinliği duyumların ateşi elveda..

Ruhum sevgili baharının bitti.
O çılgın kokuların tükendiği zamandır..
Ayaklarımın altında yusyuvarlak dönüyor dünya
Issız dağların karlı ağzında donmuş bir yolcu derinlere kayıyor
Geçmişin titreyen eli sazdan örülmüş rüzgarlı kulübesi
Gerek yok sığınmaya
Ey her solukta gövdemi yutan zamanın muazzam ürperişi
Ruhum dünyanın çığlarını çağır.
Seni sarıp döne döne götürecektir zaman.

Charles Baudelaire

Sadullah KAPICIOĞLU
31.10.2009, 18:52
Ağlamak için Gözden yaş mı Akmalı?
.
Ağlamak için Gözden yaş mı Akmalı?
Dudaklar gülerken, insan ağlayamaz mı?
Sevmek için güzele mi bakmalı?
Çirkin bir tende güzel bir ruh, kalbi bağlayamaz mı?
Hasret; özlenenden uzak mı kalmaktır?
Özlenen yakındayken hicran duyulamaz mı?
Hırsızlık; para, malmı çalmaktır?
Saadet çalmak, hırsızlık olamaz mı?
Solması için gülü dalından mı koparmalı?
Pembe bir gonca iken gül dalında solmaz mı?
Öldürmek için silah, hançer mi olmalı?
Saçlar bağ, gözler silah, gülüş, kurşun olamaz mı?

Victor HUGO

Sadullah KAPICIOĞLU
01.11.2009, 15:38
KADIN ŞAİRLER AŞKTAN
BAHSETTİKLERİ ZAMAN

Kadın şairler aşktan bahsettikleri zaman
Mangalın küle mahcubiyeti artar
Divitlerin ucu eğrilir akıtmaya başlar hokkalar
Ayırır denizin kibrini bin parçaya ünlü keman

Donup kalır kadın şairler aşktan bahsettikleri zaman
Kefesi kibrit çöpü hissiyle ağdırılan terazi
Duyulur arş-ı âlâda ipsiz birinin çürümüş tahta perdelere
Attığı yumruk tangır tungur

Kala kalır açık kalır tentürdiyot şişesinin kapağı
Kadın şairler aşktan bahsettikleri zaman
İşitmek istemezsin çığlık istemezsin ah ü enîn
Nedir bu dersin ciyak ciyak
Sırası mıydı şu öğle vakti.

Kadın şairler aşktan bahsettikleri zaman
Kilidiyle kırk yıldır nikâh altında kalan defter yanar
Kilit kalır nikel kilit alevlerin büktüğü nikel kilit
Kadın şairler aşktan bahsettikleri zaman

Kadın şairler aşktan bahsettikleri zaman
Akvaryuma dalıp gitmek sırası bir türlü bize gelmez
Biblonun boyasındaki çatlağı fark ederiz
Kadın şairler aşktan bahsettikleri zaman
Bir bahane uydurup baklacılar konserine gitmeyiz.

İsmet ÖZEL

Sadullah KAPICIOĞLU
02.11.2009, 19:54
Âtiyi Karanlık Görerek Azmi Bırakmak...

Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak...
Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak.
Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle.
İmânı olan kimse gebermez bu ölümle:
Ey dipdiri meyyit, "İki el bir baş içindir."
Davransana... Eller de senin, baş da senindir!
His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?
Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin.
Kurtulmaya azmin neye bilmem ki süreksiz?
Kendin mi senin, yoksa ümîdin mi yüreksiz?
Âtiyi karanlık görüvermekle apıştın?
Esbâbı elinden atarak ye'se yapıştın!
Karşında ziyâ yoksa, sağından, ya solundan
Tek bir ışık olsun buluver... Kalma yolundan.
Âlemde ziyâ kalmasa, halk etmelisin, halk!
Ey elleri böğründe yatan, şaşkın adam, kalk!
Herkes gibi dünyâda henüz hakk-i hayâtın
Varken, hani herkes gibi azminde sebâtın?
Ye's öyle bataktır ki; düşersen boğulursun.
Ümîde sarıl sımsıkı, seyret ne olursun!
Azmiyle, ümidiyle yaşar hep yaşayanlar;
Me'yûs olanın rûhunu, vicdânını bağlar
Lânetleme bir ukde-i hâtır ki: çözülmez...
En korkulu câni gibi ye'sin yüzü gülmez!
Mâdâm ki alçaklığı bir, ye's ile sirkin;
Mâdâm ki ondan daha mel'un daha çirkin
Bir seyyie yoktur sana; ey unsur- îman,
Nevmid olarak rahmet-i mev'ûd-u Hudâ'dan,
Hüsrâna rıza verme... Çalış... Azmi bırakma;
Kendin yanacaksan bile, evlâdını yakma!

Evler tünek olmuş, ötüyor bir sürü baykuş...
Sesler de: "Vatan tehlikedeymiş... Batıyormuş!"
Lâkin, hani, milyonları örten şu yığından,
Tek kol da yapışsam demiyor bir tarafından!
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
Feryâdı bırak, kendine gel, çünkü zaman dar...
Uğraş ki: telâfi edecek bunca zarar var.
Feryâd ile kurtulması me'mûl ise haykır!
Yok, yok! Hele azmindeki zincirleri bir kır!
'İş bitti... Sebâtın sonu yoktur!' deme, yılma.
Ey millet-i merhûme, sakın ye'se kapılma.

Milli Şair Akif ERSOY

m@rdi
04.11.2009, 16:30
YENİLİŞ

Açılmamış bir şarap şişesiydim
Ki öyle kaldım
Acımı köpürtmedim
İçime sağdım
Gözyaşlarımı göstermedim
Ki sildim
Özgürlüğüm beni tutsak düşürdü
Başaramadım

İçimde kara kara bulutlar sallandı
Ki sallandılar
Dışarı yağamadım

Ve yenildim ve sustum

EDİP CANSEVER

ApoCaN28
04.11.2009, 17:02
Hüzün Adres Değiştirir

Yakışmıyor cepheyi terk edişin,
Mert dayanır, namert kaçar sevdiğim.
Fazla sürmez hatanı fark edişin,
Hüzün eken, hüsran biçer sevdiğim.

Adet ettin aşk dersini asmayı,
Hüner saydın sırra kadem basmayı,
Yetti artık çok denedim susmayı,
İsyan eden bayrak açar sevdiğim.

Nice avcı bende silah sınadı,
Geri tepti,sineleri kanadı,
Kırılsa da yüreğimin kanadı,
Yine açar, yine uçar sevdiğim.

Bir resmimiz bile yoksa başbaşa,
Revamıdır ben yanayım,sen yaşa,
Aşk sunacak sakimi yok sarhoşa,
Yine bulur, yine içer sevdiğim.

Aynaların farkı kalmaz düşmanla,
Tanışırsın doğduğuna pişmanla,
Hüzün adres değiştirir zamanla,
Benden geçer,sana göçer sevdiğim.

Üzerime yar sevdiğin sahi mi?
Kalp çalmakta senin gibi dahi mi?
Ağlama der dosta aşık Daimi,
Bu da gelir,bu da geçer sevdiğim.

Cemal Safi



Bu şiir de benim favorilerimden =)

tuğba61
05.11.2009, 18:52
** SERSERİ **

Yeryüzünde yalnız benim serseri,
Yeryüzünde yalnız ben derbederim.
Herkesin dünyada varsa bir yeri,
Ben de bütün dünya benimdir derim.

Yıllarca gezdirdim hoyrat başımı,
Aradım bir ömür, arkadaşımı.
Ölsem dikecek yok mezar taşımı;
Halime ben bile hayret ederim.

Gönlüm ne dertlidir, ne de bahtiyar;
Ne kendisine yâr, ne kimseye yâr,
Bir rüya uğrunda ben diyâr diyâr,
Gölgemin peşinden yürür giderim... >> Necip Fazıl Kısakürek. ( en sevdiğim şiirlerinden :) )

ApoCaN28
05.11.2009, 19:15
Gerçeketen çok hoş bir şiirmiş =)

.....
07.11.2009, 00:07
MESCİD-İ AKSA

Mescid-i Aksa'yı gördüm düşümde
Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu
Varıp eşiğine alnımı koydum
Sanki bir yeraltı nehir çağlıyordu

Burak dolanırdı yörelerimde
Miraca yol veren hız üssü idim
Kutsallığım belli şehir ismimden
Her yana nur saçan bir kürsü idim

Hani o günler ki binlerce mü'min
Tek yürek halinde bana koşardı
Hemşehrim nebi'ler hatırı için
Cevaba erişen dualar vardı

Şimdi kimsecikler varmaz yanıma
Mü'minden yoksunum tek ve tenhayım
Rüzgarlar silemez gözyaşlarımı
Çöllerde kayıp bir yetim vahayım

Mescid-i Aksayı gördüm düşümde
Götür müslümana selam diyordu
Dayanamıyorum bu ayrılığa
Kucaklasın beni İslam diyordu!!!...



M.AKİF İNAN

Bilâl ÇOBAN
08.11.2009, 00:43
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme

Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme

Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme

Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme

Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme

Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme

Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme

Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme

Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme

Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme

Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme

Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme

İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme

Mevlana Celaleddin Rumi

Bilâl ÇOBAN
12.11.2009, 01:24
hayal kirikliĞi

bİr resmİnİ gÖrdÜm hatira olmuŞ
tanimakta gÜÇlÜk ÇektİĞİm sevdİĞİm
İnceledİm bİraz dedİm ne olmuŞ
utancimdan Ölecektİm sevdİĞİm


baŞindan ÖrtÜyÜ atip aÇmiŞsin
olduĞundan uzaklara kaÇmiŞsin
o sevdİĞİm İffetİnden geÇmİŞsİn
aĞlamasam gÜlecektİm sevdİĞİm


neyİ vardi gÜzellİĞİn saf İken
Özentİ mİ senİ taklİde Çeken
hayret senmİsİn bu kabindan Çikan
bunuda mi gÖrecektİm sevdİĞİm


sazi pek severdİn bİr zamanlari
cazi red ederdİn bİr zamanlari
bardak mi ettİler eskİ Çamlari
sebebİnİ soracaktim sevdİĞİm…

seyyah61
12.11.2009, 01:41
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme
Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme

Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme

Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme

Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme

Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme

Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme

Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme

Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme

Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme

Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme

Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme

Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme

İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme

Mevlana Celaleddin Rumi

Hikayesi de cok ilginc ve dokunaklidir bu siirin.


rivayete göre,

mevlana ve şems'in yolları kesiştikten sonra günler ve geceler boyu süren ilahi sohbetlere dalarlar. ikisi birlikte köşeye çekilerek tüm vakitlerini bu sohbetlere adarlar. mevlana otuz sekiz, şems altmış yaşındadır. haklarında dedikodular başlar. bugün bile aralarındaki ilişki bu denli güçlü bir ilahi aşk mıdır yoksa gay midir bu ikisi diye süregelen tartışmalar, o zamanlarda da şiddetiyle vuk-u bulur, şems dayanamaz, konya'yı terk eder ve şam'a yerleşir. bir yıl sonra şems, mevlana'nın mektubuna karşılık vererek konya'ya geri döner. mevlana havalara uçar, yüzü tekrar gülmeye başlamıştır. günlerce süren sohbetler ve akabinde dedikodular tekrar başlar. şems ortadan kaybolur ve onu bir daha da gören olmaz.

mevlana üzüntüsünden kahrolur, şems'i aramak için iki kez şam'a gider. bulamaz. şems'i bulma umutlarını yitiren mevlana, onun fiziksel varlığından ya da yokluğundan vazgeçer ve manen şems ile, hayaliyle yaşamaya başlar.

şems, mevlana'yı ve konya'yı terk etmeye karar verdiği zaman mevlana ona "etme" diye yalvarır
eksisözlük

Yilmaz Erdogan cok güzel seslendirmis:

http://www.dailymotion.com/video/x6tes9_yilmaz-erdogan-etme_creation

Adil ÖZGÜR
12.11.2009, 23:34
Sakarya
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.

Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.

Herşey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar, birinden kir.

Akışta demetlenmiş, büyük-küçük kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!

Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;

Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

Rabb’im isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakarya'nın, Türk tarihi vurulur.

Eyvah eyvah, Sakarya’m, sana mı düştü bu yük?
Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük! ..

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal;
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal.

Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan;

Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu an;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!

Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?

Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?

Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!

Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.

Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

Kafdağı’nı assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!

Sakarya, saf çocuğu, masum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!

Sen ve ben, gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!

Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!

Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, son Peygamber kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ..

Necip Fazıl Kısakürek (http://www.canim.net/siir/index.php?op=siirlistele&sairid=34)

Adil ÖZGÜR
13.11.2009, 20:30
Güz Aşk'ı
Yine bakışların soluk,
Kasım ayında grip mi oldun,
Yine ellerin buz gibi soğuk,
Aşk'ı yaşayamayan bana birşey mi sordun?
*-*
Hayır sorma; Ben birşey değilim,
Senin nefesin soğukta buharlaşmıyor?
Ben benim zamanımdaki aşkı bilirim,
Bu zamanın aşk gen'i değişti nefesinden anlaşılıyor..
*-*
Eğer güz ayında aşk-ı yaşamak istersen,
Kestane ağaçlarındaki yaprak yere düşerken,
Sevdalı göz ile nefes aşkı yaşarken,
Sararır yaprak gibi, Saka kuşu gibi uçarken.
*-*
Güz ayında aşk romantizm yaprak yaprak,
Nisan yağmuruna nazire edene bak,
Sarı yaprakta yürürken gök gürültüsünden korkarak,
Benim zamanımdaki güz-i aşk-ı yaşarak,
*-*
Hey dağlar neden susarsınız, aşk-ı nara ile yazarsam,
Kızılağaç altındaki çamurlu yoldan geçen ben değilmiydim,
Yokuş yukarı sarı yaprakları göz yaşım ile ıslatsam,
Güz'ün Aşk-ını o yıllarda yaşayan ben değilmiydim?

KUTADGU
13.11.2009, 20:57
"Kara gözlerinde çok şey okudum.
Ozanım bugün, şairim bugün.
Bunca ömrümü boşa geçirdim.
Sorma be canım pişmanım bugün."

Bu sıralar takmış durumdayım.

Kusura kalınmaya.

ApoCaN28
13.11.2009, 22:15
Adil abinin eklemiş olduğu Sakarya şiirini Uğur Arslan dan dinlemenizi tavsiye ederim =)

.....
15.11.2009, 16:43
Sakarya
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya.

Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.

Herşey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar, birinden kir.

Akışta demetlenmiş, büyük-küçük kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat!

Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;

Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?

Rabb’im isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakarya'nın, Türk tarihi vurulur.

Eyvah eyvah, Sakarya’m, sana mı düştü bu yük?
Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük! ..

Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?

İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal;
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal.

Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan;

Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu an;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an!

Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?

Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?

Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!

Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.

Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!

İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.

Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?

Kafdağı’nı assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl!

Sakarya, saf çocuğu, masum Anadolu'nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!

Sen ve ben, gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!

Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!

Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, son Peygamber kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ..

Necip Fazıl Kısakürek (http://www.canim.net/siir/index.php?op=siirlistele&sairid=34)

Sakarya

Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, son Peygamber kılavuz!

Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ..

KUTADGU
16.11.2009, 21:42
DAVET

Şöyle en okkalısından seç bıçağını,
Sırtıma, iki kemiğin tam ortasına,
Dönmeyen cinsten sapla bıçağını.
Deş çiğerlerimi en sağlamından,
Ser leşimi yere.

Fışkırsın kanlarım duvarın maviliğine,
Emin olayım diye,
Çevir bıçağını kemik sesleriyle.
Hor gör ölümümü,
Tükür ölüme.

Yetmez de, yetmez de,
Çıkar üstümden paçavralarımı,
Paçavralardan önce at beni ateşe.
Kemiklerim de erisin,
Huzur bulmayayım diye,

Oh be.
Ne de sevinilir bu ölüme.

Ve yaşamımda kimsem olmadı diye,
Minnettarım katilime.

Chn

Samet BuLut
17.11.2009, 00:51
Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme

Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme


Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı
Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme


Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru
Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme


Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için
Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme


Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme


Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan
Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme


Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan
Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme


Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme


Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi
Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme


Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize
O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme


Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle
Huzurumu bozuyorsun sen mavediyorsun etme


Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme


İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil
aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme



Mevlana Celaleddin Rumi


BaşLığı görünce bunu ben atarım diyodum :) mükemmeL bir şiir.. Bir dostun arkasından yazıLan muazzam bir şiir.. Arkasından bu sözLer söyLenen kişi ne çok seviLmiştir.. Bizde okuduk zamanında bazı kişiLerin arkasından bu şiiri :rolleyes: :)

Bilâl ÇOBAN
20.11.2009, 17:58
Demedim mi?


Oraya gitme demedim mi sana,
seni yalnız ben tanırım demedim mi?
Demedim mi bu yokluk yurdunda hayat çeşmesi ben'im?

Bir gün kızsan bana,
alsan başını,
yüz bin yıllık yere gitsen,
dönüp kavuşacağın yer ben'im demedim mi?

Demedim mi şu görünene razı olma,
demedim mi sana yaraşır otağı kuran ben'im asıl,
onu süsleyen, bezeyen ben'im demedim mi?

Ben bir denizim demedim mi sana?
Sen bir balıksın demedim mi?
Demedim mi o kuru yerlere gitme sakın,
senin duru denizin ben'im demedim mi?

Kuşlar gibi tuzağa gitme demedim mi?
Demedim mi senin uçmanı sağlayan ben'im,
senin kolun kanadın ben'im demedim mi?

Demedim mi yolunu vururlar senin,
demedim mi soğuturlar seni.
Oysa senin ateşin ben'im,
sıcaklığın ben'im demedim mi?

Türlü şeyler derler sana demedim mi?
Kötü huylar edinirsin demedim mi?
Ölmezlik kaynağını kaybedersin demedim mi?
Yani beni kaybedersin demedim mi?

Söyle, bunları sana hep demedim mi? Mevlana Celaleddin Rumi

Fatih Ersoy
20.11.2009, 23:22
SEN YOKTUN...

(javascript:divkapa('siirhikaye');) SEN YOKTUN...

Günler güz yapraları gibi birer birer dökülürken ayaklarımın dibine
ben her gece karanlığa dikip gözlerimi senin aydınlığını bekledim..
sen yoktun...

Binlerce adım attım bu kentin sokaklarında. Her Köşeyi her parkı her ağaçı ezberledim...
Sevdaya bulanmış her kaldırım taşında senin adını aradım...
sen yoktun..

Evlerin duvarları birer birer üzerime yıkıldı...
Her bir hücremin acısını ta yüreğimde hissederken beni enkazın altından çekip alacak elini aradım...
sen yoktun..

Seni aramakdan yorgun düşmüş bedenimi karanlığın kucağına uzattım her gece.
Bir an önce sabah olsun diye uykunun beni çekip almasını istedim. Olmadı.
Kaç gece sabahı ettim gözlerimi kapamadan kaç gece merdivendeki ayak seslerini dinledim gelen sensindir diye...
sen yoktun..

Her yağmurla birlikde hüzünde yağdı bu kentin üzerine.
Beni ıslatan yağmur olmadı. Ben senin özleminle sırılsıklamdım her mevsim.
Uzun kıştan sonra gelmez dediğim göçmen kuşların dönüşünü gördüm..
sen yoktun...

Her gece ay paramparça oldu. Her gece yıldızlar birer birer düştü sokaklara.
Yıldızları saçına takıp gelmeni bekledim.
Ayı avucunda bana getirmeni bekledim.
ama...
sen yoktun..

belkide sen hiç yoktun...


Hayalimdeki resim // edebiyatdefteri.com

Sadullah KAPICIOĞLU
21.11.2009, 09:56
YAĞMUR

Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden arındırır bir yağmur
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından
Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat
En müstesna doğuşa hamiledir kainat

Yıllardır boz bulanık suları yudumladım
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım

Hasretin alev alev içime bir an düştü
Değişti hayal köşküm, gözümde viran düştü
Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde
Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü

İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin
Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla
Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin
Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla
Evlerin anasına dikilir yeşil bayrak
Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak

Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım
Heyula, bir ağ gibi ördü rüyalarımı
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım

Yağmur, gülşenimize sensiz, baldıran düştü
Düşmanlık içimizde; dostluklar yaban düştü
Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe
Her sayfada talihsiz binlerce kurban düştü

Bir güzide mektuptur, çağların ötesinden
Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına
Yayılır o en büyük muştu, pazartesinden
Beyazlık dokunmuştur gecenin siyahına
Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin
Sükutu yar, sevinci dualar kadar derin

Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım
Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamış mazide
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım

Sensiz kaldırımlara nice güzel can düştü
Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü
Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin
En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü

Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan
Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar
Mutluluk nağmeleri işitirler Hıra'dan
Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar
Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri
Paramparça, ateşler şahının hayalleri

Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım
O mücella çehreni izleseydim ebedi
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım

Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü
Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü
Katil sinekler deldi hicabın perdesini
İstiklal boşluğuna arılar nadan düştü

Dolaşan ben olsaydım Save'nin damarında
Tablosunu yapardım yıkılan her kulenin
Ebedi aşka giden esrarlı yollarında
Senden bir kıvılcımın, süreyya bir şulenin
Tarasaydım bengisu fışkıran kakülünü
On asırlık ocağın savururdum külünü

Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım
Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü
Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü
Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara
Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü

Badiye yaylasında koklasaydım izini
Kefenimi biçseydi Ebva'da esen rüzgar
Seninle yıkasaydım acılar dehlizini
Ne kaderi suçlamak kalırdı, ne intihar
Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya
Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya

Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım
Tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım

Haritanın en beyaz noktasına kan düştü
Kırıldı adaletin kılıcı; kalkan düştü
Mahkumlar yargılıyor; hakimler mahkum şimdi
Hakların temeline sanki bir volkan düştü

Firakınla kavrulur çölde kum taneleri
Ahuların içinde sevdan akkor gibidir
Erdemin, bereketin doldurur haneleri
Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir
Şemsiyesi altında yürürsün bulutların
Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların

Devlerin esrarını aynalara sorsaydım
Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım

Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü
İlkin karardı yollar, sonra heyelan düştü
Güvenilen dağlara kar yağdı birer birer
Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü

Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini
Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir
Yıldırımlar parçalar çirkefin gölgesini
Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir
Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından
Alsam, ölümsüzlüğü billur dudaklarından

Madeni arzuların ardında seyre daldım
Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım

Şehirler kabus dolu; köylere duman düştü
Tersine döndü her şey sanki; asuman düştü
Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali

Hazindir ki, dertleri aşmaya umman düştü
Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır
Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur
Sensiz doğrular eğri, beyaz bile karadır
Sesini duymayanlar girdabında boğulur
Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenin
Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin

Saatlerin ardında hep kendimi aradım
Bir melal zincirine takıldı parmaklarım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım

Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü
Sensiz, kıtalar boyu uzayan vatan düştü
Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül
Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü

Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde
Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay
Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde
Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray
Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin
Mekanın fırçasında solmayan resim senin

Yağmur, bir gün elimi ellerinde bulsaydım
Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım

Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü
Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü
İniltiler geliyor doğudan ve batıdan
Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü

Islaklığı sanadır ahımın, efganımın
İçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler
Sendendir eskimeyen cevheri efkarımın
Nazarın ok misali karanlıkları deler
Bu değirmen seninle dönüyor; ahenk senin
Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin

Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım
Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım

Yağmur, sayrılığıma seninle derman düştü
Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü
Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün
Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü

Nefesinle yeniden çizilecek desenler
Çehreler yepyeni bir değişim geçirecek
Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler
Anneler çocuklara hep seni içirecek
Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin
Sana mü'mindir sema; sana muhtaçtır zemin

Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

Kardeşler arasına heyhat, su-i zan düştü
Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü
Şarkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın
İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

NURULLAH GENÇ

Sadullah KAPICIOĞLU
21.11.2009, 10:07
Ağapo'm ( Sevgilim)

Sevgilim tonya'da
Aynı kırmızı elma
Öpemiyorum onu,
Isırır beni köpek...
Şu karşı da idin.
Bana çıra yaptın.
Senin de benim gibi,
Yüreğin yanmış...

Sari sari saçlari
Hasret kalmış rüzgara.
Ben da bir kara bulut,
Ağlayirum dağlara.
Çoşar benum yüreğum...
Sevduğumi görünce.
Savurur beni rüzgar,
Ağlarum ince ince...

Apolas Lermi

:atki::tsbayrak::atki::tsbayrak::atki:

hido14
21.11.2009, 10:33
Gözlerini özledim
Hani o kahveye çalan gözlerini
Baktığımda kendimi alamadığım
Tekrar tekrar baktığım
Derinliğinde boğulduğum gözlerini
Onlar şimdi kimlerin sevdiceğim
Hangi hayal denizinde yüzdürüyorsun kağıttan gemiciklerini
Hangi maktülün katililer şimdi
Uzaklara dalıp giden sürmeli gözler
Söylesene yarim neredeler...

Yazın sıcağında kış ayazı yüreğim
Ayrılığın tadı dahi bir başka bu mevsim
Gidiyorum bu şehirden anılar çantamda sevdiğim
Bu gidişin dönüşünün olmadığıdır tek bildiğim...

Susuyor gözyaşlarım
Çığlıklarım sessizce süzülüyor
İlk değil bu uzaklara dalışlarım
Sen diye sensizliğe sarılır
Sımsıcaklığında ayrılığın donarım...

-Hido14-

irfanb
21.11.2009, 15:44
EY SEVGİLİ



Senin kalbinden sürgün oldum ilkin

Bütün sürgünlüklerim bir bakima bu sürgünün bir süregi

Bütün törenlerin sölenlerin ayinlerin yortularin disinda

Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim

Af dilemeye geldim affa layikolmasam da

Uzatma dünya sürgünümü benim



Aşkın bu en onulmazından koparıp

Bir tuz bulutu gibi

Savuran yüregime

Ah uzatma dünya sürgünümü benim

Nice yoruldugum ayakabilarimdan degil

Ayaklarimdan belli



Lambalar egri

Aynalar akrep melegi

Zaman çarpilmis atin son hayali

Ev miras degil mirasin hayaleti

Ey gönlümün dogurdugu

Büyüttügü emzirdigi

Kus tüyünden

Ve kus südünden

Geceler ve gündüzlerde

Insanliga anit gibi yükselttigi

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünüm benim



Bütün siirlerde söyledigim sensin

Suna dedimse sen Leyla dedimse sensin

Seni saklamak için görüntülerinden faydalandim Salome'nin Belkis'in

Bosunaydi saklamaya çalismam öylesine asikarsin bellisin

Kuslar uçar senin gönlünü taklit için

Ellerinden devsirir bahar çiçeklerini

Deniz gözlerinden alir sonsuzlugun haberini

Ey gönüllerin en yumusagi en derini

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünümü benim



Yillar geçti sapan ölümsüz iz birakti toprakta

Yildizlara uzaniphep seni sordum gece yarilarinda

Çati katlarinda bodrum katlarinda

Gölgendi gecemi aydinlatan essiz lamba

Hep Kanlica'da Emirgan'da

Kandilli'nin kursuni safaklarinda

Seninle söylesip durdum bir ömrün baharinda yazinda

simdi onun birdenbire gelen sonbaharinda

Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim

Af dilemeye geldim affa layik olmasam da

Ey çagdas Kudüs (Meryem)

Ey sirrini gönlünde tasiyan Misir (Züleyha)

Ey ipeklere yumusaklik bagislayan merhametin kalbi

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünümü benim



Daglarin yikilisini gördüm bir Venüs bardaginda

Köle gibi satildim pazarlar pazarinda

Günesin sarardigini gördüm Konstantin duvarinda

Senin hayallerinle yandim düslerin civarinda

Gölgendi yansiyip duran bengisu pinarinda

Ölüm düsüncesinin beni sardigi su anda

Verilmemis hesaplarin korkusuyla

Sana geldim ayaklarina kapanmaya geldim

Af dilemeye geldim affa layik olmasam da

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

Uzatma dünya sürgünüm benim



Ülkendeki kuslardan ne haber vardir

Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardir

Ask celladindan ne çikar madem ki yar vardir

Yoktanda vardan da ötede bir Var vardir

Hep suç bende degil beni yakip yikan bir nazar vardir

O sarkiya özenip söylenecek misralar vardir

Sakin kader deme kaderin üstünde bir kader vardir

Ne yapsalar bos göklerden gelen bir karar vardir

Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardir

Yanmissam külümden yapilan bir hisar vardir

Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardir

Sirlarin sirrina ermek için sende anahtar vardir

Gögsünde sürgününü geri çagiran bir damar vardir

Senden umut kesmem kalbinde merhamet adli bir çinar vardir

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili


Sezai Karakoc

Samet BuLut
24.11.2009, 01:57
Sevdim inanamayacağın kadar seni esmer kız‏

Bugün düsünemeyeceğin kadar başım beLada
Köşe başLarı tutuLmuş üsteLik yağmur yağmada
İLer-tutar yanı yok
FişLenmişim adım-eşkaLim biLinmekte
ÜsteLik göğsümde yani tam şuramda
KirLi sakaLıyLa bir eşkiya gezinmekte
Başım beLada
Adamın biri vuruLmuş sokakta
Cebinde adresim buLunmuş
Başım beLada
Tabancamı unutmuşum heLada
Nerden baksan tutarsızLık
Nerden baksan ahmakça
Başım beLada
Üzerime kan sıçramış doğarken
UykuLarım yarıda kaLmış
Başım beLada
SeneLerce kuraLsız yaşamışım
Nere gitsem çaresi yok
Nere gitsem çaresi yok yanmışım

Sevdim inanamayacağın kadar seni esmer kız
KirpikLerimde çırpınan şu tuzLu gözyaşımda
İhanetin adı yok
NeyLersin ki çember daraLmakta
ŞimdiLik hoşçakaL yaban çiçeğim
YasaL mermisiyLe bir komiser yakLaşmakta

Başım beLada
Adamın biri vuruLmuş sokakta
Cebinde adresim buLunmuş
Başım beLada
Tabancamı unutmuşum heLada
Nerden baksan tutarsızLık
Nerden baksan ahmakça
Başım beLada
Üzerime kan sıçramış doğarken
UykuLarım yarıda kaLmış
Başım beLada
SeneLerce kuraLsız yaşamışım
Nere gitsem çaresi yok
Nere gitsem çaresi yok yanmışım
Başım beLada..

Hekimoğlu
24.11.2009, 13:04
TAKVİMDEKİ DENİZ

Hasreti denizlerin,
Denizler kadar derin.
Ve o kadar bucaksız.
Ta karşımda yapraksız
Kullanılmış bir takvim.
Üzerinde bir resim;
Azgın, sonsuz birdeniz.
Kaygısız, düşüncesiz,
Çalkanıyor boşlukta
Resimdeyse bir nokta;
Yana yatmış bir gemi,
Kaybettiği alemi
Arıyor deryalarda.
Bu resim rüyalarda
Gibi aklımı çeldi,
Bana sahici geldi.
Geçtim kendi kendimden,
Yüzüme o resimden,
Köpükler vurdu sandım.
Duymuş gibi tıkandım,
Ciğerimde bir yosun.
Artık beni kim tutsun.
Denizler oldu tasam,
Yakar onu bulmazsam
Beni bu hasret dedim
Varırım elbet dedim.
Bir ömür geze geze
Takvimdeki denize.
Ne var bana ne oldu
Odama nasıl doldu
Birden bire bu meltem
Ve dalgalandı perdem
Havalandı kağıtlar.
Odamda kıyamet var.
Ah yolculuk yolculuk
Ne kadar baygın soluk
O gün bizde betbeniz
Ve ne titrek kalbimiz.
Ve eşyamız ne küskün.
Yola çıktığımız gün
Bir sıraya dizilmiş
Gözyaşlarını silmiş,
Bakarlar sinsi sinsi
Niçin o anda hepsi
Bir kuş gibi hafifler
Arkandan geleyim der
Niçin o güne kadar
Dilsiz duran ne kadar
Eşya varsa dirilir
Yolumuza serpilir
Ufak böcükler gibi
Gezer onların kalbi
Üstünde döşemenin
Gizli bir didişmenin
Saati çalar o an
Birden bakar ki insan
Herşey karmakarışık.
Ayırmak olmaz artık
Bir kalbi bir taraktan
Ve kalb ağlayaraktan
Çekilir geri geri
Terkeder bu mahşeri.
Bu mahşerin içinden
O gün ben de geçtim ben,
Nem varsa evim, anam,
Çocukluğum, hatııram,
Ve ne sevdalar serde
Bıraktım gerilerde
Kaçar gibi yangından.
Rüzgarların ardından
Baktım da süzgün süzgün
Kurşun yükünü gönlün
Tüy gibi hafiflettim.
Denize hicret ettim.

Necip Fazıl KISAKÜREK

m@rdi
25.11.2009, 22:38
Yavaş Yavaş Ölürler


Yavaş yavaş ölürler
Seyahat etmeyenler,
Yavaş yavaş ölürler okumayanlar,
müzik dinlemeyenler,
vicdanlarında hoşgörüyü barındıramayanlar.

Yavaş yavaş ölürler
izzet-i nefislerini yıkanlar,
hiçbir zaman yardım istemeyenler.

Yavaş yavaş ölürler
Alışkanlıklarına esir olanlar,
her gün aynı yolları yürüyenler,
Ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
Elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyenler,
veya bir yabancı ile konuşmayanlar,

Yavaş yavaş ölürler
İhtiraslardan ve verdikleri heyecanlardan kaçınanlar,
tamir edilen kırık kalplerin gözlerindeki pırıltıyı görmek istemekten kaçınanlar
Yavaş yavaş ölürler

Yavaş yavaş ölürler
Aşkta veya işte bedbaht olup istikamet değiştirmeyenler,
Rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
Hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin dışına çıkmamış olanlar.
Yavaş yavaş ölürler

Pablo Neruda

Tayyip Bosnalı
01.12.2009, 15:00
irfan abi ukalalık olarak algılama lütfen ama sezai karakoç üstadın o şiirinin adı ey sevgili değil
sürgün ülkeden başkentler başkentine olacak abi . laz dursunun deyimiyle bu konuda hassasum :D:D
o yüzden düzelteyim istedim.

http://www.youtube.com/watch?v=J8iBsafEkkI savaş ayı pek sevmem ama bu şiiri mutlaka onun yorumuyla
dinleyin derim harika okuyor gerçekten.

sadullahım maş tek başına bir ordu neferi gibisin :) başlığı ayakta tutmuşsun maşallah tek başına
içli kardeşim benim . ah ah şu kpss maratonu denen çin işkencesi bir bitse inş bende sahalara döneceğim ama :)

Çok Özlemişim Bu Başlığı Yahu :)
Keyifle Okudum Her Şiiri . Paylaşan Herkese Teşekkürler

Tayyip Bosnalı
01.12.2009, 15:16
Küfran
o rahvan atları anlaşılır kılan sabahlarda
göğsü kasvet sayrılarıyla çarpışıp
delişmen çocuklarını azdırırken dünya
şehrin çarşılarından esen telaş
hıçkırıklarla akşamı karşılayan bir aldanış gibi
babamın incinmiş sesine çökerdi.
yatağına ilk kez akan bir nehrin hırçınlığıyla
karın kapadığı rayları temizleyendi babam.
bir nasihatin başlangıcındaki parmağı hep tehdit,
bütün oğulları kaçgöç,
herkesin yalnız klarnet çalarken duyduğu
kendinin öksüzü ıslak bir adam.
benzemem, diye düşünürken
müsvedde oldum ona.
bütün bozgunlara malik bir adamdı babam
mahzenlerde sakladığım kitaplar kadar müphem.
eski gazetelerle dönerdi akşamları
yani ki posta katarlarının artıkları..
okuturdu akşamların camlara çarpan geniş sesiyle.
oysa renksiz gazetelerdi çeken bizi
yani yıldız paylaşan üç kardeş
devlet ve babamızdan korurduk kitaplarımızı.
çünkü, sabahına sorardı şehir:
kimdi duvarlara bu kızıl harfleri düşürenler..
kavmim kadar ümmiydi babam
ya da herkes kadar sis.
dağılır bu kirli yarış, diye düşünürken
yekun oldum ona.

bilmediğim bir rabbin secdesine çağırırken beni
suya inen gözlerin tedirginliği sanırdım onu.
çünkü anlamazdı kimse
raylar boyunca hıçkıran bir adamın
bir boşluğa içinden konuştuğunu maraz gecelerini.
çünkü yalnızlık eski kıbleydi doğu’da
kendimizin kapısını çaldıkça başlayan küfran.
çünkü boşaltılmış köylere umarsızca bakan babam
katarlar boyunca gözyaşı şişelerini görmezdi
o, karın kapadığı rayları temizleyendi sadece
yorulunca klarnet çalan, trenlere.
yürürüm, diye düşünürken
müebbet oldum ona.
gözlerim sarındığım yazlar için ıslakken
onun sefer taslarında kaynamış taşlar,
önünde, gidemediği arafat dağı
solgun takvim yaprakları cebinde..
her akşam kurulan bir saatti babam.
öldürdüklerinde namazını kılan
acıya vakıf bir adam.
sırtından kayan hırkasını okşarken
bana yeter sanırdım içimdeki haya taşı.
oysa herkes adak,
her şey ses’ti doğu'da.
bu sözle dirilip
bu sözle yaklaşırdım sırtındaki hançere
babasız büyüyen babamın oğulsuzluğuna dokunurdum.
ummam, diye düşünürken
sebep oldum ona.
(yaban olaydım gelirdim merhamet sathına
içimdeki bu fazla yaldızı döker
makas değiştiren trenlerin permilerine sığınarak
uzak çocuklarıyla konuşurken
hep sesi titreyen babamın
ilmini anlardım o zaman:
ey bulanık geçmiş, onun gam oğulları
neden babalarla bu kadar sus çocuklar.)

çırpınan bir saralının, durulduktan sonra
dünyaya fırlattığı o mahzun bakış gibi,
babasına halef olan her çocuğun
bir şerden kopardığı parsa
gün gelir ona da serap olur, diyendi babam.
o zaman şakaklarımdaki parmaklar sadık değildi
kursağımda daralan bu sözün anlamına.
çünkü lazım gelirdi ki
hiç bir söz bizi töhmet altında bırakmasın
ya da kurulanmasın
çocukluktan arta kalan gözyaşları..
babam kuytu konuşur ve susardı.
katrana bulanmış bir ağacın aleviydi o.
dönmem, diye düşünürken
tavaf oldum ona.
kıssalarla büyüyen bir yol eriydi babam
yanlış bir hayatın doğrusunda ısrar.
istasyon çeşmelerinin üşüyen suları gibi
o fer gözlerden gideli çok
o çorak toprak ezel
birbirimizin ayazında bir ibre ve hata:
her baba aslında bir imadır oğluna.
mevsimler, yıllar ve hayat
ah, böyle böyle geldim huzura.
çiğnedim babamın sancı sırtını
gittim raylarda unutulan hikayelerin kahrına.
ben o dişi taşların oyuklarında duaydım artık.
alışır, alışır, diye düşünürken
merak oldum ona.
kilitlenen dişlerimi açmak için
bir seda kadına vardım sonunda.
oysa, hummayla kıvranırken
babamın yastığıma bıraktığı gazozlar
gibi köpürmüştüm aşklara:
başka biri seyrediyor gözlerinde
sanki bazen kaç kişi -
derdi o üzünç kadın.
bir başıma geçerdim ölüm mülkü vefa topraklarını
sabır çekerdim ağzımdan dökülen veda sularına.
soluksuz bir sabahın ayazında
uzun ve ıslak mühürlerle dönerdim sonunda.
fermandır: babayla bozgun her çocuk
hoyrattır elbet aşklarına.
çünkü zamansız yolcuya susar kavşaklar.
dedim, dedim ve
revan oldum ona
haddim bilsem, yorgun sazlıklardan
bir hırka için geçmezdim.
ah, anlardım: sokaklar evlerden de helak.
bütün gece yağmurda ıslanmış bir köpek gibi
boynumu sebepsiz bir boşluğa uzatarak
bir duvar dibine tüneyip konuşurdum elbet:
babam neden bizden önce kalkardı sofradan..
ama artık geç bağışlanma dilemek ondan
çünkü kara örtüler atılırken üstüme
canıma kesilen paralar da heba.
hiç gitmedim kendimden uzağa, diye düşünürken
sıla oldum ona.
göğü ne kadar hatmetsem varamazdım
artık asayla yürüyen bir babanın efkarına.
varamazdım, çünkü gördüm:
yaşlandı babam bulanık sulara benzeyerek.
silinmiş el yazmaları,
boynundaki teslim taşı,
her cuma evimizden çıkan yetim yemekleri
kadar ferahtı giderek azalmış öfkesine..
laf körüğü dünya:
yaşlandıkça neden yalvaran kabirler
gibi bakardı babalar.
neden! diye düşünürken
medet oldum ona.
ezber bir dille uzandım sayfalara
umarsız tepeler, suyu azalmış hürmetler dolandım
sabah ezanları kadar kimsesizdim artık.
oysa nasıl da yalandı geçtiğim ayetler
bunca küf, bunca batık ve sır neyi söylerdi
marifet miydi sümbüllerle açılan sesimin örgüsü
beni ehven-i şer’den öteye götürür müydü
takatsiz dillerin esvabını yırtan menkıbeler
küllenen bir ocağın başına oturtup
babama o giz sözleri söyletir miydi yeniden:
günüm ve zamanım nerdeyse orda tamamım
nerdeyse şer meleklerim orda hazırım..
rüzgarda dalgalanan bir perde kadar
dokunaklıydı onca aleve susan babamın gözleri.
bakmam, diye düşünürken
nişan oldum ona.

yıllarla hatırladım:
kaza ve bela ondan yanaymış eski zaman.
kabuğuna alışmış bir yaraya
yeniden ilişmenin hazzı gibi
yaşlandıkça anılar ona yorgan:
keçesine sarınıp dağları uyuttuğu
şehri hınzır bir ıslıkla geçtiği
gençliğinin haram günleri,
ürperdikçe ağlayan babam..
ne bir şarkıya nefes kaldı onda
ne rabbin dağlarında heves.
bütün çocuklarına gizli gizli ağlayan
bir kolun sancısı oldu zamanla.
sabaha karşı, mağlup trenlerin
sarı istasyonlara yanaşması gibiydi babam.
herkesin kulak kesildiği bir sala oldu sonunda.
unuturum, diye düşünürken
mürekkep oldum ona:
artık buruşuk bir çarşaf gibi dağılan
yüzüne bakınca duydum ancak:
anneler erken
ölümlerine yakın sevilir babalar.

Ocak Haziran 2001 Sürenbağ

Kemal Varol

İskender
01.12.2009, 22:29
** SERSERİ **

Yeryüzünde yalnız benim serseri,
Yeryüzünde yalnız ben derbederim.
Herkesin dünyada varsa bir yeri,
Ben de bütün dünya benimdir derim.

Yıllarca gezdirdim hoyrat başımı,
Aradım bir ömür, arkadaşımı.
Ölsem dikecek yok mezar taşımı;
Halime ben bile hayret ederim.

Gönlüm ne dertlidir, ne de bahtiyar;
Ne kendisine yâr, ne kimseye yâr,
Bir rüya uğrunda ben diyâr diyâr,
Gölgemin peşinden yürür giderim... >> Necip Fazıl Kısakürek. ( en sevdiğim şiirlerinden :) )

birde bunu aykut kuşkaya seslendirecek...

İskender66
06.12.2009, 01:02
Son günlerde minareler tartışma konusu olunca Ziya Gökalp'ın o muhteşem şiiri aklıma geldi.


ASKER DUASI

Elimde tüfenk, gönlümde iman,
Dileğim iki: Din ile vatan...
Ocağım ordu, büyüğüm Sultan,
Sultan’a imdad eyle Yarabbi!
Ömrünü müzdad eyle Yarabbi!

Yolumuz gaza, sonu şehadet,
Dinimiz ister sıdk ile hizmet,
Anamız vatan, babamız millet,
Vatanı mamur eyle yarabbi! .
Milleti mesrur eyle Yarabbi!

Sancağın tevhid, bayrağım hilal,
Birisi yeşil, ötekisi al,
İslam’a acı, düşmandan öc al,
İslam’ı abad eyle Yarabbi!
Düşmanı berbad eyle Yarabbi!

Cenk meydanında nice koç yiğid
Din ile yurt için oldular şehid
Ocağı tütsün,sönmesin ümid
Şehidi mahzun etme Yarabbi!
Soyunu zebun etme Yarabbi!

Kumandan,zabit babalarımız.
Çavuş,onbaşı,ağalarımız,
Sıra ve saygı,yasalarımız.
Orduyu düzgün eyle Yarabbi!
Sancağı üstün eyle Yarabbi!

Minareler süngü,kubbeler miğfer,
Camiler kışlamız, müminler asker,
Bu ilahi ordu dinimi bekler,
Allahu Ekber,Allahu Ekber.

Ziya Gökalp
1912

Adil ÖZGÜR
30.12.2009, 23:21
Şiir köşesi en son sayfada,
Şairde şiir mi kalmadı kafada,
Şimdi şiir yazma akşamında,
Şair ruhlular başlasın mı hasada
*-*
Şiir bırakılırmı nasad'a?

Adil ÖZGÜR
02.01.2010, 13:19
Gençlik Aşkı,

Yinemi sen; Düğüne mi gidiyorsun, saçların jöleli,
Güz ayındaki halinden hem canlısın hemde neşeli,
Şansına bak bugün hava berrak ve güneşli,
Zamane çocukları hem bakımlı hem de özel giyimli
*-*
Demek bizim zamanlarımızdaki aşka merak saldın,
Sendeki hal beni ürpertiyor, kafana taktın,
Duydum ki 1978 yılında yaşananları birilerine anlattın,
Acaba bugün ile geçmişin farkını sen ne kadar anladın?
*-*
Bak; Benim o yıllarda gözüm pek açık değildi inan,
Aynı şemsiyeyi tutardık, çifte kumruyu andırıyordu sanan,
Yanımızda başkası olsa ayrılmazdık, başkasıydı ıslanan,
Muhabbet, sevgi, şiirle konuşurduk, anlamazdık işmardan,
*-*
Şimdiki aşıklar "elektrik alamadım" diyerek yan çiziyor,
Elektrik bahane, internette türlü türlü senaryo üretiliyor,
Okul kapılarında uyuşturucuyu birbirlerine satıyor,
MSN, facebook, Google çıkmış, sevgiyi öldürüyor.
*-*
O yılları kıyasla dile getirip insan gibi konuşturalım,
Ahlak dersini Ömer ÇETİN gibi bir hocadan alalım,
Disipline Ahmet Salih BİRİNCİ’nin makamından bakalım,
Evladım; Kendine gel, bu konuları sakın okulda konuşmayalım.
*-*
Bizim baharlarımızda Cornobil yoktu, her şey doğaldı,
Şimdiki baharlarda radyasyon var, hastalık ta çoğaldı,
Fındığın yeşilliği düğün dernekti, aşkımızla coşardı,
Yayla yolunda yürür şahidimiz, sifinli-komarlı dağlardı,
*-*
Bak evlat, biz saçımızı limonlardık, jole möle bilmezdik,
Efradı umumiden utanır, görüşmek için salonlara gitmezdik,
Aman birileri duyar diye, kimseye "çıt" edemezdik,
Çay toplardık, taşırdık veya fındık kafkal ederdik.
*-*
Senin yaşın daha genç, oku okursan mutlaka göreceksin,
Biraz daha yaşın büyüdümü kavaktaki yelleri keseceksin,
Ah kafam kafam, keşke, keşke okusaydım diyeceksin,
Bak o zaman bana nasıl da hak vereceksin???
*-*
Anladım senin buluşma saatin geldi bana müsaade diyorsun,
Sen sordun, ben söyledim aradaki farkı görebiliyor musun?
Sinendeki sevgide, duyguda ahlak varsa ancak yolun bulursun
Adil acizane yazdı, şiiri okuyan kardeşlerime selam olsun,

Adil ÖZGÜR-Kocaeli 01.01.2010

Fatih Ersoy
05.01.2010, 21:38
Son zamanlarda dilimden düşmeyen bir şiiri paylaşayım sizlere :)

Pencere sen aç beni,
Dumanların bacalarını seyret;
Duvarların bahçelerini,
Gölgelerin ağaçlarını…
Asma taşıyıcılara yükle,
Çok eğrili kabuklar topla denizden,
Ağlarında yıldızlar çırpına çırpına ölsün!

Kemerler bağla,perdeler çek,
Ne ağır gökyüzü!
Katlanmış plaklarda,
Yarısını çalarken şarkının,
Makaslarla kesilmiş kubbelere sor
Ağırlık neymiş?
Göz kapaklarıyla saymak,
Can levhalarını…
Pencere sen aç beni,

Bir ormandan ancak bir ev yapabilirim
Bir dağdan duvar yalnız!
Herşeyi çizmişler,
Ben siliyorum…
Bu sokak çok aydınlık
Bir lamba yeter!
Bu dudakların söyleyeceği yok
Silinsinler!
Dev çanaklarda ziftlenen köpekler
Çatılardan dökülsün,
Mahkum firar etsin;
Yemin etsin parmaklıklar üstüne…
Ah sesleri katranlarla kesemezler!
Damlar durur,damlar yıkılır
Damlarda çocuklar kurutulur,
Kireç ocaklarında kediler…
Değme kurşun kına yakamaz ellerine.
Gelinlerle aydınlatalım kubbeyi gelin!
Mimarın silgisi değmeden göğe…
Ben siliyorum,çizmişler herşeyi;
Buğulu cam taşımıyor planlarımı.
Ateş,piramitten geçip renklere ayrılıyor,
Bütün renkler kırmızı,
Bütün mumyalar kundaklanmış,
Bütün bebekler bin yaşında…
Ben pencereyi açamam,
Pencere sen aç beni!

Ali URAL